Etiket arşivi: hamidiye

Hamidiye’de Cumartesi dersi bir başkadır

İstanbul-Süleymaniyede Cumartesi akşamları Hamidiye Vakfında (www.hamidiyevakfi.org) Risale-i Nur dersleri mutat bir şekilde devam ediyor. Şimdiye kadar derslere gelen binlerce kişi iman hakikatlerinden istifade etmeye devam ediyor. Derse katıldığımızda çok kalabalık bir grup ile karşılaşıyoruz. Buradaki salon kapasitesinin sınırlarına gelmiş durumda. Derse katılanların büyük bir çoğunlunu gençler teşkil ediyor.

Böyle neş’eli dersler, mütevazi Nur dersanelerinde halkalanmış mütevazı insanlar arasındaki sohbetlerin uzadıkça uzadığı ve tazelenen çaylarla iyice tatlandığı derslerdir. Bir iman bahsi açılır risalelerin birinden. Büyüleyici cümleler, risaleyi okuyan talebenin dilinden birbiri ardınca dökülür. Hayaller cennet gibi âlemlere kilitlenir.

Bir muhabbet pınarı kaynamaya başlar. Duygular keskinleşir. Sohbet ısınır, insanlar ısınır, âlemler ısınır. Kalabalık, görünenin kaç misline çıkar sohbet boyunca, kimse bilmez. Ancak herkes bilir yahut hisseder ki, kendilerinden başka birileri de oradadır, yanı başlarında aynı ders ve aynı tefekkürdedir. Bir tek kanat seslerinin işitilmediği kalır, o kadar.

Hem o dersi dinleyenler yalnız insanlar değil. Cenab-ı Hakkın zîşuur çok mahlûkatı vardır ki, hakaik-i imaniyenin istimâından(iman hakikatlerini dinlemekten) çok zevk alırlar. Sizin o kısım arkadaşınız ve müstemileriniz (dinleyicileriniz) çoktur.

“Allah’ın kitabını okumak ve öğrenmek için Allah’ın evlerinden birinde veya başka bir evde bir araya gelen hiçbir topluluk yoktur ki, melekler onları ziyaret ederek etrafında dönmesin. O topluluğa kalp huzuru iner, onları rahmet kaplar. Ve Allah, yüce katında bulunan meleklere onları hayırla anar.”

Davutpaşa Çarşamba Dersleri

İstanbul-Davutpaşa’da her çarşamba akşamı Nur dersleri devam ediyor. Bu derslerin ve Risale okumalarının bizlere neler kazandırdığını Ümit Şimşek’in kaleminden okuyalım:

Risalelerin manevî ders halkasına giren bir kişi, kısa bir süre sonra kâinattaki bir esere baktığı zaman, onun arkasındaki İlâhî fiillerden, kainattaki tüm ilahi fiilleri teşhis edebiliyordu.

Risale-i Nur’ları ellerine geçiren insanlar, kısa bir süre sonra, hattâ bazan risalelerin ilk satırlarından itibaren, kâinatı bir kitap gibi okumaya başladıklarını hissediyorlardı. Bu, bir insan için yeniden doğuş demekti.

Çünkü, daha önce görülmeyen, görülse de önem verilmeyen varlıklar vardı şimdi âlemde. Kışıyla, baharıyla, yeriyle, göğüyle, canlısıyla, cansızıyla, gecesi ve gündüzüyle herşey ve her olay, Yer ve Gökler Rabbinden bir mektuptu ve doğrudan doğruya insanı muhatap alıyordu.

Telif edilen her risale, sanki bu mektupların şifrelerinden bir ikisini daha çözüyor ve insana onu açıkça okutuyordu. Böylece, bir yandan derslerin tekrarlanmasıyla, diğer yandan da yeni telif edilen risalelerin elden ele ulaşmasıyla, insanların önlerindeki kâinat kitabı okuma becerisi de artıyor ve bu beceri artışı, daha fazla okuma iştiyakını doğuruyordu.

Böylece, Nur Risalelerinin manevî ders halkasına giren bir kişiye, kısa bir süre sonra, kâinattaki tek bir esere baktığı zaman, onun arkasındaki İlâhî fiillerden bir tanesini teşhis etmesi yetiyordu; o tek fiil, kâinattaki bütün İlâhî fiillerle omuz omuza verip, onu bütün İlâhî isimlerin Müsemmâsına götürebiliyordu.

Fakat bu bakış açısı ve bu beceri, iradeli bir bakışa ve sürekli temrinlerle bu bakış açısını diri tutmaya ihtiyaç gösteriyordu. Aksi takdirde, dünya hayatının uğraşları, özellikle geçim endişesi ve zamanımızın diğer meşgaleleri, insanın dikkatini hemen dağıtıverme istidadını taşıyordu. Bediüzzaman’ın talebeleriyle yazışmalarında, onları bu tür oyalanmalara karşı zaman zaman uyardığı görülmektedir.

 

 

Medrese-i Yusufiyeden (Hapishaneden) Gelen Mektuplar 1

Daha önce duyurularda bildirdiğimiz üzere Hapishaneden gelen mektupları yayınlamaya başladık. RNK Neşriyata gelen mektuplardan birisi.

Selamun Aleyküm Kıymetli Serdar Arkadaşım. Rabbimizin Rahmeti, Bereketi, Nurları, Nimetleri ile Selamı Sizin ve Cümle Neşriyat ailesinin üzerine olsun İnşallah.

30 Mayıs tarihli mektubunuza şimdi yanıt yazma olanağı buldum. 2 Haziran itibariyle ilk ameliyatımı oldum. Şimdi tedavi amacı ile kapalı cezaevine geçici bir süre için getirildim.

Hamdolsun Hastalar Risalesini okuduktan sonra daha iyi oldum. Taşıdığım arkadaşla yaren oldum.

Elhamdülillah böyle bir musibeti yüce Rabbim bana nasip etmiş, ne kadar şükretsem azdır. Yeter ki Mevla kalplerimize hastalık vermesin.

Neşriyatta durumlar nasıl? Rabbim her daim yar ve yardımcınız olsun.

Mektubunuzu yoğun bakımdan çıktıktan sonra aldım. Varlığınız beşeri gücüme güç kattı. Cenab-ı yaradan sizlerden razı olsun.

Burada yaşantımızla örnek olmaya gayret gösteriyorum. Bana yollamış olduğunuz Hastalar Risalesi adlı büyük eseri hastanede hastalıkları ile ah eden benden daha çok ihtiyacı olduğuna inandığım bir kardeşe verdim. 3 gün aynı odayı paylaştım. Hastalar Risalesi ile kendi özünü buldu. Bu süre içerisinde kendisine elif-be’yi öğrettim. Orada kaldığımız süre içerisinde bizlerde bulunan hastalıkla şükür etmeyi öğrendim. Buna vesile olduğunuz için Rabbim hepinizden razı olsun. Sizler için dua etmekteyim. Sayenizde bir yaren daha kazandım. Bana, gittiği cezaevinden mektup yolladı. Orada onun konumunda olan bir arkadaşa rastlamış, onunda nasiplenmesi için risaleyi o arkadaşına hediye etmiş. Bana arkadaşındaki değişimleri uzun uzun yazmış. Böyle bir hayra vesile oldunuz. Rabbim hayrınızı kabul eylesin.

Ben sigara kullanmıyorum, cezaevinde sabit bir gelirle hayatımı idame ettiriyorum. Nesil yayınları aydan aya koli gönderiyor. Bende dağıtıyorum. Kimi camii vakfı seccade, tespih, takke yolluyor bende onları dağıtıp hizmet etmeye çalışıyorum. Çoğu yerden Kur’an talep ettim ama gelmedi. Serdar arkadaş her ay 50 lira arttırabilirim. Bunu neşriyata yollamak istiyorum. Allah yolunda yürüyen bir kardeşime faydalı olmak istiyorum. Yardımımı ulaştırabileceğim bir yer varsa bana bildirebilir misin? Uzun süredir cezaevindeyim. Kulun verdiği biter elbet rabbim bizleri yolunda yürüyenlerden eylesin. Mektuplarıma yanıt yazma özelliği gösterdiğinizden ötürü sizlere minnettarım.

Rabbim her işinizde yar ve yardımcınız olsun. Sizlerden razı olsun. Neşriyatta selamlarımı iletirsiniz. Hepiniz Allah’a emanet olunuz.

Sevgi ve Dua ile…

Kardeşiniz H.E.Ş.

(E-Tipi Kapalı Cezaevi…)

Bu mektup H.E.Ş.’nin 3. Mektubu olup 28.06.2010 tarihinde yazılmıştır.

Mektupların devamı gelecektir…

www.nurnet.org

Silivri Okuma Programının Ardından

İstanbul-Şirinevler Bölgesinin Silivri’de düzenlediği Okuma Programı feyizli ve bereketli geçti. Ardından güzel manzaralar ve hatıralar bıraktı. Silivri’nin temiz havası, kardeşlerin uhuvveti ve şevki ile dop dolu bir program oldu.

“Bir şeyi bütün bütün elde edemezsen bütün bütün terk etmek caiz değildir” sırrınca, bir grup Cuma akşamı geldi, bir grup Cumartesi ikindiden sonra, bir grup Cumartesi akşamı ve bir grup Pazar sabahı programa iştirak etti.

Pazar günü ikindi namazında sonra  program sonra erdi.

Bu gibi programların verdiği faydaları şöyle sıralayabiliriz :

* Risale-i Nur Okuma alışkanlığı kazanılmasına vesile oluyor.

* Günlük hayatımızda iş-güç derken, uhrevi meselelere çok az zaman ayırabiliyoruz. Programlarda ise gün boyu imani konular üzerine yoğunlaşabiliyoruz.

* Kardeşlerin, abilerin şevklerinden şevk alıyoruz.

* Meşveretler için daha uzun zaman ayırabiliyoruz. Böylece Risale-i Nur hizmetini daha çok inkişafı için daha neler yapabiliz gibi konular üzerinde fikir teatilerine yoğunlaşabiliyoruz.

* Hanımlar, eşleri programdayken boş mu duracaklar. Tabiki hayır. Onlarda hanımlar dersanesinde, okuma programı yaptılar. Böylece hanımların da bu konularda ufku açılıyor.

* Sırf Allah rızası için bir araya gelmekten mütevellid sevaplara nail olmak.


Şirinevler Cuma Dersi

Dünyada binlerce noktada yapılan Nur Derslerinden  bir numune de İstanbul-Şirinevler mahallesinde yapılan derslerdir. Dersler bu mahallede yaklaşık 15 yıldır mutat bir şekilde devam ediyor. Dile kolay 15 sene az bir süre değil. Bu derslerden şimdiye kadar mahalle sakinlerinden yüzlerce kişi istifade etmiş ve istifade etmeye devam ediyor.

Bu gibi derslerin zeminin manevi bir süsü ve semavatın dahi dikkatine çeken bir hadise olduğunu risalelerden öğreniyoruz. Mütefekkirâne o çeşit sohbet-i imaniye, zemin yüzünün bir manevî ziyneti ve medar-ı şerefi olduğuna işareten biri demiş: “semâvât zemine gıpta eder ki, zeminde hâlisen lillâh sohbet ve zikir ve tefekkür için, bir-iki adam, bir-iki nefes, yani bir-iki dakika beraber otururlar, kendi Sâni-i Zülcelâlinin çok güzel âsâr-ı rahmetini ve çok hikmetli ve süslü âsâr-ı san’atını birbirine göstererek Sânilerini sevip sevdirirler, düşünüp düşündürürler.”

Ayrıca bu derslerin bir özelliği de insanı usandırmaması. Nasılki Kuran’ın özelliklerinden birisi usandırmamaktır ve her zaman tazeliğini muhafaza etmesidir. Aynen öylede Kuran’ın bir manevi tefsiri olan Risale-i Nur’a da Kuran güneşinden bu ışık yansımış. Risale-i Nur derslerinin usandırmamasına delil bu derslerle ömür boyu meşgul olan yüzlerce, binlerce Risale-i Nur okuyucularıdır. Hem de ilim iki kısımdır: Bir nevi ilim var ki, bir defa bilinse ve bir-iki defa düşünülse kâfi gelir. Diğer bir kısmı, ekmek gibi, su gibi, her vakit insan onu düşünmeye muhtaç olur. Bir defa anladım, yeter diyemez. İşte ulûm-u imaniye bu kısımdandır. Risale-i Nur külliyatındaki ilimlerin büyük bir çoğunluğu o cümledendir.

 

Sizleri de bu derslere davet ediyoruz. Hiç gitmediyseniz en azından ömürde bir defa dahi olsa bu derslerden mahrum kalmayınız.
Ders programı şu şekilde:

20:20 – 20:50 : Risale-i Nurların Dönerli Okunması

20:50 – 21:00 : Ara

21:00 – 21:40 : Açıklamalı Ders

21:40 – 22:00 : Çay, ikram

22:00 – 22:20 : Yurtdışı hizmet haberleri veya şevke medar bir hizmet haberinin paylaşılması

Haftalık derslere bazı zamanlarda başka beldelerden ağabeyler davet ediliyor ve böylece yapılan her bir yeni ders, yeni yeni bilgilerin elde edilmesine vesile oluyor.

24 Aralık Cuma akşamı, uzun yıllardır vakıfane, iman ve kuran hizmetinde bulunmuş Nurettin Yaşar ağabey derse iştirak etti. Samimi uslubu ve tatlı dili ile zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.