Kategori arşivi: Günlük Paylaşımlar

Baş Parmağını Kımıldatacak, Oynatacak Kadar Takatın Varsa, Dersi Bırakma!

Risale-i Nur derslerinin ehemmiyetini anlatan kısa ama çok mühim bir ders: Bazı kardeşlerimiz derslere katılmamak için eften püften bahane uydurarak derse katılmıyorlar. Bu yazı onlar için çok mühim bir ders:

Bir gün bir Nur Talebesi Hulusi Ağabeye gidiyor. Ağabey diyor: “Ben yaşlıyım.

1-                       Ayaklarımda Romatizma var .

2-                       Yürürken sıkıntı oluyor ve acı çekiyorum.

3-                       Evim medreseye bir hayli uzak.

4-                       Hususi arabam yok.

5-                       Bizim memlekette  kış uzun, soğuk tipilidir.”

 

Mazeretlerim çok. Şimdi ben evimde Kur’an okusam, Cevşenimi okusam. Virtlerime devam etsem. Her gün evimde kendi dersimi okusam. 15 günde veya ayda bir umumi derse gelsem olmaz mI?  Buna karşı: Hulusi Ağabey büyük parmağını kaldırarak: Senin şu baş parmağını kımıldatacak, oynatacak kadar takatın varsa, sakın dersi ve sohbeti bırakma!

Çünkü sohbette  rahmet var,

Çünkü sohbette inayet var,

Çünkü sohbette kerem var,

Çünkü sohbette af ve ikram var.

 

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Cumanız Mübarek Olsun! (İnşirah Duası)

Ey yalnızların, kendi başına kalmışların arkadaşı,
Ey mutsuzluğa düşmüşlerin yardımcısı,
Ey yoksulların zenginliği,
Ey zayıfların gücü,
Ey fakirlerin hazinesi,
Gariplerin sığınağı,
Ey tek güç ve kudret sahibi,
Ey ihsanıyla tanınan keremi sonsuz Rabbim,
Efendimiz ve yakınları hürmetine sıkıntılarımı gider.

Ey Rabbim!
Sen sıkıntılarıma karşı hazırlığım,
Musibetim anımda ümidim,
Yalnızlığımda arkadaşımsın.
Gurbetimde dostum,
Kederli anımda beni ferahlatansın.
İhtiyacım anında yardımıma koşan,
Zor anlarımda sığınağımsın.
Beni korkuların karanlığından kurtaran aydınlığımsın.
Ey Rabbim, sen şaşkınlığımda bana yol gösterensin.
Biliyorum Rabbim sen günahlarımı bağışlayan,
Ayıplarımı Örten, sıkıntılarımdan kurtaran,
Kalbimi sevginle süsleyensin.
Sen kalbimin hem tabibi, hem mahbubusun.
Sen ki şaşkınlara yol gösterir,
Muhtaçlara yardım eder,
Korunmak isteyenleri korursun.

Allah’ım, ben senin kulunum
Kulunun çocuğuyum.
Görüyorsun ki Rabbim sıkıntılıyım.
Bildirdiğin ve gizlediğin tüm isimlerini
Ve Kuran’ı Kerim’i kalbimin baharı,
Gönlümün nuru, sıkıntılarımın ilacı yap.
Ruhum susamış suya, kalbim özler seni
Gözlerimi senin sevdiğin şeylere çevirdim
Kulaklarımı seni çağıranın ülkesine bıraktım
Ve susayan bir toprak gibi bitkin kaldım
Kalbimi senin yoluna koydum
Ve ellerimi senin dergahına açtım
Bundan sonra da sana gelecek
Senden isteyeceğim…
Güneş ve ay senin nurundan almış nasibini
Güneş senin sevginden böyle ateş,
Ay böylesine mahzun,
Irmaklar senin hasretinden böyle çağlar,
Deniz bu ayrılıktan böyle deli böyle dalgalı,
Hep hüzünlü hep ağlamaklı.
Kuşların ümidi sen
Bitkilerin neşesi
Çiçeklerin rengi sen
Ve insanların hiç bitmeyen duası sen…
Mevla’m bizi bir an olsun terk etme
Sevgin içimizde hep uyanık kalsın
Yolun Rasul’ün yolu olunca ondan başka kime bel bağlayayım...
Rabbim Allah’tır benim,
Nurum ve kurtuluşum O’ndan gelecek.
Öyleyse O’nu bırakıp kime gideyim
Günahla örtülmüş varlığım içinde
Bir O’nun özlemidir beni yaşatan
Şefaatim O’nun dilindeyken
O’nu bırakıp kimi dinleyeyim
Mevla’m!
Beni kendine dost seçinceye kadar yaşat
Ve aşkınla yandığım bir anda al canımı
Al ki, ölüm aşkımın adı Olsun.

Ey Rabbim, ben ki günahı sevabından çok
Aklı dünyaya takılmış
Kalbi fani şeyleri anmış bir zavallıyım
Ama sen öyle Nur öyle Rahman’sın
Öyle güzelsin ki…
Ne olur Rabbim senden uzak kalan
Şu kulunu kendine yakınlaştır
İmanınla dirilt.
Ey sevdiklerini sevindirmekten hoşlanan Rabbim
Sana açılan ellerimi geri çevirme
Kalbime aşkınla tecelli et ki
Senden başka hiçbir şey kalmasın o kalpte
Senden başka hiçbir şeyi olmayacak kadar zengin eyle beni!
Her şeyde seni anmayı
Her şeyde seni görmeyi nasip eyle.
Bana isimlerinle güç ver ey Rabbim!
O isimlerin ki kalplerin nuru
Hiçbir şeyi olmayanların gururudur.
Ey Rabbim bize isimlerinin hakikatini göster.
Bizi sensiz bir an bile yaşatma.

Allah’ım sana Hz. Meryem(RA)’in temizliği ile gelmek istiyorum.
Günahlarla kirlenmeme izin verme.
Sana Hz. Musa(AS)’nın duası ile geliyorum,
Şeytana uymam için peşimden koşanlardan beni kurtar.
Hz. İsmail(AS)’in tevekkülü ile boynumu büküyorum,
Beni ve soyumu sana kul olarak yaşat.
Sana Hz. İsa(AS)’nın ruhu ile geliyorum,
Beni katına almanı diliyorum.
Sana Hz. Yunus(AS)’ın duası ile yalvarıyorum,
Beni yutan nefsimin karanlıklarından kurtarmanı bekliyorum.
Rabbim, sana Hz. Yusuf(AS)’ın gömleği ile geliyorum,
Beni düştüğüm ümitsizlik kuyusundan çıkarmanı diliyorum.
Sana Muhammed Mustafa(ASM)’ın kulluğu ile geliyorum,
Beni miraca çıkarmanı bütün sıkıntılarımı gidermeni diliyorum…

Seksenlik Nineden Gençlere Bir Mesaj!

Misafir olarak Malatya’nın Yeşilyurt İlçesinde bulunduğum bir gün, akşam vakti camiye gitmek için ara sokaktan geçmem gerekiyordu. Mevsim sonbahar olmasına rağmen havalar sıcak, bir evin önünde yaşlı karı koca oturmuş, serinleniyorlardı. Onlara yaklaştığımda, yaşlı bayan iki ellini iki dizin üzerine bırakarak yavaşça ayağa kalktı.

Namazdan sonra bu mütevazı insanları ziyaret etmek, hal hatırlarını sormak ve hayırlı dualarını almak istedim. İkram olsun diye marketten bir şeyler alıp evlerine gittim. Aldığım ikramları yaşlı amcaya uzatınca “bize mi getirmişsiniz?” Ben de “evet amca” dedim, çok duygulandı, “neden zahmet ettiniz.” dedi.

Müsaadeniz varsa yanınızda birkaç dakika oturup sizinle sohbet etmek istiyorum. “Hay hay “ dedi. Kendimi tanıtırdım, misafir olarak Malatya’ya geldiğimi söyledim. Amca bey sizi de tanımak istiyorum, dedim. “ İsmim Osman, eşimin ismi de Esma” dedi. Osman amca, sebeb-i ziyaretimi sorunca: Efendim, camiye giderken Esma teyzenin ayağa kalkması beni çok duygulandırdı, bu nezaket, bu ahlak ve bu terbiyenin günümüze kadar intikal edilmesi kültürümüzün en önemli miraslarındandır. Bu güzel ahlak sahibi Esma teyzemi yakında görmek, sizlerle müşerref olmaya ve tanışmaya geldim.

Karı koca ikisi de yaşlı, yaşlı olmalarına rağmen dinç ve nurani insanlar. Esma nine hemen eve doğru gitti, bir ikramda bulunacağını fark ettim. Israrla ikna ettim ise de Esma teyzenin gönlü pek rahat değildi, çünkü Anadolu insanı misafirperverdir, misafire ikram yapmasa rahat edemez.

Ben de, “teyzeciğim size geliş sebebimi söyledim, “Kapının önünden geçerken ayağa kalkmanız beni duygulandırdı. Yaşlısınız, ayağa kalkmasanız da olurdu, neden zahmet edip gelen geçenin önünden kalkıyorsunuz?” Dedim.

Esma teyze: “ Olur mu, aile terbiyem müsaade etmez” dedi. Bu terbiye, bu nezaket, bu güzel ahlakı gençler arasında göremiyoruz, bu yaşınızla bir erkeğin önünden kalkmanız büyük bir duygu ve haslettir.

Seksenlik nineden; gençlere güzel bir mesaj olsa gerek.

Esma teyzenin bir fotoğrafını çekmek istiyordum, ona bir şekilde söylemem lazım, derken bir cesaret gösterdim. “Teyze, zaman zaman böylesi duygulu anları bir hatıra olarak kaleme alıyorum. Müsaadenizle fotoğrafını çekeyim,” dedim. Esma teyze, “olur mu kardeşim. Hem fotoğraf çekmek günah hem de bir erkeğin karşısında durmak saygısızlık olur, olmaz, olmaz…

Evet, buraya kadar bir hatıra bir öykü ve bir kültürün mirası, daha doğrusu Anadolu halkın makul ve iyi sayılan örnek davranış şeklini izaha çalıştım. Elbette bu davranışın temelinde ahlak öne gelmektedir. Pek yakında tren ile yolculuk yaptım, oturduğum kompartımanda 20-25 yaşlarında bir kız da oturuyordu. Şark insanın özelliğinden birisi de, karşılaştığı kişilere nereden- nereye, ne yapıyorsun, kimsin özgeçmişleri hakkında hüsn-ü niyetle sorarlar. İşte yolculardan biri o kıza sordu? “Nereye gidiyorsun, öğrenci misin? Kız: “ Okulumu bitirdim, nişanlıyım,…ya ’ya nişanlımı görmeye gidiyorum” dedi.

Eyvah, eyvah!.. dedim. Bir zaman erkek tarafı bayramlarda kız tarafına giderlerdi, nikâhı kıyılmayan nişanlı gençlerin kol kola girip dolaşmaları mümkün değildi. Elbette nişan öncesi kız erkek birbirlerini görür, konuşup anlaştıktan sonra sünnette uygun nişan yaparlardı. İslâm ahlakı ile yapılan nişan ve evlenmeler daha sağlam ve berdevam olurdu. Bugünkü gençler birbirlerini tanımadan sokaklarda yapılan görüşmelerle, şehirden şehre nişanlının peşine düşen kızların akıbetleri bundan dolayı genelde iyi netice vermiyor.

İşte seksenlik Esma teyze ile 85’lık Osman dedenin bu uzun yolculuktaki sırrın altında yatan elbette samimiyet, doğruluk ve güzel ahlâktır. İslâm’da güzel ahlak ve hasletler tamamen iman esasına dayanır. Ahlakın da membaı zaten imandır. İman ne kadar sağlam olursa o kadar ahlakta güzel ve sağlam olur. İşte tahkiki imanı ders veren Risale-i Nur, hem imanı sağlamlaştırır, hem de ahlak ve güzel özelliklerin inkişafına medar olur. Bediüzzaman, bütün zamanı iman üzerine yoğunlaştırmanın sebebi de bu olmuştur.

“Bediüzzaman, “edep” kavramını hayatın tamamına hakim olan davranışlar bütünü olarak görmektedir. “Sünnet-i seniyye edeptir, hiçbir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edep bulunmasın” sözüyle, Kur’an’ın hayata tatbiki olan sünnetin özünü edep ve ahlâkın oluşturduğunu vurgulamaktadır.”(Risale-i Nur Enst.1.masa)

Efendimiz ahlakın en güzel örneğidir. “Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim. Sizin en hayırlınız, ahlaken en üstün olanınızdır” buyurmuş.
Hz. Aişe (ra) validemizden Efendimiz’in ahlâkı sorulmuş, ” O’nun ahlâkı Kur’ân’dan ibarettir,” demiş.

Bütün ahlâk-ı hamîde, huy ve hasletlerin en güzeline sahip ve dellâl-ı a’zam olan Efendimize, insanların cennete girmesine en çok vesile olan şey nedir, diye soruldu: “Allah’a takvâ ve güzel ahlâk.” buyurmuş. (Buhari,Tirmizi) Güzel ahlak edeptir. Bu noktada en güzel model Hz. Muhammed’dir. O’nu örnek almalıyız.

Rüstem Garzanlı

24.11.2014

www.NurNet.org

Cumanız Mübarek Olsun! (Zeynelabidin Hz. Duası)

Ey üzüntüleri gideren, kederlere son veren! Ey dünyada da, ahirette de Rahman ve Rahîm olan! Muhammed ve Âl-i Muhammed’e salât eyle ve üzüntümü gider, kederime son ver. Ey Bir! Ey Tek! Ey Samed (ihtiyaçlar için başvurulan mutlak gani)! Ey doğurmamış, doğmamış ve dengi olmayan (yüce Allah)! Beni koru, temizle ve üzüntümü gider.

(Bu arada Ayet’el-Kürsi ile Nâs, Felak ve İhlâs surelerini okuyup sonra şöyle de: )

Allah’ım! Oldukça muhtaç, gücü az, günahları çok ve senden başka ihtiyacını giderecek, güçsüzlüğünü güçlendirecek ve günahlarını bağışlayacak birini tanımayan biri olarak, senden rahmetini dileniyorum. Ey celâl ve ikram sahibi! Senden, yapanını sevdiğin bir amel ve emrinin geçerli olduğuna dair gerçek yakini olan kimseye fayda sağlayacak bir yakin istiyorum.

Allah’ım! Muhammed ve Âl-i Muhammed’e salât eyle ve canımı doğruluk üzere al; beni dünyadan müstağni et; sana kavuşma iştiyakıyla rağbetimi katındakine yönelik kıl ve gerçek anlamda sana tevekkül etmeyi bana nasip et. (Allah’ım!) Bugüne kadar yazılmış (mukadder edilmiş) olan en iyi şeyi senden istiyorum ve bugüne kadar yazılmış olan en kötü şeyden sana sığınıyorum. Senden; sana kulluk sunanların korkusunu, yüceliğinin önünde alçalanların ibadetini, sana güvenenlerin (tevekkül edenlerin) yakinini ve sana iman edenlerin güvenini (tevekkülünü) istiyorum.

Allah’ım! İsteklerime olan rağbetimi, dostlarının isteklerine olan rağbeti; korkumu, dostlarının korkusu gibi kıl. Beni hoşnutluğun doğrultusunda öyle bir amele muvaffak et ki, artık yaratıklarından herhangi birisinin korkusuyla dininden hiçbir şeyi terk etmeyeyim. Allah’ım! İşte benim isteklerim! Onlara karşı içimde büyük bir rağbet oluştur; onlardan dolayı beni mazur gör; onları istemek için ileri süreceğim delilleri bana ilham et ve onlarla ilgili olarak bedenime sağlık ver. Allah’ım! Kim senden başkasına güveni veya ümidi olarak sabahlarsa sabahlasın, ben, tüm işlerde sana güvenerek ve sana ümidim olarak sabahlamışımdır. Şu hâlde, işlerin sonuç bakımından en iyi olanını benim hakkımda mukadder eyle ve rahmetinle beni saptırıcı fitnelerden kurtar; ey merhametlilerin en merhametlisi! Ve Allah, Allah’ın seçkin elçisi efendimiz Muhammed’e ve onun tertemiz Âline salât etsin.

(İmam Zeynelabidin Hz.’nin Sahife-i Seccadiye Mecmuasından, Allah’tan Üzüntülerin Giderilmesini İsteme Hakkındaki Duası)

Cumanız Mübarek Olsun! (Cuma Duası)

Allah’ım! Sen beni eksiksiz özürsüz yarattın; çocuktum, büyüttün ve yeterli miktarda rızk verdin bana. Allah’ım! Ben, indirdiğin ve kendisiyle kullarını müjdelediğin Kitabında şöyle buyurduğunu gördüm: “Ey kendi aleyhlerinde haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; Allah bütün günahları bağışlar.” (Zümer, 53)

(Allah’ım!) Geçmişte benden vuku bulan kötülükleri biliyorsun, hem de benden daha iyi. Amel defterimde aleyhimde sıralanan suçlardan dolayı yazıklar olsun bana! Eğer her şeyi kapsayan affının hâlime şamil olacağını umduğum yerler olmasaydı, (ümitsizlikten) kendimi bırakır, helâk olup giderdim.

Eğer kulun, Rabbinden kaçması mümkün olsaydı, senden kaçmaya en lâyık olan benim. Yeryüzünde ve gökte hiçbir şey sana gizli değildir ve sen (kıyamet günü) onları açığa çıkaracaksın. Karşılık verici olarak sen yeterlisin; hesap görücü olarak sen kâfisin.

Allah’ım! Kaçarsam, beni bulursun; firar edersem, beni yakalarsın. İşte önünde durmaktayım; mütevazı, zelil ve hakir biri olarak. Cezalandıracak olursan, bunu hak etmişimdir ve adaletin bunu gerektirmektedir, ey Rabbim! Affedecek olursan, (buna da şaşmam; çünkü) eskiden beri affın hâlime şamil olmuş, afiyetin beni bürümüştür.

Allah’ım! O hâlde, saklı isimlerin ve perdelerin örttüğü güzelliğin hürmetine senden, bu tahammülsüz cana ve bu güçsüz bedene acımanı istiyorum. Güneş sıcağına dayanamayan bu zayıf beden, cehennem ateşine nasıl dayanabilir?! Yıldırım sesine dayanamayan bu güçsüz beden, gazabının sesine nasıl dayanabilir?!

Allah’ım! O hâlde bana acı. Çünkü ben, hakir bir adamım ve değerim pek azdır. Benim azaba çarptırılmam, zerre kadar saltanatını artıracak değil. Şayet bana azap edilmekle saltanatın artacak olsaydı, azaba karşı senden sabır dilerdim ve böyle bir şey senin olsun isterdim. Fakat saltanat ve mülkün, itaat edenlerin itaatiyle artacak, günahkârların günahıyla azalacak olmaktan çok daha büyük, çok daha kalıcıdır, Allah’ım!

O hâlde, ey merhametlilerin en merhametlisi, bana merhamet eyle; ey celâl ve ikram sahibi, günahlarımdan geç ve affınla bana dön (tövbemi kabul buyur). Hiç kuşku yok, sen, tövbeyi kabul edensin, rahîmsin.

(İmam Zeynelabidin Hz.’nin Sahife-i Seccadiye Mecmuasından, Allah’tan Korkma Hakkındaki Duası)