Etiket arşivi: din

Hz. Lokman’ın İbretli Öğütleri

Hz.Lokman.in.ibretli.ogutleriDÖRT zamanda dört şeyi korumak gerekir;

“Namazda gönlü, halk arasında dili, yiyip içmede boğazı, bir kimsenin evine girince de gözü korumaktır.”

İki şeyi hâtırdan hiçbir zaman çıkarmamalıdır.

Bunlar; “Allah’ü Teâlâ’nın büyüklüğü ve ölümdür. İki şeyi de tamâmen unutmaya çalışmalıdır. Bunlar da; bir kimseye yapılan iyilik ile dost ve yakınlardan görülen kötülüktür.”

Lokman Hekim’in oğluna nasihatlerinin bir kısmı şöyledir:

Ey oğlum! Dünyâ derin deniz gibidir. Çok insanlar onda boğulmuştur. Geminin takvâ, yükün imân, hâlin tevekkül olsun, umulur ki kurtulursun.”

Ey oğlum! “Âlimlere karşı öğünmek, akılsızlarla inatlaşmak ve meclislerde, toplantılarda gösteriş yapmak için ilim öğrenme! İhtiyâcım yok diyerek de ilmi terk etme.”

Ey oğlum! “Allah’ü Teâlâyı anan hâtırlayan insanlar görürsen onlarla otur. Âlim olsan da, ilminin faydasını görürsün ve ilmin artar, sen ehil isen, sana öğretirler. Allah’ü Teâlâ onlara olan rahmetinden seni de faydalandırır. Allah’ü Teâlâyı zikretmeyenleri görürsen onlardan uzak dur.”

Ey oğlum! “Horoz senden daha akıllı olmasın! O, her sabah zikir ve tesbih ediyor, sen ise uyuyorsun.”

Ey oğlum! “Seçilmiş kullara teslim ol, kötülerle dost olma.”

Ey oğlum! “İnsanlara iyilikleri emir ve nasihat edip kendini unutma! Yoksa mum gibi olursun. Mum insanları aydınlatır, fakat kendini yakıp eritir.”

Ey oğlum! “Yalandan çok sakın! Çünkü dinini bozar ve insanlar yanında mürüvvetini azaltır. Bununla hayânı, değerini ve makamımı kaybedersin.”

Ey oğlum! “Kötü huydan, gönül dağınıklığından sakın. Sabırsız olma, yoksa arkadaş bulamazsın. İşini severek yap, sıkıntılara katlan. Bütün insanlara karşı iyi huylu ol.”

Ey oğlum! “Hep üzüntülü olma, kalbini dertli kılma. İnsanların elinde olana tamâ etmekten sakın. Kazâya râzı ol ve Allah’ü Teâlâ’nın sana verdiği rızka kanâat et.”

Ey oğlum! “Dünyâ geçici ve kısadır. Senin dünyâ hayâtın ise azın azıdır. Bunun da azının azı kalmış, çoğu geçmiştir.”

Ey oğlum! “Tövbeyi yarına bırakma, çünkü ölüm ansızın gelip yakalar.”

Ey oğlum! “Sükût etmekle pişmân olmazsın. Söz gümüş ise sükût altındır.”

Ey oğlum! “Helâl lokma ye ve işlerinde âlimlere danış, işlerini nasıl yapacağını onlara sor.”

Ey oğlum! “Âlimler meclisine devâm et. Bahar yağmuru ile yeryüzünü yeşillendiren Allah’ü Teâlâ, âlimlerin meclisindeki hikmet nûru ile de müminlerin kalbini aydınlatır.”

Ey oğlum! “Amel ancak yakın Allah’ü Teâlâya olan ilim ve mârifet ile yapılır. Herkes yakini nisbetinde amel eder. Amel noksanlığı, yakin noksanlığından gelir.”

Ey oğlum! “Bir hatâ işlediğinde hemen tövbe et ve sadaka ver.”

Ey oğlum! “Ölümden şüphe ediyorsan uyku uyuma. Uyuduğun ve uyumak mecbûriyetinde kaldığın gibi, ölüme de mahkûmsun. Dirilmekten de şüphe ediyorsan, uykudan uyanma. Uykudan uyandığın gibi öldükten sonra da dirileceksin.”

Ey oğlum! “Helâl kazanç ile yoksulluktan korun. Yoksul kimse şu üç musibetle karşılaşır: Din zayıflığı, akıl zayıflığı ve mürüvvetin kaybolması.”

Ey oğlum! “Merhamet eden merhamet bulur. Sükût eden selâmete erer, hayır söyleyen kâr eder, kötü konuşan günahkâr olur, diline hâkim olmayan pişmân olur.”

Ey Oğlum! Dünyâ malından yetecek kadarını al, fazlasını âhiret için hayra sarfet, Sıkıntıya düşecek ve başkasının sırtına yük olacak şekil de tembellik etme.”

Ey oğlum! “Sakın kimseyi küçük görüp hakaret etme. Çünkü onun da senin de rabbimiz birdir.”

Lokman Hekim’in oğlu: Babacığım, insanda hangi haslet daha iyidir? diye sorunca; “Temiz, hâlis din.”  buyurdu. Eğer iki haslet olursa? “Din ve mal”, üç haslet olursa? “Din, mal ve hayâ.” buyurdu. Dört haslet olursa? dedi. “Din, mal, hayâ ve güzel ahlâk.” buyurdu. Beş haslet saymak icâb ederse diye sorunca; Din, mal, hayâ güzel ahlâk (huy) ve cömertlik.”  buyurdu. Altı haslet sayarsak deyince; “Ey oğlum! Allah’ü teâlâ her kime bu beş iyi hasleti verdiyse, o kimse mü’min ve muttakidir. Allah’ü teâlâ katında veli ve sevgilidir. Şeytanın şerrinden uzaktır.”  buyurdu.

Oğlu: Babacığım, insandan en kötü haslet hangisidir? dedi. “Allah’ü Teâlâyı inkârdır” buyurdu.

Hafs bin Ömer’den rivâyet edildi ki: Lokman Hekim, yanına bir hardal torbası koydu ve oğluna nasihat etmeye başladı. Her bir nasihatte bir hardal tânesini çıkardı. Nihâyet hardalları tükendi. Sonra da;

Ey oğlum! Sana o kadar nasihat ettim ki, şâyet bu nasihatler bir dağa verilseydi, dağ yarılır, parça parça olurdu”  buyurdu.

Hazret-i Lokman ilim ve hikmetiyle dillere destan bir zattır. Bunun içindir ki, kendisine Lokman Hakîm, denmiştir. Hz. Lokman, ismi Kur’ân’da da geçen, peygamber veya veli olduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmayan bir mânâ büyüğüdür.

İslâm tarihinde Hazret-i Lokman’ın hikmetli sözleri, vecizeleri, öğütleri ve tavsiyeleri meşhurdur.

Hafs bin Ömer’in rivayetine göre, Hz. Lokman yanına bir torba hardal tanesi koyarak oğluna öğüt vermeye başlar. Her öğüt verdikçe torbadan bir hardal çıkarır. Sonunda torbadaki hardal tükenir ve oğluna da şöyle der:

“Ey oğul, sana o kadar öğüt verdim ki, şayet bu öğütler bir dağa verilseydi, dağ yarılırdı.”

Hz. Lokman’ın Saran ismindeki bu oğlu babasının verdiği bütün öğütlere uymuştu.12

Lokman Aleyhisselâmın hikmetli sözlerinin asıl kaynağı Kur’ân-ı Kerimdir. 

Allah’a ortak koşma

“Hani Lokman oğluna öğüt verirken demişti ki, ‘Oğlum (ey oğul!) Allah’a ortak koşma. Muhakkak ki şirk pek büyük bir zulümdür.

Allah her yaptığını ortaya çıkarır

“Oğlum, eğer yaptığın iş hardal tanesi kadar bile olsa ve bir taş içine girse, Allah onu ortaya çıkarır. Muhakkak ki, Allah en gizli işleri bütün inceliğiyle bilir, O her şeyden hakkıyla haberdardır.

Namazını dos doğru kıl

“Oğlum, namazını dos doğru kıl. İyiliği tavsiye et, kötülükten sakındır. Başına gelene sabret. Şüphesiz ki bunlar uğrunda azim ve sebat edilmeye değer işlerdendir.

Kasılarak yürüme, yavaş konuş

“Gururlanıp insanlardan yüzünü çevirme. Yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah büyüklük taslayan ve övünenleri sevmez.

“Yürüyüşünde mutedil ol. Sesini alçalt. Seslerin en çirkini, şüphesiz ki, eşeklerin sesidir.”13

13.   Lokman Sûresi, 13-20.

TEFSİRDEKİ ÖĞÜTLER

Hazret-i Lokman’ın Kur’ân’da geçen öğütleri,  aynı sûrenin tefsirlerinde genişletilerek verilir. Hazret-i Lokman’ın tefsirlerde geçen öğütlerinden ve hikmetli sözlerinden bazıları şöyledir:

Takvayı esas al

Ey oğul!

Takvayı kendin için kârlı bir ticaret olarak kabul et. Çünkü böyle ticaretler sonsuz kazançlar temin eder.

Merasimlere katıl

Ey oğul!

Cenaze merasimlerine katıl. Düğün merasimlerinden de uzak durmaya çalış. Çünkü cenaze sana âhireti hatırlatır; düğün ise dünyaya çeker.

Horozdan geri kalma

Ey oğul!

Horozdan daha geri kalma. Çünkü sen uykunun derinliklerinde iken, o dünyayı sese vererek insanları uykudan uyandırmaya çalışır.

Tevbeyi geciktirme

Ey oğul!

Tevbeyi geciktirme. Çünkü ölüm ansızın geliverir.

 

Cahille dost olma

Ey oğul!

Cahil kimselerle dostluk kurma. Çünkü onunla dost olursan, kendi yaptıklarını senin hoş karşıladığını sanar.

Allah’tan kork

Ey oğul!

Allah’tan hakkıyla kork. Kalbinin bozuk olduğunu bildiğin halde başkalarının sana saygı göstermesi için takva ehli olduğunu ihsas ettirme.

Susmak altındır

Ey oğul!

Şimdiye kadar susmaktan dolayı hiç pişmanlık duymadım. Çünkü söz gümüşse, sükût altındır.

Günahlardan sakın

Ey oğul!

Kötülük ve günahlar senden sakındığı gibi, yani işlemedikçe sana dokunmadığı gibi, sen de onlardan sakın. Çünkü kötülük kötülüğü, günah da günahı çeker.

İlim meclislerine katıl

Ey oğul!

Âlimlerin meclisinde bulun. Hikmet ehlinin sohbetlerini dinle. Çünkü Allah kuru toprağı yağmurla nasıl canlandırırsa, ölmüş kalbleri de hikmetli sözlerle öyle diriltir.”14

14.   Tefsîrü’s-Sâvî, 3:255-256.

Yalandan sakın

Ey oğul!

Allah, yalancının yüz suyunu kurutur, haya duygusunu giderir. Ahlâksız kimsenin de sıkıntısı hiç eksik olmaz.

Ahmak adamdan uzak dur

Ey oğul!

Kayaları uzaklara taşımak, ahmak adama laf anlatmaktan daha kolaydır.

Kendi işini kendin gör

Ey oğul!

Cahili vasıta olarak kullanmaktan, işini gördürmekten uzak dur. Şayet akıllı birisini bulamazsan kendi işini kendin gör.

Kendi milletinin kızıyla evlen

Ey oğul!

Kendi milletinden olmayan bir kızla evlenme. Aksi takdirde çocukların ileride sıkıntıdan kurtulamazlar.

Ey oğul!

Öyle bir zaman gelecek ki, sabırlı insanların bile yüzü gülmez olacaktır.

Allah’ın anıldığı meclislere katıl

Ey oğul!

Katılacağın meclisleri kendin ara bul. Allah’ın anıldığı meclisleri bulunca hemen oturuver. Çünkü âlim isen ilmin artar, cahil isen yeni bir şeyi öğrenmiş olursun. Oraya inen rahmetten sen de payını alırsın. Allah’ın anılmadığı meclislere hiç katılma. Çünkü âlim de olsan, cahil de olsan zarar görürsün. Ayrıca oraya inecek olan İlâhî gazaptan sen de nasibini alırsın.

Ey oğul!

Sofrana takva ehli mü’minleri davet et.

Tecrübe sahipleriyle istişare et

Ey oğul!

Her işinde ilim ve tecrübe sahibi kimselerle istişare et, onların fikrini almaya çalış.

Takvadan bir gemi edin

Ey oğul!

Dünya dipsiz bir denizdir. Onda niceleri boğulmuştur. Bunun için takvadan bir gemi edin. İçine îmânı yükle. Tevekkül yelkeniyle açıl. Ancak bu şekilde selâmetle yol alır, sahile çıkarsın.

Kötü komşudan uzak dur

Ey oğul!

Nice ağır yükler taşıdım. Fakat kötü komşu kadar ağır bir yüke rastlamadım. Nice acılar tattım, fakat fakirlikten daha şiddetli bir acı tatmadım.

İlimden nasibini al

Ey oğul!

İnsan fakir de olsa ilim ve hikmetiyle hükümdarların meclisinde yer alır.

Arkadaş seçimine dikkat et

Ey oğul!

Birisiyle dostluk kurmak istiyorsan, önce onu öfkelendirecek bir şey yap. Şayet öfkeli iken sana insaflı davranırsa ona yaklaş, insafsız davranırsa uzak dur.

Âhirete hazırlan

Ey oğul!

Dünyaya geldin geleli âhirete doğru yol alıyorsun. Bunun için âhiret yurdu, sana dünya yurdundan daha yakındır.

Dilini duaya alıştır

Ey oğul!

Dilini ‘Allah’ım, beni affet’ demeye alıştır. Çünkü öyle anlar vardır ki, o saatlerde Allah duaları reddetmez, istediğini ihsan eder.

Borçlanmaktan uzak dur

Ey oğul!

Borçlanmaktan uzak dur. Çünkü borç, seni gündüz zillete sürükler, gece de üzüntüye boğar.

Günah işlemeye cesaretin olmasın

Ey oğul!

Allah’tan öyle bir şey iste ki, günah işlemeye cesaretin olmasın. Ve Allah’tan öyle kork ki, rahmetinden hiçbir zaman ümidin kesilmesin.

Önce selâm ver

Ey oğul!

Bir cemaatin bulunduğu yere gittiğin vakit, önce onlara İslâmın okunu at, yani selâm ver. Sonra bir köşeye otur, onları konuşuyor halde görmedikçe sen de konuşma. Şayet Allah’ın zikrine dalacak olurlarsa sen de onlara katıl. Fakat başka bir söze geçerlerse oradan ayrıl.

Kendini anla

Ey oğul!

İki dünyada mes’ut olmak istiyorsan, kendini anla. Okuyup bilgili olmaya çalış. Çalış ki, bilenle bilmeyen bir olmaz.

Tembel olma

Ey oğul!

Tembel olma. Tembellik bedbahtlık alâmetidir.

Acele etme

Ey oğul!

Acele etme, acele şeytan işidir.

Güler yüz göster

Ey oğul!

Ahlâkını düzelt. Dostuna da, düşmanına da güler yüz göster. Ancak değerin ve itibarın kırılacak derecede hareket etme.

Orta yolu tut

Ey oğul!

Her şeyin hayırlısı olan orta yolu tercih et.

Yolda dikkatli yürü

Ey oğul!

Yolda yürürken yüzünü gözünü oraya buraya çevirme ki, gönlün vesvesede kalmasın.

Mecliste önce oturma

Ey oğul!

Bir cemaat içinde bulunduğunda onlar ayakta iken oturma. Oturdukları zaman sen de oturuver.

Yollara tükürme

Ey oğul!

Bıyık ve sakalınla oynama. Parmağını burnuna sokma. Yollara tükürme, sesli sümkürme. Elinle sinek kovalamayı terk et.

Az konuş

Ey oğul!

Sükût ve teenni ile hareket et. Az konuş. Çok konuşmak, yanılmaya sebeptir.

Sözü fazla dağıtma

Ey oğul!

Konuşurken sözü fazla dağıtma. Aksi takdirde şerefine zarar gelir. Konuşurken başkalarını utandırma. Kaş göz işareti yapma.

Güzel ve lâtif sözleri duymaya çalış. Fazla hayrete düşme. Sözün tekrarlanmasını isteme. İnsanları güldürecek ve kendini maskara edecek sözlerden sakın.

Atıp tutma

Ey oğul!

Kimse hakkında atıp tutma.

Fazla ısrar etme

Ey oğul!

Senden bir şey istendiği zaman, elinden geliyorsa vermeye çalış. Birinden bir şey istediğinde de fazla ısrar etme.

Dinde tartışmaya girme

Ey oğul!

Dinle alakası olmayan meselelerde aksi vaki ise tartışmaya ve münakaşaya girme.

Fakirliğini kimseye açma

Ey oğul!

Acizliğini ve fakirliğini hiç kimseye, hattâ ailene dahi açma ki, onların yanında itibarın düşmesin, sözünü dinlemez olmasınlar.

Hizmetçilerle şakalaşma

Ey oğul!

Hizmetçi ve benzeri kimselerle şakalaşma.  Çünkü

bunlarla şakalaşmak hakaret ve düşmanlığa sebep olur. Onlara öyle muamele et ki, hem seni sevsinler, hem de senden korksunlar.

Şiddetten sakın

Ey oğul!

Çocukları ve elinin altındakileri terbiye ederken şiddetten sakın. Öfkelendiğin vakit vakarla geçiştirmeye çalış. Mümkün olursa sövüp dövme ki, aksi takdirde onların gözünde mehabetin yok olur.

Kendini ve çocuklarını övüp durma.

Hayasız gençlerle ve o halde olan kız çocukları ile ülfet etme. Çünkü dünya ve âhirette mezellete sebep olur.

Önce düşün

Ey oğul!

Bir kimse ile bozuşursan, dilini tut ve makbul olan sözü söyle. Önce düşün, sonra söze giriş.

Herkesin değerini ve layık olduğu hürmeti muhafaza eyle.

Azla yetin

Ey oğul!

Bir kimsenin davetinde bulunduğun vakit, azla yetin. Dalkavukluk edip de o yemeği övmekle başkalarının yemeğini kötüleyip tahkir etme.

Misafirlikte gözlerine dikkat et

Ey oğul!

Bir kimsenin evinde misafir kaldığın vakit gözlerine dikkat et. Her tarafa bakıp durma. Durumuna vakıf olduktan sonra dine aykırı da olsa sırrını ifşa etme.

 

Elini çek

Ey oğul!

Emanete hiyanetten elini çek.

Kimseye açma

Ey oğul!

Bir işe başladığın zaman, meydana gelmeden önce kimseye açma ki, mahcup düşmeyesin.

Çok ver

Ey oğul!

Sadakayı çok ver. Mal sevgisini gönlünden çıkar.

Razı ol

Ey oğul!

Doğru söyle, Allah’tan gelene razı ol.

Yemekte şunlara dikkat et

Ey oğul!

Yemekten önce ve sonra ellerini yıka. Bu hal fakirliğini giderir, göze kuvvet verir.

Çok yemek kalbe katılık ve gaflet verir. İbadette tembelliğe sebep olur.

Yemeğin başında Bismillah, sonunda Elhamdülillah, ortasında da nimetin Allah’tan geldiğini düşün.

Tek elle ekmeği koparma. Bu hareket kibirli insanların âdetidir.

Yemeğin başında ve sonunda bir parça tuz yemek birçok hastalığa karşı devadır.

Lokmayı küçük tut ve iyice çiğne.

Misafir geldiği zaman mümkünse yemeği büyük kaba koy, berekete sebep olur.

Yemek yerken önünden al, ekmeğin ve tabağın ortasından alma.

Elinden ekmek ve yemek parçası düştüğünde al, temizle ve öyle ye.

Sıcak olan yemeğe soğutmak için ağzınla üfleme, soğuyuncaya kadar bekle.

Yemeği çabuk yeme.

Hurma ve kayısı gibi sayılabilir meyveleri teker teker ye, çifter çifter yeme ve çekirdeklerini bir tarafa topla.

Yemek arasında çok su içme. Su içerken bardağın içine bak. İçine uygunsuz bir şey düşmüş olmasın. Suyu içerken üç nefeste içiver.

Yemeğe herkesten önce el uzatma.

Yemek esnasında güzel şeylerden bahset.

Sofrada bulunan arkadaşlarına ara sıra göz ucuyla bak. Yemek ve ekmeği o tarafa sür.

Misafirler çekingen davranırlarsa üç defadan fazla yemeleri için ısrar eyleme. Yemek yeme isteğin yoksa özür beyan eyle.

Dilini tut

Ey oğul!

İlim ve takva ehli veya herhangi bir sebeple senden ileride bulunan bir kimsenin huzurunda dilini tut.

Dostlarını dinle

Ey oğul!

Senin iyiliğini isteyen dostlarının tavsiye ve öğütlerini can kulağıyla dinle.

Doğru ol

Ey oğul!

Sözünde, işinde ve gidişinde doğru ol. Doğru olan sözlerinin bile hayrete ve tereddüde sebep olacaksa, söyleme daha iyi.

Ümidini kesme

Ey oğul!

İnsanların gönlünü almaya çalış. Allah’ın rahmetinden ümidini kesme.

İyi ol

Ey oğul!

Açıkta ve gizlide iyi olmaya çalış.

Varlık yokluktan, akıl sarhoşluktan iyidir.

Bir şeyi vaktinden önce isteme.

İçini süsle

Ey oğul!

İçini dışından daha çok süsle: İçin Hakkın, dışın halkın baktığı yerdir.

Her yerde ve her zaman Allah’ı yanında hazır nazır olarak bil.

Allah nazarında seni utandıracak işi bırak.

LOKMAN HEKİMDEN OĞLUNA NASİHATLAR – 2

1. Ey oğulcağızım  ciğerparem! Allah’ı tanı  O’na hiçbir şeyi ortak koşma.

2. Başkasına nasihat vermeden önce o tavsiye edeceğin şeyi kendin yap.

3. Kendi ölçüne göre söz söyle.

4. Herkesin hakkına riayet et.

5. Sırrını sakla.

6. Dostunu iyilik veya kötülük zamanında sına.

7. Ahmak  cahil kimseden uzak dur.

8. Aklı başında bilgin dostu tercih et.

9. Hayırlı işler uğrunda gayret sarf etmekten geri durma .

10. Bir tedbir alacağın zaman ahlak ve bilgi sahibi kimseye akıl danış.

11. Delil ve ispatını hazırladıktan sonra söz söyle.

12. Gençlik zamanını ganimet bil. Gençlik zamanında iki cihana ait işlerin dürüst olsun.

13. Dostlarına ve ahbaplarına saygı ile ikram göster.

14. İyi bir üstadı baba yerinde tut.

15. Masraflarını gelirlerine göre ayarla.

16. Her işte ortalama davran.

17. Cömertliği adet et.

18. Misafire ne hizmet gerekirse yap.

19. Birinin evine misafir gittiğinde gözünü ve dilini sıkı tut  etrafa göz gezdirmekten ve gevezelikten sakın.

20. Herkesle hoş geçin.

21. Çocuklarının talim ve terbiyesine dikkat et.

22. Vücudunu ve üstünü başını temiz tut.

23. Herkese kendi ölçüsüne göre muamelede bulun.

24. Az yemeyi  az uykuyu  az konuşmayı kendine adet et

25. Kendin için hoş görmediğin şeyi başkalarına reva görme.

26.Yapacağın işleri bilerek ve düşünerek yap.

27. Bilmediğin şeyde ustalık taslama.

28. Kadına ve çocuğa sır söyleme.

29. Başkalarının refah ve saadetlerine göz dikme.

30. Hiçbir şeye karşı kayıtsız davranma.

31. Yarım kalmış bir işi olmuş sayma.

32. Senden büyüklerle şakalaşma.

33. Sana ihtiyaç arz eden kimseyi kırma.

34. Eski münakaşaları anma.

35. Başkasının menfaatine ortaklık etme.

36. Malını dosta düşmana teşhir etme(gösteriş yapma).

37. Akrabalarınla ilişkilerini kesme  onlara yakınlık göster.

38. İyi kimselerin aleyhinde söz söyleme.

39. Halkın ittifakla üzerinde durduğu şeye sen de uygunluk göster.

40. Kendini beğenme.

41. Parmaklarını ağzına burnuna sürüştürme.

42. Herkesin yanında dişlerini ayıklama.

43. Ağzını burnunu sessiz temizle.

44. Bir kimseye karşı üstünlük taslayarak çalım satma.

45. Konuşurken sözlerine alay ve şaka cinsinden güldürücü laflar karıştırma.

46. Bir kimseyi başkasının yanında mahcup düşürme.

47. Kaş göz işareti ile şunu bunu yere serecek veya küçük düşürecek hareketlerde bulunma.

48. Gülünç söz söylemekten çekin.

49. Kendini kadınlar gibi süsleme.

50. Başkasının yanında kendini veya ailenden birini methetme.

51. Çocukların keyfine uyma.

52. Diline sahip ol.

53. Herkese karşı saygılı davran.

54. Kötü kimselerle arkadaş olma.

55. Kavga ve gürültüden uzak dur. Kuvvetini denemeye çalışma.

56. İyiliği tecrübe edilmiş insanlar hakkında suizanda bulunma.

57. Kendi ekmeğini başkalarının sofrasında yeme.

58. Acele iş görme.

59. Dünya işleri için kendini fazla üzme.

60. Seni tanımak istemeyen kişiyi sen tanı.

61. Öfkelendiğin zaman  sözünü tutarak söyle.

62. Bir kimse konuşurken araya laf karıştırma.

63. Güneş doğacağı vakitlerde uyuma.

64. Sağa sola bakma  daima önüne bak .

65. Misafir yanında bir kimseyi azarlama.

66. Misafire iş buyurma.

67. İşsiz güçsüz serseri adamların yanında oturma.

68. Kâr ve ziyan kaygısıyla kimseye yüz suyu dökme.

69. Hem fodul  hem kibirli olmaktan sakın.

70. Kendini küçük düşürüp horlatacak dereceye varmamak şartıyla  herkese karşı nezaketle muamele et.

71. Tevazudan ayrılma. (Alçak gönüllü ol.)

72. Ömrün boyunca Allah’a ihlas ile yönel ve O’na güven.

73. Oğlum  dostların bir şeyini reddetme.

74. Sabrın başlangıcı zor  sonu tatlıdır.

75. Adalet öyle bir binadır ki  asla viran olmaz.

76. Doğru konuş  fakat sert olmasın.

77. Çok yeme  sıcak yeme  çiğ yeme.

78. Yemeğe tok  ilme aç ol.

79. Halka yakın ol  doğru konuş.

80. Şüphe seni kimse ile dost etmez.

81. Düşman daima düşmandır.

82. Mal biriktirenle ilmi saklayan  bu dünyaya hasret gider.

83. Ekmekle tuz ikram edenin bile iyiliğini unutma  hakkında dua et.

84. Sorulmadan hiçbir şeye karışma.

85. Fesatçılarla yaşayanların huyları onlara da geçer.

86. Acele etmek  sabra mani olur; muradına erişemezsin.

87. Nankörlere yakın durma  iyilik ve öğütlerin kaybolur.

88. İyilikte dost düşman ayırma.

89. Susmak  selamet kapısını açan tek anahtardır.

90. Güzellik  huy fenalığını ve cehaletini gidermez.

91. Cömert ol ki  itibarın artsın.

92. İnsanı yükselten  akıldır.

93. Şükür  nimeti bereketlendirir.

94. İdaresi az mal  israf edilen maldan iyidir; çünkü idare edilen mal çoğalır  israf edilen mal azalır.

95. Başkasına akıl vereceğine kendi malını kaybetme.

96. Küçüğünü hor görme; küçüklük ancak Allah huzurunda belli olur.

97. Halk  sende olmayanla seni överse aldanma.

98. Doğru da olsa yemin etme.

99. İyilik  dost kazandırır.

100. Sabır murada  kanaat zenginliğe götürür.

101. Olgun insanın miheng taşı; akıl danışmak  güler yüz  nefse hakimiyet  acıya katlanmaktır.

102. Yürüyüşün kararlı olsun.

103. Bağırıp çağırma  seslerin en kötüsüdür.

104. Allah ile ölüm hatırdan çıkmamalı.

105. Elde edilen hikmetli sözler  balın peteğine taşınan çiçek özleri gibidirler. Yüzlerce olsalar da süzüle süzüle ikiye inerler. Bunlar  çekilen cefa ve yapılan iyiliğin unutulmamasıdır.

106. Hekimler ahmaklığa deva bulamazlar.

107. Büyüğü olmayan kimse  başını taşa vurur.

108. Balta  bedeni; acı söz  canı yaralar.

109. Servet düşmanlığı insana ıstırap verir.

110. Sus ve düşün; dil belasından kurtulmanın devası bunlardır.

111. Büyüklere karşı ne diren  ne de karşı gel.

112. İnsanın vefakâr malı ahiret için biriktirdiğidir. El için toplanan  miras bırakılan  lâkin ahirette hesabı verilen mal  vefakâr mal değildir.

113. Seni anlamayanlara uğrama.

114. Dost edineceğin insanı önce kızdır  yaptıklarını incele ve kararını öyle ver.

115. Gündüzleri hiç uyuma  geceleri az uyu.

116. Oburluk ve iştahsızlık  bedenin baş düşmanıdır.

117. Yemekten sonra yürümek gereklidir.

118. Ayağını sıcak başını serin tut.

119. Devlet adamını ve hanımını sırdaş edinme.

120. Alçak adama borçlanma.

121. Sağlık için; çiğ yeme  sıcak yeme  çok yeme

122. Günahın zerresinden bile kaç. Gazaba uğrayacakmışsın gibi Allah’tan kork. Lakin ümidin  korkundan fazla olsun.

123. En iyi nimet  iyi huylu olmaktır.

124. Sözüne sadık ol.

125. Akranınla sohbet et.

126. Herkese yumuşak ol.

127. Geçmişte seninle düşmanlığı olmuş kimseye güvenme.

128. Dosdoğru ol.

129. Başına gelene sabret.

130. İyi kişilerle arkadaş ol.

131. Dilini küfür sözlerden koru.

132. Sadakayı terk etme  zekâtı men etme.

133. Kötülüğü terk edip Allah’tan af dile  tövbe edip bir daha tevbeni bozma.

134. Sahtekârlık etme  kimseyi aldatma.

135. Sarımsak şifalıdır.

136. Soğanın çiği zarar pişmişi yarar.

137. Duvarı nem insanı gam yıkar.

138. Ey oğlum!Cahili bir yere elçi olarak gönderme. Eğer akıllı birini bulamazsan kendin git.

139. Ey oğlum! Dünya  derin deniz gibidir. Çok insan onda boğulmuştur. Takva gemin  iman yükün  tevekkül halin  salih amel azığın olsun. Kurtulursan Allah’ın rahmetiyle  boğulursan günahın sebebiyledir.

140. Ey oğlum! Ben nice ağır yükler taşıdım; fakat fakirlik gibi acı görmedim.

141. Nice ağır yükler çektim  kötü komşudan ağırını görmedim.

142. Merhamet eden  merhamet bulur.

143. Hayır söyleyen kâr eder; kötü konuşan günahkâr olur. Diline hâkim olmayan pişman olur.

144. Ey oğlum! Kanaatkâr olursan cihanda senden zengin kimse yoktur.

145. Başkasına hased eden ıstıraptan kurtulamaz.

146. Ey oğlum! Her halinde Allah’a sığın  her şeyi Allah’tan bil.

147. Dünyanın sevinç ve neşelerini tecrübe ettim; ilimden lezzetlisini görmedim.

148. Ey oğlum! Sözü tatlı söyle  katı  kaba  sert söyleme. Çok zaman sus. Tefekkür et  o zaman dilin belasından emin olursun.

149. Sende olmayan özelliklerle insanlar seni överlerse büyüklenme. Kendinden aşağısını hor görme.

150. Müslümanlar hakkında kötü düşünme. Suizan seni hiç kimseyle dost yapmaz.

151. Ey oğlum! İnsanlara karşı güler yüzlü ve doğru sözlü ol

152. Ey oğlum! İnsan cimri olunca  onun hakkında kötü sözler çok söylenir.

153. Kötü huylu  her ne kadar güzel olsa da  onun sohbetinden kaç. Çünkü onun güzelliği  kötü huyunu örtmez

154. Ey oğlum! Ticaret olarak takvaya sarıl. Bu  mal olmadan kâr getirir.

155. Sıhhat gibi zenginlik  güzel ahlak gibi nimet yoktur.

156. Ey oğlum! Horoz senden daha akıllı olmasın.O  her sabah zikir ve tesbih ederken sen uyuma.

157. Dünya geçici ve kısadır. Senin dünya hayatın ise azın azıdır. Bunun da azının azı kalmıştır  çoğu geçmiştir.

158. İbadet  ancak Allah’ı görüyormuş gibi yapılır. Her kimse Allah’ı yakın hissettiği derecede Allah’a ibadet eder.

159. Altın ateşte denenip saflaştırıldığı gibi  insan da bela ve musibetlerle denenir.

160. Ey oğlum! Kötü huydan  gönül dağınıklığından sakın. Sabırsız olma yoksa arkadaş bulamazsın. İşini severek yap. Sıkıntılara katlan. Bütün insanlara karşı iyi huylu ol. Çünkü insanlara karşı iyi huylu olan onlara güler yüz göstereni herkes sever.

161. Dünyadan yetecek kadar nasibini al  yoksa insanlara muhtaç olur ellerine bakarsın.

162. Ey oğlum  kötü kadından sakın. Çünkü o vaktinden önce seni kocaltır. Kötü kadınların şerrinden kork  çünkü onlar iyiliğe çağırmaz.

163. Yavrucuğum! Âlimlerin meclislerinde devamlı bulun. Davranışları sözleriyle uyum gösteren âlimlerin sözlerini dinle.

164. Yavrucuğum! İlimden bilmediğini öğren. Bildiğini bilmeyenlere öğret.

165. Bir gün Davud (as) Hz. Lokman’a ” Bir koyun boğazlayıp bütün vücudunun en iyisi olan bir parça et getir.”dedi. O da gidip koyunun diliyle yüreğini getirdi. Yine başka bir zamanda “Koyunun en kötüsünden bir parça et getir.” dedi. Yine diliyle yüreğini getirdi. Sebebini sorduğunda: “Dille yürek iyi olursa  o kimse iyi olur; o kötü olunca bütün kötülerin kötüsü olur.” dedi.

166. Ey oğlum! Dostlarının bir şeyini reddetme. Fakat Allah’ı istediğinden başka türlü hareket edecek kadar da ileri gitme.

167. Yalandan sakın. O serçe eti gibi tatlıdır. Ondan az kimse kurtulabilir.

168. Oğlum! Sana birtakım hasletler tavsiye edeceğim  bunları yerine getirirsen mensup olduğun toplumun efendisi olursun: Herkese tatlı davran. İyiden de kötüden de cehaletini gizle. Dostlarını koru. Yakınlarını ziyaret et. Gammazların sözüne kıymet vermeyeceğine  arayı bozacak azgınların sözünü dinlemeyeceğine dair onlara teminat ver. Öyle arkadaşlar seç ki  ayrıldığınız zaman ne onları diline dola  ne de onlar seni dillerine dolasınlar.

169. Oğlum ! Dünyayı sat  ahireti al. Böylece alışverişinde her iki yönden de kâr edersin. Sakın ahiretini satıp da dünyayı alma. Çünkü  her iki tarafta da zararlı çıkarsın.

170. Oğlum! İlim meclislerine sokul fakat âlimlerle mücadele edip onları üzme. Dünyadan yetecek kadarını al fazlasını ahiretin için infak et. Sıkıntıya düşerek başkasının sırtına yük olacak şekilde dünyayı tamamen arkana atma.

Şehvetini kıracak şekilde oruç tut. Adi kimselerin meclislerine katılma.

171. Ey oğlum ! ikram edici ol  saçıcı olma.

172. Hasta olmadan önce tabib çağır. Tabibe hasta olmadan önce hürmet göster.

173. Ey oğlum! Bir insanda şu beş özellik toplanırsa o insan müttaki  Veli  Allah’ın kendisine yakın kıldığı kullardan olup şeytandan uzaklaşır. Bunlar: din  mal  güzel ahlak  haya ve cömertlik.

174. Şu beş özellik de kimde bulunursa o kötü insandır  Allah ‘tan uzaktır. Bunlar; küfür  kibir  şükür azlığı  cimrilik ve kötü ahlaktır.

175. Oğlum ! Hayreti gerektirmeyen lüzumsuz şeylere gülme  lüzumsuz yerlerde gezme  üstüne vazife olmayandan sorma.

176. Başkasının servetini koruyacağım diye kendi servetini mahvetme. Senin malın kendin için harcayıp infak ettiğindir. Başkasının malı  veresiye terk ettiğindir.

177. Bir işin sonunu gören pişmanlıktan emin olur.

178. Bilmediğin şeyi tam öğren.

179. Borçlu olmaktan sakın. Borç yüzünden gündüz zillet  gece üzüntü içinde olursun.

180. Ey oğlum! Âlimlere karşı övünmek  akılsızlarla inatlaşmak  meclislerde ve toplantılarda gösteriş yapmak için ilim öğrenme. İhtiyacım yok diye de ilmi terk etme.

181. Ey oğlum ! Yalandan çok sakın. Çünkü dinini bozar ve insanlar yanında şerefini düşürür. Bununla birlikte hayanı  değerini ve makamını kaybedersin.

182. Hep üzüntülü olma  kalbini dertli kılma.

183. Ey oğlum! ” Allah’ım beni affet bağışla” duasını çok oku. Çünkü öyle anlar vardır ki  Allah o anda dua edenin duasını kabul eder.

184. Yavrucuğum! Dünyaya gönül bağlama. Ona güvenme. Çünkü sen bunun için yaratılmadın.

185. İnsanlara muhtaç olduğunu gösterme. Çünkü senin böyle yapman zenginliktir.

186. Dünyada  dünyada kalacağın kadar çalış;ahirete  ahirette kalacağın kadar çalış

187. Allah’a isyan edeceğin zaman  Allah’ın ve meleklerinin göremeyeceği bir yer ara.

188. Cehennemde Allah’ın azabına dayanacak kadar günah işlemeye cesaret göster.

189. Özür dilemeyi gerektirecek şeylerden sakın.

190. Dostlarına da düşmanlarına da güler yüzlü ol.

192. Dostlarına saygılı ol onlara ikramda bulun

193. Büyüklerle konuşurken sözü uzatma.

194. Başkasının yanında kendini ve aileni övme.

195. Gördüğünü gizlemen şüphe ettiğini açıklamandan daha iyidir.

196. Bir kimse konuşurken araya laf karıştırma.

197. Ey oğlum! Allah kendisine emanet edilen şeyi korur. Ben de seni  malını  dinini ve amelinin sonunu Allah’a emanet ediyorum.

Rusya Dinsiz Kalamaz

Günümüzde İslam’ın Rusya’da hızla yayılması, aynı zamanda bir çok “dinsiz” komiteyi de harekete geçirmiş bulunmakta. En son Kaliningrad Mahkemesi’nin Risale-i Nur’lar hakkında açmış olduğu dava böyle bir komitenin de Rusya’da varlığını bizlere ispat etmektedir.
Ateizm’in altın çağını Rusya’da yaşadığını düşünürsek din ve dindarlara olan baskının da aslında çok sürpriz olmadığını görürüz. Komünist rejimin hızla yıkılmasıyla birlikte gerileyen karanlık Ateizm fikri yerini Kur’an’a ve Nur’a bırakarak “Karanlığın en zifiri noktası, aydınlığa en yakın olan anıdır” hakikatini bizlere gösteriyor. Rusya’dan gelen müjdeli hizmet haberleri de bunu bizlere gösteriyor.
Rusya’da zahirde şer gibi görünen bu hadiseyi değerlendirirken sosyal bir gerçeği de göz önünde bulundurmak gerekiyor Ateizm karanlığıyla en karanlık yıllarını yaşayan Rusya İslam’ın nuruyla elbette bir gün şereflenecektir. Tabi bu bir süreçtir. Zaman bu hakikati en güzel şekilde tefsir edecek, Kur’an dünyada son bir kez mutlak hakim olacaktır.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’de  bizlerin şimdilerde idrak edebildiği bu sosyolojik gerçeği analiz ederek Rusya hakkında şunları söylemiştir :
“İki dehşetli Harb-i Umuminin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavi ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’an ile bir musalaha veya tabi olabilir.” (Emirdağ Lahikası, s. 311)”
Emirdağ Lahikası’nda geçen bu ifadeler Rusya’da Hıristyanlığın hızla tevhide yaklaştığını, akıl ve mantık esaslarına dayanan İslamiyet’e hızla yaklaştığını belirtiyor..
Risale Ajans

Hastalanmış Manevî Kalpler

Dinî ve tasavvufî manada bilgi ve düşüncenin kaynağı ve aracı Rabbânî lâtife veya İlâhî cevher olan kalp, İlâhî hitaba muhatap olarak yaratılmıştır. Kalp, ruhun mekânı ve insanın da aslıdır. Aslında insana ait özelliklerin toplandığı merkez manevî kalptir. Kalp, ancak iman nuruyla aydınlatılırsa safiyetini kaybetmez ve görevlerini yerine getirir.

Kalp, eğer günahlar ile zayıflar, kirlenir, katılaşır ve tedavi edilmezse, ölür ve böyle bir kalp artık hak ve hakikat olan şeyleri göremez, işitemez, anlayamaz.

Nitekim Hazret-i Peygamber (asm) bir hadis-i şeriflerinde bu durumu şöyle anlatır: “Mü’min, bir günah işlediği vakit, kalbinde siyah bir nokta, bir leke vurulur. Tövbe ederse kalbi cilâlanır. Yani bu leke silinir. Tövbe etmeyip isyana devam ederse, siyah lekeler kalbini kaplayıncaya kadar artar. İşte bu Allah-ü Teâlâ’nın, ‘Asla öyle değil! Fakat onların yapmış olduğu günahlar kalplerini iyice kaplamıştır. (Mutaffifin, 14)’ âyetinde anlatılan kalbin kapanması ve günahla örtünmesidir.”

İnsan kalbi çok hassastır. En ufak bir yanlış, günah kalbe ciddî zarar verebilir. Nasıl ki, maddî kalp bütün organların, dokuların, hücrelerin sağlıklı çalışmasında merkezdir, aynen onun gibi manevî kalp de insanın duygu, his, nefis, akıl v.s. manevî lâtifelerinin düzenli çalışmasında bir merkez hükmündedir.

Hastalanan kalp nasıl tedavi edilir?

İnsanın manevî kalbi taşlaşmış, katılaşmış, yani hakikatleri göremez, anlayamaz ve işitemez olmuşsa, bu durum kalbin tedaviye ihtiyacı olduğunu gösterir.

Kalbin tedavisinde en etkili metotlar, zikir, tefekkür, tövbe istiğfar, duâ ve ibadettir.

Evet, nasıl ki kirlenmiş, dağılmış bir mekânı tezyin etmek için önce temizlemek gerekirse, kalbi tezyin etmek için de önce kalbi şirkten, günahlardan ve Allah’tan gayr olan her şeyden temizlemek şarttır. “Def-i şer celb-i nef’a racihtir” prensibince, önce zararlı şeyler, yanlışlar kalpten def edilir. Sonra iman ve İslâmiyet hakikatleriyle süslenir. Böylelikle temizlenen kalpte artık güzel ahlâk, marifet büyümeye ve yerleşmeye başlar.

Kalp, âyine-i Samed’dir. Oraya sadece Cenâb-ı Hakk’ın muhabbeti girmesi gerekirken, dünya ve dünyaya ait şeyler bu kalbe dolarsa, işte insan kalbine yerleştirdikleriyle imtihan olur ve felâketlere düşer.

Kalbin bozulması Allah’tan başka şeylere gönül bağlamak, O’na ortak koşmak, riya, haset, kin, adavet ve zulüm gibi kötü ahlâklarla olur. Bu yüzden akıllı insanlar kalplerini ihmal etmezler. Bunun için de sürekli bir muhasebe halinde olmak ve ihlâs hakikatini hayata katmak şarttır.

Evet insan, hakikî lezzeti ve saadeti istiyorsa, kalbini ihmal etmemelidir. Aksi halde, dünyada hiç dersi bitmeyeceği gibi âhiretini de kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.

Hâsılı insan manevî kalbinin hasta olduğunu bilmelidir ki tedavi etsin. Çünkü hastalığın bilinmesi tedavide en önemli noktadır. Kişi adavet, kin, nefret, tarafgirlik, haset, gurur, kibir v.s. gibi hastalıklarının olup olmadığını yoklamalı ve bu hastalıkları teşhis eder etmez, hemen tedavi yoluna gitmelidir. Her asrın maneviyat doktorları farklı metotlar uygular. İşte bu asrın maneviyat doktoru da Risale-i Nur’dur. Kişi, hastalığına göre reçeteleri Kur’ân kaynaklı bu eserlerden okuyarak öğrenebilir. Nitekim, Risale-i Nur’da bu asır insanının içine düşebileceği her varta ve tehlikeden kurtuluş, her hastalığın tedavisi bulunmaktadır. Yeter ki, halis niyetle okuyalım.

Yasemin Yaşar / Nur Postası

Sevgiye Evet, Nefrete Dur!

Allah insanları, dilleri, renkleri, fikirleri çeşit çeşit yaratmıştır. Kimse diğeri gibi görünmez. Herkesin olaylara bakışı farklıdır. Allah’ın yarattığı bu çeşitlilik büyük nimettir. Bu farklılıklar vesilesi ile kıyas yapar, doğruya, güzele ulaşırız. Her topluma göre doğru ve güzel kavramı değişir. Ama temelde doğru ve güzel olan, Allah Katında tektir. O da Kuran ve Kuran yaşandığında ortaya çıkan sonuçtur.

Kuran ahlakı ile yaşayan mümin erkek ve kadının karakterleri aynıdır. Müminler merhametli, hoşgörülü, her fikre saygılı, yumuşak ve güzel söz söyleyen, tertemiz, nezaketli, zevkli, estetik ve bilime önem veren kişilerdir. Kendileri gibi düşünmeyen ve yaşamayan insanlara karşı da bu güzel ahlak özelliklerini gösterir ve tebliğ ederler.

İnsanların çoğu Kuran’ı rehber edinmedikleri için Kuran’daki güzel ahlak özelliklerinden yoksun yaşarlar. Bu şeytanın bir nevi toplumlar üzerindeki zaferidir. Ahir zamanda olduğumuz şu günlerde, Allah’ın vaadi gereği gerçekleşecek olan İslam hakimiyeti, şeytanın bu sahte zaferinin sonu olacaktır.

Şeytanı mağlup etmenin yolu, yaşanmasına engel olmaya çalıştığı Kuran ahlakının canlanmasını sağlamaktır. Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. (Bakara Suresi, 256) Dileyen dilediği şekilde inanmakta ve yaşamakta özgürdür. Biz güzel olan ahlakı ve Kuran’ı tebliğ etmekle mükellefiz. Ancak hidayeti verecek olan Allah’tır. Kimseyi kendimiz gibi düşünmeye zorlayamayız. İnsanlar bizim gibi düşünmüyor diye onlara saldırmak, iftira atmak, hakaret etmek müslümana yakışmaz.

İslam sevgi ve hoşgörü dinidir. Siz Kuran’a uyuyorsanız koşullar ne olursa olsun sözün en güzel olanını söyleyin. Nefret sözcükleri yerine sevgiden bahsedin. Saldırmak yerine kucaklayıcı ve sabırlı olun. Kaybetmek yerine kazanmaya çalışın. Allah sabredenleri ve iyiliği konuşanları sever. Kin kusanları, kötü söz ve sui zanla iftira edenleri sevmez. Allah’ın sizi sevmesini istemez misiniz?

Allah sevginin, yumuşak ve nezaketli olmanın önemine Kuran’da çokca dikkat çekmiştir. Allah Firavun gibi tarihin en azılı küfrüne karşı bile “Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar.” (Taha Suresi, 44) buyurmuştur. Hz. İbrahim, kendisine hakaret ve tehdit etmesine rağmen kafir olan babasına ”babacığım” diye hitap etmiştir. Allah bir başka ayetinde ise peygamberimiz sav’e; ”Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi…” (Ali İmran Suresi, 159) buyurmuştur. Nezaket, yumuşak ve güzel söz bu kadar önemlidir.

Ahir zamanda İslam tüm dünyaya hakim olacak inşaAllah. Şeytan bu gerçeğin farkında. Pırıl pırıl dinimizin yaşanmasına engel olmak için son kozlarını oynuyor. İnsanlar arasına fitne tohumlarını atmış yıllarca. Herkes birbirine sevgisiz, hoşgörüsüz, saygısız, şüpheci… Şeytanın bu sevgisizlik oyununa gelmeyelim. Şeytan insanların güzel yönlerini görmeyi engeller. Hep detayları sokar insanların gözüne ve kötü gösterir. Çünkü şeytan kıskançtır, insanların da öyle olmasını ister.

Şeytanın oyununu bozma zamanı gelmedi mi? Nefrete, sui zanna, hakarete, gizli yönleri araştırmaya, iftiraya son!!! Lütfen aynı görüşte olmasak da Kurani ölçülerde kalp kırmadan yaklaşalım insanlara. Güzel söz söyleyelim, birbirimizi sevelim, anlamaya çalışalım. Her olayda ve ortamda güzel ahlak gösterelim. Sevgiye evet, nefrete dur diyelim!

Şeytandan Allah’a Sığınırım; Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. (Ali İmran Suresi, 103)

İbrahim Akın

İşte Terörün Panzehiri ve Etkili Öneriler!

Bir hafta Hakkari’de kaldım. Bölgenin havasını teneffüs ettim, atmosferi kokladım. Hakkari huzursuz. Bölgede terör korkusu var. PKK iki temele dayanıyor:

1. Marksist-Leninist dünya görüşü

2. Irkçılık

İslam, bu iki temel problemin de panzehiri çünkü akla ve mantığa önem verir. Meselelerini ilim ve akla tasdik ettiriyor. Küçük yaştan itibaren çocuklarımıza dinî bir eğitim verilse çocuklarımız dinsiz olmaz, inanan insan adam öldüremez, dolayısıyla terörist olmaz.

İslamiyet ırkçılığı reddeder.

Irkçılıkta uğursuz bir zevk var. Irkçı insan, başka ırklara düşmanlıktan zevk alır. Türk ırkçılığı, Kürt ırkçılığını doğurur. Türk milliyetçiliği ve Türkçülük söylemleri, Kürtçülüğün temel dayanağını oluşturuyor.

Bu sebeple acilen şu adımlar atılmalı:

1. Bu sebeple 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu değiştirilmeli.

Eğitimin amacı Türk milliyetçisi yetiştirmektir şeklindeki ifadeler ırkçılık kokuyor. Eğitimin amacı öğrencinin yeteneklerini geliştirmek, onları başarılı, insanlara ve insanlığa faydalı hâle getirmektir.

2. Okullardaki andımız kaldırılmalı.

Türk olmayan birine, “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım…”dedirtmenin bir mantığı yok.

3. Dağa taşa yazılan “Ne mutlu Türk’üm diyene!” ifadesi yerine “Ne mutlu Müslümanım veya ne mutlu insanım!” yazılmalı.

4. Yerel bilgin ve âlimlerin adı ve fikirleri öne çıkarılmalı.

Bitlisli bir bilgin olan Bediüzzaman Said Nursi, ırkçılığa karşı çıkar. Şeyh Said isyanına katılmaz ve devlete isyan eden Şeyh Said’e isyan fikrinden vazgeç, Müslümanı Müslümana kırdırma, der.

Milletin fıtratına uygun bir eğitim anlayışı geliştirilmeli. Bediüzzaman, Doğu’yu din duygusunun ayağa kaldıracağını da ifade eder ve şu güzel tespiti yapar:

Din hayatın hayatı,

Hem nuru hem esası,

İhyayı din ile olur

Bu milletin ihyası.”

Bediüzzaman, Doğu’nun geri kalma sebeplerini de sayar ve çaresini gösterir:

Düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı marifet, sanat ve ittifak silahlarıyla karşı koyacağız.

Doğu problemini çözebilmek için Bediüzzaman önemli bir proje ortaya atar. Van, Bitlis, Diyarbakır gibi illerde Mısır’daki Camiülezher Üniversitesi gibi bir üniversite kurmak ister. Bu üniversitede din ve fen ilimleri birlikte okutulmalıdır.

Bediüzzaman; din ve fen ilimlerinin birlikte okutulma gerekçesini şöyle açıklar:

Aklın nuru fünun-u medeniyedir (fen bilimleri). Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir (din ilimleri). İkisinin birleşmesiyle hakikat tecelli eder ve talebenin gayreti kanatlanır. Ayrıldıkları vakit sadece fen bilimleri okumaktan hile ve şüphe, sadece din ilimleri okumaktan taassup ve hile doğar.”

Bölgede eğitime, özellikle dinî eğitime önem verilmeli. İlkokul birinci sınıftan itibaren çocuklarımıza dini eğitim verilmeli, imanları kuvvetlendirilmeli ki çocuklar dinsiz ve anarşist olmasın.

Sevgili Peygamberimiz (sav), “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir, Arap’ın Arap olmayan üstünlüğü yoktur, üstünlük takvadadır.”buyurur.

Dini duyguların çocuklarımıza ve gençlerimize verilebilmesi için şu adımlar atılmalı:

1. İmam-hatip liseleri kuvvetlendirilmeli.

Bu okullarda dini bilgiler ve fen bilimleri beraber okutuluyor. Çocuklarımıza Kur’an, Arapça ve temel dini bilgiler dersi veriliyor; böylece çocukların imanlı, ahlaklı ve erdemli yetişmesi sağlanıyor. Dini eğitim alan insanlar terörist olmaz. Dindar insan, adam öldüremez. Adam öldürmenin en büyük günahlardan biri olduğunu ve adam öldürenin cehenneme gideceğine inanır.

2. Okullara konan seçmeli Kur’an, siyer ve temel dini bilgiler dersinin seçilmesi ve kaliteli bir şekilde verilmesi sağlanmalı.

3. Nitelikli ve ideal sahibi öğretmenler ve idareciler seçilmeli.

Eğitim insanın yeteneklerini geliştirmeyi, ahlaklı ve iyi insan olmasını sağlamak amacı taşır. Erdemli insan empati yapabilir, kendisini başkasının yerine koyar. Kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmaz. İman insanı erdemli yapar. Allah’a inanan insan, cehennemden korkar; günah işlemekten çekinir. Adam öldürmek en büyük günahlardan biri olduğunu bilir. Allah’ın rızasını kazanmak için hem nefsini düzeltmeye çalışır hem de diğer insanlara iyilik yapar.

Ali Erkan Kavaklı

aekavakli@hotmail.com