Etiket arşivi: kuran

Allah Yakını Olmanın Yolu ve Ödülü

Kur’an, Allah’ın sözü, insanlığa gönderdiği son mesajı, son uyarısı, son çağrısıdır. Bu çağrıya kulak verenler, cennete gitmek üzere kalkmaya hazırlanan uçağa ve gemiye binmiş olacaklar. Kulak vermeyen ve uyarıları dikkate almayanlar ise, treni veya uçağı kaçırmış olacaklar, uzun mahşer yolculuğunda aç, susuz, sefil, sahipsiz ve araçsız kalacaklardır.

Namaz kılabilecek kadar Kur’an öğrenmek ve ezberlemek farz-ı ayindir. Kur’an’ın tamamını ezberlemek farz-ı kifayedir. Bir kısım insanlar Kur’an’ın tamamını ezberlerse Müslümanların tamamını sorumluluktan kurtarmış olurlar. Kur’an’ın tamamını hiç kimse ezberlemezse, bütün Müslümanlar günaha girmiş olur. Öyleyse:

1-Ya Kur’an’ın tamamını ezberleyeceksiniz, yani hafız olacaksınız;

2-Ya çocuğunuzu hafız yapacaksınız,

3-Ya da hafızlık yapanları, hafızlık yaptıran kurumları destekleyeceksiniz, yani Kur’an kursları açacaksınız, mevcut kursları geliştireceksiniz, güzelleştireceksiniz, modernleştireceksiniz ve yaşatacaksınız. Onların bekçisi, neferi ve hizmetkârı olacaksınız.

Bu yol insanı, Ehlullah yani Allah’ın ailesinden olmaya götürür. Ehlullah olmaya giden yolun:

Birinci basamağı, Kariu’l- Kur’an olmak. Yani Kur’an’ı usulüne göre yanlışsız okumak.

İkinci basamağı, hafizu’l-Kuran olmak. Yani Kur’an’ı usûlüne göre ezberlemek.

Üçüncü basamağı, hadimü’l-Kur’an olmak. Yani Kur’an’ın hizmetkârı olmak, Kur’an’ın okunduğu, okutulduğu kurumların inşasında, ihyasında rol almak, hizmetkâr gibi çalışmak.

Dördüncü basamağı, hamiyü’l-Kur’an olmak. Yani Kur’an okuyanları, okutanları, Kur’an kurslarını korumak, Kur’an kursları açanlara, onlara hizmet edenlere yardım etmek, onların işlerini, hizmetlerini kolaylaştırmak, geliştirmek.

Beşinci basamağı, ehlü’l-Kur’an olmak. Yani Kur’an’la konuşmak, konuşmasını Kur’an’la yapmak, Kur’an uzmanı olmak, Kur’an ahlakıyla ahlaklanmak, Onunla düşünmek, Onunla yaşamak, Onu yaşama biçimi olarak tercih etmek

Altıncı basamağı, ehlullah yani Allah ailesinden, Allah dost ve yakınlarından olmaktır. İlk beş basamak insanı işte bu noktaya çıkarır. Yani insanı Allah Teala’nın yakınları arasına sokar. Ki onlar Allah´tan başkasından ne korkarlar, ne bir şey beklerler. Herkes şahlardan, padişahlardan çekinirken padişahlar da onlardan çekinir ve onlara saygı duyarlar. Onların sohbetine devam ederler, ahirete ciddi çalışır, günahların tuzağına düşmekten kurtulurlar.

Mevlana’nın huzuruna bir hafız girince Mevlana hemen ayağa kalkmış, onu en üst köşeye oturtmuş, sonra da: “Kur’an’ı nasıl rahle ve kürsünün üzerine koyup hürmet gösteriyoruz Kur’an’ın lafzını ezberleyen hafızlar ve manasını ezberleyen alimler de öyle hürmet görmeli ve en üst noktaya oturtulmalıdırlar,” demiştir. Ve yine demiştir ki: “Kur’an ayetlerinin yazılı olduğu bir kâğıt, nasıl yerden kaldırılıyor ve ateşe layık görülmüyorsa, Kur’an ayetlerini ezberleyenler ve Kur’an ahlakıyla ahlaklananlar da böyle hürmete layık görülecek ve cehennemde yanmayacaklardır.

Hattâ Peygamberimizden gelen hadislere göre böyle hafızlara yakınlarından on tane cehennemliği cehennemden kurtarma hakkı verilecektir.

Kur’an ayetlerini ezberleyip te onlarla amel etmeyen, yani Kur’an’ın emir ve yasaklarına riayet etmeyen hafızlar için de: “Demek cevizleri iyi sayıyor ve koruyorlar ama kabuğun içindekilerden haberleri yok, yazık.” buyurmuştur.

Vehbi Karakaş / Demokrat Gebze

Hollanda’da Yasama Yılı Kur’an Tilavetiyle Başladı…

Hollanda Yeni Yasama Yılı Töreni, Müslümanlar ve Toplum Vakfı’nın “İslam’da Paylaşma” konulu açılış konuşmasıyla ile başladı.

Lahey’deki Büyük Kilise’de yapılan törene Hollanda Kraliçesi Beatrix, Başbakan Mark Rutte, kabine üyeleri, milletvekilleri ve üst düzey memurlar katıldı. Tören Müslümanlar ve Toplum Vakfından Semahat Kulcu’nun “İslam’da Paylaşma” konulu açılış konuşmasıyla başladı. Kulcu, Kur’an ayetleri ve hadislerle İslam dininde maddi ve manevi paylaşımın öneminden bahsetti. Kulcu’nun yanı sıra Ömer Faruk Gürleşin katılımcılara Kuran-ı Kerim tilaveti sundu. Bu konuşmanın ardından Hıristiyan, Yahudi, Budist, Hümanist ve Bahaî dini temsilcileri ayin ve konuşmalarla paylaşmanın öneminden bahsetti. Hükümetin kemer sıktığı bir dönemde böyle bir konun öne çıkması ise dikkat çekti.

VAKFIMIZ HER YIL BU KUTLAMADA HOLLANDA MÜSLÜMANLARINI TEMSİL EDİYOR

Müslümanlar ve Toplum Vakfı Genel Müdürü Alper Alasag, “Ekonomik krizin boy gösterdiği bu dönemde değişik dinlerin paylaşma üzerine mesaj vermesi ayrıntı gibi görünse de çok önemli bir unsur. Burada bütün Hollanda’ya mesaj veriyoruz aslında. Bu ekonomik darboğazda dinlerin ve bilhassa İslam dinin lüks ve israftan kaçınma adına anlatacağı çok şey var.” dedi. Alasag, bunu başbakan, kabine üyeleri ve bini aşkın davetliye Müslümanlar adına ifade edebilmenin çok güzel olduğunu söyledi. Alper Alasag, her yıl kilisede yapılan bu törende Müslümanları temsil ettiklerini ifade etti.

KRALİÇE: TOPLUM OLARAK HERKES BU KONUDA SORUMLU

Bir saat süren programdan sonra kabine üyeleri ve milletvekilleri yıllık bütçeyi görüşmek üzere Noordeinde sarayına geçti. Burada Hollanda’da yeni yasama dönemi Kraliçe Beatrix’in geleneksel konuşmasıyla başladı. Kraliçe, konuşmasında yaşanan ekonomik krize değindi. Ekonomide güçlü bir yeniden yapılanmanın gerekliliği üzerinde durdu. Beatrix “Bütçe açığının kapatılabilmesi için 2012 yılında ciddi kısıtlamaların yapılacak.Halkın alım gücünün düşecek. Uyumlu bir toplumun saygı, hoşgörü ve nezaket çerçevesinde kurulabilir. Hollanda’da yaşayan tüm toplum olarak herkesin bu konuda sorumlu olduğunu belirtmek isterim.” dedi.

Zaman Gazetesi

Londra – Kilise’de Kuran Kursları Yapılıyor

Aşk-ı İslam düştü gönlüme, aşk-ı Kuran, aşk-ı Resul, aşk-i İlahi…

Aşkla savunulan bir dava düştü gönlüme.

Yaktı kavurdu kalbimi islamı yaşamak dava ve hayali… Yaşamak, yaşatmaktır dediler, O’nun için, O’nun yolunda cihad etmektir dediler.

Cihad, taşları yastık yapan başların, Hakk’a kulluk vechesinde, aleme sığmayan güzelliğini taşımaktır her bir köşeye.

Cihad, muhabbet lehçesiyle yazan kalemin gölgesinde, kalplere yol açmaktır. Narin yüreciklerin, rahmeti celbeden nazenin dokunuşlarıdır cihad.

Gariplerin yüzüne ıtır kokulu bir tebessüm koyabilmektir cihad.

Dünyanın kan kokan vahşeti içinde Tevhidin ferahlık ve sükûnetini getirebilmek gayretidir.

Allah Resulü gibi sadrını çatırdatan yükü, omuzlamaktır. Sonra İnşirah sabahında yorulmadan, kırılmadan gözlerini başka bir ufka dayamaktır cihad.

Cihad, Sancak-ı Resul olmaktır. Huzuru dalgalandırmaktır yeryüzü coğrafyasında. Gönül haritalarına işlemektir muhabbeti. Kuru cihangirlik davası değildir cihad. Bir beşaret-i Nebi uğruna ömrünü adamaktır Fatih Sultan gibi. Yavuz Selim gibi Allah’tan gayrı bir nefes almaksızın çölleri aşmaktır. Makamsız olmak en büyük liyakattir. Bu veçhede Kanuni gibi Padişah kaftanını hiçe sayıp top arabasını omuzlamaktır.

Ruhun gurbetini aramasıdır cihad. Yokluğu varlığa sermaye yapmaktır.

Ahmed Yesevi Hz. gibi cihad, küfrün karanlığı içine bir nezir gibi atılacak gayreti dokumaktır gönüllere. Ve o erlerle garba uzanıp haçın yerine hilâli koyabilmektir.

Cihad, Sahabenin Semerkant’a, Çin’e, Habeşistan’a yürüyen adımlarındaki dini yayma gayretidir. Cihad, Hz. Hamza’nın cesaretidir. Mus’ab (r.a) gibi kefensiz toprağa girmektir. Cihad, sahabe olmaktır, Rasulullah’ın mübarek gözlerinde inci gibi parlayan. Cihad, Uhud arzusuyla şehadet toprağına düşmektir.

İslâm’ı aşkla yaşamak düştü gönlüme, yaşatmak adı olan. (Emin Gül )

Bu hissiyat ve aşkla geldiğimiz İngiltere’nin Londra şehrinde, Cenab-ı Hakk’ın yolunda cehd ve gayretimizi ortaya koymak adına ne yapabilirizi düşünürken. İmkânsızlıklar içinde, Rabbimin yardımıyla, bir kilisenin genç zihinleri, tahrif olmuş bir dinin, kendileri bile inanmadıkları bilgilerle doldurmak için kullandıkları, iki adet sınıfı Allah’ın insanlara gönderdiği son kitabi olan kitab-ı mukaddes Kuran’ı talim etmek için kiraladık.

3-4 ailenin “çocuklarımızı, nasıl ikna edip, buraya göndeririz kaygısıyla başlayan”, Kuran kursumuzun gelinen son noktasıdır bu.

Londra’da yasayan, Türkiye’den o veya bu sebepten gurbete düşmüş ailelerin, “çocuklarımızı kaybediyoruz, ya Rab yârdım et, dayanamıyoruz bu acıya” diye akıttıkları gözyaşlarının semeresidir bu.

Bu faaliyetimiz sadece yaz ayında yapılan 2-3 aylık bir program değil, yıl boyu 9 ay sürdürülen bir programdır. İlk başlanıldığında 3-5 kişi ile başlanılan, çocuklardaki değişimleri fark eden ailelerin arzusuyla şimdi 40 kişiyi bulmuş bir emektir.

Her hafta sonu, yeni şeyler öğrenmek aşkıyla gelen genç kardeşlerimizin yılsonu sertifika merasiminde bazı kareleri paylaşmak istedik. Fakat bu karelerin yaşanılan sevgi selini, akıtılan şükür damlalarını, coşkuyu, arzuyu anlatmaktan çok nakıs kaldığını bizatihi bu durumun şahitleri olarak ifade ediyoruz.

Dua buyurun Rabbim yârdim eylesin de aklımızdakileri hayata geçirebilecek irade ve güç versin…

Londra Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Yol Haritamız Kuran

“Sizi karanlıklardan, aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametli, çok şefkatlidir…” (1)

“İşte bu Kur’an muazzam bir kitabdır. Onu biz indirdik. Çok mübarektir. (Fayda ve bereketi çoktur). Artık buna uyun, emirlerine bağlanın ve Allah’tan korkun ki, size merhâmet edilsin.” (2)

İnsanlığın çorak gönül toprağına rahmet yağmurları yağdıran sonsuz rahmetin sonsuz nuru… Kerim olan Rabbim’den Kerim olarak indirilen sonsuz kerem kaynağı… Tüm yolların rotası O’nu göstermekte. Bütün yıkılışların, kayboluşların hayat bulduğu iksir O… O’ndan gelen ezelî nurla müjdeler dökülmekte mücedditlerin dilinden zaman ve mekânın derinliklerine. Hanslar Hasan olursa, ancak O’nun diriltici nefesiyle olabilir. Obamalar gerçek Hüseynî ruhuna, O’nun getirdiği şaşmaz adâlet ölçüleri ve prensipleriyle ulaşabilirler ancak… İnsanlık yaratılışına denk düşmeyen hevâ ve hevesin ürünü beşerî kurallarla değil.. Acımasız zulüm ve katliâm iniltileriyle yeri-göğü titreten mazlumların feryatları, ancak O’nunla sükûn bulabilir, güven ve huzura erebilir.

Barışa susamış gönüller, beldeler, kıtalar O’nun yokluğunda derbeder, bîçâre… Bu gün Türkiyemiz, güneyinden kuzeyine, batısından doğusuna huzur istiyorsa, kardeşlik çığlıkları atıyorsa; çaresi Kur’ân’a sarılmaktır. Irkçılık ve etnik yaklaşımlardan vaz geçmektir. İslâm birliğine giden yolda yardımcı ve destek olmaktır.

O’ndan bir parça taşımayan kalp bomboş bir ev, sanki vîrâne… Rabbim’den en güzel hitapla indirilmiş yer yüzünün barış güvercini, niza ve kavgaların şaşmaz hâkemi, teraziyi müstakîm tutan dosdoğru el… Sahte dostlukların cirit attığı âlem çarşısında en güzel vefâlı dosttur O…

Kur’an hayat’tır, saf ve gerçek güzellik, daimî bir gençlik, tazelik, tükenmez bir enerjidir.

Her şeye rağmen, bütün kozmos kaosların ortasında bocalayan insanlık için, küresel felâketlerin, toplumsal kasırgaların çöl ortamında yol gösterici ışıklı levhalar misâli parlayan güzellik, yaşanan ve yaşatılan hayattır O.

Şu günümüz hâdiselerinde o şaşmaz reçeteye ne kadar da muhtacız.

Hz.Ebû Bekirlerin, Ömerlerin, Mus’apların, Sümeyyelerin, Sümeyrâların, Şâh-ı Nakşibend’in, Geylânîlerin, İmam Rabbânîlerin, Muhammed Zahit Kotkuların, Bediüzzaman Said Nursî’nin ve daha nice âriflerin, zâhidlerin (kaddesallahu esrârehum) hayatlarına hayat, dâvalarına esas, fikirlerine ışık, kalplerine nur ve sürur olan lâhûtî bir kitaptır O…

Büyük kâinat kitabının ezelî tercümesi, şerh ve izahı… Bütün zaman ve mekânların lisânı.. İnsanlığın gerçek hikmet ve ilim kitabı, mürşidi, hidayetçisi..

Müsbet ilimleri okuyan ve şerh eden, sayısız kürsülerin en yüksek mertebesinden, Arş-ı Âzam’dan yankılanan sesidir O.

Kur’an, insanları küfrün karanlıklarından imânın aydınlığına, Allah’ın yoluna çıkarmak için (3), Mü’minler için bir şifâ ve rahmet kaynağı olduğu için (4), insanlık ailesinin adalet içinde yaşaması için (5), Kur’ânla Hakk’ın geldiğini, bâtılın yıkılmaya mahkûm olduğunu bildirmek için (6), Allah’ın gösterdiği doğrultuda hükmetmek için (7), daha önce indirilen kitaplardakileri doğrulamak için (8), insanları en doğru yola iletmek için (9), Kur’ân benzeri bir sure getirilemeyeceğini bildirmek ve meydan okumak için (10), inanıp da güzel amel işleyenlere Cenneti müjdelemek (11)… için indirilmiştir.

Gönlünü ve kulağını Kur’an’a açan herkes Kur’an’dan dersini alır. Güneş, Allah’ın ayetlerinden bir ayettir. Güneşe yönelen her çiçek ondan payını alır. Tıpkı tüm varlıkların istifadesi gibi…

Bülbül milyonlarca nağme döker, ama biz anlamayız. Anlamayız diye bülbül sesinin güzelliğinden mahrum kalmak istemez, onu hayran hayran dinleriz.

Kur’an-ı Kerim anlaşılmak için indirilmiştir. Kur’an’da geçen yüzlerce ta’kılûn, ya’kılun, ta’lemûn, ya’lemun, yetedebberûn, tetefekkerûn, yetefekkerûn, yefkahûn kelimeleri Kur’an’ın anlaşılmasını istemektedir.

Anlaşılmadan okunup zevk alınan tek kitap Kur’an’dır. Dünyada anlaşılmadan zevkle okunan ikinci bir kitap gösterilemez. İsterseniz bildiğiniz harflerle yazılmış yabancı dilden bir kitabı okumayı bir deneyin, okuyamazsınız. Her gün bir cüz okuyarak ayda bir hatim indiren babanız – anneniz veya eşiniz-çocuğunuzdan bir yabancı dildeki kitabı okumasını isteyin. Bir satır okur ve bırakır. Ama Kur’ân öyle değil. Hak dostunun kelamını can kulağıyla okur, tatlı bir huzur, gül koklar gibi nefis bir lezzet alırız O’nun mânevî ikliminden…

Ya bir de anlayarak okuyabilsek…

“Allah hikmeti dilediğine verir, kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir.” (12) âyetinde derin ve faydalı bilgiye sahip kılınanlar, insanlığa ışık saçar, nur serper, pozitif enerji yayarlar.

Okumakdan zevk aldığımız Kur’an’ı bir anlasak yerimizde duramaz, hizmetten hizmete, nurdan nura koşardık. Mekke’den Medine’ye, Medine’den Kudüs’e, Kudüs’den İstanbul’a koşan sahâbe gibi cihad şevkiyle dolar taşardık

Kur’ân âyetlerine bakarak cehennemi görür gibi (13), cenneti koklar gibi (14) bir ruh hâline girebilseydik; küresel zalimlerin, süfyan ve deccal ruhlu mütegallibelerin önüne geçer, insanlığa dehşet ve göz yaşıyla cehennemî bir çığır açmaya çalışanların karşısına tıpkı Ömer (r.a) gibi dikilir, Kur’ânî çağrımızla yer yüzünün cennet olması adına geceyi gündüze katardık. Barışı zedeleyen, ümmetin birliğini zayıflatan, ırkçılığı öne çıkaran davranışlardan şiddetle kaçınırdık.

Kur’ânî sadâlar kâinatta çınlar, gönüller ve kulaklar en güzel bayramını yaşardı.

Ana okulundan üniversiteye kadar, hangi gerekçe ile olursa olsun, İngilizce öğrenen ve hayranlığını ifade eden insanımız, iki dünyamızı da mâmur ve mutlu edecek olan Kur’ânın dilini öğrenmekten geri durmamalıdır.

O’nu anlama ve mefkûresini pratik hayata geçirme çabaları asla neticesiz kalmaz. Zor bir doğumun sancılarıyla kıvranan insanlığın kutlu doğum müjdesini O fısıldamaktadır.

Yangın yeri hâline dönüştürülen, tek gözlü ve tek dişli canavarların istilasından insanlığı hak, adâlet, eşitlik, hürriyet, insaf, merhâmet, şefkat ve barış eliyle yeniden inşa ve ihya edecek olan hareketin merkezi, kaynağı ve kalesidir O.

Yaralı kalplerin, cehâletin, fakrın, ihtilaf, kavga ve çekişmelerin, horlanmışlığın, yoksulluğun, kimsesizliğin, harabiyetin, kırgınlıkların, istismarcılığın, gasp edilen hakların, akıtılan göz yaşlarının, vurgunun, talanın, rüşvetin, sınır tanımayan şehvetin, geri kalmışlığın, gözü dönmüşlüğün, aymazlığın, vurdumduymazlığın, sorumsuzluğun, atâletin, meskenetin, her türlü âfetin, küresel felâketin, güvenden yoksun memleketin, zekâtsız servetin, şımartılmış saltanatın, başıboş hayatın, zembereği boşalmış saatin, dağılmış dikkatin, zedelenmiş rikkatin, mahzun payitahtın ve kurtuluşu arayan beşeriyetin tek çâresi ve reçetesi Kur’ân’dır, Kur’ân ahlâkına sarılmak ve O’nunla amel etmektir.

İsmail Aksoy

aksoyismail06@gmail.com

www.NurNet.org

Dipnotlar:

1. Hadid Suresi,57/9

2. el-En’âm,6/155

3. İbrahim,14/1

4. İsrâ,17/82

5. Hadid,57/25

6. İsrâ,17/81

7. Nisa,4/ 105

8. Maide,5/ 48

9. İsra,17/ 9

10. Yûnus,10/38,Hûd,11/13

11. Hûd,11/23

12. Bakara,2/269

13. Tekâsür,102/ 6

14. Muhammed,47/ 6