Etiket arşivi: abdulkadir haktanır

Bu Zamanda”Mübarek” Bir Damat Bulmak Kolay Mı?

Allahın Bize En Büyüt Hediyesi Olan Kız Evladımız İçin Damat Nasıl Seçeceyiz?

Aleyhissalatu vesselam hadisi şerifinde: “Yapılan dua, yerine iki kanatla uçup kavuşur; helal  lokma ve doğru söz.”

Bu zamanda”Mübarek” Bir Damat bulmak kolay mı?

Seleflerimiz helal lokma hususunda o derece dikkatli davranmışlardır ki, ailelerinin helal rızıkla beslenmesi, çocuklarının manevî açıdan da selim fıtrat üzere doğması ve sıhhatli büyümesi için adeta tir tir titremişlerdir. Menkıbelerde asla değil fasla bakılması gerektiğini  anlatacağım şu hadise de bu hassasiyetin güzel bir misalidir.

Bir devirde, Merv şehrinin Kadısı, kızının evlilik çağına geldiğini düşünür ve ona layık bir eş aramaya başlar. Dünürcüler birer birer kapıya dayansa da Kadı efendinin acelesi yoktur, adayları teker teker değerlendirir, biricik kızını vereceği en uygun insanı bulmaya çalışır. O günlerde Kadı bir rüya görür; rüyasında kendisine kızını “Mübârek” adlı kölesine vermesi söylenir. Aynı rüyayı birkaç defa görünce ve kölesini değişik şekillerde deneyip onun salih bir insan, hayırlı bir damat adayı olduğuna kanaat getirince, bu düşüncesini eşe-dosta açar. Bazıları daha münasip, asil ve zengin kimseler de bulunabileceğini söyleyerek kadı kızının bir köleye verilmesine razı olmasalar da, Merv Kadısı kararını vermiştir. Kızının da rızasını alır, kölesini çağırır ve onları evlendirir.

Nikahın üzerinden bir ayı aşkın bir süre geçmiştir ki, Kadı Efendi, kızının ve damadının hallerini sormak için onları ziyaret edince, kızcağız “Babacığım, damadın çok iyi bir insan ama daha peçemi indirmedi, evlendiğimizden beri benden uzak duruyor; yediriyor, içiriyor, fakat elini elime sürmüyor.” der. Kadı bu hale taaccüp eder, hemen damadını bulur ve ona bu davranışının sebebini sorar. Aldığı cevap karşısında Kadı gözyaşlarına boğulur ve kızını doğru insana verdiğini görmenin sevinciyle şükür hisleriyle dolar.

Damat şöyle der: “Efendim, ne olur alınmayınız, su-i zanda bulunduğumu zannetmeyiniz; fakat, siz şehrin kadısısınız, size çok gelen giden olur, evinize hediyeler yollanır; Cenâb-ı Hakk’ın bana bir emaneti ve hediyesi olan kızınızın o şüpheli şeylerden yemiş olmasından korktum. Rasûl-ü Ekrem Efendimiz’in bedendeki haram bir lokmanın tesirinin ancak kırk günde geçeceğini söylediğini öğrenmiştim. Muhtereme eşimi hiç değilse kırk gün alın terimle kazandığım helal lokmayla beslemek istedim; ta ki, Hâlık-ı Kerîm nasip ederse, evladımız salihlerden olsun.”

Evet, bu bir menkıbedir;  Evlenen herkesin böyle bir erbaîn(40 gün geçirmesi kolay değil . Mübarek adlı o Hak erinin kırk gün beklemesi sübjektif bir meseledir. Ne var ki, maneviyat aleminin sultanlarından, büyük veli Abdullah bin Mübarek işte o temiz izdivaçtan evlenenlerden meydana gelmiştir.

Bende düşündüm haylice bu menkıbeyi okuduktan sonra; şimdi nerede böyle sultan kızını kölesine verecek baba, nerede babanın bu kararına rıza gösterecek evlat, nerede kendisine nimet olarak Rahman katından sunulan eşine helal lokma, salih evlat için kırk gün yaklaşmayacak eş..

Böylesi hassas denge üzerine kurulacak yuvalardan Abdullah ibni Mübarekler doğmaz mı?

“Rabbim! Ben üzerime indireceğin hayrın her zerresine muhtacım” (Kasas:24)

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Şu Mesleği Terk Et Sana 1 Milyon Mürid

MERHUM BAYRAM AĞABEYİN HATIRA  DEFTERİNDEN

1-    Üstad Hazretleri , bir sefer sinirlenerek, Ben eski hayatıma döneceğim.  ”Tahiri sen ananın yanına git! Zübeyir sen de, ananın evine git.”Bayram Ceylan sizler de Diyar-ı Bekire gidin!” deyince Tahiri Ağabey  şefaatçı olarak. Aman Efendim Hazretleri  affet!” diyor. O zaman Üstad Hazretleri, “Benim mesleğim Sahabe mesleği, yokluk var eziyet var, hapis var var var.. Eğer Abdülkadir Geylani Hazretleri, “gelse, Ya Said şu mesleği terk et, benim mesleğime gir! Sana bir milyon murid ve sana her imkân sağlanacak ve bu tazyiklardan kurtulacaksın!” dese, ben elini öpüp bu dersimi, bu mesleğimi Üstad-ı Hakikiden ders aldığımı söyleyip , bu mesleğimden geri dönmeyeceğım derim. Üstad Ağabeylere: Getirin Kur’anı! Benim mesleğimden geri dönmeyeceğınıze yemin edin!” ve Kur’anı getirtip, Ağabeylere Kur’ana el bastırarak sabaha kadar on def’adan fazla yemin ettiriyor.

2-    Üstad Hazretleri, bazen “Siz kime hizmet ettiğinizi biliyormusunuz!” derdi.

3-     Üstad Hazretleri, 1926 senesinde bir gazetede haşre dair iman aleyhinde bulunduklarını duyunca, Cenab-ı haktan niyaz ediyor. Ve 40 defa haşre dair âyeti okuyor. Daha sonra Cenab-ı Hak Üstada onuncu sözü ikram ediyor. Onuncu söz ilk neşredildiğinde hâşiyesizdi. Haşiyeleri sonra koydurdu.

4-    Üstad Hazretleri, yanına gelen muallimlere, ”Bu zamanda ki terbiye ana babadan alınmış muallimlere verilmiş. Siz olmasanız ben yanımdakilerden birini sizin yerinize vazife için gönderecektım. Muallimliğin ortası yoktur. Ya minare başındadır, veya kuyu dibindedir.” dedi.

5-     Üstad Hazretleri, “ihtiyaç anında 400 Âyet-i Kerime imdadıma geliyor!” diyordu.

6-     Üstad Hazretleri, “Eşeğe işlek deyin, yoksa hakaret olur.” derdi.

7-    Üstad Hazretleri, Gerçi milyonlar var, fakat hizmeti yürüten 50-60 kişidir. Siz  bu fedakârlar dâiresini genişleteceksiniz.” dedi.

8-Üstad Hazretleri, “Her zamanın fedakârlığı, o zamanın altında olursa, fedakârlık devam eder.” derdi.

9-Üstad Hazretleri, “Kalbime nasıl geldiyse öyle yazdım.”  Diyor, tashih ettiği zaman titriyordu.

10-Üstad Hazretleri, Zamanında Kastamonu ve Emirdağ Lahikaları Said Özdemir Ağabeye gönderiliyor, fakat basılamıyor. Çünki. O zaman eksik olarak gönderilmiş. Zübeyir Ağabey sonra daktilo ederek hepsini topluyor, fakat   Üstad Hazretlerini bazı Ağabeylere hususi mektuplarını içinden çıkartıyordu.

11-Risaleler ilk def’a Latinceye Üstad Hazretleri zamanında çevrildi. Sözler Mektübat ve Lem’alar basıldığında Üstad  Hazretleri yerinde duramaz oldu bir hareket başladı. Basılan eserler eline geldikçe nezdinde bizzat tashih ediyordu.

12-Üstad Hazretleri, her Risale basılıp geldikçe. “Bunu da görsem gideceğım! Abdülkadir Geylani Hazretleri hizmet için, ömrünün uzaması dua ile istemiş. Ben de Risaleler tab oluncaya kadar Allahtan ömür istiyorum.” dedi.

13- Üstad Hazretleri yanına gelenlere: “Risale-i Nur okuyor  musunuz? Dershaneniz var mı.” diye sorardı.

14-Üstad Hazretleri, sakal tıraşını ustura ile olurdu.

15-Üstad  Hazretleri, son zamanlarda çayın içine şekeri atıp,   limonuda sıkarak ve karıştırarak içiyordu.

16-Üstad Hazretleri, bir gün ders esnasında “İnsan olan bir insan diyebilirki: Güneş bir lambam…ila ahir” yeri gelince, buyurlardı ki: “ Tahiri, sen böyle diyebilirsin!” O anda Hasan Âtıf Ağabey geliyor. Üstad Hazretleri onu işaret ederek: Bu da diyebilir!”dedi.

17-Üstad Hazretleri, abdest aldıktan sonra yaş ayakla yere basmazlar, hemen çorap giyerlerdi. Namaza duracağı esnada çoraplarını çıkararak (Şafii mezhebine göre) çıplak ayakla namaz kılarlardı.

18-Üstad Hazretleri, iki rekât teheccüd ve duha  namazlarını kar kış demez asla terk etmezdi.

19-Üstad Hazretleri, bir dershane açılışı oldumu,mutlaka kendi giderdi. Gidemezse bizi gönderirdi. O dershaneyi açanlara, “O benim evim” derdi. Civardan dershane açıp Üstad Hazretlerinin ziyaretine gelenleri, evvelâ mutlaka kabul ederdi. Bunlar açılan derhanelerin anahtarlarını getirip Üstad Hazretlerine verirlerdi. Böyle, birçok dershane anahtarları yanımızda bırakmıştı.

20-Üstad Hazretlerinin yanına gelen bazi me’murlar, “Biz fazla para alıyoruz. Bize haram değil mi?” Derler. Üstad Hazretleri, “Çalışmamızın ücretidir.” Demeyin. Allahın lutfu ihsanı olarak alın!” buyurdu.

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Din ile Fennin Kesiştiği Kavşak

Memleketimiz de hala imansız yaşayan fenden mürekkep yalayan zavallılar Dünyaca meşhur ilim adamı olan Albert Einstein’in Allahın varlığı hakkında görüşlerini görsünler ve ders alsınlar.

Albert  Einstein

Bu dünyada yaşadığımız hayat bizim için bir sırdır. İnsan bu geçici dünyaya,  gelişinin sebebini düşünmeli? Bunu herkesin anlaması imkânı olmaması ile birlikte, Duygularımız bize diyor ki, buraya gelişimizde ilahi bir maksat var.  Gün geçtikçe ömrümüzün azaldığını görünce bunu anlıyoruz. Bizim bütün hareketlerimiz bize bunu anlatıyor. Vücudumuzda vuku bulan  İç ve dış hareketlerimiz de görüyoruz ki, bu işler bir  kuvvetin te’siri ile oluyorlar. Bundan anlıyoruz ki, vücudumuzun hareketi ile ilgili biz felsefe yapamıyoruz.

Bu hususta Schopenhauer’in görüşü doğru: “İnsan bazı isteklerini yapar ama, her istediğini istediği şekilde yapmaya hür değildir.” demiş. Yani insan yaptığını kendine mal edemez. Ben hayatımı bu düşünce üzere devam ediyorum.

Beni kendine bağlayan: Hayırseverlik, güzellik ve doğruluktur. Bu esasları düşünerek hiçbir zaman beni lüks ve konfor hayat kendine çekememiştir. Benim nazarımda konfor hayatın peşine kendini veren kimseyi: Hayvanın yediği ota benzetirim. Siyaset ve Hürriyyetin hedefi kendinin ve milletin haklarını korumak olmalı. Hiç kimse kendini tapanak yapıp Allaha karşı hürmete engel olmamalı.

Benim nazarımda insan için en güzel şey kendini gösterişten bir sır gibi saklamalı, Bu hayatı yaşamayan kişi ölü gibi sayılır, onun gözleri görmez bir haldedir. İnsanın iç sırlarını ayakta tutan dinine bağlılığıdır. Çünkü insandaki ana kuvvet Allahtan gelir. Çoğu Allah inancına  yetişemiyor. Çünkü Allah’ı varlıklarda değil, yaptıklarında kendini göstermek istiyor.

Dinin esası Allahın varlığına inanmakta yatar. Onu göz ile görmesek te; Akıl Onu her zaman görmeli. Bu inanç insan için büyük bir zenginliktir. Öyle bir zenginlik ki hiçbir zaman bitmez. Ben onlarla beraberim ki, Allaha karşı ihlasla bağlanıp takvayı elde ederler. Ben hiçbir zaman onlar ile olmam ki: derler Allah bu mahlukatı bu dünyada sevindirmek ve üzmek için yaratmıştır. Bana Allahın kainattaki mu’cize varlıklarını seyretmek yeter. Benim ana maksadım kainatta ki Allahın sayısız varlıklarından en küçüğünü keşfetmek.

Bu inancım sebep oldu beni kurtardı, hatta ölüm korkusundan da. Eskiden insanlar çok şeyin hakikatini bilememişler, hatta insanın canını bili kendi kendine olan  bir şey sanmışlar. Ondan sonra Allahın varlığını kabul etmişler ve ona kurban kesmişler.

Dini hayata sahip olmak için içtimai hayata önem verme lüzumunu kabul etmişler. Fakat anne baba ve devleti idare edenler, bunların  tamamı geçici şeyler. Bütün bunlar Allahı bulup, ona inanmak ve ahlaklı olmak için insana birer sebep ve uyarı. Hatta milliyetçilik insan için bazen mukâfata, bazen da cezaya sebep olur. Menfice milliyete sahip çıkarsan ceza, ona müspet  sahip çıkmak ise lehine olur.

Bütün medeni devletler, ahlak ve terbiyelerini dinden almıştırlar. Bazen olur ki, içtimai hayatta ahlaka sahip çıkmak, insani yükseltir. Bu ahlakın da kaynağı dindir. Çünkü insanlardan bazıları iman ve dine sahip olmayı, kendisi için yüksek bir ahlak bilir, ben bunu kozmik bir din sayarım. Yani her yaratıkta Yaratanını görmen lazım. Yani düşüncenin derinlemesine girerken kâinatta görünen her yaratıkta Allahın nasıl bir mucizesi yarattığı görünür.

Böyle bir düşünce insanın duygularını genişleterek insanı yükseltir. Ben inanıyorum ki fen ve san’atın ana vazifesi Allahın varlığını İnsana inandırmaktır. Her ne kadar fencilerin çoğu derler ki: Din başka, fen ilimleri başkadır. Benim düşüncem aksi istikamettedir. Mademki her şey bir sebep tahtında meydana gelir. Elbette ilk  yaradılış dahi bir sebebe bağlıdır. Ana sebep te Allahtır.

Bu hususta benim gibi sizde yaratıklara bakıp inceledikten sonra görürsünüz ki: Onlar kendi kendine olmamışlardır, muhakkak onların bir yaratanı var. Kâinatın yaradılışı hususunda  daha önceki fencilerin görüşü daha isabetlidir. Onlar birleşerek Allahın varlığını kabul ederek, Allahın varlığına inanarak yaşamışlardır.

Kepler ile Nevton senelerce tahsil ettikten sonra önce yazdığım karara varmışlardır. Halbuki yalınız fenni araştırma ile vakit geçirenler, Yaratıcının varlığına bulmaktan mahrum kalmışlardır. Allahın ilhamına mazhar olup araştıranlar kendi kalplerini nurlattıktan sonra, diğer insanların de inanmalarına yardım etmişlerdir. Her ne kadar müşkülat ve tenkitlerle karşılaşmışlar ise de, onların ma’nevi duyguları galip gelmekle araştırmada ilerlemeye devam etmişlerdir.

Bir muasırımız bu kelime ile çok isabet etmiştir:

“Bu maddiyyunluk asrında, insanın duygularının derinliğine hakim olan din onları öğretmiştir  ki, daha önceki ilim adamlarından ders almaya.”

İbrahim Sıtkı Eröz’ün Ne için Allaha İnanıyoruz kitabindan yalnız: Albert Einstein yazısını derleyerek almışımdır.

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Tevazuda İnsanlardan Bir İnsan Olmayı Nasip Eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Aklımı; pozitif ilimlerin nuruyla
Vicdanımı dinin ilimlerin nuruyla nurlandır Ya Rabbi!
Her iki nurla da Hayatımı nurlandır Ya Rabbi!

Allah’ım!
Tevazuda insanlardan bir insan olmayı
Çalışma ve gayrette insanlardan farklı bir insan olmayı nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Sadelikle bayağılığı
Tevazuyla zilleti
Vakarla gururu
Başarısızlıkla mağlubiyet arasındaki farkı idrak ederek hayata geçirmeyi nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Yeteneklerimizin gücüyle topraklarımızın bereketini birleştir Ya Rabbi!

Bizlere sonsuz rahmetinle içimizdeki gücü uyandırmayı yeniden nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Üzerimize; Rahmetinden bereketli yağmurlar yağdırdığın gibi
Kalplerimize; aşk şevk gayret heyecan kardeşlik birlik beraberlik ve sevgi yağdır Ya Rabbi!

Allah’ım!
Say ve gayretimizi su damlaları gibi sürekli
Tembellik ve cehaletimizi örümcek ağı gibi güçsüz eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Bağlılıklarımızın bağımlılığa dönüşmesinden sana sığınırız muhafaza eyle Ya Rabbi!

Aşırı sevginin ve aşırı öfkenin gözümüzü kör etmesinden sana sığınırız bizleri muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Baktıklarımı görmeyi
Gördüklerimi anlamayı
Anladıklarımı hayata geçirmeyi
Duyduklarımı da gerçeğin süzgecinden geçirmeyi nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Hayatımın en acı günü; düşmanlarımın beni ahmak dostlarımın şerrinden kurtardıkları gün olmasın muhafaza buyur Ya Rabbi!

Allah’ım!
Bizleri hayırlı ve güzel işlerde acze düşürme
Kötü ve çirkin işlerde gayrete getirme Ya Rabbi!

Allah’ım!
Kalbim çalıştığı müddetçe gayretimi de kalbim gibi sürekli kıl Ya Rabbi!
Kalbim durduğunda ise eserlerimi manevi hayatımın manevi kalbi olarak devam ettir Ya Rabbi!

Allah’ım
Beni nefesleriyle hayatlananlardan değil yaşadığı hayatla nefes alan kullarından eyle Ya Rabbi!

Allah’ım
Geçmiş için manasız üzülmekten
Gelecek için luzumsuz kaygılanmaktan beni muhafaza eyle.
Geçmişin hüzünlerini sevince geleceğin kaygılarını gayret ve başarıya dönüştür Ya Rabbi!

Allah’ım!
Bugünümü dünlerin hüzünlerine ve yarının endişelerine yedirme Ya Rabbi!

Bugünümü deli dolu değil; dolu dolu yaşamayı nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Gerçeği insanlara göre değil İnsanları gerçeğe göre değerlendirmeyi cümlemize nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Düşmanlarımızın bize olan kin ve öfkesini sevgimizin ateşinde erit ya Rabbi!

Bizi öldürmeye gelenleri ihlas ve içtenliğimizin içinde yeniden dirilt Ya Rabbi!

Allah’ım!
Kur’ an-ı; mezarlara vicdanlara mahkum etmekten beni koru. Mezarlaşmış kalbimi en az mezarda yatanlar kadar Kur’an-dan istifade ettir Ya Rabbi!

Allah’ım!
Tercihlerimi yaptığımda aklımın olmamasından
Aklımı bulduğumda da tercihlerimi yapmış olmaktan sana sığınırım muhafaza buyur ya Rabbi!

Bizlere yirmi yaşında bir fizik yüz yaşında bir bilgelik nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Her gün yeni şeyler öğrenmeyi öğrendiklerimle de de her gün yeni şeyler yapmayı nasip eyle Ya Rabbi!
İki günü eşit olmaktan cümlemizi muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Öfkemde de sevincimde de itidal üzere olmayı nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım
Bizlere hatalarında ısrar etmemeyi nasip eyle Ya Rabbi!
Ekşi bir limonu(acılarımızı) tatlı bir limonataya dönüştürmeyi cümlemize nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım
Çaresizliğimin çaresi sensin Allah’ım!
Çarelerinden çaresiz kılma Allah’ım!

Alla’hım!
Ekmek kıtlığından su kıtlığından sana sığındığımız gibi adam kıtlığından da sana sığınıyoruz muhafaza eyle Ya Rabbi!

“Allah’ım!
“Ameli olmayan hesap günü için
Hesabı olmayan bu amel gününde rızana uygun bir hayat yaşamayı nasip eyle Ya Rabbi ”

Allah’ım!
Aklıma ilim ve hikmet
Fikrime feraset ve basiret
Bedenime sıhhat ve afiyet
Ruhuma da tekamül ve sükûnet ihsan eyle Ya Rabbi!

Allah’ım
Sözümüzü baldan daha tatlı
Özümüzü kristalden daha şeffaf
İşlerimizi çelikten daha sağlam eyle Ya Rabbi!

Allah’ım
Cümlemizi tevbe ateşinde yanarak Cehennem ateşinde yanmaktan muhafaza buyur Ya Rabbi!

Allah’ım!
Namazlarımızın merasime dönüşmesinden
Camilerimizin gıybethane ve tembelhaneye dönüşmesinden
Cemaatimizin merasim kıtasına dönüşmesinden
Oruçlarımızın açlığa dönüşmesinden
Haccımızın seyahate dönüşmesinden
Kandillerimizin bayramlarımızın festivale dönüşmesinden
ibadetlerimizin adete dönüşmesinden
Alimlerimizin bilgisayara dönüşmesinden
Evlerimizin lokanta ve pansiyona dönüşmesinden
Evliliklerimizin evcilik oyununa dönüşmesinden sana sığınırızbizleri muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Söylediklerimizi gönlümüzün en derinliklerinde hissetmeyi
Hissettiklerimizi de en güzel şekilde ifade etmeyi nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Azdıran zenginlikten İsyan ettiren fakirlikten sana sığındığımız gibi haysiyet fukaralığından kişilik fukaralığından da sana sığınıyoruz muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Bizlere televizyonlu odadan kütüphaneli odaya hicret etmeyi nasip eyle.
Mutfağımızdaki tabak sayısı kadar kitap okumayı nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Sana kurban keserken zaaflarımızı da sana kurban etmeyi nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Kan kaybından ölmekten sana sığındığımız gibi değer kaybından ölmektende sana sığınıyoruz muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Cümlemize rızana uygun bir hayat yaşamayı ve son nefeste imanla ölmeyi nasip eyle Ya Rabbi!
Amin amin amin…

ALLAH RIZASI İÇİN EL-FATİHA!

 

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Sistematik Çalışmayı; En Birinci Yaşam ilkemiz Haline Getir Ya Rabbi!

Allah’ım!
Bizlere her daim hem kavli hem de fiili dua yapmayı nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Dahili ve harici düşmanlardan sana sığındığımız gibi; cehaletin tembelliğin kapasite israfının şerrinden de sana sığınıyoruz bizleri muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Sistematik çalışmayı; en büyük zevkimiz en tatlı lezzetimiz en birinci yaşam ilkemiz haline getir Ya Rabbi!

Allah’ım!
Önce Hak’tan sonra haksızlıktan korkmayı nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Bizlere midemiz kadar aklımızı
Dilimiz kadar da el ve ayaklarımızı çalıştırmayı nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Bizlere Malazgirt Çanakkale ve İstiklal zaferleri gibi
Ekonomik ilmi fikri siyasi ahlaki zaferler ihsan eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Yetenek israfından
Kapasite israfından
Zaman israfından ve israfın her türlüsünden muhafaza eyle Ya Rabbi.

Allah’ım!
Ertelemekten üşenmekten yılmaktan vazgeçmekten yarına bırakmaktan ve buna benzer hastalıkların şerrinden muhafaza eyle Ya Rabbi! Bu hastalıklara karşı Alim Hakim ve Şafi isimlerinden acilen şifalar ihsan eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Kahvelerimizi kıraathaneye dönüştür Ya Rabbi!
Radyo ve televizyonlarımızı ilim ve irfan dağıtan birer öğretim yuvasına dönüştür Ya Rabbi!
Okul ve Üniversitelerimizi de birer eğitim yuvasına dönüştür Ya Rabbi!

Allah’ım!
Beynimizi malumat ishali olmaktan
Aklımızı öfkenin esiri olmaktan
Bedenimizi şehvetin kölesi olmaktan
Midemizi depo haline gelmekten muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Bizleri irade felci olmaktan muhafaza eyle.
Kendi içinde hapis kalmaktan cümlemizi muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Kağnı hızıyla konuşup Mercedes hızıyla koşuşanlardan eyle Ya Rabbi!

Bildiklerimizin hamili değil amili olanlardan eyle Ya Rabbi!
Büyük laf edip küçük davranış sergilemekten cümlemizi muhafaza buyur Ya Rabbi!

Allah’ım!
Kıyamet kopmadan önce cennetin bir önsözünü bu dünyada yaşamayı hepimize nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
En büyük düşmanımız cehalete karşı bizlere yardım eyle.
Bizleri; okuyanöğrenen anlayan ve uygulayan bir millet haline getir Ya Rabbi.

“Allah’ım!
Bizlere senin sevgini
Seni sevenlerin sevgisini
Sevdiklerinin sevgisini
Seni sevdirecek amellerin sevgisini sevdir Ya Rabbi!”

Allah’ım!
Bizlere süper insan Ülkemize de süper güç olmayı nasip eyle ihsan eyle Ya Rabbi!

Her sabah namaza niyet eder gibi; süper insan süper Müslüman süper millet ve süper güç olmaya niyet etmeyi nasip eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Namazımın Orucumun ve bütün ibadetlerimin put haline gelmesinden sana sığınırım muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım
Sevap bezirganlığından ve din tüccarlığından hepimizi muhafaza eyle Ya Rabbi!

Din tüccarlarının ve maneviyat simsarlarının şerrinden cümlemizi muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Bizleri cehenneme kara odun yığanlardan değil cennete ak adam yetiştirenlerden eyle Ya Rabbi!

Bizleri cehennem zebaniliği yapmaktan cennet bekçiliği yapmaktan muhafaza eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Beni gözyaşı akıtan değil gözyaşı dindirenlerden eyle. Problemin bir parçası değil çözümün bir parçası olanlardan eyle Ya Rabbi!

Allah’ım!
Varlığıyla yokluğu bir olanlardan olmaktan cümlemizi muhafaza eyle Ya Rabbi!
Yürüyen konuşan müteharrik bir meyyit haline gelmekten cümlemizi muhafaza buyur Ya Rabbi!
Ülkesine en büyük hizmeti ölümü olan insan olmaktan cümlemizi muhafaza buyur Ya Rabbi!

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org