Etiket arşivi: Ahmet Tanyeri

Kendi Dilinden Rus Esareti Sonrası (Şiir)

Camideki o gecede kararımı vermiştim
Kararımı verirken de şunları söylemiştim:

Ömrümü mağaralarda yalnız geçireceğim
İnsanların hayatına hiç ilişmeyeceğim

Madem en sonunda kabre ben yalnız gideceğim
Şimdiden bu yalnızlığı ihtiyar edeceğim

Fakat düşündüklerimi hayata geçirmedim
Muvakkaten bile olsa bunu unutuverdim

İki yıl galebe etti yine gaflet uykusu
Şeytanın kurmuş olduğu acımasız bir pusu

Birden Kuran’ın nuruyla fikirlerim değişti
Gavs-i Azam Şeyh Geylâni imdadıma yetişti

Esaretten kurtulunca İstanbul’a gelmiştim
Bir iki sene yine de o gaflete dalmıştım

Bir zamanlar İstanbul’da Eyüp Sultan Kabrinde
Kabirden dereye bakan yüksekçe bir yerinde

Tek başıma ve de mahzun afaka bakıyorum
Sanki ruhum çekiliyor ve vefat ediyorum

Dedim, acep kabristanın mezar yazıları mı?
Ki bana hayal veriyor çektim ben nazarımı

Pek çok uzaklara değil baktım o kabristana
Kalbime bir ilham geldi ihtar edildi bana

“Bu senin etrafındaki kabristanın içinde
Yüz kez İstanbul boşalmış hepsi yerin dibinde

Sen müstesna kalamazsın bir gün sen de gidersin
Hükümden kurtulamazsın bir mezara girersin”

Ben de kabristandan çıkıp gittim Eyüp Sultan’a
Bu çok dehşetli hayalim üzüntü verdi bana

Düşündüm ki üç cihetle dünyada misafirim
Yolumu düşünmeliyim burada yoktur yerim

Bu odada misafirim aynen İstanbul’da da
Burada olduğu gibi bu fani dünyada da

Nasıl ki bu odacıktan bir gün ayrılacağım
İstanbul ve dünyadan da mutlaka çıkacağım

İşte bu halette hüzün ve gam başıma çöktü
Gayet elemli bir durum benim belimi büktü

Çünkü sevdiğim dostlardan bir gün ayrılacağım
Şu İstanbul’dan ayrılıp menzile varacağım

Bunları düşünür iken gittim o kabristana
Kabristanları ziyaret ibret verir insana

Birden Kur’an-ı Hâkim’in gönül açan nuruyla
Gavs-i Azam Şeyh Geylâni Hazret’in irşadıyla

O hazin haleti ruhi bedenimi terk etti
Sürurlu bir vaziyete hemen inkılâp etti

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Hem Cennet Dava Edeyim, Hem Rahat Edeyim! (Şiir)

BEDİÜZZAMAN’IN CESARET EDEMEDİĞİ ŞEY!

Dua ve ibadetlerle Üstad meşgul oluyor
Saatlerce diz üstünde sürekli oturuyor

Yorulmuş ayaklarını saygıdan uzatmazdı
Geceleri meşgul olup uzun süre yatmazdı

O’nun ayak parmakları hepsi yara olmuştu
Bu şekilde oturmaktan nasır da bağlanmıştı

Talebesi Molla Resul bu halini görüyor
Üstad’ı çok sevdiğinden duruma üzülüyor

Yaralı parmaklarını Molla’ya gösteriyor
Onlara birazcık merhem sürmesini istiyor

Molla Resul kendisinden biraz büyüktü yaşça
Yaralı parmaklarına merhem sürdü yavaşça

Bu sırada Molla Resul Üstad’a şöyle diyor:
“Allah’tan korkarız ama senin ödün patlıyor

Biraz rahat otursaydın böyle olmayacaktı
Ayakların da bu kadar yaralanmayacaktı”

Bunun üzerine Üstad ona cevap veriyor
O manidar cevabında Molla’ya şöyle diyor:

“Bilmez misin biz ne için gelmişiz bu dünyaya
Ebedi hayatımızı burada kazanmaya

Olur mu hiç hem burada kendim rahat edeyim
Hem ahiret âleminde cennet dava edeyim

Olamaz da böyle bir şey rahat edemiyorum
Onun için de cesaret hiç de edemiyorum.

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Kendi Dilinden Rusya’daki Esaret Hayatı (Şiir)

BEDİÜZZAMAN’IN DİLİNDEN RUSYADAKİ ESARET HAYATI

Üstad Harb-i Umumide Alay Komutanıydı
Gönüllü kabul ettiği fahri ordu malıydı

Çektiği sıkıntıları bizlere anlatıyor
Esaret hayatı için Üstad şöyle söylüyor:

“Rusya’daki esarette çok sıkıntılar gördüm
Kosturma Vilayeti’nin içinde kalıyordum

Orada da Tatarların küçük camisi vardı
Volga Nehri kenarında cami nehre bakardı

Esir zabitler içinde çokça sıkılıyordum
Dışarıda ve izinsiz serbest gezemiyordum

Tatarlar izin alarak bana kefil oldular
Volga’nın kenarındaki o camiye aldılar

Volga Nehri

Ben yalnız ve tek başıma camide yatıyordum
Uzun kış gecelerinde uyanık kalıyordum

O karanlık gecelerde yağmurlu havalarda
Huzursuz ve de ümitsiz kalmıştım oralarda

Derin gaflet uykusundan muvakkaten uyandım
Kendimi seksen yaşında bir vaziyette sandım

Gerçi daha ben kendimi ihtiyar bilmiyordum
Çünkü kırk yaşında idim daha gencim diyordum

Fakat Harb-i Umumiyi görenler ihtiyardır
İmanını kurtaranlar mutlu ve bahtiyardır

Artık ümidim kesildi baktım yalnızlığıma
O halette iken Kur’an yetişti imdadıma

Şükür ettim ben Rabbime dedim ki hasbunellah
Garibem ve de bikesem zidergahet ya ilâh!

Gurbetteki vefatımı tahayyül ediyordum
Ruhuma sıkıntı gelip dostları arıyordum

Her ne ise o hüzünlü firkatli bir gecede
Aczim şefaatçi oldu hayretteyim şimdi de

Çünkü birkaç günden sonra düşünerek azmettim
Rusça bilmediğim halde oradan firar ettim

Çok rahat ve kolaylıkla seyahati bitirdim
Harika bir suret ile esaretten kurtuldum”

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Rus Kumandana Ayağa Kalkmayan Esir! (Şiir)

BEDİÜZZAMAN İLE RUS KUMANDAN

Bin dokuz yüz on altıda Üstad esir oluyor
Ruslarca esir kampına doğru götürülüyor

Kosturma’daki bu kampta geçiyor esareti
Esirlere gösteriyor ilim ve marifeti

Esir olan subaylarla sohbetler ediyordu
Onların imanlarını kuvvetlendiriyordu

Bir gün Rus Başkumandanı onları teftiş eder
Teftişleri esnasında O’nun yanından geçer

Üstad ona selam vermez ve hiç yerinden kalkmaz
İkinci kez geçer yine onu hiç umursamaz

Üstad’ın hareketine Başkumandan çok kızar
Tercüman vasıtasıyla sebeplerini sorar

Hürmet etmediği için Üstad’a hiddetlenir
“Herhalde tanımadılar” diyerek de söylenir

Üstad diyor: ”Tanıyorum Nikola Nikolaviç
Şu kâfir Başkumandanı hatırlamaz mıyım hiç”

Kumandan diyor ki: “Madem sen beni tanıyorsun
O halde Rus ordusuna hakaret ediyorsun”

Üstad ona cevap verir: “sana hakaret etmem
Bir Müslüman âlimiyim ben sana kıyam etmem

Çünkü imanlı bir kimse bir kâfirden yücedir
Bilir misin kıyamette ahvaliniz nicedir”

Divan-ı harbe verilir Üstad Bediüzzaman
Olacağa önem vermez bunu duyduğu zaman

Diyor ki: “İdam kararı pasaport hükmündedir
Beni ebedi âleme alıp götürmektedir”

Ve nihayet idamına kesin karar verirler
Namaz kılabilmek için onlardan izin ister

Hüküm infaz edilmeden namazı eda eder
Rus Kumandanı gelerek Üstad’tan özür diler

“Beni affedin” diyerek yeni bir karar alır
Verilen idam hükmünü hemen geri aldırır

Üstad iki buçuk sene esarette kalıyor
Oradaki hayatını İslam’a vakfediyor

Kur’an ve sünnet aşığı burada da boş durmaz
Fedakârane çalışır gece gündüz yorulmaz

Bu müddet içerisinde katiyen boş durmuyor
Esir olan zabitlere her gün dersler veriyor

Bir gün bu ders sırasında bir Rus kumandan gelir
Siyaset yapıyor diye dersine mani olur

Sonra işin iç yüzünü Rus Kumandan öğrenir
İşlerine karışmadan O’nu serbest bırakır

Bin dokuz yüz on sekizde kurtulup firar eder
Varşova, Viyana derken İstanbul’a da geçer

Cenabı Allah Üstad’tan ebeden razı olsun
Ahmet Tanyeri’yi O’na Cennette komşu etsin

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Bediüzzaman’ın Kafkas Cephesinde Esir Düşmesi (Şiir)

Üstad Kafkas cephesinde epeyce hizmet verir
Rus kuvvetleri gelince O Bitlis’te direnir

Kuvvetli bir direnişle düşmana karşı koyar
Kazaklardan çocukların kurtulmasını sağlar

O harpte gönüllülere hep cesaret veriyor
Atını da sağa sola durmadan koşturuyor

Avcı hattında gezerken düşman O’nu gözlüyor
Sipere girmediğinden düşmandan gülle yiyor

Vücutlarına dört gülle tam isabet ediyor
Fakat hiç aldırmayarak geri de çekilmiyor

O’nun talebelerinden çoğu şehit oluyor
Dört talebeyle beraber epeyce direniyor

Bir gece Rus saflarını yarıp geçmek istiyor
Yüksek bir yerden atlarken ayağı kırılıyor

Otuz saat bekliyorlar su arkının içinde
Düşmandan saklanıyorlar sazlıkların dibinde

Bin dokuz yüz on altıda Üstad esir oluyor
Ruslarca esir kampına doğru götürülüyor

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org