Kategori arşivi: Haberler

Ümmet-i Muhammedin derdiyle dertlenen adam 

Ümmet-i Muhammedin derdiyle dertlenen adam 

1938’de doğan Ünal Şaşmaz, 1960’ta Risale-i Nur Külliyatıyla tanışır Ankara’da. Ve o zamanlarda hayatta ve hizmetin lokomotifliğini üstlenen Zübeyir Gündüzalp ile mülaki olur.  

Bir gün Ankara kalesinde Zübeyir, Bayram ve Said Ağabeylerle beraber ders okurlar. Ders sonrası inerken kaleden derste okunan mebhaslar zihninde yankılanmaya devam eder. 

“Şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi; yarım çıplak hanımlardır ki, açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamağa, fuhuşhane yolunu genişlettirmeğe çalışarak; çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını kebair ile yaralıyorlar. Belki o kalblerden bir kısmını öldürüyorlar.”

Ankara’nın en müstesna terzisi olan Ünal Şaşmaz o günden sonra Risale-i Nur hizmetinde her vesile ve zamanda koşturmaya başlar. “Ben safdilane inanmadım. Aklım, kalbim, ruhum her şeyiyle bu davayı kabul etti” der Terzi Ünal. Çevresindekiler Şaşmaz’ın bu haline bir anlam verememektedir: Oturmuş bir iş hayatı ve sanatkarlığı bir kenara bırakıp Risale-i Nur hizmetinde koşturmasına… 

Ankara’da Risale-i Nur hizmeti sebebiyle bir çok defa tevkif edilir. Bir defasında azılı suçluların bulunduğu koğuşta kendini bulur. Komunist, ateist, katillerin bulunduğu bir ortamda Şaşmaz davasını anlatmaya başlar. 

Esrarkeş birisinin yanında yerde yatan Şaşmaz, onun o serkeş haline bakmayarak herkese olduğu gibi ona da anlatır. Mahkumlardan ateist olan birisinin diğer mahkumları tahrik ve manen tahrip etmesine mukabelede bulunur.  

Fikri mücadele için gelen bir ateistle karşılaştığında Şaşmaz’ı hakir görmesi üzerine esrarkeş olan o mahkum bıçak haline getirdiği demirle Şaşmaz’ı müdafaa eder. Şaşmaz ise, “ben size demiyor muyum bu millet cibilli olarak İslamiyet’e taraftardır. Üzeri tozlanmış elmas gibidir” diyerek tebliğ faaliyetlerine hızını arttırarak devam eder. 

Tahliye olan Şaşmaz tebliğ hizmetlerine devam eder. Elinden tuttuğu kimseye doğrudan hakikatleri damardan enjekte eder yani hakikatleri pervasızca anlatmaya devam eder. 

Seneler bu şekilde geçer. Hemşehrilerinin de nurlarla tanışmasını arzulayan Şaşmaz soluğu Yozgat’ta alır. Ve imkanlarla Yozgat’ın ilk Risale-i Nur medresesini açar. Tabi dönem ve şartlar itibariyle lüks, konforlu bir mekan değildir Şaşmaz’ın vesile olduğu Risale-i Nur Medresesi. Yıkık, dökük bir evi adam eder ve davasının Yozgat merkezi olur.

Yaş itibariyle kiminin babası kiminin dedesi olan Şaşmaz, geleceğin Nur Talebeleri olacak gençlere adeta anne baba şefkati gösterir. Onlara su getirir, yemekler yapar, kendi evladlarından ayrı tutmadan belki daha da özverili bir şekilde yaklaşır medrese talebelerine. Evladlarından birisi buna bir anlam veremez ve annesine “neden babam bizden çok onlarla ilgileniyor. Onlara elbise, ayakkabı alıyor” şeklinde tatlı bir sitemde bulunur. 

Şaşmaz bu hizmetleriyle iman hakikatlerinin Yozgat’ta parlamasına vesile olur. Bugün Yozgat’taki her Nur talebesinin hasenatından bu yapılan hizmetler sebebiyle merhum Ünal Şaşmaz ağabey hissedar olmaktadır. 

Bir zor zaman dava adamı olan Şaşmaz kim olursa olsun muhakkak hizmetle irtibatını kurmak için zekice davranırdı. Nefse ve şeytana esir olan insana karşı adeta çok usta bir satranç oyuncusu gibi esiri olduğu nefis ve şeytanın desiselerine karşı hamle üzerine hamleler yapardı. 

Zaman içerisinde Yozgat’ta cevval, mücahid, gayyur Risale-i Nur Talebelerinin de yetişmesiyle artık Risale-i Nurlar Yozgatta kök salmaktaydı. Yozgat’ın o çetin kış gecelerinde akşam derselere ailecek az gitmemiştir. Birkaç çocuk elden tutulmuş, bir kaçı battaniyeye sarılmış halde. Tabi bu dönemler eski kışlar gibi zor ve çetin geçmekteydi.

Yozgat’ta Ramazan ayına bir gün kala yani ilk teravih kılındığı gün Şaşmaz tevkif edilir. Yozgat’ın eşraf ailelerinden bir aile Şaşmaz’a yatak, yorgan ve ramazan ayı boyunca da sahur vakti yemek götürür. Bunun sebebi Şaşmaz’ın kara kaşı kara gözü değil elbette ki, hakikatleri zor zamanda haykırmasıydı. 

Her zaman ve mekanda Kur’an hakikatlerini anlatma gayretindedir Şaşmaz. Zamanın ilerlemesiyle sosyal mecralarda da Risale-i Nurun müşterilerine daha kolay ulaşma imkanı olduğunu gören Şaşmaz, evladları vesilesiyle de sosyal mecralarda nurları yayma gayretinde bulundu.

Şaşmaz’ın hapishaneden önce söylediği sözü anlamayanlar çeşitli kulplar takmayı da ihmal etmedi tabi. Elinden gelse dünyanın gezilmedik, ayak basılmadık toprağı bırakmayacak kadar bir emeli, ümidi ve heyecanı vardı Şaşmaz ağabeyin. Bu heyecanını hiç kaybetmedi. 

Kısa bir hatıram: Yatsı namazından camiden çıkarken Ünal Şaşmaz ağabeye tevafuk ettim. Dedim “abi derse gidiyoruz seni de götürelim.” Bizi kırmadı hemen bizimle geldi adeta bizden önce gitti medresemize. Ders okunurken sessizce dinledi ve dersten sonra var olan o şevkini gayretiyle bize hizmetin kutsiyetini elzemiyetini ve hizmet etmemiz, gayretli olmamız gerektiğini anlatmıştı. 

Bunlardan mesela, kalp krizi geçirdiği zaman ceplerine doldurduğu Risale-i Nurları daha ambulanstayken dağıtmaya ve anlatmaya başlamasıdır. Yani bu halde bile davasını anlatmaktan geri durmamıştır. 

Yozgat–Saray’da Risale-i Nur hizmetinde dava adamı yetiştirmek ve Saray’dan iman hakikatleri fışkıran bir Nur Medresesi yapmayı hedeflemişti. Medresesini inşa etti ve hizmete açtı. 

Bir zamanların genç delikanlısı, zamanla şevkini, gayretini kaybetmeden zaman içerisinde ihtiyar ama delikanlı ruhuyla hayata devam ederken 8 Şubat 2022 tarihinde takvim yaprakları durdu Şaşmaz için.   

Elbette bir çok nakil daha yapılabilir. Belki bizler de Ünal Şaşmaz ağabeyle alakalı bir yazı serisi yazabiliriz. 

وَ مِنَ اللّٰهِ التَّوْفِيقُ 

Ruhu için el Fatiha 

Selam ve dua ile.

Kaynak: RisaleHaber

Yozgat’ta koca bir çınar ebediyete göçtü: Ünal Şaşmaz ağabey!

Birçok insanın imanını kurtulmasına vesile olan Yozgat eşraflarından ve Risale-i Nur’ların kadim talebelerinden Ünal Şaşmaz ağabey 8.02.2022 tarihinde kalp krizi geçirerek ahirete irtihal etmiştir.
Allah rahmet eylesin? ruhu şadolsun…

Ailesine ve tüm sevenlerine Cenab-ı Allah, sabır ihsan eylesin…inşallah

Not: Cenazesi 9.02.2022 çarşamba günü Yozgat Çapanoğlu camisinde öğle namazına müteakiben Çatak mezarlığına defin edilecektir .

Ruhu için el-fatiha

Vicdanlara sesleniş! Bir insan neden canına kıyar?

Vicdanlara Sesleniş !

Enes Kara’nın anne babasına, kardeşlerine ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum, Rabbimiz sabr-ı cemil ihsan eylesin.

Mühim ve esas olan, ölümün yeri zamanı değil, ölüme gidiş sebebi ve keyfiyeti iken, ekser nazar perde arkasını göremediğinden, görünen kısmından da biraz bahsedelim inşallah.

Bir insanın dünyayı anlamlandıramayıp hayatına son vermesini işiten herkesin, müteessir olup “Bir gencin bu elim yolu tercih etmesi nedendir? Benim bu hadisede hissem nedir? Acaba elimden bir şey gelebilir miydi?” demesi gerekirken; bunun yerine, meseleye vâkıf olmadan birilerini suçlaması ve karalaması en hafif ifadeyle acizliktir.

Kendi istek ve kabiliyetlerinden farklı alana yönlendirilen, hayatın doğal seyri ve eğitim sistemindeki hatalarımızın getirdiği yükün altında yorulan bu gencin, makas değiştirmek yerine kolay ama mesuliyetli bir yolu, intiharı seçmesine sebep olan nedir? Bunun teşhis edilip bundan sonrası için tedbir alınması gerekiyor. Gençlerimizin çocukluk döneminde istidat ve kabiliyetlerini tespit edip severek ve isteyerek yapacakları mesleklere yönlendirmek çok önemlidir.

İstemediği işi ve mesleği yapan insanlar bir ömür verimsiz ve huzursuz olacaklardır. 

Bizde “Oğlum/kızım, büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna klasik cevabımız hep doktor, öğretmen, avukat, mühendis oldu. Sonra aferinler geldi ve diğer onca kıymetli meslek ıskartaya düştü. O çocuk mesela “Esnaf, balıkçı, çiftçi, sanatkâr olacağım.” dese iltifat göremezdi. Halbuki dünyanın en önemli çekirdek sektörleri ve lokomotifi bunlardır. 

Ülkemizde çok büyük bir kesim sevdiği ve istediği işi değil, statü ve para kazanacağı işi yapıyor. Çünkü hep böyle yönlendirildik. Halbuki kabiliyetlere ve isteğe göre insanlara, vatana faydalı olmak saikasıyla olsa, çok daha güzel ve şevkli olacaktı.

Her meslek, güzel bir niyet ile, kudsî ve değerlidir. 

Enes kardeşimiz, bir cemaate ait mekânda kaldığı ve bu dönemde intihar ettiği için bütün cemaat, dernek ve vakıflara dil uzatan heriflere cevap vermek israf olur mu diye tereddüt ederken, bilmediğinden ve samimi duygularla konuşanlar da olabileceğini düşünerek, birkaç kelam etmek isterim.

ENES’İN KALDIĞI YER

Videoda Enes’in de anlattığı gibi kaldığı yerde beş vakit namaz kılınıyor, kitap okunuyor, dersler okunuyor ve hafta sonu temizlik yapılıyor, oradan beklenen program da budur.  Ders çalışmak için de müsait ortam ve vakit var. Kalanlar bu sebeple kalır, anne babalar da bu yüzden evlatlarının orada kalmasını isterler.

Bilemiyorum tenkid edenler, oralarda ne yapılmasını istiyorlar!

Vakıf ve dernek yurtlarında görevli olan gönüllüler, iyi niyetle, fedakârlıkla, sabırla gençleri muhafaza etmeye çalışıyorlar. Bununla beraber bu hadise gösterdi ki, yetişkin çocuğu için kalma talebinde bulunan aileye sorulması gereken ilk soru, “Çocuk kendisi kalmak istiyor mu?” olmalıdır. İstemiyorsa almamak, Anne babasının hatırı için kalmak istiyorsa bir-iki aylık süreyle misafir etmek, sonunda severek isteyerek kalıyorsa devam ettirmek, istemiyorsa kalmak istediği yere dualarla yolcu etmektir.

ENES’İN HALETİ RUHİYESİ

Enes, istemediği bir bölümde okuyor ve istemediği bir yerde kalıyor. Gelecekten gelen endişeler onun hayata tutunma sevinç ve azmini elinden almış.

Enes’in, aile bireyleriyle, üniversitedeki arkadaşlarıyla, aynı evi paylaştığı arkadaşlarıyla sağlıklı bir diyalog ve şeffaf bir paylaşımı yok, içine kapanmış bir genç. Telefon ve İnternet bağımlılığı var. Kendisini ateist olarak tanımlıyor. Dayanak noktası olan imanını inancını kaybetmiş. Bunların irdelenmesi gerekiyor. İntiharın en büyük sebebi bu halet-i ruhiyedir. 

Zira zorluklar ve sıkıntılar tek başına intihara sebep olsaydı, her insanın hayatında en az beş-on defa intihar etmesi gerekirdi.

ÇIKARILMASI GEREKEN DERS

Bir insan doğru ve yanlışı ayırabilecek yaşa geldiğinde ona kendi kararlarını verme hakkı verilmelidir. Zira doğrudan fayda görmesi de kendi hür iradesiyle tercih etmesine bağlıdır. Bizler rehber ve örnek olma vazifesini yapıp sonra yetişkin bir birey olduğunu kabul ederek kararı ona bırakmalıyız. Küçükken çocuklar tatlı bir sertlikle yönlendirilebilir. Zira çocuk doğru nedir, bilemeyebilir. Mesela okula gidip gitmemeyi çocuğa bıraksan çocuk gitmemeyi isteyebilir, bu doğru olmaz. Fakat çocukluk bitip, gençlik başladığında, çocukla istişare edip tercih yapma hakkı verilmelidir. Bir baba veya anne “Benim çocuğum büyüdüğünde de hata yapabilir.” diyebilir. Evet doğrudur; o da, biz de hata yapabiliriz. Ölçümüz sünnet-i seniyedir. Bizim anne baba olarak bir ömür vazifemiz devam eder ama sadece doğruları tebliğ eder, netice için Allah’a dua ederiz.

Cenab-ı Hak kuluna kitaplarla ve peygamberle Hakkı tebliğ ediyor, tercihi kuluna bırakıyor.

CEMAAT NEDİR?

“Cemaat yurdunda intihar etti. Buralar kapatılmalı!” diyenlere bir sorumuz olsa.

Kendi evinde intihar eden gençler; liselerde, üniversitelerde okurken veya görev yaparken intihar eden öğrenci ve öğretmenler, kendi başına sıkan iş adamları, intihar eden milletvekilleri, intihar eden psikiyatri profesörü, yolcularla beraber uçağı düşürerek intihar eden pilot, intihar eden asker ve polisler, düğününe iki gün kala veya düğününden iki gün sonra intihar eden damat ve gelinler, tatile gittiği tatil köyünde veya otelinde intihar edenler, İsviçre gibi bazı batı ülkelerinde ötanazi (resmi intihar izni) ile intihar edenler ile ilgili yorumunuzu ve tavsiyelerinizi çok merak ediyorum.

Dünyayı kapatmak isteyeceğinizi hiç sanmıyorum, çünkü onu çok seviyorsunuz ve şimdilik başka gidecek yerimiz de yok!

Cemaatlere veya bir cemaate mensup olana yabani bakan kardeşim! Sen de bir cemaate mensupsun. Bir maksat için bir araya gelmiş grup ve güruhlar da bir cemaattir. Sen de senin gibi düşünen ve yaşamak isteyenler cemaatine mensupsun.

İnananlar cemaati, inanmayanlar cemaati, sağcılar cemaati, solcular cemaati, ortacılar cemaatinden tut ta güvercin severler cemaatine kadar cemaatler var. Yani bir cemaate mensup olmayan yok. Dilediğiniz cemaate girebilir, dilediğiniz yere gidebilirsiniz. 

Bırakın en büyük meselesi, “Nereden geliyorsunuz, nereye gidiyorsunuz, bu dünyada işiniz nedir?” suallerine doğru cevabı bulup, Allah’ın rızasını kazanarak, cehennemden kurtulup cenneti kazanmak isteyenler, diledikleri gibi bir araya gelsinler. Zaten siz istemeseniz de gelecekler vazifelerini yapacaklar.

Gelin samimiyseniz hep beraber bir insan neden canına kıyar bunun sebebini bulalım ve dünyamıza ve ebedi saadetimize zarar verecek bu fiilden kendimizi ve insanları koruyalım. 

Hayatı, dünyayı ve bütün güzellikleri Kur’an ve onun bu zamanın hastalıklarına şifa olan hakiki bir tefsiri Risale-i Nur’dan öğrenmiş bir birey olarak, doğruyu arayanları, okumaya ve düşünmeye davet ediyorum.

Hasan Said Yılmaz

Fransızca Lemalar Basıldı

Risale-i Nurun Sesi gürleşiyor. Sözler Neşriyat tarafından Lemalar eserinin Fransızca tercümesi basıldı.

Kitap hakkında;

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI’NDAN – LES ECLAIRS – LEMALAR – FRANSIZCA

CİLT      : VİNLEKS
EBAT    : ORTA BOY (16 x 22 cm)
KAĞIT  : IVORY (70 gr)
BASKI  : RENKLİ BASKI
SAYFA  : 639 SAYFA

 

Kitap Temini için tıklayınız

LEM’ALAR

  • Allah’ın varlığı, birliği ve isimlerinin bu âlemdeki tecellileri, atomdan galaksilere kadar herşey, O’nun eseri ve icadı olduğu.
  • Maddeperest olup akılları gözlerine inenleri susturan ve bir kıs­mını inşâallah imana getiren “Tabiat Risalesi”
  • Peygamber Efendimizin (a.s.m.) yaşadığı hayat, gerçek saadetin ve insanca yaşamanın tek yolu olduğu.
  • Alevilik ve Şialık nedir? Temelde Ehl-i Sünnet ile aralarındaki mes’ele nedir? Hem çareleri nelerdir?
  • İktisadın ne kadar lüzumlu olduğu, israfın ne kadar zararlı olduğu.
  • Hastalara gerçek teselli veren devalar.
  • İhtiyarlığın hakiki mahiyeti ve imanlı ihtiyarlıktaki manevi sürur ve zevkler.
  • Tesettürün sebep ve hikmetleri.
  • İhlâs’ın nasıl kazanılacağı ve muhafazası.
  • Hangi lezzetler hakikidir, hangileri aldatıcı?

Lem’alar, hayatınıza huzur veren yeni manalar kazandıracaktır.

 

www.NurNet.org

Fihrist Risalesi

Üstad Hazretlerinin “en mühim bir risale”, “Risale-i Nur Külliyatının eczahane-i kübrâsının umumunun fihristesi” dediği ve Nur Talebelerinin lâhika mektuplarında “elmas anahtar” gibi sözlerle önemini ortaya koydukları Fihrist Risalesini okumak, tetkik etmek da bu vecheden mühimdir.

Fihrist Risalesi’yle ilgili, başta Barla Lâhikası olmak üzere muhtelif lâhika mektuplarında Nur Talebelerine ait pek çok kıymettar ifadeler var. Onlardan biri de Sabri Ağabeye ait.

O şöyle yazıyor:

“Fihriste-i Mübînin Dördüncü Kısmını, Süleyman Efendi kardeşimiz yediyle (eliyle) aldım, okudum. Müellifine, kâtibine, nâşirine, hâdimlerine (hizmet edenlerine) binler dualar ettim. Hakikaten vakt-i kıraatim olan iki saat zarfında, Risâlâtü’n-Nur ve Mektûbâtü’n-Nur’un kâffesini icmâlen okumuş kadar mütelezziz ve müstefid oldum. Ve şöyle dedim: Lütufnâme-i keremkârîlerinde işaret buyurulduğu üzere dört nüsha değil, belki birkaç ay, her vazifeye tercihan Fihriste’yi teksir ve neşre sa’y etmeliyiz. Madem ki gayemiz neşr-i envar-ı hakaik-ı Kur’ân’dır…”

Ne dersiniz, biz de Sabri Ağabeyin dediği gibi,

Fihrist Risalesi’ni “belki birkaç ay, her vazifeye tercihan neşre” var mıyız?

kitap temini için:

Sözler Neşriyat

Envar Neşriyat

www.NurNet.org