Kategori arşivi: Duyuru & Etkinlikler

Hizmet Rehberi İngilizce Olarak Neşredildi

Sözler neşriyat eliyle Risale-i Nurun sesi gürleşiyor. Risale-i Nur hizmetinin esaslarını ders veren ve Zübeyir GÜNDÜZALP Ağabeyimiz tarafından hazırlanan Hizmet Rehberi ingilizce olarak neşredildi. Hizmet rehberinin mahiyeti ve Risale-i Nurun hizmet metodunu ders veren MUKADDEMESİNİ aşağıya derc ediyoruz.

Kitap temin etmek için: www.sozler.com.tr


اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

Mukaddime

Risale-i Nur şahs-ı manevîsinin mümessil-i muhteremi, ebedî Kur’an hakikatlerinin dellâlı, mübelliği ve nâşiri olan ve bütün şahsiyetini Risale-i Nur vasıtasıyla –biiznillah– ebede kadar istifade ve istifazaya medar bir şekilde devam ettiren Üstadımız Bedîüzzaman Said Nursî Hazretlerinin meslek ve meşrebine dair Kur’an’dan ders aldığı çok muazzam bazı hakikatleri, hizmet-i imaniyede bulunan Nur şakirdleri için daima tazelenen bir dersimiz ve her vakit temessük edeceğimiz değişmez düsturumuz, maddî manevî her türlü engeller karşısında muvaffakıyete, rıza-yı İlahîye îsal edici en ehemmiyetli rehberimiz manasıyla neşrediyoruz.

Çünkü Risale-i Nur’un dairesi çok genişlemiş; çok muhtelif efkâr ve mizaç sahipleri, bu hizmet safında yer almışlardır. Elbette bütün efkâr, kanaat, meslek ve meşrepler üstünde makam-ı sıddıkıyette yer tutmuş ve şahs-ı manevî-i Âl-i Beyt’in mümessili olarak hizmet-i Kur’aniyenin başına geçmiş Üstad Bedîüzzaman’ın a’zamî ihlas, a’zamî sadakat ve a’zamî fedakârlık manasını ihtiva eden, gösteren ve işaret eden mesleğini nazara vermek lâzım gelmektedir. Ta ki hizmet-i Nuriyede bulunacak Kur’an şakirdleri kıyamete kadar bu düsturlar muvacehesinde hareket etsinler. Muvaffakıyetin ve rıza-yı İlahîye nâiliyetin ancak bu suretle mümkün olacağına kat’î kanaat getirsinler.

Şimdi câmia-i İslâmiye umumiyetle Risale-i Nur’da tecelli eden hakikat-i Kur’aniyeye sarılmış bulunmaktadır. Hem nev-i beşerin dahi cazibedar siyaset hâdiselerinin tevakkufu neticesinde, rahmet-i İlahiye ile hakaik-i Kur’aniyeye yapışacağı emareleri görünüyor. Hem Kur’an’ın hak ve hakikate, akıl ve mantığa dayanan delil ve hüccete istinad eden ve bütün meselelerini akla tesbit ettiren bir Kitab-ı Mukaddes olduğunu, zeminin her tarafında ve kâinat safahatında neşreden, ilan ve ispat eden Risale-i Nur bugün âlem-i İslâm ve insaniyetin nazar-ı takdir ve tahsinini celbetmiş bulunuyor. Bu itibarla Risale-i Nur’un mazhar olduğu küllî muvaffakıyet ve mahiyetinin ve Hazret-i Üstadın mazhariyetinin esaslarını ifade etmek icab ediyor.

Risale-i Nur hizmetinde tecelli eden rıza-yı İlahî ve tevfik nurlarının tevali ve devam etmesi için herhalde Hazret-i Üstad Bedîüzzaman’ın takip ettiği meslek ve meşrebi, yarım asra yaklaşan uzun bir hizmet devresinde muhtelif hâdiseler, şiddetli tazyikat ve hücumlar karşısında maddî ve manevî engeller içerisinde takındığı tavır, niyaz ve yaşadığı halet-i ruhiye ve gösterdiği azim ve sadakat gibi ahvali olan “Sıddıkıyet mesleğidir.” ki Nur talebeleri için ehemmiyetle bilinmek, anlaşılmak ve yaşanmak icab eder.

Çok dikkatle üzerinde durulması, tefekkür edilmesi gereken bedihi bir hakikat vardır ki o da şudur: Risalelerde, mektuplarda, lâhikalarda defalarca yazıldığı gibi mübarek Üstadımıza müracaat edenler ve ziyarete gelen bütün ziyaretçiler hemen umumiyetle daima görüyorlardı ki:

Üstadımız onların nazarlarını Risale-i Nur’a tevcih ediyordu. Acaba bunun sırr-ı hikmeti ne idi? Mütemadiyen ne için bu noktada tahşidat yapıyordu?

Evet bu, muazzam bir hakikattir ve Hazret-i Bedîüzzaman’a kâfil bir muazzam hakikatin ifadesidir ki dersimizi hakaik-i Kur’aniye ve envar-ı imaniye hazinesi olan Risale-i Nur’dan aldığımız gibi birbirimizle manevî münasebet, alâka, uhuvvet ve muhabbet düsturlarımızı da hep o Risale-i Nur’dan ders alacağız.

Evet bu zamanda, bu dehşetli ve cihan-şümul hâdiseler hengâmında Kur’an şakirdleri cüz’î ve küllî, ferdî ve içtimaî bütün ders ve ikazlarını Risale-i Nur’la tahsil edeceklerdir. Çünkü Kur’an’ın bu asra bakan vechesini ve Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın bu zamandaki vezaif-i diniye tavrını küllî bir mana ile şimdi bu suretle Risale-i Nur’la görmüş, anlamış bulunuyoruz.

Bu Hizmet Rehberi’ndeki yazılar, bahisler; Risale-i Nur’un Mektubat, Lem’alar, Şuâlar, Müdafaalar ve Lâhika Mektuplarından alınan ve hizmet-i Nuriyeye kısmen meslek-i Nuriyeye temas eden kısımlardan ancak birer cüzüdür. Risale-i Nur baştan başa bütün hakaik ve bahisleriyle mektubat ve müdafaat, hepsi de bu asırda bir cadde-i kübra-i Kur’aniye olan bu sırat-ı müstakim âyine-i mücellasını beyan ve ifade ederler. Risale-i Nur müellifi muazzez Üstadımız uzun yıllar boyunca hizmet-i Nuriyenin muhtelif safhalarında talebeleriyle birlikte maruz bırakıldığı çeşitli hallerde zaman ve zemine münasip ve o hallere muvafık ders, ikaz ve irşadlarda bulunmuştur.

Risale-i Nur’daki hakaik, nasıl ki doğrudan doğruya feyz-i Kur’an’dan mülhem hakaik-i imaniyedir, zaman ve zemine göre değişmez ebedî hakikatlerdir. O kudsî hakaikin ders ve taliminde, neşir ve ilanatında da hizmete taalluk eden irşad, ikaz, teşvik ve tergibi tazammun eden şu gelecek meseleler de herhalde değişmez dersler ve esasattır ki Nur talebeleri hayatın ve hizmetin muhtelif saha ve safhalarında onlardan istifade ederler, müşkülatlarını giderirler. Daha geniş istifade için bu Hizmet Rehberi’nin menbaı olan Külliyat-ı Nuriye ve mektubatı mütalaa etmelidirler. Bu Hizmet Rehberi ancak o küllî ve muazzam hakikatin bir küçük numunesidir.

Bu Rehber’deki bazı kısa bahisler ve cümlelerden derhal o bahis ve cümlelerin alındığı risalelere müracaatla meseleleri geniş ispat ve izahatla elde etmek, derk etmek lâzımdır.

Hizmet Rehberi’nde esas umde ve hakaik, İhlas Risaleleri ile Uhuvvet Risaleleridir. İhlas Risalesi’nin on beş günde bir defa okunmasının emredilmesiyle, sırr-ı ihlas ve uhuvvetin Nur talebeleri mabeyninde bizzat istimalinin azameti ve ehemmiyeti anlaşılmaktadır. Bu Hizmet Rehberi, Külliyat-ı Nur’dan ve mektuplardan, İhlas ve Uhuvvet Risalelerindeki düsturları ve esasları teyid ve takviye eden bahislerden müteşekkildir.

Cenab-ı Erhamü’r-Râhimîn’den bütün esma-i hüsnasını şefaatçi yapıp niyaz ederiz ki bizleri sırr-ı ihlasa muvaffak eylesin, âmin!

Nur Talebeleri

***

www.NurNet.Org

Envar Neşriyat Yeşilköy Kitap fuarında . .

Envar Neşriyat Yeşilköy Kitap fuarında . .

Yakın bir süre önce Hizmet Vakfı ve Envar Neşriyat Birleşmişti. Bu birleşmeyle hizmet kuvveti artmış oldu.

Yeşilköy Kitap fuarında Envar Neşriyat yerini aldı. Ziyaretçiler tarafından sık uğrak yeri olan stantta Zülfikar, Tılsımlar, Siracunnur, Fihrist Risalesi ve Diyanet Baskısı Risaleler ve Tevafuklu Kur’an-ı Kerimler ilgiyle karşılanmakta olup yeni çıkan başka eser olup olmadığı da sorulmakta.

Bu fuara daha çok öğrenciler rağbet göstermektedir.
10 gün sürecek olan fuarda Envar Neşriyat sizleri beklemekte.

 

Ezkar-ı Nuriye

Ezkar-ı Nuriye

Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin okumuş olduğu gayet derecede nurlu ve faziletli olan bazı ezkâr ve evradı tek bir eserde toplamaya muvaffak olmakla Cenâb-ı Hakk’a son sonsuz hamd u sena ederiz.

Bu eser hazırlanırken seçilen ezkâr ve evrâdlar; ekseriyetle Risale-iNur’da zikredilen ve bizatihi fazileti Üstad Hazretleri tarafından belirtilen ezkârlardır. Bu ezkâr ve evrâdları, kitabımıza almadan birçok asıl nüsha ile mukayese edip en sıhhatli halini, mecmuamıza dercetmeye gayret ettik.

Hususen, Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhanevî (k.s.) Hazretlerinin Mecmuat-ül Ahzab’ını birçok evrada, me’haz olarak kabul ettik.

Ayrıca, Üstadımızın yıllarca hizmetinde bulunan Merhum Tahiri Mutlu Ağabeyin, “Kırkanbar” isimli dua defteri de me’haz kitaplarımızdan biridir.

Zira bu mübarek ağabeyimiz, bu hususi defterine Üstad’ımızın okuduğu bazı ezkâr ve evradı kendisi için kaydetmiş ve bu defter de Üstad’ımızın nazarından geçmiştir.

Cenab-ı Erhamürrahiminden bu mecmuada emeği bulunan, tüm kardeşlerimizin defter-i hasenatlarına, kâinatın umum zerratının,umum zamanlarındaki umum dakikalarının, bütün âşirelerine darbedilip, hasıl-ı darb adedince, haseneler yazmasını niyaz ediyoruz. 

Ve bu mecmuayı, okuyan tüm kardeşlerimizin; Risale-i Nur’dan istifade ve istifazelerinin ziyadeleşmesini, Cenab-ı Kibriya Hazretlerinden dua ediyoruz. 

14×20 cm. ebat

956 sayfa

şamua (sarı) kağıt

ciltli         42 TL

   Kitap Temini için: 0354 217 14 88

Selam ve dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

Ali Ulvi KURUCU Yad Edildi

Ali Ulvi KURUCU Yad Edildi

İlmi ve manevi izleriyle gönüllerde yer edinen Ali Ulvi Kurucu, vefatının 16’ncı yılında Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi ve Erguvan Yayıncılık tarafından, düzenlenen bir etkinlikte anıldı.

Üsküdar Belediyesi Valide Sultan vapurunda yapılan anma etkinliğine, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, Ali Ulvi Kurucu’nun sevenlerini ve yakın dostlarını katıldı.

TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı’nın sunumuyla gerçekleşen program, Hasan Lütfi Ramazanoğlu hocanın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Programın açılış konuşmasını yapan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, Ali Ulvi Kurucu’nun özellikle gençlere örneklik teşkil eden bir kişiliğe sahip olduğunu söyledi.

Türkmen “Merhum büyüğümüz Ali Ulvi Kurucu aslında bu aziz milletin her ferdine, gençlere, çocuklara, yetişkinlere örneklik teşkil edecek bir çileli hayatın, bir derdin, bir davanın önemli bir mensubudur. Özellikle 1930’lu yıllarda Anadolu’nun bir yiğidi olarak, ilim irfanın peşinde koşan, dini eğitim için hayatını adayan ve bunun için kutsal topraklara hicret eden, orada hayatını ve eğitimini sürdüren bir büyüğümüzdür. Çok meşakkatli ve zor bir hayatın sonunda özellikle günümüzdeki gençlere ışık tutacak tavsiyeleri, hayat hikâyesi ve yaşam tarzı hepimize örneklik teşkil ediyor. Bizler biliyoruz ki, hem dini hem milli hem de yerli olma adına böyle büyüklerimizin hayatını iyi anlamak, iyi okumak ve gelecek kuşaklara iyi anlatmak durumundayız.” dedi.

“Babam hep helal lokma kaygısı taşıyordu”

Medine’den gelerek programa iştirak eden merhum Ali Ulvi Kurucu’nun kızı Seher Bulut, babasıyla vefatından önce hastanede konuşma arasında yaptığı bir tavsiyeyi unutamadığını ifade ederek şunları aktardı:

“Seher kızım! Aman aman kul hakkına riayet edin. Zira sorgusu vebali çok zor olan bir meseledir’ demişti. Ruhunda titreşen, geceleri de uykusunu kaçıran, şehirlerinde ve dualarında yer alan, damarlarında dolaşan kan gibi hep helal lokma kaygısı taşıyordu. Şüphesiz helal bir gelir, sular gibi berrak bir özgeçmiş elde edilecek en büyük kazançtır. Kul hakkına geçme, Allah-u Teâlâ’nın sınırlarına yaklaşmak demektir. Şüphelerle döşenmiş bir ömür, onun için mayın tarlasında dolaşmak demekti. Ne pahasına olursa olsun dalavere ile bezenmiş, kazanç pahasına girmeden dürüstlük, sadakat ve emanet prensiplerini gözetmekteydi. Hayat yolculuğunu mertçe tamamladı. Başka türlüsü de Ulvi’ye asla yakışmazdı. Başkasının hesabına mertebe elde etmek tehlikeli vebaldi.  Omuzlara basarak yükselmeyi bir Müslümana hiç yakıştıramazdı. Böyle hastalıkların, ibadetleri sinsice içten içe kemirdiğini yeri geldikçe ifade ediyordu. Hesabın sadece ve sadece mahşer gününde Allah’a verileceğini ifade ediyordu.”

“Medine’de Türkiye’yi temsil eden tek bir kişi Ali ulvi Kurucu’ydu”

1970’li yıllarda anarşist eylemlerin olduğunu ve her gün onlarca gencih öldüğünü söyleyen eski milletvekillerinden Resul Tosun, gençlik dönemlerine denk gelen o yılları ve Medine’ye giderek merhum ile tanışmasını şu şekilde anlattı:

“1970’li yıllar, bizim de 20’li yaşlara denk gelen ve kanımızın kaynadığı bir dönemdi. Biz de İslami dernekler olarak üzerimize düşen vazifeyi yapıyorduk. Eylemlerin içine istemesek de giriyorduk. İstemesek de bize yapılan saldırılara karşılık vermek zorunda kalıyorduk. İslam adına hareket ediyorduk ama İslam’ı çok iyi bilmiyorduk. Ben o dönemde İslami öğrenmeye karar verdim ve 1976 yılında otostopla Medine-i Münevver’e ye gittim. Medine’de binlerce Türkiyeli vatandaş vardı. 200 kadar üniversite eğitimi gören Türkiye vatandaşı gencimiz vardı. Farklı meşreplerden ve mezheplerden birçok kişi olmasına rağmen Medine’de Türkiye’yi temsil eden tek bir kişi Ali Ulvi Kurucu’ydu. Kendisine orada 5 yıl boyunca refakat ettim. Eğer onu tek cümle ile özetleyecek olursak, Ali Ulvi Bey, her şeyden önce Kur’an hafızı, ilim ve kültür sahibi, edip, şair, meşale misali etrafını aydınlatan kültürlü bir insan, edep timsali, örnek şahsiyet, tevazu ehli, dost, kimsesizlerin kimsesi, herkesi bir araya getirebilen ve herkesin saygı duyduğu bir şahsiyetti.”

“İslam tarihini çok iyi bilen ve özümseyen bir şahsiyetti”

Ali Ulvi Kurucu’nun en az 200 yıllık kültür tarihini gençlere aktaran büyük bir şahsiyet olduğunu belirten Prof. Dr. Mahmut Kaya, “Ben, Ali Yakup Cenkçiler Hoca vasıtasıyla Ali Ulvi Bey’i tanıdım. Sonrasında aziz dostum Hayrettin Bulut Bey’in Ali Ulvi Kurucu’ya damat olmasıyla daha yakından tanıma imkânına kavuştum. Ali Ulvi Bey, Türk tarihini İslam tarihini çok iyi bilen ve özümseyen bir şahsiyetti. Hac ve umre mevsiminde İslam dünyasının her yerinden gelen mümtaz şahsiyetleri tanıması, onlardan bize hatıralar nakletmesi gerçekten ulaşamayacağımız bilgilerdi.” diye konuştu.

Hasan Lütfi Ramazanoğlu hocanın, Ali Ulvi Kurucu’nun kaleme aldığı kasidelerden birisini iki farklı makamda seslendirmesinin ardından, program yapılan dua ile son buldu.

Program sonunda ayrıca katılımcılara Ali Ulvi Kurucunun bir kitabı hediye edildi.

Ali Ulvi Kurucu kimdir?

1922 yılında Konya’da doğdu. Hacı Veyiszâde İbrâhim Efendi’nin oğludur. Dedesi Veyis Efendi ve amcası Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi, “ilim evi” olarak anılan aile ocağının dinî ilimlere hizmetleriyle tanınmış simalarıdır. İlk hocası olan babasının yanında hâfızlığını tamamladıktan sonra ilk ve ortaokulu Konya’da bitirdi. Babasından sarf-nahiv, K?dirî şeyhi Hâfız Ali Efendi’den kıraat okumaya başladı. O günkü şartlarda dinî ilimlerde derinleşmeye uygun bir ortam bulamayınca ailesiyle birlikte Medine’ye göç etti; oradan da yüksek öğrenimini tamamlamak üzere Mısır’a gitti.

Kahire’de Ezher Üniversitesi’ne kaydoldu (1939). Ezher’deki eğitimi süresince, Kahire’de ikamet etmekte olan eski şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi ile Mehmed İhsan Efendi ve Zâhid Kevserî gibi tanınmış kişilerden ders aldı, sohbetlerinden yararlandı. Altı yıllık bir eğitimden sonra babasının ölümü üzerine Medine’ye ailesinin yanına döndü. Burada uzun süre Evkaf Dairesi’nde İnşaat ve Sicillât emini olarak çalıştı. Ardından II. Mahmud’un inşa ettirdiği Mahmûdiye (1953-1975) ve Şeyhülislâm Ârif Hikmet (1975-1985) kütüphanelerinde müdür olarak görev yaptı, buradan emekliye ayrıldı. Kütüphaneciliği sırasında Arapça, Farsça, Türkçe kaleme alınmış binlerce yazma eseri tanıyan ve bunların tasnifini yapan Kurucu Türkiye ile olan bağını hiçbir zaman kesmedi; özellikle Türk hacılarıyla yakından ilgilendi. Emekli olduktan sonra Türkiye’de daha uzun süre kalmaya başladı.

3 Şubat 2002’de Medine’de vefat etti ve Cennetü’l-baki’ye defnedildi.

Eserleri: Dr. Muhammed İkbal (Ankara 1957), Ebü’l-Hasan en-Nedvî’nin Muhammed İkbal hakkındaki bir konferansından meydana gelen eseri; Zulmeti Yıkan Nur (Ankara 1958, Ebü’l-Hasan en-Nedvî’nin Mâzâ haşire’i-l âlem bi’1-hıtâti’l-müslimîn adlı Arapça eserinin “Câhiliyetten İslâmiyet’e” başlıklı ikinci babının tamamı ile üçüncü babının ilk kısmının tercümesidir; Gümüş Tül (İstanbul 1962), önce Nurdan Sesler (Ankara 1957) adıyla bir araya getirdiği tamamı aruzla yazılmış şiirlerini topladığı eseridir. Daha sonra yeni şiirlerin ilâvesiyle Gümüş Tül ve Alevler adıyla yeni basımları yapılmıştır (5. bs., İstanbul 1996); Asırlar Boyunca Parlayan Nur (İstanbul 1965). Faslı Şeyh İbrâhim b. İdrîs es-Senûsî’nin en-Nûrü’l-lâmi adlı eserinin çevirisi olup Ali Kemal Belviranlı’nın önsözüyle neşredilmiştir; Gecelerin Gündüzü (İstanbul 1990). Eser M. Ertuğrul Düzdağ tarafından yayıma hazırlanmıştır; Medine Notları (İstanbul 1999). Hayrettin Bulut tarafından yayıma hazırlanmıştır.

Ali Ulvi Kurucu’nun 1957’de Atıf Ural’ın teklifiyle Said Nursi için hazırlanan Târihçe-i Hayat adlı kitaba yazdığı önsöz en güzel nesir parçalarından biri kabul edilmiş ve adının duyulmasında bir hayli etkili olmuştur. Ayrıca Abbas Mahmûd el-Akk?d’dan çevirip şerhettiği Yirminci Asır Mütefekkirlerinin Hakkı Arayışı adlı yayımlanmamış bir eseri bulunmaktadır. 

Kaynak: (Nizamettin Aşkın- İLKHA)

www.NurNet.Org
 

YİRMİ ÜÇÜNCÜ SÖZ RİSALESİ ARNAVUTÇA OLARAK NEŞREDİLDİ

Risale-i Nurun Sesi Gürleşiyor. Tercüme eserlerle nurun tesir saha inkişaf ediyor. Son OlaraK Yirmi Üçüncü Söz Risalesi Arnavutça Olarak SÖZLER NEŞRİYAT tarafından neşredildi.
Kitap bilgileri:
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI’NDAN  – TRAJTESA RRETH NATYRES – YİRMİ ÜÇÜNCÜ SÖZ RİSALESİ – ARNAVUTÇA
CİLT      : KARTON KAPAK
EBAT    : ORTA BOY (10,5 x 16 cm)
KAĞIT  : 1. HAMUR

BASKI  : TEK RENK

SAYFA  : 107 SAYFA

YAYINEVİ: SÖZLER NEŞRİYAT
Temin etmek için: https://www.sozler.com.tr/23-SOZ-ARNAVUTCA,PR-380.html
www.NurNet.Org