Kategori arşivi: Haberler

Çorlu’da Liseli Gençler Risale Dersi Yapıyor

Tekirdağ’ın  Çorlu ilçesinde, İmam-Hatip Lisesi talebelerinin, 2-3 ay önce başlayan Risale-i Nur derslerine olan iştiyakları ve şevkleri bizi cidden mesrur etti.

Okullarında Kur’an ve Arapça dersleriyle birlikte tefsir ve hadis ilmini tahsil eden bu talebelerin, fıtri olarak, bu zamanın mühim bir tefsiri olan Risale-i Nura teveccühleri ve iştiyak göstermeleri, eskiden alışık olduğumuz manzaralara bizi tekrardan götürdü.

Birkaç fedakâr talebenin gayretiyle böyle bir faaliyetin olması, elbette hizmetin her tarafta lüzumunu ve Risale-i Nurlara herkesin sahip çıkıp hizmet edebileceği gerçeğini gözler önüne seriyor. Ve şu hizmete sahip çıkmanın ne büyük bir şeref olduğunu hatırlatıyor. Zira, Üstadımız Bediüzzaman  Said Nursi “talebeliğin hassası ve şartı şudur ki; Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini, onun neşir ve hizmeti bilsin.” Sözleriyle bizlere dest-i teşviki vurup o gayeye sevk ediyor.

Ayrıca imam hatip mektebinin böyle  gayet ciddi teveccühlerinin hakikatini, şu cümlelerle izah ediyor;

“Aziz, sıddık kardeşlerim ve manevi Medreset-üz Zehranın Nur şakirdleri! Ben Isparta’ya geldiğim vakit, Isparta’da İmam-Hatip ve Vaiz Mektebinin açılacağını haber aldım. O mektebe kaydolacak talebelerin ekserisi Nurcu olmaları münasebetiyle o mektebin civarında gayr-ı resmi bir surette bir Nur Medresesi açılıp, o mektebi bir nevi Medrese-i Nuriye yapmak fikriyle bir hatıra kalbime geldi.

Bir-iki gün sonra güya bir ders vereceğim diye etrafta şayi’ olmasıyla o dersimi dinlemek için rical ve nisa kafilelerinin etraftan gelmeleriyle anlaşıldı ki, böyle nim-resmi ve umumi bir Medrese-i Nuriye açılsa o derece kalabalık ve tehacüm olacak ki, kabil olmayacak…”

İşte, bu ve benzeri tablolar bizi gayrete sevk ediyor. Cenab-ı Hak, bizi fütur ve tembellik hastalığından kurtarsın! Amin.

 

 


www.NurNet.org

 

Sudan Hizmetlerinden Notlar

Sudan Nur Dersanemizde, Türkiye’den gelen üç kardeşimizle birlikte 1 Sudanlı 2 Fildişi Sahillerinden olmak üzere 8 kişiyiz. Bazı vakitlerde misafir abi ve kardeşlerimiz oluyor. Dua edin, inşallah Cenab-ı Hak sayımızı arttırsın.

Dersanemizde Çarşamba günleri öğlen namazından sonra Afrika Üniversitesine yönelik dersler olmaktadır. Üniversiteden kardeşlerin davet ettikleri gençlere, Cabir Kardeş ve Ebubekir kardeşimiz Arapça ders okumaktadırlar. İngilizceyi iyi bilen bir abimiz veya kardeşimiz olsa bu Üniversitede cok güzel bir hizmet zemini bulunmaktadır. Zira öğrencilerin birçoğu İngilizceyi iyi seviyede biliyorlar.

Ayrıca Üniversitede İngilizce olarak  imani meselelere veya içtimai meselelere yönelik müzakere toplantıları olmaktadır. Bu toplantılara bazen 150-200 kişi katılmakta ve bizi devamlı davet etmektedirler. (İngilizcesi iyi, Risale-i Nur’lara biraz vakıf birisi olsa burada çok güzel hizmet edebilir…)

ÇARSAMBA akşamları Türk abilere yönelik olarak Türkçe dersimiz olmaktadır. Dua ediniz Dersimize ve Dersanemize sahip çıkacak kimselerle Cenab-ı Hak bizleri karşılaştırsın.

PERŞEMBE akşamı esnaf ziyaretlerimiz olmaktadır. Dersanemize gelen ya da bir vesile ile tanışılan abilerin işyerlerine gidiyoruz. Cuma günü resmi tatil olduğu için abilerin işyerleri perşembe akşamı müsait oluyor bu vesile ile ziyaretler yapılıp ders okunmaktadır.

CUMA  ARAPÇA DERSİ, ikindi namazından sonra başlayıp aksam namazına kadar devam ediyor. Bu Derse ekseriye Sudanlı gençler katılmaktadırlar. Ayrıca Afrika Üniversitesinden de  Arapçası iyi  olan gençler katılmaktadırlar. Ders, dönerli, birer sayfa kitap okuyarak devam etmektedir (hemen hemen bütün derslerimizi öyle yapmaya çalışıyoruz). Kitap okuma sırası gelen, anladığı manaları anlatıyor, ona soru soranlar oluyor ya da o anlamadığı yerleri soruyor,  güzel mütalalı dersler oluyor. Zübeyir abi de derse ingilizce olarak katılıyordu (şu anda Arapça katılıyor). Bu derse gelen kardeşlerin çoğu uzak yerlerden 1,5 – 2 saatlik yollardan gelen kardeşler var. Bu ders içinde dualarınızı bekliyoruz. Bu kardeşlerin içlerinden hakiki manada anlayanlar çıkıp bu dersleri kendi mahallelerinde devam ettirsinler  inşaallah.

CUMARTESİ Arapça derse iştirak edenler ekseriyetle Üniversite öğretim üyesi camiası ve çeşitli meslek sahipleri. Sudan’da yapılan sempozyumdan sonra tanışılan kimseler ve Kitap Fuarında tanışılan kimselerin davet edilmesiyle oluşturulmuş bir ders  grubu. (Kitap fuarında çok güzel tanışmalara vesile olundu her seviyeden ilim erbabı bu fuarda standımızı ziyaret ettiler,  telefon numaraları ve adreslerini bıraktılar. Külliyat alan ya da çok sayıda kitap alanlarla kardeşlerimiz hususi alakadar oldular. Daha sonradan bu isimlere Sudanlı kardeşlerinde yardımları ile telefon edildi ve ziyaretler vasıtasıyla geri dönüşüm sağlandı). Dua edin içlerinden Risale-i Nurlara, Derslerimize ve Dersanemize sahip çıkacak kimseleri Allah bizlere nasip eylesin.

Bu ders geçen aya kadar ayda bir yapılıyordu. Haftada bir olması için Zübeyir abinin ve Sudanlı İzzettin kardeşin gayretleri devam ediyor, dua edin inşallah. Haftanın diğer günlerinde müsait olundukça ziyaretler ve davetler yapılmaktadır.

Abilerimizden ve kardeşlerimizden isteğimiz Sudan Dershanesini, alemlerinde canlı tutup dua etmeleri (Zaten ediyorsunuz da, biz genede hatırlatalım). Ayrıca Arapça öğrenmek, yurt dışında okumak veya hizmet yapmak isteyen kardeşlerimize buraları tavsiye etmeleridir. Hakikaten  çok güzel  Arapça ve İngilizce öğrenme imkanı bulunmakta, erkek ve kız öğrencileri ayrı kampuslarda eğitim görmekte, dini bilgileriyle birlikte ilmi derslerini de okuma imkanı bulmaktadırlar.

Dualarınızı Bekleyen Kardeşleriniz – Sudan

Rumeli Seyahatimiz: Köy Ziyaretleri / Makedonya

Çalıklı köyü:

Türkiye’den Diyanet vasıtasıyla gönderilen Hafız Kadri kardeşimizi Doğu Makedonya Valendova vilayetine bağlı Çalıklı köyünde ziyarete gittik.

Güzel olan gayretlerini ve çalışmalarını müşahede ettik. On beş tane köy dolaşarak insanlara İslamı ve güzelliğini anlatmakta. Küçük bir Kur’an kursu ve imam evi yaptırıp güzel hizmetlere vesile olmuş. Allah ziyade etsin inşallah.

Banyska Köyü:

Valendova’dan 40 km ilerideki Strumitsa’da ki Banyska köyüne vardık. Bursa’da ilahiyat’ta okuyan bir kardeşimiz vasıtasıyla başlayan hizmet, 20-25 kişi tarafından haftanın dört günü yapılan dersler ve Kur’an öğretme programlarıyla pürşevk devam ediyor.

Sımsıcak bir atmosferde bizi samimiyetle karşılayan kardeşlerimizin halini görünce hem şevklendik, hem de her yerde nurun müştaklarının olduğunu görmekten mesrur olduk. Seralarda çalışarak geçimini temin eden bu samimi insanların Türkiye’ye binler selamlarını sizlere ulaştırmayı borç biliyoruz.

NurNet Ekibi

 

 

Rumeli Seyahat notlarımızın devamı gelecek…

Yazı Dizisinin Tamamı için tıklayın

Hür Adam (Son yazı)

Bu, Hür Adam filmiyle ilgili kaleme aldığım 5. yazı. İkisi Zaman’da, biri Aksiyon’da, biri de Zafer dergisinde yayımlanan bu yazılarda içerikten estetiğe, eleştiriden övgüye kadar her şey vardı neredeyse.

Esasen film hakkında söylenmedik hiçbir şey kalmadığını düşünüyorum. Ne ki filmin gişe rakamlarını son kontrol ettiğimde -şahsen- üzücü bulduğum bir rakamla karşılaştım. Vizyona girişinin 7. haftasında 950 bin civarında izleyici rakamına ulaşmış Hür Adam.

Bazı hayal kırıklıkları, beklentinin yüksekliği ile doğru orantılı oluyor. Belki de bu nedenle hiç de fena olmayan bu rakam beni üzdü. Gelin görün ki, bu durum hakkında son bir tahlil yapma zarureti de doğurdu. Hür Adam filmi yapımcısından senaristlerine, seyircisinden biz yazar-çizer takımına kadar birçok kesime bir şeyler de anlatmış olmalı.

Sanırım daha önce de belirttim, çok riskli bir alanda önemli bir sanat eseri vermeye çalışmış Mehmet Tanrısever. Cesareti ve fedakârlığından dolayı tebrik edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tanrısever’i yakından tanıyan biri olarak, samimiyetinin boyutunu bildiğim için mevcut tablonun en çok da onu üzdüğünü tahmin edebiliyorum.

Ne var ki birtakım hakikatleri de hatırlatmak boynumuzun borcudur…

Böylesi zor bir konuda (hem biyografi, hem mühim bir din alimi hakkında) film çekmek eleştirilere baştan hazırlıklı olmak anlamına gelmeli. Ki filmin vizyonundan önce başlayan tartışmalar da bunu gösterdi zaten. Öyle enteresan bir durum ortaya çıktı ki, bazen film bırakılıp kahramanını eleştirmek adına eser yerden yere vuruldu. Bazen, kahramanından dolayı film göklere çıkarıldı. Filmi eleştirenler, sanki Bediüzzaman’ı eleştiriyormuş gibi kınandığı da oldu, Bediüzzaman’dan dolayı objektif kriterleri çöpe atıp, ‘bu filmi nasıl eleştirirsin’ diyenler de çıktı…

Şimdi, biraz daha sakin kafayla değerlendirmek mümkün sanırım… Hemen alt alta sıralayalım:

Mehmet Tanrısever, böylesi bir dönemde, büyük paralar harcayarak böylesi bir filme imza attığı için tebrik edilmeli. Tencere üretmek yerine sanat üretme çabası takdire şayandır.

Bir film değerlendirirken, dışarıya atıf yapılmaz, filmin içindeki argümanlar ile yaklaşılır esere. Dolayısıyla yönetmenin tavır ve davranışları, filmin değerini düşürüp yükseltmemeliydi.

Ancak filmin değerine etki etmeyen bu hal ve tavırlar, ne yazık ki filmin gişesine etki edebilir ve kanaatimce Hür Adam filminin 2 milyon izleyiciye ulaşmamasının nedenlerinden biri yönetmeninin medyadaki tavırlarıydı.

Öte yandan bir filmi değerlendirirken biraz insaf ölçülerine ve çekildiği ülkenin kriterlerine de dikkat etmek gerekir, diye düşünmekteyim. Kutsal Damacana, Recep İvedik gibi filmlerin rağbet gördüğü bir ülkede Hür Adam, ödüllük bir filmdir. Ancak böylesi iddialı bir filmi yaparken de azami dikkat ve samimiyet gerekir. ‘Ben çektim, izleyin kardeşim’ tavrı hoş olmadığı gibi, biyografik bir filmde kahramanınızla gerçek kimliğinizle karşılaşmayı bir sahne olarak koymanız doğru değildir.

Vaktiyle TGRT’nin çektirdiği ‘evliya’ filmleriyle kıyasladığımızda Hür Adam, bir başyapıttır. Ancak 3 saate yakın süresi, derli toplu bir öykü anlatmaması, kolaj gibi duran eklektik yapısı da filmin az izlenmesinin başlıca nedenlerindendir.

“Çektim, izleyin kardeşim” tavrı ne kadar yanlışsa, insaf ölçülerini bir kenara bırakıp filmi baştan mahkûm etmek de o kadar yanlıştır bence. Doğrusu ve yanlışlarıyla, iyi ve kötü yönleriyle bir sinema eseridir nihayetinde Hür Adam. Başka bir yürekli insan çıkıp daha iyisini çekene kadar da ‘en iyisidir’.

Keşke bu tür filmler onlarca çekilse de, biz karşılaştırma imkânı bulsak. Umarım bu Hür Adam, yeni bir dönemin başlangıcı olur.

M. Nedim HAZAR / Zaman Gazetesi

Panama’dan davet

EsSelamun Aleykum,

Öncelikle affınıza sığınarak belirteyim ki, Türkçe bilmiyorum. Birkaç gün önce, Nur Cemaatinden bir kardeşin gönüllü olarak hizmet etmek maksadıyla Latin Amerika’ya gelmeyi düşündüğünü duydum. Bu kardeşin kim olduğunu bilmiyorum fakat kim olursa olsun, kendisini ülkem olan Panama’ya davet etmekten memnuniyet duyarım.

Panama, Dünyanın köprüsü, kainatın kalbi olarak da adlandırılır, Orta Amerika ile Güney Amerika arasında olan küçük bir ülkedir. Yerel dilde Panama, balık ve kelebek bolluğu anlamına gelir. Panamaya ilk müslümanların gelişinin, İspanyol Koloniel dönemine rastladığı söylenir. İşte bu ilk müslümanlar, Mandinka adı verilen ve müslüman olan bir Afrika kabilesi mensuplarıymış. Geçen yüzyılın ilk dönemlerinde de Hindistan, Lübnan ve Pakistan’dan gelen müslüman gruplar Panama’nın birçok şehrine yerleşmişler. Öyle ki, hemen her şehirde en azından bir cami bulunmaktadır.

Bir vakıf kardeşin buraya gelmesi buradaki tüm kardeşler için son derece faydalı olacaktır. Bu hususla ilgili David şehrinde bulunan kardeşlere çok yakında bir mesaj yolladım. Bu kardeşlerin, Panama Dava Projesi isminde bir yapılanmaları var ve bu hususta bize yardımcı olmakta istekliler. Buraya gelecek olan vakıf kardeş hangi şehri seçecek olursa olsun, emin olsun ki son derece iyi ağırlanacaktır. Allah’a emanet olun, selam ve dua ile,

Cynthia

Yazının orjinali :

As salamu alleykum wa rahmatullahi wa barakatuh, dear brothers and sister from the Risale i Nur community. First of all, pardon, Türkçe bilmiyorum!! Few days ago, I found out that a Risale i Nur community member intends to participate as a missionary in Latin America.

I don’t know who is he/she, but whoever is, I would like to invite him/her to my country, Panama. Panama, “the bridge of the world, heart of the universe”, is a little country placed between Central America and South America. In native language, “Panama” means “abundance of fishes and butterflies”.

The arrival of the first muslims to Panama is said that it was during the Spanish colonial era, as slaves. They were from an African tribe named “Mandinka”, known as muslims.

In the early last century, other groups of muslims from India, Lebanon and Paquistan stablished in many cities of Panama. Currently, in almost every capital of each province there is at least one mosque.

The coming of an emissary of Risale i Nur would be highly beneficial for my brothers here. I already sent a message to my brothers in David city. They have an organization named “Panamá Dawah Project” and they
are interested in helping with this issue.

Wherever the place he/she chooses, for sure will be well received.

“May Allah enlighten you, makes you stronger along the way and make that your mission will open the doors of bliss”.

Allah emanet ol, salam and warm regards,

Cynthia