Etiket arşivi: kadir gecesi

Teravih Namazı pazarlık ürün gibi oldu.

Ramazan ayı geldi ve geçiyor. Mübarek Kadir Gecesine ulaştık Elhamdülillah. Yine bereket dolu bir ramazanı geride bırakıyoruz çok şükür. Bırakıyoruz bırakmasına da içimiz biraz buruk bırakıyoruz doğrusu. Yine her ramazanda olduğu gibi gerek medyadan takip ettiğimiz kadarıyla gerekse internet aracılığı ile, bazı hadiselere ve hiç değişmeyen konularla karşılaştık.

Bunları sıralarsak şöyle:

 

1- Teravih namazı 8 mi 20 rekat mı?

Öncelikle ramazan aylarında imamlara ısrarla sorulan sorulardan biri 8 mi 20 rekat mi olması. Teravih namazını illa 8 rekata indirme çabaları gözüküyor. Bu soru ve çaba, hem Allah’a hem Peygamber efendimize yapılan bir terbiyesizlik olarak görüyorum. Sebebini de şöyle açıklayabiliriz.

Müslümanlar televizyon karşısında herhangi bir dizi olsun futbol maçı olsun, saatlerce izlemekten sıkılmıyor da, Allah için kılınacak 20 rekatta pazarlığa mı oturuyor?

8 rekatta direnenlerin sadece daha az namaz kılma çabaları, samimiyetsizliklerini ortaya koymaktadır. Yoksa okadar çok imanlı ve sünnete bağlı olarak, Peygamber efendimize bağlılığını isbat etmek mi istiyorlar, bu çabaları ile? Hadi diyelim ki öyle. Madem ki Resulullah efendimizi taklit etmek ise gayeleri, Peygamber efendimiz teravih namazını 8 rekat kıldığı gibi, 12, 20 ve 36 rekatta kılmıştır. Niçin illa ki 8 rekat diye diretiyorlar da Peygamber efendimize uymak arzusu ile, Allah için 36 rekatta ısrar etmiyrorlar? Nitekim Malikiler 36 rekat teravih ile 3 rekat vitir kılınca 39 rekat kılıyorlar. (İhtilafu’l-Ulema, C.1, Sh.312 Madde:271)

Mekke veya Medine de yaşamış olsa idik sanırım teravihi hiç kılmıycaz. Çünkü orada teravihlerde hatim indiriliyor, özellikle medinede bu güzel adet yıllardır sürdürülmektedir.

Her rekatta birer sayfa Kuran’dan okunur.

Yapmayın canım kardeşlerim, inanın hızlı kılmakla tadili erkana riayet ederek kılınan teravihde var sa varsa 15 dakika fark var. 15 dakika fazladan ALLAH için ayıramazmısınız?

Bunları bir düşünmek lazım ve niyetlerimizi bir süzgecden geçirmek gerekir diye düşünüyorum.

 

2-  Teravihi daha hızlı kılsak olmaz mı?

Teravih olsun başka namaz olsun, tadili erkan’a uyarak kılınır. Cemaatinin camiye  gelmeyeceğinden korkan bazı imamlarımız maalesef jet imamlığa soyunuyorlar. Bunun misalini yaşadık seneler önce değil mi herkes hatırlar. İmam efendi cemaate hızlı kıldırayım düşüncesiyle teravihi kıldırdı ardından cemaatten de dayak yedi. Gülermisin ağlarmısın?

Aşırı bir şekilde hızlı kılınan namaz, namaz hırsızlığından başka birşey değildir. Ne imamın okuduğunu anlayabiliyorsunuz ne de yetişebiliyorsunuz. Peki ne için? Bir an evvel camiden çıkmak için. Peki çıkınca ne yapar ki insan? Bu saaten sonra büyük bir ihtimal evine gider ve  ertesi gün çalışması gerektiği için, bir an evvel uyur.

Peki evine hemen giden müslüman gider gitmez yatağına mı yatıyor? %90’i yatmıyordur.

Peki niçin hızlı ve faidesiz bir namaza diretiyorsun be ey müslüman? Nasıl bir kulluk bu anlamış değilim doğrusu.

Zaten borcumuz olduğu halde 5 vakit namaz kılmaya zorlanıyoruz, yüce Allah’ın huzuruna bir nebze sünnet veya nafile ibadetlerle huzuruna varmayalım mı? Günah işlediğimiz zaman afetmesini ümit ediyoruz. Farz ibadetlerde yeterince gevşeklik gösterdiğimiz zaman “Rahmetim gazabimi geçmiştir” kutsi hadisi hemen aklımıza getiriyoruz. Resulullaha uygun bir ümmet olmaktan uzaklaşıyoruz ama yüzsüzce şefaatini istiyoruz.

Ne Garip ki, kul hep istiyor ama çaba göstermekten de kaçınıyor. Bu doğru değil. Elimizi vicdanımıza koyalım inşallah.

3- Iftar yemekleri

Hamdolsun iftarlarda soframız halil ibrahim sofrası gibi dolu. Herşey var. En az 3-4 çeşit yemek yanında mutlaka salata veya cacık gibi yiyecekler ardından da tatlı eksik olmaz. Sıcacık ramazan pidesi. Soğuk gazlı içecekler. Yemekten sonra da çay içeriz. Karnımızı iyice doyurur sonra da teravihi kan ter içinde kılmaya çalışıyoruz. Tabiiki 20 rekatı 8’e düşürmek isteriz. Tabiiki jet imamlara rağbet artar. Namaz kılmaya güç kuvvet kalmaz ki.

Ramazan orucunun farziyeti dışında çok sayıda maddi ve manevi faideleri bulunmaktadır. Bunlardan biri de aç insanlar gibi açlığı his etmektir. Bu nasıl açlık his etmek Allah aşkına. Tüm gün oruç tutuyor aç duruyoruz, akşam olunca da patlayana kadar yiyoruz. Böyle aç’ların halinden anlayamayız. O aç insanlar akşamları da yemek bulamıyorlar, sen ben gibi sadece gündüzleri aç değiller ki. Senenin her günü açlık çekiyorlar. Ayrıca Peygamber efendimiz hiçbir zaman bu tarz yemek israfı yapmamıştır.

Yanlış anlaşılmasın aç durun demiyorum. En azından Peygamber efendimizin sünnetini yerine getirmeye çalışalım. Bu sadece ramazanda olsa da. Peygamber efendimiz “Midenin üçte birini yiyeceğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de rahatça nefes alıp vermek için boş bırakmayı tavsiye ederdi.” (Buharı, Müslim, Tirmizi)

Değerli kardeşlerim!

Şurada kaldı ramazanın bitmesine bir kaç gün. En azından son kalan günleri sünnetlere uygun geçirmeye çalışalım.

Şunu söylemekte de fayda görüyorum. Maalesef  bazı Hoca ve Din adamı diye geçinenler, sanki şimdiye kadar din anlaşılmamış da sadece kendileri anlamışçasına, müslümanların kafasını karıştırmaya çalışan Profesörlerin teravih namazı diye birşey yok demelerine inanmayın. Bu fitneye kanmayın. Bunu söyleyen kişi, emekli olmadan önce, imamlık yapıp cemaate teravih namazı kıldıranların ta kendisidir. “Allah gaybi bilmez” ve “Kader diye birşey yoktur” diye küstahlaşan dinadamların sözleri mundardır.

“Faziletine inanarak ve mükâfatını umarak Allah rızası için Ramazan gecelerini ibadetle geçiren (teravih namazını kılan) kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.” (Buharî, İman, 25, 27; Müslim, Musafi’in, 173, 176; İbn Mace, İkametu’s-Salâ, 173; Tirmizî, Savm, 83)

 

Arif Ağırbaş

https://www.facebook.com/arif.agirbas

https://twitter.com/Arif_Agirbas

arif.agirbas@hotmail.de

 

Kadir Gecesi’ni Nasıl Bir Niyet ve Kararla İhya Etmeliyiz?

Hazret-i Kur’an bizi uyarıyor: “Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır!. “Ancak bin aydan hayırlı olan bu geceyi, biz kendimiz hakkında da nasıl bir niyet ve kararla bin aydan hayırlı hale getirebiliriz? Bin ay yaşamış gibi bir sevap kazanmaya nasıl vesile kılabiliriz bu geceyi?

İşte bütün mesele burada, bin aydan hayırlı olan bu geceyi biz kendimiz hakkında da bin aydan hayırlı hale getirebilme meselesinde..

Şayet bu geceyi de (bundan sonra daha temiz bir İslami hayat yaşamalıyım) şeklinde bir niyete girip karar almadan sıradan bir gece gibi geçirirsek, elbette sıradan bir gece gibi sonuç alırız, diğer gecelerden farklılık söz konusu olmaz ilerideki hayatımızda da.. Öyle ise sıradan bir gecelikten çıkaran bir farklılık olmalı bu gecede, geçmişte yaşadığımız günahlı halleri gelecekte bir daha tekrar etmeme kararı almalıyız Kadir Gecesi’nde, geceyi tam olarak ihya etmiş olmak istiyorsak şayet..

Böyle mühim bir kararı nasıl alabiliriz bu gecede?

Önce yaşadığımız hayatımızın şöyle bir muhasebesini yapmalıyız.

-Bugüne gelinceye kadar harcadığım hayatım tam hedefini bulmuş, gayesine ermiş mi? Vicdanen rahat mıyım yaşadığım hayattan? Şayet hayatımın tükettiğim kısmından memnun değilsem bu gece öylesine yeni bir niyete girmeli, öylesine kesin bir karar almalıyım ki, bin ay yaşasam dahi artık geçmişteki kirli hallerimi bir daha tekrar etmemeli, çok daha temiz bir İslamî hayat yaşama niyet ve azmine girme konusunda kesin bir karar almalıyım!.

İşte bu gecede, daha temiz bir İslami hayat yaşama kararı almayı biz, ‘Kadir Gecesi’ni kendi hakkında bin aydan hayırlı hale getirme kararı olarak yorumluyoruz. Böyle bir kararla ihya etmiş olduğumuz Kadir Gecesi’nden sonra daha takvalı tertemiz bir İslamî hayat yaşama azmine girmiş oluyoruz. Hatta bu kararımızı kendi içimizde daha da pekiştirerek kendi nefsimize diyoruz ki:

-Hayatımın bundan sonraki kısmında şimdiye kadar yaşadığım kötü alışkanlıklarımı mutlaka terk edecek, iyi alışkanlıklarımı ise mutlaka artıracak, daha temiz bir İslamî hayat yaşama azim ve aşkında olacağım, hatta bin ay dahi yaşasam daha temiz bir İslamî hayat yaşama konusunda azimli ve kararlı olacağım!.

İşte Kadir Gecesi’nde aldığımız bu daha temiz bir İslamî hayat yaşama kararıyla gecemizi kendimiz hakkında bin aydan hayırlı hale getirmiş oluyoruz. Çünkü bu kararla biz bin ay da yaşasak daha temiz bir hayat yaşayacaktık. Niyetimiz buydu. Hadis-i şerifte, müminin niyeti, amelinden hayırlıdır, buyrulmuştur. Biz de niyetimizi böyle düzeltmiş, bin ay yaşasaydık böyle tertemiz bir İslamî hayat yaşayacaktık. Bu halis niyetimiz sebebiyle bin ay yaşamış gibi mükâfatını göreceğiz inşallah. Yeter ki böylesine özel ve güzel bir niyete muvaffak olabilelim.

-Var mısınız hataları iyice terk edip sevapları daha da çoğaltarak tertemiz bir İslamî hayat yaşama kararı alacağımız bir Kadir Gecesi’ni ihyaya, geceyi kendi hakkımızda da bin aydan hayırlı hale getirme niyetine, azmine ve kararına? Unutmayın, böyle bir niyetten sonra tek ay dahi yaşasak, bin ay yaşamış gibi ikram görebiliriz Rabb’imizin yanında. Çünkü bin ay da yaşasak daha temiz bir İslamî hayat yaşayacaktık Kadir Gecesi’nde aldığımız bu özel ve güzel karar sebebiyle..

İşte bu niyet ve karara biz, Kadir Gecesi’ni, kendi hakkımızda da bin aydan hayırlı hale getirme niyet ve kararı diyor, böyle bilinçli bir niyet ve kararla ihya edeceğimiz Kadir Gecesi diliyoruz Rabb’imizden cümlemize!.

Ahmed Şahin / Zaman

Medeniyetin temellerinin atıldığı, bilime kapıların açıldığı gece (Kadir Gecesi)

Kur’an’ın 114 suresinden biri de “Kadir Suresi”dir. Kadir Suresi, başından sonuna kadar Kadir Gecesini anlatır. Mübarek olduğu bilinen geceler içinde Kur’an’da ismiyle anlatılmaya layık görülen tek gece Kadir Gecesidir. Mekke’de nazil olmuştur, beş ayettir. O surede Cenab-ı Hak, meâlen şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ( o büyük fazl u şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. (Hakk’ın sevgili kullarını görmek, Allah için yaşayanları tesbit etmek ve onlarla beraber ibadet etmek için) O gecede melekler ve ruh Rablerinin izniyle iner de iner. O gece tan yeri ağarıncaya kadar bir selamdır.”[1] Yani o gece, selam ve selamet gecesidir. Rahmet gecesidir, mağfiret gecesidir ve cehennemden kurtuluş gecesidir.

Her ne kadar şairlerden biri: “Ey hace çi cuy ez şeb-i kadr nişanî/ Her şeb şeb-i kadrest ger kadr bidânî” yani: Ey efendi! Kadir gecesine dair ne nişan arıyorsun? Eğer kadrini bilirsen her gece Kadir gecesidir, demiş olsa da; bir başka şair de sanki ona cevap vermiş:

“Her gece Kadir olaydı, Kadr’in kadri olmazdı şaha

Her hacer cevher olaydı, cevher etmezdi Bahâ”

Yani her gece Kadir gecesi olsaydı, Kadir gecesi diye bir gece olmazdı ve her taş cevher olsaydı, o zaman cevher bir kıymet ifade etmezdi, demiştir.

Bize göre iki düşüncenin de doğruluk payı vardır. İnsan Ramazan ayının her gecesini Kadir gecesi imiş gibi değerlendirmelidir. Ama Kadir gecesinin de bir tane olduğunu unutmamalı ve onu kaçırmamaya çalışmalıdır. Çünkü o bir tek gece, o geceyi yakalayanlara ve ihya edip değerlendirenlere bin aylık yani seksen üç senelik bir ömrün sevabını kazandıracaktır. O geceyi yakalayıp değerlendiren insanın cehennemden kurtuluşuna ve cennete girmesine vesile olacaktır.

Üstad-ı Muhterem’in Ramazan ayı ve Kadir Gecesi hakkındaki önemli tesbitlerinden biri de şudur: “Şu mübarek Ramazan ayı, Kadir Gecesini ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir Kadir Gecesidir. Ramazan ayı, Ramazan ayına muvaffak olanın yani ona ulaşıp ve onu ihya edenin ömrüne bin ömür katar. Dakikası bir gündür. Saati iki ay, günü birkaç sene hükmünde baki bir ömürdür.”[2]

KADİR GECESİ GERÇEK ANLAMDA NASIL İHYA EDİLİR?

Aişe validemiz, “Şayet Kadir Gecesi’ne tevafuk edersem nasıl dua edeyim?” diye Allah Resulü’ne sormuş, Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v) de ona, “Allâhümme inneke afüvvün, tuhibbu’l-afve fa’fü annî” (Allah’ım! Şüphesiz Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet.)[3] duasını öğretmiştir.

Hz. Peygamber ve ashabının bu geceleri ihyası, bir cümlelik bir duayı söylemekten ibaret değildi. Geceleri ve gündüzleri ihya, onlarda hal olmuştu; yaşama biçimi haline gelmişti. İslamiyet, onlarda kemaliyle her daim yaşanıyordu. Bu bir cümlelik dua ise, ihya programı içinde öne çıkan ve altı çizilen bir cümle idi. Yoksa gecenin ihyası bir cümlelik bir duadan ibaret değildi. Eğer böyle anlarsak Kadir Gecesi gibi bin aydan hayırlı bir geceyi hakkıyla idrak ve ihya etmiş olmayız. Bu bizim için büyük kayıp ve büyük ayıp olur.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), bu geceyi yakalama maksadıyla olsa gerek Ramazan ayının son on gününde ibadetlerini artırır, hatta bu günlerini mescide çekilerek itikâfda[4] geçirirmiş. Hz. Âişe validemiz buyurmuşlardır ki: “Hz. Peygamber Ramazan ayının son on günü girdiğinde gecesini ibadetle geçirirdi, ailesini de uyarırdı, ibadet için diğer zamanlardan daha fazla gayret gösterirdi.”[5]

Bu gece Adem Safiyyullah (a.s) gibi adam, İbrahim Halilullah (a.s) gibi dost, Muhammed Habibullah (s.a.v) gibi sevgili olmaya niyet edenlere ve o niyetle yaşamaya başlayanlara değil bin ay, belki on bin, yüz bin ayın mükâfatı da verileceğine kesinlikle inanıyorum. Çünkü rızası kazanılan Allah’ın katında sevabın ve mükâfatın sınırı olamaz. Ebedî cenetin anlamı da bu değil mi zaten?. Ayette ifade edilen bin ay kesretten kinaye olduğu gibi,  Kadir gecesini gerçek anlamda ihya etmek de Adem gibi adam, Halil gibi dost, Habib gibi sevgili olmaya niyet etmek ve o niyetle yaşamakla mümkün olur ancak. Yoksa bir geceyi uyumadan şöyle veya böyle ibadetle geçireyim, 83 senelik sonucu alayım, ertesi gün yine  ülfetli ve gafletli dünyamda yaşayayım, niyetinde olanların anladığı gibi mesele o kadar basit ve ucuz değildir. Kadir gecesi bizi, bir gece Müslümanca, müttekîce yaşamaya davet eden bir gece değil; Kadir gecesi, bizi, her gece Müslümanca ve müttekîce yaşamaya davet eden bir gecedir. Bir gecede, 80 küsür senede elde edilen bir sonucu alanlara da ancak böyle yaşamak yakışır.

NEDEN BU GECEYE KADİR GECESİ DENİLDİ?

O gece azemet ve şeref gecesidir. O gecenin hakkını verenler, ibadetleriyle ihya edenler şerefli ve kadr u kıymetli olurlar. Ebubekir Verrak da demiş ki: Bu geceye Kadir gecesi denmesinin sebebi, o gecede kadirli-kıymetli bir Kitab’ın, kadirli-kıymetli bir Meleğin diliyle, kadirli-kıymetli bir ümmete indirilmiş olmasıdır. Herhalde Allah Teala bu surede “kadr” lafzını üç kere bunun için zikr etmiştir.[6]

GECELERİN EFENDİSİ

İnsanlığın efendisi Adem (a.s), Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v), İran’ın Efendisi Selman (r.a), Anadolu’nun efendisi Suheyb (r.a), Habeşistan’ın efendisi Bilal (r.a), Şehirlerin efendisi Mekke, kitapların efendisi Kur’an-ı Kerim, surelerin efendisi, Bakara suresi, Bakara suresinin efendisi Ayete’l- Kürsî, taşların efendisi Hacerü’l-esved, kuyuların efendisi zemzem, bastonların efendisi, Musa’nın (a.s) bastonu, balıkların efendisi Yunus’un (a.s) balığı, develerin efendisi Salih’in (a.s) devesi, bineklerin efendisi Burak, yüzüklerin efendisi Süleyman’ın (a.s) yüzüğü, Günlerin efendisi cuma günü, gecelerin efendisi, Kadir gecesi, ayların efendisi de Ramazan ayıdır.[7]

KADİR GECESİ NEDEN RAMAZAN GECELERİNDE SAKLANMIŞTIR?

Hadis kaynaklarında: “Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününün tek gecelerinde arayınız”[8]buyurulmuş ama “Kadir gecesi şu gecedir” diye kesin bir hüküm verilmemiştir. Allah Teala, o geceyi Ramazan ayının gecelerinde saklamıştır; ta ki insanlar Ramazan ayının bütün gecelerine saygı göstersinler ve her gecesini Kadir gecesi imiş gibi değerlendirsinler de çok çok mükâfata nail olsunlar.

Kadir gecesinin saklanmasının ikinci bir hikmeti de şu:

Ramazan ayında hele kadir gecesinde günah işlemenin cezasıyla, diğer aylarda ve gecelerde günah işlemenin cezası bir değildir. Mükâfatı bir olmadığı gibi. Onun için Cenab-ı Hak, insanoğlunun günahlara karşı cesaretini bildiğinden şefkat ve merhametinin gereği olarak Kadir gecesini Ramazan ayının gecelerinde saklamıştır; ta ki Kadir gecesini bile bile günah işleyip de büyük büyük cezaya çarpılmasınlar. Çünkü sahanın otoriteleri, bir insan Kadir gecesini bilse ve o geceyi ibadetle ihya etse bin ayın sevabını kazanacak ve yine Kadir gecesini bilse, bile bile isyan etse ve günah işlese o zaman da bin ayın günahını kazanacaktır.[9] demişlerdir.

Hz. Peygamber (s.a.v) beraberinde Hz. Ali (r.a) olduğu halde mescide girdi ve uyuyan birisini gördü de:

-Ey Ali! Onu uyandır, abdestini alsın, buyurdu. Hz. Ali, adamı uyandırdı, sonra da Resulullah Efendimize sordu:

-Ya Resûlellah! Şüphesiz ki Sen hayırlı hizmetleri yapmada hep öncüsün, hepimizin önünde gidersin. Bu adamı Sen neden uyandırmadın? Cevap çok ilginç:

– Onun seni reddetmesi küfür (inkâr) olmaz. Ama beni reddetmesi onun inkâra düşmesine sebep olurdu. Küfür yani iman esaslarından birini inkâr sınırsız bir cinayettir. Ben böyle yaptım ki reddettiği takdirde cinayeti,  büyük olmasın, hafif olsun.

İşte Peygamber’in (s.a.v) rahmeti, şefkati bu. Sen buna Allah Telâ’nın rahmetini, merhametini kıyas et.[10] Böylece Allah’ın Kadir gecesini saklamaktaki rahmetinin sırrını ve sınırsızlığını anla.

Allah Tealâ’nın sakladığı daha böyle çok şeyler vardır. Mesala: Rızasını ibadetlerde saklamıştır, ta ki ibadetlerin hepsine önem versinler. Gazabını günahlarda saklamıştır. Ta ki hepsinden sakınsınlar. Velisini insanlar içinde saklamıştır. Ta ki insanların hepsine hürmet edip değer versinler. İcabetini dualarda saklamıştır. Ta ki çok çok dua etsinler. İsm-i Azam’ını saklamıştır. Ta ki bütün güzel isimlerine ism-i azammış gibi değer versinler. Ölümün vaktini saklamıştır. Ta ki insan ömrünün başında şımarıp ömrünün sonuna doğru da korkudan çıldırıp ödü patlamasın, dengeli ve hazırlıklı yaşasın.[11]

KUR’AN’IN İNİŞİNİN ETKİLERİ

Kur’an’ın inişine sahne olan zaman dilimleri, diğer zaman dilimlerinden çok farklı olmuştur. Mesela:

1-Bir rivayete göre, Kur’an, Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına birden, toptan indirilmiştir. Bu toptan indirildiği geceyi Berat Gecesi haline getirmiş,

2-Parça parça, ayet ayet indirilmeye başladığı Ramazan ayını, ayların sultanı yapmış, bereketlendirmiş, rahmet, mağfiret ve Cehennemden kurtuluş ayı haline getirmiş,

3-Ramazan ayının içinde inmeye başladığı geceyi Kadir Gecesi yapmış, o geceyi de 1000 aydan daha hayırlı bir gece haline getirmiş,

4-İndiği aklın ve kalbin sahibi olan Zât’ı, alemlerin rahmeti, geçmiş ve geleceğin efendisi yapmış, Muhammed Mustafa (s.a.v) haline getirmiş, alınması gereken eşsiz bir örnek olarak insanlığın önüne koymuştur.

5-Sayısız denilecek kadar çok miktarda meleklerin ve Cebrail’in şafak sökünceye kadar bütün işlerin yoluna konulması için Allah’ın emriyle inişini sağlamıştır.

6-Cehalet ve cahiliye çağını kapatmış ilim ve bilim çağını açmıştır. Şirk ve küfür dönemini kapatmış, iman ve tevhid dönemini açmıştır. Zulüm ve depresyon dönemine son vermiş, hak ve adalet dönemini hakim kılmış, asrını huzur ve saadet asrı yapmıştır.

GÜNÜMÜZ MEDENİYETİNİN TEMELLERİNİN ATILDIĞI GECE: KADİR GECESİ

Miraç Gecesinde: İslam coğrafyasının sınırları çizilmiş. Kadir Gecesinde: Günümüz medeniyetinin temelleri atılmış, Kur’an’da anlatılan peygamberlerin mucizeleriyle de günümüz medeniyet harikalarının nihaî sınırları belirlenmiştir.[12]

Mirac Gecesinde İslâm coğrafyasının sınırlarının nasıl çizildiğini miraç makalemizde anlatmıştık. Şimdi biz o yazının sadece Kadir Gecesiyle ilgili olan kısmını dikkatlere sunmaya çalışacağız:

Doğulu ve Batılı vicdan sahibi her araştırmacının ittifak ettiği bir gerçek vardır. O da: Bu gün dünyaya hâkim olan Modern Avrupa Medeniyeti, varlığını Ronesans’a, Ronesans da varlığını Endülüs İslâm Devletine ve dolayısıyla İslâm Medeniyetine borçludur.

İslâm Medeniyetinin kaynağı Kur’an’dır. Kur’an ise Ramazan ayında, Kadir Gecesinde inmeye başlamıştır. O gece inen ayetlerin ilkinin “İkra’=oku” diye başlaması da çok anlamlıdır. Medeniyete, ahlaka, bilime, teknik ve terakkiye giden yol okumaktan geçer. Kalkınmanın, medenileşmenin ve modernleşmenin temelinde çekirdek olarak İslâm’ın bu ilk emri vardır. Bir “İKRA’=OKU” dan böyle bir medeniyet çıkar mı demeyin. Kocaman incir ağacı da mini minnacık çekirdeğinden çıkmıyor mu? Siz çıkana değil, çıkarana bakacaksınız.

Asya, “oku” diyen kitap kendi elinde olmasına rağmen, böyle bir medeniyete sahne olma liyakat ve fırsatını kaçırdığından dolayı hayıflanmalı, hatasını itiraf etmeli, Allah’dan özür dilemeli, tevbe ve istğfar edip Kur’an’a dönmelidir. Avrupa ise gurur ve kibiri bırakıp Allah’a şükretmelidir. Ve bilmelidir ki kendisini zirvelere taşıyan medeniyet Kur’an’dan fışkırmıştır. Onun sahibi de Allah’dır. İncir ağacı, bu incirler “benim hünerim” deyip kibirlenemeyeceği gibi, Avrupa da “bu medeniyet benim hünerim” deyip kibirlenemez.[13] Hava atamaz. Çünkü elindeki nimetlerin sahibi, Kur’an’ı ve İslamiyet’i insanlığa gönderen Allah’tır.

Avrupa ve Amerika Kur’an’ın İslamiyet’ine teslim olmadığı içindir ki maddi gücü nisbetinde dünyada adaleti sağlayamamakta, insanlığa merhamet, muhabbet, ihlas, isar ve ihsan sunamamakta, tam tersi ihtilallere, inkılaplara, darbelere sebep olmakta, çanak tutmakta, akan kana ve gözyaşına ortak olmakta, bir bakıma da kendi elleriyle kendi mezarını kazmaktadır.

Roma imparatorluğu, Sasani İmparatorluğu, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları da yıkılmaz, diyorlardı. Şimdi onların yerinde yeller esiyor.

Biz, İslam’dan uzak zalim bir Avrupa ve Amerikan’ın yıkılışını seyretmekten ziyade, İslam’ın imanı, adalet ve merhametini benimsemiş; mazlumun dostu, zalimin hasmı bir Avrupa ve Amerikan’ın şahlanmasını seyretmek istiyoruz. Avrupa ve Amerika bunu beceremezse, çok yakın bir gelecekte bunlar da yıkılan saltanat ve imparatorlukların hurdalık ve çöplüğünde yerlerini alacaklardır.

KADİR GECESİNDE BİR DEMET DUA

Kadir Gecesi, aynı zamanda dua gecesidir. Yüce Rabbimiz, bize bizden yakın olarak bizi dinleyecek, dilekçelerimizi kabul edecek, bağış isteyene bağış, rızık isteyene rızık, iş isteyene iş, şifa isteyene şifa verecek. Biz istemekten usanmayalım. Çünkü O bizi dinlemekten usanmayacak. Hatta ısrarla isteyen kullarını rahmetinin, muhabbetinin bağrına basacaktır.

Öyleyse artık durulacak zaman değildir. Dua edelim. Dert bizde, derman Onda. İsteyelim. Yangın bizde, yağmur Onda. Yangınımızı söndür Allahım, diyelim. Tembellik bizde, hiç durmadan çalışkanlık Onda. Yorulma bizde, yorulmamazlık Onda. Noksanlık bizde, kemal Onda. Çirkinlik bizde cemal Onda. Hikmetsizlik bizde hikmet Onda. Acizlik bizde, kudret Onda. Zayıflık bizde, kuvvet Onda. Zillet bizde, izzet Onda. Fukaralık bizde, zenginlik Onda. Kötülük bizde, iyilik Onda. İhtiyaç bizde, istiğna Onda. Öyleyse artık niye duralım?  Duaların kabul edileceği vakit açıklanmış: Her an, her zaman. Özellikle mübarek ay, gün ve geceler. Özellikle de Kadir Gecesi. Davet gelmiş, kabul edileceğimizin müjdesi verilmiş. Öyleyse artık niye bekleyelim?

Eğer biliyorsak önce Kur’an ve hadislerde geçen me’sûr dualarla dua edelim. Buna gücümüz yetmiyorsa, cevşen okuyalım, buna da gücümüz yetmiyorsa içimizden geldiği şekliyle dua edelim. Bunu da yapamıyorsak, bilenlerin yanına gidelim, cemaatler oluşturalım, geçerli sözü, tutarlı yüzü olanların dualarına amin diyelim. Neyi, nasıl isteyeceğimizi bize öğretmesini de Rabbimizden isteyelim. Bir taraftan da mesür duaları öğrenmek için cehd ve gayret gösterelim.

En büyük ihtiyacımızın Allah olduğunu Allah’a arz edelim. Başka şeyler kimin olursa olsun, Sen benim ol Allahım yeter, diyelim. Ağlaya ağlaya, çağlaya çağlaya Ona kavuşmaya çalışalım. Dualarımızı salatü selamlara sarıp gönderelim, bol bol salat ve selam okuyalım. Dualarımızı, duaları makbul kulların duaları arkasına ekleyelim. Allah Teala’ya takdim edelim.

Bu gece fitreler, zekâtlar ve sadakalar verelim, muhtaçların duasını alalım. Bu gece kaza namazlarımızı bitirmeye karar verelim. Bir daha namazı terk etmeyeceğimize,  kazaya bırakmayacağımıza dair Allah Teala’ya söz verelim. Bundan sonra: “Elimle, dilimle, halimle ne kendime, ne aileme, ne insanlara, ne de herhangi bir şeye zarar vermeyeceğim. Beni kabul et ve bana sahip ol, beni koru Allahım!” diyelim. Tövbe istiğfar edelim. Bol bol Kur’an okuyalım. Bu gece okunan her bir Kur’an harfine 30 bin karşılık, 30 bin sevap verilecek, unutmayalım. Allah Teala’dan, Allah’ın razı olacağı tipte bir adam olmayı isteyelim.

Kul haklarını geri verelim, incittiklerimizden özür dileyelim, ana-babamızı, büyüklerimizi, akrabalarımızı razı edelim, helallık alalım. Kur’an ve iman hakikatlerini öğreten, ders veren, faydalı, güvenilir kitaplar okuyalım. Allah, peygamber, Kur’an ve İslam hakkındaki bilgilerimizi artıralım, derinleştirelim. Gecenin uygun bir saatinde çocuklarımızla birlikte Allah’a yönelelim, başta zalim nefsimizin, sonra diğer zalimlerin zulmünden kurtulmak için Allah’tan yardım isteyelim. Mazlumlara, kurtuluş savaşı veren Müslümanlara, darbe ile hakları elinden alınan mazlum, mağdur, maktul Müslümanlara dua edelim.

Bilinçsiz dualar, gafil kalple yapılan dualar makbul ve geçerli değil. Allah bilinçli ve uyanık kalple dua etmeye, kendisine yalvarmaya bizi muvaffak eylesin. Âmin

KADİR GECESİNE ÖZEL DUAMIZ

Öyleyse gelin, bilinçli bir şekilde Kadir Gecesine özel bir dua edelim:

1-Allahım! İnsanlık âlemine gönderdiğin son mesajın, son kitabın, son kelamın olan şu Kur’an-ı okumaya, anlamaya, yaşamaya beni ve ailemi, çocuklarımı muvaffak eyle.

2-Allahım! Beni ailemi ve çocuklarımı bağışladığın ve beratını eline verdiğin kulların içine kat.

3-Allahım! Kur’an’ın hürmetine beni, ailemi ve çocuklarımı Ramazan ayına kavuşup bereketlenen, nurlanan, huzur ve mutluluğa kavuşan, onun rahmetinden, marifetinden ve mağfiretinden nasibini alıp cehennemden kurtulan kulların zümresine ilhak eyle.

4-Allahım! Kadir Gecesi olduğuna inandığımız bu geceyi, Kur’an’ın inişine sahne olan Kadir Gecesi eyle.Allahım! Sen muhakkak affedicisin, affetmeyi seversin, bizleri affeyle!

5-Allahım! Hakkında başlı başına bir sure indirdiğin ve 1000 aydan daha hayırlı olduğunu ilan ettiğin Kadir Gecesine kavuşmayı ve 1000 aylık mükâfatı almayı hepimize nasip eyle.

6-Allahım! Kadir Gecesinde indirdiğin Kur’an hürmetine hepimizi şeytanların ve şeytanlaşmışların şerrinden koru. Kadir Gecesinde inen, işleri ibadet ve duadan başka bir şey olmayan Cebrail ve Sair meleklerle bizi hemhal et. Evlerimizi, yurtlarımızı, yuvalarımızı, okullarımızı, üniversitelerimizi, basınımızı, yayınımızı, ticarethanelerimizi, makamlarımızı, mevkilerimizi her yerimizi meleklerin uğrağı haline getir. Hiçbir yerde şeytanlara ve şeytanlaşmışlara yer kalmasın. Ya Rabbi hepimizi bu gecede Cebrail’in Ve Sair meleklerin ziyaretine açık ve layık eyle.

7-Allahım! Bu gece de indirdiğin Kur’an ve bu gecede izninle gelen melekler hürmetine bizi ve üzerimizde hakkı olan herkesi affet.

Bilerek veya bilmeyerek onur ve gururunu incittiğimiz, haklarını çiğnediğimiz kullarından helallık almaya, mallarını vermeye, kırılan gönüllerini hoşnut ve tamir etmeye bizi muvaffak eyle. Üzerimizde hakkı olan herkesi ve herşeyi affet. Ta ki kimsenin benden isteyeceği bir şey kalmasın. Kötülüklerimizi iyiliklerle değiştir. Kötülüklerimizi sildirecek iyilikler bize yaptır Allahım!

8-Allahım! Ramazan’ın gecelerinde özellikle Kadir Gecesinde yapılan duaları geri çevirmeyeceğini biliyoruz. Bizim de dualarımızı kabul eyle. Bizi, duası geri çevrilmeyen, her ne zaman el kaldırsa anında kabul edilen nazlı ve niyazlı kullarından eyle.

9-Allahım! Bu gecede indirdiğin Kur’an hürmetine. Bizi, seni her sevgiliden çok seven, senin tarafından sevilen ve her şeyi ile seni sevdirmeye çalışan kullarının arasına al.

10-Allahım! Kadir Gecesi hürmetine ve kadir gecesinde indirdiğin Kur’an-ı Azimüşşan hürmetine, Kur’an’ın ilmini bize nasip eyle. Habib-i Edib’in sevdasıyla gönüllerimizi doldur. Kur’an’ın ahkâmıyla Habib-i Edib’in ahlakıyla yaşamayı bize nasip eyle.

11-Allahım! Kelam-ı Kadim’in hürmetine, dizginlerini şeytanın eline vermiş, Kur’an yolunda olduğunu söyleyerek Kur’an’dan sapan, eserleriyle, etkileriyle Müslüman milletin midesini bulandıran, kafasını bozan ne kadar medyatik sapık varsa onların şerrinden Müslüman milletimizi koru.

12-Allahım! Ülkemizi ve bütün İslam ülkelerini yönetenlere feraset, basiret, adalet, merhamet, dirayet, kudret ve hidayet nasıp eyle. Yaptıkları kötülüklerden, zulümlerden, darbelerden dolayı içlerine nedamet, pişmanlık duygusunu ver. Vazgeçsinler. Mazlumlar kurtulsun. Bu aziz mübarek günde daha fazla kimse acı çekmesin ya Rabbi!

13-Allahım!  Geçmiş ve gelecek günahlarımızı bağışla. Bu gece söz verip yarın dönenlerden eyleme. Bu gece tövbe istiğfar edip yarın ve daha sonraki günler tövbesini bozanlardan eyleme.

14-Allahım! Kadir Gecesinde çağlayan haline gelen rahmetin hürmetine, kâinatımızı güzelleştiren Güzel isimlerin hürmetine, dünyamızı ve ahiretimizi güzelleştiren güzeller güzeli Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz hürmetine, hukukun Üstünlüğünü getiren hak din İslamiyet hürmetine, İslam ve insanlık aleminin suyu, havası, güneş’i ve hayatı olan güzel kitabın Kur’an hürmetine bizi razı olduğun bu güzellerden ve güzelliklerden ayırma. Hepimize kâmil iman, ekmel ihlas, çocuklarımıza selamet, istikamet, sağlık ve saadetler nasip eyle. Allahım! Verdiğin bu nimetleri elimizden alma!

15- Cimrilikten, özellikle zekat ve sadaka noktasındaki cimrilikten bizi koru ya Rabbi! Mert ve cömert kullarından eyle ya Rabbi!

16-Doğru tüccarlar, cennette peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olacaktır. Bizi ve tüccarlarımızı doğru olmaya muvaffak eyle Ya Rabbi!

Adaletli Yöneticiler, hiçbir gölgenin olmadığı mahşer meydanında arşın gölgesine ve Allah’ın himayesine alınacaklar. Yöneticilerimizi ve bizi onlardan eyle Ya Rabbi!

Arşın gölgesine alınacak yedı sınıf insanlardan biri de, ömrünün baharında ibadete başlayan ve bir daha bırakmayan gençlerdir. Bizim gençlerimizi de onlardan eyle ya Rabbi!

17-Yüce Allah buyuruyor (Kutsi Hadiste): “Ben Allahu Azimüşşan, meliklerin meliki, hükümdarların hükümdarıyım. Tüm meliklerin(devlet başkanlarının kalpleri ve perçemleri benim elimdedir. Kullar bana itaat ederse, ben de yöneticileri onlara rahmet kılarım. Eğer kullar bana isyan ederse bende yöneticileri onlara ceza kılarım, bela ederim. Binaenaleyh yöneticilere sövmekle meşgul olmayın. Aksine kendinizi zikir ve tazarru ile meşgul edin. Meliklerinizin hakkından Ben gelirim. (Sizi onların şerlerinden Ben korurum. Siz Bana karşı görevlerinizde kusur etmeyin.) Bana tövbe edip dönün ki, ben de onları size (rahmetle, muhabbetle) yönlendireyim.”[14]

18-Ülkemizin ve dünyamızın barışa çok ihtiyacı var Ya Rabbi. Bu barışı bize ve dünyamıza nasip eyle. Barış sürecini başlatanlara, destekleyenlere başarılar nasip eyle. Onları iki cihanın cennetine koy. Barış sürecini baltalamak isteyenlere ve destekçilerine fırsat verme ya Rabbi!

19-Allahım! İslam ülkelerinin başındakilere akıl, kalplerine kâmil iman nasip eyle. Onları halkından beddua değil, dua alan insanlar haline getir. Onları ve yönettikleri halkları Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizin ahlakıyla ahlaklandır. Ahlaklandır ki, dünyamızın ateşi sönsün. Kur’an’ın ahkâmını hayatımıza hâkim eyle. Eyle ki, anarşi ve terör bitsin. Cinayetler, hıyanetler son bulsun. Her yere sülh, sükun, huzur ve saadet hâkim olsun. Cennet dünyamıza gelsin. Dünyamız cennete dönsün. Ebedî ve sermedî cennet bizim olsun. Âmin bihurmeti seyyidilmürselin ve bi hurmeti Tâhâ ve Yâsîn.

 Vehbi Karakaş / Risale Haber


[1] Kadir, 97/1-5

[2] Bkz. Barla Lahikası, 282

[3] Tirmizî, Daavat, 89

[4] İtikâf hakkında geniş bilgi için bkz. Karakaş, Vehbi, Üç Aylarla Toplum Eğitimi, Ayfa Yayınları, İst. 2012

[5] Müslim, İtikâf, 7.

[6] Fahrurrazî, et-Tefsîrü’l-Kebir, XXII, 38

[7] Geylanî Abdulkadir, Ğunyetü’t-Talibîn, 318-319

[8] Buharî, itikâf, 1; Müslim, İ’tikâf, 2,3,4,5; Tirmizî, Savm, 71; İbn Mace, Sıyam, 58

[9] bkz. Fahrurrazi, Tefsir-i Kebir, XXXII, 28-29

[10] A.e, aynı yer.

[11] bkz. Razî, a.e., XXXII, 28-29

[12] Bu meselenin izahı için bakınız. Nursi, Said, Sözler, 20. Söz, 2. Makam

[13] Geniş bilgi ve yazının dipnot ve kaynakları için bkz. KARAKAŞ, Vehbi, Üçaylar, Kutlu Ay ve Günler Kandil Geceleri, Ayfa Yayınları, İstanbul- 2012

[14] Tirmizî, Daavat, 83

Kadr ü kıymet bilmek

Unuttuğumuz birkaç kelime ve terkip: Kadir bilmek, kadr ü kıymet, kadirdân (değer bilen), kadr-âşina (değer bilir), kadirşinas (değer bilir), âlî-kadr (değeri büyük)… Kadir (kadr) kelimesi, “güç yetirmek, takdir, şeref ve azamet, itibar, derece” gibi anlamlar taşıdığı gibi “ölçü, miktar” anlamını da yüklenir (karınca kadrince).

Kadir bilmek, zor bir sınavı başarmaktır. Tarih boyunca pek çok kişi kadrinin bilinmediğinden şikâyet etmiş, insanların kadirbilmezliğini yermiştir. İşte Karacaoğlan, “Kadir kıymet bilmez olmuş her kişi / Kadir kıymet bilen yere gidelim“; işte Mazlumî, “Hayırsız komşudan yaman kardaştan / Kadir bilenlerin iti yahşıdır“. İşte üstad Laedrî, “Âsaf’ın mikdarını bilmez Süleyman olmayan / Bilmez insan kadrini alemde insan olmayan“. Ve Hayali Bey’in o yürekler yakan şikâyeti “Ko beni gussa vü hicr ile yanıp yakılayın / Sen var ol kadrini bilmezler ile şâd yürü (Ey sevgili, ben keder ve ayrılık içinde yanıp yakılırken var git sen değerini bilmeyenlerin arasında gününü gün et [elimden ne gelir?]). İlla bu konuda en büyük çığlığı Fatih döneminden bir kadın şair, Mihri Hatun göklere yükseltir. Ben onun beytini ilk okuduğumda, “A Mihri Hatun” dedim içimden, “başka hiçbir şiirin olmasaydı bile, şu iki dize, senin adını kıyamete kadar yaşatmaya kâfi gelirdi.” Diyor ki “Kadri bilinmeyen âşıklar için haşre değin / Döğelim başımızı taşlara aksın yaşımız ([Gelin, koşun,] kadri bilinmeyen âşıklar için başımızı taşlara vurarak ta kıyamete kadar ağlayıp gözyaşı akıtalım!)”

Kadr kelimesinin bu “değerli olma” anlamı senemizin bir gecesini de diğerlerinden ayırıp kıymetlendirir. O kıymet, açık ve sakin bir geceye şavk olur, açıktır, mutedildir. Bin aydan hayırlı, milyon geceye bedeldir. Cebrail ve melekler yer semasında, bir bayrak Hz. Peygamber’in ravzasının kubbesine, bir bayrak Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın çatısına, bir bayrak da Tur dağının tepesine dikmişler, dalga dalga insanları melekliğe çağırıp dualara amin derler. Bu gece denizlerin suyunun bir an tatlılaşıverdiği gecedir. Sabahında kızıl güneşin tepsi gibi doğduğu gece. Bu gece, Kur’ân’ın nazil olduğu ve belki de sabahında Bedir zaferinin vuku bulduğu gecedir. Bir defa olmuş, geçmiştir de biz her sene onun şeref ve hatırasına yeni bir geceyi kıymetlendiririz.

Gülzar-ı Aşk şârihi Hüseyin Vassaf, bu gece için “Ey Kadr-i pür-şerâfet ey leyletü’l-mualla / Müstağrak-ı füyûzun oldukça böyle dünya // Ettikçe gark-ı envâr alemleri hulûlun / Kadr-i celîlin olsun daim senin mualla (Ey şereflerle dolu Kadir, ey yüksekten yüksek gece! Dünya her yıl yeniden senin feyiz ve bereketlerine boğuldukça ve senin gelişin âlemleri nura gark ettikçe, yüce şerefin daima çoğalsın, şanın artsın!)” temennisinde bulunur. Gecesi kadir olanın gündüzünü bayram sayan bizim Yunus ise, “Bize kadir gecesidir bu gece / Ko irte olmasın, seher gerekmez” diyerek Kadir Gecesi’ne eren âşığın, güneşin doğuşunu daima öteleyeceğini dillendirir. Öyle ya, ruh terbiyesi altında yol yordam yürüyerek nefisle mücadele sürdüren Hak âşığı, her türlü afetlerden selamettedir ve hakikat güneşi doğuncaya kadar kazanç üstüne kazançtır. Böyle bir gece insanı zati tecelli ve İlahî vuslata götürdüğü için sabahın gelmesini istemez. Hakikat güneşi kalbine doğan için dünyayı aydınlatan güneşe ne hacet! Bin ay kılıcını üzerinden çıkarmadan gaza eyleyen, gündüzleri oruç tutup geceleri de sabaha kadar ibadetle geçiren erler adına… Bir yıldan bir yıla akşam ve yatsı namazlarını cemaatle kılan, nasip sahibi serverler adına… Her geleni Hızır bilen ve durmadan “Ey Allah! Gerçekten Sen çok affedicisin, affı seversin, öyleyse beni affet” diyenler adına… Bu gece kıymet ve değer gecesidir, kıymetli ve değerlilerin gecesidir. Her geceden bir gece değildir. Her gece kadr olsa kadrin kadri olmaz, her taş mücevher olsa mücevher para etmezdi. Kadirdanlık meziyettir ve kadir bilenler şükür de bilirler. Gelin o halde kadir kıymet bilelim, Kadir Gecesi’nde doğalım…

*

Ah kadrini bilmediğim günler / Koklamadan attığım gül demeti” (CST)

İskender Pala / Zaman Gazetesi

Kadir Gecesi, yarın idrak edilecek…

Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi, yarın idrak edilecek.

Mübarek gece vesilesiyle bir mesaj yayımlayan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, mesajında Kadir Gecesinin değerini bizzat Kur’an-ı Kerim’den aldığını ifade ederek, “Kur’an-ı Kerim, bu geceye müstakil bir sure tahsis ederek, gecenin en güzel biçimde tasvirini yapmıştır.” dedi.

Kadir Gecesinin kadrini yücelten, Aziz Kur’an’ın rahmet yüklü evrensel mesajlarının bu gece inmeye başlamasıdır.

Kadir suresinin insanlığa üç önemli mesaj getirdiğine dikkat çeken Başkan Görmez, mesajında şunlara yer verdi:

Birincisi, Kadir gecesini değerli kılan “Yaradılış bilgisinin ders kitabı” olan yüce Kur’an’ın ilk nüzûlüne şahit olmuş olmasıdır. Onun kadrini yücelten, Aziz Kur’an’ın rahmet yüklü evrensel mesajlarının bu gece inmeye başlamasıdır. Aynı şekilde Müslümanların Allah katındaki değerini yücelten, kadrini kıymetini yüce kılan da Kur’an-ı azîmuşşandır.

İkinci mesaj, her Kadir gecesinin müminlere her yıl bir ömürlük bir fırsat sunmuş olmasıdır. “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır” demek, “Kadir gecesi bir ömürlük zamana eş değerdir” demektir. Eğer şu ana kadar yaşadığımız ömrü iyi değerlendiremediysek bu gece bize bir ömre bedel bir imkân tanınmaktadır. Bu yönüyle Kadir gecesi diğer bütün kutlu zamanların üstünde ve önünde olarak Yüce Rabbimizin insanlığa bir rahmet kapısı, bir umut pınarı olarak bahşettiği mübarek bir gecedir. Bu gece, hayatımızın çok hızlı seyreden akışı içinde geçmişimizi değerlendirerek gafletle geçen günlerimizi sorgulama, günahlardan arınma, unutarak ve bilmeyerek işlediğimiz hatalara tövbe edip af ve bağışlanma dileme zamanıdır.

Üçüncü mesaj ise, vahiy meleği Cebrail aleyhi’s-selâm ile Allah’ın meleklerinin Kadir gecesinde yeryüzüne selâm ve esenlik getirmek üzere inmeleridir. Kur’an’ın nüzulü hürmetine bir kez yaşanan bu hadise, Cenab-ı Hakk’ın biz müminlere çok büyük bir ikramı, ihsanı ve lütfu olarak her sene tekerrür etmektedir.”

Kadir Gecesini ihya etmek, Kur’an’ın kıymetini bilmekle olur”

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, mesajında Kadir Gecesinin hakiki manada ihya edilebilmesinin yolunun Kur’an’ın kadrinin ve kıymetinin bilinmesinden geçtiğini söyledi.

Başkan Görmez, şunları kaydetti:

“Bu gece vesilesiyle bir kez daha hatırlatmak isterim ki, Kadir gecesini, ancak Kur’an’ın kadrini, kıymetini bildiğimiz oranda hakiki anlamda ihya etmiş oluruz. Kur’an’ın hak, hakikat, ahlâk ve adalet ilkelerine sarıldığımız ölçüde bu gecede bir ömre bedel manevî gelişmeler yaşayabiliriz. Kur’an’ın barış ve esenlik mesajlarına değer verdiğimiz nispette Allah’ın meleklerinin, yeryüzüne barış ve esenlik getirmek üzere indiklerinin idrakine varabiliriz. “Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bil!” şuuruyla hayatımızı sürdürdüğümüz müddetçe Kadir gecesinden hakkıyla istifade edebiliriz.”

“Mazlumlarla hemhal olmak, tüm Müslümanların üzerine düşen önemli bir ödevdir”

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Ramazan ayı boyunca verilen şehitler ve İslâm coğrafyasında Müslümanların maruz kaldığı insanlık dramının Ramazan sevincine gölge düşürdüğünü kaydetti. Kadir Gecesinde dünyanın neresinde olursa olsun açların, mağdur ve mazlumların haklarına dikkat kesilmek ve acılarına ortak olmanın gerekliliğine vurgu yapan Başkan Görmez, mesajını şöyle noktaladı:

“Üzülerek ifade edelim ki ülke olarak Ramazan ayı boyunca verdiğimiz şehitler, İslâm coğrafyasında özellikle yanı başımızda Suriye’de kadın, çocuk, yaşlı demeden her gün katledilen masum insanlar, uzak doğuda Myanmar’da, Arakan’da din kardeşlerimizin maruz kaldığı vahşet ve insanlık dramı, dünyanın muhtelif yerlerinde Müslümanlara reva görülen zulüm, şiddet, cinayet ve insanlık dışı eylemler, Ramazan sevincimizi buruk bir şekilde yaşamamıza sebep olmuştur. Kadir gecesini idrak ederken, dünyanın neresinde olursa olsun topyekûn açların, yoksulların, mahrumların, mağdurların, zayıf bırakılmışların, zulme uğramışların haklarına dikkat kesilmek, onların dertleriyle dertlenmek, acılarına ortak olmak, yaralarını sarmak, hâlleriyle hemhâl olmak; zâlim ve diktatörlerin hak ve hukuk tanımayan, azgınlaşan ve şımaran iradelerine karşı tavır almak, kısacası insanlığın barış ve huzuru için hayrın anahtarı şerrin kilidi olmak, yeryüzündeki bütün Müslümanların üzerine düşen bir görev ve sorumluluktur. Bu vazife, bu gece yeryüzüne inen meleklere ve Cebrail aleyhisselâma eşlik edecek maneviyata uygun bir kulluğa sahip olmak için de yerine getirilmesi gereken bir ödevdir.

Bu duygu ve düşüncelerle başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslâm âleminin mübarek Kadir gecelerini en güzel dilek ve duygularla tebrik ediyor; Kadir gecesinin feyz ve bereketinden hepimizin nasibdâr olabilmesini, dua ve niyazlarımızın kabul edilmesini, topyekûn İslâm dünyasının içinden geçmekte olduğu zorlu süreçten bir an evvel kurtulmasını, Ramazan Bayramına sağlık, afiyet içerisinde huzur ve mutlulukla erişebilmeyi Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.

Diyanet