Etiket arşivi: abdulkadir haktanır

Nur Yüzlü Anam.. (Şiir)

Ey emsalsiz fedakâr şefkatli ana,

Canın pahasına sen, kıymazdın bana,

Elli yıl dul kaldın helal olsun sana,

Allah rahmet eder mü’mine kuluna.

 

Her zahmete katlanıp bizi büyüttün,

Ağlarken ninni çektin bizi uyuttun,

Evlatların için her şeyi unuttun,

Çok minnettarım sana nur yüzlü ana.

 

Ninemden muazzam bir terbiye aldın,

Âhirete gitti babam, sen dul kaldın,

Örnek hayatınla çevreye nam saldın,

Allah rahmet eylesin, her zaman sana.

 

Temizlik dersini sen herkese verdin,

Biz evlatlarını tertemiz gezdirdin,

Patavatsızları sen amma bezdirdin,

Senin evladınım ya ne mutlu bana..

 

Her tavrı sanki bir hayâ abidesi,

İşaretle konuşur çıkmazdı sesi,

Üstünde örtüsü, yüzünde peçesi,

Çok minnettarım sana cennetlik ana.

 

Tâvizsiz salihaydın, mümessil anam,

Tertip ve terbiyede noksansız tamam,

Güzel ahlâkla benim misilsiz hasnam,

Allah rahmet eylesin mahşerde sana.

 

Çok baba yetimlerle düşerken dize,

Kendin katlandın, bizi çıkardın düze,

Üç yetim terbiyesi kolay mı size?

Allah rahmet eylesin berzahta sana.

 

Sabır kahramanısın neler geçirdin,

Şefkatten perdeyi üstümüze gerdin,

Allaha giden yolu önümüze serdin,

Allah bol rahmet etsin nur yüzlü ana.

 

Ravza-i cinanlarda yaşayacaksın,

Sen,cennetlik babamla buluşacaksın,

Allah’ın  rahmetine kavuşacaksın,

Allah rahmet eylesin şefkatli ana.

 

Güzel ahlakım varsa, sendendir çoğu,

Öyle baktın bize ki, tatmadık yoğu,

Firdevste Allah sana verir bolluğu,

Allah rahmet eylesin, sırat’ta sana.

 

Yaşadın yaşattın İslâm ahlâkını,

Kadınlığa örnektin verdin hakkını,

Allah’ım verecektir karşılığını,

Allah rahmet eylesin emsalsiz ana.

 

Çocuk terbiyesinde, seni anarlar,

Sana gıpta ederek durmaz ararlar,

Örnek marifetini bir bir sayarlar,

Allah rahmet eylesin cennetlik ana.

 

Bir asırlık ömrün idi, mahz-ı fazilet.

Bütün analara, sen örnektin evet.

Geçirdiğin hayatın tümü marifet,

Biz de Allah yolundayız sen rahat et.

Çok minnettarım sana nur yüzü ana.

Allah rahmet eylesin cennette sana.

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.Org / www.AlbNur.com

Anne Sıfatı ile Mücehhez Kız Kardeşim!

basortusuEy şehid dedenin torunu bacım! Dikkatli ol. İç ve dış düşmanlar senin şerefini ayak altına alıp çiğnemesinler. Bu kısacık hayatın zehirli bal hükmünde ki geçici lezzetlerine aldanıp, Allah tarafından sana va’d edilen cennette ki ebedi mutluluğunuzu kaybetmeyin. Bunuda ilave edeyim:

Yeni evlenen çiftlerin dini nikâhını yapan hoca dese ki: (Şahitlerin huzurunda ben bu çiftleri ömürlerinin sonuna kadar beraber yaşamaları için nikâh ediyorum.) O nikâh kabul olmaz. Çünkü evlenenler, şu kısacık dünya hayatı için değil de, ebedi hayat olan ahret  hayatında, cennette mutlu yaşamak için evlenirler. Evet, hanımlar insanlığın yalnız yarısı değil, onlar insanlığın annesidir. Fakat ne yazık ki, kötü sistemler onları evin içişleri bakanlığından düşürüp, bir ticaret metaı ve reklam aracı yaptılar.

Feminizim erkek ve hanım arasında eşitlit kanunu getirdi. Anlatın bana: O iki cins eşit olabilirmi mademki eşitmişler, niye hanımları da askere almıyorlar. Niye hanım hassas, nazik bir varlık olduğunu bilmezlikten geliyorlar. Ne yazık ki zavallı hanım kardeşlere hak vermek şöyle dursun, onların mevcut haklarını de ellerinden aldılar.

Üstadın dediği gibi:  “Hanımların asıl vazifesi nesli çoğaltmaktır.” Öyle olduğu halde, anlatın bana fazla demiyorum, me’mure olmuş çalışan kaç tane hanımın 5 evladı var? O zavallıları çalıştıkları işlerinin zahmetinden ötürü bir veya iki evlattan fazla evlada sahip olamıyorlar. Kolaymı kardeşim hem bütün gün elin işinde çalışsın hem de evlat büyütsün.  Zavallı hanım işten yorgun geliyor, bir taraftan beyi yemek istiyor, öte yandan evladı annesini özlemiş ağlıyor. Pedagoglar diyorlar: Çocuk, terbiyesini %80 annesinden alır. Çocuk yuvasında büyüyen yavrulardan nasıl bir terbiye bekliyoruz. Gizli kamerayla çekilen bir çocuk yuvasındaki hadıse: Çocun annesi içn ağlıyor, bakıcı bir tokat atıp çocuk yine susmuyor. Sonra biraz uyuşturucu çocuğun ağzına sürüyor uyuyor. Böyle olmasada çocuk yuvasında yavrular nasıl terbiye aldıklarını öğrenmemiz için mahkemelerde 100 binlerce boşanma dosyasından cevabını alabiliriz.

Biz bu yazılarımızda Allahın (c.c) ve Allah tarafında gönderilen Peygamberimizin (a.s.m.) ortaya serdiği ölçüleri nazara alarak yazıyoruz. Bu dalda felsefe geçmez “Sadırdan (gögüsten) degil satırdan” anlatacağız. “Bana göre bu böyledir” demek, o cahillerin sözüdür.

Zaruri ihtiyaç olunca hanım vücudunun öteki taraflarını örtüp,  bu düşünce ile baş açık gezebilir: Aşkla şevkle, kendine: Ah! Allahım ne zaman bana  nasip edecek Allahıma isyan etmekten kurtulup başımı örteyim  diyerek  çalışabilir. Fakat, başı açık gezen kız, başörtüsü bir şey değildir dedi mi dinden çıkıp bir gavur kızı olduğunu bilmelidir. Siz anlatın bana, çalışan hanımların 100 de kaçı zaruretten çalışıyor? Zaruretten çalışanlar % 10 nunu geçmez. Peki ötekiler ne için çalışıyor? Ya para kazanıp beyine kafa tutmak için. Veya beyin zoru ile çalışır.

Unutmayalım ki, Allah bu dünyada insan neslini çoğaltmak için, erkek ve hanıma birleşme şevki vermiş bu durumda olan kadın ve erkek nasıl günaha girmeden beraber çalışabilirler? Veya bölük çağına giren kız ve erkekler günaha girmeden nasıl beraber okuyabilirler? Kızlar ayrı yerde hanım öğretmenlerden ders almak, erkekler kendi cinsi olan öğretmenlerden ayrı yerde ders alma durumuna daha kavuşamadığımıza göre. “İlim kadın ve erkeğe farzdır” ibaresinden maksat dini bilgilerdir.

Bakın Üstadımız nasıl fenni ispatı takip ediyor: “Sokakta ki tesettürsüzlük neticesinde, Müslümanlarda  unutkanlık  oluyor. Çünkü Müslüman erkek haramlara bakmak neticesinde, evine geldikten sonra kendi helalı ile zaruretten fazla birleşiyor bu sebebten beyinde zafiyet oluyor” Ve bu sebepten Pergamberimiz a.s.m “Ahır zamanda hafızların göğsünden Kur’an çıkacak” buyurmuş.

Evet, bu devirde hanım ve kızın tesettürüne dikkatli olabilen babalara barekâllah. Çevreye uymadan bu dini hassasiyeti gösteren anne  va baba olan kardeşlerim çok tebrikler hak ederler. Bazı gafil anne ve babalar:“Var vakit daha gençtir yaşlandımı örtünsün” Bu gafil ahmaklara cevabımız yaşlanınca çıplak gezsin, ona kim şehvet nazari ile bakacak ki. Zaten yaşlanmış hanımlardan ancak vicdanı bozuk olanlar tesettüre bürünmez. Ötekiler ölümden çok korktuğu için sağlam örtünürler.

Bu sebepten Hadisi şerifte “Aleyküm bi dinil acaiz” ( Aceze hanımların dindarlığı gibi dindar olun) buyurması manidardır. Bu sebepten Ağabeylerimiz bu şartlada, hanım kızlarımızı üniversitede okutmayı müsaade etmiyorlar. Unutmayalım ki: Âlemi İslam da dertlerin en büyüğü açık saçıklıktır. Bu itibarla Müslüman anne babanın en zor ve en mühim işi çocuklarını bilhassa kızlarını eğitirken, onları Müslümana yakışır olarak yetiştirip, cehenneme birer odun parçası yapmamaktır.

Hz Ömerin r.a.hın bir hadise si ile yazıma son veriyorum: Bir Gün Hz Ömer Peygamberimize a.s.m. gelip Ya Resulullah aklıma bir şey gelince kıs kıs gülüyorum başka bir şey gelince kendimi tutamıyorum ağlıyorum. Güldüğümün sebebi: Annem veya hanım hamurdan put yaparlardı, biz onlara tapardık, herhangi yolculuğumuzda onları yanımıza alarak onlardan ümit beklerdik, karnımız acıktığı zaman onları yerdik.

Ağladığımın sebebini de şöyle anlatayım: İmansiz olduğum o cahiliyet devrinde, kız babası olmak ayıp olduğu için, 10 yaşında bir kızım vardı. Bir gün onu annesine yıkattırıp saçını taradıktan sonra çölde gümmek için ben kızı aldım çölde ona çukur kazarken sakalım tozlanıyordu. Kızım, babamın sakalı tozlanmış sakalımı silmeye çalışiyordu. Ben hiç acımadan kızı alıp çukura gümdüm. Bu aklıma geldimi, kendimi tutamıyorum ağlıyorum.

Peygamberimizin a.s.m. cevabı şöyle olmuş: Müslüman daha iman etmeden önce yaptığı günahlar af olur. Yani o günahlar senden silinmiştir. Kızda, masum günahsız olduğu için oda cennete gidecektir inşallah. Fakat gelecek bir zaman! (Bizim yaşadığımız zamanı kast ederek.) Anne baba (ahiretlerini düşünmeden) gece gün evlatlarının maddi rahatlıklarını temin etmek içi  koşacaklar. Aman evi olsun, parası olsun, bahçesi olsun şusu olsun busu olsun diye koşacaklar. Asıl evlat katili onlar olacaklar buyurmuş!…

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Zavallı Analar! (Şiir)

Analar kadar saygıya layık kişi kimdir,

Onların elini hürmetle öperim bildir,

Anaya isyan edeni insanlıktan sildir,

Rabbim bu validelerin acısını dindir.

 

Zavallı annelerin haklarını çaldılar,

Onlar huzursuz, bir huzur evinde kaldılar,

Evlatları ellerinden her şeyi aldılar,

Bu hayırsız evlatları insanlıktan sildir.

 

Zavallı anne kulübede, oğlu yazlıkta,

Evladı gümüş tabakta yer, annesi tasta,

Bu vaziyet, zavallıları etmez mi hasta?

Istırap dolu anne, yüklü hamal gibidir.

 

Ana! Sen miydin yavrunu karnında taşıyan?

Sen misin onun için gözlerini yaşartan?

Aman evladım ağlamasın, uykunu bozan,

Anneyi üzen evladın aklı yok delidir.

 

Şefkatlim! Sinene bastığın evlâdın var ya,

Ninni söylerken çektiğini dizerdin saya,

Göğsünden çekmezdin evladını tâ ki doya,

Anne evladına canını acımayan biridir.

 

Ana! Değil miydin sen âilenin temel taşı?

Dahiliyede sen değil miydin işin başı?

Ne yazık çocuğuna yaptılar kötü aşı,

Bundan, evladın sana şaşı bakan biridir.

 

Şefkatli ana! Sakın üzülme hepsi geçer,

Muhakkak gelir gün oğlun ektiğini biçer,

Hiç şüphesiz evladın da bu dünyadan göçer,

Rabbimiz oğlundan hakkını alan biridir.

 

Anneyle babaya isyan eden bu evlatlar,

Hiç başka değil insan bozması canavarlar,

Onlara bu alemde yağacak buzlu karlar,

Ahirette ağlayacak ta kendileri.

 

Şefkat kahramanı valide ne oldu sana,

Sen bunu beklemiyordun biliyorum ama,

Ümidin kesme Allahın sahip çıkar sana,

Zavallı evlat sanıyor ki ölmeyen biridir.

 

Abdülkadir HAKTANIR

Ölümden Korkarım! (Şiir)

Sen miydin abla Fatımayı yetim bırakan?

Sen miydin  Âişe valideyi dul bırakan?

Sen misin birçok kapıyı kapatıp çakan?

Allahım beni af ederek canımı al Sen.

 

Ey muvahhiş görünen kara peçeli ölüm!

Adım adım geliyorsun hep iki üç bölüm,

Tatlı günlerimde bile seni düşünürüm,

Rabbim akyüz le bu hayattanbeni kurtar Sen.

 

Ölüm! Canımı almaya gelirken  güler gel,

Bana hırçınlıkla değil güler yüzle ver el,

Sakın gelme korkunç yüzle, yüzün olsun güzel,

Güzel Rabbim son demimde bana sahip çık Sen.

  

Allah’ım! Kalan günlerimi ettirme heder,

Tükenmez  rahmetini benim önüme ser,

Ruhumu incitmesin Azrail’e, emir ver,

Mümine cennet gibi bir hayat va’d ettin Sen.

 

Allah’ım şahadeti sen unutturma bana,

Ölüm şerbetini ben içeyim kana kana,

Bütün zerratımla benim yakînim var Sana,

Uyanık yaşamak için ikaz eden sin Sen.

 

Günahsız değilim ama, inkâra sapmadım,

Dinsizlerle yaşadım onlar gibi yapmadım,

Dünya rahatlığı için dinimi satmadım,

Dünyada ukbayı unutmadan, beni al Sen.

 

Ey ölüm! Rabbime kavuşmak için sen varsın,

Sen müminler için zarar değil, büyük kârsın,

Zindandan kurtarmak için sen can ciğer yarsın,

Rabbim son nefeste rahmetle bana yetiş Sen.

 

Ya Rab! Sonuna dek beni yolundan ayırma,

Şeytana uydurarak ayağımı kaydırma,

Çok şükür Nurlu yola girdim bundan caydırma

Şeytanı laine uymamaya yardım et Sen .

 

Ya Rab! Nur-u Kur’an okur iken öleyim ben,

Rızanı tahsil yolundayken can versin bu ten,

Hayatımda bütün hayırlar geliyor Senden,

Rabbim Hıfzu emanına  bendenizi al Sen.

Ölüm günü için bu günden hazırlık lazım,

Oraya pak gitmeğe acıları yap hazım,

İmanlı ölmek isterim, şahittir bu yazım,

Nurlardan alınan imanla öleyim Rabbim. 

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.Org / www.AlbNur.com

Nedir Sonu Olmayan Ebedi Hayat?

İmanlının kârı ile imansız kimsenin zararını aşağıda anlatmaya çalışacağız.

İmansızlar inanmayabilirler. Ama kesin olarak insan, sonsuz bir hayata namzettir. Ölümden sonraki hayatta, İmanla ameli birleştirenin yeri, sonsuz bir cennet olduğu gibi, imansızın ve inanıp da amel ile Müslümanlığını ispat etmeyen, ibadetlere yanaşmayanın da yeri, ebedi bir hayatta cehennem azabını çekmektir. Ebedi hayat ne demek olduğunu az da olsa anlamamız için bir misal arz edeyim:

Ağırlık kilo ile, uzunluğu metre ile, sıvı maddeler litre ile, deniz yüzeyini mil ile, uzayda ki boşluk ise ışık yılı ile ölçülür. Güneşin ışığı bize 8 dakikada gelir. Dünyamızın güneşten uzaklığı ise: 148.000.000  kilometredir.

Şimdi 8 dakikalık mesafe bu kadar olursa, onun saati, günü, ayı, acaba ışık yılı kaç kilometre olur,Yani bir ışık yılının mesafesi rakam ile tarifi mümkün değildir! Sızıntı dergisinin ifadesine göre “Yalınız saman yolu galaksisinin bir ucundan diğer ucuna ulaşmak için 90 bin ışık yılı mevcuttur” fezada milyarlarca galaksi mevcuttur.

Şimdi! Bütün bu feza boşluğunu buğday taneleri ile doldursak, bu buğday tanelerinden bir tavuk her gün değil, senede bir tane alsa Bu buğdaylar mı biter, yoksa ebedi hayat mı biter?!!! Evet kardeşler Buğday tanelerinin bitmesi, çok fazla uzar fakat gelir gün buğday taneleri biter, ama ebedi hayat hiç bir zaman bitmez. Yani insanlar için hazırlanan cennet hayatı de, Allah korusun cehennem hayatı de hiçbir zaman bitmez.

Evet toprağı şehit kanıyla yoğrulan bu memlekette yaşayıp, Allaha ve ahiret gününe inanmayanlar bulunuyor ve bir kısmı İbadete hiç yanaşmayıp Müslüman geçinen benim erkek ve hanımların hallerine çok acıyorum. Onlara acıdığım için, 76 yaşında olduğum bu yaşta belki onlardan hangisinin kurtulmasına sebep olurum diye, onlara ara sıra e-mail ve slaytlar gönderiyorum. Gönderdiklerimden biri çok mühim olan bu yazımdır:

Allah’ın rahmet ve lutfu ile cennete girebilenler iki kazanç temin ederle ki:

1- Cehennem gibi şiddetli bir azaptan kurtulabilmiş olurlar. Ki cehennemin en hafif azabı, ayağın altına bir kor ateş konulur, şiddetinden beynin lok lok diye ses çıkararak kaynar.

2- Allah’ın varlığına inanıp inandığını işi ile ispat etmeye gayret eden, Mü’min ve Mü’mineye Allah kendi lutfu ile ihsan edeceği cennet gibi bir mutluluk ki: Faydasının derecesini ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, orada lezzetlerin çeşitleri ile lezzetlenip mutlu bir vaziyette olacaklar. Orada yokluk yok, hastalık yok, huri kızları ve hizmetkârlar çok. Uzakakta bir meyveli ağaç görsen onun meyvesini yemeye arzu ettiğin zaman meyve ağacı sana meyveyi getirir , buyurun der. Sen meyveyi dalından koparır koparmaz, hemen onun yerine başka meyve olur, senin bu meyveler biterse ondan mahrum kalırım endişeni kafandan silmek için Allahın Rahmeti orada öyle tecelli eder. Oradaki hareket ise “ruh hiffetinde ve kuvvetinde hayal sur’a tında” olacaktır.

Cehennemlikler de iki büyük zarar görmüş olurlar:

1- Cennet gibi mutluluğunun tarifi mümkün olmayan bir zenginliği kaybederler.

2- Cehennem gibi acısının sonu olmayan bir azabı hak etmiş olurlar.

Şimdi bu zararları hak eden imansızlar, ve imanını ibadeti ile ispat etmeyen erkek ve hanım kardeşlerim. Yukarıda saydığım acıları erkekler kendileri düşünsünler. Her ne kadar Türkiye mizde Dini yaşama serbestiyeti günden güne ilerliyor. Onunla beraber ben Layık devletlerin fazla istismarına uğrayan hanımlarla konuşacağım: Ah benim hanım kardeşlerim kökü batıda olan Laik sistem sizleri çok kötü kullanıyor, sizleri ticaret ve reklam malı yapmış! Benim kız kardeşim! Bu azabı nazara almadan, Namazını kılmaz, arkadaşları gülmesin diye vücudunu ve başını örtemezsin. Hey gaflete boğulup aihret hayatını veresiye görüp akıllı geçinen kardeşlerim! Madem ki hiç kimse sizden 10 lira yerine 100 lira alamıyor demek aptal değilsiniz, demek kafanız çalışıyor. Kafanız çalıştığı halde nasıl kıyafetinizle Bulgar govurunun hanımına benzemeye tenezzül ediyorsunuz. Deneyin bakalım bir Bulgar gavurun hanımına İslam tesettürünü giydire bilir misiniz? Asla. Sizin açık saçıklığınızın günahı, yalınız şahsınıza ait günah değil, 1 km lık yolda kaç erkek size şehvet nazari ile baktı ise? Onların bütünü kadar sizde günah kazandılar. Çünkü sebep sizsiniz.

Aman kardeşlerim! Ne olur bir an önce Yaptıklarınıza pişman olup Allah’ın emirlerini yerine getirmeye çalışın. Yoksa inanın ki ister istemez ölümle gideceğiniz o ahret pişmanlığı çok acıdır.

Sizi çok seven, bazen halinize ağlayan kardeşiniz.

Abdülkadir Haktanır