Etiket arşivi: bandrol

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI ASIL NÜSHALARIN BELİRLENMESİ

image

باسْمِهِ سُبْحَانَهُ
وَإنْ مِنْ شَيْءٍ إلاَّ يُسَبّحُ بحَمْدِهِ

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI
ASIL NÜSHALARIN BELİRLENMESİ

Bilindiği üzere 26/11/2014 tarihli ve 29187 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2014/7007 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Diyanet İşleri Başkanlığına Üstad Bediüzzaman’ın eserlerinin asıl metinlerinin belirlenmesi vazifesi verilmiştir. Bu vazifenin yerine getirilmesinde Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışmalar şu kıstaslar üzerinden yürütülmüştür:

• Üstad Bediüzzaman’ın eserlerinin günümüze değin pek çok yayınevi tarafından pek çok baskısı yapılmıştır ve bu baskılarda aynı eserin çeşitli baskıları arasında ileride detayları zikredilecek olan farklar ortaya çıkmıştır. Bu farkların giderilebilmesi ve eser metinlerinin bizzat eser sahibi Üstat Bediüzzaman’ın muvafakatiyle son şeklini verdiği hale getirilebilmesi için kelime seçimi, tashihi, yer değiştirmesi vs. gibi ya da cümle/paragraf yerleşimi, mektup/bölüm yerlerinin eser sahibinin tercihi doğrultusunda belirlenmesi veya eserde herhangi bir paragrafın, mektubun/bölümün yer alıp almayacağı gibi hususlarda -elyazması ya da (müellif hayatta iken kendi nazarından geçerek basılmış olan) Osmanlıca-Latince matbu nüshalarda- bizzat eser sahibinin ortaya koyduğu kendi fiili uygulamaları ve tasarrufları ya da metinlerdeki kendi elyazısı ile yaptığı düzeltmeler/tashihler esas ittihaz edilmiştir.

• Ayrıca eğer varsa, eser sahibinin konu ile ilgili mektuplarındaki yönlendirmeleri esas alınmıştır.
1950’lerden günümüze kadar Risale-i Nur Külliyatının basımını yapmakta olan 20’nin üzerinde yayınevibulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılan metin analizi çalışmalarında bu yayınevlerinin basmakta olduğu nüshalar arasında kelime, cümle, paragraf ve mektup/bölüm düzeyinde muhtelif farklar tespit edilmiştir.

Bu farkları şöyle izah edebiliriz.
(a) Kelime düzeyindeki fark ile, Risale-i Nur Külliyatında her bir eserin günümüze değin yapılan bütün baskıları arasında kelimeler arasında bulunan (a) yazım farkları, (b) bir kelimenin farklı kelimeyle değiştirilmesi, (c) eser metnine kelime ilave edilmesi, (d) eser metninden kelime çıkarılması ya da (e) kelimenin yerinin değiştirilmesi gibi çeşitli farkları kastetmekteyiz. Yapmış olduğumuz analizlere göre bu gibi farkların ortaya çıkmasının başlıca nedenleri (1) eserlerin önceki dönemlerde matbaalarda kurşun harflerle dizilmesi, (2) kelimelerin Osmanlıca orijinal metinlerden Latince harflere aktarılırken yanlış okunması, (3) eserleri Osmanlıca elyazısı ile kopya eden müstensihlerin kelimeleri yanlış yazması, (4) kelimelerin sadeleştirilmesi, (5) eserin sahibi Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin kendi elyazısı ile yaptığı tashihlerin bir diğer yayınevi tarafından görülmemiş olması ve metne işlenmemiş olması vs. gibi hususlar olmuştur.
(b) Cümle, paragraf ve mektup/bölüm düzeyindeki farklarla kastettiğimiz ise
Şualar ve Lahikalar gibi birkaç eserin farklı yayınevleri nüshaları arasında yapılan karşılaştırmalarında ortaya çıkan; bir cümlenin, paragrafın ya da mektubun/bölümün (a) aynı kitabın günümüze değin çeşitli baskılarında kitap içerisinde yerinin değiştirilmiş olması, (b) farklı yayınevi baskılarında çıkarılmış olması ya da (c) ilave edilmiş olması gibi yayınevi nüshaları arasında bulunan farklardır.
Üstat Bediüzzaman Hazretleri hayatta iken eserlerinin neşir hizmetinde bulunmuş talebelerinin, 1960 yılında Bediüzzaman Hazretleri dâr-ı bekâya irtihal ettikten sonra birkaç eserde, eserlerin yeni baskısını yaparken kitabın baş kısmına ekledikleri ve eserle ilgili önemli bilgiler ihtiva eden takdimler haricinde, sonradan ilave edilen metinler yine eser sahibi Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin çeşitli mektuplarıdır. Fakat asıl metnin tertip ve teşekkülünde eser sahibinin tercihleri esas olduğundan dolayı, ilave edilen, çıkarılan ya da kitap içerisinde yeri değiştirilen metinlerle ilgili, Bakanlar Kurulu Kararnamesindeki asliyet şartının bir gereği olarak eser sahibinin nihai tercihini de gösteren, müellifin hayatta iken kabul ettiği ve son şeklini verdiği Latince harfli matbu nüshalar, Osmanlıca/Arapça teksir baskılar, elyazma nüshalar ve varsa daktilo nüshalar metinlerin tertibi, teşekkülü ve tashihi konusunda esas alınmıştır. Ayrıca başta da ifade edildiği üzere eser sahibi Üstat Bediüzzaman elyazması eserlerin üzerinde ya da yazdığı mektuplarda bir cümlenin, paragrafın ya da mektubun eser içerisinde yer alıp almayacağını ifade eden ya da eserin hangi kısmında yer alması gerektiğini ifade eden yönlendirmelerde bulunmuştur. Tespit edildiği hallerde bu yönlendirmeler de esas alınmıştır.
Netice olarak özellikle cümle, paragraf ve mektup düzeyinde birkaç eserde yayınevleri nüshaları arasında ortaya çıkan farklarla ilgili olarak 1955-1960 yıllarında eser sahibi hayatta iken nazarından geçerek Latince baskısı yapılmış olan eser baskıları esas alınmış ve müellifin dâr-ı bekâya irtihalinin ardından günümüze değin çeşitli gerekçelerle muhtelif yayınevlerince eserlerde yapılan ilave, çıkarma ya da yer değiştirme gibi işlemler düzeltilerek, eserlerin ilk baskılarına dönülmüştür.
Kelime düzeyindeki farklarda ise, Diyanet İşleri Başkanımızın başkanlığında icra edilmiş olan Yayınevleri Toplantısı’nda elyazması, teksir ve Osmanlıca/Arapça/Latince orijinal nüshalar üzerinde “edisyon kritik/tahkik” adı verilen nüsha karşılaştırması işlemini hangi yayınevlerinin yaptığı sorulmuş ve yapan yayınevlerinden bu nüshalar talep edilmiştir. Yaptıkları çalışmaları Diyanet İşleri Başkanlığına gönderen yayınevlerinin eser metinleri elyazması, teksir ve matbu olmak üzere eser sahibi hayatta iken nazarından geçmiş nüshalar ile karşılaştırılmıştır. Böylece eserlerin kurşun harflerle dizilmesinden, yanlış okunmasından, müstensihlerin yanlış yazımından vs. kaynaklanan hatalar dolayısıyla ortaya çıkmış farklar dışında orijinal metinler elde edilmiştir. Belirtilen hatalardan dolayı ortaya çıkan farklarla ilgili olarak ise Diyanet İşleri Başkanlığının oluşturduğu heyetler orijinal nüshalarla nüsha karşılaştırması/edisyon kritik çalışmalarınısürdürmektedir. Ayrıca herhangi bir yayınevi, araştırmacı vs. tarafından delilleriyle ortaya konması yani eser sahibine ait bir düzeltme bilgisinin ilgili heyetlerle paylaşılması halinde bu bilgi de değerlendirilmeye alınacaktır.
Diğer bir önemli husus ise eserlerin ilk hallerinin yani elyazması, teksir, matbu ve daktilo halleri Diyanet İşleri Başkanlığının elinde bulunup bulunmadığı konusudur. Yapılan çalışmalarda eserlerin müellifi Üstad Bediüzzaman Hazretlerine ait orijinal elyazması, Osmanlıca/Arapça teksir ya da matbu ve Latince daktilo ve matbu eser nüshalarının ve mektupların yurtiçinde ve yurtdışında müteferrik yerlerde dağınık halde bulunduğu tespit edilmiştir. Bu tespitin ardından hızlı bir şekilde tespit edilen orijinal nüshaların Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bir arşivinin oluşturulmasına yönelik çalışma başlatılmıştır. Bu çerçevede öncelikle Hizmet Vakfı Arşivi, Sözler Neşriyat’ta bulunan arşiv, Said Özdemir Ağabeyde bulunan arşiv, Hayrat Vakfı Arşivi, Merhum Abdulkadir Badıllı Ağabeyin şahsi arşivi, Isparta’da Üstad Bediüzzaman’ın evinde bulunan arşiv ve tespit edilen diğer arşivler dijital ortamda Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde toplanmaya başlanmıştır.
Bu süreç devam etmektedir. 2015 yılı başları diyebileceğimiz şu günlere kadar, yarıya yakını Bediüzzaman Hazretlerinin kendi tashihinden geçmiş elyazması nüshalardan oluşan 2.000’e yakın nüshanın dijital arşivi oluşturulmuştur.

Ayrıca Risale-i Nur Külliyat’ı ile ilgili asıl metnin elde edilmesi hususunda Diyanet İşleri Başkanlığı eserlerin orijinal nüshalarının karşılaştırılması, tashih okuması, son okumaların yapılması, arşivde bulunan eserlerin analizi ve incelenmesi gibi eserlerin asliyetinin sağlanması ve muhafazası açısından hayati önem arz eden çalışma alanlarında, alanında uzman onlarca kişiden müteşekkil heyetlerle bu çalışmalarını yürütmektedir.

Asıl nüshanın belirlenmesi hususunda ayrıca Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin hayattaki talebeleri ile devamlı olarak istişarelerde bulunulmaktadır. Başta eser sahibi Bediüzzaman Said Nursî’nin Emirdağ Lahikası I’de“Vasiyetnamemdir” adlı mektubunda adlarını zikrettiği ve kendilerini vekil olarak tayin ettiği Said Özdemir, Ahmet Aytimur, Hüsnü Bayramoğlu ve Abdullah Yeğin ağabeyler olmak üzere Mehmet Fırıncı ağabey gibi Üstadın hayattaki talebeleriyle bu sürecin her bir safhasında istişare ve toplantılar yapılmaktadır.
Yapılan istişare toplantılarında ortaya konan değerlendirmeler dikkatle not edilmekte ve titizlikle ele alınmaktadır. Ayrıca dâr-ı bekâya irtihaline kadar Risale-i Nur’un neşri ve asliyetinin tesbiti hususlarında Diyanet İşleri Başkanlığı ile her türlü bilgi ve belge alışverişini devam ettirmiş olan Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden merhum Abdülkadir Badıllı ağabeyi de rahmet ve minnetle yad etmemiz gerekiyor.
Son olarak asıl nüshanın belirlenmesi sürecinde, yol haritasının tesbiti noktasında yayınevleriyle ilgili yayınevlerini bir araya getirerek ya da yayınevlerinin yetkilileri ile istişarelerde bulunulmuştur.

Bu çerçevede Bakanlar Kurulu Kararnamesinin Resmi Gazetede yayımlanmasının ardından Risale-i Nur neşreden yayınevleri davet edilmiş Sözler, Envar, İhlas Nur, Hayrat, RNK, Tenvir, Med Zehra, Yeni Asya, Şahdamar, Ufuk, Mutlu Yayınevleri’nin temsilcilerinin bulunduğu bir yapılmıştır.

Bu toplantıda alınan kararlar değerlendirilmiş olup çalışmalar sürmektedir. Ayrıca yayınevlerinin sorumluları ile devamlı surette görüş alışverişi ve bilgi paylaşımı devam etmektedir.

Furkan Torun

Diyanet’ten Risale-i Nur İle İlgili Müjdeli Haber!

Kanun ve kararnameyle telif ve yayın hakları Diyanet İşleri Başkanlığına verilen Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin telif ettiği Risale-i Nur Külliyatının tamamının 2015 yılı içinde basılmış olacağı öğrenildi.Korsancı ve tahrifatçı medya kuruluşları ise bandrol almayarak kara propagandaya devam ediyor.
 
2014 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından talimat verilerek Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılması sağlanan Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Risale-i Nurkülliyatından İşaratu’l- İ’caz isimli eserin devamının da bastırılacağı öğrenildi.
 
2015 SONUNDA ESERLERİN TAMAMI BASILACAK
 
Diyanet İşleri Başkanlığınınkaynaklarından edinilen bilgiye göre BaşkanProf.Dr.Mehmet Görmez’in Diyanet İşleri Başkanlığı yayın Dairesi ve Diyanet Vakfı yetkililerine talimat vererek “Risale-i Nur külliyatının tamanının 2015 yılında basılması ve dağıtılmasının tamamlanmasını” istediği ifade edildi.
 
Risale-i Nur külliyatının tamamının yayına hazırlanması için çok ciddi ve titiz bir çalışma başlatıldığı, tezhip, hat ve grafik tasarımıyla eserlerin tıpkı İşaratu’l- İ’caz baskısında olduğu gibi en güzel şekilde okuyucuya ulaşabilmesi için ehliyetli bir heyet tarafından çok dikkatli bir çalışma yürütüldüğü bu yüzden de baskı sürecinin zaman aldığını ifade ediliyor.
 
KORSANCILAR VE TAHRİFATÇILAR KARA PROPAGANDA YAPIYOR
 
Yıllardır Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin eserlerini korsan basan ve tahrif eden bazı medya kuruluşlarının iddia ettiği gibi Risale-i Nur yayınlarının asla engellenmediğini ve müracaat eden her yayınevine sözleşme ile basım yetkisinin de verildiğini, Başkanlık olarak da İşaratu’l-İ’caz dan sonra Mesnev-i Nuriye ve Sözler mecmualarının tasarımlarının büyük ölçüde tamamlandığını Nisan ayına kadar Başkanlık tarafından bastırılmış olacağını diğer eserlerinde tamamının hazırlık ve basım işlerinin 2015 yılında tamamlanmış olacağı belirtiliyor.
 
BANDROL VERİLİYOR AMA KORSANCILAR BASMIYOR
 
Her türlü tahrifatı yapmaktan çekinmeyen bazı medya kuruluşları ise şu ana kadar bandrol için herhangi bir başvuruda bulunmadı. Bandrol alması durumunda Bediüzzaman’ın eserlerini aslına uygun basmak zorunda kalacağı için bandrol almamakta ısrar eden bu kuruluşlar “Risale-i Nur Külliyatı engelleniyor” kara propagandasını yapmaya devam ediyor.Hukuksuzluğun devam etmesini isteyen korsancı kuruluşların yargı yoluna başvurduğu ve bandrol almamakta ısrar ettiği öğrenildi. Diyanet İşleri Başkanlığı’na dava açan bir yayınevinin ise farklı isimlerle bandrol alarak ‘Bize bandrol verilmiyor’ kara propagandasına devam ettiği belirtiliyor.

Said Özdemir Ağabeyden Bandrol Açıklaması

Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün Risalelerin basımıyla ilgili yayınevlerine bandrol vermediğini dillendiriyor. Hükümetin Risale-i Nurların basımını yasakladığı savunuluyor. Olayın aslını öğrenmek maksadıyla Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin has talebelerinden Said Özdemir’i ziyaret ettik.

Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Risale-i Nurları basması için kendisine verdiği yetkiyi içeren imzalı, mühürlü, parmak basmalı ve noter tasdikli belgeleri gösteren Özdemir, bakanlığın almış olduğu kararın sebebini anlattı. Kararın isabetliliğine vurgu yapan Özdemir, Risale-i Nur Külliyatı üzerinden yapılan istismarı dile getirdi.

‘Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Risale-i Nurların basımını durdurduğu, bandrol vermediği’ şeklindeki haberlerin aslı nedir?

Şimdi çok kimseler para kazanmak, şöhret kazanmak için Risale-i Nur Külliyatı basmaya başladı. Kimin hakkı olup olmadığı birbirine karıştı. Bakanlık da bunun hakiki varislerini, hakiki sahiplerini bulmak için hepsini durdurdu. Bizimkini de durdurdu.

Siz ne yaptınız?

‘Belgeniz varsa getirin’ dediler. Biz de bizzat Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin verdiği muvafakatnameyi, vekaletnameyi gösterdik. ‘Sizinkiler tamam’ dediler ve bize verecekler. Daha iş bitmedi.

Sizin basmanıza izin verilecek?

Evet. Çünkü ilk önce biz almışız ve kendisinden almışız. Şimdi onların aldıkları, torununun torunundan almışlar.

Peki Gülen cemaati mensupları neden sürekli ‘bakanlık Risale-i Nurları yasaklıyor’ diye yayın yapıyor?

Kendilerininki korsan. Neden korsan? Çünkü kendileri gitmişler efendim torununun torunundan almışlar. Halbuki biz daha evvel bizzat Bediüzzaman Hazretleri’nin kendisinden almışız.

Onların basma yetkisi yok o zaman?

Basma yetkisi yok. Varislerden evvel Bediüzzaman Said Nursi hazretleri kendisine yetki verdikleri esas birinci. Varisleri ondan sonra gelir.

Bediüzzaman Said Nursi yetki verdiği, basın dediği kişiler kimler?

Bizim İhlas Nur Neşriyat, bir de Envar Neşriyat. O da Ahmet Aytimur’un. Üstad ikimize izin verdi. Başka kimseye izin vermedi. Onun için birinci derecede Bediüzzaman’ın kendisi yetki verdiği kimseler basabilir. Kendi talebelerine verdi. Ondan sonra torunlarına dahi kalamaz. Onlar ikinci derecededir yani.

O zaman Gülen cemaatinin amacı ne günlerdir yayın yapıyorlar?

Bunlar tabii para kazanıyorlar, bir de şöhret elde ediyorlar ondan dolayı. Sonra esas bunların yetkisi olmamakla beraber bir de sadeleştirme namı altında bu eserleri bozdular. Bütün Nur talebeleri buna karşı çıktı. ‘Eserleri nasıl değiştiriyorsunuz?’ diye.

Tahrif mi ettiler?

Risale-i Nurları tahrif ettiler. Bundan dolayı Bediüzzaman’ın hakiki talebeleri onlara kızdı. Neden Üstad’ın eserlerini tahrif ediyorsunuz? Bunları mahkemeye verecektik fakat Allah’a havale ettik. Allah-u Teala da bunların hesabını görüyor.

Bakanlığın aldığı karar tahrifatı önleyecek mi?

Tabii tahrifatı önleyecektir. Çünkü artık hakiki varisler basabilecek. Diğerleri basamayacak. Bunun için tahrifatın önüne geçilmiş olacak.

Yani bakanlığın kararını destekliyorsunuz?

Destekliyoruz. Çünkü neden? Hakiki varisleri, bu işin hakiki sahiplerini arıyorlar. Tarihçe-i Hayat’tan dolayı bir buçuk sene yattık. Sonra bu eserlerden dolayı 9 defa hapishanelerde yattık. E bunlar kaç gün yattılar?

Sizin ödemiş olduğunuz bir bedel var. Onlar ise hazıra konuyor öyle mi?

Ödedik ya. Hazıra konup da ondan sonra para kazanalım, şöhret kazanmak…

Üstad da Risalelerin aslı korunsun diye sizlere yetki verdi?

İşte belgeyi gördünüz. Verdiği yetkide; ‘Benim vekilimdir. Her cihetle onu tevkil ediyorum’ diyor. Bizzat kendi hayattayken alındı bu ve noterde de tasdik edildi. Onun için başkası bizim iznimiz olmadan basamaz.

Bundan sonra öyle mi olacak?

Evet, bizim iznimiz olmadan basamaz. Neden? Üstad doğrudan doğruya yetkiyi bizlere verdi.

Peki Gülen cemaatine izin verir misiniz sadeleştirme yapıyoruz diyorlar?

Bozduktan sonra niye verelim? Bozuyorlar. Katiyen verilemez onlara. Basma hakları yok. Hem basıyorlar hem bozuyorlar.

Bugün baktığımızda onları da Risale-i Nur cemaati olarak kabul etmek gerekiyor mu?

Yok zaten kendileri ‘biz Risale-i Nur cemaatiyiz’ demiyorlar, ‘biz Gülen cemaatiyiz’ diyorlar.

Son olayda da kamuoyunu doğru bilgilendirmiyorlar. ‘Hükümet Risaleleri yasakladı’ diyorlar?

Yasak getirmedi. Esas bunun hakiki sahiplerini arıyorlar. Bunları doğrudan doğruya kim basmaya ehildir diye onları aramak için durdurdular. Onları bulduktan sonra serbest bırakacaklar.

Öbür türlü çok sayıda yayınevi basıyor Risaleleri?

Belki 20’ye yakın yayınevi basıyor. Hem para kazanılıyor hem şan şöhret elde ediliyor.

Bir de yayınevleri işlerine gelmeyen bölümü çıkartıp değiştirebiliyor?
Bazılarını değiştiriyorlar. Mektup ilave ediyorlar veyahut mektup çıkarıyorlar.

Bu doğru mu?
Katiyen doğru değil. Bizim İhlas Nur Neşriyat, bizzat Üstad’la beraber bastığımız için kendisi tetkik ediyordu. En doğru olan neşriyat odur.

Mesela Üstad’ın yazdığı bir mektup var. Bakıyoruz bazı yayınevleri 92’deki baskısına koymuş ama 94’teki baskıda çıkartmışlar?
İşte maalesef kendi işlerine geleni koyuyorlar, işlerine gelmeyeni koymuyorlar.

Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütün Risale-i Nur eserlerini basmasını arzu ediyoruz. Ta ki millete mal olsun. Diyanet basarsa bunların 81 vilayette şubeleri var. O şubelerde satılır, millet istifade eder. Herkes okusun.

Haber Vaktim

Said Nursi’nin Resmi Vekalet Belgesi Yayınlandı

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebelerinden Hüsnü Bayram ağabeyin nezaretinde yayın yapan Nur Rehberi sitesinde Risale-i Nur varislerine dair resmi bir belge yayınlandı.

Vasiyetname Metni :

Yüz otuz parçadan mürekkep Risale-i Nur külliyatından Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şualar, Mesneviyi Nuriye, İşaratül İcaz, Lahika mektuplarımı ve sair Türkçe ve Arabi eserlerimden neşir ve muhafaza ve müdafaalarına ait her türlü haklarımı hususi hizmetkarlarım ve varislerimden Tahiri, Sungur, Zübeyir, Ceylan, Hüsnü, Bayram ve talebelerimden Said Özdemir ve Ahmet Aytimur’a tevdi ediyorum. Ben öldükten sonra bana aid bütün Risale-i Nur kitaplarının neşrine devam edeceklerdir.

Risale-i Nur ne benim, ne başkasının malıdır. Kur’an’ın malıdır. Risale-i Nurun hasılatı Risale-i Nurun ve hizmetinindir. Bu manevi evlatlarım ve talebelerim benim tarzımda Risale-i Nura ve umumuna hizmet edeceklerdir.

Lüzumu halinde bu vasiyetimi alakdar resmi makamata vermek üzere tanzim ediyorum.

Said Nursi

Risale Haber

Belgenin Orjinali ;

Risale-i Nurun Basımında Çok Güzel Günler Yaşanacak

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz “Kültür Bakanlığı Risale-i Nurları yasakladı” iddialarını ve Bakanlığın Risale-i Nur’ların basımı için gerekli olan bandrolü yayınevlerine neden vermediği konusunda kendi Resmi Facebok sayfasından bu açıklamaları yaptı.

Risale-i Nurların basımı ile alakalı çok güzel günler yaşanacak ve her şey kurallara bağlanacak. Şu andaki hükümet Ağabeylerin de gayretiyle, Nurların neşrini engellemiyor; belki maddi ve manevi tedbirler alıyor.

Bildiğiniz gibi, Üstadımızın açık vasiyetleri var ve basım konusunda yetkilendirdiği Ağabeyler var. Ayrıca veraset ilamı ile mirasçılığı sabit olan ve aslında Üstad’ın mutlak vekilleri arasında yer alan Abdülmecid Ağabey’in torunu Seyda kardeşimiz var.

Yine bildiğiniz gibi, Üstadımız Risale-i Nurların neşrini emin ellere teslim ettiği gibi, telif ücretini de iman ve Kur’an hizmetini yürüten kardeşlere vasiyet etmiş. Yakın akrabaları maddi ve manevi konuda tamamen emin insanlar. Çünkü evlad-ı Resuller.

Ağabeylerin de gayretiyle Kültür Bakanlığına bütün belgeler sunulacak; kimin neşir hakkı olduğu ortaya çıkacak; böylece herkesin kendi kafasına göre Risale basma haksızlığına son verilecek. Artık resmi yetkili olanlar dışında hiç kimse basamadığı gibi, sadeleştirme ve benzeri adlar altındaki suiistimaller de son bulacak. Yanlış yapanlar mahkemeler yoluyla dersini alacak.

Risale Ajans