Etiket arşivi: hizmet

Vakıf’larla 72 Saat

Ankara’da yapılacak olan Vakıf Okuma Programından haberdar olunca ben de katılmak istedim, Allah da nasip etti.

Ankara’ya akşam namazı saatlerinde vardık, birbirlerini sadece Allah için seven bu insanların bu kardeşlerin içinde olmayı Allah’ın bana bir lütfu diye düşünüyorum.

O huzur ve ferahla yemeklerimizi yiyip dersimizi yapıp bize ayrılan odalarda istirahata çekildik.

Saat 04.00 da teheccüt namazı kılmak için kalktık teheccüt namazı ve ardından sabah namazlarımızı da eda edip 8.30 da yapılacak olan kahvaltıya kadar istirahat ettik.

Her grup yemeklerin dağıtımı için sırayla nöbetçi oluyor,

İlk sabah kahvaltısını vermek bizim grubun vazifesi idi, yaklaşık 200 kişiye kahvaltılarını ikram ettik, diğer öğünlerde gelenlerin sayısı gitgide artınca, ben

-İyiki nöbet erken geldi bu kadar insana yemek vermek oldukça yorucu olacaktı diye sesli düşündüm, vakıf olmanın farkını orada gördüm, çünkü böyle düşünen sadece bendim, oysa vakıf kardeşler bunun bir hizmet olduğunu, verilen ikramın, yapılan hizmetin daha fazla insana ulaşması sevap olarak bize dönüyor ve Allah’ın rızasını celp ediyor diye alemlerinde böyle fikirler var olduğunu müşahede ettim.

Toplumumuz bu tip insanlardan bu tip fertlerden oluşsa dünyada hiçbir keder, sıkıntı, kavga gibi olumsuz hiçbir şey yaşanmaz, dahası cenneti dünyada yaşamaya başlarız. Böyle bir kanıya varmama neden olan birkaç örnek arz edeyim;

Hiçbir kardeşimiz kendini düşünmüyor, himmetini başkasına yöneltmiş, kendi içmek için doldurduğu suyu, çayı yanına gelen arkadaşına hiç tereddütsüz sunuyor, abdest almak için sıra bekleyen kardeşlerin sonradan gelene sırasını vermek çok sıradan bir durum, ben iyi yerde oturayım daha rahat odada yahut yatakta yatayım diye böyle bir düşünce alemlerinde yok, bilakis arkadaşımı daha nasıl rahat ettirebilirim diye düşünüyorlar, bunun sohbet esnasında koltuklar boş iken yerde oturulması en güzel kanıtıdır sanırım.

Yapılan sohbet ve meşveretlerde gayeyi hayallerinin;

İnsanlığa nasıl faydalı oluruz? Huzurun reçetesi, mutluluğun ilacı, kötülüğün, anarşinin, savaşların panzehiri olan islamiyeti insanlara nasıl götürürüz? Kuran’ın bu zamandaki tefsiri olan Risale-i Nur’ları dünya insanlarına nasıl tanıtırız ? gibi manaların olduğunu gördüm ve ellerinden gelen her türlü gayreti gösterip hiçbir fedakarlıktan çekinmeden bu davada ilerlediklerine şahit oldum.

”Bir dava uğruna canını verecek erler varsa o davanın zafere ulaşması çok yakındır”diyor bir düşünür.

Filipinler, Japonya, Amerika, Malezya, Bulgaristan, Yunanıstan dahası Balkanlar, Orta doğu, Uzak doğu ülkeleri ile münasebete geçilmiş, oralarda dershaneler açılmış. Hıristiyan, Ataist, Budist vs. her türlü dinden olanlara Risale-i Nur’ları dağıtıp okumalarını temin etmişler ve ediyorlar.

Katiyen biz daha rahat nasıl yaşarız? Kendimiz için neler yapabiliriz? diye bir düşünce akıllarında zerre kadar yer tutmuyor.

Çanakkale’ye okumak için giden kardeş oradaki sefahati görünce “benim bu insanlara yardım etmem lazım, bu hizmete kuvvet vermem gerekir” diyerek vakıf olarak dersanede kalmaya başlıyor. Oysa ilk gün “imanım zedelenir” diye korkup kaydını bile yaptırmadan geri dönmeyi düşünmüştü.

Ben bu kardeşimizin yaptığını İspanya’yı fetih için giden Tarık bin Ziyad’ın yaptığından daha farklı göremiyorum.

Dershanelerdeki çorbaya kanaat getirip dünya insanlarını, gençlerimizin, çocuklarımızın, dahası herkesin istikballerini dert edinen, cenneti kazanıp hakiki ve ebedi saadetlerinin teminine çalışan bu kardeşlerimizi görünce, “kendisi çamur yiyip bize bal tulumbacıkları sunan üzüm asması” geldi aklıma.

Sahabeden birinin evine götürdüğü misafire ikram edecek sadece bir kişik yemek olunca gece karanlıkta lambayı yakmayıp kendi kaşığını tabaktan boş olarak götürüp getirdiğini hatırladım.

Bu arada Şemsettin Türkan ağabeyimizin dershane ziyaretinde anlattıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Prens Charles’tan Mandela’ya Kofi Annan’dan Jackues Chirak’a kadar bir çok devlet büyüğüne Risale-i Nur’ları hediye eden, yüzlerce ülkenin kütüphanesine bu kitapların koyulmasını temin eden bu ağabeyimiz, ikiz kulelerde 110. katta akşam güneşi batışını seyrederek yanındakilerle birlikte ezan okuyup cemaatle akşam namazını kıldığını anlattı.

Fransız uçağında yolculuk esnasında namaz kılmak için hosteslerin kendisine hostes kabininde namaz kılmasını temin ettiğini daha sonra bu jestleri karşısında onlara kitap hediye ettiğini dinledik.

Bu kardeşlerimiz dernekler kurup ülkemize gelen yabancı öğrencilerin her türlü ihtiyacını karşılamaya çalışan, onlara Türk misafirperverliğinin en üst seviyede örneklerini gösteren, değişik ülkelerin kitap fuarlarına gidip kitap okumayı seven insanların, okudukları kitapların arasına Risale-i Nur’ları da ekliyorlar, onlarla tanışıp dinimizi anlatıyorlar.

Bütün bunları yapan insanları öyle zannettiğiniz gibi zengin ve imkanları bol diye düşünmeyin, onlar sadece Allah’a inanmışlar, gücünü kuvvetini ve yaptıklarının karşılığını sadece Allah’tan bekleyen pırıl pırıl yüzleri olan, geleceğe istikbale ümitle bakan sımsıcak insanlar.

Vakıfların fedakarlıklarının seviyesinin, sadece dünyalarını değil ahiretlerini de feda edebilecekleri bir seviyede olduğunu anladım.

Allahım beni de bu insanlarla birlikte haşret” diye dua ediyor duama iştiraklarınızı bekliyorum. Amin…

Çetin

Editörün notu: Bütün mesaisini iman ve Kuran hizmetine sarf eden, islamiyetin ihyası ve insanların ebedi hayatlarının kurtuluşu için çalışan, vakitlerini ilim ve irfan tahsili ile geçiren Kuran talebelerine vakıf denmektedir.

www.NurNet.org



Arjantin’de İman Hakikatlerini Okuyanlar Artıyor

Selamün aleyküm, Kahraman Nur Talebesi Ağabeylerimiz!…

Arjantin’den Binler Selam ve Hürmetler… Elhamdülillah Arjantin’in başkenti olan Buenos Aires’teki hizmetler çok kısa bir zaman önce başlamasına rağmen Cenab-ı Hakkın yardımı ve sizlerin duasıyla hızla inkişaf ediyor.

Türkiye’den bir vakıf kardeşimiz daha geldi. Yani şimdi burada üç kişi olduk elhamdülillah… Dersanenin olması ve burada sahip çıkan, ilgilenen cemaatin bulunması; yeni gelen kardeşin de hiç yabancılık çekmeden hemen hizmetlere başlamasına vesile oldu.

Şu günlerde burada kitap fuarı var. Bu fuar Latin Amerikanın ve İspanyol dünyasının en büyük kitap fuarı… Bir çok farklı ülkeden katılım var. Bu kitap fuarı bir hafta daha devam edecek. Bizler de çarpıcı ve etkili vecizelerden müteşekkil İspanyolca bir broşür hazırladık. Şu an Elhamdülillah onları dağıtıyoruz. İlk önceleri baskıya dört bin adet gibi küçük sayılarda girdik. Sonra arkasından beş bin adet daha. Baktık ki; broşür yetmiyor daha çok ihtiyaç var. Biz de en son kırk bin adet broşür bastırdık elhamdülillah. Kitap fuarında günlük üç bine yakın broşür dağıtıyoruz. Şu ana kadar otuzbeş bine yakın broşür dağıtıldı Elhamdülillah. Broşür verdiklerimizden çok güzel intibalar alıyoruz. Gelip detaylı soranlar, tekrar isteyenler, broşürde mail adresimiz olduğu için sonradan mail atanlar…

Yaklaşık bir hafta daha devam edecek kitap fuarı. İnşaallah dua edin fuar bitimine kadar elli bin dağıtmayı düşünüyoruz. Cenab-ı Hak tesirini halketsin. Âmin. Aynı zamanda bu broşürlerden daha önce de dükkanlara, evlere,mağazalara, lise ve üniversite talebelerine, tıp öğrencilerine, doktorlara, öğretmenlere, şehir dışından gelenlere ve bir çok farklı ülkeden gelen kişilere (Uruguay,Peru,Venezuela, ABD, Çin, İsviçre, Rusya, Ukrayna,vb.) çok kitap ve broşür dağıttık elhamdülillah.

 

Mesela bir yaşlı teyzeye broşürlerden verdiğimizde birden heyecanlandı ve dedi ki: “Siz bunları okudunuz mu?” Biz de defalarca okuduğumuzu söylediğimizde şaşırdı. Üstadımızın:”İman hem nurdur, hem kuvvettir.” Vecizesini okuyunca çok etkilendi ve arkadaşlarına vermek üzere broşürlerden daha fazla istedi. Yani denilebilir ki; Risale-i Nur’lar Arjantin sokaklarında insanların ellerinde, mağazalarda, üniversite ve liselerde, dükkanlarda, evlerde, otobüslerde, metrolarda okundu ve okunuyor.

Sanki Arjantin yıllardır bu günleri bekliyor, sanki bu günlere hasret kalmış. Arjantin’de nurun bayramı var elhamdülillah… Nur Bayramı!..

Burada Brezilya ile de irtibatlıyız. Brezilya’nın malumunuz iki yüz milyon nüfusu var. Avrupa kadar yüzölçümü var neredeyse. Bizim de duyumlarımıza göre insanları İslamiyet için çok müsait. Orada iki kişi Portekizce tercümelere başladı. Biz de burada bilindiği üzere daha önceden İspanyolcalara başlamıştık. Rabbimize hamd ü senalar olsun. İnşaallah Cenab-ı Hak nasip etsin aynı vakitte iki tercümeyi de bitirelim. Aynı zamanda Brezilya’da bu tercümeyi yapanlar şiddetle bir an önce kendi ülkelerinde dershane açılmasını arzu ediyorlar, orada çok ihtiyacın var olduğunu ifade ediyorlar. İnşallah öyle bir niyet var Brezilya için. Ama bu hizmetleri sizlerin duasıyla yaparsak çok daha güzel olacak İnşaallah.

Hakikaten bazen acele etmek gerekiyor. Mesela, bizim için normal olan bir zamanda Türkiye’den çıktık buraya geldik. Ama Cenab-ı Hak zamanını öyle bir ayarlamış ki; bizim ihtiyarımız hiç hükmünde inanın. Bizim Arjantin’e geldiğimiz vakit okullar yeni açılmış, yaz tatili bitmiş. Devletin özel ücretsiz İngilizce ve İspanyolca kursları da okulların açılmasıyla birlikte başlıyormuş. Yani başka bir zaman gelsek, o kurslardan faydalanamayacağız.

Sonra bize sahip çıkan, burada hizmetlerin başlamasına vesile olan, aynı zamanda risaleleri tercüme etmeye başlayan aile, bir sene sonra bin kilometre uzaklıkta başka yere taşınmaya karar vermişler. O ailenin burada bulunması, evlerinde derslerin olması, arkadaşlarını davet etmeleri, hatta kitap fuarında dağıttığımız broşürlerin hazırlanmasında bile bize yardımcı olmaları, her işimize koşturmaları Cenab-ı Hakk’ın hususi bir inayet ve istihdamı olduğunu müşahede ettik.

İnşaallah dua edin Rabbim buralardaki insanların kalplerine iman nasip etsin. Çünkü o kadar ihtiyaç var ki; etrafa bakıyorsunuz onlarca, yüzlerce insan oluk oluk akıyor. Ama içinizden diyorsunuz: “Bu insanlar imanla tanışmazlarsa, ebedi cehenneme gidecekler.” Bunu düşündükçe hem çok üzülüyor hem de şevk ve gayret için yeniden tazeleniyorsunuz.

O yüzden sizlerden ve bütün ağabeylerimizden çok dua ve himmet bekliyoruz…

Ahmet Hasan-Arif-Abdullah

Arjantin-Buenos Aires

www.NurNet.org

Almanya İnternet Hizmetleri Mektubu

Risale-i Nur‘dan mülhem şevk ve hizmet aşkı bizi nuru İslam‘ı karanlık gönüllere ulaştırmaya yönelik düşüncelere sevk etti…

Bahusus genç dimağlara internet kanalı ile varabilme yolunu keşfettikten sonra kollarımızı sıvayıp almanca dilinde gelmiş geçmiş bin civarında İslami sitenin en büyük ve kapsamlı sitesini – Rabbimizin de özel inayet ve lütfu ile – meydana getirebilmeye muvaffak olduk!

Sitemizde Risale-i Nur’un yanında Kuran Meallerinden Hadis Külliyatlarına kadar tüm İslami ilim ve manevi marifet huzmelerini sanal dünyaya da yansıttık…

Sanal dünya olsa da gerçek sanılan günlük dünyamıza etkisi göz ardı edilecek gibi değil…

Verilen yoğun emekler, ekilen tohumlar bu dünyada dahi ahiret meyveleri vermeye başladı…

Niye vermeseydi ki! Rabbim kefereye bile sayine terettüp eden mevzularda vehmi ihlasına binaen sebepler dairesinde sonuçlar halk ediyor…

Gün be gün sitemize gelen akış artıyor… Karanlıklar içinde bocalayan kalabalıklar sanal dünyada adeta bir deniz feneri bulmuş gibi bize koşuyor…

Elhamdülillah, şimdi binden ziyade insan sitemize mutad bir şekilde teveccühlerini arz edip, nurani hakikatlere medhü senalar yağdırıyor ziyaretçi defterlerine ve biz de “Haza min fadli rabbuna” deyip tahdisi nimet tepelerinde coşuyoruz…

Hele hakikati arayanlara vesile olup ihtidalarını görünce tüm yorgunluklarımızı bir çırpıda unutuyor, maratonda hedefe varan koşucu gibi durmak yok bu yol cennet yolu deyip daha fazla yok mu mülahazaları ile hel min mezid-kahramanları izinde küheylanlar gibi çatlayıncaya kadar koşturuyoruz…

Son günlerde profesyonel bir sanatçıya – özellikle nurlardan derlediğimiz çiçeklerle -suallerine kalp ve kafayı feth eden cevaplar arz edince, ruhi hastalıklarına Kuran alemi kebirinde risale eczanesinden aldığımız ilaçlar sununca – kendisi bir bayan olan bu Alman – manevi bir gün (Cuma) ve kutsi bir mekanda (mescid) şehadet getirip hemşiremiz oldu

İnternet Aleminde edindiğimiz tecrübe ve intibahlar istikametinde tercümelerin ehemmiyeti ayan-beyan zuhur etmiştir… Ümidimiz odur ki en kısa zaman da yapılacak intizamlı ve sistematik çalışmalarla risalelerin en azından tüm önemli dünya dillerine tamamen tercüme edilmesi…

Risaleler öyle bir hüviyet arz ediyor ki sanki bire bir bugün için yazılmış – o kadar kopyala-yapıştır veya al-ver yapıyoruz ki risalelerden – sırf maddi sebeplerle açıklamak mümkün değil.

Batı dünyası manevi buhranlar yaşıyor – belki hiç yaşamadığı gibi. Hakikatlere o kadar büyük bir ihtiyacı şedit mevcut ki kuru-bayat ekmek mesabesinde olan İslam cereyanlarına bile dalga dalga akıyorlar…

Biz Kuran talebeleride – Kuranın bu asırdaki tefsiri hakikisi ve belki mütemmimi akide-i İslam olan nurları – en güzel bir biçimde ihlas ve uhuvvet gibi manevi değerlere verilen önem çerçevesinde tüm meşru maddi sebeplere de dört elle sarılıp insanlara hem fani hem baki alemlerini kurtaracak iman hakikatlerini ulaştırmalıyız…

Duamız: Ya Rab! Bizi hizmet yolunda son nefesimize kadar sıratı müstakim üzere ihlasla muvaffak eyle! Amin! Amin! Amin!

Site: http://islamaufdeutsch.de/

NurNet.Org Sunar

Yunanistan’dan Mektubunuz Var!

Aziz  ve  muhterem   ağabey  ve  kardeşlerimiz!

Sözlerimize  Hamd ve Şükür  ile başlamak  istiyoruz. Zira  Tarihçe-i Hayatın ahirinde yazdığı mektup  ile tanıdığımız  merhum  Hafız  Ali Reşat Abinin, 1950’li yıllarda  başlattığı  Risale-i Nur Hizmeti,  arada   geçirdiği  tevakkuf  devresinden  sonra, bundan 10  yıl  kadar önce  Gümülcine’de  ilk  dershanemizin  açılmasıyla  parlamaya   başladı. (Merhum   Hafız  Alı  Reşat  abinin  başlattığı   hizmete  binaen  1960 larda  Aldulmuhsin   Elkonnavi  abinin  Berlinden  gelerek  Asa-yı   Musa,  Sikkeyi  Tasdiki   Gaybi,  Mucizat-ı  Ahmediye  gibi  bazı   eserleri  istinsah  ettirmesi  ile  1960  ile  1975  yılları   arasında  Gümülcine’de  Dramalı  Salih Αbinin   açtığı  küçük  bir  dershanede,  Risale-i  Nur  dersleri  yapılması  bu   hizmetlere  dahildir.)

İlk olarak 1999 da Yunanistan’ın Gümülcine kasabasında, Üniversite eğitimleri esnasında Adana’da dershanede kalan iki İbrahim ağabeyle ile beraber Gümülcine’de tanıştıkları bazı kahraman ağabeylerle beraber hizmete başlayan Nur Dersanesi hizmetlerinden bir ay sonra, uzun yıllardan sonra ilk defa ciddi bir şekilde Yunanistan-Türkiye arasında siyasi manada da müsbet, barışa yönelik görüşmeler başlamıştır.

Üstadımız  İhlas  Risalesinin  başında  Bizler  gayet  az  ve  zayıf   ve  fakir  ve kuvvetsiz   olduğumuz  halde, gayet  ağır  ve  büyük   ve  umumi  ve  kudsi  bir   vazife-i  İmaniye  ve  hizmet-i  Kur-aniye   omuzumuza  İhsan-ı  İlahi  tarafından  konulmuş buyuruyor.

Bizlerde   bu  İman  ve  Kur’an  hizmetinin  gerçek  sahibinin  Cenab-ı  Hak  olduğunu  ve  bu hizmetin   hakkımızda  bir  ihsan  olduğunu  ve   Cenab-ı  Hakk’ın  bu  kudsi vazifeyi   yaptırmak  için  bizleri  biraya  getirdiğini   anladık.  Şöyleki;

2004 yılının  Mayıs  ayında   Gümülcine’deki  dershanemizi  daha  geniş   ve  hizmete  elverişli  yeni  bir   daireye  taşımaya  karar  verdiğimizde İskeçe’de bulunan bir kardeşimizin ablası bir  rüya  görüyor.  Rüyasında biri ona seslenerek Resullullah  Efendimiz  (S.A.V.) kendisine   “üç  tane  gömlek  dikip  hazır   etmesini  istediği” söylenir.  Ablası da  bu  meseleyi  kardeşine  anlatır.  Oda  “vardır  bir   hikmeti,  sen  hazır  et”  der. Ancak Abla ne boyutta dikmesi gerektiğini de bilmez. Bunun üzerine rüyasında Resullullah’ı (S.A.V.) gören bir kardeşe de sorulur. O da bir boyut tarif eder. Sonuç olarak abla farklı renklerde gömlekleri diker ve bir kenarda saklar. Ancak gömleklerden biri tamamen isteği haricinde diğerlerine nisbeten daha küçük olur.

Bizler  bir  yandan  yeni  dershanemizi  açma  hazırlığı  yaparken   bir  telefon  aldık.  Nurettin   Yaşar  Abi  ile  Diyarbakırlı   Hafız  Ali  Mülayim  Abi  Almanya  dönüşü  Yunanistan‘a  uğramaya  karar  vermişler, kendilerini karşılamamızı  istiyorlar.

İbrahim  kardeş  onları  Selanik‘ten  aldıktan  sonra  İskeçe‘nin  yanından  geçerken  burada  bizim  bir kardeşimiz var onu  ziyaret edelim düşüncesiyle  İskeçe’ye  dönüyorlar  ve Muharrem kardeşi ziyaret  ediyorlar. İlk ders yaptıkları yer o ablanın üst katında oturan Muharrem kardeşin bir odasındadır. Ve Asa-yı Musa’dan yapılan ilk ders o andan itibaren İskeçe’nin her Pazar yapılan programlı dersi olmuştur.  Orası kalmaya müsait olmadığından bu Ağabeyler Gümülcine’deki dershaneye götürülürler.

Orada da resmi Tarihçe-i Hayat’ın en arkasındaki resimde bulunan ve Yunanistan’da Risaleleri en uzun zamandır bilen çok mübarek bir ağabeyimizle beraber kalırlar. Abla bunu duyunca heycanlanır ve kardeşine “Gümülcine’de dershanede kalan o üç kişi bu üç gömelğin sahibi olabilir mi?” diye sorar. Kardeşi gömlekleri sardırır ve Gümülcine’ye o gece gider. Durumu misafirlere anlatır. Ve gömlekleri gelişi güzel üçüne verir. Ve farklı renklerde olan gömlekleri alanların itiraflarına göre üçüne de en sevdikleri renklerde olduklarını söylerler ve terzide ölçülerini vermelerine rağmen bukadar uygun dikilmediğini itiraf ederler. Ve en ilginç olanı aralarında en küçük yapılı olan ağabeyimize ki; diğerlerinden epey farklı idi, yanlışlıkla daha küçük olarak dikilen gömleğin ona tevafuk etmesi ve tam denk gelmesi idi.

2001 yılında İskeçe kasabasında bir kardeşin evinin bir odasında başlıyan bu dersler bir süre sonra dar gelmeye başlamıştır. Kardeşler İskeçe’de de bir dershane kiralanıp kiralanmamasını düşünürken kardeşlerden birisi rüyasında Üstadın kendi bohçasını hazırladığını ve yanındakilerine “hazırlanınız taşınıyoruz”  dediğini görür ve o rüyadan iki gün sonra Mevlam bir yer nasib eder ve kiralanır.

Daha sonra 2007’de Uhuvvet Kültür ve Eğitim Derneği (www.uhuvvetgr.org) kurularak hizmetler resmi kimliğe de sahib oluyorlar. İskeçe’nin bir kenar mahallesinde olan dershaneyi şehir meydanında çok güzel bir yere taşımayı Mevlam nasib eder. Büyük bir odası mescid yapılır. Dönerli ders olarak okunan Mektubat yeni bitmiştir.  Bir hafta sonra bir kardeş rüya görür. Rüyasında o yeni dershanenin mescidinde bilinen ve bilinmeyen kalabalık bir cemaat toplanmıştır.

Panjurlar ve pencereler kapalı, akşam vakti dışarısı karanlık, hava fırtınalı ve yağmurlu. Bir fısıltı dolaşıyor mescitte “Gelmiyecek galiba! Bu havada gelemez! Yarın gelir belki!” derken birden tüm ihtişamıyla yanında biriyle Resülüllah (s.a.v) mescidin kapısında beliriyor. Üzerinde hiçbir ıslaklık belirtisi yok. Herkes şaşkındır ayağa kalkarlar eline ayağına yapışırlar. “Ya Resülüllah bu havada bu yağmurda  nasıl geldiniz sizi beklemiyorduk” denir. Yanındaki zat “Biz de Ona (S.A.V.) öyle dedik ancak Resullullah (S.A.V.) daha fazla bekleyemeyeceğini, bir an önce gelip tebrik etmek istediğini söyledi.” Herkes elini öper ve gözyaşları içinde adına kasideler okunur.

Anladık ki   bu  olup  biten   hadiseler  başıboş  hadiseler  değil.   Allah  bir  şeyin  olmasını  murad   ederse  esbabı  bir  araya  topluyor. Bu  hizmette  bizleri  de  istihdam   ettiği  için  Cenab-ı  Hakka   ne  kadar  hamd  etsek  azdır.

Geçen zaman zarfında yine Allah’a sonsuz hamd ve senalar olsun  ki,  bu tür inayetler, ağabeylerin (başta Üstadın talebelerinden Abdulmuhsin El Konevi, Abdullah Yeğin, Ahmet Aydemir ağabey gibi..) ve daha pek çok kıymeyli ağabey ve kardeşlerin dua ve ziyaretleri ile, ve buradaki azami ihtiyaca binaen Mevlam bizlere;

Gümülcine dershanesini, İskeçe dershanesini, İskeçe’ye bağlı Ketenlik köyü dershanesini,Edirne okuma programı meyvesi olan yine İskeçe’nin Paşevik köyü dershanesini, Nurettin Yaşar ve Niğde’li Hacı Raşit Ağabeyin duası olan yine İskeçe’nin Şahin köyündeki  (Tarihçe-i Hayatın arkasındaki  resmin çekildiği köy) 1450 yapımı Karaca Ayşe türbesi Dershanesi, Gümülcine’ye bağlı Şapçı belediyesinin köylerinde ev dersleri,haftanın nerdeyse her gününde hanımların dersleri,Yunanca’ya tercüme faliyetleri, ve İnternet sayfası (www.uhuvvetgr.org) gibi nimetlerle Balkanlardaki Rumeli bostanının çiçeklerinin tohumlarını bizlere müjdeledi. Son olarak ta hepimizin gönüllerini feth eden Selanik’te dershane rüyaları da rüya olmaktan çıkmaya gidiyor inşaallah…

Şimdi Nur bahçıvanları, eczacıları, mühendisleri, doktorları için bu bostana gelip sulama, hastalıkları tespit edip ilaç verme, imar etme zamanı gelmiştir… biz kardeşleriniz, hazır bir şekilde Nur uzmanlarını bekliyoruz, ahiretine ciddi yatırım yapmak isteyenleri bekliyoruz, اَلسَّبَبُ كَالْفَاعِلِ sırrının en ön safında olmanın kıymetini bilenleri bekliyoruz… Gelin, Rumeli Bostanını Çiçeklerinden bir arsa da siz satın alın…

Batı  Trakya’dan   umum  ağabey  ve  kardeşlerimize  selam  eder,  buradaki  Risale-i  Nur  hizmetlerinin  muvaffakiyeti   için umum ağabey  ve  kardeşlerimizden  dualarını  talep  ederiz.

Yunanistan Nur Talebeleri

www.NurNet.Org

2 YILDIR DERS YAPILAN KETENLİK DERSHANESİNDEN KESİTLER…

Ketenlik Köyü

Ketenlik Dershanesi

PAŞEVİK KÖYÜ VE  DERSHANESİNDEN KESİTLER…

Paşevik Köyü

Ankara Risale-i Nur Hizmetleri Ülkelere Taştı

Ankara’da neredeyse yarım asırdan fazla devam eden Risale-i Nur hizmetleri bugünlerde  de meyvelerini vermeye devam ediyor. Ankara’nın hemen hemen her ilçesinde ve mahallesinde dersler devam ediyor. Bu hizmetlerin yanı sıra yurtdışı ile irtibatlı olunan ülkelerde de islamiyetin nurunu yaymak için abi ve kardeşlerimiz azami ihlas ve irtibat  ile çalışmaya devam ediyorlar. Neredeyse Ankara’nın her bir ilçesi bir ülke ile ilgileniyor.

Ankaranın alakadar olduğu ülkeler şunlar: Abd, Japonya, Sudan, Norveç, Kamerun, Meksika, Etiyopya.

Yurtdışı hizmetleri ile ilgilenmek için bir çok  heyet kurulmuş. Bunlardan bazıları; İrtibat heyeti, Kitap ve İnsan Kaynakları Heyeti, Neşriyat Heyeti, Strateji Geliştirme Heyeti.

İrtibat heyetinin çalışmalarını şöyle kısaca özetleyebiliriz :

  • ABD ile internet üzerinden  haftalık derslerin tanzimi
  • Diğer ülkeler ile internet üzerinden haftalık derslerin tanzimi
  • İrtibat zinciri oluşturarak  yurtdışındaki abiler  ve kardeşlerle iletişimin sürekli hale getirilmesi
  • Yurtdışı ile internet üzerinden meşveretlerin tesisi
  • Yurtdışı ile alakadar semtlerin ortak meşveretlerinin tesisi

Kitap ve İnsan Kaynakları Heyeti:  Amacı, Yurt dışı hizmetleri için gerekli olan insan ve kitap kaynaklarını temin etmektir. Bunun için yapılan çalışmalar:

  • Dil bilen kardeşlerimizi belirleyip, bu kardeşlerimizi ihtiyaç olan sahalarda istihdam etmek.
  • Camilere gelen yabancılarla tanışıp kitap veya broşür vermek.
  • Yurtdışına eğitim, hac-umre, ziyaret veya ticaret için giden abilere kitap temini.

Neşriyat Heyeti : Tarihçe-i Hayat’ta bahsedildiği gibi, Risale-i Nur’un; “en modern neşir vâsıtasıyla, hem Anadolu’ya, hem âlem-i İslâma ve insâniyete duyurulmasının temini” yolu takib edilmiştir. Bu vesileyle, yurtdışından gelen talepler doğrultusunda oralarda Risale-i Nur’ları broşür, sunum, poster vb. yollarla tanıtmaya ve yurtdışı hizmetlerini cemaatimize sunmaya çalışıyorlar.

Abilerimizin ve kardeşlerimizin hizmetleri ilgili fotoğrafları nazarlarınıza sunuyoruz :

www.NurNet.org

 

“İstikbal yalnız ve yalnız İslamiyet’in olacak. Ve hakim Hakaik-i Kur’aniye ve İmaniye olacak”


“Biz Kur’an şakirdleri olan Müslümanlar, bürhana tâbi oluyoruz. Akıl ve fikir ve kalbimizle hakaik-i imaniyeye giriyoruz. Başka dinlerin bazı efradları gibi ruhbanları taklid için bürhanı bırakmıyoruz…”


 

“…akıl ve ilim ve fennin hükmettiği istikbalde, elbette bürhan-ı aklîye istinad eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’an hükmedecek.”



www.NurNet.org