Etiket arşivi: Rumuzat-ı Semâniye

Rumuzat-ı Semaniye Risalesi nedir?

Rumuzat-ı Semaniye Risalesi nedir? Neden gizli tutulmuştur, neden bahsetmektedir?

Değerli Kardeşimiz;

Evvela şunu belirtmek isteriz ki, bu Risale basılmış ve piyasada mevcut olup, Külliyat neşri yapan yerlerden temin edilebilir.  

Yirmi Dokuzuncu Mektub’un Sekizinci kısmı Rumuz-u Semaniye olarak da anılır. Diğer yandan aynı risalede yer alan Üçüncü ve Dördüncü Kısım ile Yirmi Sekizinci Mektub’un bazı parçaları içinde bulunduğundan, eserin genel ismi Yirmi Dokuzuncu Mektubun İkinci Makamı’dır.

Sekiz Remizden meydana gelen bu eserde, adından da anlaşılacağı gibi, Kur’ân-ı Kerim’deki bazı ayet-i kerimeler cifir ilmi çerçevesinde izah edilmekte, kelimelere, hattâ harflere varıncaya kadar gizli kalan ince mânâlar açıklanmaktadır. Üstad Hazretlerinin bu remizlerin temeli olarak âyetlerin doğrudan anlaşılan mânâlarıyla, cifir ilmi çerçevesinde yapılan yorumlar arasındaki uyumu gösterir. Bu uyum, cifir ilminin mühim bir düsturu, gizli ilimlerin ve Kur’ân-ı Kerim’de gizli olan bir kısım sırları açığa çıkaran mühim bir anahtarıdır. Her bir remizde her bir harfine kadar bütün Kur’ân-ı Kerim’in ne kadar muntazam, sırlı ve mânâlı olduğu gösterilir.

“Rumuzat-ı Semaniye” Risalesini özet olarak sizlere takdim ediyoruz:

Hurûf-u Kur’âniye ne kadar muntazam ve esrarlı ve mânâlı olduğunu gösteren “Rumuzât-ı Semâniye” nâmındaki sekiz küçük risâlelerden oluşmaktadır. Ayrıca cifir hesabıyla ilgili bilgileri ihtiva etmektedir.

Rumuzat-ı Semaniye’nin Birinci remzi altı adet küçük remiz ile tamamı yüz yirmi sayfa olan matbu Arabi İşaratu’l-İ’cazın tevafukatını ve Kur’an ile örtüştüğü noktaları izah eder.

İkinci ve Üçüncü Remiz: Kenzü’l-Arş duâsının feyzinden gelen nüktelerinden bahseder.

Dördüncü ve Altıncı Remiz: Kevser Sûresinin sırları Cifir ilmi çerçevesinde ele alınır.

Beşinci Remiz: Nasr (İzace…) sûresinin sırları hakkındadır.

Yedinci Remiz: Kur’ân’ın mu’cize oluşu ve kudsî meziyetlerinden bahsederek, her sayfa ve sûresinde Allah lâfzı, Rab, Rahim, Rahmân, Kur’ân, Resûl kelimeleri ve harfleri, rakamsal cetvellerle kayıt altına alınmıştır.

Sekizinci Remiz: Bu remiz İhlâs, Felâk, Nâs ve Fâtiha sûrelerinin sırlarıyla, Kur’ân’ın mu’cizeliğine ışık tutan yönlerinden bahsedilir.

Selam ve dua ile…
Sorularla Risale Editörü

Eseri temin etmek için tıklayınız

www.NurNet.org

Dersim Faciâsı ve Risale-i Nur

Mahkeme-i Kübraya Şekva’nın Dokuzuncu Maddesi’nden bizi mahkûm eden heyet Risâle-i Nur’u okumalarının hatırı için Üstadımız mahrem tutup yazmamış.

Risale-i Nur’dan

Fakat madem en muannid Avrupa feylesofu ve en enaniyetli mutaassıp Mısır ve Şam’ın uleması bir defa Zülfikar ve Asa-yı Musa’yı okumasıyla onlara taraftar olup tahsin ettikleri halde bu insafsız heyet, onları iki sene dikkat ile okudukları halde gizlenmesine çalışmaları ve serbestiyet vermemelerine binaen “Onların hatırı daha tutulmaz” diye o mahrem ifade şöyle izhar edildi.

Dokuzuncu Madde Said ve Nurcular aleyhindeki kararnamenin elli yedinci sahifesinde bizi mahkûm etmek için son fıkralardan birisi bu fıkradır:

Said-i Nursî, devletin kanunlarını tatbik ile muarız ve muhalifleri adaletin pençesine teslim eden çok amir ve memurları yılan, zındık, gizli komünist, vatan düşmanı, mülhid ve münafık tabir etmesi onunla tam suçlu oluyor ki, mahkûm ediyoruz.

Bunların bu fıkrasına karşı hapse giren Nurun bir kısım talebeleri böyle cevap veriyorlar: “Bin dokuz yüz otuz sekiz senesinde Dersim faciası ki Doğu Mecmuasının 17. sayısında ‘Doğu Faciası’ serlevhasıyla bu vakıanın tam tamına aynını yazdı ki: Hiç dünyada emsali vuku’ bulmamış, öyle bir zındıklık, münafıklık ve vatan ve millete hadsiz bir düşmanlık olduğunu kat’î ispat ediyor. Elbette öyle fevkalâde cani canavar memurlara bin defa zındık, gizli komünist, dinsiz demekle suçlu olmak, bilâkis tasdik ile takdir ile mukabele lâzım.

İşte, Said umuma değil, yalnız böylelere zındık, münafık demiş. (…) Bin dokuz yüz otuz sekizdeki Dersim faciasında binler masumları, ihtiyar kadınları hem öldürüp hem ateşlere atmak ve bir isyan tevehhümü ve ihtimali yüzünden yaktırması, Beşinci Şuâ’nın o hükmünü [‘Bir cani yüzünden yüz köyü harab eder, bir asi yüzünden binler masumu mahv eder.”] kat’î hakikat olarak gözlerine sokuyor.

Rumuzat-ı Semâniye Risalesi