Etiket arşivi: bağışlama duası

Cuma Duası (Cumamız Mübarek Olsun)..

İbn-i Abbas (R.A.) dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem, gece teheccüd için kalktığında şöyle derlerdi:

“Hamd olsun sana ya Rabb! Sen bütün semâları, arzı ve onlardakileri ayakda tutansın. Hamd sana mahsûsdur ey Rabbim! Sen semâlarda, arzda ve onlarda ne varsa hepsinin nûrusun. Hamd Sana mahsusdur ey Rabbim! Sen semâların, arzın ve onlardakilerin mâlikisin. Ve Sana yine hamd olsun ki, sen Hakk’sın. Senin va’din de hakk, sana kavuşmak da hakk, sözün de hakk, cennet de hakk, ateş de hak, nebîler de hak, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-de hak, kıyamet saati de hak. Sana teslîm oldum ey Rabbim! Sana îmân etdim, sana tevekkül etdim ve sana yöneldim, inanmayanlara karşı, sana dayanarak mücâdele etdim ve neticede ancak seni hakem olarak kabul etdim, benim evvelki yapdıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da açık yapdıklarımı da mağfiret et. Öne alan da sensin, geriye bırakan da sensin. Senden başka ilâh yoktur. Kuvvet ve kudret ancak, Allah’a dayanmakladır. ” (1)

 (1) Buhârî, Teheccüd, I.


İmam-ı Â’zam Hazretlerinin gece gündüz dilinden düşürmediği rivayet edilen meşhur tesbih duasının meali şöyledir:

“Ebed ve ebedî olan Allah’ı tesbih ederim. Bir ve tek olan Allah’ı tesbih ederim. Tek ve herşey kendisine muhtaç olan Allah’ı tesbih ederim. Semayı direksiz yükselten Allah’ı tesbih ederim. Yeryüzünü donmuş su üzerine yayan Allah’ı tesbih ederim. Mahlukatı yaratan ve onları çeşitlendiren Allah’ı tesbih ederim. Rızkı taksim eden, hiçbir canlıyı unutmayan Allah’ı tesbih ederim. Eş ve çocuk edinmeyen Allah’ı tesbih ederim. Doğurmamış, doğrulmamış ve hiçbir şey de kendisine denk olmayan Allah’ı tesbih ederim. Beni gören, yerimi bilen, beni rızıklandıran ve beni unutmayan Allah’ı tesbih ederim.”

www.NurNet.Org

Cumamız mübarek olsun ( Ahd Duası )

Allah’ım!

-Ey- yüce nurun Rabb’i!

-Ey- yüksek kürsünün Rabb’i!

-Ey- kaynayan denizin Rabb’i!

-Ey- Tevrat, İncil ve Zebur’u indiren!

-Ey- gölgenin ve sıcak -güneşin- Rabb’i!

-Ey- yüce Kur’an’ın Rabb’i!

-Ey- mukarreb meleklerin, peygamber ve elçilerin Rabb’i!Allah’ım! Kerim ismin hürmetine, her şeyi nurlandıran yüzünün nuru ve kadim mülkünün hürmetine senden istiyorum.

Ey diri, ey kayyum! Göklerin ve yerin kendisiyle ışıklandığı ismin hürmetine, öncekilerle sonrakileri kendisiyle ıslah ettiğin isminin hakkı için senden istiyorum.

Ey her diriden önce diri. Ey her diriden sonra diri. Ey hiçbir diri olmadığı zaman diri olan. Ey ölüleri dirilten. Ey dirileri öldüren. Ey kendisinden başka ilâh olmayan diri!

Allah’ım! Hidayet edici, hidayet üzere olan ve senin emrine kıyam edici imam olan mevlamıza -rahmetin onun ve tertemiz babalarının üzerine olsun- yeryüzünün doğularında ve batılarındaki, çölünde ve dağındaki, karasında ve denizindeki bütün mümin erkek ve kadınlardan, benden ve anam-babamdan Allah’ın arşının ağırlığınca ve kelimelerinin çekimince, ilminin sayımınca ve -varlık- kitabının kapsamınca rahmet eyle.

Allah’ım! Ben bugünün sabahında ve yaşadığım sürece onun üzerimdeki ahdini, akdini ve biatini yeniliyorum. Hiçbir zaman ondan vazgeçmeyeceğim ve onu zail etmeyeceğim.

Allah’ım! Beni onun ensarından ve yardımcılarından, onu savunanlardan, hacetlerini yerine getirmeye koşanlardan, emirlerine itaat edenler-den, onu himaye edenlerden, isteği doğrultusunda diğerlerinden öne geçenlerden ve huzurunda şahadete erişenlerden eyle.

Allah’ım! Eğer benimle onun arasında kulların için kesin kıldığın ve takdir ettiğin ölüm engel oluşturursa beni kefenimi kendime gömlek yaparak, kılıcımı kınından çıkararak, mızrağımı elime almış, -hakka- davet edenin şehirde ve diyardakilere yönelen davetine lebbeyk diyerek mezarımdan dışarı çıkar.

Allah’ım! O değerli yüzü ve beğenilmiş parlaklığı bana göster. Ona bir bakışla gözüme -nur ve ebediyet- sürmesi sür. Zuhurunu çabuklaştır, çıkışını kolaylaştır, yolunu genişlet, beni onun hüccetli yolunda yürüt, emrini geçerli kıl, sırtını güçlendir.

Allah’ım! Onunla beldelerini bayındırlaştır, onunla kullarını dirilt. Sen buyurdun ki -senin sözün haktır-: “Karada ve denizde insanların ellerinin kazandığı fesat zuhur etti”

Allah’ım! O halde her batıla karşı zafere ulaşması ve onu yırtması -yok etmesi-, hakkı sabit kılması ve ayakta tutması için senin velin ve senin peygamberinin ismiyle adlananı ve senin peygamberinin kızının oğlunu bize göster. Onu zulme uğrayan kullarının sığınağı, senden başka kendisine yardımcı bulamayanın yardımcısı, kitabının (Kur’an’ın) tatil olanını (uygulanmayan hükümlerini) yenileyici, dininin şiarlarını ve peygamberinin -Allah’ın rahmeti onun ve Ehl-i Beyti’nin üzerine olsun- sünnetlerini sağlamlaştırıcı kıl.

Allah’ım! Onu zalimlerin kötülüklerinden koruduğun kimselerden kıl.

Allah’ım! Peygamberin Muhammed’i -Allah’ın rahmeti onun ve Ehl-i Beyti’nin üzerine olsun- onu ve onun davetini izleyenleri görmekle sevindir ve ondan sonraki bizim zavallı halimize merhamet et.

Allah’ım! Onun huzuruyla bu gamı bu ümmetten gider. O hazretin muhaliflerin uzak gördüğü, bizim ise yakın gördüğümüz zuhurunu çabuklaştır; merhametinin hakkı için ey merhametlilerin en merhametlisi!

Daha sonra üç defa elini bacağına vurup her defasında şöyle de:

“Çabuk, çabuk, ey mevlam, ey sahibe’z-zaman.”

Cumamız mübarek olsun (Yesteşir Duası)

Seyyid b. Tavus “Mehcu’d-Deavat” adlı kitabında Hz. Emirul-Müminin Ali’den (as) şöyle naklediyor:

“Bu duayı bana Hz. Rasulullah (ASM) öğretti ve ister zorlukta olsun ister rahatlıkta, bütün hallerde onu okumamı, kendimden sonraki imama da öğretmemi ve Allah Teala’yı mulakat edinceye kadar hayatım boyunca onu terk etmememi emretti ve buyurdu ki: Ey Ali! Her sabah ve akşam arşın hazinelerinden bir hazine olan bu duayı oku.”

 Bu arada Ubey b. Ka’b, Resulullah’tan (ASM) bu duanın faziletlerini rica edince Resulullah (ASM) bu duanın sayısız sevabından bazılarını zikretti. İsteyenler daha geniş bilgi için söz konusu kitaba müracaat edebilirler. Dua şöyledir:

 “Bütün övgüler Allah’a mahsustur; o Allah’a ki, O’ndan başka ilah yoktur.Saltanat sahibidir, haktır, apaçıktır, bir veziri olmaksızın, kullarından bir kimseyle istişare etmeksizin tedbir edendir. Vasfedilmeyen ilktir, mahlukat fani olduktan sonra bâki kalacak olandır, rububiyeti yücedir, göklerin ve yerlerin nurudur, bir dayanağı olmaksızın onları yaratan ve yoktan varedendir.Onları yarattı ve onları birbirlerinden ayırdı. Sonra gökler O‘nun emrine itaata durdular ve yerler kazıklarıyla suyun üzerinde istikrar buldular. Sonra Rahman olan Rabbimiz yüce göklere ve arşa (tüm varlık alemine) kudret ve hakimiyeti ile ihata etti. Göklerde, yerde, onların arkasında ve yerin altında ne varsa hepsi O’nundur.

 Şehadet ederim ki, şüphesiz sensin Allah, senin düşürdüğünü kimse yüceltemez ve senin yücelttiğini kimse düşüremez. Senin zelil ettiğini kimse aziz kılamaz ve senin aziz kıldığını kimse zelil edemez. Senin verdiğine kimse engel olamaz ve senin menettiğine kimse veremez.

 Sen Allah’sın, senden başka ilah yoktur. Henüz dikilen bir gök, serilen bir yer, nur saçan bir güneş, karanlık bir gece, aydın bir gündüz, engin bir deniz, yüce bir dağ, hareket eden bir yıldız, aydınlık saçan bir ay, esen bir rüzgar, yağmur yağdıran bir bulut, ışık saçan bir şimşek, tesbih eden gök gürültüsü, nefes çeken bir can, uçan bir kuş, alevlenen bir ateş, akıp giden bir su yokken sen vardın. Sen her şeyden önce vardın. Her şeyi sen var ettin. Zengin ve fakir yapan sensin. Öldürüp dirilten sensin.

Güldürüp ağlatan sensin. Arşa sulta kurdun. Sen azimsin, sen yücesin ey Allah.

 Sen öyle bir Allah’sın ki, senden başka ilah yoktur. Sen yaratan ve yardım edensin. Senin emrin galiptir. Senin ilmin geçerlidir. Senin tedbirin eşsizdir. Senin vaadın sadıktır. Senin sözün haktır. Senin hükmün adalettir. Senin sözün hidayettir. Senin vahyin nurdur. Senin rahmetin geniştir. Senin affın büyüktür. Senin fazlın çoktur. Senin bahşişin çok büyüktür. Senin ipin (vesilen) sağlamdır. Halk için imkan ve yardımın hazırdır. Sana yakın olan azizdir. Senin azabın şiddetlidir. Senin mekr ve muahezen şiddetlidir.

 Sensin ey Rabbim her şikayetin mercii, her toplulukta hazır, her fısıldayışın şahidi, her hacetin nihayet, her hüznün gidericisi, her fakirin zenginliği, her kaçanın kalesi, he korkanın güveni, zayıfların pusulası, fakirlerin hazinesi, hüzünlülerin kederini gideren ve Salihlerin yardımcısı.

 Böyledir Rabbimiz Allah, O’dan başka ilah yoktur. Kullarından sana tevekkül edene sen yetersin. Sana sığınana ve sana yalvarana yardım edensin. Sana sarılanın tutanağısın, Senden mağfiret dileyenin günahlarını bağışlarsın, zorbaları kahredicisin, azametlilerin azametlisisin, büyüklerin büyüğüsün, efendilerin efendisisin, mevlaların mevlasısın, imdada çağıranların imdadına koşansın, üzüntülülere şenlik ve esenlik verensin, zorda kalanların çağrısına icabet edensin, en iyi işiten ve en iyi görensin, hükmedenlerin en iyi hükmedenisin, en çabuk hesaba çekensin, merhametlilerin en merhametlisisin, bağışlayanların en hayırlısısın, müminlere hacetlerini verensin, salihlerin yardımcısısın.

 Sen Allah’sın, senden başka ilah yoktur. Alemlerin Rabbisin. Sen yaratansın ve ben yaratılan; Sen maliksin ve ben memluk (temellük edilen) ; Sen rabsin ve ben kul; Sen rızık verensin ve ben rızıklanan; Sen bağışta bulunansın ve ben isteyen, Sen cömertsin ve ben ise cimri; Sen güçlüsün ve ben zayıf; Sen azizsin ve ben zelil; Sen gânisin ve ben fakir; Sen efendisin ve ben köle, Sen bağışlayansın ve ben günahkâr; Sen âlimsin ve ben cahil; Sen hilim sahibisin ve ben acele eden; Sen merhamet edensin ve ben merhamet edilen; Sen afiyet veresin ve ben mübtela; Sen icabet edensin ve ben zorda kalıp seni çağıran.

 Şehadet ederim Sen Allah’sın, Senden başka ilah yoktur, istemeksizin kullarına ihsan edensin.

 Şehadet ederim ki yegane Allah sensin, yeganesin, eşsizsin, ihtiyaçsızsın, teksin, dönüş sanadır. Allah’ın rahmet ve selamı Muhammed ve onun tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

 (Ey Rabbim) günahlarımı bağışla, ayıplarımı ört, kendi katından benim için geniş bir rahmet ve rızık kapısı aç; ey merhametlilerin en merhametlisi. Tüm övgüler alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Allah bize yeter, ne güzel sahiptir O. Güç ve kuvvet ancak yücelik ve azamet sahibi Allah’ladır.”

 ——

Mefatihu’l-Cinan kitabından alıntıdır.

Yazar: Şeyh Abbas Kummî

Cuma Duası (Cumanız Mübarek Olsun)

Hz. Ali (RA) Efendimizden Ramazan duası:

Allah’ım! Benim ismet perdesini yırtan günahlarımı bağışla. Allah’ım! Bedbahtlıklara yol açan günahlarımı bağışla.

Allah’ım! Sen’in her şeyi kaplayan rahmetin hakkına ve kendisiyle her şeye üstün geldiğin, karşısında her şeyin boyun eğdiği ve her şeyin ram olduğu gücün hakkına ve her şeye galip geldiğin ceberut (ilahi azamet) un hakkına ve önünde hiç bir şeyin duramadığı izzetin hakkına ve her şeyi dolduran azametin hakkına ve her şeye üstün gelen saltanatın hakkına ve her şeyin fani olmasından sonra baki kalacak veçhin hakkına ve her şeyin temellerini dolduran isimlerin hakkına ve her şeyi ihata eden ilmin hakkına ve her şeyi aydınlatan cemalinin nuru hakkına, Senden niyaz ederim.

Ey Nur, ey Kuddüs, ey evvellerin evveli ve ey ahirlerin ahiri!

Allah’ım! Benim ismet perdesini yırtan günahlarımı bağışla.

Allah’ım! Bedbahtlıklara yol açan günahlarımı bağışla.

Allah’ım! Nimetleri değiştiren günahlarımı bağışla.

Allah’ım! Duanın icabetini önleyen günahlarımı bağışla.

Allah’ım! Belanın inmesine sebebiyet veren günahlarımı bağışla.

Allah’ım! İşlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları bağışla.

Allah’ım! Ben sana zikrinle yaklaşmak istiyorum ve Sen’inle Sen’den şefaat diliyorum ve cömertliğin hakkına beni kendine yaklaştırmanı ve şükrünü eda etmeyi bana nasip kılmanı ve zikrini bana ilham etmeni istiyorum Sen’den. Merhamet et Allah’ım.

Allah’ım! Huzur, huşu ve zelil olmuş bir dille, Sen’den (hatalarıma) göz yummanı, bana merhametli davranmanı, beni verdiğine razı ve kani kılmanı ve her durumda mütevazı kılmanı dilerim. Allah’ım! İhtiyaç ve yoksulluğu şiddetli olan ve hacetini zorluklar anında kapına getirme, katında bulunanlara büyük rağbeti olan kimsenin yalvarışı gibi Sana yalvarırım. Allah’ım! Sen’in saltanatın azimdir ve mekanın yücedir, tedbirin gizlidir ve fermanın aşikar; kahrın galip ve kudretin her yerde caridir ve senin hükümetinden kaçmak imkansızdır. Allah’ım! Sen’den başka günahlarımı bağışlayacak; kabahatlerimi öretecek; kötü amelimi iyiye çevirecek birini bulamam. Sen’den başka ilah yoktur; münezzehsin; Sana hamdederim. Ben kendime zulmettim ve cahilliğim yüzünden itaatsizlik yaptım ve beni (ta) eskiden beri (hiç bir zaman) unutmadığından ve bana lütuf ve ihsanından dolayı rahatladım (ve korkmadan Sana isyan ettim.)
Senden başka kimim var ki!

Allah’ım! Mevla’m! Nice kötülüklerimin üzerini örttün; nice belaları benden geri çevirdin; nice hatalardan korudun beni; hoşa gitmeyen şeyleri uzaklaştırdın. Allah’ım! Belam büyümüş, halimin kötülüğü haddi aşmış; amellerim beni aciz bırakmış, (heva ve heves) zincirlerim beni çökertmiş, yerlere sermiş; uzun arzularım beni menfaatimden alıkoyup hapsetmiş ve dünya beni boş şeylerle aldatmış ve nefs-i emmarem, kendi cinayeti ve müsamahakârlığımla beni kandırmış. Ey Seyyidim! İzzetinin hakkına Sen’den istiyorum ki; amelimin kötülüğü, duamın kabulünü önlemesin, bildiğin gizli sırlarımı açarak beni rezil etme; gizlice işlediğim kötü amelim ve davranışım, sürekli tefritim ve cahilliğim, nefsanî isteklerim ve gafletimin çokluğu yüzünden, beni cezalandırmada acele etme. Allah’ım! İzzetin hakkına her durumda bana karşı merhametli ve bütün işlerimde rauf ol. Mabudum, Rabbim! Sen’den başka kimin var ki, ondan, kötü durumumu gidermesini ve işlerime nezaret etmesini isteyebileyim.

Mabudum, Mevla’m!

Sen bana hükmettin; bense onlar hususunda nefsime uydum ve ben bu konuda düşmanım (şeytan)ın (günahları) tezyin etmesinden korkmadım; böylece beni istediği gibi aldattı ve alınyazısı da bu işte ona yardımcı oldu; işte bu başıma gelenlerden dolayı bazı sınırlarını aştım ve bazı emirlerine karşı çıktım; bütün bunlarda Sana hamdetmek benim vazifemdir. (Amellerim dolayısıyla) Hakkımda yürütülen kaza ve kaderim ve beni yakalayan hükmün ve belam (imtihanın) karşısında gösterecek hiç bir mazeret ve bahanem yoktur.

Ve şu anda Sana yöneldim Ey Rabbim! Kendimi ihmal edip işlediğim kusurlardan sonra; özür dileyerek, pişman ve perişanlık içerisinde bağışlamanı ve mağfiret etmeni ümit ederek, tövbe edip tekrar (Sana) yöneldim ve günahımı ikrar ve (suçluluğumu) itiraf ederek Senin huzuruna geldim.

İşlediğim günahlardan kaçacak bir mekan ve zor durumlarda sığınacak bir yer bulamıyorum; mazeretimi kabul edip beni sonsuz rahmetine dâhil etmenden başka ümidim yok; o halde mazeretimi kabul eyle Allah’ım; perişanlığımın şiddetine acı (heva ve heves) zincirlerinden kurtar beni.

Rabbim! Bedenimin zayıf, derimin ince ve kemiklerimin hassas oluşuna acı.
Ey yaratılışımı gerçekleştirip beni yad eden, beni terbiye edip iyilik ve rızk veren; bağışının başlangıcı ve bana yaptığın geçmiş iyiliklerin hürmetine beni affeyle.
Kerem sahibi Ey Rab!

Ey Mabudum, Ey Seyyidim ve Rabbim! Vahdaniyetine inandıktan sonra; Marifetin bütün kalbimi doldurduktan sonra; Dilim zikrinle meşgul olduktan, muhabbetin içime işledikten, Rububiyet makamına boyun eğerek sadakatle (günahlarımı) itiraf edip, doğrulukla (Sana) dua ettikten sonra, beni cehennem ateşiyle azap etmen görülüp (inanılacak) şey mi? Böyle bir şey Sen’den uzaktır ve Sen kendi yetiştirdiğin birisini zayi etmezsin; yakınlaştırdığın birisini zayi etmezsin; Yakınlaştırdığın birisini kendinden uzaklaştırmadığın gibi barındırdığın birisini de kovmazsın veya yetiştiğin ve kendisine merhamet ettiğin kimseyi belalara teslim etmezsin. Sen bütün bunlardan yücesin. Keşke bir bilseydim, Ey Seyyidim, Mabudum ve Mevla’m! Azametin karşısında secdeye düşen yüzlere; sadakatle vahdaniyetine şahadet eden ve şükrün için metheden dillere; ilahlığını gerçekten itiraf eden kalplere, Senin marifetinle dolup taşan ve böylece huşuyla eğilen batınlara cehennem ateşini musallat eder misin? Ve itaat etmek üzere mabetlere koşan ve günahını itiraf ettiği halde Sen’den mağfiret dileyen uzuvları (azaba duçar eder misin?)
Senin hakkında böyle düşünülemez; Senin fazl-u keremin bize böyle tanıtılmamıştır. Ey Kerem Sahibi, Ey Rab!

www.NurNet.Org

Cuma Duası (Cumanız Mübarek Olsun)

Münacat-ı Şabaniye:

Bismillahirrahmanirrahim,

Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet eyle ve seni çağırdığımda duamı icabete eriştir; seni nida ettiğimde, nidamı duy; sana yalvarıp yakardığımda bana (lütuf gözüyle) bak. Ben sana doğru yönelmiş, sana boyun eğip yalvararak ve katındaki sevabı dileyerek huzurunda durmuşum. İçimde olanı biliyorsun; ihtiyacımdan haberdar ve kalbimdekine vakıfsın. Dönüşüm ve döneceğim yer, söylemek istediğim söz, dile getirmek istediğim ihtiyaç ve akıbetim için umduklarım sana gizli değildir.

Ey Sahibim! Senin takdir ve hükmün, ömrümün sonuna dek benden vuku bulacak her şeyde, zahir ve batınımda caridir. Kemal ve eksikliğim, yarar ve zararım başkasının değil, senin elindedir.

Allah’ım! Rızkımı sen vermezsen, kim verir! Eğer bana, yardım etmeyerek yalnız bırakırsan, kim yardım eder! Allah’ım! Gazabından ve azabından sana sığınırım.

Allah’ım! Gazabından ve azabından sana sığınırım.

Allah’ım! Ben rahmetine layık olmasam da, sen geniş fazlın ve rahmetinle bana bağışta bulunmaya layıksın.

Allah’ım! -Sanki kıyamet kopmuş da- yalnız başıma huzurunda durmuş gibiyim, sana olan güzel tevekkülüm bana gölge etmiş, kerem ve ihsanına layık olanı yapmışsın ve affınla günahlarımı örtmüşsün.

Allah’ım! Beni bağışlarsan ne güzel, zaten bağışlamaya senden daha layık olan kim var? Eğer ecelim gelip çatmış olurda amelim beni sana yaklaştırmamışsa, günahlarımı itiraf etmeyi affına vesile kılıyorum.

Allah’ım! Nefsime yönelmekle kendime zulmettim, eğer beni affetmezsen yazıklar olsun bana!

Allah’ım! Bu güne kadar ihsanını benden esirgemedin, ölümle başlayan hayatımda da kesme.

Allah’ım! Öldükten sonra bana hüsn-ü nazarından nasıl keserim ümidimi, oysaki sen hayatımda iyilikten başka bir şey yapmadın bana.

Allah’ım! Sana yakışır şekilde işlerimi yoluna koy ve cehalet bataklığına batmış bir günahkâra kendi lütuf ve fazlın ile merhamet eyle.

Allah’ım! Dünyada birçok günahlarımı gizli tuttun, ahirette onları gizli tutmana da muhtacım.

Allah’ım! Günahlarımı salih kullarına açmayarak lütfettin bana; öyleyse kıyamet günü bütün kulların karşısında rüsva etme beni.

Allah’ım! Bağışın arzumu çoğalttı; affın ise amelimden daha üstündür. Allah’ım! Kullarının arasında hükmettiğin gün, huzuruna çıkmakla beni mesrur eyle.

Allah’ım! Senden özür dilemem, mazeritinin kabul olmasından müstağni olmayan -çaresiz- kimsenin özür dilemesidir. Öyleyse, ey günahkârların kendisinden özür dilediği en keremli zat, mazeretimi kabul buyur.

Allah’ım! Hacetimi reddetme, dileğimi boşa çıkarma, lütuf ve kereminden ümidimi kesme.

Allah’ım! Eğer aşağılığımı isteseydin beni hidayet etmezdin; eğer rezil olmamı irade etseydin beni kurtarmazdın.

Allah’ım! Senden isteyerek ömrümü tükettiğim ihtiyacımı reddeceğini hiç sanmıyorum.

Allah’ım! Hamd sanadır daima, ezelden ebede. Artar eksilmez; sevdiğin ve razı olduğun gibi. Allah’ım! Eğer suçumdan ötürü beni alıkoyarsan affına, günahlarımdan ötürü ise alıkoyarsan mağfiretine sarılırım. Eğer beni ateşe atar isen, “Seni seviyorum!” diye haykırırım ateş ehline.

Allah’ım! Nasıl ayrılayım huzurundan mahrum ve nasipsiz? Oysaki lütfünle bağışlanmış ve kurtulmuş olarak geri döndürmeni güzelce ummaktayım.

Allah’ım Ömrümü gaflet pisliğinde tükettim, gençliğimi de senden uzak kalma sarhoşluğuyla geçirdim.

Allah’ım! Verdiğin nimetle mağrur olduğum ve gazabına doğru gittiğim günlerde gaflet uykusundan uyanamadım.

Allah’ım! Ben senin kulunum ve kulunun oğluyum, huzurunda durmuş ve kereminle sana tevessül etmiş bulunuyorum.

Allah’ım! Kulun olarak huzurunda, hayâmın azlığından yaptığım kötü amellerimden sıyrılarak sana yöneliyor ve senden af talep ediyorum; çünkü af, senin kerem ve lütfünün özelliğidir.

Allah’ım! Beni muhabbetin için uyarmadan önce sana isyan etmekten beni alıkoyacak bir gücüm yoktu. -Muhabbet ışığın kalbimde yandıktan sonra ise- nasıl olmamı istediysem öyle oldum; beni kerem ve lütfüne dahil ettiğinden ve kalbimi senden gaflet etme kirlerinden temizlendiğinden dolayı sana şükrediyorum.

Allah’ım! Ey aldanandan uzak olmayan yakın! Ey mükâfatını ümit edenden esirgemeyen cömert! Kendisini çağırdığında sana icabet eden ve yardımınla amele sevk ettiğinde sana itaat eden kimseye baktığın gibi bana bak.
Mabudum! İştiyakla sana yaklaşan bir kalp, doğruluğu sana yükselen bir dil ve değeri, sana yaklaşmaya vesile olan bir bakış bana bağışla.

Allah’ım! Seninle tanınan, şöhretsiz; sana sığınan, zelil ve kendisine teveccüh ettiğin kimse de başkalarına köle olmaz.

Allah’ım! Senin yoluna yönelen aydınlanır ve sana sığınan korunur; ey mevlam, ben sana sığındım; rahmetine olan ümidimi kereminin güzelliğinden kesmedim.

Allah’ım! Eğer hatalarım beni, senin yanında düşürüp zelil etmişse o halde beni, sana olan hüsn-ü tevekkülümle affet. -Sana gönül bağladığım için beni bağışla.

Allah’ım! Eğer günahlarım beni, lütfünün güzelliklerinden uzaklaştırmışsa, şüphesiz şefkatinin güzelliğine olan yakinim beni -sana kavuşmaya hazırlanmaktan beni uyutmuşsa, değerli nimetlerini tanımak beni uyandırmıştır.-

Allah’ım! Eğer beni büyük -azabın ateşe çekiyorsa, büyük mükâfatın da beni cennete doğru çekiyor.

Allah’ım! Öyleyse senin -rızana kavuşmak için istiyorum ve sana yalvarıp niyaz ediyorum; senden Muhammed ve Ehlibeyti’-ne rahmet etmeni ve beni, daima seni anan, ahdini bozmayan, sana şükretmekten gafil olmayan ve emrini hafife almayan kimselerden kılmanı istiyorum.

Allah’ım! Beni, seni tanımam, senden gayrisinden yüz çevirmem için izzetinin güzel nuruna kavuştur; ey celal ve ikram sahibi Allah.
Ve Allah, Resulü Muhammed’e ve onun tertemiz Ehlibeyt’ine salat ve çokça selâm eylesin.

***
Bu Bütün imamlarımıza mensup yüce ve derin manaları içeren bir münacaattır, ve huzur-i kalp hâsıl olan her zamanda okunması iyidir.

www.NurNet.Org