Etiket arşivi: Din nasihattir

Nasihat Kitapları

Peygamberimiz bir sözünde “Din nasihattan ibarettir”buyurmuştur.Peygamberimizin yaşadığı zamandan günümüze kadar nasihat konusu üzerinde önemle durulmuş, gerek yazılı gerekse sözlü olarak bir çok eser ortaya konulmuştur.Bir çok alimimiz arasında nasihat adıyla başlı başına kitap yazanlar olduğu gibi,yazdıkları kitaplar içinde bir çok nasihatlarda bulunanlar da vardır.Nasihat kitapları arasında özellikle çocuklar için yazılanlar olduğu gibi devlet adamları içinde yazılanları vardır.Bu nasihat kitaplarından bazıları şunlardır:

*Pendname (öğüt kitabı),Feridüddin Attar

*Kutadgu Bilik (Mutluluk Bilgisi),Yusuf Has Hacip

*Atabetü’l-Hahayık (hakikatların eşiği),Edip Ahmed Yükneki

*Adab-ül Mürid (Genç Müslümana öğütler),Muhyiddin-i Arabi

*El Munkızü Mined Dalal (Dalaletten Kurtuluş),İmam Gazali

*Eyyühel Veled (Çocuklara Öğütler),İmam Gazali

*Öğütler Kitabı,İmam Gazali

*Mevlana’dan Altın öğütler

*Siyasetname,Nizamül Mülk

*Nasihatname,Akşemseddin

*Hastalar Risalesi,Bediüzzaman Said Nursi

*Nasihatname,Osman Hulusi Efendi

Bu yazıda Pendname üzerinde durmak istiyoruz.Pendname,Mevlana’nın da hocalarından biri olan Feridüddin Attar(öl.1221) tarafından yazılmıştır.Mesnevi tarzında yazılan bu eser,Osmanlılar zamanında ,okullarda ders kitabı olarakta okutulmuştur.İçerisinde bir çok öğüt yer almaktadır.İşte o öğütlerden bazıları:

“Dört şey büyüklüğe delildir.İlme hesapsız saygı göstermek,halka doğru cevap vermek,ilim ve akıl sahiplerini değerli görmek. Halka tatlı dilli olmak, Ekşi yüzlü acı sözlü kimselerden dostları yüz çevirirler. Düşmandan sakınmayan sonunda ondan cefa görür. Dostlar arasında neşeli yaşa ve düşmandan uzak dur. Hak yolunu tut, dedikoduya bakma.

“Ey oğul!Kalk uyanki yarın çok uyuyacaksın.kendinden haberin varsa uyan demeden önce yerinden fırla. Bu alçak dünyaya gönül bağlamak hatadır. Gönlünü bu bayağı dünyaya ne bağlıyorsun? Burada ebedi kalacak değilsin ki. Ey zavallı! Dışını süslemeye bakma.”

“ Esenliği arıyorsan onu dört şeyde bulabilirsin: Emniyette olmak, aile saadeti, vücut sağlığı ve feragattir.”

“ Gönül alçaklığı yüzünden toprak insan olur.Ateş,dik başlılıkla sönüp gider.İblis kibrinden dolayı çürüdü. Adem (as) tövbesi yüzünden makbul oldu. Dane, toprağa düştüğü için el üstünde tutulur, başak, baş çektiği için ayak altında ezilir.”

“İçindeki katkıları at da altın gibi saf ol.Toprak olmadan önce toprak gibi alçakgönüllü ol.Hırsı bırak da kanaate alış. Ölümünü düşün de daima dostlarla düşüp kalkmaya bak, düşman yüzü hiç görme.”

“Beş şey ömrü kısaltır: İhtiyarlıkta muhtaçlık, gariplik, uzun hastalık, ölülere bakmak, düşman korkusu.”

“Ayakta su dökmek hem fakirlik,hem de keder ve ihtiyarlık getirir.Gusletmeden bir şey yemek çirkin düşer. Allah’tan nimet bekliyorsan ekmek kırıntılarını ayak altına atma. Gece evini süpürme, süprüntüyü de kapı ardında bırakma.”

“ Git hısım ve akrabalarını ara, onları ziyaret et ki ömrün artsın. Yakınlarından alakayı kesenin ömrünün bereketi kaçar. Kötü bile olsalar onlardan alakayı kesme..”

“Dört şeyi dört şeyden temizle.Kalbini kıskançlıktan,dilini yalan ve gıybetten,gidişini riyadan ve karnını haramdan… O zaman tam imanlı kişi olursun. Böylece şerefli insan olursun. Haramdan çekilmeyenin ruhu yücelmez.”

“ Yüksek adam olmak istiyorsan kendine rahat kapısını kapat.Cennet kapısı ancak dünyada rahat kapısını kapatanlara açılır. Alemde Hak’tan başka bir şeye güvenen kimseden daha şaşkın kim olabilir.”

“Gönül inciten bir kimsenin cezâsı sonunda ağlamaktır. Ey oğul: Gönül incitmeye heves etme. Allah’ından hoşnutsuzluk kazanma. Îtibar bulmak istersen halkın adını iyilikten başka bir şeyle anma. İyiliğe gücün yetmezse kötülük yapma, kendi kendine sayısız sitemler etme. Git halkın gıybetinden dilini tut ki, bir gün elini ayağını bağlanmış görmeyesin.Dilini gıybetten korumayan kimse, Tanrı cezâsından kurtulmuş değildir.”

Yazan: Nizamettin Yıldız

Din nasihattir, nasihat ise samimiyettir..

Peygamber efendimizin bazı hadisleri vardır ki bu hadisler hadisin özünü oluşturan ana temanın çevrildiği dilde karşılığının tam olarak bulunmamasından dolayı, anlamında değişmeler meydana gelmektedir. Bu gibi durumlarda izlenecek yol peygamber efendimizden bize kadar intikal eden rivayetler bütünü çerçevesinde hadisleri değerlendirmek ve ne anlama geldiğini tespit etmektir. Biz bu çalışmamızda Hz. Peygamber’in dini tanımlayan bir hadisini, Arapçadaki anlam kaymasından ve bu anlam kaymasının dikkate alınmamasından dolayı Türkçe’ye tercüme edilirken hadisin nasıl yanlış anlaşıldığını ortaya koymaya çalışacağız.

Din ve Nasihat

Muteber hadis kaynaklarında geçen ve günümüze kadar dilden dile dolaşarak gelen ve Temim Ed-Dari’den rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Din nasihattır. Biz kime (yahut kim için) diye sorduk O da Allah’a, Kitabına, Rasulüne, Müslümanların (meşru) idarecilerine ve bütün Müslümanlara dedi.

Bu hadiste geçen anahtar kavram “nasihat” kelimesidir. Hz. Peygamberin “nasihat” kelimesinden ne kastettiği belirlenmeden İslam’ın dörtte birine denk kabul edilen bu hadisin doğru bir şekilde anlaşılması mümkün değildir.

Kaynaklara göre “nasihat” kelimesinin manasını birkaç kelime ile izah etmek mümkün değildir. Çünkü bu kelimenin Arapça’da çok geniş manaları bulunmaktadır.

Nasihat, bir şeyi ve bir kimseyi içten ve gönülden sevmek, ona bağlanmak, ihlas sadakat ve samimiyet demektir. Arı, duru, saf oldu demektir. İçinde aldatma duygusu olmayan, kalbi halis kimseler için nasih veya nasuh ifadesi kullanılmıştır. Nitekim Kur’anda içten gelerek yapılan samimi tevbeler için Tevbe-i Nasuh ifadesi kullanılmıştır. Yani sahibini bir daha günaha götürmeyen halis tevbedir. Ayrıca Arapçada bir kumaş parçasının elbiseye dönüştürülmesi olayını ifade etmek için “nasuh” kelimesi kullanılmıştır. Bu sebeple Arapça’da dikiş iğnesinin bir adı “minsah”tır. Eğer biz kelimenin bu anlamını esas alacak olursak içten ve gönülden yapılan tevbeler için “nasuh” kelimesinin kullanılmasının sebebi ‘günahlarla yırtılan dinin tevbe ile yeniden dikilmesi’nden kaynaklanmaktadır.

Ayrıca “nasihat” kelimesi; insanları iyiye ve güzele sevketmek için yapılan güzel konuşma vaaz, öğüt verme, tavsiye etme, ihtar etme, ibret verici ders gibi ifadelerin yerlerine de kullanılmıştır. Bizim dilimize de sadece bu anlamı ile geçmiş ve ‘nasihat edilen kimsenin hayrını istemek’ diye ifade edilmiştir.

Burada esas yapılması gereken Hz. Peygamberin “Din nasihattir” derken bu anlam gruplarından hangisini kastettiğini belirlemek konunun en önemli noktasını teşkil etmektedir. Peygamber efendimizden rivayet edilen hadislerde “nasihat” kelimesi “samimiyet, içten ve gönülden bağlılık” manasında kullanılmıştır.

Bir hadis-i şerifinde Peygamberimiz: “Müslümanın Müslüman üzerinde altı hakkı vardır: Selam verdiğinde selamını almak, aksırdığında kendisine dua etmek, hastalandığında ziyaret etmek, davet ettiğinde icabet etmek, öldüğünde cenazesine iştirak etmek ve gıyabında ona karşı samimiyeti elden bırakmamak.

Müslümanların sadece birbirlerinin yüzlerine karşı değil, birbirlerinin gıyabında da samimi olmaları, evli eşler arasında da nasihat (içten ve gönülden bağlılık) özellikle aranmıştır.

Yine bir hadis-i şerifinde peygamber efendimiz: Bir mü’min için takva’dan sonra saliha bir eş kadar hayırlı ve yararlı bir şey olamaz, emrettiğinde itaat eder, yüzüne baktığında sevinç duyar, üzerine yemin içtiğinde yeminini boşa çıkarmaz ve onun gıyabında gerek nefsi ve gerekse malı konusunda samimiyeti ve bağlılığı devam eder.

Din Nasihattır, Nasihat Samimiyettir!

‘Nasihat’ kelimesine; ihlas, samimiyet, içten ve gönülden bağlılık anlamını verdiğimiz takdirde zıt anlamı, aldatmak, kandırmak, ve iki yüzlü davranmak olur. Nitekim kaynaklarda da ‘nasihat’ kelimesinin karşılığı olarak ‘ğışş’ yani ‘aldatmak’ veya ‘adavet’ yani ‘düşmanlık’ kelimesi kullanılmıştır. Deylemi “el-Firdevs” adlı eserinde şöyle demektedir: “Her alimle oturmayın! Sadece sizi beş şeyi terk edip, beş haslete davet eden; yani şekden yakin’e, kibirden tevazuya, riya’dan ihlasa, rağmetten rahbete, adavetten nasihate davet eden alimlerle oturun.” Kurtubi’ye göre nasihatin zıddı ihanettir. Buna göre Allah’a Rasulüne, ve Kitabına karşı nasihat (samimiyet) içinde olmayanlar ihanet içindedirler. Beyhaki’ye göre Müslümanların birbirlerine karşı nasihat (samimiyet) içinde olmanın üç alameti vardır.

Bunlar:

1. Kalbin Müslümanların elem ve kederlerinden dolayı hüzün duyması

2. Müslümanların acılarına katlanmak

3. Müslümanları faydalı olan her işte bilgilendirmek.

Ebu Abdillah Muhammed b. Nasr el-Mervezi, nasihat kelimesinin asıl anlamı kim olursa olsun kalben bağlanmaktır. Nasihat farz ve nafile olmak üzere ikiye ayrılır. Farz olan nasihat Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve haram kıldıklarından kaçınmak derecesinde bağlanmaktır, demektedir.

Bütün bu anlatılanlara rağmen gerek ülkemizde, gerekse İslam aleminin diğer bölgelerinde nasihat kelimesini aldatılmak, kandırılmak, ihanet, adavet ve iki yüzlü davranmanın zıddı olarak “ ihlas samimiyet, içten davranmak, gönülden bağlanmak” anlamı değil de “öğüt vermek, vaaz ve tavsiye, ihtar etme” gibi anlamları ön plana çıkmış ve bu hadis “din samimiyettir” yerine “din vaaz ve irşaddır” şeklinde anlaşılarak, hem dinin dörtte biri olduğu kabul edilen bu hadisin yanlış anlaşılmasına hem de Hz. Peygamberin yaptığı tek din tanımımın gözlerden kaybolmasına yol açmıştır.

Şimdi dinin dörtte birine denk gelen bu hadisin anahtar kelimesi olan ‘nasihat’i yanlış anladığımızda dinin dörtte biri vaaz ve irşad, doğru anladığımızda ise dinin dörtte biri ihlas ve samimiyet olacaktır.

Öyleyse din nasihattir, nasihat ise samimiyettir.

Prof.Dr. Mehmet Görmez