Etiket arşivi: Ahmet Tanyeri

Elbet Bir Gün (Şiir)

Akşamdan batan güneş ha doğdu ha doğacak
Zifiri karanlığı sonsuz nura boğacak

Güneş her defasında batıyor doğmak için
Zalimlerin şerrini, zulmünü boğmak için

Her gecenin sonunda mutlaka bir sabah var
Her kışın sonunda da elbet gelir ilkbahar

Sanma sakın bu devran böyle devam edecek
Tersine dönen çarklar bir anda düzelecek

Çünkü Yüce Yaradan vaat etmiş müminlere
Zafer kazandıracak mümin ins ve cinlere

Zalimin zulmü varsa mazlumun de Allah’ı
Zulme karşı susanlar ezilecek vallahı

Alaka görmez ise doğruların bal tası
Keser elbet mazlumu zalimlerin baltası

Tanyeri’nin sözünü sakın atma yabana
Bu gün sıra bendeyse yarın gelecek sana

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Bediüzzaman Büyük Millet Meclisi’nde (19 Kasım 1920) – Şiir

İstanbul’dan Ankara’ya Üstad davet edilir
Davetleri kabul eder ve Ankara’ya gelir

Yeni Millet Meclisinde bir tören düzenlenir
“HOŞAMEDİ” merasimi ile de karşılanır

Ankara’ya geldiğinde bulamaz umduğunu
Gördü ki dine bakışın menfi bulunduğunu

On maddelik Beyanname azalara dağıtır
İslam şiarına sahip çıkmaya da çağırır

Üstad der ki: “Zamanımız cemaat zamanıdır
Cemaatin ruhu olan beraberlik anıdır

Bir ferdin fenalığı ve iyiliği mahduttur
Cemaatin durumuysa onun gayri mahduttur

Kazanılan iyiliği fenalıkla yıkmayın
Düşmana karşı birleşin yorulmayın bıkmayın

Bilirsiniz ki hep vardır kötü düşmanlarınız
Bu ebedi zıtlarınız ve de hasımlarınız

İslam’ın şeairini hep tahrip ediyorlar
Bütün var kuvvetleriyle onu yok ediyorlar

Öyle ise vazifeniz onu ihya etmektir
Düşmanlarınıza karşı muhafaza etmektir

Yoksa şuursuz olarak düşmana yardım olur
Yaptığınız çalışmalar hepsi faydasız olur”

Mecliste yapılan hitap onlara tesir yapar
Altmış mebus tövbe edip yeniden namaz kılar

Kumandan ve Mebuslara bu parça okutulur
Reisle münakaşaya sebebiyet verilir

Mustafa Kemal diyor ki: “Çağırdık siz geldiniz
Bize çok faydalı olur yüksek fikirleriniz

Sizin gibi kahraman bir hoca lazımdır bize
Ancak aramızı bozdun açık diyeyim size

Geldiniz evvel namaza dair şeyler yazdınız
Mebuslarla aramıza ihtilafı verdiniz”

Bunun üzerine Üstad makul bir cevap verir
Parmaklarını uzatır ve de çok hiddetlenir

“Paşa! Paşa! Bilir misin İslamiyet’te ne var
En başında iman gelir ondan sonra namaz var

Namaz kılmayan haindir hainin hükmü merdut
Bunu sen böyle bilesin gayri işleri unut”

Üstad’ın Ankara’daki en birinci maksadı
Şark Darülfünunu idi onu hiç unutmadı

Mustafa Kemal Paşa’nın içindeki niyeti
Üstad’ı kendine çekmek, istifade etmekti

Sonra yine Paşa ile görüşmeleri olur
Görüşmelerin sonunda ona teklifler gelir

Teklifleri kabul etmez hepsini de reddeder
Ankara’da durmayarak yeniden Van’a gider

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Hz. Muhammed (S.A.V.)’in Ahlâki Vasıfları

Ayet-i kerimeler, hadis-i şerifler ve İslâm büyüklerinin mübarek sözlerinin ışığında, Yüce Resulüllah (s.a.s.)’ın ahlâkî vasıflarını özetlemeye çalışalım.

* Rasulüllah (s.a.v.);

* Çok adildi,

* Nefsine hâkimdi,

* Cömertti, şefkatliydi,

* İnsan severdi, Dosttu,

* Edep ve hayâ abidesiydi,

* Sert değildi, yumuşak idi,

* Güler yüzlü, tatlı sözlüydü,

* Çok mütevazı idi, vakurdu,

* Sözünde mutlaka dururdu,

* Boş ve lüzumsuz konuşmazdı,

* Karşısındakini candan dinlerdi,

* Çocukları çok sever ve okşardı,

* Beyaz giymeyi tavsiye ederlerdi,

* Fazilet sahiplerine saygı gösterirdi,

* Kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı,

* İlim, hikmet çağlayanı, sabır timsaliydi,

* Dünya malına asla rağbet göstermezdi,

* Dinlemesini, söylemekten fazla severdi,

* Hayatı iman ve cihad olarak görmüştür,

* Zulüm ve sömürünün amansız düşmanıydı,

* Eli çok açıktı, cömertliği deryadan farksızdı,

* Sofradan daima doymadan, yarı aç kalkardı,

* Atılgandı, tehlikeden korkmazdı, heybetliydi,

* İnsanların faydası için, kendi rahatını terk ederdi,

* Daima Hakk’ın ve haklının yılmaz savunucusuydu,

* Namazı noksansız kıldıranların en hafif kıldıranıydı,

* Kimseye fena söylemez, kimsenin sözünü kesmezdi,

* Herkesin isteğini mümkün olan ölçüde, yerine getirirdi,

* Temizliğe son derece ehemmiyet verir ve riayet ederdi,

* Kahkaha ile gülmez, fakat daima mütebessim bulunurdu,

* Çalışmaya, ilim ve irfana, icat ve keşiflere teşvik etmiştir,

* Sosyal adaleti ve kardeşlik hukukunu en güzel o uygulardı,

* Modern medeniyetin öncüsü ve insanlığın manevi mimarıdır,

* Uyurken mübarek sağ elini, mübarek yanağının altına koyardı,

* Özel işlerini kendisi yapardı. Döşeği içi hurma lifi dolu deridendi,

* Güleceği zaman mübarek elini, mübarek ağzının üzerine koyardı,

* Akrabasını ve komşusunu hatırdan çıkarmaz, onlara ikramda bulunurdu,

* Gelmiş ve gelecek insanların en cesur ve en kahramanı, en kuvvetlisiydi,

* İlk defa insan haklarını tam manasıyla o açıklamış ve bunu tatbik etmiştir,

* İnsanlara madde ve mevkisine göre değil, takva ve ahlâkına göre değer verirdi,

* Hanımlarına karşı insanların en yumuşağı ve ikramlısıydı, 0nlara karşı daima tebessümlüydü,

* Ekseri yediği arpa ekmeği ve hurmaydı, Allah’ın huzuruna kavuştuğu vakit, evinde az bir arpadan başka yiyecek maddesi bulunmamıştı,

* Ne yer, ne içerse hizmetçisine de aynısını verirdi, vefat ederken son anlarında dahi “Elinizin altındakilere (hizmetçi ve işçilere) iyi davranmamızı, onların haklarını gözetmemizi ve namaza dikkat etmemizi” tavsiye buyurmuştu.

* Cahil bir toplumu, dünyanın en insani, en müreffeh devleti haline getirmiştir, O’nun tebliğ ettiği İslam Nizamı’nı hayatlarına gerçek manasıyla tatbik eden cemiyetler, yine aynı şekilde dünyanın ve insanlığın efendisi olurlar,

*Rasulüllah (s.a.v.) her yönden örnek alınacak en mükemmel insandır, Her Müslüman’ın O’nu en güzel şekilde öğrenip tanıması; Onun yüce ahlâkını yaşamaya ve yaşatmaya çalışması lazımdır,

ÇÜNKÜ O’NUN AHLÂKI, KUR’AN AHLÂKI İDİ.

Cenab-ı Allah (C.C.) bizleri O’nun şefaatinden mahrum etmesin!

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Aşkınla Çöllere Düştüm (Şiir)

Başım açık yalın ayak
Ne olur halime bir bak
Çölün ateşi çok sıcak
Aşkınla çöllere düştüm

Çok susadım bu çöllerde
Yol yakın mı acep nerde
Sen’i aradım her yerde
Aşkınla çöllere düştüm

Başımda akıl kalmadı
Sabrettim yine olmadı
Kalmadı dünyanın tadı
Aşkınla çöllere düştüm

Sen’i andım hece hece
Ağlıyorum gündüz gece
Biliyorsun halim nice
Aşkınla çöllere düştüm

Resulüm özledim Sen’i
Sevindir Sen’i seveni
Ne olur sevindir beni
Aşkınla çöllere düştüm

Bu çöllerde kayıp oldum
Saçımı başımı yoldum
Kaybolmuşken Sen’i buldum
Aşkınla çöllere düştüm

Sen ki dertlere dermansın
Ol Peygamber-i Zişan’sın
Sen Muhammed Mustafa’sın
Aşkınla çöllere düştüm

Ruhum feda olsun Sana
Rabbim nasip etse bana
Bir daha gelsem yanına
Aşkınla çöllere düştüm

Kavuştursun bizi Rabbim
Sen’i görsem ey Habibim
Tanyeri’yim bîtabibim
Aşkınla çöllere düştüm

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Bediüzzaman İşgalcilere Karşı (Şiir)

Bin dokuz yüz on sekizde İstanbul’a geliyor
Muhteşem gelişi ile şehir çalkalanıyor

Gazeteler manşet atıp gelişi bildirilir
Büyük zatlar tarafından O’na kıymet verilir

Herkes O’nu cephedeki halleriyle tanıyor
Gösterdiği kahramanlık herkesçe biliniyor

Hükümetçe O’na “Mahreç” derecesi verilir
Doktor tavsiyesi ile dinlenmeye çekilir

Çamlıcadaki bir köşkte istirahat ediyor
Burada eserlerini aralıksız yazıyor

Kafkas Cephesinde iken Kuran Tefsiri yazdı
“İşaret’ül-İ’caz” idi meşhur tefsirin adı

Arapça yazılmış olan bu tefsirin kâğıdı
Enver Paşa tarafından bizatihi sağlandı

Enver Paşa imzasıyla bir teklif getirilir
Darülhikmet üyeliği kendisine verilir

Darülhikmetten ödenen maaşını alıyor
Kendi ihtiyacı için bir miktar ayırıyor

Geri kalan para ile eserler bastırıyor
Çıkan eserler ücretsiz halka dağıtılıyor

Dinlenme süresindeyken tefekküre dalıyor
İstanbul’daki siyaset içinde bunalıyor

Bazen Yuşa Tepesine çıkıp oturuyordu
Dünya ile bağlarını gözden geçiriyordu

O günlerde Müttefikler İstanbul’a geliyor
Mondros mütarekesini Osmanlı imzalıyor

Daha sonra İngilizler bir çıkarma yapıyor
Payitahtı işgal edip ele de geçiriyor

Desteklenmeleri için toplantı yapıyorlar
Kamuoyu oluşturup taraftar topluyorlar

Bazı bilim adamları ve muhalif yazarlar
İngilizlerin yanında dostça toplanıyorlar

Hatta ileri giderek cemiyet kuruyorlar
Şeyhülislam Mustafa’yı Başkan da yapıyorlar

İngiliz muhibbi bu zat bir fetva çıkarıyor
Cemiyete uymamayı isyan kabul ediyor

Üstad İstanbul’da iken büyük hizmet veriyor
İşgalcilerin yaptığı planları bozuyor

Şeyhülislam fetvasına karşı fetva veriyor
Kurtuluş hareketini meşru ilan ediyor

Bu neden ile Üstad’ı her yerde arıyorlar
“Her nerede olur ise yakalayın” diyorlar

Kendisi yakalanmamak için yer yer geziyor
“Hutuvat-ı Sitte”yi de gizli dağıttırıyor

İngiliz aleyhtarlığı böylece uyanıyor
İngiliz muhabbetinin etkisi kayboluyor

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org