Etiket arşivi: abdulkadir haktanır

Hakiki Bayramı Hak Eden Bu Kardeşleri Tebrik Ederiz

Pek Aziz ve Muhterem Kardeşlerim! Duhuli ile müşerref olduğumuz Ramazan Bayramınızı cânu günülden tebrik eder, bütün âlem’i İslam’a hakiki bayram olmasını ve külli hayırlara vesile olmasını Cenabı Haktan temenni ve niyaz ederiz.

Evet! Allahın ve Peygamberimizin a.s.m.emirlerine harfiyyen itaat etmeye âmâde olanlar  ümit vardırlar. Onların bayramları bayram ola!

Fitne fesat devrinde yaşadığını bilip, attığı her adımında, yaptığı her işinde, hal ve harekatlarına dikkatli olanlar sevinmeyi hak ederler. Onlarında bayramları bayram ola!

Anne baba olup, onlara Allah ihsan ettiği en büyük hediye olan evlatlarına Allahın dinini öğretmek için titizlik gösterenler  sevinmeye  hakları var. Onlarında. bayramları bayram ola!

Kendini bencillikten kurtarıp bütün yaratıklara şefkatla  yaklaşıp, bilhassa şerefli mahluk olan insanlara, onlardan kendisine en yakın ve kendilerine en borçlu olan anne babalarının maddi ve ma’nevi yardımlarına koşanlara,  ve onların dışında olan akraba ve yakınlarından eş dostlarına  manen de bir şeyler verebilmeye gayret eden kimseler sevinmeye hakkettiler. onlarında bayramları bayram ola.

Yüce Mevlâm, şehit torunları olan yaradan  vatandaşımı, önce  hiçlikten kurtarıp, dağda bir taş yapmamış, yılan yapmamış, İnek yapmamış, sinek yapmamış, Rusya’da bir gâvurun oğlu, İsrail de bir Yahudi’nin oğlu veya kızı yapmamış, Şehit kanıyla yoğrulan toprakta, Müslüman anne ve babadan doğup, bu kadar merhalelerden geçiren Allah’ına isyan etmemeye gayret gösterip,Ona boyun eğebilenler, sevinmeye hak ederler. Onlarında bayramları bayram ola.

Kader onun kötü insanlar arasında yaşamasını takdir edip, oda onların kötü ahlaklarından kapmadan yaşayabildi ise? Onlardan bazılarına insan nedir? Nereden geldi? Ne için geldi? Burada onun görevi nedir? En son nereye gidecektir? soruların cevapları öğrenilen yer olan Kur’an tefsirleri okunan yerlere götüre bildi ise, sevinmeye hakkıdır. Onlarında bayramları bayram ola.

İnsan yaşı ilerlediği halde, geçmiş hayatına bakıp, oraları araştırdıktan sonra, ne pahasına olursa olsun günahlardan çekinip, Allahın emirlerine uyma gayreti ile tükettiği hayatında müspet bir netice görebilirse, herkesi korkutan ölüm, onun yaptığı işler onun için zindandan kurtulmaya bir sebep olup,  Âlemlere rahmet olarak gönderildiği Peygamberimize (a.s.m.) a ve tüm sevdiklerine kavuşmağa vesiledir bilen bu kişi, geriye kalan günlerini, ötekiler gibi günahlardan uzak geçirme gayretinde olduğu  için, sevinmeye hak etmiş olarak kendini kabul etmeli. Bunun ve buna benzerlerin bayramları  bayram ola.

1400 küsur seneden beri Peygamberimizin a.s.m. emri ile bütün iyi insanlar, Yaşadığımız devrin şerrinden Allaha sığındıkları için bizde o devrin  şuuru  içerisinde yaşayıp, iç ve dış düşmanlarımız, hanımlarımızı soyup yarım çıplak halde ortaya serdikleri bir hal ki: Görünüşte çok cazip, fakat o cazibeli  haller erkekleri öldürmeye yarayan silahlarlar  olduğunu fark edip, sokakta yürürken ona göre tedbirini alan kardeşlerimin sevinme  hakkıdır sevinebilirler. Onlarında bayramları bayram ola.

Zerre kadar insafı olmayan iç ve dış düşmanlarımız, abla ve kız kardeşlerimizi reklam ve ticaret aracı yapma yolunda hiç çekinmeden, ellerinden geleni yaparak, onları acımadan soyup soğana çevirmeye çalıştıkları bir devirde, onları ana düşman bilip,  oyunlarına gelmemeye gayret eden kız kardeşlerime bin barekâllah diyerek herkesten ziyada onlar bayram yapmaya hakketmişlerdir. Hatta bazı kız kardeşlerim, düşmanların oyunlarına geldiklerini fark ederek en yakın zamanda kurtulmaya gayret ettiklerinden ötürü, onları da  tebrik ediyoruz. onlara da, bayramınız bayram ola, diyoruz.

Bayramların en büyüğünü hak edenler, kâmil imanla ruhlarını teslim edebilme ümidi ile yakini imanı elde etme gayreti ile yaşayanlardır.  Yani bir Müslüman bu fitneli devirde yaşadığı halde, Allah’a karşı ibadetlerini yaparak, buradan sağlam iman ve az günahla kurtulabilme gayreti ile yaşarsa, en büyük kârı o elde etmiştir.  Bu mübarek zatlar âhirette iki büyük kârı kazanma ümidi ile yaşadıkları için candan tebrikler hak ederler.

Kârlardan biri: O nazik vücudunu cehennem gibi o müthiş ateşten kurtarmak gibi büyük bir kârı elde etmiştir.

Diğeri ise, gençliği bitmeyen, derdi sıkıntısı olmayan, sıcağı soğuğu olmayan , rahatsız edecek en ufak bir şey bulunmayan cennet gibi  bir mutluluğu kazanmasıdır. Evet cennette hareket, ruh hiffetinde ve kuvvetinde ve hayal suratında olup, hiçbir zaman sonu olmayan güzelim cennet gibi bir mutluluğu kazanmasıdır.

İşte bayramların en büyüğünü bu ümitleri kavi olanlar kazanmış olacaklar. Oh bee! Ne mutlu size! Hapisten, azaptan kurtulmakla kalmayıp, kârların en büyüğünü elde edeceksiniz İnşaallah. Allah cümlemizi değeri tarif edilmeyecek kadar bu büyük  bayramdan   mahrum etmesin.  ONLARIN BAYRAMLARI BAYRAM OLA VE OLACAKTIR İNŞAALLAH.

Sizden dua bekleyen, size dua eden kardeşiniz

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Dua (Şiir)

Rabbim! Başka ilah yok ki sığınayım ona,

El açıp yalvaramam müflis olan kuluna,

Ben fakiru hakir, kalpten yalvarırım Sana,

Rahmetinle,  günahlarımı bağışla bana.

 

Rabbim! başım dönmesin, başka yana,

Kalbim sakîn olur, tam bağlanabilsem Sana,

Eğer, vaktimı geçirsem, Seni ana ana,

Sonra ecel şerbetini, içerim kana kana!

 

Bizim değerimiz, duayla olur buyurdun,

Dualar,  cevapsız kalmaz  bize duyurdun,

Ellerini boş çevirme, bu müslüman yurdun

Biliyorum, ki isteklerimin tümünü duydun.

 

Bu sebepten, bütün dertlerimi Sana serdim,

Ben Allahıma arzularımın, tümünü dizdim,

Günahkâr olduğumu, Zatınıza bildirdim,

Zatından ümidi kesmediğimi, arz ettim.

 

Yüce Rabbim! Bu fesadı ümmet zamanında,

İnsana, günahlar galib geliyor anında,

Ne olur bizler olalım, Hifzu emanın da,

Biz fakirler, magfiret bekliyoruz babında.

 

İlahi, gençlerin bir çoğunu sarmış gaflet,

Onları kurtarmazsan, bize büyük bir sıklet,

Çok yerlerde müslümanları sardı, helaket,

Ya Rab! Sen kurtar bizleri yoksa felaket.

 

Rabbim, önümüzde duruyor zehirli buhran,

Desiseler dönüyor, iç ve dış govurlardan,

Onlar hücum ediyorlar, anlamazlar durdan,

Aman Allah’ım! Bizleri Sen kurtar bunlardan.

 

Çünkü elden gidiyor, çok sayıda ma’sumin,

Zalımlar her gün çiğniyor, o kadar mazlumin,

Ezilenler başka değil, imanlı mü’minin,

Sana sığındık, Sen kurtar bizleri kıl emin!..

 

Biliyoruz ki bu, istihkakın mahsulu bize,

Yine senden duamız, biz düşmeyelim dize,

Kafire mağlup olmak,  yakışırmı naçize,

Hıfzına al bizi ki,  ak yüzle gelelim Size.

 

Yeter artık, göz yaşlarımızı Sen dindir,

Çareyi bilmiyoruz, onu da bize bildir ,

Hakkı görelim, yüzümüzden perdeyi  indir,

Günahlara karşı, Sen önümüze set indir.

 

Ya Rab!  Dinsizlerin şerrini bizlerden, Sen defet,  Amin!…

Rabbim, gafil babalarda ki gafleti yok et,   Amin!…

Okulda dinsizleşen gençlere, karşı çek set , Amin!…

O gençlere Risale-i Nurları Sen öğret. Amin!…  

 

 Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Sağlam İmanlının Her İşine Gıpta Edilir

Evet imanı sağlamlaşan insanın, onun o İmanı insana, her şeyi hikmetle yaratan Allah’ın varlığına ve öldükten sonra insanlar tekrar dirilme günü olacağına ve Allah’ın huzuruna varıp, orada inceden inceye hayatının hesabını verileceğine inanır. Bu inancın neticesinde yüce Allah insanı buraya gönderdiğinin sebebini bildirmek için nazil olan kitabımız Kur’an-ı Kerime inanır ve O Kitap Allah’ın hak kitabı olduğunu kabul eder. Ondan sonra, o kitabı daha iyi anlayıp, insanlara şüphe getirmeyecek bir tarzda açıklayacak olan Allah’ın elçisi Hz Muhammed (a.s.m.) in hak Peygamberi a.s.m. olduğunu da kabul eder.  Ondan sonra, meleklere, sırasıyla Kader ile hayır ve şerrin de Allah’ın takdiri ile olacağına, hakiki bir mü’min gibi inanır.

 

Böylece imanını delillerle sağlamlaştırdıktan sonra ve Müslüman gibi yaşama kararını kesin verdikten sonra, Nur-u imanla nurlanan o aklın emri ile sabah namazına kalkmak için yorgan bir metre yükseğe uçar. Sabah namazına zamanında kalkabilmek için, akşamdan tedbirli yatar. Bu tedbirleri şöyle sıralayabiliriz:

 

Peygamberimi a.s.m. buyurmuş “Sabah namazınız tehlikeye düşmemek için yatsı namazından sonra fazla oturmayın”. Bu tabir taklidi imana sahip olanlar için dır. Yoksa işinden ancak yatsı namazı vaktinde gelebilenler onlar sohbete gitmesinler mi. Evet Risale-i Nur sohbetlerinden aldıkları dersin kuvveti ile Tek bir saat uyusalar da yine sabah namazlarını kaçırmamak için ciddi tedbirli olurlar. Saati mi, telefonu mu kurarlar hiç yatmadan namazı mı beklerler, onların bileceği iştir.  Fakat onların namazları güneş doğduktan sonraya kolay kolay kalmaz. Evet tedbirini alıp, aman sabah namazım kaçmasın düşüncesi ile yatanlar hakkında tehlike azalır. Evet böyle bir merakla yatıp, tedbiri elden bırakmadıktan  sonra, Allah göstermesin sabah namazına kalkamasalarda, onun imanı onu hüngür hüngür ağlatır.

 

İşte burada siz de gördünüz ki iman insanı nasıl değiştirir. Bu izahat ile anladınız ki; iman etmek için akıl ve mantık lazım. Sahip olduğumuz vücudu nefis ve şeytanın elinden kurtarıp aklın eline teslim etmek için kibir ve gururdan da kurtararak hakkı ciddi aramak lazım. 

 

Evet dediğim gibi, Allah’ına ve öldükten sonraki hayata inanan insan ise, başka insandır. Kız çeyiz sandığına herhangi bir şey atarken sevindiği gibi, o da sevap yaparken, ondan bin defa fazla sevinir, aç olanı doyururken lezzet alır,”Komşusu açken o tok yatamaz.” muhtaç olanın derdinden hisse almadan rahat olamaz. Herhangi yerde dini imanı bir hizmet varsa, sıkıntıya da düşse oradan da hisse almak ister.

 

Siz söyleyin imanın tadını almayanlara, imanı olmayanlara din  için iman için fedakârlık olur kelimesini nasıl anlatırsın? Çünkü inanmayan insan, imanlı insanın şefkati nasıl geliştiğini anlamaz ki. Anlaması için imanı olması lazım.  Tıpkı yediğimiz meyvenin lezzetini, başkasına yedirmeden anlatamayacağımız gibi. Kısacası imansız kimseden iyilik beklemen Aptallıktan başka  bir şey değildir. O öz kardeşini bile menfaati için sever. Menfaati bittiği zaman kardeşine karşı sevgi de biter o kadar. 

 

Evet çok kötü bir devirde yaşadığımız için Müslümanların imanları çok zayıfladığı için  imanın gereğini yapmakta olanlar azalmış olarak görürüz. Allah onlara hidayet versin . Biz onlara bir iş yaptırmak veya bir mevki vermek icap ettiği zaman, ehvenini, yani daha az şerlisini seçmeye mecbur kalırız.                

Abdülkadir Haktanır

www.nurnet.org

Mahşer

Mahşer günü, dirilecek insanların her biri,

Burda öldüler, fakat orda olacaklar diri.

 

Tüm insanlar  mahşere gitmek için, dirilirler.

Amelleri tartmak için, mizana sürülürler

Mezardan kalkınca, alırız mahşere git emri  ,

Koşar  gider, kimi ileri kimi de kalır geri.

 

Kimisi şimşem gibi hızlı yürür gider  ileri,

Kiminin günahlari sırtında yürüyemez seri.

 

Burda yapılan işlerden,  orda hesap sorarlar,

Sevap ile günahlarını, önüne sunarlar?

 

Ne haller gelecek başa, gafiller şaşacaklar,

Günahlar sırtında sırat köprüde koşacaklar.

 

Mahşer günü, insan için eşsiz ve büyük bir gün,

O gün kimi ağlar, kimisi için büyük düğün.

 

Günahkarlar kavrulur, güneş onun tepesinde,

Burda sevaba koşan, orda arşın gölgesinde.

 

Kimiler mutlu ve eşsiz zevk içinde yaşarlar,

Kimiler mahzun,  pişmanlık ateşinde yanarlar.

 

Muhlisler, işini yaparken sevabı dürmüş,

Kimin maneviyattan haberi yok, nuru sönmüş.

 

kimisi Allah korkusuyla, burada yaşarmış.

Kimisi terbiyesiz, olumsus yerde koşarmış,

 

Kimi inler, çünkü yanacağı ateşi görür,

Kimisi cehennem önünde, mateme bürünür.

 

Anne kendi derdinde, evladına yardımı yok,

Çünkü herkesin gibi anneninde derdi çok.

 

İyiler, işin meyvesini orada görürler.

Öbürleri, işin cezasi, orada sürünürler.

 

İnsanların bir çoğu, orada hesap verecek,

Burda ki işlerin hesabı, öne sürülecek.

 

Hesapsız geçerler, takva sahibi ve veliler,

Şimşek gibi uçarak, mutlu olmaya giderler.

 

Tabii ki maddiyyunların içi, siyah, paslı,

Takva sahipleri orada belli ki çok şanslı.

 

Mü’minin hastalığı , günahını silmiş gider,

Günahkarin, dertleri sıkar hatalar onu yer.

 

Oraya çok günahlarla gidenin karnı çok aç,

Kimisi dilenciden beter, her şeye muhtaç.

 

Kimisi hulleler giymiş, başına takmış taç

Burda dinsize kafa tutan, orası ona mi’rac.

 

Aman kardeş! Madem hala ölmedik uyanalım,

Hesap günümüzü düşünüp, hazır bulunalım.

 

Bugün sıhhatlıların yüzde sekseni, dünyalıkta,

Hele cebi de doluysa, kanserden beter hasta.

 

Hazırlan, o  cennet  ile cehennem önünde.

Hak ettiğimiz bizi bulur, çok yakın bir günde.

 

Allahım, bizleri ihlaslı birer Mü’min eyle,

Cennete bizi koysunlar, meleklere emreyle.

                  

         Abdülkadir HAKTANIR

www.NurNet.org

Allah’ın Rahmet Eli Ey Ramazan (Şiir)

Ramazadır bize, Allahın kurtaran eli,

Bu ay insanlara, bir kurtarıcıdır belli,

Çünkü her an bize, saldırıyor günah seli,

Sen kurtaran bir elsin, ey mübarek Ramazan!

 

Saymakla iyiliklerin bitmez, mahi rahmet,

Oruçluya Allah verecek, bol bol bereket,

Mü’min için, kat’iyyen yok ondan büyük servet,

Kurtarıcı elsin bize,  ey şehri Ramazan!

 

Sen büyük bir lütuf sun, Rabbimizden bize,

Senin hatırına, inşallah çıkarız düze,

Bu ayda çok ciddi hürmet, düşer bu âcize,

Allahın avnu inayetisin, ey Ramazan!

 

Güzel bir sebepsin, gözümüz bakmıyor harama,

Sen engelsin, ağzıma girmiyor haram lokma,

Ma’nen diyorsun, yasak yerlere adım atma,

Allahtan sebebi necatsın, mahi Ramazan.

 

Sen Rabbın lutfü   olmasan, bize her an hazan,

Her an, oyununa geliniyor, değil bazan,

Sen Allahtan yedi rahmetsin, değil kuru zan,

Rabbin cömert elisin sen ey mah’i Ramazan.

 

Senle kulaklarımız, harama kapanıyor,

Gönül gözümüz, sonuna kadar açılıyor,

Rabbimden ümitlenerek, içim nurlanıyor,

Senle, ümitle biz yaşıyoruz ey Ramazan!

 

Senin teşrifinle, manen gülüyor içimiz,

İftar vaktı, ümitle durmuyor dilimiz,

Kur’anı okurkên, çınlıyor o gür sesimiz,

Büyük berekêt sin bize, mübarek Ramazan.

 

Günahlardan pâk, edebilirsin bizleri,

Seninle buluruz, kaybettiğimiz izleri,

Bize oruç gösterir, hakka götürenleri,

Rabbin kurtarıcı eli, ey mahi Ramazan!

 

Sana hürmetle, cennetlere uçulabilir,

Bu insan, oruçla ateşten kurtulabilir,

Naim, Allahın rızasını kazanabilir,

Allaha kavuşturmaya sebepsin, Ramazan.

 

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org