Etiket arşivi: ispanya

Risaleleri Kapıştılar! (İspanya Hizmet Mektubu)

Selamun aleykum aziz sıddık kardeşlerim ve ağabeylerim,

İspanya’da 3. haftamıza girdik ve mümkün olduğu kadar irtibatlar kurmaya, dilimizin döndüğünce Risaleleri ve Üstadımızı tanıtmaya, insanlara ulaştırmaya çalışıyoruz.

Geçen hafta Cuma akşamı da Mehmet Başaran kardeşimizin de buraya gelmesiyle birlikte daha önceden bahsettiğimiz büyük camide ders yapıldı ve elhamdulillah çok keyfiyetli oldu. O derste, 23. sözü masaya koyduk, “gelen alsın ve ders okunduktan sonra kendilerine hediye ederiz” dedik. Diğer getirdiğimiz Hastalar risalesi ve Meyve Risalelerini kenarına koyduk, “görsünler bunları da haftaya derse geldiklerinde kendilerine hediye edeceğimizi söyleyelim” diye düşündük.  Ve derse başladık.

Herkes biraz biraz okuyarak akşam namazı saatine kadar devam ettik. Bu tarzda bir yaklaşım, ifade ile karşılaşmadıklarını söylediler, her yeni birşey duyduklarında yüzlerinde sanki hazine bulmuşlar gibi ifadeler yer alıyor ve zaman zaman bu hayretlerini kalen ifade ediyorlardı.

Namaz saatinden sonra 23. sözün Birinci Mebhas’ını bitirdik. Çok hoşlarına gitti. Çaylar ve ikramlar geldi, biz de getirdiğimiz Türk Lokumumuzu ikram ettik ve “sorularınız varsa buyrun” dedik…

Eğer metro otobüs saatinin sona erme sıkıntısı olmayacak olsa belki de sabaha kadar kalacaklardı. Sordukları sorulara Risalelerden cevaplarını alınca, Risale- i Nurların bu asrın anlayışına bir ders ve ihtiyaçlarına tam bir cevap olduğuna kanaat getiriyorlardı.

Sorulan sorulara cevaba başlarken ya “Bu mesele şu risalede böyle izah edilmiştir, ya da Said Nursi hazretleri bu konuyu şöyle izah etmiştir” deyince Üstada ve Risale-i Nurlara karşı hayranlıkları da artıyordu.  Biz, bu şekilde bahsettikçe arka tarafa koyduğumuz ve daha sonraki haftalarda sırasıyla vereceğimizi söylediğimiz kitaplara sanki gayri ihtiyari olarak eller gitti ve tabiri caiz ise kapışır gibi oldular…

Kimisinin o gün gelmeyen arkadaşına da yedek kitap aldığını gözlemledik. Ve yine bir dahaki derste buluşmak üzere ayrıldık.

Pazartesi günü Granada’ya gitmek üzere yola çıktık. Endülüs’ün son kalası olan mistik ve manevi havasını çoğu haliyle koruyan Granada’da bir pansiyonda kalalım diye düsündük. Ama nurları eskiden tanıyan fakat İspanya’ya gelince ortam nedeniyle biraz uzak kalan restoran işleten Murat isimli bir kardeşimiz “Ben isterim ki her ne kadar evimiz geniş değilsede gelip bizde kalasınız. Kardeşimle ben salona geçer sizde bizim odalarımızda kalırsınız” dedi. Biz de “yok, biz yerde yatarız, alışığız” dedik ve bu şekilde Granada’ya vardık.

Çalıştığı yere gittik ve bizi hasretle karşıladı, “hemen karnımızı doyuralım” dedi. Yemekten sonra, müsait değillerse bir pansiyona geçebileceğimizi tekrarladık ve O da “Yok abiler, aslında uygun olsaydı sizi patronumuzun villasında misafir etmek isterdik” dedi. Biz aramızda, “Aslında layık olsaydık, villada yerimizi alırdık” diye şakalaşıyorken bir dakika geçmeden Murat kardeş geldi ve “Abiler, hiç beklemiyorduk, ama patron aradı ve bir süre gelmeyeceğini söyledi ve bu gece villaya gidiyoruz, sizi orada ağırlayacağız” deyince Mehmet ile birbirimize gülümseyerek bakakaldık.
Tüm dünyada ve İspanya’nın da her köşesinde olduğu gibi İslamiyet gelişmekte ve yeni yeni ibadet yerleri, camiler inşa edilmekte. Daha önceki gelişlerimde de bizleri misafir eden, 8 – 10 senedir İspanya’da yaşayan Mehmet Avcı kardeşimiz bizi Granada’ya 11 km mesafedeki Atarfe kasabasına yeni yapılmakta olan bir camiyi görmeye ve cemaatiyle tanıştırmaya götürdü.

Çinicilikle uğraşan ve İspanyol bir müslüman olan Şuayib kardeşle tanıştık. Cerrahi tarikatından olan bu kardeşimize ve orada bulunanlara çaylarımızı yudumlarken Risalelerden ve Üstadımızdan bahsettik. Her kime bahsettiğimizde aldığımız güzel etkiyi, onlarda da görmek bizi mutlu etti.

Tarikatlar içlerine kapanık olmalarına rağmen, Üstadın hayatından bazı kesitler ve Risalelerin bu asrın anlayışına bir ders olduğunu, gözu akıllarına inmiş materyalist felsefenin karşısında elmas bir kılınc olduğunu, ahirete inanmakta zorluk çekenlere veya inanmayanlara Ahireti sanki Ahiretin sokaklarında dolaştırıyor derecesinde izah ettiğini, imanı olanın imanını kavileştirdiğinden, Tabiat Risalesiyle Allah’a inanmayana Allah’ı iki kere iki dört eder derecesinde ispat ettiğini vs. bahsedince  bir süre hareketsiz kalıyorlar, sanki şok yaşıyorlar ve daha sonra muhabbete ortak olup sorular soruyorlar.

Yanımızdaki kitaplardan kendilerine hediye bıraktık ve alakalarını görünce bizzat veya Mehmet Avcı vasıtasıyla kendilerine cemaatleri için kitap ulaştıracağımızı söyledik. Diğer camileri de gezdik ve zaten bizleri tanıdıkları için “kitap getirdiniz mi?” diye sordular.

Bazı Faslılar, Üstadın ismini daha önceden duymamışlarsa, muhabbet sırasında heyecanlarını “Allahu ekber, maşaallah, Subhanallah” gibi ifadelerle açığa vuruyorlardı. Bazıları biz onlara anlatacağımıza Üstadın ismini duyunca yüzlerinde hatta bütün hücrelerinde  ani bir şevklenme ve ihtişam ile onlar bize anlatmaya devam ediyorlardı:

Evet biliyoruz, o Müceddidi Kebir, büyük alim, o dönemde ondan başka kimse meydana çıkıp İslamiyeti savunamadı, O adeta kainata meydan okudu…” gibi ifadelerle muhabbetlerini paylaştılar.

Ev sahibimiz Murat kardeşimiz de “Siz Allah yolunda böyle koşturuyorsunuz” deyip ikram üstüne ikram hatta Granada’dan Madrit’e dönüş biletlerimizi dahi “ya biz ne olmadık yerlere kişilere para harcıyoruz, Cihad-ı Ekberle uğraşan sizlerin bir biletinizi almışız çok mu diyerek bizi yolcu etti. Allah kendisinden razı olsun ve inşaallah tekrar Risaleleri düzenli okumayı nasip etsin. Ve bunu başardığı takdirde, yani tekrar nasip olduğunda -ki kendisi de buna niyet etti- Allah niyetini halis kılsın.

Restoranta gelen bir Ürdunlüye “Sineğin kanadını halkeden zat, bu kainatı halkeden Zattır” demiş. Ürdünlü öylece kalmış ve “Ya sen ne dedin öyle, ilk defa böyle bir şey duyuyorum ben” deyince o kişiyi aldı ve bizim yanımıza getirdi. Bizden de bir şeyler duyunca bir hazine bulduğuna sevinerek kendisine verdiğimiz İspanyolca ve bir de Arapça İhlas ve Uhuvvet risalelerini alınca ücretini sordu, ısrar etti ve biz de “Sen onları 20 kere okur ve 20 kişiye okutursan ücretini ödemiş olursun inşaallah” dedik ve o da “tabiki, öyle yapacağım” dedi.

Bu noktadan Murat kardeşimizin de bulunduğu yer ve samimiyeti itibariyle Allah onu bu daireye dahil eder inşaallah.

Evet, cuma vakti yaklaştığı için burada noktalıyorum. Bu akşam derste Ramazan-ı Şerif in yaklaşması ve bizim de son cumamız olması nedeniyle Ramazan risalesini okuyacağız.

Bu arada Madrid’te de kalacak yer noktasında ikram-i İlahi’den nasibimizi aldık. Türkiye’ye gelen müşterilerimden geçen hafta fotokopi yardımlarından bahsettiğim 2 kardeş, Mehmet Başaran’ın da gelmesiyle “Siz benim evimde kalın, ben kardeşimin evine gider orada kalırım” demesi bu seferki gelişimizin inşaallah makbuliyetine işarettir. Allah o iki kardeşe de hidayet versin inşaallah. Aslında buna benzer güzel detaylar var, inşaallah onları da bilahere bahsederiz…

Dualarınıza muhtaç kardeşleriniz

İspanya’dan selam ve dualar…

www.NurNet.org

Fas’ta Düzenlenen “3. İslam Kongresi” ve Değerlendirmeler

Fas’ta düzenlenen “3. İslam kongresi’’ne katıldı. Kongreye yaklaşık 1200 kişi katılıyor ve katılanların yüzde 90’ı İspanyol Müslümanlardan oluşan III. CongresoIslamico Fas’ın-Saidiyye şehrinde yapıldı. Kongrede Risale-i Nur konulu yapılan sunum izleyenlerin beğenisini topladı.

Kongrenin ikinci gününde Türkiye’den giden Nur talebeleri Arapça bir tebliğ sundu. Sunumda Risale-i Nur’un tebliğ metodu anlatıldı. Özellikle Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatı boyunca takip ettiği “Medresetüzzehra”nın şimdi Türkiye’de nur medreseleri suretinde tecelli ettiği, böylece ulum-u diniye ve ulum-u İslamiye’nin aynı zamanda öğrenildiği anlatıldı.

Sunumda yer alan, “Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemâlâtını ef’âlimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri, elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki küre-i arzın bazı kıt’aları ve devletleri de İslâmiyete dehâlet edecekler” sözleri ilgiyle dinlendi.

İspanya ve Latin Amerika genelinde uydu ile yayın yapan Kurtuba TV, Risale-i Nur standına gelerek “Risale-i Nur nedir? Bediüzzaman kimdir?” sorularını yöneltti. Stand görevlileri Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nuru anlatırken 33 Pencere eserini vererek “her gün bir pencereyi anlatan kısa bir program düzenleyebilecekleri” teklif edildi.

Konferans dinleyenleri fevkalade etkiledi. Konferanstan sonra birçok kişi Risale-i Nur ve Bediüzzaman hakkında bilgi istedi. Bediüzzaman’ı yeni tanıyanlar ya da önceden tanıyanlar kendi arkadaşlarını da getirerek kendi dillerinde Üstadı anlattılar ve kitap aldılar, aldırdılar.

Bu arada iki kişi Risale-i Nurların tercümelerini yapacaklarını söylediler. Tercüme yapacaklardan birisi aynı zamanda Valencia İslam Kültür Merkezi başkanı.

Doktorasını Risale-i Nur üzerine yapmış, Fas nur talebelerinden Dr. Yusuf Hamdaui de “İstikbal İslam’ındır” konulu bir tebliğ sundu. Tebliğinde Hutbe-i Şamiye Risalesinden istikbalde hakiki hâkim olacak yegâne dinin İslamiyet olduğuna dair Üstadımızın beyan ettiği delilleri aktardı.

Konferansın sonunda Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nur’ ları tanıtan Arapça bir sinevizyon gösterimi yapıldı.

 İsmail Can / Risale Haber

İspanya-Madrid Uluslararası Kitap Fuarında Kuran ve Risale-i Nur Tanıtıldı

Türkiye yurtdışı hizmet meşveret heyetinin teşvikiyle Erzincan cemaati namına, Risale-i Nur’ların İspanyolcaya tercümelerinin hızlandırmak, bir zamanlar ezan seslerinin yankılandığı bu beldelerdeki hizmet ortamını görmek ve 5–7 Ekim 2011 tarihleri arasında İspanya’nın başkenti Madrid’de yapılacak olan LİBER uluslararası kitap fuarına katılmak üzere, küçük bir heyetle İspanya’ya gittik.

İspanya, Avrupa’nın güneybatısında, İber Yarımadası’nda yer alan, yaklaşık 40 milyon nüfuslu bir Akdeniz ülkesi. İspanya’da İspanyolca tek resmi dil olarak kabul edilirken; Katalanca, Galiçyaca, Baskça, Aranese gibi günlük hayatta kullanılan bazı diller de mevcut.

İspanya anayasasında resmi bir din belirtilmemiş olmasına karşılık, halkın büyük kesimi (%95) katolik. Nüfusun  yaklaşık %3’ünü İslam, %1’den az kısmını ise Yahudi dinine mensup kişiler oluşturmaktadır. İspanya’da çoğunluğunu Faslı Müslümanların oluşturduğu 1,5 milyona yakın Müslüman yaşamakta.

Fuar öncesinde Madrid, Sevilla, Granada, Badajoz gibi bazı şehirlere gidip, oralardaki camileri ve İslami birlikleri ziyaret ettik. Ziyaret ettiğimiz camilerde ve kurumlarda tanıştığımız insanlara Risale-i Nurları, Üstadımızı ve gerek yurtiçi gerek yurtdışı nur hizmetlerini dilimiz döndüğünce anlatıyorduk. Özellikle Arap asıllı Müslümanlar Türkiye’den geldiğimizi öğrenince bizlere teveccühleri ziyade oluyordu. Ziyaret ettiğimiz mekânlara, görevlilerden izin alıp farklı dillerde Risale-i Nurlardan hediye ettik. Ayrıca İspanya’nın en büyük birkaç üniversitesine kütüphanelerine konmak üzere birçok farklı dilde külliyat hediye ettik.

İspanyolca, sadece İspanya’da konuşulan bir dil değil. Brezilya hariç olmak üzere tüm orta ve güney Amerika kıtasında bu dil konuşulmakta. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nin ikinci resmi dili. Böylelikle İspanyolca dünya genelinde yaklaşık 750 milyon insanın konuştuğu bir dil olma özelliğine sahip. Dolayısıyla Risale-i Nurların bu dile tercümesi büyük önem arz etmektedir. İşte bu sebeple ziyaret ettiğimiz yerlerde, özellikle Granada ve Sevilla’da tercüme faaliyetleri ile ilgili birçok temaslarımız oldu. Granada ve Sevilla şehirlerine tercüme yapılmak üzere tanıştığımız ilim erbabına Risale-i Nurlar bıraktık.

Granada ziyaretimizde Risale-i Nur Külliyatından “33 Pencere”yi Arapçadan İspanyolcaya tercüme eden zat ile de görüştük. Bu Zat birçok Arapça eseri İspanyolcaya tercüme etmiş İspanyol asıllı bir müslüman. Kendisine tüm nur talebeleri adına teşekkürlerimizi sunduk. Kendisi şunları söyledi:

“Ben tercüme öncesinde İstanbul’a geldim ve Nur talebelerinin medreselerine misafir oldum. Ayrıca Risale-i Nurları Arapçaya çeviren İhsan Kasım Essalihi ile görüştüm. Böylelikle hizmetinizi yakından tanıma imkanı buldum. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatını da okudum. Risale-i Nurların hangi zorluklar içinde telif edildiğini, hapishanelerden kibrit kutuları içinde nasıl çıkarıldığın iyi biliyorum.

Evet, gerçekten Risale-i Nur farklı eserler ve son derece entelektüel bir içeriğe sahip. Gayet derecede derin, külli, ulvi manaları uhdesinde barındırıyor. Risale-i Nurdaki o derinliği başkaca dillere tercüme edebilmek çok zor bir iş. Fakat elimden gelenin en iyisini büyük bir hassasiyetle yaptım.”

Biz kendisini Türkiye’de yine misafir etmek istediğimizi belirterek ve tekrar kendilerine teşekkürlerimizi sunarak ayrıldık.

5–7 Ekim 2011 tarihleri arasında İspanya’nın başketi Madrid ‘de yapılacak olan uluslararası “Liber Feria Del Libro” kitap fuarına katılmak üzere tekrar Madrid’e döndük. Bizim bu fuara katılmaktaki amacımız; üstadımızın seneler önce söylediği ‘’Bu hakikatleri bütün dünyaya okutturacağım.” sözü doğrultusunda, Risale-i Nurları bütün dünyaya, hususan Avrupa ve İspanya’ya neşretmekten ibaretti. Bu amaç doğrultusunda fuar bizim için güzel bir zemin oldu. Liber kitap fuarı, 26 ülkeden 446 yayınevinin katıldığı uluslararası büyük bir fuar. Biz de Türkiye’yi temsilen tüm nur talebeleri namına RNK Neşriyat olarak bu fuara katıldık. Bu fuara Türkiye adına sadece biz katılmıştık, tabir-i diğerle Madrid uluslararası kitap fuarında Türkiye, Kur’an, Cevşen ve Risale-i Nurlarla temsil edildi.

Bu fuara Sözler Yayınevinden temin ettiğimiz 7 dilde Kur’an, cevşen ve İspanyolca başta olmak üzere İngilizce, Arapça, farsça, Fransızca, Almanca, Felemenkçe, Yunanca, Lehçe, Rusça ve Türkçe lisanlarında toplam 11 dilde Risale-i Nur ile katıldık. Ayrıca İspanyolcaya tercümesi henüz tamamlanıp, fuarın yaklaşık bir hafta öncesinde basılan “33 Pencere” de stantta yerin almıştı. Öte yandan Türkiye’de hazırlanan İspanyolca afişlerle standımızı süslemiştik.

Fuara bu kadar çok farklı dilde tercüme kitaplarla katılan tek yayınevi de bizdik ve bu yüzden standımız, gelen ziyaretçilerin, özellikle de mütercimlerin dikkatini çekiyordu. Gelen tercümanlara Risale-i Nurlardan bazılarını hediye edip, okumalarını ve kitaplar hakkındaki yorumlarını e-mail yoluyla bizler iletmelerini söylüyorduk. Geri dönen mailler, Risale-i Nurlara -hangi dinden, ırktan, milletten olursa olsun- tüm insanların ihtiyacının olduğunu gösteriyordu. Mesela kendisine İspanyolca 33 Pencere hediye edilen Romen bir bayan yazdığı mailde, “Allah’ın varlığını ve birliğini sağlam delillerle ispat eden bu kitapların sadece Müslümanlara has olamayacağını, Allah’a inanan herkesin bu kitaplara ihtiyacını olduğunu ve yapılacak olan diğer tercümeleri beklediğini“ yazmıştı.

Fuara bazı Arap ülkelerinden gelen katılımcılar, Türkiye’den gelen katılımcıların sadece Kur’an ve Kur’an’ın tefsiri olan Risale-i Nurlarla katıldıklarını görünce çok şaşırıyor ve çok da seviniyorlardı. Hatta kendisine “üç elif ittihad etmezse…” bahsi anlatılan bir Arap Müslüman şaşkınlık içerisinde “Bu örneği kim vermiş? Bu ifadeler kimin olabilir” diye sordu. Biz de kemal-i iftiharla Üstadımızın adını söyledik. Evet, hakikaten Risale-i Nurun tarz-ı beyanını görenler lakayt kalamıyorlar.

Yaklaşık 20 gün süren İspanya seyahatinde birçok insanla tanışılıp birçok Risale-i Nur dağıtıldı. Metroda, çarşıda, camide, fuarda… tanışılan insanlara elden geldiği ölçüde Kur’an hakikatleri ve Risale-i Nurlar anlatılmaya çalışıldı. Bir zamanlar Endülüs gibi bir İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış, Muhyiddin Arabi gibi bir çok alim yetiştirmiş bu toprakların insanları, kendilerini bu inançsızlık, ahlaksızlık ve sefahat bataklıklarından kurtaracak bu eserleri (vicdanen) iştiyakla bekliyorlar.

Meseleyi Sevilla’da tanıştığımız Arap asıllı alim bir zatın söylediği şu manidar sözlerle sonlandırıyoruz: “Türkiye’deki kardeşlerimize selamlarımızı iletiniz. Sizin bu gibi faaliyetlerinizden bizler buralarda fevkalade memnun oluyoruz.”

Dualarınıza muhtaç kardeşleriniz…

www.NurNet.org

Madrid Fuarı’ndaki Tek Türk Yayınevi: “RNK Neşriyat”

Uluslararası kitap fuarları ülkeler arasında birbirinden güzel gelişmelere önayak oluyor. 5 Ekim’de İspanya’nın başkenti Madrid’de başlayan uluslarası kitap fuarına Türkiye’den katılan tek yayınevi RNK Neşriyat oldu.

RNK Neşriyat temsilcileri, bu geniş katılımlı Uluslararası Liber Kitap Fuarı’nda İspanyolca ile beraber, İngilizce, Arapça, Almanca, Fransızca, Farsça ve Türkçe Risale-i Nurları tanıtıyor.

Şu an Madrid’de bulunan Murat Sezgin İspanya’da fuar süresince şahit olduğu izlenimlerini Dost TV – İyi Haberler ile paylaştı…

İşte haberin videosu: