Etiket arşivi: abdulkadir haktanır

Yalvarırım Allah’ıma

Teslim oldum  Yaradan’ıma,

Çok yalvarırım  Allah’ıma,

Bu fakir teslim oldum Sana,

Rabbim Sen beni al hıfzına. Amin…

 

Taş yapabilirdin yapmadın,

Cansız zerrattan insan yaptın,

Beni Nurculara Sen kattın,

Davamda, sadık varayım Sana. Amin…

 

İyilikleri veren Sensin,

İç ve dışımızı görensin,

Günahkârlığımı bilensin,

Gaffarsın af et Allahım. Amin…

 

Bir fitneli devri yaşarız,

Bazen vasat bazen taşarız,

Sevaplara koşmaz kaçarız,

Sen sevaplara koştur bizi. Amin…

 

Bizi makbul varlık yrattın,

Dünyaya imtihana attın,

Önümüze üç düşman kattın,

Onlara bizi galip  eyle. Amin…

 

Şeytan ve nefis hücumdalar,

Birde çok şer insi şeytanlar,

Gaye ateşte yaktırsınlar,

Rabbim bizi koru onlardan. Amin…

 

Madem ki bizler ümit varız,

Bizlere erişir Hıfzınız,

Rabbim bizi kapmasın hırsız,

Ancak Sende dır ümidimiz. Amin…

 Bizi çok şerefli yarattın,

 Elgaffar’ı yardıma kattın,

Onunla çoğalır Hatırın,

Bizi ümitsiz bırakma Rabbim. Amin, Sümme Amin…

 

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Besmelenin Sırrını Bu Hadisede Görelim

Saliha bir hanımın cahil ve münafık bir kocası varmış. Bu kadın Bismillahirrahmanirrahim demeden hiçbir iş başlamazmış. Kocası hanımın bu halına kızarak zavallı hanımcağıza yapmadığı zül umu bırakmamış. O Saliha kadın ise kocasının yaptıklarına sabredermiş, ve ıslah olması için  devamlı Allaha dua ederek yalvarırmış.

Kocası başkalarına açıkça söyleyemediği inkârcılığı, çirkinliği yaptığı ile açıkça ortaya çıkıyor.

Bir gün kadına iyice öfkelenmiş. Hanımına daha fazla eziyet  vermek için bir bahane arar ve kendi kendine der. Şuna bir oyun yapayım de görsün onu kim kurtaracak? Kendi kendine söyleniyor. Hanımını çağırdı ve bir kese altın ona verir. Bunu iyice sakla diye sıkı sıkı tenbih eder. Hanım da keseyi alarak gider yatak odasında besmele çekerek sandığı açar ve tekrar besmele çeker sandığın bir yerinde onu yerleştirir. Bunu da kocası nereye koyduğunu gizlice iyi takip eder. Birkaç gün geçtikten sonra, geceleyin, karısı uyurken adam kalkar keseyi alır. Kesedeki altınları boşaltarak keseyi bahçedeki kuyuya atar.

Aradan çok geçmeden adam hanımını çağırıp altınla dolu keseyi ister. “Sana verdiğim altınları getir bakalım” diyor. Hanım hemen yatak odasına koşarak gider. Hanım Bismillahirrahmanirrahim diyerek sandığın kapağını açtı. Kocası da yetişti, fakat ikisi de şaşırdılar. Kocası şaşkınlıktan dona kaldı. Çünkü kuyuya attığı keseyi hanımın elinde ıslak görünce hanımda kocası da  şaşırdılar. Kocası yaptığı hileyi biliyordu ama zavallı hanım keseden su damlayınca çok şaşırdı. Onunla beraber kuru sandık içerisinde sırıl sıklam olan keseye hayret etti sebebini bilemiyordu.

Allah besmele hürmetine hanımı mahcup olmaktan kurtardı. Adam bunu görünce şaşırdı ve hanımından özür dileyerek dedi. Hanım hakkını helal et sana çok zulmettim. Ondan sonra adam istiğfar etti ve ibadetlerine devam eden biri oldu. O günden sonra adam dua ve yakarışlarında şöyle derdi: “Ya Rabbi bana böyle bir hanımla evlenmeye nasip ettiğin için Sana ne kadar şükretsem azdır. Beni hakki ile şükredenlerden eyle diye duada bulunuyordu.”  Saliha hanım ise Şöyle dua ediyordu: “Ya Rabbi sana ne kadar şükretsem azdır kocamı ibadet edenlerden eyledin. Bana yaptığın bu iyiliğe karşı Sana şükürden âcizim de”

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

1-   “Besmele her kitabın anahtarıdır.” (Feyzu’l-Kadir,ııı,191)

2-   “Her mühim iş ki bismillah ile başlanmamıştır, bereketsizdir vesselam.” (Müsned 2/259)

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

İslamda Besmelenin Ehemmiyeti

Müslümanlık, amel yapmadan ben Müslüman değil miyim demekle olmadığı gibi, yalnız namaz kılmakla da olmaz. Müslüman bütün hayatında dininin vecibelerini yerine getirmekle mükelleftir. Bunun da en iyi örneği Peygamberimizin hayatını örnek alarak onu yaşamaya çalışmaktır, Bu hal Müslüman için en önemli husustur. O Mübareğin halını-duruşunu, Hareketini ve konuşmalarını örnek alarak, böylece biz Peygamberimizin a.s.m. ın  hayatından hisse alalım, Biz Onun hayatını yaşamaya çalışmamız lazımdır ki pişmanlık gününde az pişmanlıkla kurtulmuş olalım .

Çünkü Allah, Kur’anın yaşanılması lazım olan ahkâmını-hükümlerini Peygamberimizin hayatında cem etmiştir. Bizim kurtuluş çaremiz, Müslümanlığı yaşamamız için O Mübareğin hali ile, işi ile sözü ile yaptıklarını yapmamızla hedefe ulaşmış oluruz. Onun yemek yemesini, su içmesini, yatakta yatıp nasıl sağ tarafa mı sol tarafa mı,  yattığını, eve nasıl girip çıktığını, hatta tuvalete hangi ayakla girip hangisi ile  çıktığını öğrenip Onu taklit etmemiz icab eder.

Peygamberimiz aleyhissalatu vesselamı taklit etmemiz için başta her hayırlı yerlere ve faydalı işlere başlarken Besmele ile başladığını bilmemiz lazım, Müslüman için Sünneti tatbik etmenin başında Besmele gelir. Peygamberimiz a.s.m. yaşadığımız bu kötü zamanı kast ederek: “Men temesseke bi sünneti inde fesadi ümmeti felehu ecru mieti şehidin.” Buyuruyor. Yani: ( fesadi ümmet zamanında kim Sünneti seniye mi yaşamaya gayret ederse yüz şehid sevabını kazanır) Evet, bununla bu  zamanda Sünneti seniyeyi yerine getirmek bizim için çok mühim olduğunu öğreniyoruz. Besmele dedim, evet faydalı ve halal olan işlerde besmele çekmek çok mühimdir.

Fakat: Bir kimse haram olan bir işi besmele ile başlasa dinden çıkar kâfir olur. Mesela içki içen bardağı ağzına koyarken besmele çekse dinden çıkar kâfir olur.

Evet, Peygamberimizi a.s.m. taklit etmek için hayırlı her işi başlarken, yemek yemeye başlarken, su içmeye başlarken, değil yalınız su; herhangi başka meşrubatta olsa. Mesela: ayran, süt, çay, kahve, ve diğer meşrubatları da içmeye başlarken, Besmelesiz başlamamaya gayret edeceyiz. Çünkü Müslüman Besmele çekerken dinine bağlılığını göstermiş olur. “Bismillahirrahmanirrahim” demek (Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla) başlıyorum derken Allahın üç Büyük İsimlerini zikretmiş oluruz.

Rahmetli Hulusi Ağabeyin evinde ders yapmışlar desten sonra çay molası verilir. Çaylar gelince Rahmetli Hulusi ağabey, Kardeşlere: Kardeşler çayların ücretlerini unutmayın ha der. Herkes merak eder, Herkes kendi kendine: “Burada çayları parayla mı veriyorlarmış?” Derler. Sonra anlarlar ki: Müslümanlar su içerken Besmele çekerler, ama çay içerken Besmele çekmek hatırlarına gelmez de o sebepten Ağabey çayların ücretlerini unutmayın der.

Eve girip evden çıkarken Besmele çekeceyiz. Yemek yeyip karnımız doyurduğumuz zaman Elhamdülillah demek lazım olduğunu unutmamalıyız. Tuvalete girerken sol ayakla girip, sağ ayakla çıkmak Sünnet olduğunu hatırımızdan çıkarmayacağız.

Su içeceğiz su içme sünnetlerini bilip düşünerek suyu içtik mi hem hararetimizi gidereceğiz hem de sevap kazanacağız. Su içmekte 7 sünnet mevcut:

1-   Suyu Besmele ile içeceğiz.

2-   Suyu üç seferde içeceğiz.

3-   Suyu içerken suya üflemeyeceğiz.

4-   Suyu sağ elle içeceğiz.

5-   Suyu kapalı kapta içmeyeceğiz. Yani suyu görüp içeceğiz.

6-   Suyu başı açık içmeyeceğiz. Takkemiz yoksa başımıza elimizi koyacağız.

7-   En son Elhamdülillah deyip suyu bizim faydamıza yaratan Allaha şükredeceğiz.

Ekmek yemek sünnetleri: eğer masada yemeyip  yer de yersek.

1-   Besmeleyi asla unutmayacağız.

2-   Parmağımızla azcık tuz alıp, yani tuzla başlayacağız.

3-   Karnımız aç olmadan yemeyeceğiz.

4-   Sağ ayak üstüne oturup sol ayağımızı dikeceğiz.

5-   Önümüzden başlayıp yiyeceğiz.

6-   Misafirimizla yerken, önce biz başlayıp en son biz kalkacağız.

7-   Karnımızı fazla doyurmadan sofradan kalkacağız.

8-   Yerken vücudumuzda cansız yiyecekler nasıl canlanıyor. düşüneceğiz.

9-   Sonunda tuza batırıp son vermek.

10-         En son sofradan kalkarken Elhamdülillah deyip şükrümüzü unutmayacağız

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Benim Kardeşim (Şiir)

Allahın varlığına inanırsan?

Günde beş vakit namaz, kılıyorsan?

Ramazanda  orucunu, tutuyorsan?

Kalp ve gönülden, tebrikler sana…

 

Her şeyi var edeni, biliyorsan?

İşini besmeleyle, başlıyorsan?

Allaha bol bol şükür, ediyorsan?

Çok bahtiyarsın sen, ne mutlu sana…

 

Çıplak olan kızlara, bakmıyorsan?

Ağzına haram lokma, sokmuyorsan?

Yolsuzlarla arkadaş, olmuyorsan?

Çok Bahtiyarsın , ne mutlu sana…

 

Büyüklere hürmetkâr, oluyorsan?

Masumin zümresine, şefkat kârsan?

Öleceğini hiç unutmuyorsan?

Çok ça bahtiyarsın, ne mutlu sana…

 

Yaşadığın pis devri, tanıyorsan?

Ona göre uyanık yaşıyorsan?

Günahkârları, içten acıyorsan?

Senin gibi çok az, ne mutlu sana.

 

Halka işinle nasihat, edersen?

Eğer haklıya hakkını, versen?

Makbul bir hayat, ortaya sersen?

Çok kimseden tebrik, yağacak sana…

 

Ben iyiyim demekte, hiç fayda yok,

Çünkü öyle diyenlerin sayısı çok,

Halkın  övgüsüne, gözün ise tok,

O zaman tebrikler, yağacak sana.

 

Sen Nurdan hisse, alabiliyorsan?

Dershaneye sık,gidebiliyorsan?

Her gün biraz fazla, öğreniyorsan?

Alkışlar bu halle, ne mutlu sana…

 

Böylece, Rabbin rızasına erersin,

Ahrette Üstadı, görebilirsin,

Cennette tayeran, edebilirsin,

 Böylece bizlerden, tebrikler sana.

 

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.Org

Kul Ne Demektir? Kulluk Nasıl Olur? Kime “Kul”uz?

Acaba şu anda bizler gerçekten sadece Allah’a mı kulluk ediyoruz?

Acaba bizim hayatımızda başka Rablerimiz, başka efendilerimiz, başka mâbudlarımız yok mu?

Acaba şu anda tüm hayatımızda sadece Allah’ı mı dinliyoruz?

Acaba hayatımızın tümünde söz sahibi Allah mı?

Yoksa hayatımızın bazı bölümlerinde Allah’ı, öteki bölümlerinde başkalarını mı dinliyoruz?

Bu konuda sıhhatli bir karar verebilmek için ibâdet kavramını tanımamız gerekecektir. İbâdet, itaat demektir. İtaat etmek de bir varlığın arzularını yerine getirmek, tevâzu göstermek ve itiraz etmeksizin onun isteklerine boyun bükmek demektir. Bakın Şuarâ sûresinde Rabbimiz bu hususu şöyle anlatır. Firavun Allah’ın elçisi Hz Mûsâ’yı sorgulamaya başlayınca Hz. Mûsâ da ona şöyle diyordu:

Başıma kaktığın bu nîmet, İsrail oğullarını kendine kul ettiğinden ötürüdür” dedi.” (Şuarâ 22)

Evet âyet-i kerimeden anlıyoruz ki, Firavun İsrail oğullarını zorla kendi arzularına itaat ettirerek, onları kendisine kul köle edinmişti. Demek ki bir varlığın emirlerine itaat, ona kulluk mânâsına gelmektedir. Yine Mâide sûresinde de şöyle buyurulur;

Allah katında bundan daha kötü bir karşılığın bulunduğunu size haber vereyim mi” de, Allah kime lânet ve gazap ederse, kimlerden maymunlar, domuzlar ve tâğutlara kullar kılarsa, işte onlar yeri en kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır.” (Mâide 60)

Dikkat ediyor musunuz? Âyet-i kerimede Rabbimiz yeryüzünde en kötü, en şerli varlıkların özelliklerini sayarken “Ve Abedet tâ-ğut” buyuruyor. Yâni tâğutlara kulluk yapanlar, tâğutların, şeytanların kulu olanlar. Allah’tan başkalarının emirlerine itaat ederek, Allah’tan başkalarının yasalarını uygulayarak onlara kulluk yapanlar buyuruyor.

İmam Taberî tefsirinde tâğutu şöyle tarif eder: Allah’a isyan edip, Allah’a baş kaldırıp kendi arzu ve yasalarıyla insanlara hükmeden insan, şeytan, put ve her türlü sistem, her türlü otorite, her türlü kurum, her türlü hâkimiyet ve başkanlıktır.

Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız? ” deyip onları yalancı saydılar.” (Mü’minûn 47)

Mü’minûn sûresinin bu âyet-i kerimesinde de anlatıldığına göre; Rabbimiz, Hz Mûsâ ve kardeşi Harun’u, Firavun ve erkânına mûcizeleri ve apaçık delilleriyle göndermişti de onlar Allah’ın elçilerine karşı büyüklük tasladılar ve dediler ki;

Bu Mûsâ ve Harun’un milleti zaten şu anda bize kulluk yapıp dururlarken, biz onların Rabbi konumundayken kalkıp da bizim gibi iki insana mı iman edeceğiz? Onlar bize kul iken, onlar bizim egemenliğimiz altındayken, o toplumun, o köle toplumun iki üyesine iman edeceğiz ha? Bu olacak şey midir?” diyorlardı.

Bu konuda son olarak Yâsîn sûresinden de bir âyet okuyalım inşallah:

Ey insanoğulları! Ben size, şeytana ibâdet etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi? ” (Yâsîn 60,61)

Yâsîn sûresinin bu âyetinde de şeytana ibâdetten söz ediliyor. Rabbimiz diyor ki; “Ey kullarım! Ben size şeytana ibâdet etmeyin dememiş miydim?

Peki acaba şeytana nasıl ibâdet edilir? Biz biliyoruz ki yeryüzünde hiç kimse şeytana ibâdet etmez. Bütün insanlar tab’an, fıtraten ondan nefret ederler. Ama anlıyoruz ki burada kastedilen ibâdet, tapınma çok açıktır ki; ona itaat etmek demektir. Şeytana itaat etmek, onun sözünü dinlemek, fısıltılarına, vesveselerine kulak vermek, onun arzuları peşi sıra gitmek, onun istediği şekilde hareket etmek ve gösterdiği yolda yürümek demektir.

Öyleyse şu okuduğum âyetlerin tümünde anlatılan ibâdet, bu varlıklara secde etmek, bu varlıklara namaz kılmak demek değil; bu varlıkların arzularını yerine getirmek, bu varlıkların emirlerini dinlemek, bu varlıkların belirledikleri yasalar çerçevesinde hayatı düzenlemek, bu varlıkları hayatta söz sahibi kabul etmek demektir.

Demek ki; Allah’ın dışında hayata karışacak, yasa belirleyecek başka ilâhlar, başka rabler, başka efendiler belirleyip onların emirlerine itaat de ibâdettir.

İşte bizim bu duruma düşmemizi istemeyen, hayatımızın tümünde sadece kendisini dinlememizi, hayatımızın tümünde sadece kendisine kul olmamızı istiyor Rabbimiz…

Allah’ın Selamı, Bereketi, İstikameti Üzerimize Olsun…

Abdulkadir Haktanır

www.NurNet.Org