Etiket arşivi: güneş sistemi

Kaldır Başını Da Bir Bak!

Ne göreceksin? Güneş, ay ve yıldızlar,  sonrasını göremeyeceksin. Bir de yansıtıcı teleskopla bak! ne göreceksin? Bir sürü gözle göremediğin yeni yıldızlar, uydular. Ya sonra, bir de radyo teleskopla bak! ya da uydulardaki uzay teleskopuyla bak! Ne göreceksin? Daha önce göremediğin yeni bir sürü yıldızlar, galaksiler. Ya sonrasında ne var? İşte buraya  kadar.

Evrende milyarca yıldız bir araya getirilerek Galaksi adı verilen yıldız kümeleri oluşturulmuştur. Galaksilerin yaklaşık % 80 kadarı disk biçimlidir. Dünyanın da içinde bulunduğu yıldızlar kümesine Samanyolu Galaksisi(gökada) denir. Bunlar büyük galaksilerdir. Bir de sayısız Cüce Galaksiler vardır.

Güneş sistemi, güneşin çekim kuvvetinin etkisiyle; gezegenler, gezegenlerin uyduları, kuyruklu yıldızlar ve meteorların yine güneş etrafında birikmesiyle oluşan gök cisimleri topluluğudur.

Güneş etrafında dönen gök cisimlerine Gezegen(seyyare) denir. Bugün için bilinen 8 gezegen(Merkür, Venüs, Mars, Dünya, Jupiter, Satürn, Uranüs ve Neptün) vardır. Bir de Güneşin etrafında Cüce gezegenler vardır. Pluton, Makemake, Haumea ve Eris gibi. Mesela Ceres  gezegeninin 1 günü 9.5 saat, güneş etrafındaki 1 turu ise 4.6 yıldır.

Gezegenleri güneşin etrafında dönen bir dönme dolaba benzetebiliriz, ama çok özel bir  dolab, hangisine binsen farklı şeyler yaşatan. Bir hayal edin bakın nasıl zevk alacaksınız, derin derin düşüneceksiniz.

Gezegenlerin etrafında dönen gökcisimlerine Uydu(peyk) denir. Dünya’nın 1, Mars ve Neptün’ün 2, Uranüs’ün 6, Satürn’ün 10 ve Jüpiter’in ise 12 uydusu vardır. Merkür ve Venüs’ün ise uydusu yoktur.

Güneş sisteminin dışında olan bulunan yıldızların etrafındaki gezegenlere ise Ötegezegen denir.

Her bir gezegenin kendi ekseni etrafında dönme hızı ile Güneşin etrafındaki dönme süratleri farklı farklıdır. Güneş çevresinde dolanma süreleri, Güneş’e olan uzaklıklarına bağlıdır. Dünya yılı cinsinden bu değerler şöyledir: Merkür: 88 gün, Venüs: 224 gün, Dünya: 365 gün 5 saat 45 dakika 46 sn, Mars: 687 gün, Jüpiter: 12 yıl, Satürn:29.4 yıl, Uranüs: 84 yıl, Neptün: 164 yıl dır.

Gezegenlerin kendi etrafında dolanma sürelerine ise belli bir kural konulmamıştır. Dünya günü açısından o zamanlar ise şöyledir: Merkür: 58 gün, Venüs: 243 gün, Dünya: 1 gün, Jüpiter: 10 saat Mars:1 gün 37 dakika, Satürn: 10 saat, Uranüs: 11 saat, Neptün: 17.24 saat

Gezegenler hem kendi ekseni etrafında hem de güneşin etrafında batıdan doğuya doğru dönerler.  Güneş ve ay’dan sonraki en parlak gezegen Venüs (Çobanyıldızı, Çolpan, Zühre)dür.  Ancak Venüs tüm gezegenlerin aksine doğudan batıya doğru döner. Yani Venüs’te Güneş batıdan doğar. Ekseni etrafındaki bir turu 243 günde tamamlarken Güneş çevresindeki tam turunu 224 günde tamamlar. Yani Venüs’te bir gün bir yıldan daha uzundur.

Bu gezegenin büyüklüğü Dünya ile benzerlik gösterdiğinden Dünya ile kardeş gezegen veya dünyanın ikizi olarak da bilinmektedir. Ama ekvatordaki sıcaklığı 500°C‘nin üzerine çıkabilmektedir. En çok uydu gönderilen gezegendir. Bu sıcaklıkta orada yaşamak mümkün değilse de hayalen orada bir gün yaşayabiliriz. Güneşin batıdan doğup doğudan battığını görmek, daha 1 gün dolmadan 1 yaş yaşlanmak hangi gezegende mümkün ki? Allah size hayal gibi bir duygu vermiş, ona binerek yakıt harcamadan, trafik kazası ihtimali olmayan bir yolda, gidin gidebildiğiniz yere kadar…

Her insan gibi her yıldız, her gezegen ve her uydu da özeldir. Ama Venüs bir başkadır. O, ezber bozan, gaflet perdesini yırtan ve akılları bir daha düşünmeye sevk eden bir gezegendir. Yırtın bütün perdeleri, miraçda gibi yükselin, O’nu bulun.

Devletler, anayasalarla kanunlarla idare edilir, kanunları koyan da değiştiren de kaldıran da Parlamentolarıdır. Evrende ise kanunları koyan onları yaratandır. O, kendi iradesiyle istediği kanunları koyar istediğinde kendi iradesiyle o kanunların dışına çıkar ama kainatı da bir düzen içinde idare eder. O, bu davranışıyla sebeplerin arkasındaki “sebeplerin yaratıcısı” na dikkatleri çeker. İnsanlar kanunları göre göre bazen duyarsızlaşır, vurdumduymaz olabilir. Kanunların istisnalarını, kural dışıları da yaratarak bu gaflet perdesini kaldırmak ister. Günü geldiğinde de O, bütün kanunları kaldırır, evreni bozar ve yeniden inşa eder. O’nun işlerine hiçbir tesadüf karışamaz. Kimdir O?

Kadir, Alim, Hakim ve Sani bir zatın harika işleridir bunlar. O hem kanunları yapar, hem de istediğinde kaldırır, tam zıddını yapar. İşlerinde özgürdür, hiçbir kanunla bağlı değildir çünkü onların sahibi O’dur. İsterse sebepleri yaratır isterse sebepleri kaldırır ortadan.

Onu bulduysan yaşam da güzeldir ölüm de, O’nu bulamadıysan uzun da yaşasan boş, kısa da yaşasan boş.

Dr. Selçuk Eskiçubuk

Marifet…

Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış;

Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış…

Necip Fazıl

İçinde yaşadığımız galaksi: Samanyolu.

Samanyolu Galaksisi’nde 300 milyar yıldız olduğu tahmin ediliyor. Kâinatta Samanyolu gibi 300-500 milyar galaksi olduğu düşünülüyor.

Bu nasıl bir büyüklük, nasıl bir tecelli?

Bu büyüklükleri Yaratan, kim bilir ne kadar büyük?

Dünya, uzayda bir saatte 108.000 kilometre hızla uçuyor. Güneş ve Güneş Sistemi de uçuyor. Samanyolu Galaksisi uçuyor. Kâinattaki bütün galaksiler uçuyor. Gökler uçuyor…

Çarpışma yok… Kaos yok…

Bütün kâinatta dakik bir düzen… Dakik bir işleyiş…

Kâinat saatini böyle dakik kuran kim, çalıştıran kim?

Güneş Sistemi’nde Güneş merkezde…

Çevresinde diğer gezegenler… Merkür, Jüpiter, Neptün, Üranüs, Plüton ve diğerleri…

Güneş, bütün gezegenleri kendine doğru çekerken, diğer gezegenler büyük bir süratle Güneş’ten uzaklaşmak ister gibiler.

Yine Merkezkaç Kuvvet ile Merkezcil Kuvvet arasında hassas bir denge kurulmuş.

Bu hassas dengeyi kuran kim?

Atomlar…

Merkezde proton ve nötron, yani atom çekirdeği. Yörüngede elektronlar…

Atom çekirdeğinde çok büyük bir çekim kuvveti var. Atom çekirdeği, elektronları kendine yapıştırma amacı taşıyor sanki… Buna “Merkezcil Kuvvet” deniyor.

Elektronlar ise çok büyük bir hızla çekirdek etrafında dönüyorlar. Süratle atomdan kopmaya çalışır gibiler… Buna da “Merkezkaç Kuvvet” deniyor.

Her iki kuvveti dengeleyen, elektronları çekirdek etrafında dengede tutan kim?

İnsan…

İnsanın yaratılış hamuru toprak ve elementler…

İnsan, tek bir hücreden başlayıp, milyarlarca hücreyle ilerleyen bir sanat şaheseri…

İnsan, biyolojik olarak mükemmel sistemlerle donatılmış.

Kas sistemi, iskelet sistemi, sinir sistemi, dolaşım sistemi, damar sistemi, lenf sistemi…

İnsan, anatomik ve fizyolojik açılardan mükemmel…

İnsanın bir de kalp, duygu ve ruh boyutları var ki, onları yazmaya kitaplar yetmez…

İnsanı madde ve mânâ yönüyle bir sanat şaheseri olarak yaratan kim, yaşatan kim?

Toprağı insana dönüştüren Sanatkâr kim?

İnsanı konuşturan, düşündüren, gördüren, işittiren, terbiye eden kim?

Dünya…

Toprak ve denizlerle kaplı…

Çevresinde atmosfer…

Atmosfer, hiçbir göktaşına geçiş izni vermiyor. Bütün göktaşları atmosferde yanıyor, yeryüzüne ulaşamıyor…

Denizler ve atmosfer, dünyanın sıcaklığını belli bir aralıkta tutuyor. Atmosferdeki oksijen, azot ve karbondioksit oranları, yeryüzünde hayatın devam etmesine imkân tanıyor.

Toprağın katmanları, yerkürenin merkezindeki lavların dışarı çıkmasına izin vermiyor.

Dünyayı böyle hassas denge ve denklemlerle ayarlayan kim?

Güneş, tıpkı bir avize gibi… Ay, kandil misal… Işıl ışıl yıldızlar… İnsanın emrine âmâde…

Dünya, denizler ve atmosfer, insana hizmetkâr…

Bitkiler, hayvanlar, madenler, insana boyun eğdirilmiş.

Yağmur, kar…

Dünyanın eğimi, gece ve gündüz, dört mevsim… İnsan için, insana hizmet ediyor.

Casiye Suresi’nin 13. ayetine bakalım:

“Göklerde ne var, yerde ne varsa, hepsini O kendi tarafından bir lütuf olarak sizin hizmetinize verdi. Tefekkür eden bir topluluk için bunda nice âyetler vardır.”

Koca kâinat, Allah’tan gelen bir emir olmasa, insana hizmet eder miydi?

Koca kâinat insan için yaratılmış.

İnsan ne için yaratılmış?

Üstad Bediüzzaman cevaplasın:

“Kat’iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, iman-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âli mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh içindeki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en sâfi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir.

Evet, bütün hakikî saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve sâfi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenâb-ı Hakkı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envâra, esrara, ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakikî tanımayan, sevmeyen, nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama mânen ve maddeten müptelâ olur.”

N. Kağan Çetin – Nuraniyyat