Oradaki hafızlardan Kur’anı dinlemiştim
Camide bulunan hafız ayetler okuyordu
Okuduğu bir ayette Kur’an şöyle diyordu:
“Muhakkak ki her bir nefis ölümü tadıcıdır”
Bu ayet çok doğru amma insana çok acıdır
Çünkü burda belirtiyor beşerin fenasını
Ve yaşayan zihayatın hepsinin vefatını
Bu söz kulağıma girip ta kalbime yerleşti
Gaflet uykusunu deldi ve paramparça etti
Camiden dışarı çıkıp birkaç gün öyle gezdim
Başımda duman var gibi kendimde öyle sezdim
Aynada saçıma baktım gördüm beyaz kılları
Sanki “Dikkat et” diyorlar uyarıyor kulları
İşte o beyaz kılların bariz ihtarlarıyla
Gençliğim elden gidiyor bütün yoğu varıyla
Âşık olduğum bu dünya sönmeye yüz tutuyor
Onu çok sevdiğim halde “Uğurlar olsun” diyor
Demek ki bütün zihayat ilk evvela ölecek
Ve sonra dar-i bekada cümlesi dirilecek
Bu halet-i ruhiyeyle baktım vaziyetime
Medar-i ezvakım olan sevdiğim gençliğime
Zevklerin kaynağı olan parlak hayat gidiyor
Zahiri dehşetli ölüm gelmek için bekliyor
Kendimi avutmak için sosyal hayata baktım
Güya nefsime teselli arayıp bulacaktım
Gördüğüm iltifatların hiç olmadı faydası
Gelebilecekleri yer en son kabir kapısı
Anladım ki bütün bunlar geçici sersemliktir
Hiç biri teselli vermez tamamı o anlıktır
Yine tam uyanmak için gittim ayni camiye
O hafızların ağzından Kur’anı dinlemeye
Şimdi o semavi dersten aldım Kur’an müjdesi
Bu “Mü’minleri müjdele” Ayet-i Kerimesi
Kur’andan aldığım feyzle teselli bulmuş oldum
Hakka yüz bin şükür olsun dermanımı da buldum
Hakiki zulmet içinde sönmeyen nuru buldum
Hakiki dehşet içinde bitmez teselli buldum
Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR