Kategori arşivi: Şiirler

Kendi Dilinden Rusya’daki Esaret Hayatı (Şiir)

BEDİÜZZAMAN’IN DİLİNDEN RUSYADAKİ ESARET HAYATI

Üstad Harb-i Umumide Alay Komutanıydı
Gönüllü kabul ettiği fahri ordu malıydı

Çektiği sıkıntıları bizlere anlatıyor
Esaret hayatı için Üstad şöyle söylüyor:

“Rusya’daki esarette çok sıkıntılar gördüm
Kosturma Vilayeti’nin içinde kalıyordum

Orada da Tatarların küçük camisi vardı
Volga Nehri kenarında cami nehre bakardı

Esir zabitler içinde çokça sıkılıyordum
Dışarıda ve izinsiz serbest gezemiyordum

Tatarlar izin alarak bana kefil oldular
Volga’nın kenarındaki o camiye aldılar

Volga Nehri

Ben yalnız ve tek başıma camide yatıyordum
Uzun kış gecelerinde uyanık kalıyordum

O karanlık gecelerde yağmurlu havalarda
Huzursuz ve de ümitsiz kalmıştım oralarda

Derin gaflet uykusundan muvakkaten uyandım
Kendimi seksen yaşında bir vaziyette sandım

Gerçi daha ben kendimi ihtiyar bilmiyordum
Çünkü kırk yaşında idim daha gencim diyordum

Fakat Harb-i Umumiyi görenler ihtiyardır
İmanını kurtaranlar mutlu ve bahtiyardır

Artık ümidim kesildi baktım yalnızlığıma
O halette iken Kur’an yetişti imdadıma

Şükür ettim ben Rabbime dedim ki hasbunellah
Garibem ve de bikesem zidergahet ya ilâh!

Gurbetteki vefatımı tahayyül ediyordum
Ruhuma sıkıntı gelip dostları arıyordum

Her ne ise o hüzünlü firkatli bir gecede
Aczim şefaatçi oldu hayretteyim şimdi de

Çünkü birkaç günden sonra düşünerek azmettim
Rusça bilmediğim halde oradan firar ettim

Çok rahat ve kolaylıkla seyahati bitirdim
Harika bir suret ile esaretten kurtuldum”

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Rus Kumandana Ayağa Kalkmayan Esir! (Şiir)

BEDİÜZZAMAN İLE RUS KUMANDAN

Bin dokuz yüz on altıda Üstad esir oluyor
Ruslarca esir kampına doğru götürülüyor

Kosturma’daki bu kampta geçiyor esareti
Esirlere gösteriyor ilim ve marifeti

Esir olan subaylarla sohbetler ediyordu
Onların imanlarını kuvvetlendiriyordu

Bir gün Rus Başkumandanı onları teftiş eder
Teftişleri esnasında O’nun yanından geçer

Üstad ona selam vermez ve hiç yerinden kalkmaz
İkinci kez geçer yine onu hiç umursamaz

Üstad’ın hareketine Başkumandan çok kızar
Tercüman vasıtasıyla sebeplerini sorar

Hürmet etmediği için Üstad’a hiddetlenir
“Herhalde tanımadılar” diyerek de söylenir

Üstad diyor: ”Tanıyorum Nikola Nikolaviç
Şu kâfir Başkumandanı hatırlamaz mıyım hiç”

Kumandan diyor ki: “Madem sen beni tanıyorsun
O halde Rus ordusuna hakaret ediyorsun”

Üstad ona cevap verir: “sana hakaret etmem
Bir Müslüman âlimiyim ben sana kıyam etmem

Çünkü imanlı bir kimse bir kâfirden yücedir
Bilir misin kıyamette ahvaliniz nicedir”

Divan-ı harbe verilir Üstad Bediüzzaman
Olacağa önem vermez bunu duyduğu zaman

Diyor ki: “İdam kararı pasaport hükmündedir
Beni ebedi âleme alıp götürmektedir”

Ve nihayet idamına kesin karar verirler
Namaz kılabilmek için onlardan izin ister

Hüküm infaz edilmeden namazı eda eder
Rus Kumandanı gelerek Üstad’tan özür diler

“Beni affedin” diyerek yeni bir karar alır
Verilen idam hükmünü hemen geri aldırır

Üstad iki buçuk sene esarette kalıyor
Oradaki hayatını İslam’a vakfediyor

Kur’an ve sünnet aşığı burada da boş durmaz
Fedakârane çalışır gece gündüz yorulmaz

Bu müddet içerisinde katiyen boş durmuyor
Esir olan zabitlere her gün dersler veriyor

Bir gün bu ders sırasında bir Rus kumandan gelir
Siyaset yapıyor diye dersine mani olur

Sonra işin iç yüzünü Rus Kumandan öğrenir
İşlerine karışmadan O’nu serbest bırakır

Bin dokuz yüz on sekizde kurtulup firar eder
Varşova, Viyana derken İstanbul’a da geçer

Cenabı Allah Üstad’tan ebeden razı olsun
Ahmet Tanyeri’yi O’na Cennette komşu etsin

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Bediüzzaman’ın Kafkas Cephesinde Esir Düşmesi (Şiir)

Üstad Kafkas cephesinde epeyce hizmet verir
Rus kuvvetleri gelince O Bitlis’te direnir

Kuvvetli bir direnişle düşmana karşı koyar
Kazaklardan çocukların kurtulmasını sağlar

O harpte gönüllülere hep cesaret veriyor
Atını da sağa sola durmadan koşturuyor

Avcı hattında gezerken düşman O’nu gözlüyor
Sipere girmediğinden düşmandan gülle yiyor

Vücutlarına dört gülle tam isabet ediyor
Fakat hiç aldırmayarak geri de çekilmiyor

O’nun talebelerinden çoğu şehit oluyor
Dört talebeyle beraber epeyce direniyor

Bir gece Rus saflarını yarıp geçmek istiyor
Yüksek bir yerden atlarken ayağı kırılıyor

Otuz saat bekliyorlar su arkının içinde
Düşmandan saklanıyorlar sazlıkların dibinde

Bin dokuz yüz on altıda Üstad esir oluyor
Ruslarca esir kampına doğru götürülüyor

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

O’nun Ardından (Şiir)

Hiç kimse O’nun kadar, dünyada sevilmedi
O’nun gibi bir insan, bu dünyaya gelmedi

Bu kadar zaman geçti, sevgisi eksilmedi
Ancak bedbaht kişiler, kıymetini bilmedi

Hala adı dipdiri, dolaşıyor dillerde
Çünkü “MUHAMMED” adı, şifadır gönüllerde

Rekorlar kitabında, en çok O’nun adı var
Çünkü O bir sevgili, her kesin gönlünde yar

Hiç kimsenin ölümü, O’nun kadar yakmadı
O’nun kadar hiç kimse, yetimler bırakmadı

Eşi Ümmü Seleme, o anı anlatıyor
Olayı anlatırken, Annemiz şöyle diyor:

“O vefat ettiği gün, bir araya toplandık
O gece sabaha dek, uyumadan ağlaştık

Sabahın seherinde, gürültüyle irkildik
Ansızın kazma- kürek, seslerini işittik

Ashabı hep beraber, durmadan ağlıyordu
Ev halkının feryadı, yürekler dağlıyordu

Adeta tüm Medine, tek bir hıçkırık olmuş
Üzüntüden ashabın, rengi sararmış solmuş

Deprem olmuştu sanki dünya sarsılıyordu
Resul vefat etmişti, Rabbine gidiyordu”

Derken Bilal okudu, sabahın ezanını
Sahabeler toplandı, kuşattı her yanını

“MUHAMMED” dediğinde, kimse dayanamadı
Yürekler parçalayan, feryatlarla ağladı

Cenazenin defninden, sahabe dönüyordu
Kızı Hazreti Fatma, onlara soruyordu

“O’nu toprağa gömüp, nasıl geri geldiniz
O gülün bedenine nasıl kıyabildiniz”

Her sahabe bir yana, sere serpe savruldu
Yaralı gönüllere, sanki oklar vuruldu

Bütün başlar eğikti, bedende deprem vardı
Bütün diller suskundu, çünkü kıymetli yardı

Sahabenin bir kısmı, hiç dayanamadılar
Bu musibetten sonra, orda kalamadılar

Bunlardan biri Bilal, Medine’yi terk etti
Ani bir karar ile gitti Şam’a yerleşti

Bilal o günden sonra, ezan okuyamadı
Çünkü ezan içinde, “MUHAMMED” adı vardı

Şam’da iken bir gece, rüyada O’nu gördü
Yanına çağırarak, hal hatırını sordu

Diyordu ki “Ey Bilal, sen beni üzüyorsun
Komşuluğumdan gittin, ziyaret etmiyorsun”

Bilal hemen uyandı, baktı sağa soluna
Karar verdi ve düştü, Medine’nin yoluna

Medine’ye varınca, etrafına geldiler
Ezan okumasını ısrarla istediler

Ashabın ısrarına, Bilal dayanamadı
Resul’ün aşkı için onları kıramadı

Vakit öğle zamanı, çıktı yüksek bir yere
Allah-u Ekber dedi, sesi gitti her yere

Sesini duyan geldi, toplandı sahabeler
O eski günlerini, beraber yâd ettiler

Resul dirildi sanki dolup taştı meydanlar
Sarıldılar Bilal’e oradaki insanlar

Ezanı bitirince, müminlere seslendi
Teselli etmek için, onlara şöyle dedi:

“Dostlar müjdeler olsun, müjdeler olsun size
Cehennem tesir etmez, O’na ağlayan göze”

Ya Rab Şefaatinden mahrum etme bizleri
O’nun hizmetkârıdır, kulun Ahmet Tanyeri

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Bir Bediüzzaman Üniversitesi: Medresetüzzehra (Şiir)

BEDİÜZZAMAN VE MEDRESETÜZZEHRA

Şam’dan ayrıldıktan sonra İstanbul’a gidiyor
Medresetüzzehra için Sultan’la görüşüyor

Konuyu Sultan Reşat’a detaylıca anlatır
Şarka gerekliliğini Paşaya hatırlatır

Üsküp’te bir okul için ödenek ayrılmıştı
Hazırlıkları yapılmış temeli atılmıştı

Ancak Balkan Savaşları aniden başlıyordu
O okulun yapılması iptal ediliyordu

Bu nedenle Sultan Reşat teklifi kabul eder
İptal olan ödeneği buraya tahsis eder

Böylece Medresetüzzehra Van’da kurulacaktı
Türkçe Arapça ve Kürtçe orda okunacaktı

Paşa’nın ilgisi için O’na teşekkür eder
Bin dokuz yüz on ikide doğruca Van’a gider

Temeli atılıyordu bin dokuz yüz on üçte
Van Gölü kenarındaki o güzel Artemit’te

Van Valisi Tahir Paşa temelini atıyor
Birçok üst düzey görevli törene katılıyor

Ancak bu defa da yine bir aksilik çıkmıştı
Birinci Dünya Savaşı birden patlak vermişti

Savaşın başlamasıyla Üstad cepheye gider
Medrese ile ilgili projeler de biter

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org