Etiket arşivi: abdülhamit Oruç

İbadet Nedir?

İBADET: Allah’ın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından sakınmaktır.

İBADET: İmanın altı şartının , Ruhda ve kalbide olan bilkuvve mevcudiyetinin , zuhura çıkması , hayata aksetmelidir.

İBADET: İtaat, inkıyad ve teslimiyettir.

İBADET: İnandığı gibi yaşamaktır.

İBADET: Her türlü kusurdan münezzeh, her türlü Kemal ile muttasıf olana, aciz, fakr, noksan olanın, sınırsız mutlak itaatidir.

İBADET: Hac süresinde, GÖKLERDE VE YERYÜZÜNDE OLANLAR, GÜNEŞ, KAMER, YILDIZLAR, DAĞLAR, AĞAÇLAR, YERDE DEBELENEN BÜTÜN CANLILAR… ALLAH A SECDE ETTİKLERİNİ GÖRMEDİN Mİ ..? VE İNSANLARIN BİRÇOĞUNUN DA, SECDE ETTİKLERİNİ. İNSANLARIN BİRÇOĞUNU DA (secde ve itaat etmedikleri için )AZABA MÜSTEHAK OLDUKLARINI. Mealindeki ayeti kerimede ifade edilen , Şeriat-ı Kevniyeye göre, fıtraten, umum mevcudatın yaptıkları külli ibadete, kelam sıfatından gelen Şeriat-ı İslamiyeye, kendi iradesiyle katılmaktır. Topyekün, kainata, onun külli ibadetine, inanarak bilerek, iradesi ile tabi olmaktır.

İBADET: Kainatın efendisinin davetine icabetle, sünneti seniyyesine uymaktır.

İBADET: Kişinin HİÇ olduğunun farkına vararak, HEP olanda, sonsuz planda sıfırlanmaktır.

İBADET: Nefisten, Cinni ve insi şeytanlardan gelen, aykırı davranış ve kusurlardan, Allah’a sığınmaktır. Sadece ona kul olmak sadece ondan yardım beklemektir.

İBADET: Sadakattır, fikirdir, zikirdir, şükürdür.

İBADET: Sadece ona kul, köle, hizmetkar olarak, ondan başka her şeye karşı, hür olmaktır. Onun Aziz dediklerinin izzetini kabul , onun zelil bildirdiklerini zelil bilmektir.

İBADET: Onun sevdiklerini sevmek,onun buğzettiklerine buğzetmektir.

İBADET: Bütün iş ve davranışları için , Allah (CC) dan vize almaktır.

İBADET: İnsan-ı Kamil olmanın tek yoludur.

İBADET: Fena FİLLAH yolu ile BEKA BİLLAH ULAŞMAKDIR.

…BEKA BİLLAH OLABİLSEK ne Mutlu

Abdülhamit Oruç

Yeni Evlenen Gençlere

Sevgili gençler.!

İnsanoğlunun en Mutlu anlarından biri de , evlilikle , çok ehemmiyetli , bir sünneti seniyyeye Mazhar olmasıdır..

Allah , sizlere yüz sene ömür ihsan eylesin. Bununla birlikte şu anda , yani evlendiğiniz anda , bu yüz senenin , en az yirmi senesini yaşadınız ,tükettiniz .! Geriye , seksen sene kaldı,o kalanın seksen yaşından sonrasına ne dersiniz? Kireçlenmeler , romatizmalar, bel Ağrı’ları, diyabetler, halsizlikler, kalb, böbrek ve daha birçok hastalıkların bedeninizde vatan tutması.

Gelin ! seksenden yüze kadar olan yirmiyi de Mutlu hayattan saymayalım silelim. Geriye kalan , altmış senedir. Yüz seneye göre , uyku halinde geçen yarı ömür olan elli sene de ,yaşamaktan çok , ölüme benzediğine göre , geriye on sene kalır. Emin olun ! o kalan on , onbeş senenin tamamı da, saf mutluluk değildir. Ev edin , borç öde , çocuk yetiştir, okut , evlendir ! derken , yüz senenin çarçur edildiğini görürsünüz.

ÖYLE İSE , NE YAPMALI..? Eğer akıllı isek , bu on , onbeş senelik mutluluğa razı olmamalıyız .onbeş bin değil, onbeş milyon, milyar değil, sınırsız mutluluğa TALİB olmalısınız.Bunun için , sağlam bir İman, disiplinli bir ibadet, Efendimizden örnek alınan bir ahlak, bütün işlerinizde , İslamdan vize alınarak , yaşanmış bir ömür çizgisinde yaşamalısınız , yaşamalıyız. Böyle olursa , hem dünyada , temiz , iffetli , bereketli bir hayat yaşar, Hemde ahirette , vaad edilen ebedi saadete kavuşursunuz.

Allah muvaffak eylesin. İmanlı, ibadetli , iffetli mutluluklar

Abdülhamit Oruç

www.NurNet.org

Hanımlar Nisa Taifesi

Bütün Peygamber’lerin, sahabinin, evliyanın anneleri hanımlardır. Kuranı Kerimde , erkekler için ayrı bir isimle sure bulunmayan , fakat kendileri Hakkı’nda hususi , NİSA isminde , haklarının ve sorumluluklarının bildirildiği bir sure bulunan hanımlar cennet babaların değil , annelerin ayağı altında olduğu haber verilen hanımlar.

Anneniz ve babanız aynı anda çağırırlarsa, önce annenizin çağrısına cevap verin ! denilen hanımlar. Dini nikah sırasında , Filana vardın mı? Diye , evlilik rıza’sı , erkekten önce , kendilerinden alınan hanımlar. Daha bunun gibi , bir çok konuda , mukaddes dinimizce , onurlandırılan hanımlar (tatbikatta yanlış muameleye maruz kalmaları Müslümanlığın değil, İslamın zarafetinden uzak erkeklerin kusurlarındandır) Bütün bunlarla birlikte ‘, bazı hadisi şeriflerde, bazı dualarda minşerrinnisai, min belainnisai minfitnetinnisai ,! denilerek , şerlerinden , Allah’a sığınılan hanımlarda var.

Kuranı Kerim , cennetlik hanımlara ,binbir zulüm ve tehdid altında , İmanının icabını yerine getiren , Firavunun zevcesi Asiye validemizi örnek gösterirken , imraeti Nuh’un vemreatulut deyerek , Allaha isyan edenlerle beraber olan ve , mübarek Peygamber’ler olan beylerine , isyan eden cehennemlik kadınlarında olduğunu haber veriyor.

Hazreti Bediüzzaman güzel şeylerin bozulduklarında basit şeylerden daha zararlı olduklarını , yağın ve yoğurdun bozulup taaffün ettiklerinde , yağın , adeta zehir haline dönüştüğünü bozulmuş yoğurttan daha kötü olduğunu , örnek olarak gösteriyor. Ellbette , Allah’ın kulluğundan uzaklaşmış , iffetli hayata sırtını dönmüş, insanları baştan çıkarmada şeytani rol üstlenmiş kadınların şerrinden , bela ve fitnesinden Allah’a sığınmak , şeytanın ve şeytani güçlerin kadınları kullanarak , aile hayatlarını mahvetme tehlikesinden , Allah’a sığınmak gerekir.

Aslında, sadakat ve şefkat kahramanı olan ve yavruları için her zaman hayatlarını feda eden , ya anne, ya eş, ya da bacı olarak düşünülmesi gereken hanımları , şeytanın hizmetkarı haline sokan komiteleri , Allah kahhar ismi ile kahr eylesin. Amin.

Ne mutlu o zevceye ki dindar hanımını örnek alarak o da dindar olur. Ne mutlu o zevceye ki dindar kocasına bakarak o da dindar olur.Ne mutlu o karı kocaya ki elele vererek cenneti kazandıran bir hayatı beraber paylaşırlar ne kadar bedbahttır o karı koca ki birbirini günahlara teşvik ederek elele cehenneme atlarlar.

Abdülhamit Oruç

www.NurNet.org

İlahi Kanunlar Mucizeler Ve Harikalar

Allah’ın , sıfatı iradeden gelen bir şeriatı fıtriyyesi , bir de sıfatı kelamdan gelen şeriatı İslamiyesi vardır.

ŞERİATI FITRİYE , kainatı idare eden  fıtratın kanunlarıdır, yerçekimi kanunu, tabiat kanunu, Elektrik kanunu, erime kanunu, suyun kaldırma kanunu , hayatın kanunları  vs kainatı çekip çeviren, Adetullah sünnetüllah  deye tabir edilen kanunlardır.

FITRİ ŞERİAT . Mümin kafir ayırmadan , bu kanunların gereklerini yerine getiren kişiler , veya milletler , ileri gider, buluşlar yapar, başarılı olurlar. Bu kanunları bilmeyen , fıtratın  gereklerini yapmayanlar ise , yerinde sayar, diğerlerine muhtaç ve mağlub olurlar.

KELAM SIFATINDAN GELEN ŞERİATI İSLAMİYEYE aykırı davrananlar ise ,  İslamın kazandırdığı güzelliklerden mahrum kalır , ahirette de hüsrana uğrarlar. geçmişte meydana İslam medeniyetinin gösterdiği gibi, hem fıtri şeriata hem dini şeriata uyanların , iki alemde de başarılı ve Mutlu olduğuna tarihte  şahid oluruz. Fıtri kanunlara istisna teşkil eden  ve tabi olmayan aynı Zaman’da maddeten izah edilemeyen hadiselere de harikulade , olağanüstü hadiseler demekteyız.

Hz İbrahim’i ateşın yakmaması , Hz Musa’nın asasının bir ejderhaya dönüşmesi , Hz Davudun ateş’te kızmış ateş kitlesi  halindeki  demir’i elleriyle şekillendirmesi, Hz İsa’nın bir günlük bebek iken konuşması fıtri kanunlarla  izahı mümkün olmayan harikulade olan işlerdendir.

HARİKULADE İŞLERİ BEŞ BAŞLIK HALİNDE ELE ALABİLİRİZ.
1 MUCİZE.
2 İRHASAT
3 KERAMET.
4 MEUNET.
5 ISTIDRAC

MÜCİZAT , insanların mevcut fıtri kanunlarla izah edemedikleri , olağanüstü, görenleri aciz bırakan, Harikule işlerdir. ALLAHIN  bütün işleri mucizedir, mesela üzerinde gezindğimiz toprağa öyle bir özellik  koymuş, ona öyle bir fıtrat vermiş ki, bir tek topraktan ‘Nabatlar, canlılar vücûd buluyor. yani tek topraktan , milyonlarca varlık hayat buluyor. Kısaca ifade etmek gerekirse , Allah’ın bütün varettikleri mucizedir.

İnsanlar arasında ve dini istılahda mucize , Peygamberlik dava eden , ve Peygamberlik sıfatlarına haiz olan kimselerin ,  ellerinde meydana gelen harikalardır. Hz İbrahim’i ateş’in yakmaması, Hz İsa’nın duası ile ölülerin dirilmesi , Hz Musa’nın asasının , ejderhaya dönüşmesi efendimizin  İnşikakı kamer, ayın ikiye yarışması Elbette Allahü zülcelalin onlara bahşettiği mucizelerdir.

İRHASAT
İleride Peygamber olacak zevatı kiramin henüz nübüvvetle tavzif edilmeden ellerinde veya çevrelerinde meydana gelen harikalardır. Hz İsa’nın bir günlük iken konuşması, Efendimizin bisetine mahal ümmetine , ileride kıble olacak olan kabetüllahı , yıkmaya gelen Ebrehe ve ordu’sunun  ebabil kuşları tarafından helak edilmesi , Efendimizin çocukluğundan itibaren , bir bulutun daima ona gölge etmesi İRHASATTANDIR.

KERAMAT
Bir Peygamber’in ümmetinden olup, Kamil İman  , Ciddi ibadet sahiplerinin Allah muhabbeti ve sadakatı ile. Hareket eden Veli’lerin , veya safi kalb sıradan müminlerde ortaya çıkan harikuladelikler de keramettir. Bu kerametler , ayrıca onların ümmetleri oldukları Peygamber’ler için mucizelerdir.

Zaman Zaman , TV lerde veya gazetelerde ,trafik kazasında parçalanmış bir araba resminin altında, MUCİZE ! bu arabadan , burnu kanamadan kurtuldu ! Veya apartmanın , yedinci katından düşen küçük kız , mucize ile kurtuldu ! deye yazıldığını görmekteyiz. bu gibi harikalar , mucize olarak isimlendirilmesi yanlıştır . Evvelki gönderilerimizde açıklandığı gibi , MUCİZE , Allah CC.nün işleri ile , Peygamber’lerin elinde veya çevresinde meydana gelen harikalardır. Kaza, gibi, yüksekten düşme gibi , sel sularından veya yangın gibi hadiselerden kurtulma gibi , harika bir şekilde olan İlahi yardımlara MAĞUNET denilir. Bir kişi. bir aile veya bir toplum , dini yönden bir özelliği olmasa , hatta İslam dışında bir kimseler olsalar da , harika bir şekilde İlahi olağanüstü bir yardıma Mazhar olabiliyor.

Harika, olağanüstü olaylardan biri de , İSTİDRACDIR.
Bazan Firavun, Nemrut, Karun, Deccal gibi şerir insanlara verilen, bazı üstün maharetler, cezalarının ertelenmesi nev’inden , verilen başarı ve harikalar, bazı sihir nev’inden şaşırtıcı harikalar İSTİDRACTIR.

Sonunda , bu kimseler, hem rezil, hem rüsva, hemde kötülüklerinin karşılığı olarak dünyada helake , ahirette cehennem azabına uğrarlar. Allah o hale düşmeksen muhafaza eylesin.

Abdülhamit Oruç

www.NurNet.org

Kurşun Geçirmez Dua

Rivayet olunur ki, kurtuluş savaşı sırasında , Mersin taraflarında hoca geçinen bir Adam ortaya çıkar. muharebeler sebebi ile , pek çok ana baba kuzusu , ya şehid , ya Gazi olarak , vurulduğu için , o Adam , bir hinlik düşünür.

Benim yazacağım bu muskayı , her kim üzerinde taşırsa , ona kurşun işlemez ,o öldürülemez ! der. Ücret olarak da , her muska için , bir altın alır. Zavallı gariban anne babalar da ,oğlunu askere gönderirken , bir altın vererek , çocuğunu koruma altına aldığını düşünür. Tabii sonun da da , kaderde ne ise olan olur.

İnsanların yaptıkları duaların ucu açıktır. Yani kul dua eder , Allahü Zülcelal , kendi Hikmet ve takdirine göre , ya kabul eder, ya da etmez. mutlaka duaya cevap vardır, fakat İlahi irade ve hikmet , asıldır. bazen aynını verir, bazen daha hayırlısını verir, bazen de ahiret hesabına yazar , orada verir.

Her ne ise. Biz gelelim kıssaya. O Zaman’lar dağda gezen bir eşkıya olan Meşhur Yörük Ali Efe , Yunan ve Fransız işgal ve mezalimini görünce , eşkıyalığı yani efeliği bırakıp, düşmanla mücadeleye başlar. Bu arada şehre inince , bizim üçkağıtcı hoca müsveddesini haber alınca hiddetlenir, huzuruna celbeder ve Hoca ! işittim ki , sen kurşun işlemez , garantili Muskalarda yazıyormuşsun, bundan , gayet tabii en çok da , bana lazım ! Bir tane bana yaz! Sana on altın vereceğim ! ! Yalnız garanti isterim, seni o muska ile hedefe koyacağım , Ateş edip sınayacağım ! ona göre karar vereceğim ! Deyince , müsvedde hoca etme ağam ! yapma Efe’m ! gözünün yağını yeyeyim. Tövbeler olsun . Bir daha böyle üçkağıtçılık yaparsam vs der. foyası böylece meydana çıkar.

Hasılı kelam

Elbette dua müminin silahıdır ‘elbette dua edeceğiz , fakat dua hz. Allaha dayatılan bir direktif değildir , dua , kulun yaptığı bir yalvarış bir münacaattır. hz ömer hz osman hz.ali efendilerimiz duadan cahil ve haşa mahrum mu idiler ki şehid oldular.

Bizler kuluz, önce tedbir alır, sonra dua eder, sonra Allah’a tevekkül ederiz. olacak olan olur, kaderin hükmü yürür. Allah , safdil müslümanları sömürenleri ıslah eylesin. Ben daha ne deyeyim anlayan anlasın anlamak istemeyen süt vermeye devam etsin.

Abdülhamit Oruç

www.NurNet.org