Etiket arşivi: Bekir Özcan

Üstad’ın Şam’a Gidişi

Bin dokuz yüz on bir yılının kışında geldi Şam’a
Âlimler ısrarla bir hutbe oku dedi Bediüzzaman’a

Yüz âlim vardı on bine yakın cemaat içinde
Okudu o meşhur hutbeyi Emevi camisinde

İnsanlığın kurtuluş reçetesiydi vaaz ettiği hutbe
İslam’ı nakş ediyordu yeniden akla, ruha, kalbe

Ahirzamanın hastalıklarına sundu şifalı ilaçları
Çizilmişti ilmen Âlem-i İslam’ın gen haritası

“Taklidi kırılmış asırda” doğru yolun pusulası
Münafıkane fitneden kurtuluşun, odak noktası

Ahir zamanın, bulaşıcı hastalıklarını etti bir bir teşhis
Bu asırdaki, insanlığa görevli hekim hem mühendis

Sundu şifalı ilaçları ısrarla, alın kullanın dedi bize
Kurtulacaktı âlem-i İslamiyet indirseydik midemize

Duasını yaparken gök gürler gibi gürledi
Tüm latifelerini topladı niyazında şöyle dedi

“Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! ”
“Muhabbet devam etsin! ”

“Şura, mutlak kuvvet bulsun! ”
“Ortak akıl meşveret olsun”

“Bütün levm itab, nefret ve heva”
“Hevese tabi olanlara olsun” daima

“Selam ve selamet olsun insanlığa”
“Dolsun insanlığın kalbi feyzle ilhamla”

Koca Emevi Camisi âmin sesleriyle çınladı
Yüksek sedalar manevi âlemde ebedi kaldı

Asrın sahibine ittiba edip o cemaate uyduk
Allah kabul etsin biz de duamızı böylece sunduk

Bekir Özcan

www.NurNet.org

Üstadın Tiflis Müjdesi

SeyhSananİstanbul’da fazla kalmaz, beraatından sonra

Van’a gitmeye karar verir, Batum yoluyla

 

Giderken yol üzerinde uğrar, Tiflis’e

Çıkar burada, Şeyh Sanan tepesine

 

Şeyh Sanan tepesi, kale gibi hâkimdir Tiflis’e

Tefekkür ederken, karşılaşır bir Rus polisle

 

Polis “Niye böyle dikkat ediyorsun” dedi, üstada

”Medresemin planını yapıyorum” der burada

 

Polis, Molla Said’e “nerelisin?” der

Bediüzzaman,  “Bitlisli” olduğunu söyler

 

“Bu Tiflis’tir” diyerek, Rus polisi cevap verdi

Üstad, “Bitlis Tiflis birbirinin kardeşidir” dedi

 

“Ne demek?” diye sorar polis Bediüzzaman’a

“Üç nur parlayacak Asya da, Âlem-i İslam’da”

 

“Sizde, birbiri üstünde üç zulmet başlayacak”

“ Perde-i müstebidane takallüs edip yırtılacak”

 

“ Ben de gelip burada yapacağım medresemi”

“ Heyhat şaşarım senin ümidine” dedi, Rus polisi

 

Üstad devamla “ben de şaşarım senin aklına”

“Hiç ihtimal verebilirmisin, bu kışın devamına”

 

Mutlaka vardır “her kışın baharı”

Zifiri karanlık “her gecenin bir neharı”

 

Rus polisi “İslam parça parça olmuş” dedi

Üstad “tahsile gitmişler” diye cevap verdi

 

Şaşkın Rus polisine, şu misalleri gösterdi

Bu göreve sahip olacak devletleri söyledi

 

“İslam’ın çok akıllı bir çocuğudur Hindistan”

Öğrencisidir İngiltere’nin, hem de en çalışkan

 

“ Mısır İslam’ın oğludur,” hem de çok zeki

“ İngiliz mülkiyesinden alıyor dersi”

 

“ Kafkas, Türkistan iki bahadır oğludur İslam’ın”

“ Harp okulunda okumaktadır Rusya’nın ”

 

“Yahu şu asilzâde evlatlar”

“Diplomalarını mutlaka alacaklar”

 

“ Her biri geçecek bir kıta başına ”

“ Feleğin inadına, kader-i ezelinin nazarında”

 

“Adil pederi olan İslamiyet’in bayrağını” alacak

“Dünyanın her yerinde ebediyen dalgalandıracak”

 

“İnsanlığa Allah’ın hikmetini ilan edecek”

“Tevhit sancağını Kâinatın her yerine dikecek”

 

Üstadın söylediği olaylar kısmen gerçekleşir

Bu ilm-i bir basiret, veya açıkça keramettir

 

Tarihi hatıra üzerinden yetmiş iki yıl geçer

Bitlis –Tiflis, birbirlerini kardeş şehir ilan eder

 

Van’a gelince boş durmadı gezdi aşiretleri

İmani, ilm-i, medeni derslerle anlattı hürriyeti

 

Ulaşılamadı “münzarat’taki” İman-i medeni ilme

Öğrenip yaşamak, insanlık için olmalı büyük gaye

 

Bekir Özcan

www.NurNet.org

Said Nursi’nin İstanbul Hayatı

Tek gayesi doğuda bir üniversite kurmak

Din ile fen ilimlerini birlikte okutmak

 

Müracaat eder bir dilekçe ile Padişaha

Görüşme kabul edilir büyük ihtişamla

 

Ulu Hünkâr Abdülhamid’in huzurunda

Şeyhülislam Cemaleddin Efendi yanında

 

Doğu Anadolu’nun durumunu izah eder

Eğitim öğretime ağırlık verilmesini ister

 

Fıtri metanet ve cesaretini açıkça gösterir

Osmanlı halkının isteğini de dile getirir

 

Mücahit’tir Osmanlı’nın büyük âlimleri

Tatbikatı mutlak gerekir ilmi tespitleri

 

“Halifelik Cuma selamlığından ibaret değildir”

“Dünyadaki tüm Müslümanların işine kefilliktir”

 

“Japonya’ya, Çin’e neden din âlimi göndermediniz”

“Osmanlı halkına bu durumu niçin ilan etmediniz”

 

“İslam dininde katiyen yoktur istibdat”

“Kişiyi bağımsız mahkemelere bırakır şeriat”

 

“Endişe, vehim ve desiselerle verilmez hüküm”

“Olursa eğer hafiyeliktir budur en son sözüm”

 

Bu ifadeler nedeniyle verilir mahkemeye

Yıldız askeri mahkemesi çağırır ifadeye

 

Padişaha söylediğini mahkemede tekrar eder

Görüşlerini hiç çekinmeden açıkça söyler

 

Mahkeme, İsmail Paşanın görüşüne uyar

Bediüzzaman’ı Toptaşı tımarhanesine atar

 

Beyan eder fikrini muayeneye gelen doktora

Tabip dinledikten sonra şöyle yazar rapora

 

“Bediüzzaman’da zerre kadar delilik varsa eğer”

“Dünyada hiç bir akıllı insan yokmuş meğer”

 

Zabıta nezaretinde tekrar geri gönderilir

Şahsına otuz lira maaş bağlandığını öğrenir

 

“Maaş dilencisi değilim diyerek kabul etmez”

Fikrinden döndürmeye kimsenin gücü yetmez

 

Bekir Özcan

www.NurNet.org

Otuz bir Mart Olayında Said Nursi

Meydana geldi meşhur otuz bir Mart hadisesi

Yatıştırmak için çıktı “Bediüzzaman’ın”  gür sesi

 

Bu sedaya kulak verenler erdi kurtuluşa

Söz dinlemeyenler mahkûm oldu idama

 

Önlemek için ihtilalı, hayatını etti çelikten siper

Nerede ise Bediüzzaman, orda iyiye gider işler

 

Heyecanlı ayaklanma günlerce devam eder

Büyük isyan ancak on bir gün sonra biter

 

Kuruldu askeri mahkeme toplandı deliller

Tüm suçlular tespit edilir alınır ifadeler

 

Üstad; olmuştu yatıştırıcı, teşekkür gerekir

Buna rağmen o’da mahkemeye sevk edilir

 

On kişi edilmiş idam, sallanıyor darağacında

Böyle bir durumda Bediüzzaman savunmada

 

Askeri mahkeme reisi Hurşit Paşa soruyor

“Sen de mi şeriat istedin”? öylemi diyor

 

Üstadın sesi, gök gürültüsü gibi gürledi salonda

“Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsun feda”

 

“Şeriat, saadetin sebebi, mutlak adalet fazilettir”

“Fakat ihtilalcıların isteyişi gibi değildir”

 

“İtthad-ı Muhammediyeye dahilmisin denildi”

Üstad “en küçük ferdi, askeriyim”diye söyledi

 

Konuştu pervasızca, okudu ölüme meydan

Din, vatan uğruna zaten vazgeçmişti candan

 

Ruhta, akılda şimşekler gibi çakan ifadesi

Etrafa nurlar saçıyordu eşsiz yeşil gözleri

 

Dinledi herkes Bediüzzaman’ı pür dikkat

Yaptıklarını anlatır vicdanen çok rahat

 

Kahramanca yapılan savunma sonunda

Beraat kararı verilmişti Bediüzzaman’a

 

Birikmişti İstanbul halkı mahkeme önüne

Haykırdı “Yaşasın zalimler için Cehenmem”diye

 

Bekir Özcan

www.NurNet.org

Meşrutiyetin İlanında Üstad

Yirmi üç Temmuz bin dokuz yüz sekizde

Osmanlı halkı ayakbastı meşrutiyete

 

Hürriyet meydanında şöyle konuşma yapar

Halk heyecanla üstadı alkış tufanına tutar

 

“İslam’ı hakkıyla yaşamaktır medeniyet”

“Müslüman’ın idare tarzı şura ile meşveret”

 

“Şeriatın âdâbı hürriyettir kıymetini iyi bilin”

“Hür olmak, her isteğini yapmak değildir nefsin”

 

“Biz Avrupa’nın alacağız fen, sanat ve ilmini”

“Bu konuda örnek tutacağız Japon milletini”

 

Çeşitli gazetelerde ateşli makaleler yazar

Hürriyeti anlatmak tek gayesi her yeri gezer

 

İttihadı Muhammedî cemiyetinde aldı yer

Derneğin ismi lekelenecekti girmeseydi eğer

 

Bekir Özcan

www.NurNet.org