Büyük dünya ailesinin 2 milyarı okuyor. İrili ufaklı 200 devletin içinde 17 milyonluk Hollanda’nın da üçte biri okumaktadır. Bütün Avrupa’da olduğu gibi Hollanda da bir mânâda kundakta iken çocuklara çeşitli yöntemlerle el konulmaktadır. Tartışılan tarafı var, tartışılmayan tarafı var. Aile hayatı ve ebeveynler ayrı birer konu ve problemlerle dolu. Rehber ve önder mükemmel olmaz ise sonuç hicrandır. Hz. Bediüzzaman “Gayr-ı meşrû tarîk zıdd-ı maksuduna inkılab eder” buyuruyor.1
Çalkantılı giden manevî boşluğu çok olan bu gençlik ordusunda, Müslüman gençlerin geleceği için ehemmiyetli murakabe ve çalışmalar ve himmetler vardır ve cârîdir. Küçük aile hayatından tâ Rotterdam İslâm Üniversitesi’ne kadar. Tedbirler zincirinin halkalarıdır. Hollanda diğer bir mânâda göçebeler ülkesi haline gelmiştir. Resmî 450 caminin 160’ı Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait. Diğer camiler ise 57 İslâm ülkesinden gelen Müslümanların inşaa ettiği veya kileselerden camiye intikal. Müslümanlar Hollanda resmî okullarının dışında bu camilerde kendi meslek, meşrep ve inançlarını bir programlar silsilesi içinde anlatmakta ve eğitimi vermektedirler.
Hollanda Eğitim Bakanlığı istatistik kurumuna göre; Hollanda’da toplam nüfus 17 milyon, genç nüfus takriben 5 milyon (nüfusun yüzde 31’i). Öğrenci sayısı 3,5 milyon (nüfusun yüzde 21,9’u) (İlkokuldan üniversite seviyesi dahil toplam öğrenci sayısıdır). Kurban bayramından önce gittiğim Hollanda’da bizim gençleri gördükten sonra ümidim ve şevkim biraz daha arttı. Orada doğmuşlar, oranın vatandaşı olmuşlar, fakat Türkçe’yi arz ettiğim programlar içinde öğrenmişler ve öğrenmektedirler.
Bu gençlerden İlhan Doğan ve Ömer Faruk beylerin organizesi ile üniversite düzeyinde “SEVA” vakfı külliyesinde benden bir seminer istediler ve seminerin akabinde sıra ile sualler sordular. Seminerde “İnsanın mahiyeti ve Batı dünyasında İslâmî inkişafta gençlerin yeri” başlıklı tesbitlerde bulunduk. Katılan bu cengâverlerin, Karamanlı Abdurrahman, Yozgatlı Levent, Karamanlı İsmail, Konyalı Hamza, Iğdırlı Bora, Şahin, İsa, Mustafa, Bekir, Fırat, Muzaffer, Tarık ve isimlerini sayamadığım nice kardeşlerimizin bütün sevdası bu laleler diyarında “İslâmı, Kur’ân’ı ve imanı“ yaymak. Risale-i Nur’un ölçüleri içerisinde…
Bu üniversiteli gençlerin en büyük hedeflerinden bir tanesi zaman seyli içinde Hollanda’nın bütün birimlerinde görev almak. Gidebildikleri yerlere kadar gidecekler ve “Artık burası bizim vatanımız, biz buralarda doğduk ve buralarda başta Müslüman kardeşlerimiz olmak üzere bütün milletlerin gençlerine ve ailelerine İslâm hakikatlerini tebliğ ve takdim edeceğiz” demektedirler. Onları hayranlıkla izledim. Çılgınlık yok, alayiş nümayiş yok. Akl-ı selim içinde hüşyar kalplerle yürümektedirler. Duygulandım, gözlerim yaşardı.
Yine bu gençlerden ve Hollanda doğumlu ve İslâm Diyalog Cemaati’nin sözcüsü Nur Muhammed Başoğlu bize gönderdiği son haberde, bu gençlerin ve Müslüman kardeşlerimizin aktif çalışmalarının yüzlerce semerelerinden bir tanesini aktarmaktadır. “Hollanda’da Amsterdam şehrinde Müslümanların yaşamını kolaylaştırma yolunda atılan adımlara yenisi eklendi. Çoğu üniversite, hastane ve resmî dairelerde açılan ibadethanelere ilâveten Hollanda’nın en büyük lunaparkı kabul edilen Walibi World Parkında mescit açma kararı aldıklarını duyurdular. Walibi World’un yıllık bir milyondan fazla ziyaretçisi bulunuyor. Müstakil bir mescit açılması Hollanda’daki eğlence mekânları için bir ilk. Walibi World resmi sözcüsü sözcüsü Lindy açıklamada bulundu: ‘Dindar ziyaretçilerimizin ibadethane ihtiyacı olduğunu gözlemledik. Yetkililere bir ibadet yeri gösterilmesi için dilekçeler verildi. Müslümanlar için yep yeni bir mescit açtık.’”
Yep yeni bir nesl-i cedid ile karşı karşıyayız, alkışlar onlara…
İlk etapta iki tane açılması planlanan liseden mezun olacak gençler, Türkiye’deki ilahiyat fakültelerinde eğitimlerini tamamladıktan sonra yeniden Hollanda’ya dönerek görevlerine başlayabilecek.
Projeyle yakından ilgilenen Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver, birçok Türk sivil toplum kuruluşuyla görüştüklerini ve bu konuda destek aldıklarını belirterek, hedeflenen lisenin bir yıl içinde açılmasının planlandığını söyledi.
Okulun resmi değil tamamen sivil bir girişim neticesinde açılacağını vurgulayan Ünver, bu konuda bir komisyon oluşturulduğunu, İmam Hatip Lisesi Vakfı kurma çalışmalarının başlatıldığını bildirdi.
Hollandaca diline hakim imamlar yetiştirilecek
Türkiye dışında ilk kez bir Avrupa ülkesinde açılacak liseyi bitirenlerin daha sonra Türkiye’de ilahiyat eğitimi alacağını kaydeden Ünver, “Bu yolla Hollandaca diline ve kültürüne vakıf imamlar yetiştirilebilecek. Bunun çok faydalı olacağı düşüncesindeyim. Türkiye’de 4 yıllık ilahiyat fakültelerini bitiren bu gençlerimiz Hollanda’ya dönüp camilerde hizmet verebilecekler” dedi.
Hollanda devletinin de bu projeye sıcak bakacağını umduğunu vurgulayan Ünver, şöyle konuştu:
“Çünkü yıllardır, ‘Hollanda’da görev yapacak imamlar bu ülke dili ve kültürüne hakim olmalı, burada eğitim alanlar arasından seçilmeli’ yönünde taleplerde bulunuluyor. Dolayısıyla bu proje bir anlamda Hollanda makamlarının talepleriyle de örtüşüyor. Doğrusunu söylemek gerekirse biz Hollanda makamlarının bu talebini yerine getirmek için yola çıkmadık ama, insanımızın ve gelecek nesillerimizin bu açılıma ihtiyaç duyduğunu gördüğümüz için bu çalışmaya başladık. Aklın yolu birdir fehvasınca böyle bir örtüşme de söz konusu olmuştur. Sonra İmam Hatip Lisesi projesi tamamen sivil bir inisiyatiftir. Resmi bir yönü yoktur.”
“Bu okullardan mezun olacaklar Hollanda toplumuyla Müslümanlar arasında köprü görevi görecek”
İlk etapta iki tane düşünülen lisenin sayısının çoğaltılmasına süreç içerisinde ve ihtiyaçlara bakılarak karar verileceğini anlatan Prof. Ünver, Hollanda’daki bu girişimin başta Almanya, Belçika ve Fransa olmak üzere Türk ve Müslümanların yoğun yaşadığı diğer ülkeler için örnek teşkil edebileceğini söyledi.
Türkiye’de İmam Hatip Liselerinden mezun olanların geçmişte ve şu anda toplum ve insanlığa önemli hizmetler verdiğini anımsatan Ünver, benzer bir sürecin Hollanda’da da yaşanmasını arzuladıklarını kaydetti.
“Bu okullar Hollanda’nın yaranına olacak” diyen Prof. Mustafa Ünver, “Tamamen kendi dinamiklerimizden hareketle açılmasını kararlaştırdığımız bu okullardan mezun olacaklar Hollanda toplumuyla Müslümanlar arasında köprü görevi görecek, sağlıklı bir iletişim kanalı kuracaklar. Türkiye’den gelen imamlar dil eğitimi alıyorlar ama bu yeterli olmuyor. Ama buranın diline hakim imam ve hatipler, İslam’ın yüksek değerlerini ve Anadolumuzun insancıl örf ve adetlerini en iyi şekilde anlatabilecek. Bu yolla toplumun tüm kesimlerine ulaşmak mümkün olabilecek” değerlendirmesinde bulundu.
16 yaşında Müslüman olan Hollandalı bir bayan Corriene (Nisanur), Müslüman ülkelerden Hollanda’ya gelen Müslüman işçilerin yaşayış tarzları ve yaptıkları yanlışlar sonucunda İslâma karşı fikirlerinde değişiklikler olan, fakat hiçbir zaman içinden atamadığı “Ben kimim? Nereden geliyorum? Nereye gidiyorum? Bu dünyada vazifem ne? Niye namaz kılıyoruz? Nasıl Allah rızasını kazanmalıyız?” gibi sorulara daima cevap arayışında olan bir insan. Ne var ki, bulamadığı her cevap için umutsuzluğa düşmüş. Etrafındaki Müslümanlara sorduğunda, onlardan da cevaplar alamamamış ne yazık ki. Etrafında gördüğü Müslümanların yaşayışlarını İslâma göre değil de, İslâmı kendilerini uydurduklarını görmesi onu daha da içinden çıkılmaz bir duruma sokmuş. Tâ ki, Flemenkçe’ye çevrilen Risale-i Nur’dan Küçük Sözler’i (Korte Worden) buluncaya kadar. Sonunda, aradığı soruların cevaplarının açık ve net bir şekilde bu eserde yer aldığını görmüş. Okuyunca hayatı değişmiş. Ve şimdi o, Rotterdam İslâm Üniversitesi tarafından Risale-i Nur eserlerinin Flemenkçe diline çevrilmesi işinde tashih çalışmalarında ve aynı zamanda tercüme ekibinin içinde bulunmaktadır. Bu konuda verdiği teşvik ve şevklerden dolayı Sn. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz Hocamıza da ayrıca teşekkürlerimizi sunuyoruz, Allah ebediyen razı olsun.
Şimdi, hayatını Nisanur hanımdan dinleyelim…
Ne zaman ve nasıl Müslüman oldunuz? Ben daha önce Katolik olan, daha sonra dinini terk eden bir ailenin çocuğuydum. O yüzden dinsiz bir yaşantım oldu. 16 yaşına geldiğim zaman, biliyordum ki bazı şeyler olmalı, bazı şeyler hayattan daha önemli olmalıydı, fakat sorularıma cevap verecek kadar dinler hakkında yeterince bilgim yoktu. O zaman kütüphaneye gidip, her din hakkında kitaplar aldım. Ve okumaya başladım. Bu kitaplarda çoğu şeyi buldum. Genelde birbirlerine benziyorlardı. Fakat aynı değillerdi, bu da benim tuhafıma gitmişti. Çünkü eğer Allah varsa, farklı dinlerin kitaplarında farklı yazıyordu. Eski bir İncil’i okudum ve sonradan yazılan İncil’e de baktım, farklılıklar vardı, değiştirmişlerdi. Sonra Kur’ân’ı okudum. Bu sefer aradığımı bulmuştum. Daha sonra bütün dinlerin pozitif ve negatiflerini yazdığım bir liste yaptım, sonuçta tek pozitif dinin İslâm olduğunu gördüm. İslâm hakkındaki yolculuğum başladı, daha çok öğrenmek ve bilmek için… Ve kararımı vermiştim Müslüman olmaya.
Peki Müslüman olmanıza ailenizin tepkisi nasıl oldu? İslâmı seçtikten sonra bunu ailem ile paylaştım. Çünkü okuduklarımı ve davranışlarımın değiştiğini onlar da biliyorlardı. Onların tepkisi ne negatif, ne pozitif oldu. Bana şöyle dediler: “Niye her zaman zor olan yolları seçiyorsun, niye biraz daha normal olanları kabul etmiyorsun?” Bana “Sen özgürsün, kendin için doğru olanı seç, biz kabul ederiz” dediler. Fakat çevremin ve arkadaşlarımın bunu anlayışla karşılaması kolay olmadı, çünkü onlar Müslüman değillerdi. Fakat ben yolumu çizmiştim artık, Müslümandım. Şu an hayatımdaki değişiklikleri görünce hepsi kabul ediyorlar ve onlar da anlıyorlar ki İslâm bana doğru olan yolları gösterdi.
Müslüman olduktan sonra hayatınızda neler değişti? Müslüman olduktan sonra ben de hayatımı değiştirdim; okuldaki arkadaşlarımı, disko gibi boş eğlenceleri… Aslında yaşantım daha da zorlaştı, çünkü daha çok öğrenmeliydim ve İslâmı daha iyi yaşamalıydım. Dönüp arkama bakınca hayatımın gerçekten çok değiştiğini görüyorum. Eğer Müslüman olmasaydım, hayatım tamamen boş ve anlamsız olacaktı.
Buradaki Müslümanların yaşayış tarzı nasıl etkiledi sizi? Bu soru gerçekten benim için zor, çünkü negatif olmak istemiyorum. Fakat doğrusunu söylemek gerekirse, İslâmı daha iyi öğrenmek ve bilmek için araştırmaya başlayınca, sorularıma cevap verecek kimseler yoktu. Sonra Müslüman kişileri aramaya başladım. Sorularıma cevap alabilmek için bir camiden randevu aldım. Oraya gittiğim zaman birkaç bayan beni karşıladı ve onlarla konuştum, sorularım olduğunu söyledim. Fakat sorularıma yeterli cevap alamadım. Sorularımdan bazıları namaz ve başörtüsü gibi. Bana verdikleri cevap sadece “Kur’ân’da yazıyor ve Allah emrediyor”, fakat bu cevaplar benim için yeterli olmadı, çünkü gerçekten anlamak istiyordum, diğerlerini takip etmek değil. Orada bulunan kadın gruplarına katıldım, fakat fazla gitmedim, çünkü orada bulunanlar beni yabancı gördüler, bana ‘Niye buraya geliyorsun? Sen Hollandalısın ve seçme özgürlüğüne sahipsin, sen bizlerden farklısın…” dediler. Açıkçası, istenmediğimi hissettim. Kendi kendime öğrenmeye karar verdim. Biraz zaman geçtikten sonra daha çok Müslümanla tanışmaya başladım, ümit etmiştim birşeyler öğrenirim diye, fakat olmadı. Tanıştığım insanlar namazlarını kılmıyorlar, sadece Cuma günü namaza gidiyorlardı. Ramazan ayında da bazı günler oruç tutuyorlardı. Bu arkadaşlarımdan evlenenler de oldu, fakat kısa zamanda boşanmaları bende merak uyandırdı. Nasıl olur bir Müslümanın hayatı? Alkol kullanmak, barlara veya diskoya gitmek veya diğer kadın ve erkeklerle beraber olmak mı? Fakat bana “Biz Müslümanız…” diyorlardı. Benim okuduğum ile etrafımda gördüğüm Müslüman yaşantısı tamamen farklıydı. Uzun yıllar bu şekilde aramayla devam ettim. Daha sonra bulmuştum. Gerçekten Kur’ân’ın yolunu izleyen, Peygamberimizin (asm) sünnetlerini işleyen, gerçekten Allah için namaz kılan ve ibadet edenler, birbirlerine iyiliği tavsiye edenler ve paylaşanlar vardı. Ne zaman ki onlarla tanıştım, işte o zaman inancım kuvvetlenmeye ve gerçek İslâmı daha çok öğrenmeye başladım. Tamamen kaybettiğim gücümü ve inancımı onlar sayesinde, onların yardımı ve desteğiyle tekrar elde ettim.
“KÜÇÜK SÖZLER”LE ARTIK HERŞEYE CEVAP BULMUŞTUM
Risale-i Nur’u nasıl ve nerede tanıdınız?
Eşim devamlı Risale-i Nur’u okurdu ve akşamları da Risale-i Nur sohbetlerine katılırdı. Sohbetlerden eve geldiğinde benimle paylaşırdı, hangi konuyu okuduklarını, ne konuşulduğunu bana söylerdi. Söylediği herşey bana çok açık ve net gelirdi. O kadar netti ki, kafamdaki sorulara cevap bulmaya başlamıştım. Geçen yıl eşimle sinemaya gittik, Bediüzzaman ve onun talebeleri hakkında bir filmdi bu. Açıkçası benim öğrenme açlığım gittikçe büyüyordu ve eşim bana İngilizce Risale-i Nur eserlerini getirdi, okumaya başladıkca kafamdaki sorular cevaplanıyordu. Yıllardır aradığım cevapları bulmaya başlamıştım. Bu yıl Hollandaca dilinde basılan “Küçük Sözler”i okuduğumda ise, artık herşeye cevap bulmuştum. Niye namaz kılıyorum, niye ibadet yapıyoruz, niye Bismillah diyoruz? Bediüzzaman herşeyi o kadar açıkça anlatmıştı ki, onu sevmemek elde değildi.
RİSALE-İ NUR, KUR’ÂN’I DAHA İYİ ANLAMAMI SAĞLADI
Size nasıl bir etkisi oldu? Ne zaman Risale-i Nur’u okumaya başladım, bütün sorularıma cevap buluyordum. Sanki aklımı okuyor gibi cevaplar geliyordu karşıma. Verilen bütün örnekler Kur’ân’ı daha iyi anlamamı sağladı. Bana farklı bir bakış açısı kazandırdı. Meselâ, tabiata daha farklı bakmaya başladım, günlük olaylara değişik yönleri ile bakmamı sağladı. Çiçekleri, kuşları, ağaçları farklı yönleri ile gördüm ve gerçekten zevk almaya başladım. “Ne kadar güzel yaratılmışlar” diyordum artık. Bahçede oturup kuş seslerini, onların Allah’ı nasıl tesbih ettiklerini dinlemeye başladım. Fakat hayatımdaki en önemli değişiklik “Niye Allah bizden ibadet yapmamızı istiyor?” sorusunun cevabını bulmam oldu ve namaza başladım. Beni farklı âlemlere götürdü. Uzun yıllar sonra namaz kılmaya başlamak, fakat anlayarak… Geçen bütün yıllar namaz kılmayışımın sebebi, hepsi çok zor, nasıl bulacağım ben yolumu gibi, geçen zamanda bütün bu şeyler bana hissettirdi. Müslüman değil gibiydim, çünkü en önemlisi namazımı kılmamıştım. Namaz kılmaya kesin karar verdim ve kâğıtlara büyük yazılarla nasıl kılacağımı ve hangi sûre ve duâları okuyacağımı yazıp önümde bulunan duvara yapıştırdım ve 2 hafta sonra hepsini ezberlediğimi gördüm.
Ve inanıyorum ki eğer bizler gerçekten istersek, Allah kolaylık sağlıyor bizlere. Ben Arap harflerinin zor olacağını, öğrenemeyeceğimi düşünürken herşey o kadar kolay olmuştu ki… Eğer siz inanır ve güvenirseniz hiçbir şey imkânsız değildir.
İNSANLAR RİSALE-İ NUR’U OKUSALAR, İNANIYORUM Kİ
İSLÂMI DAHA İYİ ANLAYACAKLAR
Sizin hayat hikâyenizi okuyanlara bir mesajınız var mı? Benim için söyleyecek birşeyler varsa, bu dünyamızın daha iyi bir hayat olması için, bütün Müslümanların dinlerine sahip çıkmaları ve en önemlisi iyi öğrenmeleri ve birbirlerini kardeş bilmeleri ve yardımlaşmasıdır. Eğer insanlar Risale-i Nur’u okusalar, ben inanıyorum ki İslâmı daha iyi anlayacaklardır. Kur’ân biz Müslümanlar için kutsal kitap, ama hepsini gerçek manasında anlayabiliyor muyuz? Ben kendim için söyleyeyim, Risale-i Nur’u okuyana kadar anlamamıştım. Hayatımızdaki çok basit örneklerle (tabiat, sanayi, ekonomi, bilim vb.) benim Kur’ân’ı daha iyi anlamamı sağladı ve Kur’ân’ı bana daha çok sevdirdi. Lütfen imanımızın inkişafı için devamlı okuyalım ve öğrenelim. Allah’a emanet olun. Duâlarınızı esirgemeyiniz.
Hollandalı Erik Van Bronswijk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşadığı bölegede Müslüman ailelerin yaşam tarzlarından dolayı İslam dinine ilgi duyduğunu söyledi. Bronswijk, 4 yıl önce yaşadığı Nijmegen kentinden müslüman ülkeleri görmek, incelemek amacıyla yola çıktığını söyledi.
Havanın durumuna göre zaman zaman seyahatinin kesintiye uğradığını anlatan Bronswijk, şunları kaydetti:
”Seyahatim aralıklarla sürüyor. Çünkü havaların çok sıcak ve soğuk olduğu zamanlarda seyahatimi durdurup atımı ve karavanı o ülkede güvenli bir yere bırakıyorum ve Hollanda’ya dönüyorum. Hava sıcaklıkları normale döndüğünde ise seyahatime devam ediyorum. İslamiyeti araştırmak için Müslüman ülkeleri, özellikle de Türkiye’yi dolaşarak İslamiyeti araştıracağım. İslamiyeti sadece kitaplarda değil, Müslüman ülkelerde yaşayarak araştırmak için bu seyahate çıktım. Zaman zaman eşim de eşlik ediyor.”
Bronswijk, ”portu” adlı atının enfeksiyon geçirmesi nedeniyle Tekirdağ’da bir süre kalacağını belirtti. Tedavinin tamamlandıktan sonra İstanbul, İzmir, Konya, Gaziantep ve Şanlıurfa’yı gezeceğini anlatan Bronswijk Türkiye’nin ardından Mekke ile Medine’ye de gideceğini kaydetti.
Seyahatinin sonunda İslam dinini seçmeyi düşündüğünü ifade eden Bronswijk, Türk insanının misafirperverliğini övdü.
Geçtiğimiz yıl Avrupa’da kurulan ve Avrupa´da yaşayan Genç Risale-i Nur talebelerine hitap eden Risale-i Nur okuma ve araştırma ekibi olan NET Nesil Platformu 2012 senesindeki ilk buluşmasını Stuttgart´ta geçekleştirdi.
Stuttgart Medresi-i Nuriyenin ev sahipliğindeki buluşmaya, Duisburg, Köln, Mannheim, Rotterdam, İstanbul ve Manisa´dan katılımlar oldu.
Bir önceki toplantıda alınan kararla, her bölge, Hizmet Rehberinden bir konuyu el alarak o konu hakkında araştırmalar ve ekip çalışması sonucu hazırlanarak bu programda sunacaklardı.
Sunulan konular: Risale-i Nur Nedir? Risale-i Nur’un mahiyeti? ve Risale-i Nur’un hususiyetleriydi. Ayriyetten Manisa’dan bu program için gelen Eğitimciler Halil Köprücüoğlu ve Rahmi Akman bilgi ve tecrübe birikimleri ile gençlere yardımcı oldular.
Tüm gün süren bu sunumların ardından pazar günü ise istişare yapıldıktan sonra program sona erdi. Yine her bölge Hizmet Rehberinden bir konu alarak ve üzerinden çalışma ve sunum yapmak üzere kendi hizmet yerlerine dağıldılar.
Gelen olumlu tepkilerde ise bu Platformun kurulması Avrupa Risale-i Nur Talebeleri arasında olumlu etki ve heyacan teşkil etti. Risale-i Nur’u Avrupa’da okuyan ve araştıran bir Neslin olması, iman hakikatlerinin ileriki yıllarda Avrupa’da daha geniş kitlelere ve daha bilinçli olarak yayılmasına vesile olacaktır.
Bir sonraki program ise Hollanda’nınRotterdam şehrinde vuku bulacak. Araştırılacak ve hazırlanılacak sunumlar ise Risale-i Nur´a hizmetin fazilet ve faydaları, Risale-i Nur’un mesleğinin esasları ve Risale-i Nur’un hizmet tarzı olacak.
Yaptıkları bu önemli çalışmalardan dolayı Avrupa Risale-i Nur talebelerini tebrik ediyor ve çalışmalarının devamını Yüce Mevladan niyaz ediyoruz.
NET Nesil Platformunun çalışmalarını sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.