Kategori arşivi: Şiirler

Gözünü Yukarı Dikme Oğul!

Oğul! Sen gözlerini yükseklere dikersen,

Düşersen, fazlasıyla pişman olacaksın sen.

 

Eğer dengeli yürürsen, zararın az olur,

Ölçüsüz yürüsen, elin her zaman boş olur.

 

Unutma ki, burasıdır bir imtihan yeri,

Kötü yere girersen, sonra dönülmez geri.

 

Madem ki şerefli mahluksun, korunmalısın,

Tüm hareketlerinde, tedbirli olmalısın.

 

Yoksa, pişman olanlarla beraber olursun,

Önünde, asla ummadıklarını bulursun.

 

Bu dünyadan, çoğu pişman olarak gittiler,

Ah, ne yaptım diyerek, dizlerini dövdüler.

 

Oğul! Yap ne yap, kendini sıkı hesaba çek,

Sana her an, Yaradanın hükmü olsun ölçek.

 

Yoksa, sen sonsuz hayata boş elle gidersin,

O kadar günah nasıl yaptım, kendine dersin.

 

Bunun için biz, yaşarken dikkatli olalım,

Ondan sonra, bize vad edileni bulalım.

 

 

Önceden gidenler gibi, pişman olmayalım,

Orada zararı çok, günaha dolmayalım.

 

Kardeş, mademki sen daha ölmedin, tevbe et,

Böylece, başından gitmiş olur o büyük dert.

 

Yoksa, o son pişmanlık insana fayda vermez,

Gittiği günlerimiz, kat’iyyen geri gelmez.

 

Aman, bize vad edilen mutluluk gitmesin,

Oranın ki o müthiş azab, bize değmesin.

 

Yoksa, o acıyı bizler tariften aciziz,

Rabbim, o azaptan bizi koru demeliyiz.

 

Oğul! Güzel ahlaklı olanlardan biri ol,

Böylece, mevcut günahlarını cımbızla yol.

 

Hiç unutma ki, önünde duruyor karakol,

Her hareketinle, sevap kazanman olsun bol.

 

Abdülkadir Haktanır

Vatana Hainlik Yapma

Kendi vatanına hıyanet yapma,

Yaşadığın yeri, düşmana satma,

Şeytana uyarak, gavura kanma,

Bu, büyük hainliktir sen unutma.

 

Düşmanla savaşır gibi oldular,

Korkmadan, evlerimize daldılar,

Çok geç ama, hainler anladılar,

Müthiş bir haine, aldandı bunlar.

 

Aldandılar, düşmanın laflarına,

Uyulur mu? O din düşmanlarına,

O düşmandır ki, bize zehir sala,

Ana düşmanla, oldular kol kola.

 

Bu sebepten, iki yüzlülük kötü,

Sade kötü değil, belki en kötü,

Münafıklığa, çekilirmi ütü,

Geç anladılar, düşmandan bu dürtü.

 

Büyük darbeyi, halkımız durdurdu

Engellemeye halk tek vücut oldu,

Fedakȃrlarla tüm sokaklar doldu,

Çekinmeden, inlerine sokuldu.

 

Kimi, kendini tank altına koydu,

Vatana karşı, herkes fedai oldu,

Kadın, erkek, önlerine konuldu,

Nihayet, hainler cezayı buldu.

 

Halk, onları engellemeye yürüdü

Yarı gecede, halk sokağa düştü

Merhametsiz hainlere üşüştü,

Şehit torunda, cesaret görüldü,

 

Millet birlikte, onları sürdüler

Can feda, onları engellediler

Çok kimseler, hiç kusursuz öldüler

Hainler, geçte olsa fark ettiler,

 

Vatan sevgisini, ibadet bilen,

Can verme korkusunu, kalpten silen,

Hiç çekinmeden, inlerine giren,

Çok şaşırdı, bu cesareti gören.

 

Mustafa, İlhan, Erol ve Ömerler,

Yekün ikiyüz elli bir ölenler,

İkibinden fazla fedai gaziler,

Bunlar vatanını çok seven erler.

 

Sebep olan cehennemden çıkmayacak,

Hainler sonsuz ateşte yanacak,

Şehitler kendini cennette bulacak,

Gaziler de yüksek makam alacak.

 

Abdülkadir Haktanır

Yolcu Gittiği Yeri Bilmeli

Sen uzun yolculuk için, geldin  bu aleme,

Ebediymiş gibi kendini dünyaya verme?

Öğrenip bilmeden, hiç kimseyi asla yerme,

Sonsuz hayat, hedefinde ise sonun aydın.

 

Asla durmadan, yolundaki engelleri aş,

Eğer bu yolda senden gitse de can ve baş,

Gittiğin yolda, başına düşse de hangi taş,

Dava adamına onlar hiçtir, sonun aydın.

 

Hak yolcusu, hedefinden asla şaşmamalı,

Sonu cennet olan, yolunu bırakmamalı,

Onun bunun lafına, asla aldanmamalı,

Eğer gaye adamı isen, sonundur aydın.

 

Bu dünya, geçici bir han ve imtihan yeri,

Dünyada olanlar, buradan geçerler seri,

Ebedi hayat yolcusuyuz, dönülmez geri,

Hedefin, ebedi mutluluksa sonun aydın.

 

Burada rahatlık arayanlar, aldanır,

Acaba! Geçici hayata nasıl sarılır,

Yoksa kötünün lafıyla mı aklı sulanır,

Madem ki hedefin saadet, sonun aydın.

 

Bu yolculuğun sonu hesap gününe çıkar,

Bütün insanlara orada hesap vermek var,

Bizim gayemiz, sevabımız ağır gelmek var,

Mademki  hedefimiz sağlam, sonumuz aydın.

 

Kardeşim! Sonsuz mutluluğa, hazır olalım,

Bunun çaresi, hak dinimize bağlanalım,

Biz, her halu kȃrda ölüme hazırlanalım,

Madem, hazır olmak var, sonumuz olur aydın.

 

Allahım! Zamanın fitnesini bizden defet, 

Kötülerden nasıl korunalım, bizi öğret,

Bize gelen belalardan, bizleri Sen hıfzet,

Senin Rahmetin ile önümüz olur aydın.

 

Abdülkadir Haktanır

Allah Bize Sonsuz Nimetleri Vermiş

Vücudumuzu Çok çeşit duygularla süsledi,

Lazım olan tüm ihtiyaçlarımızı bildi,

Tozlanmasın diye üstüne bir deri gerdi,

Bunlar için bizler Sana hakiki kul Rabbim.

 

Başımıza değeri sonsuz göz kulak takmış,

Ağzımıza tek değil otuz iki diş çakmış

Pis sularımız için idrar torbası yapmış,

Âciz kullarız bizi şakirinden kul Rabbim.

 

Nefesimizi ağzımıza kadar Sen getirdin,

Suyu çok yakına getirip bize içirdin,

Yiyeceklerin helalinden yiyin dedin,

Biz acizleri Sen şakirdlerden eyle Rabbim.

 

Ne olur sana isyan etmekten bizi hıfzet,

Rızanı takip etmekte çok var bereket,

Yeter ki bizler o yolda yapalım haraket,

Kuvvetinle hıfzet bizleri saptırma Rabbim.

 

Nefis ve şeytan ana düşmanlar hazır durur,

Azcık dalsak onlar bizi anlımızdan vurur,

Şerlerinden bizi ancak Hafiz Rabbim korur,

Düşmanlara terk etme, bizi Sen koru Rabbim.

 

Zamanın fitneleri bizi istila etmiş,

Onlardan korunmak zor bize vuruyorlar şiş

Çünkü onlar bize her şeyi yüzü ters göstermiş,

Onların şerlerinden bizi Sen koru Rabbim.

 

Unutma cennetle cehennem koşarak gelir,

Allahtan korkan müttekiye cennet el verir,

Âsileri de cehennem azabı titretir,

Rahmetinle bizi ateşten Sen koru Rabbim.

 

Bize en tatlı hal rızana kavuşmak olur,

Samimi dindar olan orada çok mutludur,

Muttaki orada sonsuz rahatlığı bulur,

Bizleri Rahim olan Sana kavuştur Rabbim.

 

Abdülkadir Haktanır

Hak Yolda Durmadan Yürü

Eğer, sadakatla Nur yolunda can versen,

Sahabelerin pȃk yolunda gidebilsen,

O kısa ömrünü Allah yolunda sarf etsen,

Bütün mahlukattan, tebrikler yağar sana.

 

Çünkü o yolda, tüm velilerle Üstadlar,

Mübarek Geyleniler, imamı Ȃzamlar,

Bunlar ve bunlar gibi, daha birçoklar,

Çünkü o yolda, ana vazife bu insana.

 

Eğer, gayri meşru yollardan kurtulabilsen,

Bizi saran günahlara, tekme vurabilsen,

Çevremizde ki kötü halleri, sezebilsen,

Cümlemiz Maşaallah demeliyiz sana.

 

Kötülerin şerrinden kurtulabildi isen,

Eğer noksansız, Rabbin emrine uydu isen,

Hayatın ana düğümlerini sen çözebilsen,

Bizler, candan Maşaallal demeliyiz sana.

 

Çünkü, bir çok kibirli kendini hacı sanar,

Dinden hisse almayanın, laflarına kanar,

Herif bilmez ki, bununla diri diri yanar,

Sen, bunlardan olmadığında tebrikler sana.

 

Faiz yer, domuz eti yemediğine övünür,

Haramları yapar, iyi Müslüman görünür,

Çok, helal olmayan hareketlerle dövünür,

Sen, onlardan olmadığından ne mutlu sana

 

Kalbi fitne fücur, kendini mütteki sanar,

Asla olmadığı şekilde halka kedini satar,

Bununla, kendini o müthiş ateşte yakar,

Sen, noksansız bir hacısın ne mutlu sana.

 

İyiler, saydığım kötülerden değerlenir,

Güneştir ki, zifiri karanlığı eritir,

Çirkinleri düşürmeye sebep güzellerdir,

Bunlarda çok hisse vardır, sana ve bana.

 

Kötüleri görünce, iyisi meydana çıkar,

Işık meydana çıkınca, karanlıkları yıkar,

Elmas, tüm paslananların değerini yakar,

Allaha hakiki kul oldun ne mutlu sana.

 

Allah’ım! Hak dinimizde bizi samimi kıl,

Çünkü, yollarımızda asfalt yok hep çakıl,

Rabbim! Yolumuzu bulmak için bize ver akıl.

İnşaallah, Allahın rızana dahil oluruz.

 

Abdülkadir Haktanır