Etiket arşivi: abdulkadir haktanır

Nurlardan Faydalanan Gencin Hali (Şiir)

Ey şefkati coşmuş, gençlere acıyan kardeş!

Gençlerin, çoğu dinden çıkıyor değil dört beş,

Çünkü zalimler  hücumdalar, “min ciheti şeş,”

Azını kurtarabilsen, ne büyük kâr sana!

 

Eğer gayen uğruna,  fedakârlık edersen,

Her hangi genci, sapıklıktan kurtarabilsen,

Onları  kurtarmak için, sen zahmette çeksen,

Sevinerek deriz, çok yaşa, tebrikler sana!

 

Madem, felaket asrında yaşayan birisin,

Büyük savaşı kazanma yolunun, erisin,

Sapıklar gibi ölü değil, kalbi dirisin,

Can kurtarmaya koşuyorsun, tebrikler sana!

 

Gençleri ateşe atmaya, koşuşanlar var,

Onunla denk gelir mi, başka herhangi zarar,

Bunları kurtarana, verilmezmi büyük kâr.

O sevapları kazandın sen, tebrikler sana!

 

Ak bahtlıdır gençleri, günahlardan kurtaran,

Onlara, o sonsuz mutlulukları, kazandıran,

Maneviyatın  engellerine, tekme vurran,

Sevap kazanma yolundasın, tebrikler sana!

 

Kötü yolda olanları, oralardan almak,

Önü kap karanlık olanları, aydınlatmak,

Pırıl pırıl gençleri, düşmanlardan kurtarmak,

yolunda koştuğundan, bin barekâllah sana!

 

Esrar keşleri, Nur derslerine götürmek,

Büyük iş, sarhoşu içkiden ayırabişlmek.

Babanın evlada veremediğini vermek,

Bunu herkes yapamaz, büyük alkışlar sana!

 

Madem ki, gençliği kurtarmaya koşuyorsun,

Bu uğurda aşk ve şevk ile, coşuyorsun,

Allah yolunda, şeytanlarla savaşıyorsun,

Hakkettin,  kalpten diyoruz tebrikler sana!

 

Senin sesin bu vatanda, şimşek gibi çaksın,

Dine engel olacak, her şeyi yikıp yaksın,

Âtide, büyük kahraman diye anılasın,

Anılmaya hak ediyorsun tebrikler sana!

 

Evet sen gençleri,  günahtan kurtarıyorsun,

Allah rızası için, gece gün koşuyorsun,

Dertlerini, İslam uğrunda paylaşıyorsun.

Paylaşabildiğin için, barekâllah sana!

 

Mademki, bu ağır yüklere katlanıyorsun,

Tarihlere,  altıla adını yazıyorsun.

Kurtulanların sayısını çoğaltıyorsun,

Hak ediyorsun, Maşaallah diyelim sana!

 

Bu yolda devam edebilmek, senin yüz akın,

Sen yürü git ilerle, aman bırakma sakın.

Adın tebriklerle anılmak, senin baş hakkın,

Evet, tereddütsüz diyoruz, ne mutlu sana!

 

Sen fedakâr biri, olarak anılacaksın,

Parlak gönüllere, elmasla yazılacaksın,

Bu yolda Allahın rızasına, kavuşacaksın,

Orada, Allah çok mukâfat verecek sana!

 

Evet, sen çok kimsenin yapmadığını yaptın,

Tahripçilerin bozuk yoluna, engel çaktın.

Bir çok ümitsiz gencin, kalbine ümit kattın,

Ümitsiz gençleri Nurlattın, tebrikler sana!

 

Kafalardan müzahrefatı, çıkarıp attın.

Küfrü silip, yerine iman Nurunu kattın,

Oradan gayri meşru her şeyi, yıkıp yaktın,

Bundandır ki, sonsuz  mutluluk va’d oldu sana!

 

Tebrikler,  çünkü  senin geleceğin parlak,

Cennette senin mutluluğun daim kalacak,

Allah rahmet edip, seni yanına alacak,

Firdevste Resulullah Üstad, senle olacak!

Orada, kevserden içersiniz kana kana!…

Abdulkadir Haktanır

www.NurNet.Org

Ebedi Hayata Namzet Olan! (Şiir)

Ey insan! Uyan ve, kurtul koyu gafletten,

Kurtar  kendini, günahlarla bitirmekten,

Çünkü kurtuluş çaresi yoktur, ölmekten,

Hazırlıklı ol ve kurtul, kekelemekten.

 

Sakın aldanma sokaktaki, gafillere,

Yaşadığı güne kendini vermişlere,

Onlar koşarlar geçici gümbürtülere

Sonsuz hayatı  önünde, görmeyenlere.

 

Bu son devir çoğunu, onlar gibi yapmış,

Nefisleri ahreti, arkaya attırmış,

Şeytanları, onları günaha batırmış,

Daha burda iken, cehennemde yaktırmış.

 

Gel kardeşim! Hesap günümüz önümüzde,

Kurtuluş belli olur o son günümüzde,

Buradan, orası olmalı gözümüzde,

Kâr la zarar, ikisi bizim elimizde.

 

Bizi köstekleyen engelleri aşalım,

Hedefe koşarken, seller gibi coşalım,

Allaha giden yolu, arayıp bulalım,

Bu gaye için derdimizi, paylaşalım.

 

Burada olmamızın gayesi, orası,

Orayı kazanmak için, yarar burası,

Sevaba koşmaz mı buranın akıllısı,

Orda eli boş kalır, akıl fukarası.

 

Burada her şey , senin için yaratıldı,

Şerefli mahluk dünyada, benzersiz kaldı,

Hak etmeden, Allah ona verdi, çalmadı,

Rabbine koşarken, pak mü’min oldu adı.

 

Sen oradaki mutluluğu, didin kazan,

Ahrette yok, ne namaz kılmak, ne ramazan,

Cennette daim zevku sefa, değil bâzan,

Orda günahkârı bekliyor, büyük hazan.

 

Şehit oğlu! Seni bekliyor süslü cennet,

Onu kazanmak için, burada gayret et,

Yolundaki engellerin tümünü  defet,

Böylece oradaki rahatlığı hakket.

 

Hakkedersen, zevku sefaya kavuşursun,

Dertsiz mutlu bir hayata, mazhar olursun,

Burada Rabbin için, belki yorulmuşsun,

Ama, orada Allahına kavuşursun.

 

Abdülkadir HAKTANIR

www.NurNet.org

İhlas Prensiplerinden Bazıları

Risale-i Nur kimseyi yalvarmaz sözü ise: Evet o yalvarmaz amma, Nur talebesi teşhisıni koyup kazanma ümidi olan kimseyi çeşitli yollarla ve metodlarla iknâ etmeye çalışır ve yalvarır, neticeyi yine Allaha bırakır.

Üstad Lem’alar kitabının bir haşiyesinde  bir hikaye ile buna bir açıklama getiriyor şöyle ki: Büzürg Mihr’den sormuşlar neden Umera bilmediklerini öğrenmek için ulemanın kapısına gitmiyorlar?   Ulema Ümeranın kapısına gidip bilmedikleri mes’eleleri onlara öğretiyorlar? Cevaben demiş ki: Ümera ilmin kıymetini bilmiyorlar ki gidip sorsunlar.

Bundan biz şu dersi alıyoruz: Tabii zeki ve ümit verici kimseler varken, kafası çalışmaz ve günahlarıyla kalbini karartan ve duygularını dumura uğratanlarla uğraşmayız. Dikkat edin onlarla uğraşmayacağız demiyorum, ötekiler varken bunlarla uğraşmayacağız ve uğraşırken yani reçeteleri yazarken dikkatli olup, ata et ite ot atma hamakatına düşmeyeceğiz.

Fakat Hiç unutmayacağız ki çevremizdekiler Nurların kıymetini bilmediklerinden derslere gelmiyorlarsa, bizde mi onların yanlarına gitmeyelim, her şeyi nazara alarak bize İman hakikatlerini anlatmak için yanımıza gelenler olmasa idi, yani onları Allah bize göndermese idi düşünün bu gün biz ne halde kalmış olurduk. Nur talebesi Doktor gibi olacak. Nasıl ki Doktor hastayı tedavi etmek için, çekinmeden hastanın nahoş kokulu yaralarına ve iltihaplarına kadar eğilir tedavi etmeye uğraşıp netice almağa çalışır. Aynen bunun gibi, Nur talebesi de muhatabının kûsuruna bakmadan, Aman kardeşime bir şeyler vereyim de , belki kendisinin ebedi azaptan kurtulmasına sebep olabilirim düşüncesi ile hiç çekinmeden vazifeyi yapmaya çalışmaya gayret edeceğiz.

Bu hususta İhlas Risalesinde bize çok güzel örnek ibareleri var; “Tariki hakta gidenlere  refakatla iftihar etmek suretiyle vazife yapmak ve imamlık şerefini onlara bırakmak ve hak yolunda gidenlerin kim olursa olsun kendimizden daha iyi olduğunun ihtimali ile enaniyetten vazgeçip ihlası kazanmak” prensibi bize çok mühim ders veriyor. Yine “Ey ehli hak! Ey hakperest ehli şeriat ve ehli hakikat ve ehli tarikat , bu müthiş marazi ihtilafa karşı birbirinizin kusurunu görmeyerek yekdiğerinizin ayıbına karşı birbirinizin kusurunu görmemek için gözünüzü yumunuz.” Evet başkasını iyi kendimizi kusurlu görmeye bizim prensibimiz olacak. Her hangi dini mes’eleleri arkadaşımızla tartışırken bile, hakperestlik ve insaf düsturu olan İnşâallah arkadaşım haklı çıkar temennisinde bulunacağız. Çünkü arkadaşın haklı çıkarsa sen iki şey kar ediyorsun:

1- Bilmediğin bir şeyi öğrenmiş oluyorsun.

2- Kibirden kurtulmuş oluyorsun.Mademki biz fazilet furuşluk yapıp gıpta damarını tahrikten yasaklanmişiz. Hatta “en latif ve güzel bir hakikati imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek ki, en masumane zararsız menfaattir. Mümkün ise nefsimize bir hodğamlık gelmemek için istemeyen bir arkadaşla yaptırılması hoşunuza gitsin. Eğer ben sevap kazanayim bu güzel mes’leyi ben söyleyeyim Arzunuz varsa, çendan (gerçi) onda bir günah ve zarar  yoktur; fakat mabeyninizde (sizin aranızda ) ki sırrı ihlasa zarar gelebilir”. Biz bu  Düsturu kendimize numune-i imtisal yapmaya gayret edenlerden olmalıyız. Ehli hizmet, davasına hizmette muvaffak olmak için bu prinsip tükenmez bir kaynaktır.

Kıymetli kardeşlerim!  “Ehli hakla ittifak etmek, davada muvaffak olmanın bir sebebi ve diyanetteki izzetin bir medarı olduğunu” asla unutmayacağız. Şimdi dairede ufak defek ihtilaf olabilir, bir merkezden idare edilebilen İstanbul Nur talebelerinin Süleymaniye’deki  tek 40 m2’lik Kirazlı mescid devri kapandı, biz dershaneyi idare edenlerin  birilerini tutup diğerlerine küsmek şöyle dursun, ehli sünnet dairesinde kim olursa olsun onları sevmeye çalışacağız  Tüm müslümanların, hassaten Nur talebelerinin çok dikkat etmeleri lazım gelen bir husus şu  ki , bir kimsenin Allahın yoluna gelmesi için, sebep kim olursa olsun kaidesine tarafdar olmak gerektir. Müslümanlarla beraber olmak onları sevmek şöyle dursun, bu fitneli zamanda zındıkayı (ateistleri) def’etmek için İsevilerin (Hristiyanların) ruhani kısmı ile bile birleşme zamanı olduğunu Üstadımız Peygamberimiz (a.s.m.) mın bu güzel hadisi şerifini bize haber veriyor. Hatalı kimselere karşı bizim vazifemiz ona küsüp kovmak değil, belki kusurları için ona tövbeyi öğretip  onu kazanmak lazım, Yani Kardeşlerimize karşı İlim ve hilm (yumuşaklık) prensiplerine dayanarak müspet hareket ederek kardeşler arasında tefani (kendimizi yok sayma) düsturunu tatbik etmek şarti ile hedefimize ulaşacağız.

Biz öyle kimselerden olmayacağız ki: Hüsnü zanla hareket etmesi mümkün iken zavallı sui zanna düçar olur, karşısındaki ne kadar iyi olsa yine muhakkak bir kusurunu arayıp bulur.  Bu çok kötü bir haslettir. Halbuki, Müslüman suizanla değil hüsnü zanla mükelleftir, Kusuru olmayan pek yok ama varsa da biz o kusursuzları değil, her tarafı bizim gibi suçlu kimselerle uğraşacağız. Biz “sahili selamet olan darüs-selama Ümmeti Muhammediyeyi (a.s.m.) çıkarmaya çalışan hademeler” olduğumuzdan ötürü, kardeşlerin nefislerini  kendi nefisimize tercih eden Sahabe gibi olmalıyız, ve ancak bu şekilde Hz Ali ve Şâhi Geylani gibi kahramanları arkamızda zahir (yardımci) ve başımızda Üstad olarak bulabileceğiz.

Yine Üstadımızın dediği gibi: Mühim ve büyük hayırlı işlerin çok mani’leri olur, şeytanlar o hizmetin hizmetçileri ile çok uğraşır. Bu büyük hizmetlerde muvaffak olmak için bu mani’lere (engellere) karşı ihlas kuvvetine dayanmak gerektir, İhlası kıracak esbaptan (sebeplerden) yılandan akrepten çekindiğimiz  gibi çekineceğiz. O esnada Yusuf (a.s.) dediğini de  unutmayalım” Nefis kütülükleri çok emreder, kurtuluş ancak Allahın rahmetine sığınmakla olur”.

Biz her zaman her çeşit kardeşlere dershanenin kapısını açık tutacağız, Kardeşlerimizin dershaneye gelmelerine engel teşkil edecek sebeplere kat’iyyen tevessül etmeyeceğiz, hususi alemimizde şahsi fazilet yapabiliriz ama farz namazlarına daha yeni alışmaya çabalayan kardeşler yanında asla fazilefuruşluk yaparak nafile ibadetten bahsetmeyeceğiz, ders yaparken her zaman karşımızda kimler var. Onları nazari i’tibara alarak ona göre ders yapacağız. Ve ders yapabilecek kardeşler derse gelirken hazırlıklı olacak gelmeli, hiç farkı yok  isterse ona ders yapmayı  teklif etsinler isterse etmesinler.

Üstadımızın neşredilmeyen ifadelerini toplayan çok tecrübeli bir Ağabeyin bana gönderdiği bir yazısında Üstadın şöyle bir ifadesi  geçiyor “Kardeşlerimden ne için sakal bırakmadığımı benden sormak istediklerini hissediyorum; Onlara cevaben bende derim ki: İleride Risale-i Nur talebeleri çoğalacağını biliyorum, eğer ben sakal bırakırsam onlarda sakal bırakırlar, fakat gençlere sakal kötü gösterildiğinden gençlerin sakaldan ötürü Nurlara dahil olmamaya sakal engel olabilir düşüncesi ile bırakmıyorum” demiş ve Üstadımızın sakal bırakmamasına sebeplerden bir tanesi de bu imiş.

Ben yurtdışına yani Rumeliye Risale-i Nur hizmetine gideceğimi bilse idim, bende sakal bırakmaz idim. Sakal sünnetine ters bakmadığımızı bildirmek için biz yaşlı yaşlılara Ağabeylerden sakal izni verildiği için sakal bıraktım ve ben sakalımı fazla uzatmıyorum, ama gene de yurt dışında sakalımın hizmete engel olduğunu fark ediyorum. Hulasa ben sakal bıraktığım için çok korkuyorum ve endişe ediyorum: Ahirette Aleyhissalatu vesselam sakal bıraktığımdan ötürü beni yanından kovarsa acaba halim ne olur. Çünkü belki de sakalım sebep oldu yurtdışında herhangi Müslüman genç sakalımdan ötürü yanıma yaklaşamadı ki iman hakikatlerinden hisse alsın. Az önce dediğım gibi daireye herkes gelebilir sakallısı da sakalsızı da. Fakat Nur dairesindeki gençlerin sakal bırakması, dışarıdan gelen gençlerin dershaneye gelmemelerine kuvvetli bir sebep teşkil ettiğinden ötürü dershanedeki kardeşlerim sakal bırakmadıkları için çok isabet ediyorlar. Allah onlardan razı olsun. Ve dershaneye bakan Esnaf ağabeylerden Allah ebeden razı olsun ki, dershanede kalan fedakâr kardeşlere yeni elbiseler alıp onları temiz gezdiriyorlar. Çünkü bugün zavahiri fethetme şartı var,  bilhassa dershaneye yeni gelenler, karşılarına çıkanların üstüne başına bakıyorlar ona göre değerlendiriyorlar. Bugünkü eshabı suffa bu hususa çok dikkat etmeli ki davasına hizmet edebilsin. Hulasa, biz Muhabbet fedaileriyiz. Acz, Fakr, Şefkat, Tefekkür Şiarı üzere kurulan da’vanın mensuplarıyız.

Siyaset ve menfaatten uzak duran, SEVGİ, İLGİ, BİLGİ, kaidesi ile hareket eden kusuru başkasında değil, kendinde arayan bir kervanın kemter müntesiplerinden biriyiz.

Eddâî vel-müsted-î(Dua edıp dua bekleyen) Sizi Çok seven pür kûsur kardeşiniz

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Halife-i Arz (Şiir)

İnsan isminde halife-i arz birileri,

Bunlar, ma’nen bazısı ölü bazısı diri,

Kimisi Allah rızası için yürüyor seri,

Bazısı şeytana uyarak, kalıyor geri.

 

Ey şerefli mahluk! Durma cennet  bekler seni,

Dikkat et, cehennem yakmasın sendeki teni,

O ateş hazır durur yakmaya, övüneni,

Burada mütevazi ol, yoksa mahvdır işin.

 

Ey insan! Unutma ki, hilkate sebep sensin,

Sen, bütün mahlukat tarafından övülensin,

Meleklerin bile üstüne, çıkabilensin,

Yap ne yap, şeytana uyma , yoksa mahvdır işin.

 

Allah seni, en şerefli mahluk yaratmıştı,

Bütün ihtiyaçlarını sana  hazırlamıştı,

Şerefli kulun noksanını tamamlamıştı,

Sakın Rabbine isyankar olma mahfdır işin.

 

Senin için halal dairesi yeter iken,

Acaba seni harama iten hangi neden,

Sen Allahın rızasına gir kurtul benlikten,

Yoksa mahşer gününde senin berbattır işin.

 

Razı ol, Meşru olan elbise ve gıdaya,

Sakın tenezzül etme yüzsüzlüğe modaya,

Yoksa çok çekersin girdin mi o dar odaya,

O hesap günü için, hazırlıklı ol peşin.

 

Madem aptal değilsin, bil ki geliyor son gün,

Bu sebepten, günahlı hayata sırtını dün,

Ancak böyle sana alkış tutar o mutlu gün,

Yoksa o gün, seninde perişan olur işin.

 

Ey insan cenneti firdevsi ol hak eden,

Çalış ki, ulaşsın zirveye sendeki beden,

Aksi takdirde, olursun cehenneme giden,

O tatlı canın çıkmadan, bunu bilmelisin.

 

Sana yakışır mı, zirvedeyken gümleyesin,

Dünyadayken, insanlık hakkını vermeyesin,

Ders almak için, cenazeleri görmeyesin,

Nasıl olur geliş sebebini bilmeyesin.

 

Bir an önce günahlardan pişman ol kurtul,

Böylece sen geleceği,  kurtuluş yeri bul ,

Hiç ara vermeden, doldur sevapla bir bavul,

Yoksa,  gelecekte çok zor olur senin işin.

 

Hazır olmayana pişmanlık günü çok acı,

Bunu böyle bilin siz erkek kardeş ve bacı,

Kazanabilmek için o cennetteki tacı,

Size yetecektir Kur’anın tiryak ilacı.

 

Abdülkadir HAKTANIR

www.NurNet.org

Abdulkadir Haktanır: Balkanlar-Gostivar Meşvereti

Muhterem Kardeşlerim!

Sizin gibi İhlaslı ve samimi kardeşlerden meydana gelip teşekkül eden ma’nevi ve maddi bir şahsiyetin maddi ve ma’nevi duasından tevellüd eden bir şahsi ma’nevinin bereketinden istifade ederek, Balkanlarda da Nurların yayılması için Merhum ve mağfur Sungur Ağabeyin 1995 te Nusret ve İsmail isimli iki kardeşi yanıma vererek bizi Makedonya’nın Gostivar şehrine gönderdi.

Her ne kadar Makedonya’nın Gostivar ve Üsküp şehirlerinde az Türk varsa da oranın Müslüman halkının çoğu Arnavut olduğu için oradan dönüşte, hemen Risaleleri Arnavutçaya başladım ve Allahın yardımı ile ve o şahsi ma’nevinin bereketi ile 400 sahifelik derlenmiş Üstad hakkında bir Tarihçe dahil küçüklerden 16 adedini tercüme ettik. Onlarla beraber o milletin derdini bildiğim için 7 tane de  malumatımdan ve derlemelerden faydalanarak;

Materyalist felsefecilere cevap,

Erkek ve hanımın hayati meseleleri,

Müspet ve menfi milliyetçiliğin farkı,

Vecizeler,

İnsan nedir,

Albert Einstein dahil Avrupa’nın 34 Prof’un ne için Allaha inanıyorlar,

İşaratül İ’cazda ki 16 Prof’un Peygamberimizi a.s.m ve Dinimizi nasıl meth ediyorlar ayni kitapta, Fenni buluşların % 60 ını Müslümanlara Allah nasip ettiğini ispat ettik,  ve 54 mevzuda Şiir kitabım da onların dilinde mevcut.

Bu 23 adet kitaptan çok az bir miktarını Sözler Yayınevi sattı. Ondan sonra bu fakir başta hanımla beraber iki aylığına gidip Gostivarda hizmet etmeye çalışırdık. Ondan sonra hanımın rahatsızlığı sebebiyle ben yalınız  her sene ekseri ikişer defa birer aylığına Arnavutluk, Makedonya, Kosova ve Sırbistan’a giderdim. O halk fakir olduğu için ve kendilerinde kitap okuma alışkanlığı mevcut olduğu için Gençleri tercih ederek Üniversite talebelerinden kız ve erkeklerle ayrı toplantı yapıp 1-1,5 saat ders yaptıktan sonra bu kitapları onlara parasız veriyoruz. Bu güne kadar 85.000 kitabımız oralarda dağıldı. Allahın hidayeti ile onlardan bir çoğu namaza başladılar ve kızlardan da on civarında tesettüre büründüler. Hatta bir kızın anne babası örtünmesine engel olduğu için, örtünemediği için hanım kız hayıflanıyordu. Kız nişanlanmış, nişanlısına ben tesettüre bürünmek istiyorum, razı olsan çok memnun olacağım demiş oda kabul etmiş kız bana müjdeli haberim var diyor ve meseleyi anlatıyor.

Bu sefer de yine 7 ile 26 Nisan arasında oralarda idim. Hatta Balkanlarda ki hizmetle ilgili Gostivar’da yapılan Meşverete de çok şükür katılabildim. Meşverete Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Ve oraların her tarafından kardeşler katıldıkları için,  Meşveretimiz çok iyi geçti elhamdülillah. Evet bu fakirin Arapçadan Konuşma pratiğimiz olmasa da % 80’ini bilirim. Bu sebepten orada herhangi camiye gittiğim zaman, ya hocanın beni tanıması ile veya beni camiye götürenin hocaya takdimi ile, hemen Namaz kıldırmaya ve vaaz etmeye çıkarırlar. Allah’ıma çok şükür Osmanlıcayı okuma yazma dahil, Balkanlarda konuşulan farklı dilleri de bildiğim için Hizmetimize faydası oluyor. Daha öncede belki anlatmışımdır. Arnavutluğun Tirana ve İşkodra şehrinde dershanemiz var. Kosova’nın Priştina ve Prizren şehrinde Dershanemiz var. Makedonya’da Üsküp’te iki dershane  mevcut üçüncüsünü kiralamaya karar verildi ve Gostivar şehrinde mevcut dershaneyi bozup yenisini yapma kararı alındı.

Abdulkadir Haktanır

Aşağıda bize gönderilen Bir Prof’un ve bir Tıp Doktorunun yazılarını göndereceğim.

Bu İşkodralı Prof. Yazılarımız ve e-maillerimiz sebebi ile kendisine Allahın hidayeti nasip olan bir Zat

Selamun Alejkum !

I dashur vella Adulkadir
Gezohem qe keni qene ne Ballkan dhe ju falenderoj nga zemre per dhuratat qe keni sjelle ne kete treve, dhe 5000 libra nuk jane pak. Edhe une e kam provuar ne shtepine time, kur keni qene ne Shqiperi…
Ju falenderoj shume per gjerat e bukura qe me dergoni. Jam ne pritje ta masazheve Tuaja
Me nderime dhe respekt
Njazi Kazazi
Shkoder

Prof. Dr. Njazi KAZAZI
Departamenti i Gjuhësisë
Universiteti i Shkodrës “Luigj Gurakuqi”
Shkodër – Albania

Bu da Sırbistan’da yaşayan bir tıp doktoru

Alejkum selam ,

Elhamadulilah qe qenke kethu rehat dhe shendosh, Allahu te shperblefte per librat qe na solle,

Angazhimi juaj qarte po flete se jeni bere kujdestar I denje I ketij populli qe jeton ne keto troje, duke pasur derte qe populli I ktyre trevave te jetoj ne fene e Zotit xh xh, ne Islam.

Me rreskept vella I dashur Lejlani!

www.NurNet.org