Etiket arşivi: şiir

Fatih’ten Şiirler-4 (Elden Gider )

Fatih Şiirleri-4Sakiya mey sun ki bir gün lalezar elden gider 
Erişir fasl-ı hazan bağ-u bahar elden gider. Her nice Zühd-ü salaha mail olur hatırım 
Gördüğümce ol nigarı ihtiyar elden gider. Şöyle hak oldum ki, ah etmeye havf eyler gönül 
Lacerem bad-ı saba ile gubar elden gider. Gırre olma dilbera hüsnü cemale kıl vefa 
Baki kalmaz kimseye nakşünigar elden gider. 

Yar içün ağyar ile merdane ceng etsem gerek 
İt gibi murdar rakib ölmezse yar elden gider.

Avnî (Fatih Sultan Mehmet Han)

Fatih’ten Şiirler-2 (Olup)

Ağlasa derd-i derûnum çeşm-i giryânım sana 
Âşikâr olurdu gâlib râz-ı pinhânım sana (Sevgili!) İçimdeki dertler ile, yaş dolu gözlerim senin için ağlayacak olsa, (gönlümdeki) gizli sırlarım (gözyaşlarıma) gâlip gelir ve (sırlar) sana aşikâr olurdu.Mesned-i hüsn üzre sen ben hâk-i rehde pâymâl 
Mûr hâlin nice arz ede Süleyman’ım sana 

Sen güzellik tahtında (oturuyorsun): bense yolunun toprağında pâymâl (ayaklar altında) kalmışım. Hâl bu iken a Süleyman’ım, sana bir karınca (denli âciz olan) durumumu nasıl arz edeyim? ‘ Divân edebiyatında Süleyman ihtişâmı; karınca da acziyet ve zayıflığı temsil ettiği için şair de kendini karınca; sevgilisini Süleyman olarak nitelendirmiştir.’

Şem’i gör kim meclisinde ağlayıp başdan çıkar 
Hoş yanar yıkılır ey şem’-i şebistânım sana 

Muma da bak! Senin (bulunduğun) meclisinde ağlayıp baştan çıkmakta. Ey odamı aydınlatan! O mum senin için ne de hoş yanıp yıkılıyor. ‘Mum yanarken, baştaki fitilin kenarlarından ağlıyormuş gibi akar. Şair buna gıpta ediyor ve onu sevgilinin aşkı ile baştan çıkmış veya o uğurda başını vermiş olarak gösteriyor.’

Subh gibi sâdık olduğum gam-ı aşkında ben 
Gün gibi rûşen durur ey mâh-ı tâbânım sana 

Ey ay gibi parlayan sevgilim! Benin sana karşı, aşkının yolunda sabah kadar sâdık olduğum, (doğrusu) gün gibi âşikârdır.

Dün rakîbin cevrini men’ eyledin ben hastadan 
Eyledi te’sir gûyâ âh u efgânım sana 

Dün rakiplerimin, aşkının hastası olan bana yaptıkları eziyetleri meneyledin. Galiba âh ve feryatlarım sana tesir etmiş!

Zahm-ı hicrân şerhi çün mümkün değildir dostum 
Sîne-çâkinden haber versin girîbânım sana 

Dostum! Anlaşılan o ki (bağrımdaki) ayrılık yarasının şerh etmek mümkün görünmüyor. (Bari) açık duran şu yakam, (aşkından dolayı) göğsümdeki (şerha şerha olmuş) yarıkları sana göstersin (de insafa gel!)

Eyleme gönlün gözün cevr ile Avnî’nin harâb 
Dürr ü gevherler verir bu bahr ile kânım sana 

(Sevgilim!) Eziyetlerinle Avnî’nin gözlerini ve gönlünü harap etme! Zira bu deniz (gibi coşkun gözlerim) , sana inciler; bu maden ocağı (gibi gönlüm) de mücevherler sunar.

Avnî (Fatih Sultan Mehmet Han)

Münacaat (Şiir)

Ya İlahi! Rahmetinle, bize imdada yetiş,

Senin rahmetin ermezse, bizi bekliyor bitiş,

 

İnkârcı yapmak için, her taraf düşman dolu,

Gafillerin çoğu, sağ yerine tutuyor solu.

 

Allah’ım! Bu gençleri, namertlere terk etme,

tuzaklara düşmesinler, kâfirlere benzetme.

 

Yoksa şeyatin gũruhu, onları saptırırlar,

Sonra narı cehiminde, alev alev yanarlar.

 

Rabbim! bizleri sonsuz, nimetlere gark ettin,

Sen rahmetinle, bizleri İslama dahil ettin.

 

Senin en büyük lütfün bize, akıl nimetin,

Onu verirken, dedin onla hakkı fark edin.

 

Aman Ya Rabberrahim! Şaşırtma, yoksa felaket,

Eğer yolumuzu kaybedersek, bulur helaket,

 

Ya Rab! Koru gençleri , tagutlara olmasınlar yem ,

Onlar hazır seyyiat önünde, düşmeye her dem.

 

Allah’ım, günah girdabından koru bu milleti,

Sapmasın yolundan, boğmasın o inkâr zilleti.

 

Şanın Yüce! Eşrefi mahluk yaratmışken bizi,

Aman Ya Rab! Bizi koru unutmayalım Sizi.

 

Bizler Sana sığındık, kurtulalım zarardan,

Zararların en büyükleri olan günahlardan.

 

Ya ilahi! Sana dayandık, zanadık sardı bizi,

Onların ana hedefleri, unutalım biz Sizi.

 

Kalbimizle, ruhumuzla, inanıyoruz Sana,

Gafletten koru bizi, gitmeyelim yabana .

 

Şefiîn Hz Muhammed Mustafa hürmetine,

Lütfünla, Kereminle, bizi dahil et rahmetine.

 

Onsuz hayat zindan olur, biz âcizlere elbet,

Yüce Rabbim! Kêrim isminle bize şefkat et.

 

Allah’ım! Rahmet et, akyüzle gelelim Size,

Bitmez İhsanınla, Nurları unutturma bize,

 

Ya Rab! Nuru Kur’anı okumak nasip ettin bana,

Onu okursam, umarım ki Nurlu gelirim Sana.

 

Ya ilahi! Hak dininden bihakkin hisse ver bize,

Bu gaddar dünyadan, ak yüzle gelebilelim Size.

 

Kalan ömrümle, Nurlara hizmet ettir bu fakiri,

Rahmetinle rızana dahil eyle, bu alilu hakiri.

Abdülkadir HAKTANIR

Ben Bir Badem Ağacıyım! (Şiir)

Ben bir badem ağacıyım

yol kenarlarında, dağlarda

susuz kıraç topraklarda

ilk baharı, ilk ben müjdelerim

bir sıcaklık görse, açar hemen çiçeklerim

Köklerimden ta çiçeklerime kadar

nice büyük küçük nice dallarım, yapraklarım

beyaz-pembe renkli ve püsküllü çiçeklerim var

hiç saydınız mı kaç tanedir,

dallarım, küçük dallarım

yapraklarım, püsküllerimle çiçeklerim?

ben söyleyeyim:

en az 40 dalım, her dalda 40 küçük dalım

her küçük dalda 40 çiçeğim, her çiçekte 40 püskülüm var

dallarım sizin başınıza benzer

küçük dallarım diliniz gibi

dallarım, küçük dallarım

çiçeklerim ve püsküllerimle

İlahi sanatı, sergileyen eserleriz biz

bizim dilsiz dilimize karşılık

her eserin başında bir melek

40 başlı, 40 dilli ve kanatlarıyla secdede

seslice ediyor hep birlikte , Sanatkârını teşbih…

Dr. Selçuk Eskiçubuk

www.NurNet.Org

Köy Evi (Şiir)

KÖY EVİ

Bir küçük köy evinde doğurmuş, anam beni

tuvaleti dışarıda, suyu çeşmeden taşımalı

sonra bir apartmanda oturmuşuz, kiracı

sedirde oturup, divanlarda yatarak

yemeğimizi yerdik hep beraber

yer sofrasında, bağdaş kurarak…

Lütfettin bana, nice güzel nimetler

kiracıydık, şimdi kiracılarım var

bilinmez ecele, daha ne kadar var?

hayattaki hedefim: ”sade yaşa sade kal”

 ecel, kapımı çalana kadar

dünyaya geldik, gideceğiz …kader

gezdim, gördüm nice köşkler, saraylar

demedim bir kez :keşke oralarda yaşasaydım

Ben alışığım, Rabbim!

 bir küçük kulübecikte de ,yaşarım

istemem senden ne köşk ne ırmak

 

Cemalin yeter… Cennetin istersen

 olsun benden çok ırak…..

Dr.Selçuk Eskiçubuk

www.NurNet.Org