Etiket arşivi: abdulkadir haktanır

Merhum Ve Mağfur Sami Ağabeyime!

Ma’nâ cihetinde, Bursa’nın Uludağ’ına çıktın,

Çünkü takliden değil, tetkik ederek Nuru seçtin,

Fâni dünyada nice meşru huzuzattan göç ettin,

Burada büyük gayretle nurlanıp çoğunu geçtin.

 

Nur bahrının derinlığine dalan, çoğuna veli,

Beynelmilel Nur yolcusu doğruluğu besbelli,

Nurlarla geçirdiğin sene az değil, belki  elli,

Senden ne kadar çok öğrendiler cahil ile veli.

 

Ne mübareksin ki, tullablık hiç bitmemişti sende,

Keşke bu mübarek hasletten, biraz da olsa bende,

Ah Nurlara hizmet edebilsem ruh kaldıkça tende,

Size de yetişmek isterim amma, o yürek nerde?

 

Sensin Bursa’da Nurcuların müntehap hülâsası,

Oranın Nuru Kur’an hizmetinin, zırh-ı kal`âsı,

Ağabey’de, mevcut çok halsiz cevapların alâsı,

Çünkü ona lütfedilmiş seviyelerin balası.

 

Hizmetinize bakınca, şahsını görüyordum yaman,

Zaten maddeden kimsede kalmıyor ne kül ne saman,

Galiba ağabey çok sevapla gidecek buradan,

Orada istikbal edecek, Üstad Bediüzzaman.

 

Senin hedefin çok sağlam, Nur yolunda ilerledin,

Üstadına sadık kalarak, hiç sözünden dönmedin,

Yanlış yola çekenler oldu onlara el vermedin.

Mani olanların  oyunlarına asla gelmedin

 

Senelerdir Ağabeyim, oturmuş hizmetten kalkmaz,

Bizim gibi beyhude çalmaz, zamanı hiç boş kalmaz,

Nur silâhıyla silâhlanmış, ben gibi yara almaz,

Mana alemine tam bağlanan faniyata dalmaz.

 

Beynim dönüyor çıktığın yüce zirveye baksam,

Güzelim Nur hizmetinizi alsam sidreye taksam,

Ona iyice temaşaya dalarak hayran kalsam,

Sizin hizmet aşkınızdan örnek alarak nurlansam.

 

Gördüğüm Nur simalardan, Sami Ağabeydir ilki,

Nurlardan bol bol istifade ettiğindendir belki,

Nursayarla tetkik eder, kimse durduramıyor ki.

Çünkü takliden değil, tetkik ederek Nuru seçti.

 

Benim Ağabeyim, Türkiye’de mümtaz Sami Pala,

Çok şükür taşıdığınız gaye, gayelerden en bâlâ,

Orada Allah size diyecek işte Cennet-ül âlâ..

Nurları sen yaşadın sonucun mutluluk ola.

 

Ruhuna bir Fatiha

Abdülkadir Haktanır

 

Dava Adamı

dava.adami.olmakBu zamanda dava adamının işi çok zor,                

Önünde  fitneler ona olmuş yakıcı kor,

Baş düşmanı nefsi, hazır durmazsa yakıyor,

Çünkü, çıplaklar her yerde ona saldırıyor.

 

Fuhuş, içki, kumar, esrar gençleri haşlıyor,

Mümin onların haline duramıyor ağlıyor,

Yaşlarını göstermeden kalbine damlatıyor.

Her tarafta menhiyatlar gür sel gibi taşmış.

 

Bir yanda çevresi,  öbür yandan ailesi,

Onu sarmışlar, imkânsız hareket etmesi,

Önünde ona bakar zahmetinin meyvesi,

Bundandır, o sanki dünyayı ardına atmış.

 

Ailedeki duruma bu zat hissiz kalamaz,

Fani nimetlerden o asla lezzet alamaz,

Dava adamında helale de meyil kalmaz,

Çünkü o imandan yeterince lezzet almış.

 

Pak netice için o, bu savaşa girmiştir,

Acılara katlanmağa kararını vermiştir,

Yaratanı memnun etmek onun ilk işidir.

Bunun için onu bunu kurtarmaya dalmış.

 

Lezzetleri bir tarafa, o aç olursa yer,

Mükâfatı eğer görse, başkası alsın der.

Böylelikle şefkatin tâ zirvesine erer.

İşte gör! İman nuru insana ne vermiş.

 

Bütün bunlar bu hayatı bilenler içindir,

Ahirete sapa sağlam inananlar içindir,

Allah’la  haşre iman onu bu hale getirir.

Yaşar sanki cennetteki bahçelere girmiş.

 

Abdülkadir Haktanır

Kuran-ı Kerim (Şiir)

Allahın rahmetinin bariz örneği bize,

İla yevmülkıyam kullarına bir mu’cize,

Belâgatıyla yazarları düşürdü dize,

Ya İlâhena! Kur`ãn dan mahrum etme bizi.

 

Rabbim! Rahmet eyle bize Kur’an hürmetine,

Ondan gelen ahkâmlara bizi münkad eyle ,

Tâ ki dostlar bize derler gidin güle güle,

Allah’ım! Tilâvetinden dûr eyleme bizi.

 

Kırk vechi i’caz ile gönderdin, Nur-u Kur`ân,

İnsanlar ona muhtaç olur her an u zaman,

Onun hükmünden biz uzaklaşmayalım aman,

Güzel Rabbim Kur’andan mahrum eyleme bizi.

 

Kur’ân’dır bizi beşeriyete üstün kılan,

Asırlardır inananlara mefkûre sunan,

Yolunu kaybedenlere hidayettir Kur’an ,

İlahi! Hayatta Furkan’sız bırakma bizi.

 

Allahın Kêlamı büyük kurtarıcı bize,

Ehli ilhadı hikmetiyle düşürdü dize,

Onun hükmü sonsuzdur varır taa ebede,

Yüce Rabbim Kelâmullah’sız bırakma bizi.

 

İnkâr edilmez ki O semavi bir kitaptır,

Tüm beşere kurtarıcı ezelî hitaptır,

Kur’an’ın Nuru sönmez, O nurlu bir mehtaptır,

Rabbim! Hitab-ı ezelîden  ayırma bizi.

 

O Kur’ân’dır ki bülegâya meydan okudu,

Peygamberim bizlere onunla, örnek oldu,

Münkirlerin kalplerini korkuyla doldurdu,

Rabbim, bir an Kur`ânsız Sen bırakma bizi.

 

Köleler onunla yükselip yıldız oldular,

Zifiri siyah kalpler ondan hisse aldılar,

Tüm hüşyarlar kalplerini Tevhide saldılar,

Allah’ım! İmansız  gecelere atma bizi.

 

Niceler ondan bol ilim ile irfan aldı,

Üstadım Bediüzzaman Onunla nam saldı,

Zâvallı gafiller Kur’an dan nasipsiz kaldı,

Ya Rabbbi! Kur’ansız dermansız bırakma bizi.

 

Ya Allah! Nur-u Kur`andan dûr eyleme bizi,

Ya Rahman! Kur`ân’la artır saadetimizi,

Ya Rahim! Kur`ân ile bulalım izinizi,

Ya Kerim! Kur`ân ile nurlandır dilimizi.

 

Abdülkadir Haktanır

Çocuklar (Şiir)

Çocuklar okuyun durmayın sakın,                 

Çok dikkat ederek etrafa bakın,

Nasıl dönecek, belli değil çarkın,

Yakında gelecek rahmeti Hakk’ın.

 

Çocuklar durmayın imkânlar sizde,

Çalışırsanız siz , ümit var bizde,

Çalışmak faydalı gecede günde,

Çalışan elbette, her zaman gözde.

 

Madde ve  manaya siz sahip çıkın,

Durmayın her yere mefkûre dikin,

Yazda biçmek için baharda ekin,

Gelecek günleri ümitle çekin.

 

Çalışın gençlikle hayat sürdükçe,

Başta gözleriniz berrak gördükçe,

İmkân gidecek yaş ilerledikçe,

Fırsat elden gider son gün geldikçe.

 

Sizdeki gençlik de, gidecek bir gün,

Bu cevher yok olur, gelirse son gün,

Buradaki hayat geçerse düzgün,

Öbür âlemde sen olmazsın özgün.

 

Âtiyi karanlık görmeyin sakın,

Güzel amellerin, senin yüz akın,

Gerçekleşecektir muradı Hakk’ın,

Dostlardan ayrılma günüdür yakın.

 

Orda biçmek için burada eksen,

Rahatı başkası zorluyu seçsen,

Müspet neticeyi Haktan istesen.

Durmayı başkası, koşmayı al sen,

 

Kardeş hareketle hayatı güldür,

Bugün çalışırsan gelecek düzdür,

Ömrün tamamını umutla sürdür,

Durmadan çalış ki, sesin çıksın gür.

 

 Abdülkadir Haktanır

Cihan Harbini Gören İhtiyardır

 İkinci Cihan Harbi bizlerde patladı,                      

Alman’lar Bulgar’lar önümüze atladı,

Harp sıkıntısı bizi ikiye katladı,

Senelerce yaşamaktan ümit kalmadı.

Rabbim cihan harbini kimseye yaşatma.

 

Bu fakir cihan harbini hatırlıyorum,

O zaman çektiklerimizi biliyorum,

Savaşı hatırladıkça üzülüyorum,

Kurtulabildiğimize şükrediyorum,

Rabbim cihan harbını bir daha yaşatma.

 

Sırp’la Bulgar halka yapıyordu işkence,

Alman’lara karşı duruyorlar el pençe,

Savaşçılar tankları, ileri sürünce,

Herkes titriyordu, düşmanları görünce.

Rabbim cihan harbini kimseye yaşatma.

 

Bir taraftan hücumdadır, Alman askeri,

Öte yandan partizanlar, haydi ileri,

Sağdan soldan mermiler yağmur gibi seri,

Şüphesiz ki zayıf olan dönecek geri.

Rabbim cihan harbini kimseye yaşatma.

 

Gece gündüz durmak bilmez patırtı savaş,

Kimse diyemiyordu, biraz daha yavaş,

Zavallı halkta, ne giyecek kaldı ne aş,

Çünkü zalimler koymadı taş üstüne taş.

Rabbim cihan harbini kimseye yaşatma.

 

Bir hırs uğruna ne kadar masum gitti,

Alman Hitlerinin hırsı iflasla bitti,

Suçsuz olan, zalimlerin zulmünden çekti ,

Allaha şükür ki felaketi defetti.

Rabbim cihan harbini kimseye yaşatma.

 

Bu savaş son bulabildi ancak kırk dörtte,

Harpten çıkan ezilmişlerin hepsi dertte,

Halk diyor, şükür bu savaş itildi öte,

Son tesellimiz Allah’tan ümitlenmekte.

Rabbim cihan harbini kimseye yaşatma.

 

Savaş bitti bize geldi başka felâket,

Maddeten manen bizi, kapladı hela ket,

Ne önümüzde çanak var ne elde sepet,

Ne ayakkabı nede üstümüzde ceket.

Rabim cihan harbini kimseye yaşatma.

 

Peçeli lider Tito başımıza geldi,

Halktan dini aldı dil hürriyeti verdi

Tuttu ortaya sahte bir hürriyet serdi,

Âile den kopukları başa geçirdi.

Rabim cihan harbini kimseye yaşatma.

 

Masum milletin yüzünden gitmişti rengi

Buğdaydan hayvanlardan yumurtadan vergi,

Ne hangi mal, ne  pazar, ne herhangi sergi,

Halk,ta, çok zorlukla buluyor yiyeceği,

Rabim cihan harbini kimseye yaşatma.

 

Şükürsüzlüğün neticesi varmış çekmek,

Zorla buluyorduk azcık simsiyah ekmek,                    

Pul biber ve turşu bize en tatlı yemek,

Yine zoraki yaşasın Tito! Var demek.

Rabim cihan harbini kimseye yaşatma.

 

 Abdülkadir Haktanır