Etiket arşivi: yeni dünya düzeni

Yeni Dünya’nın Eşiğinde Yeni Eğitim Sistemi-1

Siyasi, ekonomik ve tarihi şartlar ortaya koyuyor ki dünya yeni bir düzenin eşiğinde. Ve bu yeni düzende herkes kendi payına düşeni artırma ya da bazılarının payını azaltma peşindeler. Aslında bugün Ortadoğu coğrafyasında yaşanan gelişmeleri de biraz bu gözle değerlendirmek daha doğru olur. Zaten bununla ilgili birçok yazı ve makalelerde kaleme alınmaktadır.

Burada asıl olan bu hengâmenin karmaşanın ve kaosun ortasında sakin kalabilmek ve paniğe kapılmamak. Hani denizde yüzer iken aniden boğulma tehlikesi geçirme durumunda yapılacak en iyi şey sakin kalmaktır derler ya uzmanlar, işte bu durumda onun gibi sakin kalmak şu anda yapılabilecek en akıllı hareket tarzı gibi duruyor. Fakat bu sakin olma hali pasif kalıp hiçbir şey yapmamak seyirci kalmak olarak algılanmamalıdır. Bu aslında sessiz ama derinden gitmek demek gibidir. Bütün bu olaylar içinde elbette devletimizde bir takım eylem planları yapacaktır ve yapmaktadır. Fakat bunu yaparken de sadece bu anın değil gelecek on yıllarında planlanması gerekmektedir. Gelecek on yılların planlanması ise başlı başına bir “Eğitim Politikası” gerektirmektedir. Peki, bu alanda bir hazırlığımız bir planımız projemiz var mıdır? Bu soruya cevabı sanırım son zamanlardaki konuşmaları ile Sayın Cumhurbaşkanımız vermektedir.

Ne diyor Cumhurbaşkanımız mealen, maalesef Türkiye ekonomik ve sosyal alanda birçok atılım yapmasına rağmen eğitim ve kültür alanında istenilen şeyler yapılamamıştır. Eğitim ve Kültür alanı birbirinden ayrılamaz birer ikiz gibidir. Eğer bir eğitim politikanız varsa bir kültür politikanız olur ve onun doğrultusunda gelecek nesilleri yetiştirirsiniz. Bir kültür oluşturma işi ise bugünden yarına sabahtan akşama olacak şeyler değildir tıpkı eğitim gibi. Eğitim alanında attığınız bir adımın sonuçlarını ancak birkaç on yıl sonra görmektesiniz. O yüzden siyasi erkler çabuk sonuç görülemediği için eğitimi hep pahalı ve zaman alan yatırımlar olarak görmekteler. Kültürü ise birer Show business olarak ele almaktadırlar. Ancak yenidünya düzeninde pasif değil aktif, nesne değil özne, başkalarının oyununda piyon değil oyun kurucu olmak istiyorsak bu pahalı ve zaman alıcı yatırımları yapmak zorundayız.

Öyleyse bu noktada eğitim ile ilgili kadrolara el atmakta fayda var. Mesela eğitim yönetimi alanına. Malum ülkemiz bir kırk yıllık işgal girişiminin hainlikte zirve noktası olan 15 Temmuz darbe ve işgal girişimini atlattı çok şükür. Bu kırk yıllık işgal girişimi en önde eğitim işi ile yapıldı. Kırk yıl boyunca bu ülkenin çocukları eğitim yolu ile devşirildi ve birer hain haline dönüştürüldü. Ve bu süreçte çok önemli milli ve manevi değerler kullanıldı. Mesela bayrak kullanıldı güzel Türkçemiz kullanıldı ve tabii ki dini değerlerimiz kullanıldı. Bu hainler belli dönemlerde resmi okullarda görevli yöneticileri yurt dışındaki okullarına götürüp orada Show yapıp bu yöneticilerin adeta beyinlerini yıkıyorlardı. Ve aslında bilinçaltında bakın siz ne kadar acizsiniz biz ise ne kadar büyük mesajları veriliyordu. Dolaysıyla bu şekilde bir propaganda ve bilinçaltı algı mesajlarına maruz kalmış eğitim yöneticileri ile yeni nesil eğitim politikası oluşturmak biraz zor hatta imkânsız bir hal almaktadır.

O zaman yapılacak şey yeni nesil yönetici profilinin bir an önce oluşturulması ve şekillendirilmesidir. Motoru eski olan aracı ne kadar modifiye edersen et bir noktada mutlaka sizi yolda bırakacaktır. Bu noktada bakanlığın derhal yeni nesil eğitim yöneticileri oluşturmak için bir eylem planı hazırlaması ve bunu uygulamaya koyması gerekmektedir. Bunu yaparken de “Her pınar kendi kaynağından çıkar ve kendi kaynağını aşamaz” sözünden hareketle kendi öz kaynağına yönelmelidir. Bu gerçekten çok önem arz eden bir konudur. Eğitim sadece eğitim öğretim yılı başlarında gündeme gelecek bir konu değildir. Hayatın her anında her zamanında olması gerekmektedir. Hatta televizyonlarda eğitim ile ilgili programların mecburi programlar olarak konulması bile gerekmektedir. İyi bir taklit ile iyi bir taklitçi olunur ancak. Özgünlük kendi pınarını bulmak ve oradan su içilmesini sağlamakta yatmaktadır.

Aykut Karahan – cocukaile.net

Yeni Dünya Düzeni ve Risale-i Nur Hizmeti

Küresel güç odakları Ortadoğu, İslâm coğrafyaları ve zayıf ülkeler söz konusu olunca, sadece menfaatleri için hareket ederler. Bazen petrol gelirlerinin, bazen da diğer yeraltı kaynaklarının peşindedirler.

Şer şebekeleri, yeni dünya düzeninde “Kuvvetli olan haklıdır” prensibi ile hareket etmek isterler. Bu anlayışla haber ağları kurar, kamuoyunu yanlış bilgilendirir, mazlumları cani gibi gösterirler. Yeni dünya düzeni (!) kurma heveslilerinin bu yolun sonunda varmak istedikleri yer, tam anlamıyla bir kara düzendir aslında… Zayıfların ezildiği, maneviyatın, ahlâkın, adaletin olmadığı, insan haklarının rafa kaldırıldığı, hukukun ayaklar altına alındığı bir düzen…

Ancak, görülmesi gereken başka şeyler de vardır.

Maneviyattan nasipsiz güruhun unuttuğu, anlamadığı, asla da anlayamayacağı bir başka “yeniden yapılanma” gerçekleşmektedir dünyada: İman ve Kur’ân Medeniyeti.

İman ve Kur’ân Medeniyeti’ne dünyayı hazırlamakta olan en güçlü dönüştürücü sosyolojik realitelerden biri ise, şüphesiz Risale-i Nur Hareketi’dir.

Bu büyük hareket ve hizmet, temelde bir düşünce ve aksiyon hareketidir. Okumayı, fikri, bilgi üretimini esas alır. İhlâs, Allah rızası, imana hizmet ve samimiyet olmazsa olmazıdır. 

Risale-i Nur hizmetleri Amerika’dan Avrupa’ya, Asya’dan Afrika’ya uzanan coğrafyalarda insanlığa diriliş üflemektedir… Hizmetin vesile olduğu neticeler, çok yakın bir gelecekte, küresel ölçekte net olarak görünecektir Allah’ın izniyle.

Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden Milaslı Halil İbrahim Çöllüoğlu’nun Barla Lâhikası’nda yer alan mektubundaki şu satırlara bakalım:
Risale-i Nur eczaları bir şecere-i nuraniyedir ki, dalları aktâr-ı arza neşr-i envar ediyor. Ve ilânihaye edecektir. Karanlıklı bir gecede, semadaki yıldız ve kamerler, zemin yüzünde nasıl rehberlik ederlerse, Risale-i Nur eczaları da öyledir. Ve zulmette nura ihtiyaç ne ise, Risale-i Nur eczaları da odur.

“Bahr-i dalâlet mevcleri arasında, sefine-i Nuh (as) necat verir, her kim dahil olsa, tufan-ı maâsiden halâs bulur. Risale-i Nur eczaları, küre-i arzın mevsim-i erbaa kütüphanesinde bir bahardır. Ve bahar kadar letâfetlidir ve canbahştır. Ve ölmüş arza o bahar vasıtasıyla hayat verildiği gibi, Risale-i Nur eczaları da ölmüş arz kulûblara taze hayat verir. Risale-i Nur eczaları bir mürşiddir. İnsanı haksızlıktan hakka döndürür ve hayvanlıktan insaniyete ve esfel-i sâfilînden, âlâ-yı illiyyîne yükseltir.” (Barla Lahikası, s. 471)

Risale-i Nur isimli koca çınarın dalları bütün dünyayı manevî olarak aydınlatmaktadır. Aydınlatmaya devam edecektir. Karanlıkların kopkoyu olduğu gecelerde yıldızlar ve ay, dünyaya nasıl ışık verirlerse, bu eserler de aynı şekilde akıl ve kalplere manevî bir projektör olur.

Hz. Nuh’un (as) gemisine binenler nasıl kurtuldularsa, ilhamla yazdırılan, manevî kuvvete sahip bu eserler de, okuyanların kurtulmasına vesile olur. Marifet ve muhabbetle dopdolu kitaplar, ilkbahar mevsimine benzer. İlkbahar gibi kalplere huzur ve diriliş üfler. Sanki ölmüş gibi olan dünyaya, baharla nasıl yeni bir hayat üflenirse…

Marifetullah kaynağı eserler de, ölmeye yüz tutmuş, dünyada boğulmuş gönülleri canlandırır. Allah’ı tanıtan eserler, insanı haksızlıktan hakka döndürür; hayvanlıktan insaniyete, cehennem çukurlarından cennet bahçelerine yükseltir.

Yaşamakta olduğumuz tarihî süreç, insanlığın Kur’ân-ı Kerîm iklimine hazırlandığı, çok muazzam bir dönüşüm sürecidir.

Herkesin haberi olsun: Dünyanın manevî—iman, ihlâs, sevgi, marifet, muhabbet, yardımlaşma, iyilik—haritaları müspet yönde değişiyor.

Necati Kağan Çetin / Nur Postası