Etiket arşivi: numan özel

İçimdeki Çığlık

İçimdeki çığlık

Tarih boyunca insan üzerine sayısız yazı, makale, video yapıldığını tahmin etmek zor değildir. Bu etkinlikler neticesinde insanlar ya ileri ya geri gitmiş veya olduğu yerde saymıştır.

Tarih içerisinde tarihe damgasını vuran insanlar gelmiş ve bu insanlar eserleriyle topluma yön vermiştir. Bazı insanları istikamete bazısını da gayr-ı müstakim yollara sevk etmiştir.

Tarihin hem öznesi hem de nesnesi insandır. Bu sebeple insan her şeyden etkilenen bir varlıktır. Dünyaya gelişin gayesini aramak ve bulmak her insanın kafasındaki soru işaretidir.

“İnsan fıtraten mükerrem olduğundan hakkı arıyor. Bazan bâtıl eline gelir. Hak zannederek koynunda saklar. Hakikatı kazarken ihtiyarsız dalalet başına düşer; hakikat zannederek başına giydiriyor.” (Mesnevi-i Nuriye 249)

Bu arayışın farkına varanlar sorgulamaya başlar çevrelerini. Asırlar boyunca beşeriyet içerisinde ilahi ve beşeri olarak bu arayışa cevap vermek gayretinde olan kimseler çıkmıştır. İlahi yolu Enbiyalar, Resuller ve veliler, beşeri yolu da filozoflar tutmuştur.

Son döneme gelindiğinde genelde insanlık, özelde Türk-İslam medeniyeti buhran içerisine girmiştir. Yüzünü şarka dönüp geri adımlarla garba yürümek milli ve manevi değerlerden göz göre göre uzaklaşmak ve zaman itibariyle iflasın eşiğinde olup şimdi iflas etmiş olan garb kültürüne yaklaşmak kalp ve beden arasına sıkışmak ve bu sıkışmanın neticesinde manevi bir buhran tezahür etti.

Selam ve Dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

Kaynak: RisaleHaber

www.NurNet.Org

Akıştaki insan

Hayat, akıp giden bir ırmak, çağlayan bir şelaledir. Bu akıntı içerisinde her insanın bir yeri ve zamanı vardır. Bu akışta kimi zaman debi ve drenajın azaldığı kimi zaman da haddini aştığı aşikardır.

Zamanla öyle hadiseler yaşarız ki hem kendimiz hem de çevremizdekiler ve hadise içinde olan kimselerin havsalası almaz. Kimi zaman da kör gibi hareket ederiz. Yani bu hayat akışında mutlak bir hüküm sahibinin izni ve tasarrufuyla hareket ettiğimizi anlıyoruz. Akışta sıkıntı ve sevinç birbirini takip eder. Ama bu takip farklılıklar arz eder.

Sıkıntıların peş peşe gelmesi de sevincin devam etmesinin temel sebebi bunları peş peşe koyarak marifetullah ve muhabbetullah mertebelerinde terakki etmek içindir. Yani peş peşe gelenleri üst üste koyup basamak yaparak insanın yaratılış gayesinde ilerlemesidir.

Marifetullah ve muhabbetullah tarikinde terakki etmenin yolu ise, iz’an-ı akli ve kalbi kapılarından geçerek oluyor. Bu yolun sonunda ise, feraset, basiret, dirayet, kemalat sahibi olma ihtimali pek kuvvetlidir. Mutlaka olacak değil ama ekseriyetle bu kazanımlar, ihsan-ı ilahi ile oluyor.

Bu sebeple peş peşe gelen şeyleri fıtrata uygun olarak değerlendirmek gereklidir.

Bu akış ya selametle veya hüsranla devam edip son bulacaktır.

Selam ve dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

Kaynak:RisaleHaber

Yazarım tüm yazıları için tıklayınız

www.NurNet.Org

Kastamonu Mevlidi

Mevlid gibi organizeler görüşmeye, tanışmaya vesile olmaktadır. Bu organizelerin güzel tarafı budur. Hatta bu sebeple bile bu organizelere ağır vermek elzemdir. Bu organizelerin en sonuncusu Kastamonu mevlidi oldu. Peygamber Efendimiz (asv), Bediüzzaman Hazretleri, Mehmet Feyzi Efendi ve Abdullah Yeğin Ağabeyimiz vesilesi başta olmak üzere Abdullah ağabeyimizin vefatının sene-i devriyesi gününde tertip edildi.

Mevlid’den önce Mehmet Feyzi Efendi ve Hilmi Bey’in kabirler başta olmak üzere, Şeyh Şaban-ı Veli, Karanlık Evliya, Hep Kebirler, Kale… olmak üzere ziyaretler gerçekleştirildi.

Ziyaretler sonrası birçok yerden gelip görüşmeye, muhabbete vesile olmak için mütefeyyiz simalar Kastamonu’da Nasrullah Camiinde toplanmıştı. Mevlid, öğlen namazına müteakip olarak namaz tesbihatıyla icra edilmeye başladı.

Tesbihattan sonra Kastamonu’da telif edilen Risalelerden metinler okunarak program icra edildi. Mevlid çıkışında Çekme Helva ve Envar Neşriyat tarafından tab edilmiş olan İhtiyarlar Risalesi programa katılanlara hediye edildi.

Program devamında Kastamonu’da Üstadımızın kaldığı evin yerine 1996’da tekrar inşa edilen evin yanında yemek ve çay ikramı yapıldı. Ve program hitama erdi.

Ben de uzun zamandır görmediğim veya telefon üzerinden tanıştığım abi/kardeşleri görüp tanışma imkanı bulmuş oldum bu vesile ile.

Bu programa farklı meşreplerden abilerimiz ve Nur talebeleri de iştirak etti. Programa Üstadımızın İstanbul’da otelden çıkarken çantasını taşıyan Tosyalı Hulusi Ağabey de iştirak etmişti. Hem Sözler hem de Envar Neşriyat temsilcileri de Kastamonu Mevlidine iştirak etmişti. Ben de birçok kimse ile görüşüp hasbihal etme fırsatı buldum. 

Program, videoya da alındı ama kim ve hangi kanal olduğunu sormaya fırsat bulamadım.

Rabbim bu mevlidi tertip eden ve mevlidde hizmet edenlerden razı olsun.

Muhammed Numan ÖZEL

Kaynak: RisaleHaber 

Yazarın Tüm Yazıları için tıklayınız

www.NurNet.Org

ELİNDE 1 CM İMKAN OLAN

ELİNDE 1 CM İMKAN OLAN

 

bebeklerde-güvenli-baglanma

Bu yazımızda islami tabirlerin içinin boşaltılıp, dar ve indi anlayışlara indirilmesi ve kaybolan/kaybedilen değerlerimize değinmek istiyorum.

Dünya genelinde dinlere mesafeli ve seküler, narsist ve sosyopat .. kişilikler karşımıza çıkıyor. Üçüncü sanayi devri olan bilgisayarlı dönemde, teknolojinin çocukların ve gençlerin eğlence aracı olarak kullanılmaya başlamasıyla hedonizm zirveye tırmanmaktadır.

Teknolojinin neredeyse gençlik tarafından eğlence aracı olarak kullanılmasıyla farkında olmadan kendi beynini tüketmektedir. Çünkü sadece oyun ve eğlence için kullanılan teknoloji gelecek neslimizi köreltmekten başka bir şey değildir. İşin üzücü tarafı ise dünya genelinde fotokopi insanlar karşımıza çıkıyor. Ortak anlayışı hedonizmden başka bir şey değildir. Milli ve manevi değerlerin yeni nesillere aktarılmaması neticesinde manevi ve milli kimliklerinden yoksun mutant ve mahrem gayr-ı mahremi olmayan nesil karşımıza çıkıyor dünyadaki tüm toplumlarda. İşin üzücü tarafı ise, bir zenginlik ve birikim olan kültürlerin adeta köküne kibrit suyu dökülerek kurutulmak ve yok edilip ne olduğu belirsiz/hibrit bir nesilin eliyle kendi kültürü imha edilmektedir.

Bir tarafta besinlerin bozulması ve bu bozulmayla besinlerin bir terör aleti halini almış durumdadır. Nesillerin bu şekilde elden avuçtan çıkması ise toplumsal bir buhran ve tıkanıklığın selektör yapmasıdır.

Toplumların buhrandan kurtulması ve dünyanın yaşanılırlığının sürdürülebilmesi için çareler, yöntemler araştırılması gerekmektedir. En azından tohum ıslahı kadar önemli bir mevzudur.

Dünyanın değerlerinde görülen değişimleri sadece eski anlayışla yorumlamak mümkün değildir. Çünkü yeni gelişen hadiseler daha öncekilere benzemiyorsa eski yöntemlerle yeni hadiselere tam çözüm üretilememektedir. Yanlış sorunun doğru cevabı da yanlış olacaktır.

Milli Eğitim kanalıyla okullarımızda ve her millet kendi maarifinde milli ve manevi değerlerine  sahip çıkacak tarzda politikalar izleyerek toplumsal asimilasyondan kendisini koruyabilir. Aksi halde toplumlar iflasın eşiğine ister istemez sürüklenecektir.

Hem akademik kariyer hem de kültürel değerler eş zamanı olarak verilebilir. Bunun misalleri dünya genelinde mevcuttur. Öncelik akademik kariyere verilirse bu gelişme toplumların nasist, seküler yapıya bürünerek akademik olarak gelişmiş; ama milli ve manevi olarak gerilemiş bir zemin olacaktır. Ve menfaatperest insanlardan oluşan toplumlar için kültürel miras bir şey ifade etmediği açıktır.

Eğitimine başlayan yeni dimağlar, dijital oyun, eğlencelerle de köreltilmesi yanlış bir şeydir. Tıpkı sadece akademik kariyere yönlendirilmesi gibi . .

Yeni dimağlar, ilk zamanlarında aileler tarafından bilinçlendirilerek hayata hazırlanmalıdır. İlk eğitimini ailede alamayan yeni nesiller zaten hayata geriden başlamış oluyorlar.

İlk eğitimini aileden alanlar ise, hayatta daha başarılı oldukları görünüyor. Her şeyin ilk adımı ailedir. Bu sebeple aile hayatı ne kadar sağlam olursa yeni dimağlar da daha sağlam olarak yetişecek olup ilk eğitimlerini daha sağlam alması sebebiyle hayatının temelleri muhkem olacaktır. Temelleri ailede alınamamış bir hayat hayatta pek çok keşmekeşe maruz kalacaktır.

Yetişmekte olan nesil tenoklojiyle ortak kültürle yetişmekte. tabi buna kültür denirse.

Elinde 1 cm imkanı olan yeni nesile bildiğini aktarsın ve eli altında olanları da her şerden muhafaza etmenin yolunu arasın. Yoksa ahlaksızlıkla haşr u neşr olacak ve sefih bir nesil sizi bekliyor. Va esefa . . va hasreta . .

“Acaba şimdi bir miting yapsam; sizin bin sene evvelki ecdadınızı ve iki asır sonraki evlâdlarınızı şu gürültühane olan asr-ı hazır meclisine davet etsem… Acaba sağ tarafta saf tutan eski ecdadınız demiyecekler mi:

    “Hey mirasyedi yaramaz çocuklar! Netice-i hayatımız siz misiniz? Heyhat! Bizi akîm bir kıyas ettiniz, bizi kısır bıraktınız!” Hem de sol tarafında duran ve şehristan-ı istikbalden gelen evlâdlarınız, sağdaki ecdadlarınızı tasdik ederek demiyecekler mi ki:

 

“Ey tenbel pederler! Siz misiniz hayatımızın suğra ve kübrası? Siz misiniz şu şanlı ecdadımızla bizi rabteden rabıtamızın hadd-i evsatı? Heyhat!.. Ne kadar hakikatsız ve karıştırıcı ve müşagabeli bir kıyas oldunuz!” [1]

“Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevî istersen ve herbir dakika-i ömrünü bir ömür kadar faideli görmek istersen ve âdetini ibadete ve gafletini huzura kalbetmeyi seversen, Sünnet-i Seniyeye ittiba et. Çünki bir muamele-i şer’iyeye tatbik-i amel ettiğin vakit, bir nevi huzur veriyor. Bir nevi ibadet oluyor. Uhrevî çok meyveler veriyor. …

Sünnet-i Seniyeye tatbik-i amel etmekle bu fâni ömür, bâki meyveler verecek ve bir hayat-ı ebediyeye medar olacak olan faideler elde edilir.”[2]

 “O kal’a-i metin, o hısn-ı hasin ise, şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) ve sünnet-i Ahmediyedir (A.S.M.).”[3]

 “Sünnet-i Seniye, saadet-i dâreynin temel taşıdır ve kemalâtın madeni ve menbaıdır.”[4]

 

Selam ve dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

[1] Münazarat ( 50 )

[2] Sözler ( 362 )

[3] Lem’alar ( 71 )

[4] Lem’alar ( 56 )

Dünya ve insan nereye gidiyor?

“Dünya, ekserî feylesofların ve âlimlerin dediği gibi, yepyeni bir oluşun eşiğindedir. Dünya, nurunu arıyor.”[1]

İnsan ve insanlık, ilk insanların yeryüzüne ayak basmasıyla beraber tekamül kanunun fitilini ateşlemişlerdir. İnsan ve beraberinde insanlık daima kendisini yenileyerek, bilgi, beceri, kabiliyet cihetiyle tekamülün temelini ve ana çarkını teşkil etmiştir.

İnsan(lık) tekamül ettiği ve yeryüzünde kemiyet ve keyfiyet cihetiyle daha rahat nasıl yaşanılırın formülünü aramıştır. Bu arayış bazen hüsranla neticelenmiş bazen de istediği şeye götürmüştür insanı. Lakin ne insan buna kanaat etmiş ne de insanlığın tekamülü tıkanıklığa uğramıştır.

İnsanlık sanayi devrimleriyle bu ihtiyacını izale etmeye çalıştı. Önce Buharlı, sonra Elektrikli, sonra bilgisayarlı ve şimdi dördüncü dönem olan otonom/robotik döneme doğru gidilmektedir.

Bu otonom dönemde bizi ne bekliyor?

Robotik bir dünya, yapay zeka da denilen bu otonom dönemde, bilgisayar çağı olarak addolunan ve yapay zekaya geçiş döneminin kıpırtılarını yaşadığımız bu zaman diliminde yetişen 25 – 30 yaş altı olan neslin dünya genelinde Narsist, Feminist, Deist, Ateist… fikir akımlarının ortak neticesi olan melez/hibrit bir nesil yetişerek bir köy halini alan dünyada insanların tek bir kültürle yetişmesi hedefleniyor. Tabi bu melez/hibrit olan şeye kültür denilirse!

Hibrit neslin önündeki setler nelerdir?

* Milli değerler (örf, adet, an’ane)

* Manevi değerler (Din ve dini semboller/şeair)

* Aile hayatı

* Milli ve Manevi değerlerle yoğrulmuş olan toplumsal kültür

* Ahlak olmak üzere bunları temelde sayabiliriz. Bu kadarla sınırlı değil tabiki.

Çin, AB üyesi ve ABD topraklarında toplum tamamen pragman haline gelmiştir. Yani faydacılık, menfaatçilik üzerine bir hayat haline gelmiştir.

İnsani erdemler ise yok olmuş, menkıbe gibisinden bile esamesi silinmiş halde. Bu durumda bulunan toplumlar insanlık olarak iflas etmiş. Bunun eksikliğini ise iflas etmiş olan toplumlar hissetmemekte. Çünkü kaybetmiş olduğu şeyin farkında bile değiller. O derece seküler, narsist olunmuş ki adeta dünya ve metaı putlaştırılmış…

Dördüncü nesil olan otonom dünyada melez/hibrit neslin önü ancak milli ve manevi değerlerin ön planda tutulmasıyla ve yeni nesle bu değerlerin daha kuvvetli aktarılmasıyla mümkün olacaktır. Yoksa kuşak çatışması denen hadise daha da şiddetlenecektir.

Milli ve manevi değerlerini yeni nesle aktaramayan toplumlar melez/hibrit nesillerle adeta köleleştirilecekler. Gerek internet ile gerekse başka yollarla bundan kaçışı olmayacak. Hibrit nesiller yeri aldığında artık ileri toplum, geri kalmış toplum olmayacak. Bir mason sloganı olan dünya kardeşliğine geçilmiş olacak. Bu ise Yahudiliğin bir projesidir.

Komünizmin icadçıları yalnız Yahudilerdir.”[2] Dünya milletlerini dinsizleştirerek ebedi bir intikam peşinde koşan Yahudilerdir. Otonom döneminde azami dikkat edilmeli. Yapay zeka ile belki insanlar cep telefonu gibi uydudan bir şekilde kontrol edilebilecek bir hale bile gelebilir.

Dünya sanal bir market haline getirilerek hemen her şey yapay/sanal hale de getirilmek istenmektedir. Beynelmilel komiteler de bunu istemekteler.

Tabi bunlar birer varsayımdır. Zaman ne gösterecek bekleyip göreceğiz.

Allah ilerleyen zamanı hakkımızda envara, esrara mazhariyete vesile ve hayırlı eylesin.

Selam ve dua ile.

[1] Tarihçe-i Hayat ( 625 )

[2] Tarihçe-i Hayat ( 719 )

Kaynak: RisaleHaber

www.NurNet.org