Kategori arşivi: Günlük Paylaşımlar

Dersim İsyanı ve Hulusi Yahyagil

1938’de bizi Dersim isyanını önlemeye ve bastırmaya memur etmişlerdi. İsyan dedikleri şey de, bazı dağ köyleri o yıl vergi verememişti. Bize verilen emir ise tek kelime idi: ‘İmha!..

Canlı bir şey bırakmayınız; genç-ihtiyar, çocuk-kadın ve saire.

“Bunların çoğu Rafızî (Alevi) idi. Fakat bu tarz bir muamele ile, bunlar salâh mı bulacaklardı? Ben kıt’a komutanı idim. En çetin ve zor vazifeyi de bize verdiler.

“Sen piyadesin, seni topla takviye etmek gerektir’ dediler.

“Müthiş bir hüzün ve ızrıdap içinde idim. Hz. Üstad benim bu hüznümü hissetmiş. Bu durumu kendisine yazıp soramadım. Nasıl yazabilirdim? Bu ızdırabımı kâğıda nasıl dökebilirdim? Tam merhum pederimle vedalaştım. Hayvana bindim gidiyordum. Bir de baktım, hizmet eri koşarak geldi. Elime bir mektup verdi. Mektubu açtım. Mektubu Üstad Kastamonu’dan Ürgüp Müftüsü olan kardeşi Abdülmecid vasıtasiyle gönderiyordu:

Hulusi’nin bir gailesi var, diye hissediyorum. Merak etmesin. Risale-i Nur’un şakirdlerine inayet ve rahmet, nezaret ve himayet ederler. Dünyanın meşakkatleri madem sevap verir, geçerler; o musibetlere karşı sabır içinde, şükür ile, metanetle mukabele edilmek gerekir. Hem o, hem sizler, bütün dualarımda ve kazançlarımda benimle berabersiniz.“[Kastamonu Lahikası s.10]

Az sonra isyân olan bölgeye gittik. Döndük dolaştık. O bölgesi terk etmişler, dağlara mağaralara çekilmişler. Rahmet-i İlâhîye yardımımıza yetişti. Elimizi kirletmeden ve kana bulaştırmadan bizi kurtardı.

Son Şahitler 1

Öğretmenlikten Ayrılma Kardeşim

Öncelikle Tüm Öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü Kutlu Olsun…

Öğretmenlikten ayrılma

“Siirtli zattan sonra Canyoldaş, meselesini anlatmaya başladı. Öğretmenlik mesleğinde çok sıkıntı çektiğini, kendisine huzur vermediklerini ve namazlarını kılamadığını söyledi. Üstad Canyoldaş’a cevaben; ‘Sen öğretmenlikten ayrılma kardeşim, devam et‘ dedi.

“Mesut’un da ne iş yaptığını sorup, öğretmen olduğunu öğrendikten sonra şöyle dedi: ‘Sen de öğretmenlikte devam et, kardeşim. Çocuklar istikbal için büyük bir sermayedir. Onları terbiye etmek bizim vazifemizdir. Kat’iyyen öğretmenlikten ayrılmayın.

“Sonra da bana döndü ve ‘Sen ne yapıyorsun kardeşim?’ dedi. Ben de, İstanbul’da Arapça tahsil ettiğimi ve Risale-i Nur okuduğumu söyledim. Üstad ‘İyi, kardeşim, Risale-i Nur’da Arapça var‘ dedi ve Hüsrev Efendi ile görüşmemi söyledi. Yirmi-yirmi beş dakika kaldıktan sonra gidip, iki-iki buçuk saat kadar da Hüsrev Efendi ile konuşup İzmir’e döndük. İlk ziyaretimiz böyle olmuştu.

Ali İhsan Özyurt / Son Şahitler 3

Dersim Faciâsı ve Risale-i Nur

Mahkeme-i Kübraya Şekva’nın Dokuzuncu Maddesi’nden bizi mahkûm eden heyet Risâle-i Nur’u okumalarının hatırı için Üstadımız mahrem tutup yazmamış.

Risale-i Nur’dan

Fakat madem en muannid Avrupa feylesofu ve en enaniyetli mutaassıp Mısır ve Şam’ın uleması bir defa Zülfikar ve Asa-yı Musa’yı okumasıyla onlara taraftar olup tahsin ettikleri halde bu insafsız heyet, onları iki sene dikkat ile okudukları halde gizlenmesine çalışmaları ve serbestiyet vermemelerine binaen “Onların hatırı daha tutulmaz” diye o mahrem ifade şöyle izhar edildi.

Dokuzuncu Madde Said ve Nurcular aleyhindeki kararnamenin elli yedinci sahifesinde bizi mahkûm etmek için son fıkralardan birisi bu fıkradır:

Said-i Nursî, devletin kanunlarını tatbik ile muarız ve muhalifleri adaletin pençesine teslim eden çok amir ve memurları yılan, zındık, gizli komünist, vatan düşmanı, mülhid ve münafık tabir etmesi onunla tam suçlu oluyor ki, mahkûm ediyoruz.

Bunların bu fıkrasına karşı hapse giren Nurun bir kısım talebeleri böyle cevap veriyorlar: “Bin dokuz yüz otuz sekiz senesinde Dersim faciası ki Doğu Mecmuasının 17. sayısında ‘Doğu Faciası’ serlevhasıyla bu vakıanın tam tamına aynını yazdı ki: Hiç dünyada emsali vuku’ bulmamış, öyle bir zındıklık, münafıklık ve vatan ve millete hadsiz bir düşmanlık olduğunu kat’î ispat ediyor. Elbette öyle fevkalâde cani canavar memurlara bin defa zındık, gizli komünist, dinsiz demekle suçlu olmak, bilâkis tasdik ile takdir ile mukabele lâzım.

İşte, Said umuma değil, yalnız böylelere zındık, münafık demiş. (…) Bin dokuz yüz otuz sekizdeki Dersim faciasında binler masumları, ihtiyar kadınları hem öldürüp hem ateşlere atmak ve bir isyan tevehhümü ve ihtimali yüzünden yaktırması, Beşinci Şuâ’nın o hükmünü [‘Bir cani yüzünden yüz köyü harab eder, bir asi yüzünden binler masumu mahv eder.”] kat’î hakikat olarak gözlerine sokuyor.

Rumuzat-ı Semâniye Risalesi

Kur’an’ın kalbi..

Günün Ayet-i Kerime meali…

Bismillahirrahmanirrahim

“Ey iman edenler! Sizden hiçbir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin. Ne mâlum? Belki alay edilenler edenlerden daha hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Belki de alay edilenler edenlerden daha hayırlıdır. Birbirinizi, (daha doğrusu kendilerinizi) karalamayın. Birbirinize kötü lakaplar takmayın. İman ettikten sonra insanın adının kötüye çıkması, fâsık damgası yemesi ne fena bir şeydir! Kim tövbe etmezse işte onlar tam zalim kimselerdir.”

Hucurat Suresi 11. Ayetin Meali

……….

Günün Hadis-i Şerif’i…

Hz. Enes Radiyallahu Anh anlatıyor: Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vessellem) buyurdu ki:

Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’an’ın kalbi de Yâ-sîn’dir. Kim bu sureyi okursa, Cenâb-ı Hakk, bu okuması sebebiyle kendisine, Kur’an-ı Kerim’i -Yâ-Sîn hariç- on kere okumuş sevabı verir.

(Tirmizi, Sevâbu’l-Kur’an 7)

.…….

Risale-i Nur’dan;

Demek, insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül(mükemmelleşme, olgunlaşma) etmek için gelmiştir.

Mahiyet ve istidat itibarıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu marifetullahtır(Allah’ı tanıma ve bilme) ve onun üssü’l-esası da iman-ı billâhtır.

 [Sözler’den]

.…….

Cevşen’den ;

12-

Ey gaybları bilen,
Ey günahları bağışlayan,
Ey ayıpları örten,
Ey sıkıntıları kaldıran,
Ey kalpleri değiştiren,
Ey kalpleri süsleyen,
Ey kalpleri nurlandıran,
Ey kalplerin tabibi,
Ey kalplerin sevgilisi,
Ey kalplerin dostu,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,
Senden başka İlah yok ki bize imdat etsin.
Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.

www.NurNet.Org

İnsanlar bugün iki grup halinde sabaha erdiler!

Günün Ayet-i Kerime meali…

Bismillahirrahmanirrahim

Bir eşinizden ayrılıp da yerine başka bir eşle evlenmek isterseniz, ayrıldığınız hanıma yüklerle mehir vermiş olsanız da, içinden ufak bir şey bile almayın. Boşanmaya sebep uydurup iftira ederek, göz göre göre günaha girerek bunu almanız hiç münasip olur mu? Nasıl alabilirsiniz ki birbirinize karılıp katıldınız, bir yastığa baş koydunuz, Hem onlar siz kocalarından hukuklarını gözetme konusunda sağlamca te’minat da aldılar?” [Nisa Suresi 4,20-21]

Hz. Ömer (r.a) halife iken evlenmeyi kolaylaştırmak için mehir mikdarına üst sınır koymak isteyince, mescidin arka tarafından bir hanım da bu âyeti okuyarak: “Ya Emire’l-müminîn! Allah’ın verdiği imkânı almak doğru olur mu?” deyince Hz. Ömer derhal inceliğin farkına varmış, cemaatin huzurunda o hanımın haklı olduğunu kabul etmiştir.

……….

Günün Hadis-i Şerif’i…

İbnu Abbas Radiyallahu Anh anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem zamanında halk yağmura kavuştu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vessellem):

“İnsanlar bugün iki grup halinde sabaha erdiler, bir grubu kafir, bir grubu da mü’mindir.” dedi. Ve şöyle açıkladı:

“Bazıları: ‘Bu yağmur ALLAH’ın bir rahmetidir.’ derken, diğer bazısı: ‘Falan falan yıldızın uğuru doğru çıktı.’ dedi.” Bunun üzerine şu ayet nazil oldu:

Hayır (hakikatler kafirlerin dedikleri gibi değildir). İşte yıldızların düştüğü yerlere and ediyorum ki, hakikaten bu, eğer bilirseniz büyük bir anddır. Muhakkak o, elbette çok şerefli bir Kur’an’dır, ki siyanet edilmiş bir kitapta (yazılı)dır. Ona tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez. O Âlemlerin Rabbinden indirilmedir. Şimdi siz bu kelamı mı hor görücülersiniz. Rızkınıza(şükür edeceğinize) siz behemehal tekzibe mi kalkışırsınız?

[(Vakı´a, 56/75-82); (Müslim, İman 127)]

.…….

Risale-i Nur’dan;

İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.

[Sözler’den]

.…….

Cevşen’den ;

11-

Ey sıkıntım anında hazırlığım
Ey musibetim anında ümidim
Ey yalnızlığım anında arkadaşım
Ey gurbetliğimde dostum
Ey nimetlendiğim anda sahibim,
Ey kederim anında ferahlatıcım
Ey ihtiyacım anında yardımıma koşan,
Ey zor durumumda sığınağım,
Ey korkum anında yardımcım,
Ey şaşkınlığım anında yol göstericim,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,
Senden başka İlah yok ki bize imdat etsin.
Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.

www.NurNet.Org