Etiket arşivi: Hadis-i Şerif

Kardeşlik Ahlakı

Bu yıl gerçekleştirilecek Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin ana temasını “Kardeşlik Hukuku ve Kardeşlik Ahlâkı” olarak belirleyen Diyanet İşleri Başkanlığı, konu ile ilgili bir de internet sitesi hazırladı.

“Kardeşlik Ahlakı” isimli yayına başlayan sitede, “kardeşlik” konusu ile ilgili ayet ve hadislerin yanı sıra şiirler, hikâyeler, makaleler, hat yazıları, özlü sözler, hutbeler ve örnek vaazlar da yer alıyor.

Sitede, Diyanet İşleri Başkanlığının Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde hazırlattığı afişler, tanıtım filmleri ve TV reklamları da bulunuyor.

Bizlerde sizler için siteden Hadis-i Şerifleri toparlayıp sunduk. Sizlerde siteye girip istifade edebilirsiniz…

Sizden biriniz kendisi için sevdiğini mü’min kardeşi için sevmedikçe gerçek mü’min olamaz.” (Buhârî, “Îmân”, 7; Müslim, “Îmân”, 71, Tirmizî, “Sıfatü’l-Kıyâme”, 59.)

Müslüman müslümanın karde­şidir. Ona zulmetmez; onu yardımsız bırakmaz; onu tahkir etmez. Üç defa kalbine işaret ederek Takva şuradadır. Müslüman kardeşini hakir görmesi kişiye kötülük olarak yeter. Her müslümanın namusu, kanı, malı ve onuru müslümana haramdır.” (Müslim, “Birr”, 32)

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (zalimlere de) teslim etmez. Kim, din kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir…” (Buhârî, “Mezâlim”, 3; “İkrah”,7; Müslim, “Birr”, 58;Tirmizî, “Hudud”,3.)

Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter…” (Buhârî, “Mezâlim”, 3; Müslim, “Birr”, 58.)

Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir.” (Müslim, “Birr”,26; Ayrıca bkz. Buhârî, “Edeb”, 57, 62; Ebu Davud, “Edeb”, 47; tirmizî, “Birr ve Sıla”,21.)

Müminler birbirini sevmede, birbirlerine karşı sevgi ve merhamet göstermede tek bir beden gibidir. O bedenin bir organı acı çektiği zaman, bedenin diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateş çekerler.” (İbn Hanbel, IV, 271; Buhârî, “Edeb”, 27; Müslim, “Birr”, 66.)

Zandan sakının. Zira zan sözün en yalan olanıdır. İnsanların özel hallerini araştırmayın, konuşmalarını dinlemeye çalışmayın, birbirinizin alışverişini kızıştırmayın, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeşler olun.” (Buhârî, “Edeb”,58; Nikah”,46)

Her iyilik bir sadakadır. Kardeşini güler yüzle karşılaman, kovandan ihtiyacı olan bir şeyi kardeşinin kovasna boşaltman da bu tür iyiliklerdendir.” (Tirmizi, “Birr”, 45)

Din kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa hiçbir iyiliği küçük görme!” (Müslim, “Birr”, 144)

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: «Cennetin kapıları, Pazartesi ve Perşembe günleri açılır. Din kardeşi ile arasında düşmanlık olan kimse hariç Allah’a hiç bir şeyi eş koşmayan her kul bağışlanır. “Bu iki kişiyi aralarında anlaşıncaya kadar bekletiniz, barışıncaya kadar bekletiniz! denilir.» (Muvatta, “Husnu’l-Hulk”,4; Müslim, “Birr “, 35; Tirmizi,” Birr”, 76; Ebu Davud, “Edeb”, 47.)

Ebü’d-Derdâ (r.a.)Resûlullah (sav)’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

Kim gıyabında bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” (Müslim, “Zikir”, 86. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, “Vitir”, 29.)

Müslüman, hasta kardeşini ziyaret ettiğinde dönünceye dek cennet bahçelerinde demektir.” (Müslim, “Birr”, 41; Tirmizî, “Cenâiz”, 2)

Ebû Kerîme Mikdâd İbni Ma’dîkerib radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.s.)şöyle buyurdu: “Din kardeşini seven kişi, ona sevdiğini bildirsin!” (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 113 ; Tirmizî, “Zühd”, 53)

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayın!” (Ahmed b.Hanbel, II,478. Müslim,” Îmân”, 93-94. Ayrıca bk. Tirmizî, “Et’ime”, 45, “Kıyamet”, 56; İbni Mâce, “Mukaddime”, 9, “Edeb”, 11)

….Kul din kardeşine yardımcı olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur…” (Ahmed b. Hanbel, II,252; Müslim, “Zikir”, 38; İbn Mâce, “Sunne”, 17; Tirmizi, “Hudud”, 3)

Ahmet Can / NurNet.Org

Hayra anahtar, şerre kilit olunuz

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, her Cuma olduğu gibi bugün de twitterdaki takipçileriyle Hz. Peygamberin hikmetli sözlerini paylaşma geleneğini sürdürdü.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in bugün şu hadisi şerifi paylaştı:

Sevgili Peygamberimiz (SAS) buyuruyor ki: Hayra anahtar şerre kilit olunuz. Ne mutlu o kimselere ki hayra anahtar, şerre kilit olurlar. Yazıklar olsun o kimselere ki şerre anahtar, hayra kilit olurlar.

Boş vakitlerinizin değerini düşündünüz mü?

Kesin olan gerçek odur ki, boşa harcadığımız vaktimiz, tüm nakdimizi versek de geriye getiremeyeceğimiz değerimizdir.

Boşa harcanan vakit, kibrit çalıp yakılan kağıt parçası gibi uçup havaya gitmiştir. Artık vaktini boşa harcayan kimseye düşen şey sadece pişmanlık, sadece üzüntü ve hatta vaktin gerçek değerini biliyorsa derin bir vicdan azabı çekmektir. Neler yapılıp neler kazanılmazdı ki o boşa harcanan vakitte?

Gel gör ki, insan bir bakıma nisyan kelimesinden alınma derler. Yani unutkanlık, ihmal ve ilgisizlik vardır onun yapısında. Nakitten de kıymetli olan vaktini bazen kolayca boşa harcar da hiç de titremez, üzüntü duymaz.

Halbuki büyük zatların vakitlerini değerlendirme konusunda gösterdikleri titizlik ve dikkatleri bizleri düşündürmektedir. Demek ki büyükler, kazandıkları ilim ve irfanı, vakit değerlendirmede gösterdikleri titizlikle elde etmekteler..

İsterseniz iki büyük müçtehidimiz İmam-ı Şafii ile İmam-ı Malik’ten örneklerle bakalım vakit değerlendirmede gösterdikleri dikkat ve titizliklerine..

İmam-ı Şafii Hazretleri, bir ara Mekke’den kalkıp Medine’ye İmam-ı Malik Hazretleri’ni ziyarete gider. Sıhhatli hadisleri Muvatta’ında toplayan büyük müçtehidi yerinde ziyaret etmek ister. Medine’ye gelip de kapısında görüşmek için izin isteyince gelen cevap düşündürücü olur:

Bir müşkülünüz varsa sorun, cevabı verilsin. Yoksa imamın görüşme günü değil, boş vakti yoktur!

Mekke valisinden bir mektup getirdiğini söylemesi üzerine dışarıya çıkıp bir iskemle üzerine oturan İmam-ı Malik Hazretleri, genç misafirin uzattığı mektubu okurken: Bu mektubu size getiren Muhammed bin İdris eş Şafii genç alimlerimizdendir.. cümlesine gelince, hemen ayağa kalkan İmam Hazretleri:

-Sübhanellah, der, Resulüllah’ın bayrağını dalgalandıran zat da mı bizimle görüşmek için araya vasıta koyacak? Hemen kucakladığı genç imamı alıp odasına bundan sonra götürür, İmam-ı Şafii’ye ancak bundan sonra vakit ayırır.

Genç imam, büyük müçtehidin vaktini böylesine dikkatli ve titiz şekilde kullanmasına hiç şaşırmaz. Çünkü kendisi de Mekke’den Medine’ye doğru yola çıktığında arkadaşlarından hemen geriye kalarak Kur’an-ı Kerim’in hatmine başlar, Medine’ye gelinceye kadar da yol boyunca tam 16 tane hatim okumaya muvaffak olur, yolda geçen vaktini bile boşa harcamaktan böylesine bir dikkatle kaçınır, hem yol yürür hem de hatim okuyarak nakitten de kıymetli vaktini değerlendirmiş olur. Ancak İmam-ı Malik, odasına alıp vakit ayırdığı genç misafirine hemen teklifini yapar:

Hazırladığım şu hadis kitabı Muvatta’yı bir okuyayım da dinle, böylece vaktimizi de değerlendirmiş olalım!

Genç imamın cevabı ise ondan geride değildir:

– Efendim der, siz zahmet buyurmayın, ben okuyayım da siz dinleyin. Ben değerli kitabınız Muvatta’ı Mekke’de iken ezberleyip de gelmiştim huzurunuza! Ve İmam-ı Şafii, müellifinin huzurunda kitabını ezbere okur, böylece o da vaktini tam değerlendirerek ezberlediklerini kitabın sahibine kontrol ettirmiş olur.

Evet, onlar nakitten de kıymetli buldukları vakitlerini işte böyle değerlendirmiş, değil bir iki saat, belki bir iki dakikayı bile boşa geçirmekten titremişler, sonunda da ilim irfan yolunda erişilmez yüceliklere böyle ulaşmışlardır..

Vakit değerlendirmede Efendimiz (sas)’in şu ikazı düşündürücü olmuştur:

İnsanlar iki nimetin kıymetini bilmekte aldanmışlardır. Biri, sıhhatleri, ikincisi de boş vakitleridir!

Evet bu bir gerçektir. Ne sıhhatli günlerimizin değerini tam takdir ediyoruz ne de boş vakitlerimizin kıymetini tam idrak edebiliyoruz..

Bundan dolayı Basra’nın büyük velisi Hasan-ı Basri Hazretleri boş vakitleri değerlendirme konusunda uyarıda bulunarak demiş ki:

Ben sahabeden öyle zatlara eriştim ki, onlar sizin paranızı boşa harcamaktan çekindiğinizden çok fazla, vakitlerini boşa harcamaktan çekiniyorlardı!

Televizyon karşısında tükettiğimiz vakitlerimize bilmem siz ne dersiniz?

Ahmed Şahin

Kur’an’ın kalbi..

Günün Ayet-i Kerime meali…

Bismillahirrahmanirrahim

“Ey iman edenler! Sizden hiçbir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin. Ne mâlum? Belki alay edilenler edenlerden daha hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Belki de alay edilenler edenlerden daha hayırlıdır. Birbirinizi, (daha doğrusu kendilerinizi) karalamayın. Birbirinize kötü lakaplar takmayın. İman ettikten sonra insanın adının kötüye çıkması, fâsık damgası yemesi ne fena bir şeydir! Kim tövbe etmezse işte onlar tam zalim kimselerdir.”

Hucurat Suresi 11. Ayetin Meali

……….

Günün Hadis-i Şerif’i…

Hz. Enes Radiyallahu Anh anlatıyor: Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vessellem) buyurdu ki:

Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’an’ın kalbi de Yâ-sîn’dir. Kim bu sureyi okursa, Cenâb-ı Hakk, bu okuması sebebiyle kendisine, Kur’an-ı Kerim’i -Yâ-Sîn hariç- on kere okumuş sevabı verir.

(Tirmizi, Sevâbu’l-Kur’an 7)

.…….

Risale-i Nur’dan;

Demek, insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül(mükemmelleşme, olgunlaşma) etmek için gelmiştir.

Mahiyet ve istidat itibarıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu marifetullahtır(Allah’ı tanıma ve bilme) ve onun üssü’l-esası da iman-ı billâhtır.

 [Sözler’den]

.…….

Cevşen’den ;

12-

Ey gaybları bilen,
Ey günahları bağışlayan,
Ey ayıpları örten,
Ey sıkıntıları kaldıran,
Ey kalpleri değiştiren,
Ey kalpleri süsleyen,
Ey kalpleri nurlandıran,
Ey kalplerin tabibi,
Ey kalplerin sevgilisi,
Ey kalplerin dostu,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,
Senden başka İlah yok ki bize imdat etsin.
Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.

www.NurNet.Org

İnsanlar bugün iki grup halinde sabaha erdiler!

Günün Ayet-i Kerime meali…

Bismillahirrahmanirrahim

Bir eşinizden ayrılıp da yerine başka bir eşle evlenmek isterseniz, ayrıldığınız hanıma yüklerle mehir vermiş olsanız da, içinden ufak bir şey bile almayın. Boşanmaya sebep uydurup iftira ederek, göz göre göre günaha girerek bunu almanız hiç münasip olur mu? Nasıl alabilirsiniz ki birbirinize karılıp katıldınız, bir yastığa baş koydunuz, Hem onlar siz kocalarından hukuklarını gözetme konusunda sağlamca te’minat da aldılar?” [Nisa Suresi 4,20-21]

Hz. Ömer (r.a) halife iken evlenmeyi kolaylaştırmak için mehir mikdarına üst sınır koymak isteyince, mescidin arka tarafından bir hanım da bu âyeti okuyarak: “Ya Emire’l-müminîn! Allah’ın verdiği imkânı almak doğru olur mu?” deyince Hz. Ömer derhal inceliğin farkına varmış, cemaatin huzurunda o hanımın haklı olduğunu kabul etmiştir.

……….

Günün Hadis-i Şerif’i…

İbnu Abbas Radiyallahu Anh anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem zamanında halk yağmura kavuştu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vessellem):

“İnsanlar bugün iki grup halinde sabaha erdiler, bir grubu kafir, bir grubu da mü’mindir.” dedi. Ve şöyle açıkladı:

“Bazıları: ‘Bu yağmur ALLAH’ın bir rahmetidir.’ derken, diğer bazısı: ‘Falan falan yıldızın uğuru doğru çıktı.’ dedi.” Bunun üzerine şu ayet nazil oldu:

Hayır (hakikatler kafirlerin dedikleri gibi değildir). İşte yıldızların düştüğü yerlere and ediyorum ki, hakikaten bu, eğer bilirseniz büyük bir anddır. Muhakkak o, elbette çok şerefli bir Kur’an’dır, ki siyanet edilmiş bir kitapta (yazılı)dır. Ona tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez. O Âlemlerin Rabbinden indirilmedir. Şimdi siz bu kelamı mı hor görücülersiniz. Rızkınıza(şükür edeceğinize) siz behemehal tekzibe mi kalkışırsınız?

[(Vakı´a, 56/75-82); (Müslim, İman 127)]

.…….

Risale-i Nur’dan;

İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.

[Sözler’den]

.…….

Cevşen’den ;

11-

Ey sıkıntım anında hazırlığım
Ey musibetim anında ümidim
Ey yalnızlığım anında arkadaşım
Ey gurbetliğimde dostum
Ey nimetlendiğim anda sahibim,
Ey kederim anında ferahlatıcım
Ey ihtiyacım anında yardımıma koşan,
Ey zor durumumda sığınağım,
Ey korkum anında yardımcım,
Ey şaşkınlığım anında yol göstericim,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,
Senden başka İlah yok ki bize imdat etsin.
Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.

www.NurNet.Org