Namazla Yeniden Doğdum!

Ünlü sanatçı ve yazar Yaşar Alptekin, namazsız geçen yıllarını yaşanmış saymadığını belirterek, “Cenab-ı Allah, bizlere bu dünyada sayılamayacak kadar nimet vermiştir. Bizler de Allah’ımıza namaz kılarak şükretmeliyiz.” dedi.

Kozan Belediyesi tarafından organize edilen Ramazan etkinlikleri kapsamında, ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu, sanatçı ve yazar Yaşar Alptekin ‘Namazla Yeniden Doğdum‘ konulu bir konferans verdi.

Muhsin Yazıcıoğlu Parkı’nda gerçekleşen ve Belediye Başkanı Kazım Özgan’ın da katıldığı konferansta, namazsız geçen yıllarını yaşanmış saymadığını kaydeden Yazar Yaşar Alptekin, “Cenab-ı Allah, bizlere bu dünyada sayılamayacak kadar nimet vermiştir. Bizler de Allah’ımıza namaz kılarak şükretmeliyiz. Sevgili Kozanlı hemşehrilerim bizlerin namaz kılmaya çok ama çok ihtiyacı var. Çünkü ahirette bize sorulacak ilk soru namaz kılıyor muydun? Sorusu olacaktır. Bakınız, namaz iki kişiye farz değildir bunlardan birisi deliler, diğeri de ölülerdir.” dedi.

İnsanların, sözde değil özde Müslüman olması gerektiğini belirten Alptekin, “Kime sorsak Elhamdülillah Müslümanım diyorlar ama Müslümanlığın şartlarını yerine getiriyor muyuz? Acaba? Bugün gençlerimiz İslamiyeti tıpkı paket program gibi algılıyorlar ve hayatı boş veriyorlar. Oysa zararın neresinden dönülürse kardır. Bir an önce tövbe etmeli ve namazımıza başlamalıyız.” diye kaydetti.

Anne ve babaların hayatta iken kıymetinin bilinmesi gerektiğini söyleyen tiyatro oyuncusu Alptekin, “Bizlerin Cennet’e gidebilmesi için onların dualarına ihtiyacımız var. Anne ve babamızın hayır duasını alalım. Evinde yaşlı anne ve babasına merhamet gösteren insana Cenab-ı Allah da merhamet gösterir. Şunu unutmayalım ki bir Müslüman’ın annesine verebileceği en güzel hediye namaza başlamaktır.” şeklinde konuştu.

Ünlü Tiyatro Oyuncusu Yaşar Alptekin, konuşmasının sonunda, “Sizlerin öyle güzel ve merhametli bir belediye başkanınız var ki anlatamam. Kendisinin yaşamış olduğu bir kaç örnek davranışa şahit oldum ki reklama girmesin diye söylemek istemiyorum. Gerçekten çok merhametli bir başkanınız var, kıymetini iyi bilin.” şeklinde konuştu.

Alptekin’in vermiş olduğu konferansın ardından program tiyatro gösterileri, çocukların ve büyüklerin katılmış olduğu çeşitli yarışmalar ile devam etti. Program sonunda tiyatro oyuncusu Yaşar Alptekin, vatandaşlara dağıtılan “Namazla Yeniden Doğdum” adlı kitabını imzaladı.

Programa; AK Parti Kozan İlçe Başkanı Yusuf Bilgili ve yönetim kurulu üyeleri, Kozan Fırıncılar Odası Başkanı Muhammet Yorulmaz, belediye meclis üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

CİHAN

Kutsal Topraklarda Ulvi Duyguları Yaşamak

Müslüman olan her insanın kutsal toprakları görme iştiyakı vardır.Bu topraklara gitmeden önce hep o iştiyakı yaşayan birisiydim.Mübarek yerleri gördükten sonra bu özlemin boşuna olmadığını bir kez daha yaşayarak anladım.

Medine’ye varışımızla birlikte, ruhum bambaşka bir aleme gitti.Mescidi Nebevide Hz peygamberin(s.a.v) mübarek türbesinin önünden geçerken ve ona selam verirken çok farklı ve anlatılmaz duygular yaşıyorsunuz.

Orada cemaatle kıldığınız namazın bitmesini istemiyorsunuz.Okuduğunuz Kurandan çok büyük haz alıyor ve sanki kuranda geçen olayları yaşar gibi oluyorsunuz.

Bu mübarek yerde dünyanın her yerinden gelen dilleri ayrı,renkleri ayrı, memleketleri ayrı fakat aynı dine inanmış,aynı peygambere inanmış ve aynı fikriyata sahip olan insanlarla birlikte namaz kılıyorsunuz.Sağınıza bakıyorsunuz Pakistanlı,solunuza bakıyorsunuz bir İranlı,önünüzdeki bir Malezyalı ve daha yüzlerlerce farklı ırk ve milletler. Serdengeçtinin deyişiyle bu ayrılıkta gayrılık yok! Hepsi bir şeye inanmış, Allaha!.. Âlemlerin Rabbı olan Allaha, o­nun ulu Peygamberine(s.a.v).. o­nun büyük kitabına.. 

Medine de Cennet-ül bakiye,Uhud savaşının geçtiği ve Uhud dağının yanında olan Okçular tepesi,Kuba mescidi,Kıbleteyn mescidi,Hendek savaşının geçtiği ve hendeklerin bulunduğu yerde yapılan mescitleri gezerken insan bu olayların ve savaşların hayaline kapılıyor ve duygulanıyor.

Medine’deki yedi günün sonunda Hz Peygamberimizden(s.a.v)  ayrılmanın verdiği hüzün ve Allahın evi Kabe’yi görmeye niyet etmenin verdiği sevinçle Mekke’ye doğru yola çıktık.Otobüste Mekke’ye doğru giderken çöl ve kum fırtınası bana Hz Peygamberin Mekke den Medine’ye Hicret olayını hatırlattı.Şimdiki şartlarda bile bu çöldeki yolları geçerken insan zorlanıyor.Peygamberimiz hicret yolculuğunu o zor şartlarda nasıl gerçekleştirdi diye içinden geçiriyor.

Artık Mekke gözükmeye başlamıştı.İçimizi Kabe’yi görmenin heyecanı sardı.Mescidi harama giriş ve Kabe’yi ilk görüş.Çok farklı bir duygu.Acaba gerçek mi hayal mi diye içinizden geçiriyorsunuz.Evet Allahın evini görmek herkese nasip olmaz.Bu anı nasip eden Allaha binlerce şükür ediyorsunuz.

Umre ibadetini yapmak için gittiğimiz bu mübarek yerlerde arkamızda bıraktığımız.Ne aile ne çoluk çocuk hiç birisi aklımıza gelmiyor.Aklımız hep ibadet ve manevi ticaret yapmakla meşgul.Acaba ne kadar nafile namaz kılabilirim ne kadar kuran okuyabilirim düşüncesi zihninizi meşgul eder.İbadet yaptıkça daha da yapma ihtiyacı hissediyorsunuz.Ruhunuz dünyevi duygulardan uzaklaşıyor.Uhrevi bir aleme giriyor.

İhramda Kabe’yi tavaf ederken haşir gününün provasında olduğunuz hissine kapılıyorsunuz.Bu  his ile dünyanın ne kadar boş olduğunu anlıyorsunuz.Sizi Müslüman  olarak yaratan Allah’a binlerce şükrediyorsunuz.

Mekke’deki günlerimizin de sonuna geldik.Artık kutsal topraklardan ayrılacak olmanın hüznü içimize düştü.Dolu dolu bir on beş günün sonunda hüzünlü bir şekilde ve mübarek yerleri tekrar ziyaret etme iştiyakı ile manevi yönden huzurlu bir şekilde memlekete dönüş .

Evet Umre ibadeti için gittiğim kutsal topraklar da yaşadığım manevi duygularımı aktarmaya çalıştım.Anlattıklarımın yanında unuttuklarım daha çoktur.Fakat bu mübarek yerlere özlemi olan insanların haklılığına bir nebzede olsa da destek olmak için yazma ihtiyacı hissettim ve yazdım.

Allah herkese bu mübarek yerleri görmeyi nasip etsin.Selam ve dua ile…..

Hamit DERMAN

Diş çektirmek, kulak ve göz damlası, özel haller orucu bozar mı?

1. Soru: Oruçlu iken morfinli morfinsiz diş çektirmek doldurtmak, kaplatmak orucu bozar mı?

Cevap: Diş tedavisi sırasında boğazdan aşağıya, bedenden içeriye bir şey gitmezse, mesela kan ve ilaç yutulmazsa oruç bozulmaz. Bununla beraber, şüpheden kurtulmak için bu gibi acil olmayan tedavileri iftardan sonraya tehir etmekte isabet olduğu unutulmamalıdır.

2. Soru: Göze, burun ve kulağa damlatılan ilaç orucu bozar mı?

Cevap: Göze ve zarı delik olmayan kulağa damlatılan ilaç orucu bozmaz. Ancak buruna damlatılan ilacın (yemek borusu ve mideyle bağlantısı bulunduğundan dolayı mideye doğru akacak kadar çok olması halinde) orucu bozabileceği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Bu itibarla, buruna akıtılan ilaç bulaştığı burun içi cidarlarda kalır da karın boşluğuna akacak kadar çoklukta olmazsa orucu bozmaz. Diyanet ilmihaline de bakılabilir.

3. Soru: Kadın, özel halinin başlayacağı günü de oruca niyet etmeli midir? Yoksa âdet görme ihtimali olan günde oruca niyet etmese de olur mu?

Cevap: Âdet göreceğini sandığı günü de oruca niyet etmesi uygun olur. Özel hal başlamazsa orucunu tamamlar. Başlarsa hemen bırakır. Bir karışıklık söz konusu olmaz. Hatta iftar saatine yakın da olsa özel halin başlamasıyla orucun bozulması uygun olur. O halde iken oruç tutulmayacağı ifade edilmektedir.

4. Soru: İlaç alarak âdeti Ramazan’dan sonraya tehir ettirmek uygun olur mu?

Cevap: Uygun olsa da sıhhî açıdan mahzur ihtimali akla gelmektedir. En iyisi, oruç tutulmalı, özür başlayınca bırakılmalı, yenilen günleri de sonra kaza ederek borçtan kurtulma yolu tercih edilmeli, ilaç alarak zorlamaya gerek duyulmamalıdır. Çünkü ‘tut’ emri de dinî emirdir, âdet başlayınca ‘ye’ emri de.. Bu sebeple tutunca itaat etmiş de tutmayınca isyana yönelmiş olunmaz. Belki her iki halde de Rabb’imizin emrine uyulmuş, ikisinden de sevap kazanılmış olunur. Bundan dolayı bir maneviyat büyüğünün hanımlara şu hitabı düşünülmeye değer görülmüştür. Demiş ki:

Hanımefendiler, sizler Allah’ın ne bahtiyar kullarısınız!. Orucunuzu tutar sevap alırsınız, tutmaz yine sevap alırsınız. Çünkü her iki halde de emre uymuş olursunuz. Emre uyan sevap alır, günaha maruz kalmaz.

5. Soru: Astımlı hastaların kullandığı sprey orucu bozar mı?

Cevap: Nefes almakta zorluk çeken astımlının boğazına pompaladığı özel karışımlı ilaç orucu bozmaz!. Çünkü bu bir hayatî ihtiyaçtır. Ayrıca yutulan özel hava zerreciklerinin içeriye gittiği doğru olsa bile akciğerden ileriye geçmediği, mideye ulaşmadığı ve susuzluk ihtiyacını karşılamadığı da ileri sürülmektedir. Bu sebeple astımlının nefes almayı kolaylaştıran oksijenli hava pompalamasının orucu bozmayacağı yolunda Diyanet’in de fetvası vardır.

6. Soru: Oruç tutan şeker hastalarının mecbur oldukları iğneyi yaptırmaları orucu bozar mı?

Cevap: Belli aralıklarla enjeksiyon yoluyla (insülin) almaları gereken şeker hastalarının oruç tutmalarında tıp bakımından bir sakınca bulunmazsa, oruçlu iken (insülin) iğnelerini yaptırmaları oruçlarını bozmaz. Çünkü şeker hastaları bunu yaptırmadan yaşayamaz. Hayati bir tehlikenin olduğu anlarda iğne yasağı yoktur zaten. Ancak, hastalığın şiddetlenmesi gibi ciddi bir mahzur yoksa iğneler iftardan sonraya bırakılırsa daha sağlamı tercih edilmiş olunur.

Ahmed Şahin

İngilizce Mukabeleli İkinci Söz Baskıya Hazır

Türkçe ve İngilizce, karşılıklı satırlara tevafuk eden bu risale çalışması, sür’atle istifade edilmesi için önce A4 sayfasına taslak hazırlanıyor. Sonraki zamanlarda ise “booklet” *  dediğimiz bu şekilde kitapçıklar bastırmak üzere düzenleniyor. Elimizde bu tarz çalışmalardan vardır ve kim isterse bizimle irtibata geçebilir.

Bu çalışmalara bizi sevk eden amaçlardan birisi, yabancı dildeki hizmetlerimizi geliştirmek, Risalelere İngilizcede ecnebi kalmamaktır. Başlangıç seviyesinde iken, Türkçe ve İngilizce iki ayrı kitabı karıştırmak yerine, vaktimizi biraz tasarruf edelim niyetiyle Allah’ın bir ihsanı olarak bu işlere başladık. Dimağda bir kolaylık, fikirde bir derinlik ve genişlik, ülfette bir ciddiyet, mânada bir zenginlik, hizmetlerde ise muvaffakiyetler diliyoruz bu çalışmalarla.

Belki başka bir taifenin yapacağı ise, İngilizce Risalelerin seslendirilmesidir, biz ise bu konuda ehil değiliz. Çünkü Türkçe Risaleler bile Risaleleri anlayanlarca seslendirilince daha mânalı oluyor.. yani, Türkçe bilmek yetmiyor.. Bu hizmetlerde birbirimizden haberdar olabilirsek, bu alanda taksimü’l-a’mal hâsıl olabilir.

Not: Elimizde şu an gönderilebilir 2. Söz, 13.Sözün ikinci makamı hazır var. Ayrıca ileride tam hazır olabileceklerden 24. lema, 25.sözden bir parça, 19. Mektubdaki 1. Esas, Hikmet-i Hilkat-ı Alem konulu derleme çalışması, 22. Sözün 1. Leması ve biraz daha fazlası.. gittikçe artacak inşaallah.

(*): Booklet’ler çoğunlukla A5 ölçüsüne göre hazırlanıyor. Microsoft Word belgeleri PDF formatına dönüştürülerek oradan yazdırma ekranında “Sayfa ölçekleme” (Page Scaling) menüsünden “Kitapçık yazdırma” (Booklet printing) seçilirse, oradaki standart ayarlarla yazdırılabilir. Zaten Booklet’e uygun çalışmalarımızı ona göre düzenledik. Renk seçeneği sizin arzunuza göredir.

Buna ek olarak, belge yazdırıldığında tam ortasından ikiye katlanıp üstten ve alttan kırpmak gerekiyor: genişlik 11,5 cm, yükseklik 18 cm olarak ayarlanmalı. Ortasından zımbalandığında, kitapçık okumaya hazır şekildedir.

PDF formatında Kitabı indirmek için Tıklayın

Diğer çalışmalar için Tıklayın

Kıbrıs Magosa Nur Talebeleri Namına Lütfullah

ludevelop@gmail.com
Kuzey Kıbrıs
25/07/12

www.NurNet.org

Ramazan’ı İyi Değerlendirenleri Özel İkramlar Bekliyor

Bağışlanma ve günahlardan arınmak için önemli fırsat olan Ramazan’ı hakkıyla yaşayanları mana ikliminde özel ikramlar bekliyor. Kur’an-ı Kerim’de ve Hadis-i Şeriflerde Müslümanlar için çeşitli müjdelerden bahsedilen bu mübarek ayda din adamları, rahmet, bereket, feyiz ve günahların affı için oruç, namaz, Kur’an ve tövbe fırsatının iyi değerlendirilmesine dikkat çekiyor.

Bu manevi atmosfer ile uyarı ve müjdelerden nasıl nasiplenmenin püf noktalarını anlatan Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Güner, temel ölçünün ise İslam Peygamberi (SAV) olduğunu kaydetti. Oruçluyken kalplerden kötü bir şeyler geçirmemek, günaha bakmamak, gıybet yapmamak, kötü söz söylememek, kalp kırmamak, canlılara eziyet etmemek, kötü davranmamak, haramdan kaçınmak, insanlara yardım etmede en önde olmak, sevgiyle bakmak, hoşgörüyle yaklaşmak, güzel sohbetler yapmak ve Kur’an-ı Kerim ile meşgul olmanın büyük faziletleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Osman Güner, “Soframıza oturan insanları iman, Kur’an ve ibadet bereketinden istifade ettirmeliyiz. Aile ortamında namazlarımızı cemaatle kılmak gibi, iftarda onlara farklı şeyler hissettirmek, dua etmek, güzel şeyler okumak gibi ibadetler yapılabilir. Ramazanla ne kadar dertleşirsek, çare istersek ve manevi yönden yaşarsak o da bize aynı şekilde mukabelede bulunur. O zaman rahmeti bol bol hissederiz.” bilgisini verdi.

Bayrama kadar kapıların günahlara kapanmasının önemine değinen Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Güner, “Haramlara karşı duyarlı olmalıyız. Elimizle, gönlümüzle, kalbimizle, gözümüzle, kulağımızla, dilimizle işlediğimiz günahlara karşı kendimizi frenlemeliyiz. Oruç inanarak ve karşılığı sadece Allah’tan beklenerek ifa edilmesi gereken bir ibadettir. Kendini frenlemiyorsa ibadet, boş olur. Allah bize kulluk fırsatı sunuyor. Oruç ibadeti yapmakla ‘Şükredebilirsin’ diyor. Oruç da bize Yaratıcı’nın huzurunda bir emrini yerine getirme hoşnutluğunu yaşama hazzı veriyor. Oruca gerekli kıymeti verirsek o da bize müjde olarak yansıyacak. Bütün vücuda oruç tutturulduğunda mükafatı da o nispette büyük oluyor.’’ açıklamasında bulundu.

“ORUÇ, NEFSİ HASTALIKLARA KARŞI KALKANDIR”

Orucun faziletlerine değinen Samsun İl Müftüsü Yard. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk ise orucun Müslüman’ın kendisini kötülüklere ve nefsi hastalıklara karşı kalkan vazifesi gördüğüne değindi. “Bu ayda Müslümanların yapması gereken ibadetlerin başında oruç gelir.’ diyen Yard. Doç. Dr. Öztürk, “Oruç, insanın kendisini bütün yanlışlıklara, kötülüklere ve nefsi hastalıklara karşı kendisini tutmasıdır. Kulağını gıybete, gözünü zinaya, ağzını küfre ve yalana, elini harama, ayağını harama, günaha yürümekten tutmasıdır. Bunun yanında Ramazan ayı insanın değiştiği aydır. Biz Ramazan’ı değil ama Ramazan bizi değiştirmelidir. Kötü alışkanlıklarımızı terk edeceğimiz, iyi olma yolunda ilerleyeceğimiz bir ay olmalıdır. O nedenle bu ayda yalan konuşmak, gıybet etmek, küs durmak olmaz.“ şeklinde konuştu.

“İFTAR SOFRALARINDA İHTİYAÇ SAHİBİ OLMALIDIR”

İftar sofralarında ihtiyaç sahiplerinin olmamasının Ramazan’ın ruhuna aykırı olduğunu hatırlatan Samsun İl Müftüsü, sözlerini şöyle sürdürdü: “İftar sofralarına fakir, köprü altlarında yatan, hastane köşelerinde, huzur evlerinde sahipsiz kalan, şehrin varoşlarında çöp toplayan insanlar davet edilmelidir. Yoksa ben sana geleyim sen bana gel demekle iftarlar hakkıyla eda edilmemiş oluyor. Bu Ramazan’ın ruhuna da uygun değildir. İftar çadırları otellerden daha makbuldür. İftar çadırlarında şarkı türkülü programlar yapmak, cemaati teravihten alıkoymak doğru değil.’

Cihan

Dünyanız Nurlansın.

Exit mobile version