Etiket arşivi: abdulkadir haktanır

Ey Şanlı Vatan! (Şiir)

Ey şehitler kanıyla yoğrulan vatan,

Ecnebi parmağıyla bozdular seni,

Uğrunda can vermişti bunca kahraman,

Lakin, din düşmanları, üzdüler seni.

 

Sayısız velileri yetiştirdin sen,

Ne yazık ki, düşmanlar büzdüler seni,

Yunan ve Bulgara benzetmek isterken,

Dişleyip yıpratmaya kalktılar seni.

 

Sende yetişmişken çok şah ve padişah,

Dış düşmanlar kapmaya kalktılar seni.

Burada yatarken Emir Sultan baba,

Düşmanlar kal’e almaz oldular seni.

 

Eyyub-el Ensari  burada medfunken,

Hem de otuzu aşkın meşhur sahabi,

Molla Gûrâni ve Fatih burada iken

Madde ile manadan vurdular seni.

 

Namus ve terbiyede sen örnek iken,

Gün geldi namussuzlar kirletti seni,

Sarhoşla hırsıza ceza yeri iken,

Ayyaşlar ile haydutlar vurdular seni.

 

Çok asır şeriat hükmetti burada,

Gıpta edip her yer örnek almıştı seni,

Emsalini bulamazsın koca dünyada

 Çok yazık na hoş hale soktular seni.

 

İslamiyet kaç asır yaşanmış bir yer,

Eğer varsa bana emsalini göster,

Söyle çekinmeden benim önüme ser

Yok vatanım başkası yetişemez seni

 

Buraydı İslam’a hakim, bir çok devir, 

Ne yazık ki agyar bozabildi seni,

Çok şükür ki Nurlarla edildin tenvir,

Yine dünya baş tacı edecek seni.

 

İnşaAllahurrahman

Abdülkadir Haktanır / www.NurNet.Org

Bahar Faslı (Şiir)

Bahar mûcizesi hayran bırakıyor,         

Kırlarla ovalar renk değiştiriyor, 

Çok çeşit bitkiler onla canlanıyor,

O cansız mahluklar canlanır baharda.

 

Çaylar, dereler gürül gürül akıyor,

Güvercinler le bülbüller ütüşüyor ,

Güzel sesleriyle ruha zevk saçıyor.

Kışta zahmet çeken kurtulur baharda. 

 

Akıllıyım diyenler hakkı görsünler,

Bazı ahmaklar haşir olamaz derler,

Haşrolunca onlar azap görecekler,

Haşir örneğini görürüz her baharda.

 

Bahar büyük ders Allaha inanana,

Yeryüzü kefenini çekti bir yana, 

Binlerce mahluk ders veriyor insana,

Bitkiler böcekler dirilir baharda.

 

Allah baharda çok şey gösteriyor,

Çiçek ve gülleri kokuyla seriyor,

Musavvir ismi mu’cize gösteriyor,

Sabırla bekleyen kurtuldu baharda.

 

Her yerde dolmuş nî’met-i İlahiye,

Taklit edilmez bir san’ati âliye,

Rabbim ihsan etmiş nimeti galiye,

Bütün bunlar olur güzelim baharda.

 

Allah’ım! Ne kadar kudret varmış Sende,

Zerreden yarattın her şeyi her yerde,

Yeryüzüne çektin Sen bir beyaz perde,

Sonra yok olanlar var olur baharda.

 

Ölülere can veren Kudret Sahibi

Olmamak için münkir cühela gibi

Bize bir muallim  gönderdi Habibi

O bize dedi, haşri görün baharda.

 

Azamet sahibisin büyük Allah’ım,

Binlerce mahlukatı canlandıranım,

Diriltmeyi sağlayan Muhyi Sultanım.

Hay sin cansızları diriltin baharda.

Abdulkadir Haktanır / www.NurNet.Org / www.Albnur.com

Risale-i Nur’un Şahs-ı Manevisinden Müstefid Balkanlardan Hizmet Haberleri

Risale-i Nurlardan alınan kuvvetle ve şahsi, mânevinin bereketi ile, sevaplı işlerin manileri çok olmasına rağmen, Nur hizmetinin peşine koşma gayretinde olan yaşlı Abdülkadir’den balkanlardaki bir aylık hizmet haberleri şöyle:

1 Mayıstan 29 Mayısa kadar oralarda geçirdiğim zaman diliminde, dualarınızın bereketi ile Balkanların dört devletinde yaşayan Arnavut milletine Nurları tanıtıp onların imanlarını kurtarma sebep olma ümidi ile 18 senedir Allahın yardımı ile oralara senede 2 sefer bir aylığına hizmete gidiyoruz. Bu senede yukarıda yazdığım tarihlerde oralarda geçirdim.

İlk önce Arnavutluğun Tirana şehrine gittim orada daha önce dershane yoktu işte iki sene civarında ağabeyler merkezde 150 metre karelik bir dershane tuttular. Tahsilini Arnavutça yapan Adanalı Hafız Necip ile İzmit’ten Bekir Kardeş ile Yahya Kardeşler oradaki hizmetin başındalar. Ondan Sonra ben daha önce hizmet için gittiğim yer olan İşkodra’ya gidip 2 akşam orada kaldım. Orada da ders yapmak için müstakil yerimiz var. Ondan sonra Kosova’daki Priştine’deki dershaneye gittim, orada vakıf olarak İlahiyat mezunu Konyalı Ahmet kardeş var. Orada 12 Mayısta Balkanlardaki hizmet meşveretimiz vardı, Meşverete: Üsküp, Gostivar. Prizrenden ve Bursa’dan ağabeylerden 40-50 kişi vardı. Ondan sonra Prizrende İzmirli Ferit abinin kaldığı dershaneye gittim. Kosovan’ın Gilan kasabasına da gittim. Sonra Üsküb’e gittim. Üsküpte Prizrenli vakıf Erdoğan kardeş gençlerle kaynaşarak çok iyi hizmet yapiyor. Meşverette Üskübe daha bir dershane açılmasına karar verildi. Sonra Gostivara gittim orada Hataylı Mahmut kardeş Hizmetin başında fakıflık yapiyor, orada 2 akşam kaldım. Ondan sonra Kumanovaya ve sonra benim doğum yerim olan Sırbistana gidip orada dahi 6 gün kaldım. Sırbistan’ın Preşova, Buyanovsa ve Medvege den ibaret 3 kasaba ve köyleri ile 130.000 nüfus Arnavut Müslümanlar Kosova’ya giremediler. Ondan sonra yukarıda bildirdiğim gibi 29 Mayıs’ta İstanbul’a döndüm.

Allah’ıma nekadar şükretsem azdır İman Küfür ve 400 sahifelik derlenmiş bir Tarihçe dahil küçüklerden 17 adet Arnavutçaya tercüme etmiştim. Bu kitaplardan bu sefer daha gitmeden önce kargo ile 5000 adet kitap göndermiştim, Ora halkı ekonomi bakımından çok düşük olduğu için ve halkta kitap okuma alışkanlığı olduğu için kitapları parasız veriyoruz. Bu sefer Allahın yardımı ile hiç tahmin etmediğim şekilde kitapları çok iyi yerlere dağıtabildik. Hedefimiz olan kitapları genç kız ve erkeklerin ellerine geçmek olduğu için, kitapların çoğunu Üniversite talebelerine verme gayreti ile oralara gidiyoruz. Bazen de hizmet aşkı taşıyan kimselere kitap verip o kitapların yerini buluyor. Şehir, okul ve Üniversite kütüphanelerine kitap koyuyoruz. Daha önce ateist olan bir profesörün eline kitaplarımız geçtikten sonra, nasıl takva sahibi birisi olduğunu görünce sevincimde gözlerim yaşla doldu.

Evet Hak ettiğimizden değil Allahın lütfü bizlere tanıttırdığı Risale-i Nur gibi eşsiz bir hakikati peşinde gece ve gönümüzü harcasak azdır. Ben fakir yaptığım bu hizmetler neticesinde tek bir kimsenin imanını kurtarmaya sebep olabilsem ne mutlu bana diyeceğim. Onunla beraber Üstadın dediği gibi: “Bizim vazifemiz önce kendimizin imanını kurtarmak, sonra âilemizin sonra sözümüz geçen kimselerin imanını kurtarma gayretinde olacağız.” Yani Biz Nur talebelerini hizmetten engelleme çabasından olan cinni ve insi şeytanların hile ve desiselerinden Allaha sığınıp, onların şerlerinden kurtulduktan sonra bize düşen vazifeyi imkânımız nispetinde gece ve gündüzümüzü bu yolda harcama gayretinde olacağız İnşaAllah.

 Abdulkadir Haktanır / www.NurNet.Org

www.AlbNur.com

Rahmeti Bol Allah’ım!

Rahmeti gazabına galip, güzel Allah’ım!       

Kahhar İsminle muamele eyleme bize.

 

Hayatımız günahlarla doludur Settar’ım!

Gaffarım!  Günahlar bizi düşürmesin dize.

 

Yaradılış zirvesine  bizi çıkarmışken,

Yakışır mı şükürsüzlük fakiru acize.

 

Bu insan mahlukatın en şereflisi iken,

Bizden yakışır mı isyan! Mün’im olan Size.

 

Koskoca kâinatı bizde dercetmiş iken,

 Şükrümüzü ifa edelim Sahibimize.

 

Aza-i cevarihlerimiz  mükemmel iken,

Nedir bu gururlanmak cansıza can verene.

 

Merhameti sonsuz olan güzel Hallâk’ımız!

Nahoş haller ile geçirdik bu kadar sene.

 

Günahları affetmeyi seven Gaffarımız!

Sığındık Rahman ve Rahim ismlerine.

 

Ey aciz! Sen neden minnettarlık hissetmezsin,

Seni  mahlukatın şereflisi halk edene?

 

Sen gururlanırsın arıdan balı alırken ,

Neden itaat etmezsin onun sahibine?

 

Bütün Yaratıklar senin hizmetinde iken,

Nasıl olur  şükürsüzlükle çalarsın çene?

 

Ey insan oğlu! Durmadan şükretmeye başla,

Kamer ve güneşi bize hizmetkâr Edene?

 

Saysan verilen ni’metleri bitiremezsin,

Eşcarla meyveyi senin önüne serene.

 

Behaimden seni O yapmadı de olmadın,

Şükrün yok mu bunca ni’meti verene.

 

Ey nankör! Şükret niamı önüne serene,

Topraktan tatlı meyveyi sana gönderene.

 

Şükretmezsen hasap günün yakındır geliyor,

Çok hızlı Koşuyorsun hesap verme gününe.

Abdülkadir Haktanır

Allah’ın Rahmet Eli Ey Risale-i Nur

yalnız güzel çiçekMeçhullere giden bu cemm-i gafirle giderken,

Yüce âlemden indin bize ey Risale-i Nur.

 

Gayet mühlik gayyalara âmiyane  koşarken,

Boğulmaktan kurtardın bizi ey Risale-i Nur.

 

Şu son devrin zakkumlarını gıda sanıp yerken,

Tiryak olup kurtardın bizi ey Risale-i Nur.

 

Nar-ı cahime sevk eden  günahlara batarken,

Şifa gibisin,  geldin bize, ey Risale-i Nur.

 

Mecnun gibi muhayyer muammalarda kalırken,

Rabbi Rahimin lutfusun sen ey Risale-i Nur

 

Kelâmullah’ın tevhid kısmını gösterdin bize,

Haktan gelip necatsın bize ey Risale-i Nur.

 

Batılı fark etmeden biz mecnun gibi  koşarken

Gözü görmezlere göz oldun ey Risale-i Nur.

 

Kaynağın bir bahr-i ummanmış asla tükenmezsin,

Irmağın tükenmek bilmezmiş, ey Risale-i Nur.

 

Atom devrinde, atomun fevkinde geldi bize ,

Mü’minin elinde silahsın, ey Risale-i Nur.

 

Müslüman’ın  elinde sönmeyen bir meş’alesin,

Münkire yol göstericisin ey Risale-i Nur.

 

Eşyanın sahibini arayana gösterici,

Muhayyer olana necat sin ey Risale-i Nur.

 

Müşkülleri hal etmek için sebepsi hiç şüphesiz,

Ehli fenni kurtaran sın sen ey Risale-i Nur.

 

Eşrefi mahlukun elinde müthiş silahsın sen,

Onun gönlünü pür nur ettin ey Risale-i Nur.

 

Nur’la karanlık devirde geldin bu insanlara,

Geceleri güne çevirdin ey Risale-i Nur.

 

Kainatın hulasasını  felek sızlatırken,

Rabbim den halas için geldin ey Risale-i Nur.  

 

Abdülkadir HAKTANIR