Etiket arşivi: Muhammed Numan Özel

Risale-i Nurda Ramazan Mevzu’u – 5

  1. Ramazanını
  2. “Seyr-ü sülûk-ü kalbî ile tarîkat mesleğinde bu bid’alar zamanında çok müşkilât bulunduğundan, Nur dairesi hakikat mesleğinde gidip tarîkatların faidesini temin eder diye o kardeşimize Ramazanını tebrik ve selâmımla beraber yazınız.” (E: 242)
  3. Ramazanınızı
  4. “Hem mübarek Ramazanınızı, hem inşâallah hakkınızda bin ay kadar meyvedar Leyle-i Kadrinizi, hem saadetli bayramınızı, hem çok kıymetdar hizmetinizi bütün ruhumla tebrik ve tes’id ederim.” (K: 36)
  5. “Evvelâ: Sizin Leyle-i Berat’ınızı ve gelecek Ramazanınızı tebrik eder ve bu gelecek Leyle-i Kadr’i hakkınızda ve hakkımızda bin aydan daha hayırlı olmasını ve defter-i a’malimize böyle geçmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz ve böylece, bayrama kadar $ duasını etmeye niyet ettik.” (K: 91)
  6. “Evvelâ: Bütün ruh u canımla mübarek Ramazanınızı tebrik ederim.” (K: 94)
  7. “Bu mahiyetteki Ramazanınızı tebrik ediyoruz.” (K: 95)
  8. “Bilmukabele biz de Ramazanınızı tebrik ediyoruz.” (E: 62)
  9. “Sizin mübarek Ramazanınızı ve Leyle-i Kadrinizi ve bayramınızı bütün ruh u canımızla tebrik ve tes’id ediyoruz.” (E: 69)
  10. “Tekrar mübarek Ramazanınızı tebrik ederiz.” (E: 173)
  11. Ramazanınızı, leyle-i kadrinizi, hem bayramınızı tebrik ederim.” (E: 176)
  12. Ramazaniye
  13. “Hem Ramazaniye Risalesi ve matbu’ Âyet-ül Kübra burada bulunmak lâzımdır.” (Ş: 504)
  14. “Yalnız Müdafaat ve Onaltıncı Mektub ve Ramazaniye Risalesi’ni mütalaa etmek için biz verdik.” (K: 267)
  15. “Bütün iki saat o taharri neticesinde, Ankara’dan gelen bir Ramazan tebrikiyle, bir Ramazaniye Risalesini elde ettiler.” (K: 267)
  16. “Size yazmıştım ki: Nasıl “Hizb-i Nuriye” Risale-i Nur’un ve Âyet-ül Kübra’nın bir hülâsasıdır; öyle de on dakika zarfında Hizb-i Nuriye’nin bir hülâsası, bu Ramazan-ı Şerif’in feyzinden ve Ramazan’da te’lif edilen ve yeni intişar eden Ramazaniye Risalesi olan Âyet-ül Kübra’nın otuzüç mertebe-i vücub u vücud ve tevhid otuzüç elsine-i külliye ile tezahür ettiği gibi; ruh ve hayal ve kalb o noktadan öyle bir inbisat ve inkişaf etti ki, herbir mertebenin söylediği “Lâ ilahe illâllah” şehadetini dediğim vakit, o küllî lisan benim oluyor gibi azametli bir tevhid hissettiğimden, “Âyet-ül Kübra” güneş gibi iman nurlarını ruhlara telkin edebilir.” (E: 69)
  17. Ramazaniyeniz
  18. “Hem Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür ve hamdediyorum ki; sizlerin bu defaki hediye-i Ramazaniyeniz olan çok güzel nüshalarınız; bu bayramımı çok bayramları birden toplayan bir küllî bayram hükmüne geçti.” (K: 102)
  19. Ramazaniyeyi
  20. “Ramazan-ı Şerifin onuncu Cumartesi günü, saat onbir buçukta, herbir nüktesi nâmütenahî hikmet ve hakikat müjdelerini havi ve mübeşşir, dokuz nükteli Ramazaniyeyi aldım.” (B: 69)
  21. “Fakir de, ruhumun mühim bir ihtiyacını temin eden, binler hikmet ve müjdeli Ramazaniyeyi alarak, Kur’an-ı Azîmüşşan’ı inzal edene secdeler ve Nurlar dellâl-ı âlîşanına hadsiz teşekkürler ile, borçlu olduğum dua-yı fâzılanelerine müdavim bulunduğumu arzeylerim Efendim Hazretleri.” (B: 69)
  22. Ramazanlarını
  23. “Umum kardeş ve hemşirelerimin mübarek Ramazanlarını ve umum gecelerini, manevî Leyle-i Kadir’lerini tebrik ile selâm ve dua ve dualarını rica ediyoruz.” (Em: 21)

 

Sayfalar Envar Neşriyata Göredir.

Ramazan Ayı kategorisi

www.NurNet.Org

Risale-i Nurda Ramazan Mevzu’u – 3

  1. Ramazan’ı
  2. “Ali Ekber Şah’ı, Said Ramazan’ı, Abdurrahîm Zapsu görmüş; Pakistan’da çok hürmet etmişler.” (Em: 64)
  3. Ramazan’ın
  4. “Yedinci ve Üçüncü Lem’aların bura postahanesine vürudu, Ramazan’ın onbirine tesadüf ediyor.” (B: 216)
  5. “Hakikaten Salahaddin asker olduğunda mübarek Ramazan’da İzmit’in Tavşan Tepesi’nde havanın müsaadesizliğine rağmen yine cemaatle teravih namazı kıldırması ve Alay’ın Hadımköyü’ne kalkması Ramazan’ın 27, 28, 29 uncu günlerine tesadüf etmesi dolayısıyla oruç ve namazını vapurda, Kadir Gecesi’ni de Hadımköyü’nde istasyon rampasında, yağmurlu soğuk bir havada müşkilâtla bulduğu su ile abdest alıp, sandık kapağı üstünde kılması ve geceyi yük vagonları içinde acı bir vaziyette şükürlerle geçirmesi, sair neferattaki hiss-i diyaneti heyecana getiriyordu, bir ders hükmüne geçerdi.” (K: 62)
  6. “Hem sizin iki mu’cizeli Kur’anı bizlere bu mübarek aylarda göndermeniz, inşâallah o derece medar-ı bereket ve sevab ve hasenat ve fütuhat olacak ki; hakkımızda bu Ramazan’ın herbir günü bir Leyle-i Kadir hükmüne geçeceğini rahmet-i İlahiyeden ümid ederiz.” (K: 91)
  7. “Şimdiden biz tedbir ettik ki: İki Kur’an’ı, Risale-i Nur’un buradaki has talebeleri Ramazan-ı Şerif’te, herbiri her günde bir cüz’ünü sizin ile beraber okumak ile, Ramazan’ın her gününde bir hatme-i Kur’aniye olarak, manevî ve çok geniş bir mecliste, Isparta ve Kastamonu’yu ihata eden bir dairede halka tutan Risale-i Nur talebelerinin ve o dairenin merkezinde sizler bulunmak cihetiyle Risale-i Nur şakirdlerinin etrafınızda olarak; Nakşî’de hatme-i hacegân tarzında, fakat çok büyük bir mikyasta Risale-i Nur’un bütün şakirdleri manen hazır ve o dairede bulunuyor niyetiyle, tasavvuru ile okunmak,” (K: 91)
  8. “Demek Risale-i Nur’un sadık şakirdlerinden birisi, Leyle-i Kadr’in hakikatını ve Ramazan’ın yüksek mertebesini kazansa, umum hakikî sadık şakirdler sahib ve hissedar olmak, vüs’at-ı rahmet-i İlahiyeden çok kuvvetli ümidvârız.” (K: 94)
  9. “Mübarek Ramazan’ın Leyle-i Kadir sırrıyla, seksenüç sene bir ömr-ü manevî kazandırması sırr-ı hikmetiyle ve Risale-i Nur’un şakirdlerindeki sırr-ı ihlasla tesanüd ve iştirak-i a’mal-i uhrevî düsturuyla herbir sadık şakird, o fevkalâde manevî kazancı elde edeceğine gayet kuvvetli bir delili budur ki: Bu daire içinde kırkbin, belki yüzbin hâlis, hakikî mü’minlerin içinde hakikat-ı Leyle-i Kadr’i elde edecek bir-iki, on-yirmi değil, belki yüzlerin elde etmesi ihtimali kavîdir.” (K: 181)
  10. “Cenab-ı Hakk’a onların hurufatı adedince ve şehr-i Ramazan’ın dakikalarının âşireleri sayısınca hamd ü sena ediyoruz.” (K: 267)
  11. “Lâ ilahe illâllah” Âyet-ül Kübra’nın berekâtı ve feyziyle on dakikada aynı hakikat-ı tevhidi veren iki sahife kadar Ramazan’ın nuruyla kalbe ihtar edildi.” (E: 60)
  12. “Safranbolu’daki hâlis kardeşlerimizden Hıfzı’nın küçük medrese-i Nuriyesi olan hanesindeki küçük ve çok çalışkan masumları yedi yaşında Yılmaz ve onüç yaşında Hüsnü’nün ve onlar gibi Nur’a çalışan muhterem validelerinin mübarek kalemleriyle yazdıkları tebriklerini, umum Safranbolu ve Eflani medrese-i Nuriyesi namına bu Ramazan’ın bir Firdevsî teberrükü hesabına kabul ettik.” (E: 242)
  13. Ramazan’larını
  14. “Ve Feyzi’nin mektubunda isimleri bulunan zâtlara -bilhassa- birer birer selâm ve umumunun Ramazan’larını ve Leyle-i Kadir’lerini ruh u canımızla tebrik ediyoruz.” (E: 59)
  15. Ramazanda
  16. “[Yirmibeş sene evvel Ramazanda ikindiden sonra Şeyh-i Geylanî’nin (K.S.) Esma-i Hüsna manzumesini okudum.” (S: 221)
  17. “Meselâ: Leyle-i Kadri, umum ramazanda; saat-ı icabe-i duayı, Cum’a gününde; makbul velisini, insanlar” (S: 342)
  18. “Bu eser, birçok meşagil ve Dâr-ül Hikmet’teki vazife içinde yirmi gün Ramazanda, günde iki veya ikibuçuk saat çalışmak suretiyle manzum gibi yazılmıştır.” (S: 692)
  19. “Sâlisen: Ramazanda kalb ile beraber nefsi dahi hakikatlerle meşgul etmek için, böyle çocukça bir üslûb ihtiyar edildi.” (S: 693)
  20. Ramazanda münteşir bir leyle-i zû-kadir, esma-ül hüsnada muzmer iksir-i ism-i azam.” (S: 721)
  21. “Memleketimde imamlık ve vaizlik vesikam elimde olduğundan, o câmide dört senedir (Allah kabul etsin) imamlık ettiğim halde, şu mübarek geçen Ramazanda mescide gidemedim.” (M: 65)
  22. “İkincisi: Şu mübarek Ramazanda, yalnız iki haneden bana yemek geldi, ikisi de beni hasta etti.” (M: 66)
  23. “Mütebâkisi, bütün Ramazanda benim idareme bakan mübarek bir hanenin ve sadık bir arkadaşım olan o hane sahibi Abdullah Çavuş’un ihbarı ve şehadetiyle; üç ekmek, bir kıyye (kilo demek) pirinç bana kâfi gelmiştir.” (M: 67)
  24. “Hem küçük, hem kışta, hem Ramazanda, bu mübarek hâli bir ikram-ı Rabbanî olduğuna, ne benim ve ne de bana hizmet edenlerin şübhemiz kalmadı.” (M: 68)
  25. “gibi câmi’ dualarla dua etmek; hem hulûs ve huşu’ ve huzur-u kalb ile dua etmek; hem namazın sonunda, bilhassa sabah namazından sonra; hem mevaki-i mübarekede, hususan mescidlerde; hem Cum’ada, hususan saat-ı icabede; hem şuhur-u selâsede, hususan leyali-i meşhurede; hem ramazanda, hususan leyle-i kadirde dua etmek kabule karin olması rahmet-i İlahiyeden kaviyyen me’muldür.” (M: 279)
  26. “Hattâ bayramda ve ramazanda uğramadı.” (M: 339)
  27. “Hususan şaban ve ramazanda, akıldan ziyade kalb hissedardır, ruh hareket eder.” (M: 388)
  28. İnsanlarda veli, Cum’ada dakika-i icabe, Ramazanda Leyle-i Kadir, Esma-i Hüsnada İsm-i Azam, ömürde ecel meçhul kaldıkça; sair efrad dahi kıymetdar kalır, ehemmiyet verilir.” (M: 476)
  29. “BİRİNCİSİ: Kardeşlerimizden Çaprazzade Abdullah Efendi gibi bazı adamlar, ehl-i keşiften rivayeten bu geçen Ramazanda Ehl-i Sünnet ve Cemaat için bir ferec, bir fütuhat olacağını haber verdikleri halde zuhur etmedi.” (L: 103)
  30. “Bilmecburiye, yanımdaki üç kardeşime yedirmek ve Şaban-ı Şerif ve Ramazanda o baldan iktisad ile otuz kırk gün üç adam yesin ve getiren de sevab kazansın ve kendileri de tatlısız kalmasın diyerek, “Alınız” dedim.” (L: 143)
  31. “Bütün Şaban ve Ramazanda hem ben yedim, hem lillahilhamd o kardeşlerimin her birisine iftar vaktinde birer kaşık (Haşiye) verip, mühim sevaba medar oldu.” (L: 143)
  32. “Eski Said’in en son te’lifi ve yirmi gün Ramazanda te’lif edilen, kendi kendine manzum gelen “Lemaat” risalesidir.” (L: 357)
  33. “Hem bunu gayet hasta ve perişan ve gıdasız, bir-iki gün Ramazanda, mecburiyetle gayet mücmel ve kısa ve bir cümlede pek çok hakikatleri ve müteaddid hüccetleri dercederek yazdım.” (Ş: 243)
  34. “Biri: Ramazanda çok şiddetli bir heyecan, bir ciddiyet, bir iltica, bir niyaz ile müdhiş hastalığa galebe ederek çalıştırdı.” (Ş: 293)
  35. “Ve en ziyade rikkatime dokunan ve kendi elemimden başka herbirinizin sıkıntısından başıma toplanan bütün elemlere ve teessüflere karşı ramazanda, bir saati yüz saat hükmüne getiren o şehr-i mübarekte bu musibet dahi, o yüz sevabı herbir saati on saat derecesinde ibadet yapmakla bine iblağ ettiğinden, Risale-i Nur’dan tam ders alan ve dünya fâni ve ticaretgâh olduğunu bilen ve herşeyi imanı ve âhireti için feda eden ve bu dershane-i Yusufiyedeki muvakkat sıkıntıların daimî lezzetler ve faideler vereceklerine inanan sizin gibi ihlaslı zâtlara acımak ve rikkatten ağlamak haletini, tebrik ve sebatınızı gayet istihsan ve takdir etmek haletine çevirdi.” (Ş: 294)
  36. “Bir vakit Isparta’da bir Ramazanda bir ekmek, bir kilo torba yoğurdu, bir kilo pirinç ile yaşayan bir adam, maişet için dünyaya tenezzül” (Ş: 443)
  37. “bere giyenler şapka giymeğe mecbur olmadıkları ve hiç bir maddî maslahat giymesinde bulunmadığı halde, benim gibi bir münzevi, bütün müçtehidlerin ve umum şeyhülislâmların yasak ettikleri bir serpuşu giymediğim bahanesiyle ve uydurmalar ilâvesiyle yirmi sene cezasını çektiğim ve libasa ait, manasız bir âdetle tekrar beni cezalandırmağa çalışan ve çarşıda, ramazanda, gündüzde rakı içip namaz kılmayanları hürriyet-i şahsiye var diye, kendine kıyas edip ilişmediği halde, bu derece şiddet ve tekrarla ve ısrarla beni kıyafetim için suçlandırmağa çalışan; elbette ölümün idam-ı ebedîsini ve kabrin daimî haps-i münferidini gördükten sonra mahkeme-i kübrada ondan bu hatası sorulacak.” (Ş: 451)
  38. “$ âyetinin kuvvetli işaretini hem teyid hem letafetlendiren üç münasebet birden Ramazanda kalbime geldi.” (Ş: 695)
  39. “Çünki Kur’an’ın madem ki, ilk nüzulü şehr-i Ramazanda olmuştur.” (B: 85)
  40. “İşte o zât, o telkinattan sonra geçen Ramazanda bir gün, bana Hülâgu ve Cengiz vakıalarını okutmak için gösterdi.” (B: 198)
  41. “Ve bilhassa Ramazanda, bütün bütün içtinab eder.” (B: 200)
  42. “Bir gün postada kalmasına karşılık tutulursa, her bir Lem’a, bu mübarek ayın başından onuna kadar birer gün almışlar ve “Evvelühü rahmetün” olan aşr-ı ûla-yı Ramazanda mahall-i maksuda vâsıl olmuşlardır.” (B: 216)
  43. “Posta bir gün evvel geldiğine ve bir gün de postada kalışına veya birinci makama sayılırsa bu nurlu eser de, sanki Ramazanın her gününde bir Lem’a alarak yerini bulmakla, hem bu adedlerin boşuna konulmadığına, hem de “Evsatuhu mağfiretün” olan aşr-ı sâni-yi Ramazanda yazıldığı mahalle yetişeceğine sarahat derecesinde delalet ediyor.” (B: 216)
  44. “Evet iki sene evvel, bütün Ramazanda üç ekmek, bir okka pirinç ona ve dört kedisine kâfi geldiği gibi; bir sene evvel üç fırancala, bir Ramazan yine kâfi gelmişti.” (B: 301)
  45. Ramazanda bir saatte, benimle müsevvid zât hasta iken sür’atle yazılmış.” (B: 322)
  46. “Ömürde ecel, ramazanda leyle-i kadir gibi, esmada ism-i azamın istitarı mühim hikmeti var.” (B: 331)
  47. “Eski Said’in en son te’lifi ve yirmi gün ramazanda te’lif edilen, kendi kendine manzum gelen Lemaat Risalesi, Otuzikinci Lem’a olması ve Yeni Said’in en evvel hakikattan şuhud derecesinde kalbine zâhir olan ve Arabî ibaresinde Katre, Habbe, Şemme, Zerre, Hubab, Zühre, Şu’le ve onların zeyillerinden ibaret büyükçe bir mecmua Otuzüçüncü Lem’a olması ihtar edildi.” (E: 42)
  48. “Ben ve Hüsrev ve daha diğer arkadaşlarımız bütün biliyoruz ki: Üstadımızın hasta olmadığı halde bütün Ramazanda yediği gıdayı hesab ettik, bir tek fıranca ekmeği, yarım okka kese yoğurdu, yüz elli dirhem pirinç idi.” (St: 24)
  49. “Üstadımız iki sene evvel Ramazanda beş vecihle kanunsuz bir taarruza maruz kaldığı zaman dindar meb’uslara ve heyet-i vükelaya bir şekva suretinde hizmetkârına ve bir-iki talebesine bu gelen şekvayı söylemiş.” (Nç: 159)
  50. “Meselâ: İnsanlarda (veli), cum’ada (dakika-i icabe), ramazanda (leyle-i kadir), esma-ül hüsnada (ism-i azam), ömürde (ecel) meçhul kaldıkça, sair efrad dahi kıymetdar kalır, ehemmiyet verilir.” (STİ: 13)

Sayfalar Envar Neşriyata Göredir.

Ramazan Ayı kategorisi

www.NurNet.Org

Risale-i Nurda Ramazan Mevzu’u – 2

  1. Ramazan’da
  2. “Altıncı Nükte: Ramazan-ı Şerifin sıyamı, Kur’an-ı Hakîm’in nüzulüne baktığı cihetle ve Ramazan-ı Şerif, Kur’an-ı Hakîm’in en mühim zaman-ı nüzulü olduğu cihetindeki çok hikmetlerinden birisi şudur ki: Kur’an-ı Hakîm, madem Şehr-i Ramazan’da nüzul etmiş; o Kur’anın zaman-ı nüzulünü istihzar ile o semavî hitabı hüsn-ü istikbal etmek için Ramazan-ı Şerifte nefsin hacat-ı süfliyesinden ve malayaniyat hâlattan tecerrüd ve ekl ü şürbün terkiyle melekiyet vaziyetine benzemek ve bir surette o Kur’anı yeni nâzil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve ondaki hitabat-ı İlahiyeyi güya geldiği ân-ı nüzulünde dinlemek ve o hitabı Resul-i Ekrem (A.S.M.)dan işitiyor gibi dinlemek, belki Hazret-i Cebrail’den, belki Mütekellim-i Ezelî’den dinliyor gibi bir kudsî halete mazhar olur.” (M: 401)
  3. “Mâh-ı Ramazan’da kazanç bire bindir.” (B: 286)
  4. “Hakikaten Salahaddin asker olduğunda mübarek Ramazan’da İzmit’in Tavşan Tepesi’nde havanın müsaadesizliğine rağmen yine cemaatle teravih namazı kıldırması ve Alay’ın Hadımköyü’ne kalkması Ramazan’ın 27, 28, 29 uncu günlerine tesadüf etmesi dolayısıyla oruç ve namazını vapurda, Kadir Gecesi’ni de Hadımköyü’nde istasyon rampasında, yağmurlu soğuk bir havada müşkilâtla bulduğu su ile abdest alıp, sandık kapağı üstünde kılması ve geceyi yük vagonları içinde acı bir vaziyette şükürlerle geçirmesi, sair neferattaki hiss-i diyaneti heyecana getiriyordu, bir ders hükmüne geçerdi.” (K: 62)
  5. “Bu Ramazan’da size göndermeye muvaffak olamadık.” (K: 92)
  6. “Evvelâ: Bu mübarek Ramazan’da iştirak-i a’mal düstur-u esasiyle, her bir has kardeşimizin kırkbin dili bulunan bir melaike hükmünde,” (K: 94)
  7. “Hem her iki Said’in iştirakiyle, bir tek Ramazan’da iki hilâl ortasında te’lif edilen ve kendi kendine, ihtiyarım haricinde bir derece manzum şeklini alan ve İşarat-ül İ’caz kıt’asında elli-altmış sahife bulunan Türkçe olarak Lemaat namındaki risale dahi Risale-i Nur’a girebilir.” (K: 140)
  8. “Bu mübarek Ramazan’da dahi geçen Ramazan gibi, bu âciz ve zaîf kardeşinize, manevî ve uhrevî sa’y ve çalışmanızdan zekat mikdarınca vermenizi ve onun hesabına bir mikdar çalışmanızı ve ziyade hüsn-ü zannınız ile ona tahmil ettiğiniz ağır yüke o cihette yardımınızı pek çok rica ederim.” (K: 154)
  9. “Âyet-ül Kübra Ramazan’da zuhur ettiği gibi; zannımca Ramazan’da da matbaadan çıktığını, Isparta’ya geldiğini ve Ramazan’da serbestiyetle okunması ve câmilere okutmak için girmesi gibi, bu Ramazan-ı Şerif’te Âyet-ül Kübra’dan çıkan ve bir saat tefekkür bir sene ibadet manasını taşıyan Hizb-i Nuriye Âyet-ül Kübra’dan çıktığı misillü, bizim tesbihatımızda otuzüç defa” (E: 59)
  10. “Size yazmıştım ki: Nasıl “Hizb-i Nuriye” Risale-i Nur’un ve Âyet-ül Kübra’nın bir hülâsasıdır; öyle de on dakika zarfında Hizb-i Nuriye’nin bir hülâsası, bu Ramazan-ı Şerif’in feyzinden ve Ramazan’da te’lif edilen ve yeni intişar eden Ramazaniye Risalesi olan Âyet-ül Kübra’nın otuzüç mertebe-i vücub u vücud ve tevhid otuzüç elsine-i külliye ile tezahür ettiği gibi; ruh ve hayal ve kalb o noktadan öyle bir inbisat ve inkişaf etti ki, herbir mertebenin söylediği “Lâ ilahe illâllah” şehadetini dediğim vakit, o küllî lisan benim oluyor gibi azametli bir tevhid hissettiğimden, “Âyet-ül Kübra” güneş gibi iman nurlarını ruhlara telkin edebilir.” (E: 69)
  11. “Üçüncü Mes’ele: Geçen üç sene evvel Ramazan’da te’lif edilen ve yine bu sene Ramazan’da serbest intişar eden Âyet-ül Kübra’nın bir hülâsası olan Hizb-i Nuriye’yi okudum.” (E: 88)
  12. “onbeş dakika aynı Ramazan’da tezahür etti.” (E: 89)
  13. “Manidardır ki; Âyet-ül Kübra ve Risale-i Nur’un ekser hakikatları, Ramazan’da ve tesbihatında zuhuru gibi; bu Hülâsat-ül Hülâsa, aynen Ramazan’da ve tesbihatta zuhur etti.” (E: 94)
  14. “(Haşiye): Siracünnur’u tashih ederken, bu Ramazan’da ehemmiyetli virdlerime tam vakit bulamadığımdan müteessir oldum.” (E: 243)
  15. “Evvelâ: Bu aşr-i âhir-i Ramazan’da her gece, hususan tek gecelerde Leyle-i Kadr’in bulunmak ihtimali kuvvetli olduğunu hadîs-i şerif ferman ediyor.” (E: 245)
  16. “Hattâ bir vakit Isparta’da bir Ramazan’da bir ekmek, bir kilo torba yoğurdu, bir kilo pirinç ile yaşayan bir adam, maişeti için dünyaya tenezzül etmez ve hediyeyi de kabul etmeğe mecbur olmaz.” (E: 283)
  17. “Bu Ramazan’da şiddetli za’fiyet ve hastalığımdan tam çalışamadığıma, sizlerden manevî yardım rica ederim.” (Em: 20)
  18. “Sonra Isparta, Atabey, İslâmköy, Kuleönü vesaire gibi mahallerde de sair vezaiften maada her gün Kur’anın cüzlerini taksim suretiyle hatm-i Kur’an, üstad hesabına bütün Ramazan’da ve Âyet-ül Kürsî hatimleri keza…” (St: 169)
  19. Ramazan’daki
  20. “Hem geçen Ramazan’daki hastalığım ve Eskişehir’deki musibetimiz gibi çok vakıalarla zâhirî sıkıntılı meşakkatli hâlât altında Risale-i Nur’un faidesine olarak inkişafatı ve daha tesirli fütuhatı görülmüş.” (K: 130)
  21. “Beşincisi: Geçenki Ramazan’daki hastalık gibi bu hastalık dahi, fedakâr kardeşlerimin şefkatlerini heyecana getirip, benim hesabıma a’mal-i uhreviyelerinin bir nevi zekatını vermek; nâkıs, kusurlu sermayemi, birden ona, belki yüze ve bine çıkarmağa sebeb olmasıdır.” (K: 260)
  22. “Cenab-ı Hak, onların ve bizlerin hakkımızda bu Ramazan’daki Leyle-i Kadrimizi bin aydan hayırlı ve bin ay kadar medar-ı sevab eylesin, ümmet-i Muhammediyeye saadet ve selâmet versin, âmîn!” (E: 51)

Sayfalar Envar Neşriyata Göredir.

Ramazan Ayı kategorisi

www.NurNet.Org

 

Risale-i Nurda Ramazan Mevzu’u 1

Risale-i Nurda Ramazan Mevzu’u 1 

1. Ramazan

  1. “Meselâ Ramazan hilâlinin sübutunu ihbar eden iki adam, binler münkirlerin inkârlarını hiçe atarlar.” (S: 83)
  2. “Bir Ramazan gecesinde, şu kelâm-ı tevhidînin onbir cümlesinin herbirinde birer tevhid mertebesi ve birer müjde bulunduğunu ve o mertebelerden yalnız $ deki manayı, basit avamın fehmine gelecek bir muhavere-i temsiliye ve bir münazara-i faraziye tarzında ve lisan-ı hali, lisan-ı kal suretinde söylemiştim.” (S: 590)
  3. “Demek Ramazan bereketiyle yazdırılmış bir nevi ihbar-ı gaybîdir.” (S: 730)
  4. “Bir zaman bir ihtiyar adam Ramazan hilâlini görmek için semaya bakmış.” (M: 314)
  5. “Her Ramazan $ âyetini, nuranî parlak bir tarzda gösteriyor.” (M: 401)
  6. Ramazan, Kur’an ayı olduğunu isbat ediyor.” (M: 401)
  7. “Evet birtek Ramazan, seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir.” (M: 402)
  8. “Elbette o Ramazan, mahsus bir bayram-ı İlahî ve bir meşher-i Rabbanî ve bir meclis-i ruhanî hükmüne geçmek, mukteza-yı hikmettir.” (M: 402)
  9. “Madem Ramazan o bayramdır; elbette bir derece, süflî ve hayvanî meşagılden insanları çekmek için oruca emredilecek.” (M: 402)
  10. “Evet bir fende ve bir san’atta mütehassıs bir-iki zâtın o fen ve o san’ata ait hükümleri ve fikirleri, onda ihtisası olmayan bin adamın, -hattâ başka fenlerde âlim ve ehl-i ihtisas da olsalar- muhalif fikirlerini hükümden ıskat ettikleri gibi; bir mes’elede, meselâ ramazan hilâlini yevm-i şekte isbat etmek ve “Süt konservelerine benzeyen ceviz-i hindî bahçesi rûy-i zeminde var” diye dava etmekte iki isbat edici, bin inkâr edici ve nefyedicilere galebe edip davayı kazanıyorlar.” (Ş: 213)
  11. “[Isparta’daki umum Risale-i Nur talebeleri namına ramazan tebriki münasebetiyle yazılmış ve onüç fıkra ile ta’dil edilmiş bir mektubdur.]” (Ş: 274)
  12. “Madem bizler onların hatırları için kader-i İlahiyle buraya girdik ve bir kısmımız onların saadeti ve manevî rahatları için buradan çıkmak istemiyoruz ve istirahatımızı onlar için feda edip her sıkıntıya sabır ve tahammül ediyoruz; elbette o yeni kardeşlerimiz dahi Denizli mahpusları gibi, kardeşliğimiz hatırı için, şaban ve ramazan hürmetine birbirine küsmemek ve kardeş olup barışmak lâzım ve elzemdir.” (Ş: 501)
  13. Ramazan Risalesi, kırk dakikada telif edilmesi..” (Ms: 197)
  14. “Evet ramazan hilâlini gören iki şahidin, binlerle rüyet-i hilâli nefyedenlere müreccah olduğu gibi, iki müsbit ehl-i şuhud dahi, binlerce münkir nâfîlere tercih edilir.” (BMs: 460)
  15. “Otuzikinci Söz’ün Birinci Mevkıfını, Ramazan hediyesini ikmale muvaffak oldum.” (B: 31)
  16. “Atabey’e gelen Ramazan meyvesi olan ve Ramazan-ı Şerifin hikmetlerini bildiren Söz, bizi ikaz ve bilmediğimiz hikmetleri tasrih ediyor.” (B: 74)
  17. Ramazan Bayramından beri iki defadır hastalığım ki, el-ân nekahet devrindeyim; Risale-i Nur-u Şerifelerin istinsahına oldukça bir fasıla vermiş oldu.” (B: 184)
  18. “Mübarek Ramazan” (B: 220)
  19. “İmam Ömer Efendi geçen sene, “Ramazanın Hikmetleri” eserinin, Ramazan ayı geçtikten sonra gelişinden, benim gibi müteessir olmuştu.” (B: 221)
  20. “Hele şu mübarek Ramazan, birkaç müfsidin kalbimize saldığı hançerin acısını kalben, bütün gün için için ağlamakla geçiriyoruz.” (B: 225)
  21. “(Haşiye): Birinci Mevkıfı ise Ramazan hediyesidir.” (B: 249)
  22. “Râbian: Şu mübarek Şehr-i Ramazan, Leyle-i Kadr’i ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir leyle-i kadirdir ki, muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar.” (B: 282)
  23. “Evet iki sene evvel, bütün Ramazanda üç ekmek, bir okka pirinç ona ve dört kedisine kâfi geldiği gibi; bir sene evvel üç fırancala, bir Ramazan yine kâfi gelmişti.” (B: 301)
  24. “Mülteka Şerhi Damad’ın ve Merak-ul Felah ikisi demişler: İki Ramazan için bir keffaret kâfidir.” (B: 351)
  25. “hali, kuvveti müsaid ise, her Ramazan için ayrı bir keffaret var.” (B: 352)
  26. “Fakat ruhsat ciheti, tedahül sırrına binaen müteaddid Ramazan için bir keffaret farz, ayrı ayrı keffaret müstehab derecesinde kalır.” (B: 352)
  27. “Yazdığı vakitte Hüsrev vasıtasıyla çok mübarek Ramazan hediyesi aynı anda gelmesiyle beraber, aynı gecede ben senin hanen tarafına ve hanene geldiğimi rü’yada gördüğüm gibi, iki gece evvel, elhak ikinci bir Hüsrev ve ikinci bir Süleyman olan Süleyman Rüşdü, aynen sizi görmüş.” (B: 355)
  28. “Risale-i Nur’un iki Lütfü’leri ve Mustafa’ları ve Hâfız Ali’leri, Küçük Sabri olan Nureddin ile beraber has talebeler dairesinde, Ramazan feyzine, manevî kazançlara inşâallah hissedar kabul edildi.” (K: 36)
  29. “Yine aynen Ramazan Bayramında, Üstadın rızası olmadığı halde, Tahsin ve ben -yani Emin- bir kilo ince şeker getirmiştik.” (K: 59)
  30. “Müstemir âdetimi bitamam yerine getiremediğimden, yine Ramazan hastalığı gibi, ben kardeşlerimden, yine manevî muavenetlerini çok rica ediyorum.” (K: 137)
  31. “Elcevab: Şu musibetin en ehemmiyetli sebebi; küfran-ı nimet ve şükürsüzlük ve nimet-i İlahiyenin kıymetini takdir etmemeklikten gelen bir isyan olduğundan, Âdil-i Hakîm nimetinin hususan gıda kısmının, hususan hayat noktasında en büyük nimet olan ekmeğin hakikî lezzetini ve çok ehemmiyetli kıymetini ve nimetiyet noktasında fevkalâde derecesini göstermekle, hakikî şükre sevketmek hikmetiyle, Ramazan gibi riyazet-i diniyeye riayet etmeyen şükürsüz insanlara bu musibeti verip, aynı hikmet için adalet etmiş.” (K: 141)
  32. “Ehl-i iman, ehl-i hakikat, hususan Risale-i Nur talebelerinin vazifesi; bu musibetli açlığı, Ramazan riyazet-i diniyesinin tarzındaki açlık gibi vesile-i iltica ve nedamet ve teslimiyet yapmağa çalışmaktır.” (K: 141)
  33. “Bu mübarek Ramazan’da dahi geçen Ramazan gibi, bu âciz ve zaîf kardeşinize, manevî ve uhrevî sa’y ve çalışmanızdan zekat mikdarınca vermenizi ve onun hesabına bir mikdar çalışmanızı ve ziyade hüsn-ü zannınız ile ona tahmil ettiğiniz ağır yüke o cihette yardımınızı pek çok rica ederim.” (K: 154)
  34. “Buna karşı Risale-i Nur’un şakirdleri bir uzun Ramazan nazarıyla bakıp, keffaret-üz zünub ve bir riyazet-i şer’iyeye çevirebilirler.” (K: 194)
  35. “Hem Ramazan Risalesi’nin âhirinde nefs-i emmareyi her nevi azabdan ziyade, açlık ile temerrüdünü terkettiği gibi; şimdiki ehl-i nifakın mütemerridane sefahetinin cezası olarak umuma ve masumlara da gelen bu açlık ve derd-i maişet belasından ehl-i dalalet istifade edip, Risale-i Nur’un fakir şakirdlerinin aleyhine istimal etmek ihtimali var.” (K: 235)
  36. “Sâminen: Evvelce haber aldığınız hastalığıma dair bir noksan parça, dualarınıza ve geçen Ramazan gibi manen yardımlarınıza vesile olmak için o hastalık münasebetiyle yanımıza gelen bazı zâtlara söylediğim ve noksan kalmış bir fıkrayı yazıyorum.” (K: 260)
  37. “Ve bu bîçare ve az çalışabilen ve haddinden çok fazla hizmet ondan beklenen bu kardeşinize, o hüsn-ü zanları yanlış çıkarmamak için, geçen Ramazan gibi yardımınızı rica ediyorum.” (K: 264)
  38. “Bütün iki saat o taharri neticesinde, Ankara’dan gelen bir Ramazan tebrikiyle, bir Ramazaniye Risalesini elde ettiler.” (K: 267)
  39. “Meyve’nin Dördüncü Mes’elesindeki bir hakikatın izahını Eski Said’in âfâka bakmak damarıyla ve bana hizmet eden kâtibin Ramazan başlarında bayram alâmetini şarkta bir hâdisenin tesiriyle heyecanla demesi ve bu Ramazan-ı Şerif’teki kıymetdar vakitleri radyonun malayaniyatıyla zayi’ etmemesi için manen kalbime kaç defa ihtar edildi ki; o geniş ve karışık fırtınalı hakikatın kısaca zararlarını beyan eyle.” (E: 56)
  40. “Şimalin İsveç, Norveç, Finlandiya Kur’anı mekteblerinde en büyük halaskâr bir kitab olarak kabul ettikleri gibi, şimdi erkân-ı İslâmiyenin birincisi olan Ramazan sıyamını tutmak niyetiyle Câmi-ül Ezher’e “Şimalin pek uzun günlerinde bir çare-i tahfifi ve te’hiri yok mu?” (E: 241)
  41. “Râbian: Kardeşimiz Yakub Cemal’in Denizli şakirdleri namına Ramazan ve Leyle-i Kadir tebrikine karşı bin bârekâllah ve nefsine karşı mücadelesi veffakakellah ve İngiliz Devleti’nin payitahtında hatibleri kürsülerinde “Artık İngiltere’nin İslâmiyet’i kabul etmesi lâzımdır” diyerek bağırdıklarını ve beşeriyetin bütün hakikî ihtiyacatını câmi’ olan Furkan-ı Hakîm’in âyetlerini birer birer okuyup tefsir ve beyan ettiklerini en son gazetede arkadaşların okuduklarını işitiyoruz diye o kardeşimizin bu havadisine bin elhamdülillah deriz.” (E: 246)
  42. “Ve seksen küsur sene bir ibadet ömrünü kazandıran Ramazan-ı Şerif’teki ibadet ve dualarınızın makbuliyetine âmîn diyerek rahmet-i İlahiyeden herbir gece-i Ramazan bir Leyle-i Kadir hükmünde sizlere sevab kazandırmasını niyaz ediyoruz.” (Em: 20)
  43. “Kendisini milletine hasreden seksen yaşındaki ihtiyar bir din âlimi öldürülmek isteniyor; hem de Ramazan Bayramı akşamı, iftar yemeğine zehir konulmak suretiyle.” (T: 635)
  44. “Emirdağ’da ramazan ayının bir gününde kıra çıktığı zaman, bir başçavuş ve üç silâhlı jandarma yanına gönderilerek, gelecek fıkrada beyan edildiği gibi, kendisine şapka giymesi teklif ediliyor; bu sebeble karakola celbediliyor.” (T: 664)
  45. “Ahmed Ramazan” (T: 729)
  46. “Bunun cevabını vermek üzere iken, Kerkük’ten Ahmed Ramazan kardeşimizden gönderilen “Sözler Mecmuası”nı aldım.” (T: 737)
  47. “Meselâ: Bütün bir şehrin ahalisi, ramazan ayına bakıyorlar.” (Ni: 100)

 

Devamı Gelecek inşeallah..

Ramazan özel Kategorimiz için..

www.NurNet.Org

Alparslan Açıkgenç – Said Nursi – Diyanet Ansiklopedisi

TENKİD ve TAHLİL

ALPARSLAN AÇIKGENÇ –

DİYANET ANSİKLOPEDİSİ 35. Cilt – SAİD NURSİ

Evvela: AÇIKGENÇ’in yazdığı araştırması için tebrik ederim. 2008’de tahlil ettiğim bu araştırmayı kendisine ulaştırmak için birisine vermiştim.

 

Ulaşmadığına bugğnlerde kanaat getirdiğim için güncellemek istedim ve kamuoyuna arz ediyorum.

 

AÇIKGENÇ’ten de çalışmalarının devamını beklerim.

Muhammed Numan ÖZEL / YOZGAT – Haziran 2015

__________________________

1 –Tahsil hayatı onun zeki ve kabiliyetli bir öğrenci olduğunu gösterir. Konuları çok hızlı kavrayabildiği için hocaları kendisinin dersleri atlayarak takip etmesinden hoşlanmıyordu ve bu durum onun sık sık hoca değiştirmesine yol açıyordu. Sonunda Doğubayazıt’ta Şeyh Muhammed Celâlî’nin ders halkasına girerek 1892 yılında henüz on dört yaşında iken icâzet aldı. (35/566p.4)

 

C:burada sanki tahsil hayatı kesintisiz devam etmiştir gibi bir izlenim kazandırmaya çalışılmış. Bu izlenim kazandırma çalışması ise Külliyatını buralardan alıntılar yaparak yazdı gibi bir fikri akla kapı açtırmak içindir.

1/a:Kesintisiz eğitiminin sadece üç ay olduğu, diğerlerinin daha kısa sürdüğü kendi beyanından anlaşılmaktadır. (35/565p.4)

C:Bu cümleyi madde 1’in devamında kullanması ise bir tenakustur. Çünkü madde 1 de ki metinde kesintisiz bir tahsil havası, akabinde ki cümlede sadece 3 aydır demekle çelişmektedir.

2:1915’te bir milis gücü oluşturarak kaymakam rütbesiyle orduya katıldı. (35/566p.3)

C:Harb-i Umumîde GönüllüAlayKumandanı olarak iki sene çalıştım, çarpıştım. Mektubat ( 75 )”demektedir Said Nursi. Bu ise Albay rütbesine tekabül etmektedir Kamakam’a değil.

 

3: özellikle üniversite gençleriyle görüşüp onlara İslâm’ı anlatmaya çalıştı. Fakat yaşının çok ilerlemesi sebebiyle bu faaliyetler sağlığını etkiledi. Ağır hasta olduğu halde kendi isteğiyle Emirdağ’dan Urfa’ya nakledildi ve 23 Mart 1960 tarihinde vefat etti. Urfa’daki mezarına halkın yoğun ilgisi dolayısıyla endişelenen dönemin askerî yönetimi tarafından cesedi bilinmeyen bir yere nakledildi. (35/567p.1)

 

C:Said NURSİ ömrünün son dönemini Emirdağ’da değil, Isparta’da geçirmiştir. Hayatının bu dönemi ise gene rahat geçmemiştir. Göz hapsi ve takipler ve ziyaretine gelenlere eziyetler devam etmiştir.

4:Said Nursi’ye göre felsefe ve kelâmın önemli bir sorunu olan âlemin varlığı ve yaratılış amacı, insanın âlem içindeki konumu problemi ancak Kur’ân-ı Kerîm’in hidayeti ışığında tatmin edici bir izaha kavuşturulabilir. Kur’an’a dayanan bir düşünür şunu anlar ki insan geçmiş zamanın derinliklerinden gelen, varlık alanına uğrayıp geleceğin güzelliklerine doğru yürüyen bir mahlûktur. Bu büyük yolculuk sırasında kâinat durağı onun sadece maddî boyutunu teşkil etmektedir. Said Nursi’ye göre insanlığın nereden gelip nereye gittiği gibi teorik soruları felsefe seslendirmiş, Hz. Muhammed de kâinatı yaratan ve idare eden gücün Allah olduğunu bildirmiştir (Külliyât, s. 1159). (35/567p.2)

C:varlığın yaratılış ve dünya macerası kısmını ve torik sorulara cevap veren sadece Hz. Muhammed (asv) değil 124.000 enbiya cevaplamıştır bunu sadece Hz. Muhammed (asv)’a atfetmek teorik olarak yanlıştır. Buna dair yüz yirmi dört bin enbiyanın ona dair ihbarını keşf ile tasdik eden evliyadan ve asfiyadan hadd ü hesaba gelmez sadık muhbirler haber verdikleri halde..Asa-yı Musa (12)

 

5:Buna göre rabbimizi bize tanıtan üç büyük öğretici vardır: Tabiat, hâtemü’l-enbiyâ Hz. Muhammed ve Kur’ân-ı Kerîm (Külliyât, s. 91-96). (35/567p.Son)

 

C: Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif var. Birisi: Şu kitab-ı kâinattır ki..

Birisi: Şu kitab-ı kebirin âyet-i kübrası olan Hâtem-ül Enbiya Aleyhissalâtü Vesselâm’dır..

Birisi de Kur’an-ı Azîmüşşan’dır. Sözler ( 235 )

 

Burada sadeleştirme yaparken dünyada ki sisteme mataryalistler tarafından verilen tabiat ismi kullananılması Çok geniş bir kapsamı olan kainat’ı, içerisinde var olan kasır ve nakıs bir kuvvete indirgenmiştir. Bu bir hatadır.

 

6:  “Risâle-i Nûr” adını verdiği külliyatını Sözler, Mektûbât, Lem‘alar ve Şualar olmak üzere dört temel eserden teşkil etmiştir. Arapça yazdığı eserleri hariç diğerlerinin neredeyse tamamı iki cilt halinde Risale-i Nur Külliyatı adıyla yayımlanmıştır. (35/569p.Son)

 

C:Risale-i Nur Adını verdiği külliyatı tamamı 20 ciltten oluşmaktadır. Nesil yayınlarının nakıs bir çalışması olan 2 ciltlik çalışmayı nazara vermesi Risale-i Nur Külliyatının muazzamlığını küçültmekten öte bir şey değildir. Bu bir psikolojik küçümseme taktiğidir.

 

7:Etkileri ve Nurculuk Hareketi. Said Nursi, Türkiye’de büyük bir kitleyi etkilemiş olmasına rağmen onun İslâm ve Batı dünyasındaki tesiri başlangıçta oldukça az olmuştur. Bunun önemli sebeplerinden biri, Nursi’nin vefat ettiği 1960 yılından 1980’li yıllara kadar eserlerinin ve talebelerinin takibe uğramasıdır. Diğer bir sebebi de talebelerinin onun görüşlerini yayabilecek ve bunlar üzerine yeni görüşler geliştirebilecek birikime sahip olmamasıydı. (35/570p.2)

 

C:Bu metinde Risalelerin ve Nurculuk akımının gelişmesinin önündeki bir engel de Nurcuların bilgisizliği olarak ileri sürmektedir. Nurcuların birikimsiz olduğunu iddia etmek ise basiretsizlikten öte bir şey değildir. Lakin o takip ve Tevfik ise bir realite olmasına rağmen nurcular faaliyetlerinden geri durmamıştır.

 

8:Risâle-i Nûr hareketinin bir bilgi geleneği oluşturduğu söylenebilir. Ancak bunun İslâm medeniyeti içerisinde yeni bir düşünce geleneğine dönüşüp dönüşmeyeceği henüz belli değildir.

(35/571p.4)

C:Risale-i Nur eserleri 1908’den beri Osmanlı ve Anadolu Topraklarında kendisini göstermiş olan bir telifattır. Hal böyle iken böyle bir iddiada bulunmak ise nurun tarihini bilmemekten kaynaklanmaktadır. Veya kıskançlık eseri bir sözdür.

 

9:Fethullah Gülen, Risâle-i Nûr’dan etkilenmesi dolayısıyla Nurculuk hareketi içinde mütalaa edilmektedir. Gülen de Said Nursi gibi medrese eğitimi almış, daha sonra felsefe, sosyoloji, edebiyat, sanat ve tarih bilimlerinde kendini yetiştirmiştir. Hayat felsefesinde ve İslâm’a hizmet yönteminde önder ve hedef insan olarak Hz. Peygamber’i seçtiğini belirten Gülen’in bu yaklaşımından kendisini bağımsız bir hareket olarak takdim etmeyi ve böyle algılanmayı istediği anlaşılmaktadır. Fethullah Gülen, Said Nursi’yi kendi ifadesiyle “asrın beyin yapıcısı” olarak görmüş, fakat hiçbir zaman Nurculuk tabirini onaylamamıştır. Said Nursi’nin çizdiği hizmet anlayışı çerçevesinde hareket ederek Risâle-i Nûr metinlerinde belirlenen düsturları birer rehber olarak seçtiğini açıkça belirtmiştir (Gündem, s. 132, 173). Fethullah Gülen ilk defa İzmir’de lise ve üniversite öğrencilerinin barınabileceği bir yurt yapma girişiminde bulunarak bugün dünyaya yayılan okul ve eğitim hizmetlerini başlatmıştır. Her zaman yeni hizmet yöntemleri geliştirip insanlara yeni hedefler göstermeye çalışan Gülen’in bu arayışları Gülen hareketinin basın ve kitlesel iletişim hayatına yönelmesini sağlamış, bu hareket çerçevesinde günümüz Türk eğitim sistemi içinde çeşitli kurslar ve dershaneler açılmıştır. 1991 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği dağılıp Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarını elde edince eğitim kurumları bu ülkelere taşınmış.. (37/576p.Son)

 

C:burada mevzu bahis Bediüzzaman Said Nursi iken Fethullah Gülen’den reklamvari bu madde içinde bahsetmek Gülen’i Nurculuğun sanki Said Nursiden sonra ki üstadı gibi göstermek çabası gibi durmaktadır. Gülen nurcular arasında olmadığını, kendisinin nurcu olmadığını da belirtmiştir. Bura da bunun yazılması ise bir yere yaranmak veya nurculuğun sistemini Gülene bağlamaya çalışmak gibi bir gayret olmuştur.

 

10:Sonuç olarak bilimsellik günümüzde en önemli sorun olarak Risâle-i Nûr hareketinin önünde durmaktadır. (37/577p.2)

 

C:Din madde ile analiz edilecek bir oble veya nesne değildir. Bu sebeple tün islami hareketleri ve savundukları islam davasını “bilim ile din çelişir, çatışır.” Paranoyasının ekmeğine bal kaymak sürmektir.

 

11: bilimsellik günümüzde en önemli sorun olarak Risâle-i Nûr hareketinin önünde durmaktadır. Bunun farkında olarak bu dönemde bazı yeni oluşum ve faaliyetler ortaya çıkmıştır. Said Nursi’nin fikir ve eserlerinin bilimsel açıdan ele alınması için sarfedilen bu tür gayretler, ulusal ve uluslararası düzeyde yapılan toplantılar, akademik sempozyumlar ve makale, kitap türünde yayınlar bu ihtiyacı gidermeye çalışmaktadır. (37/577p.2)

 

C:Kur’an Tilmizleri olan Risale-i Nur Talebeleriislami hizmetler eden tüm camialar içerisinde ilim, fen ve teknolojiye en çok değer veren ve kültürel seviyesi en yüksek olan bir akademik hizmettir. Kitap makale.. gibi çalışmalar ise düşünen beyinlerin istifadelerinden hasıl olup istifadeye sunulan mataryallerdir.

 

12:diğer ihyâ hareketleriyle benzer özellikler taşıdığını ve aynı sorunlarla karşı karşıya kaldığını, bununla birlikte yeni açılımlarla hayatiyetini sürdürdüğünü söylemek mümkündür. (37/577p.2)

 

C:Bediüzzamanın öğretileri, temelde itikadi ve ameli meselelerde diğer öğretilerle benzerlik gösterir. Lakin Bediüzzaman öğretilerinde getirdiği izah tarzları ve vermiş olduğu akli ve mantıki delil, bürhan ve hüccetler ile diğer ihya hareketlerinden farklılık arz eder. Bediüzzaman sistemini LAHİKA eserlerinde öğretmiştir.

 

13:..yeni açılımlarla hayatiyetini sürdürdüğünü söylemek mümkündür. (37/577p.2)

 

C:Risale-i Nur,  klasik skolastik bir usul ile gitmediği için tarihten silinmekle yüzyüze kalmamıştır. Böyle bir iddiada bulunmak Risale-i Nur hareketini ve Bediüzzamanın öğretilerini tam manasını bilmemenin neticesidir.

 

 

              AÇIKGENÇ’in tezinin analizidir. Çalışmasını okumak isteyenler Diyanet islam ansiklopedisin 35. Cilt said nursi maddesine bakabilir.

 

Muhammed Numan ÖZEL

www.NurNet.Org