Ensar Gibi Olabilmek

Bir gün bahçede geziniyordum. Elma ağacının bir dalı, öyle meyve vermiş ki; dal, meyvelerin ağırlığından eğilmiş. O sırada hafif bir rüzgâr çıktı. Dal sallanırken, anladım ki kırılacak. Elbette ki, ağacın, meyvenin aklı şuuru yok. Rezzak-ı Kerim olan Allah “Meyveni ver!” diye emretmiş, o da meyve ile dolmuş. Bu manzara karşısında çok duygulandım. Çünkü bu dal, meyvelerine kurban olacaktı.
Bahçıvan, elma yüklü dalın altına bir payanda koydu. Hey ya Rabbi, şu hale bak! Kuru bir dal, meyve yüklü dala destek oldu. İkisi de kıymetlendi. İkisi de ayakta durma şansına sahip oldu. İnanıyorum ki; o payanda, meyve yüklü dalla övündü ve sevindi. Her ikisinin birden dayanağı arttı.

Sadece elmanın dalı mı böyle? Allah bir kanun koyar, o kanunu insanda, hayvanda, ağaçta, çiçekte uygular. Bu sebeple, canlılar arasında benzerlikler çoktur. Her meyve yüklü dal, beni duygulandırır. Onu hayran hayran seyrederim.

İnsan da aciz bir varlıktır. Çeşitli şeylerden destek almak zorundadır ki, dayanağı artsın. Cebinde para olanın durumu farklıdır, yeri yurdu olanın durumu farklıdır. Herkesin mutlaka bir dayanağı vardır, bir dayanağa ihtiyacı vardır.

Hastanede yatarken çok ibretli manzaralarla karşılaştım.

Doktor geldi, hepimizi muayene ediyor. Yaşlı bir kadın, “Rica ederim doktor bey, beni tedavi etmeyin.” diye yalvarmaya başladı. Hepimiz dikkat kesildik. Kadın devam etti: “Mümkünse beni öldürünüz.” Doktor bunun sebebini sordu. Dedi ki: “Doktor bey, ben iyileştiğimde nereye gideceğim? Benim kimsem yok, beni huzur evine bırakacaklar. Onun için ben ölmek istiyorum. Mezardan daha huzurlu bir ev bilmiyorum.”

O kadının birdenbire çöktüğünü, solduğunu gördüm. Kati kanaatim var ki; onun bir yakını gelseydi, “Sen benim akrabamsın, benim evimde yaşayacaksın.” deseydi o kadın iyileşirdi.

Hekimoğlu İsmail

Bright News From Colombia

Essalamu Aleykum Dear Brothers, 

My name is Jose ( It means Joseph ). I am from Colombia. I accepted Islam religion 4 years ago.  

It is a little difficult to be a Muslim in Colombia and if you are a Muslim, you are always a strange man. But they show respect us, they ask us some questions about Islam. We reply them but we are not  good enough . We must learn better Islam and belief. 

I met some friends who lived in Bogota last year. One of them invited me to Turkey. I managed to earn enough money in order to go to Turkey by the help Of Allah. Then I went to Turkey. One of my Turkish friends met me and we went his house. There was Risale-i Nur lesson at his home . This was my first acquaintance. My friend translated the parts of lesson into English that I could not understand. He talked about Bediuzzaman and Risale-i Nur. Then I bought some  books of Risale-i Nur. I stayed in Istanbul for 6 months. Then I came back to Colombia.  

We have been making Risale-i Nur lessons here in Colombia for a few months. Moreover, we opened a internet page in Spanish language. We intend to tell South American people Islam, the prophet Mohammed ( peace be upon him ), Risale-i Nur and Bediuzzaman. Now There is a light seed in Bogota, capital of Colombia. Please pray for us. 

Jose Luis Linero

Bogota / Colombia

Türkçe için tıklayın : www.nurnet.org/kolombiyadan-nurlu-haberler-var

Evet, hakiki imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir

Günün Ayet-i Kerime meali…

Bismillahirrahmanirrahim

Rabbinin ayetleriyle öğüt verildiği halde onlara sırtını dönen ve elleriyle işleyip irtikab ettiği suçlarını unutan kimseden daha zalim kim olabilir?

Biz onların kalplerine bunu anlamalarına engel olacak perdeler, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da, artık onlar ebediyen hidayete gelemezler.”

[Kehf Suresi 18,57]

Bu ve benzeri âyetlerde dikkatimizi çekmesi gereken husus şudur;
Allah, onların kalplerine perdeler ve kulaklarına ağırlıklar koydukları için onlar inkâr etmiş değildir; onlar inkâr etmiş oldukları için Allah onların kalplerini mühürlemiş, gözlerine ve kulaklarına ibret almalarını engelleyecek manevi perdeler çekmiştir.

Yani, onlar evvelce inkâr etmiş, bu inkârlarında bile bile ısrar etmiş, tevbe etmemiş, tevbe için kendilerine tanınan imkânları reddetmiş oldukları için Allah da onları imana zorlamamış, bir bakıma onların isteği üzerine kalplerine ve kulaklarına manevi setler çekmiştir.

……….

Günün Hadis-i Şerif’i…

Bismillahirrahmanirrahim

Peygamber Efendimiz (A.S.M) buyurdu ki:

“Ehl-i cehenneme denseydi ki:

‘Dünyadaki taşlar adedince Cehennemde kalacaksınız.’ Bu haberle ferahlanırlardı.

Cennet ehline de denseydi ki:

‘Dünyadaki taşlar adedince Cennette kalacaksınız.’ Hüzünlenirlerdi.

Bu sebeple onlara ebediyet (sonsuzluk) mukadder kılındı.”

(Taberani/Kebir)

.…….

Risale-i Nur’dan;

İmân hem nurdur, hem kuvvettir.

Evet, hakiki imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikâtından (yaşadıklarının sıkıntısından, stresinden) kurtulabilir.

(Sözler’den)

…….

Cevşen’den ;

25-
1 Ey semaları yoktan yaratan,
2-Ey karanlıkları meydana getiren,
3-Ey gizlilikleri bilen,
4-Ey için için üzülenlere acıyan,
5-Ey utanılacak şeyleri örten,
6-Ey belaları defeden,
7-Ey ölüleri dirilten,
8-Ey sevapları kat kat yazan,
9-Ey bereketleri indiren,
10-Ey cezası şiddetli olan,

Taciz, Tecavüz ve Tahrik

Allah Teâlâ Kitab’ında aynı kelimeleri, aynı üslubu kullanarak hem kadınların hem de erkeklerin iffetlerini korumaları için hem kendilerine hem de karşı cinse yönelik vazifelerinin bulunduğunu açıklıyor. (bk. Nur suresi, 31-32. âyetler).

Bu vazifeler de 1. Cinsel duygunun sevki ve tatmini amacıyla karşı cinse bakmamak, 2. Her iki cinsin iffetlerini korumak için çaba göstermeleridir. Mümin kadınların cinsi cazibe merkezlerini (zînet) açmamaları da karşı tarafın iffetini koruma vazifesine bir katkı oluyor. Tabii mümin erkekler de karşı cinsi tahrik edecek şekil, davranış ve gösterilerden uzak duracaklardır.

Erkek veya kadın her mümin iffetini koruyacak, zinaya yaklaşmayacak, başkalarını da tahrikten uzak duracaktır; ama iffetin korunması için bütün tahrik unsurlarının (cinsi bakımdan günah işleme imkanlarının) ortadan kalkması diye bir durum da, dini talep de olamaz. Tam aksine günah işleme imkanı, hatta tahrikler mevcut olduğu halde iffet korunacak ve kulluk böyle gerçekleşecektir.

Bir kadın veya erkek karşı cinsi tahrik etse ve o da dayanamayıp -zorla veya rıza ile- taciz ve tecavüz de bulunsa bu tahrik; taciz veya tecavüz suçunu hafifletmez, suçu işleyen cezasını çeker. Öte yandan İslam toplumunda taciz kadar tahrik de engellenir, bunun için tedbirler alınır.

Laik ve çoğulcu ülkelerde Müslümanlar, açık saçık gezen, maksatları bu olsun olmasın fiilen uygun kimseleri tahrik eden insanları engelleyemezler. Yapacakları şey kendilerine hakim olmak, daha fazla irade ve sabır kullanarak daha çok sevap kazanmaktır.

Rabbinin ululuğundan çekinen (buna saygı duyan) ve bu sebeple nefsini arzusundan vazgeçiren kimsenin kalacağı yer cennet olacaktır” (Naziât, 79/40-41).

Bu taciz konusu konuşulurken hep erkeklerin kadınları taciz ettikleri dile getiriliyor. Taciz, “engelleme gücü bulunmayan bir kimseyi cinsî davranış veya saldırı ile rahatsız etmek, ona zarar vermek” şeklinde tarif edilebilir.

-Cinsî sapıkları bir yana bırakırsak- Allah Teâlâ insanlara, karşı cinse, cinsî manada ilgi duyma, onu arzulama kabiliyet ve duygusu vermiştir. Ama aynı zamanda karşı cins ile cinsî temasın meşru olmasını da evli olma şartına bağlamıştır.

İnsanlar evli olsunlar olmasınlar karşı cinsten olan birine ilgi duyabilirler, karşı cins bu ilgiyi uyandırmak ve şiddetlendirmek için bazı davranışlarda bulunursa arzu da şiddetlenir. Arzuya, günah duygusu ile karşı durmak, onu haram yoldan tatmine izin vermemek, bunun için iradesini kullanmak, sabretmek insanı rahatsız (taciz) eder.

Laik ülkelerde daha çok kadınların -ya kasten veya modaya uyarak- aşırı açılmaları, cinsî cazibe merkezlerini açığa çıkarıp âdeta karşı tarafın gözüne sokmalarını da ben bir taciz olarak görüyorum.

Karşı taraf -iffetini korumak için çaba gösteren- bir mümini tahrik ve taciz etti diye ona saldırmanın caiz olduğunu elbette söylemiyorum, ama taciz edenlerin bunun farkında olmalarını istiyorum.

Prof. Dr. Hayrettin Karaman

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Fikirlerinizi Bekliyoruz…

Kendimizi yetiştirmek niyetiyle, günlük hayatımızda Risale-i Nur okumalarını alışkanlık haline getirebilmek, iman hakikatleri üzerine kafa yormak ve ufkumuzu açacağını düşündüğümüz bir beyin jimnastiği  yapmak istiyoruz.

Siz kıymetli okuyucularımızdan aşağıdaki sorulara kısa kısa cevaplar bekliyoruz.

Lütfen her bir soru için 100 kelimenin altında cevap veriniz.

Cevaplarınızı info@www.nurnet.org ‘a gönderiniz.

Sizden gelen cevaplar çeşitli zamanlarda yayınlanacaktır.

Sorular

1. Niçin Okumalıyız ?

2. Nasıl Okumamı Arttırabilirim?

3. Okumanın Önemi Nedir?

4. Evimi Medrese-i Nuriyeye (Dersane) Nasıl Çeviririm ?

5. Okumanın Neticeleri, Faydaları Nelerdir ?

6. Okumadaki Hedef Ne?

7. Birbirimizi Okumaya Nasıl Teşvik Edebiliriz?

8. Okuyamamızın Nedenleri Nelerdir?

Dünyanız Nurlansın.

Exit mobile version