Prof. Dr. Faris Kaya’nın konuk olduğu programı izleyebilirsiniz.
Video:
İftar yemeğinden sonra, kılınan akşam namazının akabinde hizmet gurupları yapmakta oldukları hizmetlerden örnekler verdiler.
İstanbul İlim ve Kültür Vakfından Prof. Faris Kaya, akademisyenler konferansları ve yurt içi ve dışında yapılacak olan seminer ve konferansları, yurtdışında araştırma yapan akademisyenlere sağlanan burslar hakkında bilgi verdi.
Üstad Bediüzzaman hakkında da üstadın çocukluğunda biraderi olan molla Abdullah ile aralarında geçen muhaverede
– ben seksen kitap okudum.
dediği kitapların listesinin çıkarıldığını belirtti.
Suffa vakfından Osman Bostan açılan yeni dershanelerden ve bu sene faaliyete başlayacak olan açık lise öğrencilerine yönelik hizmetlerinden bahsetti.
Hamidiye Vakfından Maruf Ekinci Topkapı bölgesine yurt içinden gelecek ağabeylerin katılımıyla açılacak olan yeni hizmet binasının özelliklerini ifade edildi.
Harem’den katılan Nurettin Yaşar’da Risale-i Nur Külliyatından tarihçeyi hayatın sonundaki hafız Ali ve talebelerinin Balkanlarda yapmış oldukları hizmetleri ve Selanik’te açılan yeni medresenin meyvelerinin başladığını ve bu Ramazanda teravih kılınması gibi müjdeli haberlerden konuşarak hizmetlere maddi ve manevi dua edilmesinin ehemmiyet ve önemi üzerine durdu.
Program teravih namazının beraber kılınmasıyla son buldu.
Feyzullah Okur / NurNet.Org
Fotoğraflar:
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, birçok medya ve sivil toplum kuruluşu temsilcisini vakıf merkezinde düzenlediği iftarda ağırladı. İftarın ardından geçen yıl açılan ve Risale-i Nurların yer aldığı ‘arşiv ve dokümantasyon birimi’ gezildi. Davetliler, Said Nursi ve talebelerine ait orijinal el yazması Risale-i Nurlara büyük ilgi gösterdi. El yazması Risale-i Nurlar, haftanın 7 günü ziyaret edilebilecek.
Arşiv bölümünde Bediüzzaman’ın risalelerine ait orijinal dokümanlar bulunduğunu belirten İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Faris Kaya, “Hizmetin bugüne nasıl geldiğinin anlaşılması açısından böyle bir arşiv ve dokümantasyon merkezi çok önemli. Merkezimizde doktora çalışması ve yüksek lisans çalışması yapanlar var.” diye konuştu.
Bediüzzaman’ın Risaleleri yazdığı için Barla’ya sürgün edildiğini ifade eden Kaya, “Üstad gelmekte olan imansızlık hareketini sezmiş ve bunun üzerine iman hakkında eser yazmıştır. İlk yazılan ‘Haşir Risalesi’dir. Öldükten sonra dirilmeyi anlatan bir metindir. Kur’an-ı Kerim’in feyziyle maddi delillerle ispata çalışmıştır. Bu eser basılınca, eserin matbaada basımı yasaklanmış. Bunun üzerine eserler el yazısıyla yazılmıştır. 1926 yılında 1934’e kadar yaklaşık 7-8 sene risaleler elle çoğaltılmıştır.” diye konuştu.
Sergide teneke kutunun içinde bulunan risalenin Bediüzzaman’ın talebesi Hafız Ali’nin hanımı Ümran Hanım tarafından yazıldığını aktaran Prof. Dr. Faris Kaya, “Risalenin başına bir iş gelmesin diye Hafız Ali bunları teneke kutunun içine koymuş ve duvarların içine gömmüştür. Hafız Ali’nin vefatından yıllar sonra bu kitap duvarın içinde bulunmuştur.” ifadelerini kullandı.
Said Nursi ve Risale-i Nur üzerine yayınlanmış bütün eserlerin ve orijinal el yazmalarının bulunduğu arşiv-dokümantasyon merkezi geçen yıl Vefa Kalenderhane Mahallesi Cüce Çeşmesi Sokak’ta ziyarete açılmıştı.
Cihan
Risale-i Nur ve müellifi Bediüzzaman Said Nursi üzerine ilmi, akademik, kültürel ve sanatsal faaliyetler düzenleyen İİKV tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Genç Akademisyenler Konferansı Merter Greenpark Otel’de gerçekleştirildi. Toplantıya 20 farklı ülkeden 60′ı aşkın genç akademisyenin yanı sıra Said Nursi ve Risale-i Nur konusunda çok sayıda makalesi ve kitabı bulunan 20 profesör katıldı. Ayrıca seminere Bediüzzaman Hazretleri’nin yakın talebelerinden Mehmet Fırıncı, Mustafa Sungur, Abdülkadir Badıllı ve Said Özdemir de geldi.
Dünya coğrafyasının farklı ülkelerinden gelen genç akademisyenler bir yandan tanışırken, bir yandan da Risale-i Nur konusunda uzman ilim adamlarıyla tezleri hakkında görüş alışverişinde bulundu.
Risale-i Nur ile ilgili yapılan konuşmalardan sonra kendini coşkun hissettiğini belirten Bediüzzaman’ın yakın talebelerinden Mehmet Fırıncı, “Bu herhangi bir âlimin yazdığı bir kitap değil. Bu insanlığı kurtarmak için hazırlanmış bir rehberdir. Çok güzel konuşmalar yapıldı. Dolayısıyla yurt dışından bu kadar Risale-i Nur’u anlayabilen insan görebilmek 50 yıl sonra bizim için büyük bir bayram. Bize 60 sene evvel Risale-i Nur’u 3-5 kişiyle konuşuyorduk. Bize ‘Bu şekilde nasıl olacak?’ diye soruyorlardı. Biz de ‘50-60 yıl sonrası için çalışma yapıyoruz.’ diyorduk. Bu çalışmalar çok önemli.” dedi.
Dünyanın 25’i aşkın ülkesinden 80’den fazla akademisyen ve 20 civarında profesörün seminere katıldığını belirten İstanbul İlim ve Kültür Vakfı (İİKV) İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya, “Profesörler, genç akademisyenlere ders vermek için buradalar. Bugün güzel bir gün yaşıyoruz.” diye konuştu.
Risale-i Nur’un 20. yüzyılın en önemli eseri olduğunu dile getiren ABD’li Hıristiyan din görevlisi İan Markham, “Risale-i Nur, modern imanlı insanın karşılaştığı birçok probleme yanıt veriyor. Bu kitapta Allah’ın varlığı ve öldükten sonra dirilme ile ilgili nasıl çözümler sunulmuş onu görmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.
“Risale-i Nur, bugüne kadar karşılaştığım en mükemmel kitaptı.” diyen Hindistanlı Suhail Vilayil, “Risale-i Nur’da dikkatimi çeken İslamiyet’i modern bilimlerle açıklayan ilk eserdi. Kur’an-ı Kerim’in ilk tercümesiydi. Risale-i Nur bize pozitif bilimlerle din arasında bir çatışmanın bulunmadığını gösterdi. “ şeklinde konuştu.
Kaynak: iikv
Konuyla ilgili sitemizde yer alan diğer haberleri okumak için tıklayınız…
Ayrıca Dost Tv – İyi Haberler’de Çıkan Haber:
Dün Ruba Vakfı’nda ki ağabeyler konferansa gelen akademisyenlerin boğaz turu yapacaklarını ve bizimde bu tura eşlik edip izlenimlerimizi nurnet.org sitemizde aktarmamızı istediler. Bizlerde hay hay deyip yola çıktık.
İkindi namazında Eminönü’nde Ahi Çelebi Camisinde namazı kıldık ilginçtir o kadar o camiyi gördüğümüz ve müşahede ettiğimiz halde hiçbir özelliğini bilmediğimizi öğrendik. Cami vakit namazında ki en kalabalık ve en akademisyen cemaatiyle birlikteydi. İmam efendi namazdan hemen sonra cami hakkında kısa bir konuşma yaptı önemine binaen onu da arz edelim.
Saat 18:00 gibi yanaşan vapurla seyahatimiz başlayacaktır.
Dilleri ayrı, renkleri ayrı, elbiseleri ayrı, yaşadıkları ülkeler ayrı olmasına rağmen hepsinde aynı mütebessim sima, aynı sevinç ve aynı fikriyatın yattığını uzaktan seyreden herkes anlayacaktı.
Cemil bey’in sponsorluğunda ki bu gezide ayrıca yurtiçinden Üstadımızın talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey başta olmak üzere, Kayseri’den
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki: “Biz İslamiyet’e yakışır doğruluğu ve doğru İslamiyet’i ve Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamber Efendimizi şüphesiz en iyi Risale-i Nur’lar vasıtasıyla tanımışız ve sadece bizim değil bütün dünyanın Risale-i Nur’lara ihtiyacının ne kadar şedit olduğunu bir kez daha müşahede etmişiz.” Gene Üstad’ımızın dediği gibi “İstikbal, yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’âniye ve imaniye olacak.” Ve “Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada İslamiyet’in olacaktır.”
Bizde ayrıca bu programı düzenleyen başta “İstanbul İlim ve Kültür Vakfı” ve Prof. Dr. Faris Kaya olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyoruz.
Not: İsmini zikretmediğimiz ağabeylere de teşekkür ederiz, objektifimize yansıyan bazı kareleri de sitemizde göreceksiniz.
NurNet.Org Editörleri