Etiket arşivi: anne

İnsan Yaratıcısına İtaat Etmeli

genc merdivenEvet insan için, kendini yoktan var edip, yaratana boyun eğip itaat etmesi kadar normal ne olabilir? Onunla beraber, asırlarca dünyayı İslamiyet’le şereflendiren Türkiye’deki insanlar bugün, Avrupadan gelen “materyalist” ve “natüralist” felsefenin  tesiri altında kalarak, maneviyattan nasibini alamadıkları için yaradılışı, kör, sağır ve şuursuz tabiata verebiliyorlar.

Bu sebepten ötürüdür ki, bugün şehit dedelerin torunları olan bu anne babaların birçoğu,  evladının yalınız maddi geleceğini garantiye almayı düşündüğü için, onların nazarını yalınız bu geçici dünya hayatına çevirip, biricik yavrusunu, maneviyattan uzak yetiştiriyor. İşte bu kuru maddecilik fikrini taşımak sebebiyle, Allah’ın anne babaya verdiği en güzel hediyesi olan evlatlarına, onların yaratıcısı olan Allah’ı tanıtmadılar.

Halbuki, Hiçbir şeyi olmayan bir miskine, hayırseverin biri  dayalı düşeli bir daire verip, ihtiyaçlarını karşılamak için günde iki üç defa hal hatırını sorsa, o miskin adamın  nasıl o hayırsevere karşı minnettarlık hissedeceğini düşünebilirsiniz. Verdiğim bu örnekten, biz Allah’ımıza karşı nasıl bir teşekkürle borçlu olduğumuzu anlamamız lazım. Çünkü O Yüce Yaratıcı  insanı hiçlikten çıkarıp, en üst bir makama çıkarmak için, bütün mahlukatı basamak yaparak çeşit çeşit nimetleri önüne sermekle insanı en yüce bir makama yüceltmiştir. Hatta Allahın emirlerine tam uyan bir Müslüman’ın makamı meleklerden de üstündür.

Bu kadar nimetler önüne serilen bu âile reisi gözünü yalınız maddeye diktiği için evlatları herhangi yerde çalışıp eve düzgün maaş getirseler babalarını güldürürken, o babanın oğlu veya kızı sabah namazına kalkmadıkları zaman baba pek rahatsız olmaz. Hatta bazısı kılını bile kıpırdamadan hayatını devam ettirebiliyor.  Dinden imandan nasibini almayan bu baba, Müslümanlığa gelince, kendisine kuru gayret vermek için, ben Müslüman değil miyim diyebilmektedir.

Bugünkü annelerin çoğu da, gerekli din terbiyesini alamadığı için, Allah tarafından ona ihsan edilen evlatlarına karşı  vazifesini yapamıyor. Allah’ın anneye verdiği şefkat kahramanlığını yerinde kullanmıyor. Yani âhireti veresiye kabul ederek, dünyevi yatırımları  peşin para görüp “Aman oğlum öğretmen olsun, paşa olsun ” kızım müdire veya hemşire olsun!” diyor. Evlatlarını Kur’an kursuna göndermiyor musun denilince, atlatmak için, amân sende! Herkes evladını tahsilli yapmaya çalışırken, sen bana neden bahsediyorsun, der geçer. Bu hanımın bu sözleri o pişmanlık gününde, ona pek pahalıya patlayacağını hiç düşünmeden,  bu boş lafları çekinmeden konuşabiliyor.

Şimdi öz derdim gibi, derdim olan bu gafil anne ve babaların  evlatlarını böyle ahlaktan uzak görünce, üzülüyorum! O masum kardeşleri kötü yollarda da görsem, onlara asla küsemiyorum, maneviyattan boş olan bu çocuklara çok acıyorum. Çünkü onların bu hale düşmelerinin ana sebebi, onların anne ile babalarıdır.

İnsana imandan gelen şefkat sayesinde, kendi kendine sorası geliyor: Acaba bu yavrulara bugüne kadar hiçbir şey verilmediği için onlar Allaha karşı mes’ul olmayacaklar mı? Evet olacaklardır. Çünkü buluğ çağına girdikten sonra herkes yaptığından Allah’ına karşı mes’ul olacaktır. Peki bu vaziyete düşen bu genç kardeşlerin yapacakları nedir? Onlar Allah’ı bulmak için kafalarını ciddi çalıştırarak, ilk önce kendi vücutlarına bakmalı. Çünkü vücutlarında mevcut olan o mucize azaların hiçbirini ne annesi ne de babası yapmadı. Onları yapanı bulmalı ki cehennem gibi acı bir azaptan kurtulsunlar. Kurtulmaları için de, hemen eski hayatlarını terk etmeleri icap ettiğini anlasınlar. Bilsinler ki eski alışkanlıklarını bırakmadan onlar kurtuluş çaresine eremezler. Yukarıda bahsedilen yalnız cehennem gibi acı azaptan kurtulma kârı ile de kalmayacaklar! Belki Cennet gibi sonu olmayan güzel ve mutlu bir hayatı kazanmak kârını da elde edeceklerdir. Allah onların yardımcıları olsun.

Bundan sonra onlara düşen Allah’a itaat etme yoluna girmektir. Eğer girerseler,  o zavallı anne ile babalarını de azaptan kurtarma ihtimalini elde etmiş olacaklar. Çünkü o anneler ve babalar, evlatlarını dindar yetiştirmedikleri için cehennem ateşinde yanmayı hak etmiştiler. Bu sefer bu evlatlar yolunu bulmakla hem kendilerini, hem de anne ile babalarını mes’uliyetten kurtarıp, cehennem gibi bir azaptan kurtarma ümidini elde etmiş olacaklar. Bununla beraber her iki hayatlarında rahat olma gibi isabetli bir şansı elde etmiş olacaklar.  Bu görev buluğ çağına ermiş, şuurlu evlat ve torunlara düşüyor. Allah onların yardımcıları olsun.

Abdülkadir HAKTANIR

www.NurNet.org

Nur Yüzlü Anam.. (Şiir)

Ey emsalsiz fedakâr şefkatli ana,

Canın pahasına sen, kıymazdın bana,

Elli yıl dul kaldın helal olsun sana,

Allah rahmet eder mü’mine kuluna.

 

Her zahmete katlanıp bizi büyüttün,

Ağlarken ninni çektin bizi uyuttun,

Evlatların için her şeyi unuttun,

Çok minnettarım sana nur yüzlü ana.

 

Ninemden muazzam bir terbiye aldın,

Âhirete gitti babam, sen dul kaldın,

Örnek hayatınla çevreye nam saldın,

Allah rahmet eylesin, her zaman sana.

 

Temizlik dersini sen herkese verdin,

Biz evlatlarını tertemiz gezdirdin,

Patavatsızları sen amma bezdirdin,

Senin evladınım ya ne mutlu bana..

 

Her tavrı sanki bir hayâ abidesi,

İşaretle konuşur çıkmazdı sesi,

Üstünde örtüsü, yüzünde peçesi,

Çok minnettarım sana cennetlik ana.

 

Tâvizsiz salihaydın, mümessil anam,

Tertip ve terbiyede noksansız tamam,

Güzel ahlâkla benim misilsiz hasnam,

Allah rahmet eylesin mahşerde sana.

 

Çok baba yetimlerle düşerken dize,

Kendin katlandın, bizi çıkardın düze,

Üç yetim terbiyesi kolay mı size?

Allah rahmet eylesin berzahta sana.

 

Sabır kahramanısın neler geçirdin,

Şefkatten perdeyi üstümüze gerdin,

Allaha giden yolu önümüze serdin,

Allah bol rahmet etsin nur yüzlü ana.

 

Ravza-i cinanlarda yaşayacaksın,

Sen,cennetlik babamla buluşacaksın,

Allah’ın  rahmetine kavuşacaksın,

Allah rahmet eylesin şefkatli ana.

 

Güzel ahlakım varsa, sendendir çoğu,

Öyle baktın bize ki, tatmadık yoğu,

Firdevste Allah sana verir bolluğu,

Allah rahmet eylesin, sırat’ta sana.

 

Yaşadın yaşattın İslâm ahlâkını,

Kadınlığa örnektin verdin hakkını,

Allah’ım verecektir karşılığını,

Allah rahmet eylesin emsalsiz ana.

 

Çocuk terbiyesinde, seni anarlar,

Sana gıpta ederek durmaz ararlar,

Örnek marifetini bir bir sayarlar,

Allah rahmet eylesin cennetlik ana.

 

Bir asırlık ömrün idi, mahz-ı fazilet.

Bütün analara, sen örnektin evet.

Geçirdiğin hayatın tümü marifet,

Biz de Allah yolundayız sen rahat et.

Çok minnettarım sana nur yüzü ana.

Allah rahmet eylesin cennette sana.

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.Org / www.AlbNur.com

Peygamberimizden, Anne Hakkına dair Veciz Bir Mesaj!

Cenab-ı Allah Kur’an’ı Kerimde şöyle ferman eder: Biz insana; anne ve babasına ihsan etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet erginlik çağına ulaşınca ve kırk yaşına varınca der ki: Rabbim bana; anne- babama verdiğin nimete şükretmemi ve senin hoşnut olacağın salih amel işlememi ilham et. Bana verdiğin gibi soyuma da salah ver. Doğrusu ben, sana döndüm. Ve gerçekten ben, Müslümanlardanım. (1)

“Biz insana; anne ve babasına ihsan etmesini tavsiye ettik” …annesi onu zahmetle taşıdı.” Hamilelik sırasında onun yüzünden meşakkat ve yorgunluklara; hamilelerin başına gelen yorgunluk ve zahmetlerden aşerme, bayılma, ağırlık, üzüntü ve başka sıkıntılara katlandı “ ve zahmetle doğurdu” Doğum sancısı ve şiddetinin zorluğuna da katlandı. “Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır.” Anneler çocuklarını tam iki yıl emzirirler. Bu emzirmeyi tamamlamak isteyen içindir.(Bakara/233) Ayeti ile birlikte mütalaa ederek hamilelik süresinin en az altı ay olduğuna delil getirmiştir.

İbn Abbas’tan rivayetine göre; Kadın dokuz ayda doğurduğu takdirde yirmi bir ay emzirmesi yeter. Yedi ayda doğurmuşsa yirmi üç ay emzirmesi, altı ayda doğurmuşsa tam iki sene emzirmesi yeter. Çünkü Allah Teâlâ: “ Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır.” buyurmuştur.

… Ceninin oluşması için takdir edilmiş bir süre vardır. Bu süre katlanınca cenin harekete geçer. Bu sürenin toplamı kadar bir süre daha eklenince cenin anneden ayrılır. Farz edelim ki; ceninin yaratılışı otuz günde tamamlanmaktadır. Bu süre altmış güne ulaşınca cenin harekete geçer. Bu süre iki katlanınca da- yani yüz yirmi gün sonra- böylece süre yüz seksen gün olur ki – bu altı aydır- cenin anneden ayrılır. Ceninin otuz beş günde yaratılışının tamamlandığını farz edecek olursak, yetmiş günde harekete geçer ve yüz kırkıncı günde – bu süre yüz doksan gün olur ki yedinci ayda çocuk anneden ayrılır. Çocuğunun yaratılışının tamamlanmasının kırk gün olduğunu farz edecek olursak, çocuk seksen günde harekete geçer ve iki yüz kırk gün sonra ayrılır ki bu da sekiz ay sürer. Ceninin yaratılışının kırk beş günde tamamlandığını farz edecek olursak, o doksan günde harekete geçer ve iki yüz yetmiş günde doğar ki bu süre dokuz aydır.

Efendimiz şöyle buyurmuştur: Müslüman kul, kırk yaşına ulaştığı zaman, Allah Teâlâ onun hesabını hafifletir. Altmış yaşına ulaştığı zaman ona Allah’a dönüşü bahseder. Yetmiş yaşına ulaştığı zaman gök ehli onu sever. Seksen yaşına girdiğinde Allah Teâlâ onun iyiliklerini sabit kılar, kötülüklerini siler. Doksan yaşına girdiği zaman Allah Teâlâ geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar ve onu ailesi halkı hakkında şefaatçi kılar.

“İşte bunlar cennetliklerdendirler. Yaptıklarının en iyisini kabul edeceğimiz ve kötülüklerinden vazgeçeceğimiz kimselerdir.” Yukarıda zikredilen nitelikleri taşıyanlar, Allah’a tövbe edip O’na dönenler, kaçırdıkları tövbe ve istiğfarı telafi edenler; işte yaptıklarının en iyisinin kabul edileceği, kötülüklerinden vazgeçileceği, birçok hatalarının bağışlanacağı az amellerinin kabul olunacağı kimselerdir. Onlar cennetlikler cümlesindendirler. Allah Teâlâ’nın Zatına tövbe eden ve dönenlere vaat ettiği üzere onların Allah katındaki hükmü budur. Bu sebepledir ki:“Bu; onlara vaadolunan dosdoğru bir vaaddir.”buyurmuştur.(2)

Allah’ın Resulü… Annesini omzunda tavaf ettiren birisini görünce, adam peygambere soruyor. Hakkını ödedim mi acaba? Hayır, bir tek soluğun hakkını dahi ödeyemedin. buyurmuş.

Anne hakkını veciz bir sözle belirten iki cihan serverine salât ve selam olsun…

Rüstem Garzanlı/Diyarbakır

19.8.2013

 www.NurNet.org

Alıntı

1- Ahkaf,17-ibn.Ksr,

2- İbni Kesir Tevsiri

Anneler Gününüz Kutlu Olsun

Şefkat kahramanı olan annelerimizin öncelikle anneler gününü kutlarız. Şunu da unutmamak gerektir ki anneler sadece senenin bir günü değil, senenin her günü hatırlansa ve o nazarla analara bakılsa hiç bir şekilde haklarını tam manasıyla ödemiş olmayız.

Sizler için anneler ile ilgili bazı konuları toparlamak istedik.

Anneler ile ilgili hadisler:

1. Bir adam, Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme gelip, şöyle dedi:

“Ey Allahın Resûlü! Kendisine iyilik yapmaya kim daha lâyıktır?”

Annen, sonra annen, sonra baban, sonra yakınlık derecelerine göre diğer yakınların” buyurdu. (Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.)

2.Yanında ana babası, ya da onlardan biri yaşlanıp da, gerekeni yaparak cennete giremeyen kimsenin burnu sürtülsün!” (Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.)

3. Cahime dedi:

“Ey Allahın Resûlü! Harbe katılmak istiyorum, sana danışmaya geldim.”

“Annen var mı?”

“Evet.”

Onun yanından ayrılma! Çünkü cennet, onun ayakları yanındadır.” (İbn Cahime radıyallahu anh. Nesêî.)

4. Esma: Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme sordum:

“Müşrik olan annem yanıma geldi. Ona yardım edeyim mi?”

Evet. Annene yardım et!” buyurdu. (Esma radıyallahu anha. Buhârî.)

5. Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme dedi ki:

“Ey Allahın Resûlü! Çok büyük bir günah işledim, acaba tevbe edebilir miyim?”

Annen var mı?” buyurdu.

“Hayır.”

Teyzen var mı?

“Evet.”

Öyleyse ona bir iyilikte bulun!” buyurdu. (İbn Ömer radıyallahu anh. Tirmizî.)

6. Ana babasına iyilik yapana ne mutlu! Allah onun ömrünü artırsın!” (İbn Enes radıyallahu anh. Taberânî.)

7. En iyiniz, ailesine iyi davranandır. Ben, ailesine en iyi davrananızım.” (Aişe radıyallahu anha. Tirmizî.)

8. Yanıma bir kadın geldi. Beraberinde iki kızı vardı. Yanımda bir hurmadan başka yiyecek de yoktu. Hurmayı ona verdim. Onu iki kızına paylaştırdı. Kendisi bir şey yemedi. Sonra çıkıp gitti.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem gelince, bu olayı ona anlattım. Şöyle dedi:

Kimin bu şekilde kızları olup da, onlara iyilik ederse, onun bu iyiliği, ateşe karşı bir perde olur.” (Aişe radıyallahu anha. Buhârî.)

Bediüzzaman diyor ki:

“Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zâtlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki; en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum vâlidemden aldığım telkinat ve manevî derslerdir ki; o dersler fıtratımda, âdeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini, aynen görüyorum.” (Hanımlar Rehberi)

NurNet.Org

Anne Olmak…

Toplumun ana direği ailedir.

Ailenin de ana direği annedir.

Anne olmak demek emek demektir.

Anne olmak demek fedakârlık demektir.

Anne olmak demek uykusuz geceler demektir.

Anne olmak demek hayatın anlamı demektir.

Anne olmak demek karşılıksız sevmek demektir.

Anne olmak demek şefkat abidesi olmak demektir.

Anne olmak demek merhamet timsali olmak demektir.

Anne olmak demek kendisi aç kalsa da evladını aç bırakmamak demektir.

Anne olmak demek dokuz ay karnında taşımak, dokuz yıl çocuğun peşinden koşmak demektir.

Anne olmak demek bazen acıları içine atıp dışarıya gülücükler dağıtmaya çalışmaktır.

Anne olmak demek eşini ve çocuklarını memnun etmek için saçını süpürge etmek demektir.

Anne olmak demek Peygamberimizin(s.a.v) hadisiyle merhametin dünyadaki cisimleşmiş hali demektir.

Anne olmak demek yine Peygamberimiz (s.a.v) hadisiyle Cennet bile ayakları altında olan insan demektir.

Anne olmak demek yeri geldiğinde çocuğunu yaşatmak için şahadeti tercih etmek demektir.

Ne mutlu anne olabilenlere ve ne mutlu annellik duygusunun kutsallığını yaşayabilenlere…..

Hamit DERMAN