Etiket arşivi: ramazan

Londra’da Ramazan

Ramazan ayı bütün Dünya’da okunan Kur’an-ı Kerimler, kılınan Teravih Namazları, paylaşılan ekmekler verilen iftar ve sahurlarla devam ediyor.

Peki, Londra’da Ramazan nasıl geçiyor?

Dost Tv İyi Haberler’e telefonla bağlanan İsmail Hakkı İnan Londra’daki Ramazan faaliyetlerini anlattı. Ruba Vakfı bünyesinde bastırılmış olan Ramazan’a özel broşürlerden bahsetti –ki yakında broşürün orijinalini de sitemize ekleyeceğiz.-

Londra irtibat: london(at)rubavakfi.org

İşte o haber:

Filipinlerde Ramazan Bir Başka Şimdi…

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh.

Allah’in selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun, Türkiye’ye yaklaşık 11-12 bin km uzaklardan, Filipinlerden sizlere selamlar gönderiyoruz.

Cenab-ı Hakk’a sonsuz şükürler olsun bizleri yeni bir Ramazan’a daha kavuşturdu. Her sene olduğu gibi daha Ramazan gelmeden imsakiyeler bastırılıp dağıtıldı. Camilere mahyalar asıldı. TV ve radyo kanallarında Ramazan ile ilgili birçok program düzenlendi. Belediyeler birçok yere iftar çadırları kurdu.

Ramazan’ın gelişiyle birlikte ramazan pideleri hurmalar sofralardaki yerlerini aldı. Arş-ı Ala’ya yükselen salavatlarla camilerde teravihler başladi. Ramazan boyunca iftar çadırlarında halkımız birbiriyle kucaklaşıyor. Akrabalar, komşular birbirlerinni iftarlara davet ediyorlar..

Bütün bu sahip olduğumuz değerlerin ne kadar paha biçilemez, ne kadar kıymettar olduğunu bunların birçoğunun olmadığı Filipinlerde daha net anlıyoruz. Evet Allah insanları çeşit çeşit yaratmış. Kimini siyah kimini beyaz yaratmış, kimini güçlü kimini zayıf, kimini zengin kimini fakir yaratmış. Bununla birlikte güçlünün zayıfa, zenginin fakire imkanlar dahilinde Allah namına yardımcı olmasını emrediyor. Dolayısıyla çoğunluğu hristiyanların teşkil ettiği Filipinlerde yaşayan yardıma muhtaç müslüman kardeşlerimiz de Türkiyedeki gibi Ramazan heyecanını yaşasınlar düşüncesiyle Çare Yardımlaşma ve Kalkınma Derneği olarak harekete geçtik.

Daha Ramazan gelmeden ülkenin çesitli şehirlerinde birçok üniversitede Ramazan konferansları düzenledik. Ramazan, oruç ve Kuran’la alakalı müslüman ve hristiyan oğrencilerin katıldığı sorulu cevaplı açık oturum Razaman Forumlar düzenledik. Bunların yanında kitap sergilerimiz vardı. Bu kitap sergileri vesilesiyle hayatında ilk kez Kuran’ı Kerim gören insanlara ulaşmış olduk. Bu insanlar Allahı, imanı, peygamber efendimizi (asm), Kuranı, islamı anlatan kitapları hayatlarında ilk kez gördüler, okuma inceleme fırsatı buldular. Dolayısıyla bu kitap sergileri çok yoğun bir ilgiyle karşılanmıştı. Ramazan’ın gelmesiyle birlikte iftar programlarımız başladı. Ramazan kumanyaları için ihtiyaç sahibi aileler ziyaret edilmek üzere tespit edildi.

Cenab-ı Hakka sonsuz şükürler olsun Filipinlerde yaşayan müslüman kardeşlerimiz de böyle kısaca tarif etmeye çalıstığımız bir faaliyet yelpazesiyle bu Ramazanı daha heyecanlı ve coşkulu geçiriyorlar. Burada hediye edilen bir ramazan kumanyası, düzenlenen bir iftar müslüman kardeslerimiz için güzel bir maddi yardım olduğu gibi onlara şöyle manevi bir mesaj iletiyor:

Her ne kadar siz çoğunluğu hristiyanların teşkil ettiği bir ülkede müslümanlar olarak zorluk çekseniz de, sorunlarla karşılaşsanız da Alem-i İslam olarak bütün dünyada yasayan müslümanlar hepimiz tek bir aileyiz ve sizin yanınızdayız, bu Ramazan da sizinle beraberiz. Allah’ın bize ihsan ettiği nimetleri sizinle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz…

Ramazan heyecanı diyoruz hep, işte bir örneğini paylaşmak istiyorum. Bu ramazanin ilk günü 15 yaşında yeni müslüman olmuş lise 2. sınıf öğrencisi bir kardeşimizin de ilk orucuydu. Akşam ezanı okunduğunda herkes orunucu açmak için heyecanla suya, hurmaya, meyvelere vs. yöneldiğinde bu kardeşimizi bir elinde hurma bir elinde su ne yapacağını bilemez bir vaziyette gördük. Heyecanla, artık yiyebilirmiyiz yani, şimdi ne yapmalıyım diye sordu, orucu nasıl açacağım? Hep beraber güldük, sen bugün hurmadan başla dedik. O kadar heyecanlıydı ki ilk orucunu açarken… Belki biz küçüklükten alışkınız iftar sofralarına, davetlere ama burada öyle değil ki.

Diğer yandan bu kardeşlik tablosunun ilettiği bir de küresel bir mesaj vardır: Hiç şüphe yok ki islam sevgi barış ve kardeslik dinidir, dostluk ve muhabbet dinidir. Işte bu ramazan programları islamin sahip olduğu bu kudsi manaların en güzel bir şekilde hayata geçirilmiş uygulamaları oluyor. Dolayisiyla bu faaliyetler burada yasayan musluman olmayanlarin da bir hayli ilgisini cekiyor ve bazilari heyecanla islamiyeti kucaklayip musluman oluyor.

Bunların neticesinde buradaki müslüman kardeşlerimizin yaşadıkları mutluluğu tarif etmekten aciziz. Hepimizin bildiği gibi mutluluk ve huzur tebessümlerle gülücüklerle ifade edilir. Fakat mutluluk heyecanı bazen öyle bir seviyeye ulaşır ki işte o zaman insan duygularını ancak sevinç gözyaşlarıyla ifade eder. İşte Türkiye’den yardımseverlerin desteğiyle buralarda düzenlenen Ramazan programları insanları böyle mutluluklara kavuşturuyor.

Islam tarihini inceledigimizde de müslümanların zor durumda kalan yardıma muhtaç kardeşlerinin imdadına koştuğu birçok hadiseyle karşılaşırız. Bunun en güzel ve ilk örneklerinden biri de şudur: Daha İslamiyetin doğuşu sırasında Mekkeli müslümanlar zulme uğradığında Medine halkı onlara yardım etmek için canını malını mülkünü vatanını seferber ederek “Ensar” ünvanına mazhar olmuştur.

Cenab-ı Hakk’a sonsuz şükürler olsun bugün biz de Çare Yardımlaşma ve Kalkınma Derneği olarak aziz milletimiz adına iftiharla dünyanin çeşitli bölgelerindeki yardıma muhtaç kardeşlerimizin derdiyle dertlenmenin, sorunlarına kulak vermenin ve bunların neticesi olarak onların mutluluğuyla mesrur olmanın tarif edilemez heyecanı ve mutluluğunu yaşıyoruz.

Son olarak buradan Türkiye’deki tüm kardeşlerimize hayırlı ve bereketli ramazanlar dileyerek yardımlarından dolayı şükranlarımızı sunuyoruz ve Alemlerin Rabbi olan Allah’tan niyaz ediyoruz ki; düenlenen bütün programlar için maddi manevi desteklerini esirgemeyen tüm hayırseverler ile birlikte bizi Ensar’in mazhar oldugu manalara vasıl etsin, amin, bihürmeti seyyidil mürselin.

Allah’a emanet olun…

Filipinler Çare Gönüllüleri adına

Enes Bahadır – Iligan , Filipinler

www.NurNet.Org

Ramazanda İlk Günlerde Sorulan Sorular

Soru: 1

 –Ramazan’ın ilk günlerinde en çok maruz kalınan yanlışlar, oruçlu olduğunu unutarak yemek, içmek gibi oruç bozucu yanlışlardır. Bu gibi unutarak oruç bozmalarda ne lazım gelir? ‘Orucumu nasıl olsa bozdum’ diyerek yemeye devam mı eder? Yoksa hatırladığı anda hemen bozmasını bırakıp orucunu sürdürür mü?

 Cevap: Unutarak orucunu bozanı Rabb’imiz bağışlamaktadır. Bu sebeple hatırladığı anda hemen yeme içmesini bırakıp orucuna devam eder, orucunu kurtarmış olur. Bu sebeple kasti değil de unutarak orucunu bozanların hatırladıkları anda bozmayı hemen bırakıp oruca devam etmeleri gerekir. Özellikle Ramazan’ın ilk günlerinde dikkatli olmalı, unutarak da olsa oruç bozucu bir yanlışa düşmemelidir. Şayet böyle bir oruç bozma yanlışına maruz kalırsa bozmayı hemen bırakıp orucuna devam etmeli, orucum bozuldu diye oruçtan vazgeçmemelidir. Rabb’imiz (kasti değil de) unutarak oruç bozmaları bağışlamaktadır.

 Soru: 2

 –Ramazan’da bir de (unutarak değil de) hata ile oruç bozmalara maruz kalınmaktadır. Bu hata ile bozulan oruçlara yine devam edip sonra yeniden tutmak mı gerekmektedir?

 Cevap: Evet, oruçlu olduğunu hatırladığı halde bir dikkatsizlik ve ihmal sonunda bozduğu oruca hata ile bozma denmektedir. Böyle hata ile bozulan oruçların sonra yeniden tutularak kaza edilmesi gerekmektedir. Mesela, abdest alırken, yahut da guslederken oruçlu olduğunu hatırında tuttuğu halde kaza ile boğazından aşağıya su kaçıran kimse orucunu hata ile bozmuş sayılır. Bu orucuna yine devam eder. Ancak Ramazan’dan sonra hata ile bozmuş olduğu bu orucunu yeniden tutması gerekir. Bir de imsak vakti girdiği halde girmedi zannı ile yemeye devam eden insan ya da iftar vakti girmediği halde girdi zannıyla orucunu açan insan da orucunu hata ile bozmuş olur. Bu orucuna yine devam eder, ancak Ramazan’dan sonra yeniden tutarak sağlam oruçla değiştirmesi gerekir.

 Hata ile bozulan oruçlar için kefaret değil sadece gününe gün olarak kaza yeterli olur. Çünkü bunda kasıt yok, sadece dikkatsizlik söz konusudur.

 Soru: 3

 –Oruç ezanla başlar, ezanla mı biter? Yoksa vakitle başlar yine vakitle mi biter?  Bu konudaki yanılmaları nasıl önleyebiliriz?

 Cevap: Hemen ifade edelim ki, oruç ezanla değil vakitle başlar, vakitle biter. Ezanlar orucun başlama vaktini değil namazın başlama vaktini bildirir. Ayrıca ezanı okuyan insan yanılıp erken de okuyabilir, geç de kalabilir.

 Bu ihtimallerden dolayı orucun başlama ve bitme vaktini takvimdeki imsak ve iftar dakikaları ile tespit etmek gerekir ki, hata ile oruç bozmaya maruz kalınmasın. Çünkü imsak vakti girdiği halde girmemiş zannederek yemeye devam eden, orucunu hata ile bozmuş sayılır. Nitekim iftar vakti girmediği halde girdi zannıyla orucunu açanın da hata ile oruç bozmuş sayılacağı gibi…

 Soru: 4

 –Her günün orucu tek başına bir oruç olduğundan her oruca iftardan sonra imsak vaktine kadar niyet etmek gerekiyor mu? Niyet için sahura kalkma şartı var mıdır?

 Cevap: İftardan sonraki her dakika, imsak vaktine kadar niyetin vakti sayılır. Kaldı ki, kendini oruca baştan kilitleyen insanlarda bu niyet Ramazan boyunca kendiliğinden oluşur. Niyet etmedim diye bir vesveseye kapılmaya gerek olmaz. Ancak sahura kalkarak az da olsa bir şeyler yemek, en azından bir bardak su içmek hem sahur sünnetini yerine getirmek olur hem de Ramazan ayının özelliğini fiilen yaşamış, niyetini de fiilen yapmış sayılır.

Ahmet Şahin

www.ahmetsahin.org

İrade Kahramanları Ve Mazeret Masumları

Rabbimiz sonsuz merhamet sahibidir. Bütün sene boyunca verdiği nimetlerine karşı serbest bıraktığı biz kullarını, bir aylık oruç ibadetiyle mükellef kılmış, hem sıhhatlerini kazanmaları hem de sahip oldukları nimetlerin farkına varmaları için günahlarının affına sebep olacak bir irade imtihanına tüm kullarını tabi tutmuştur. Bu irade imtihanında zaaf göstermeyip oruçlarını tutanlar çok şey kazanırlar, hiçbir şey kaybetmezler. Tutmayanlar ise hiçbir şey kazanmazlar; ama ( ebedi hayatları adına ) çok şey kaybederler.

Bunun için nefse ve şeytana uymayan irade kahramanları, Ramazan-ı Şerifin şanına ait hürmeti çiğnemeyerek tüm Müslümanlarla birlikte oruç tutarlar, yine herkesle birlikte iftar eder,bayrama ulaşırlar.. Böylece bir aylık irade imtihanından yüz akıyla çıkar,şükür duyguları içinde hep birlikte bayram yaparlar..

Bununla beraber, yine sonsuz merhamet ve şefkatin sahibi Rabb’imiz, kullarının oruç tutamayacak derecede mazereti olanlarını da ayırır, onlara oruçlarını ileride özürleri geçince tutma izni de verir.

 – Kimler Ramazan’da herkes oruçlu iken oruçlarını tehir etme iznine sahip olan mazeretli masumlar? Bunları kısaca şöyle sıralayabiliriz.

 1- En başta oruç tutacak yaşa erişmemiş küçük çocuklar: Bunlar erginlik yaşına ulaşmadıkça oruç tutmakla yükümlü olmazlar. Tutarlarsa sevabı, onları alıştıranlara da şamil olur. Mükellefiyet yaşının son sınırı, on beş yaş denmişse de esas yükümlülük, kızlarda özel hal, erkek çocuklarda ihtilam olma durumunun başlamasıyla kesinleşmiş olur. Bu tespitler yapılamazsa on beş yaş son mükellefiyet yaşı olarak kabul edilir.

 2- Oruç tutma gücünü kendinde bulamayan yaşlılar: Bunlar oruç tutmaları halinde halsizlikleri daha da artarak zor durumda kalacaklarsa tutmazlar. Bu yaşlıların maddi imkanı müsait olanları, tutamadıkları her oruç başına birer fitre verirler yoksula. Oruçlarını yoksula verdikleri bu fitre miktarı fidyelerle tutmuş sayılarlar. Her oruç başına bir fitre veremeyecek durumda olanlardan ise Rabb’imiz onu da bağışlar, borçlu da kalmazlar.

 3- Yaşlı değil, fakat hasta olanlar: Oruç tutacak olurlarsa hastalıkları fazlalaşacak, sıhhatleri daha da bozulacaksa sıhhatine kavuşunca tutmaya niyet ederek beklerler. İyileşince tutarlar..

 4- Hamile hanımlar: Taşıdıkları çocuklarına bir zarar geleceğini düşünüyorlarsa doğumdan sonraki müsait devrede tutmaya niyet ederek oruçlarını tehir ederler.

 5- Doğumdan sonra çocuk emdirmekte olan anneler: Oruçlu iken sütün azalacağını, emen çocuğun ya da annenin zarar göreceğini düşünüyorlarsa oruçlarını tehir eder, sonra tutarlar.

 6- Her ay belli günlerdeki özürleri başlamış bulunan hanımlar : Bunlar da oruçlarını bu halleri başlayınca bırakırlar; bitince başlarlar. Bu özürlerini başlatmamak için önceden ilaç almaya mecbur değiller.

 7- Seferde (yolcu) olanlar: Oruç günlerinde doksan kilometreden az olmayan yolculuğa çıkmış bulunanlar, tutarlarsa sevaplısını tercih etmiş olurlar, tutmazlarsa verilen ruhsattan istifade etmiş sayılırlar, vebale girmiş olmazlar.

 Orucun ilk günlerinde en çok karşılaşılan unutarak oruç bozmanın hükmüne de kısaca bir işarette bulunalım:

 – Oruç, sabaha karşı imsak dakikasının girmesiyle başlar, akşam da iftar dakikasının girmesiyle biter. Bu giriş ve çıkış sınırları içinde oruçlu bulunan insan, yeme, içme gibi orucu bozucu hallerden kesinlikle uzak durur. Ancak unutarak orucunu bozacak olursa hatırladığı anda hemen ağzındakini dışarıya çıkarır, orucuna yine devam eder. Çünkü Rabbimiz unutarak oruç bozmadan sorumlu tutmuyor kullarını. Ancak unutan insan nasıl olsa orucumu bozdum diyerek yemeye devam etmemeli, hemen ağzındakini çıkarıp orucunu sürdürmelidir. Hatırına geldiği halde orucum bozuldu diye yemeye devam eden adam, o orucu sonra tekrar tutmaya mecbur olur. Hatta keffaret cezası gerekir diyenler bile vardır. Onun için dikkatli olunmalıdır.

Ahmet Şahin

En iyi Ramazan: 8 yol!

İşte bu Ramazanı unutulmaz yapmak için 8 pratik ipucu!

-Dua

Öncelikle Allah’a bu Ramazan’ı şimdiye kadar yaşadığınız en unutulmaz Ramazan yapması için dua edib. Her şeyin anahtarı O’nun elinde olduğuna göre..

-Zihninizi ve herşeyi sakinleştirin..

Tv, internet, radyo, cep telefonu, iPod, mp3 çalar… ne varsa günün tamamında olmasa bile en azından 15-20 dk. kapatın. Sakin bir yer bulun, gözlerinizi kapatın ve Rabbinizle irtibat kurun.. En başta aklınız lüzumlu-lüzumsuz bir çok şeyle dolu gibi görünecektir. Fakat siz onu şu 3 şeyi düşünmeye zorlayın:

  • Allah
  • hayattaki gayeniz
  • hayatınızı gerektiği gibi yaşayabiliyor musunuz?

Bunu her gün yapmayı deneyin. Veya en azından haftada 3-4 gün yapmayı deneyin.

-Büyük Müslümanları öğrenin

Daha önce okumuş, öğrenmiş olsanız bile Hayatü’s Sahabeyi bu sene bir daha okuyun. Her gün bir sahabenin hayatını okuyun, dinleyin. Kısa ve öz de olsa, bu başka müslümanların ne kadar zorluklar karşısında imanlarını koruduklarını öğrenmenin muhteşem bir yolu. Mutlaka denenmesi gereken bir yol!

-Kur’ânla irtibat kurun

Kur’ân Rabbimizin bizimle konuşması. Ruhun kemale ermesinde çok önemli bir adım. Bu Ramazan, Kur’ân’a yeni bir yolla sarılın. Düzenli olarak Kur’ân okuyorsanız, bu sefer uzun zamandır okumadığınız bir sureyi deneyebilirsiniz. Düzenli olarak okumuyorsanız, günde sadece 2 dk. okuyabilirsiniz. Her gün öylesine açtığınız bir sayfadan itibaren 2 dk. okumayı deneyin!

Aynı zamanda, bir Kur’ân günlüğü tutup, o gün okuduğunuz Kur’ân ile alakalı hislerinizi fikirlerinizi yazabilirsiniz..

-Başkalarını ihmal etmeyin

Aileden uzak olursa olsun, çocuklarıyla/eşiyle problemleri olan insanlara bu Ramazan hususi bir gayretle daha fazla yardımcı olmaya çalışın. Bunun karşılığında alacağınız manevi lezzete fazlasıyla değer!

-Açları doyurun

Mideniz daha Ramazanda bayram yaparken, o dilenciye bir iki kuruş daha verebilirsiniz, yemek mutfaklarında/çadırlarında gönüllü çalışabilirsiniz, eve/işe giderken bir iki eve yiyecek bi şeyler bırakabilirsiniz.. Aynı zamanda son felaketlerdeki insanları da unutmayın.. Yardım edecek bir yer bulmak çok kolay..

-Hayat boyu yapageldiğiniz bir yanlışı bitirin!

Sizi rahatsız eden hareketleriniz neler, bi düşünün. Sonra en kötüsünü bulun. Tembellik? Gurur? Hor görme? Cimrilik? Sabırsızlık? Ne olursa olsun, bu Ramazanı onun için bir son yapın. Her gün o kötü huyunuzun aksini gerektiren şeyler yapın. Allah’ın izniyle, bir süre sonra ne büyük bir değişiklik yaptığınızı şaşırarak farkedeceksiniz!

-Kadir gecelerini kullanın!

Ramazan’ın son on gecesine boşuna Kadir gecesi denmemiştir. Bu hususi zamanları içten, ihlaslı, kalbî duâlarla, kendinizi gözden geçirerek ve ciddi düşüncelerle geçirebilirsiniz..

Hayırlı Ramazanlar..
www.siyahnur.com