2. Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak.
3. Yemeğe besmele ile başlamak, Allah’ın sonsuz ikram ve nimetlerini tefekkür ederek yemek, sonunda da hamd etmek.
4. Yemekte tabağın kendi önümüze gelen tarafından yemek.
5. Yemeğe sofradakiler ile beraber başlamak.
6. Acıkmadıkça yememek, tam doymadan yemeği bırakmak.
7. Tabağa az yemek koydurtup artık bırakmamak.
8. Selâmı yaymak. Eve girince ilk söz olarak ev halkına selâm vermek.
9. Selâmla birlikte samimiyetle, tebessüm ederek musafahada bulunmak.
10. Hediyeleşmek ve gelen hediyeye aynıyla veya daha güzeliyle karşılık vermek.
11. Az gülmek, gülünce kahkaha ile değil, tebessüm ederek gülmek. Mütebessim olmak.
12. Çoğu zaman susmak, tefekkür etmek, ihtiyaç olunca konuşmak.
13. Tane tane, orta bir ses tonuyla konuşmak. Çok mühim şeyleri üç defa tekrar etmek.
14. Nefsî ve dünyalık bir şey için öfkelenmemek; buna mukabil bir hak zâyi olduğunda ve uhrevî meselelerde yeri geldiğinde Allah ve din hakkı için öfkelenmek.
15. Doğru sözle şaka ve mizah yapmak.
16. Boş işler (malayani) ile iştigal etmemek.
17. Ayakkabı giyerken önce sağdan başlamak, çıkarırken de önce soldan çıkarmak.
18. Takke ve sarıkla başı kapatıp namazı öyle kılmak.
19. Soğan ve sarımsak kokusuyla mescid ve meclislere yaklaşmamak.
20. Misafire elinde bulunandan ikramda bulunmak. Misafir ve ziyaretçileri temiz bir kılık kıyafetle karşılamak.
21. Esnemeyi mümkün olduğu kadar gizlemek. Ağzı elle kapayarak gidermeye gayret etmek.
22. Dâvete icabet ve hediyeyi kabul etmek.
23. Kapıyı üç defa vurmak, cevap verilmezse geri dönüp gitmek.
24. Emin ve muttakî insanlarla istişare etmek, neticedeki karara tevekkülle uymak.
25. Cömertlik. “Cömert Allah’a yakın, cimri ise Allah’a uzaktır. Cömertlik kökü cennette olan bir ağacın dünyaya sarkmış dalıdır. Kim o dala tutunursa, o dal onu cennete çeker.”
26. Çok tefekkür etmek. “Tefekkür gafleti izale eder. Ölümü tefekkür etmek fani lezzetleri acılaştırır. Eşyanın üzerindeki fena damgasını gösterir.”
27. Borçlanmalarda durumu yazıyla veya bir şahitle tevsik etmek. Böyle bir tedbir asla itimatsızlık sayılmaz. Anlaşmalarda değişik tevil ve tefsirlere yol açacak boşluklar bırakılmamalıdır. Durumu net olarak tesbit etmek lâzımdır.
28. Ölmüş kimseleri hayırla yad etmek.
29. Mevtanın ardından yüksek sesle ve çırpınarak, saç baş yolarak ağlamamak. Böyle yapmak kadere itiraz ve Cenâb-ı Hakk’ın takdirini itham etmek olur.
30. Hasta akraba, dost ve arkadaşları ziyaret etmek. Onlara tesellî ve ümit vermek. Ziyareti uzun tutmamak. Hastanın hoşa gitmeyecek hallerini başka yerde anlatmamak.
31. Sıla-i rahimde bulunmak. “Akrabayla alâkayı kesen bir kimsenin bulunduğu meclise Allah’ın rahmeti inmez.”
32. Anne-babaya itaat etmek, onlara ihsanda bulunmak, kalplerini kırmamak ve hayır duâlarını almak.
İşte sünnet-i seniyyenin yaşanmasında daha bunlar gibi birçok hikmetler vardır. Bu sebeple, her Müslüman sünnet-i seniyyeyi yaşamayı ve yaşatmayı kendisi için en mühim vazife olarak görmelidir.
Risale-i Nur Enstitüsü