Etiket arşivi: ihtida

Amerikalı Öğretmen Barbara Ann Neden Müslüman Oldu?

Barbara Ann Lawrence, Çukurova Müftülüğü’nde düzenlenen törende İlçe Müftüsü Abdullah Demir nezaretinde Kelime-i Şehadet getirerek, Müslüman oldu. Demir, ‘Şahika‘ ismini alan Lawrence’a İngilizce Kur’an-ı Kerim, dini kitaplar hediye edip, ihtida belgesi verdi.

İlçe Vaizleri Zeki Uyanık ve Fadime Taş’ın da şahit olarak hazır bulunduğu merasimde konuşan Çukurova Müftüsü Abdullah Demir, Müslüman olmuş birinin geçmiş günahlarının affolunarak annesinden yeni doğmuş bir bebek gibi tertemiz olacağını söyledi.

Bir kolejde öğretmenlik yapan Barbara Ann Lawrence ise kendi rızası ile İslam dinini seçtiğini ve bu kararından dolayı son derece mutlu olduğunu kaydetti. Lawrence, ‘İslam’ı araştırırken, insana verilen değeri, sevgiyi, ahlakı ve yardımlaşmanın önemini gördüm. Bu güzelliklerden çok etkilendim. İçim huzurla doldu. Allah’a çok şükürler olsun ki bana imanı mübarek üç ayların başlangıcında nasip etti. Temennim başka insanların da bu dinle müşerref olmasıdır.‘ dedi.

Cihan

Fildişi Sahilli Futbolcu Müslüman Oldu

Fildişi Sahilli Poul Stephane, İslam’ı seçerek Abdülkadir Kokous Koutouan ismini aldı. Türkiye’ye geldikten sonra İslam’dan oldukça etkilenen Abdülkadir Kokous Koutouan, İslam’ı seçerek Müslüman oldu. Arkadaşı Kassım Sandi’nin teşvikiyle Konya Müftülüğü’ne gelerek Müslüman olan Abdülkadir, İslam’ı seçtiğinin kanıtı olan İhtida belgesini ise Konya İl Müftü Yardımcısı Dr. Hamza Küçük’ün elinden aldı. İhtida belgesini alırken ise salonda duygu dolu anlar yaşandı.

Müslüman olmak için Poul Stephane’nin Müftülüğe geldiğini ifade eden Hamza Küçük, “Kendisinin bu isteği bizi gerçekten çok mutlu etti. Kendisine İslam’ın temel bilgileri hakkında bilgiler verdik. Zaten kendisi de bunları bildiğini ve araştırdıktan sonra Müslüman olmaya karar verdiğini söyledi. Gerekli temel bilgileri verdikten sonra Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman oldu. Bunun bir dua ile de perçinlemiş olduk. Abdülkadir ismini alan Poul Stephane’ye bundan sonraki hayatında başarılar diliyorum. İslam’ı seçtiği için de kendisini bir kez daha takdir ediyorum” dedi.

Türkiye’ye geldikten sonra Müslüman olmaya karar verdiğini aktaran Abdülkadir, kendi memleketinde Hıristiyan olmayanların hem ayrıt edildiğini fakat böyle bir durumun Türkiye’de olmadığını kaydetti. Hıristiyan olduğunu söyleyince hiçbir tepkiyle karşılaşmadığını ve herkesle kardeş olduğunu aktaran Abdülkadir, “Bu durum beni çok etkiledi ve İslam’ı araştırmaya karar verdim. Sonunda da Müslüman olmaya kararı aldım. İslam’ı seçerken ailem hiçbir şey demedi. Özellikle annem, dinimi seçmemde özgür olduğumu söyledi. Şu anda da Müslüman oldum ve İslam’ı seçtiğime dahil ihtida belgesini aldım. İslam’ı seçtiğim için de çok mutluyum” dedi.

Konuşmaların ardından İl Müftü Yardımcısı Dr. Hamza Küçük, Abdülkadir Kokous Koutouan’a ihtida belgesiyle birlikte Türkçe ile İngilizce’den oluşan ve İslam’ı anlatan kitaplar hediye etti.

HABER MERKEZ

Kızıl Meydan’dan Kıbleye Hidayet Hikayesi

Bu Hikaye, hayal ürünü değildir. Bütün çıplaklığı ile Rusya‘da yaşanmış iki ünlü kişinin gerçek hidayet hikâyesi. Biri uzun yıllar boyunca Batı Rusya’da adından çok söz ettiren Mafya lideri, diğeri Rus dilini en güzel seslendirmesiyle ün kazanmış bir bayan spiker.

Meslekleri ve konumları arasındaki uçuruma inat, kendileri de dahil hiç kimsenin hayal bile edemeyeceği gelişmeler zinciri, onları bir noktada birleştiriyor. Ve ortaya heyecan dolu bir hidayet hikâyesi çıkıyor. “Rus da dinsiz kalamaz, geri dönüp Hıristiyan da olamaz” gerçeğinin en çarpıcı delili olacak türden bir hidayet hikâyesi…

Hidayet hikayemiz baya uzun olacağı için parçalar halinde zamana yaymak istedik. İstifade etmeniz temennisiyle.

1. Bölüm: Aykırı Mezar

2. Bölüm: Nikolay ve İncil

3. Bölüm: Ashab-ı Kehf Gibi

4. Bölüm: Dördüncü Gün

5. Bölüm: Cuma Namazı

6. Bölüm: Buluşma

7. Bölüm: Ders Başlıyor

8. Bölüm: Kitap İlanı

9. Bölüm: Azerbaycan’dan Gelen Acı Haber

10. Bölüm: Cenaze Namazımı Sen Kıldır

11. Bölüm: Büyük Buluşma

12. Bölüm: Rusya’dan Hizmet Mektupları (son bölüm)

Marina Jinjolava’yı Müslüman Yapan Ders!

Gürcistan uyruklu Marina Jinjolava, arkadaşlarının teşvikiyle katıldığı sohbetlerde dinlediği Kuran-ı Kerim’den etkilenerek İslamiyet’i seçti ve ”Merve” adını aldı.

Bolu’da yaşayan arkadaşının yanına yerleşen ve mahalle sakinlerinin teşvikiyle Kuran-ı Kerim sohbetlerine katılan Jinjolava, 1,5 ay boyunca sohbetlere devam etti. Sohbetlerde dinlediği Kuran-ı Kerim’den etkilenerek Müslüman olmaya karar veren Jinjolava, Bolu Müftülüğü’ne müracaat etti.

Müftülükte düzenlenen ihtida töreninde Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olan Jinjolava, ”Merve” adını aldı.

Bolu Müftüsü Mehmet Şahin, Müslüman olmak isteyen Jinjolava’ya İslam dininin temel kurallarını ve İslamiyet’in şartlarını anlattı ve mealli Kur’an-ı Kerim, İslam İlmihali ile Kuran-ı Kerim elifbası hediye etti.

Jinjolava, gazetecilere yaptığı açıklamada, dinlediği Kuran-ı Kerim’den etkilenerek Müslüman olmaya karar verdiğini ifade ederek, ”Müslüman olduğum için çok mutluyum. Allah nasip etti Müslüman oldum. Müslüman olmayı çok istemiştim. Sebep olanlara teşekkür ederim” dedi.

Kuran kursu öğretmeni Meral Özcan ise Merve Jinjolava’nın Kuran-ı Kerim sohbetlerine geldiğini belirterek, ”Merve, 1,5 ay Kur’an sohbetlerine devam etti. Daha sonra kendisine İslamiyet’e nasıl baktığını sordum. O da İslamiyet’e ılımlı olduğunu söyledi. Ben de kendisine ‘Benim din kardeşim olur musun?‘ dediğimde teklifimi kabul ettiğini söyledi. Bunun üzerine müftülüğe başvurduk” diye konuştu.

AA

Papazı Ağlatan Soru Onu Müslüman Yaptı!

Teslis(3 Tanrı) inancı kafasını karıştırınca papazların kapısını çalan İtalyan kız, yanıtsız kalan sorularına son papaz ağlayarak cevap verince kararını verdi.

Papaz sorularımı dinledikten sonra sessiz bir şekilde ağlamaya başladı. Bana “Ben de yıllardır teslis konusunda şüpheler taşıyorum. Bence doğru yoldasın, İslam’ı araştırmaya devam et” dedi.”

İtalya’nın Katolika Şehrinde doğan İtalyan Kız Elisa, felsefeye duyduğu merak nedeniyle üniversite yıllarında “Gerçek nedir?” sorusunun izini sürmeye başlamış. İçinde enteresan olayları barındıran bu süreç, Mısır’da gördüğü ilginç bir rüyanın ardından Elisa Hanım`ın 3.5 yıl önce İslam’a girmesiyle sonuçlanmış. Şu an Şam’da Arapça eğitimi alan Elisa Hanım artık Rahme ismini kullanıyor. Rahme Hanım bugünlerde son derece mutlu. Mutluluğunun sebebi ise annesinin de tıpkı kendisi gibi, kısa bir süre önce Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olması. Biz de Rahme Hanım’ın sevgili annesine İslam Ailesi’ne “hoş geldiniz” diyoruz. Rahme Hanım’ın İslam’ın erkeğe tanıdığı 4 eşlilik hakkı, İslam’da kadının yeri ve Avrupa’da yaşayan Müslümanların durumları hakkında yaptığı tespitler son derece ilginç.

– Müslüman olmadan önce her hangi bir dine ilginiz var mıydı? Kendinizi ne olarak hissediyordunuz?

Lise son sınıfa kadar dinlere karşı pek fazla ilgim yoktu. Çünkü gerçeğin peşine düşmemiştim. Lise son sınıfta düşünce akımlarıyla ve dinlerle ilgilenmeye başladım. Felsefeye olan bu ilgim nedeniyle Verona Üniversite’sine kaydolarak felsefe okumaya ve gerçeği araştırmaya başladım. İlk olarak felsefe tarihini oluşturan düşünce akımları üzerine yoğun şekilde okumalar yaptım. Daha sonra ise İncil okumaya başladım, ayrıca haftada 2 veya 3 gün kiliseye gidip papazların vaazlarına katılırdım. İncil bana felsefe tarihindeki düşünce akımlarından çok daha etkili geldi ve iyi bir Hıristiyan olmaya karar verdim.

-İncil’in neyinden etkileniyordunuz? Birkaç örnek verebilir misiniz?

İncil’de beni en çok etkileyen bölümler Hz. Meryem ve Davut Peygamberin kıssalarının olduğu bölümlerdi. Ayrıca Allah’ın var olduğuna dair delillerden de çok etkileniyordum. O dönem İncil’e gerçekten inanıyordum ve İncil okumak bana huzur veriyordu.

– Müslüman olmadan önce İslam’la ilgili neler biliyordunuz?

Üniversite 2. sınıfta okurken dinler tarihi dersimize İslam Ülkeleri’nin birçoğunu gezen bir hocamız giriyordu. Hocamız hiçbir dine inanmıyordu, fakat bize gezdiği ülkelerdeki gözlemlerini anlatıyordu. İslam Ülkelerini ziyaret ettiğinde iki şey hocamızı çok etkilermiş. İlki ezan sesi, diğeri de Ramazan Ayın’da birçok insanın aynı anda oruç tutması.

Ezan sesi hocamıza büyük bir heyecan veriyormuş ve ezan sesini duymaya başladığı andan itibaren kalbinin huzur bulduğunu hissediyormuş. İslam’la ilgili duyduğum olumlu bilgiler sadece bunlardan ibaretti. Fakat sürekli olarak İtalyan Medyası’nın İslam hakkında yaptığı olumsuz haberleri takip ediyordum. İtalyan Medyası, İslam’ı kadınları ezen bir terör ve cehalet dini olarak göstermeye çalışyordu.

-İtalyan Medyası’nın İslam hakkında yaptığı bu olumsuz yayınlara rağmen İslam’a ilgi duymaya nasıl başladınız?

İslam’a üniversitenin 2. sınıfında ilgi duymaya başladım. Okuldaki bir hocamız benden Musevilik hakkında bir ödev hazırlamamı istedi. Bu ödevi hazırlarken annemin kütüphanesindeki Kur’an-ı Kerim dikkatimi çekti. Kur’an’ın Musevilik’ten nasıl bahsettiğini merak ettim ve ödevimi hazırlarken Kur’an’dan da yararlanabileceğimi düşündüm. Kur’an’dan birkaç bölüm okudum ve Kur’an bana ilginç gelmeye başladı. Kur’an’ı ilk okuduğumda bazı bölümlerinin İncil’e çok benzediğini fark ettim. Fakat Kur’an’ın insan ve hayat hakkındaki tespitleri bana İncil’den daha gerçekçi geldi. Kur’an’daki kıyamet hakkındaki ayetler de beni çok etkiledi.

“MISIRLI AİLE’DEN ÇOK ETKİLENDİM”

– İslam’a ilgi duymaya başlamanızdaki temel etken Kur’an mı oldu?

– Hayır. İslam’a ilgi göstermeye Mısırlı bir aileyle tanıştıktan sonra başladım. Mısırlı Meryem isminde bir arkadaşım vardı. Meryem’i çok seviyordum ve Meryem’in babası İmad da zaman zaman bize İslam’dan bahsediyordu. Meryem’in babasının İslam hakkında anlattıkları beni çok etkiliyordu. Ayrıca Meryem’in evindeki huzurlu ortamı da seviyordum. Meryem’in ailesini gözlemleyip babasının İslam hakkında söylediklerini dinledikten sonra İslam hakkında güzel duygular hissetmeye başladım.

– Meryem’in babası size İslam hakkında neler anlatıyordu? Bunları bizimle paylaşır mısınız?

Özellikle ahlak üzerinde duruyordu. İnsanın hayatında doğruların ve yanlışların olması gerektiğini ve İslam’ın insanlara sunduğu ahlaki kuralların tamamının doğruları temsil ettiğini söylüyordu. Ayrıca insanın ahlakını arttırdığı sürece iyi bir insan olabileceğinden ve insanın sürekli olarak ahlakını güzelleştirmesi gerektiğinden bahsediyordu. Ayrıca Meryem’in Ailesi’ndeki bütün fertlerin kişilikleri de beni çok etkiliyordu. Karakterleri çok güçlüydü ve hayattan hiçbir şekilde korkmuyorlardı. Bunun sebebi de İslam’a olan güvenleri ve Allah’a olan imanlarıydı.

Birbirlerine karşı çok nazik davranıyorlardı ve birbirlerine çok değer veriyorlardı. Sürekli olarak Allah’ı hatırlıyorlardı. Arabaya binecekleri zaman, yemeğe başlayacakları zaman besmele çekiyorlardı. Meryem’in Ailesi tanıdığım İtalyan Ailelere göre çok daha güvenli bir aileydi.

İtalyan Aileler genelde problemlidir ve aile içinde sürekli bir rekabet vardır. Fakat Meryem’in ailesinde böyle bir rekabet yoktu ve herkes birbirine yardımcı olmaya çalışıyordu. Bu bana çok ilginç geldi. Meryem’in ailesi İtalya’da göçmen olmaları nedeniyle birçok problem yaşıyordu. Her türlü soruna rağmen mutlu olmasını başarıyorlardı. Ben de bu aileyle birlikteyken çok mutlu oluyordum. Bu dönemler İslam’a sevgi duyuyordum; fakat hiçbir zaman Müslüman olacağım aklıma gelmezdi. Daha sonra Meryem’le camiye gitmeye başladık. Camide Şeyh Emin ile tanıştım.

– Şeyh Emin ile tanışmanız bu süreçte sizi nasıl etkiledi. 

-Şeyh Emin yeni bir peygamber geldiğini fakat Hıristiyanların bu yeni peygambere iman etmediklerini söylüyordu. Zihnim iyice karışmıştı. Bu süreç benim için gerçekten çok zorlu bir süreçti. Ne yapacağıma karar veremiyordum ve zihnimde İslam ve Hıristiyanlık hakkında birçok soru geziniyordu. Şeyh Emin’in anlattıkları çok mantıklı şeylerdi; fakat Hıristiyanlığı terk etmek, Hıristiyanlık hakkında şüpheye kapılmak beni son derece üzüyordu. İlk olarak bir papaza gidip Şeyh Emin ile tanıştıktan sonra Hıristiyanlıkla ilgili kendi kendime cevaplayamadığım soruları sordum.

– Neydi bu sorular?

Teslis inancı iyice kafamı karıştırmıştı. Katolikler Hz. İsa’nın hem Tanrı olduğuna, hem de Tanrının Oğlu olduğuna inanıyorlar. Bu nasıl olabilirdi? Hıristiyanlar İsa Mesih’in insanların günahlarına kefaret olması için öldüğüne inanıyorlar. Bu inanışı da sorgulamaya başladım.

-Ziyaretine gittiğiniz papaz sorularınıza nasıl cevaplar verdi?

Bu konuları fazla karıştırmamam gerektiğini, İsa Mesih’e inanmaya devam edersem mutlu olacağımı söyledi. Bu papazın dışında üç papazı daha ziyaret ettim. Onlardan başta teslis olmak üzere Hıristiyanlıktan şüphe duymama neden olan sorularımı cevaplamalarını istedim. En son ziyaret ettiğim papaz sorularımı dinledikten sonra sessiz bir şekilde ağlamaya başladı. Kendisine niye ağladığını sorduğumda cevap olarak “Ben de yıllardır teslis konusunda şüpheler taşıyorum. Bu soruya bir türlü cevap bulamadım. Bence doğru yoldasın, İslam’ı araştırmaya devam et” dedi.

Papazın bu cevabı beni çok şaşırttı ve son ziyaretimden sonra Allah’ın tek olduğuna kesin olarak inanmaya başladım. Bu süreçte gerçeğin peşine düştüm ve sabah akşam İslam hakkında kitaplar okudum. Kur’an’ı ve İncil’i yanımdan ayırmıyordum, sürekli olarak İncil’le Kur’an-ı Kerim arasında kıyaslamalar yapıyordum. Belli bir süre sonra İslam’ı daha iyi tanımak için bir İslam Ülkesi’ne gitmeye karar verdim ve 3.5 yıl önce Mısır’a yaptığım gezi sırasında Müslüman olmaya karar verdim.

“KIBLEYE YÖNELİRSEN GERÇEĞİ BULACAKSIN”

– Bu kararı nasıl aldınız? Mısır’da başınızdan neler geçti?

Nil Kenarı’nda gezerken ilk defa ezan sesini duydum. Ezan’da neler söylendiğini anlamıyordum; fakat ezan sesi tıpkı üniversitedeki dinler tarihi hocamız gibi beni de çok etkilemişti. O an, içimden Allah’a secde etmek geldi ve bir camiye giderek dakikalarca Allah’a secde ettim. Daha sonra otele dönüp ağlayarak Allah’a bana doğru yolu göstermesi için dua ettim.

Duadan sonra uyumaya başladım ve ilginç bir rüya gördüm. Rüyamda çok kötü bir yerdeydim ve oradan kurtulmak istiyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bir anda güzel bir yere geçtim. Bu güzel yerde bir ses bana; “kıbleye yönelirsen huzura kavuşacaksın ve gerçeği bulacaksın” dedi. Ben de rüyada kıbleyi aramaya başladım. Kıbleyi ararken uyandım, bu rüyayı gördükten sonra kesin olarak Müslüman olmaya karar verdim ve bir camiye gidip Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldum.

– Müslüman olmadan önce İslam’la ilgili kabullenemediğiniz hiçbir şey olmadı mı? Mesela Batı Kültürü’nün içinde yetişen bir bayan olarak İslam’ın erkeğe verdiği 4 evlilik hakkını kendinize nasıl izah ettiniz?

İslam, bir erkeğin birden fazla evlilik yapmasına izin veriyor, fakat bunu bazı şartlara bağlıyor. İslam, birden fazla evlilik yapacak erkeklere eşler arasında adaleti sağlama şartını öne sürüyor; bu da bir erkek için yerine getirilmesi çok zor bir şart. Ben, gerçek anlamda Allah’tan korkan bir erkeğin eşler arasında adaleti sağlayamama kaygısı taşıyacağını, bundan dolayı da birden fazla evlilik yapmayacağını düşünüyorum. Çünkü İslam’a göre eşler arasında adaletsizlik yapmak büyük bir günah olarak görülüyor. Batı da bir kadın birçok erkekle, bir erkek de birçok kadınla birlikte olabilir. Fakat İslam, cinsel hayatı da evlilik vasıtasıyla bir düzene sokuyor.

– Müslüman olmanız aileniz ve çevreniz tarafından nasıl karşılandı?

Müslüman olduktan sonra özellikle babamla birçok sorun yaşadım. Babam örtünmeye başladığım ilk zamanlarda başörtümden nefret ediyordu ve bu nedenle eve ancak başörtümü çıkardıktan sonra girebiliyordum. Fakat babam zamanla Müslüman olmamı kabullendi. Şu an dini inancıma ve başörtülü olmama son derece saygı duyuyor. Annem ise ben Müslüman olduktan sonra İslam’a ilgi duymaya ve İslam hakkında araştırmalar yapmaya başladı. Kısa bir zaman önce de İslam’a girme kararı alıp O da benim gibi Müslüman oldu. Annemin Müslüman olmasına gerçekten çok sevindim, şimdi annemle birlikte babamın Müslüman olmasını bekliyoruz. Babam da son zamanlarda İslam’la ilgileniyor ve zamanının birçoğunu Kur’an-ı Kerim okuyarak geçiriyor.

– Batılı Feminist çevreler sıkça İslam’ın kadını ezdiğini dillendiriyorlar. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce İslam kadına nasıl yaklaşıyor?

İslam’ın kadın anlayışı bana göre son derece nazik ve kadını koruyan bir yaklaşımdır. Avrupa’da kadın özgür gibi gözükür; fakat asla özgür değildir. Erkekler kadınlara pek fazla değer vermezler ve kadınlara karşı olması gereken saygı ve nezaketi göstermezler. İslam, kadının bütün yaşamını koruma altına alıyor. Babam 18 yaşıma ulaştığımda bana; “Artık sana bakmayacağım, kendine iş bul ve evden ayrıl ” demişti.

İtalya’da hep böyledir. Fakat Müslüman Aileler çocuklarına asla bu şekilde davranmazlar. Mesela Meryem’in anne ve babası maddi sorunlar yaşamalarına rağmen çocuklarına çalışma zorunluluğu getirmiyorlardı. İslam’a göre kadın evli değilse babası ona bakmak zorundadır; eğer evliyse bu sefer de eşi kadının geçimini sağlamakla sorumludur. Kadına karşı bu denli güçlü bir koruma ne Avrupa’da ne de Amerika’da var.

– Örtünmeye nasıl karar verdiniz?

-Meryem’in babası İmad sık sık İslam’a göre bir kadının altın gibi değerli olduğunu ve altın kıymetinde olan bir kadının mutlaka korunması gerektiğini söylüyordu. İmad’ın bu sözü bana zamanla çok mantıklı geldi ve örtünmeye karar verdim.

“MÜSLÜMAN OLAN İTALYAN ÇOCUK”

– Siz aynı zamanda bir yazarsınız? Sonradan İslam’a giren İtalyanlarla telefon vasıtasıyla yaptığınız röportajları bir araya topladığınız kitabınız özellikle dikkatimi çekti. Böyle bir kitap hazırlamaya niçin karar verdiniz? Ayrıca İslam’a giriş öyküsünü yazdığınız İtalyanlar arasından hangisinin yaşadıkları size daha ilginç geldi?

Bu kitabı hazırlamaya Pakistanlı bir arkadaşımın teşvikiyle başladım. Pakistanlı arkadaşım İslam’a giriş hikayelerini okuyan birçok insanın bu hikayelerden etkilenerek Müslüman olmaya karar verdiğini, ayrıca doğuştan Müslüman olan kişilerin de bu hikayelerden büyük dersler aldıklarını söyledi.

Ben de bunun üzerine sonradan Müslüman olan 26 İtalyan’la telefonla röportajlar yaparak, onların hikayelerini kitaplaştırdım. Avrupa’da İslam’a olan yoğun ilgi nedeniyle de kitabıma “İslam’ın Dönüşü” ismini verdim. Kitabım İtalya’da büyük ilgi gördü ve hatta bazı insanların İslam’a girmesine vesile oldu. Görüştüklerim arasında özellikle 13 yaşındaki İtalyan bir kızın daha çocuk denilebilecek bir yaşta İslam’a girmesi beni çok etkilemişti.

-Bu İtalyan Kız Müslüman olmaya nasıl karar vermiş?

-Öğretmeni ona İslam ve İslam Ülkeleri hakkında bir ödev vermiş. O da bu ödevi hazırladığı sırada İslam hakkında okuduğu yazılardan etkilenerek Müslüman olmaya karar vermiş. Kızın ismi Hatice’ydi. Hatice 14 yaşına geldiğinde de örtünmüş. Hatice ile görüştüğümde çok güçlü bir karaktere sahip olduğunu hissettim. Ona “bu gücü nereden alıyorsun” diye sorduğumda bana “İslam’dan alıyorum, bağlı olduğum din bana büyük bir güç veriyor” diye cevap verdi.

“MÜSLÜMAN’IN ÖZGÜVENİ OLMALI”

-Sonradan İslam’a girenlerle yaptığım röportajlarda bir çoğu Müslümanları tanıdıktan sonra uğradıkları hayal kırıklıklarından bahsetti. Aynı hayal kırıklıklarını siz de yaşadınız mı?

Evet. İnsanların namaz kılmadıkları, örtünmedikleri, yalan konuştukları ve sözlerinde durmadıkları halde Müslüman olduklarını söylemeleri beni çok şaşırtıyor. İslam Ülkeleri’nden gelip Avrupa’ya yerleşen Müslümanlar Batılılarla bir arada yaşayabilmek için İslam’ın birçok emrini yerine getirmiyorlar ve İslam’dan utanırmış gibi davranıyorlar.

Oysa bizler Müslüman olduğumuz için büyük bir özgüvene sahip olmalıyız ve Avrupalılara “En bilgili olan Allah’tır ve yaratıcımız insanlar gerçeğe bağlı kalarak yaşasınlar diye Hz. Muhammed vasıtasıyla İslam’ı gönderdi. Bu nedenle en doğru olan emir ve kanunlar İslam’ın kanunlarıdır” diyebilmeliyiz. Bir Müslüman ne olursa olsun İslam’ın emirleri ile ilgili doğruları söylemekten asla korkmamalı.

– İtalya’da İslam’a olan ilgi hangi boyutlarda?

İtalyanların geneli Müslümanlardan korkuyor. Bunun nedeni ise televizyon ve gazeteler. İtalyan Medyası sürekli olarak İslam’ı kötü göstermeye çalışıyor. İtalya’da İslam’a her tülü saldırı serbesttir; fakat Yahudilikle ilgili olumsuz bir haber yaptığınızda hemen cezalandırılırsınız. Medyanın İslam’a yönelik yoğun saldırılarına rağmen özellikle İtalyan Gençler arasında İslam gün geçtikçe daha da yayılıyor. Örneğin benim doğduğum ilçe nüfusu az olan küçük bir yer; fakat sadece bu ilçede son 2 yıl içinde 100 bayan ve 23 erkek İslam’a girdi.

Gerçek Hayat Dergisi – Adem Özköse