Etiket arşivi: risale-i nur

Muhakemat Risalesi

Birinci Makale (Unsur’u-l Hakikat)

Birinci Mukaddeme: Kur’ân’ın esas maksatları sayılmakta ve bu maksatlardan ayrı olan ay, güneş, yıldızlar gibi kâinatla alâkalı bahislerin, Kur’ân’da ne gibi gayelerle zikredildiği anlatılmaktadır.
 

İkinci Mukaddeme: İnsanların maddî bilgilerinde telâhuk-u efkâr ve tedricî tecrübe­ler sayesinde bir meylü’t-terakki olduğu izah edilmekte; aynca maddî ilimlerle manevî ilimler arasındaki fark ortaya konmaktadır.


Üçüncü Mukaddeme: 
İsrailiyat ve Yunan felsefesinin bir kısmının, bazı İslâmî ilim­lerin içine nasıl girdiği ve din süsüyle görünerek fikirleri nasıl ihtilale verdiği gayet ma­nidar bir şekilde tahlil edilmiştir.


D
ördüncü Mukaddeme: Şöhretin insanın malı olmayan şeyi insana nasıl mal ettiği; bu yüzden de ne gibi hurâfât kapıları açıldığı etraflıca izah edilmektedir.


Be
şinci Mukaddeme: Mecaz ve teşbihlerin zamanla hakikate inkılap edip hurâfâta nasıl kapı açtığı ve bunun sebepleri beyan edilmektedir.


Alt
ıncı Mukaddeme: Tefsirde zikredilen her bir meselenin ve malûmatın tefsirden ol­ması lâzım gelmediği; bir tefsir kitabında tefsir veya âyetin asıl mânâsından başka, sair fenlere ait bazı meselelerin de olabileceği, o fenlere ait malûmatın yanlış olmasının, âyetin veya tefsirin yanlışlığına delil sayılamayacağı izah edilmektedir.


Yedinci Mukaddeme: 
İnsanların muzır seciyelerinden olan tezayüd, mücazefe ve mü­balağa meyilleri ve bu meyillerin ne gibi zararlara sebep olduğu beyan edilmektedir.


Sekizinci Mukaddeme: 
Müellifin ifadesiyle “Her kemâli mahveden ye’si Öldürmek ve her saadetin mâyesi olan ümidi canlandırmak” için yazılmıştır. Mazinin insanları ile hâl ve istikbalin insanlarının mukayesesi yapılmaktadır.


Dokuzuncu Mukaddeme: 
Hilkat-ı âlemde maksud-u bizzat ve galib-i mutlak yalnız hüsün, hayır, hak ve kemâl olduğu; şer ve kubh ve batılın ise tebeiyye ve mağlube oldukları, hakka galip gelseler bile muvakkat olduğu anlatılmaktadır.


Onuncu Mukaddeme: 
Mütekellimin, söylediği sözünde muaheze edilip edilemeyece­ği noktaların neler olduğu anlatılmaktadır.


On Birinci Mukaddeme: 
Tek bir kelâmda ve sözde birden fazla hükümler olabileceği misallerle anlatılmaktadır.


On 
İkinci Mukaddeme: Zahirperestleri aldatan noktalarla mübalağalı netice veren sebepler üzerinde durulmuş; aynca mübalağa meylinin ne gibi gariplikleri netice verdiği izah edilmiştir.


B
İRİNCİ MESELE: Küre-i arzın yuvarlak olduğunu ispata dairdir. Bu meselede sü­kuti icma olduğu bildirilmekte ve bazı muhakkikinin eser ve sözlerine havaleler yapıl­maktadır.


İKİNCİ MESELE: 
“Arz, öküz ile balık üzerindedir” şeklinde rivayet edilen hadisin tahkiki yapılmakta ve tazammun ettiği mânâlar manidar bir şekilde anlatılmaktadır.


ÜÇÜNCÜ 
MESELE: Kaf Dağı hakkındadır. Bu güne kadar bu hususta ileri sürülen görüşlerin tenkit ve tahkiki yapılmaktadır.


D
ÖRDÜNCÜ MESELE: Zülkarneyn ve Seddi, Ye’cüc-Mecüc ve Seddin harabiyeti hususları üzerinde durulmaktadır.


BE
ŞİNCİ MESELE: Cehennemin yerinin nerede olduğuna dairdir.

ALTINCI MESELE: Kur’ân’ın irşad mesleğinin ne gibi hususiyetler taşıdığı, ehl-i tefsire bu bakımdan düşen vazifelerin neler olduğu beyan edilmektedir.

YEDİNCİ MESELE: Sadece âyeti kerimelerin zahirine bakarak menfî şekilde hüküm veren inkarcıların iddialarının doğru olmadığına dair izahlar vardır.

SEKİZİNCİ MESELE: Ehl-i zahiri, ulûm-u âdiyede bile tereddüde sevkeden husus­lar anlatılmaktadır.

 

İkinci Makale (Unsur’u-l Belagat)


B
İRİNCİ MESELE: Arap olmayanların, Arapçanın belâgatıyla meşgul olmaya başlamalarıyla zevk-i belagatı, fikrin mecra-yı tabiîsi olan nazm-ı maânîden nazm-ı lâfza na­sıl çevirdikleri anlatılıyor.


Tenbih: 
Lâfız, üslûp, teşbih, hayal ve kafiye gibi unsurların kelâm içinde ne kadar yer alması lâzım geldiği anlatılıyor.


İKİNCİ MESELE: 
Kelâmın canlılık ve hareket kazanmasının nasıl mümkün olacağı anlatılıyor.


ÜÇÜNCÜ
 MESELE: Bir mânâyı herkesin kendi sanat ve mesleğine uygun üslûplarla ifade etmesinin sırrı izah ediliyor.


D
ÖRDÜNCÜ MESELE: Bir kelâmı meydana getiren harf ve kelimelerin, o kelâmın umumî maksadına müteveccih olup yardım etmesi için nasıl tanzim edilmesi gerektiği anlatılıyor.


BE
ŞİNCİ MESELE: Kelâmın müstetbeatındaki telmihlerin ve üslûbundaki işaretlerin insanın duygularını nasıl ihtizaza getirip coşturduğu anlatılıyor.


ALTINCI MESELE: 
Bu meselede, bir memurun hükümet işinde kendi kabiliyetine göre bir vazife alması gibi kelâmın meyvedar olması için kelâm içinde manâların nasıl tanzim edilmesi gerektiği anlatılıyor.


YED
İNCİ MESELE: Bu meselede, Beyan’ın felsefesinin ne olduğu ve bunun belaga­ta olan büyük tesiri anlatılıyor.


SEK
İZİNCİ MESELE: Bu meselede, Beyan ilmindeki manâların tesiriyle bir tek kelimenin nasıl müteaddid mânâlar ifade ettiği anlatılıyor.


DOKUZUNCU MESELE: 
Bu meselede, kelâmı en yüksek derece-i belagata çıkaran dört husus gayet ilmî ve yüksek bir ifade ile izah ediliyor.


ONUNCU MESELE: 
Bu meselede, bir kelâmın selîs ve akıcı olması için hangi husu­siyetlere sahip olması lâzım geldiği anlatılıyor.


ON B
İRİNCİ MESELE: Bu meselede, kelâmın dörtbaşı mâmur ve hiçbir itiraza mahal kalmayacak şekilde selâmetli ve sıhhatli olması için dikkat edilmesi icab eden hususlar anlatılıyor.


ON 
İKİNCİ MESELE: Kelâmın tam kıvamında ve mutedil olması için, kelâmın ka­yıtlarına nasıl bir nizam vermek icap ettiği anlatılıyor. Sonra, üslûpların çeşitleri, husu­siyetleri ve kullanılacağı yerler izah ediliyor. Bir Hatime ve İşaret’le belagatın çok mü­him iki noktasına işaret ediliyor. Tenbih’te de bir şeyin âlimi olmakla, sanatkarı olmak arasındaki ince fark anlatılıyor.

 

Üçüncü Makale (Unsur’u-l Akide)


İşaret: 
Kelime-i şehadetin iki kelâmının birbirinin doğruluğuna nasıl şehadet ettiği an­latılıyor.


Mukaddeme: 
Kur’ân’ın esas maksadı dörttür: Sâni-i vahidin ispatı, nübüvvet, haşr-i cismânî ve adalet.


B
İRİNCİ MAKSAT (Eşhedü En Lâilâhe İllallah): Delâil-i Sâni beyanındadır.


MUKADDEME 
(İkinci Maksat: Ve Eşhedü Enne Muhammeden Resûlüllah)

Birinci Maksat: Cenâb-ı Hakkın vücud ve vahdetini ispat eden delillerin kâinattaki zerrelerden kat kat fazla olduğu halde neden herkesin aklıyla göremediği hususu izah ediliyor.


İ
şaret: Nokta-i istinat ve nokta-i istimdadın Sâniin vücud ve vahdetini ispat vecihleri beyan ediliyor.


Tenbih: 
Mârifetullaha ulaşmanın yolları sayılıyor. Bilhassa mirac-ı Kur’ânî yolu üze­rinde durulup bunun iki nevi olan delil-i inayet ve delil-i ihtira’ anlatılıyor.


Vehim ve Tenbih: 
Tabiat, kavanin ve kuvanın mahiyetleri anlatılıyor.


Vehim ve Tenbih: 
Burada, tabîiyyûnun, Mu’tezile’nin, felsefecilerin ve Mecûsîler’in Cenâb-ı Hak hakkında İslâm akaidine muhalif olan batıl itikatlara niçin saptıkları bildi­riliyor.


İşaret: 
Delil-i ihtira’ hakkında akla gelebilecek bazı vehimleri izale edici izahlar yapı­lıyor ve cevaplar veriliyor.


İşaret: 
Mutasavvifîn’in mesleğiyle Maddiyûn’un mesleğinin mukayesesi yapılıyor.


İKİNCİ MAKSAT


Mukaddeme: 
Kelime-i şahadetin iki rüknünden biri olan Hazret-i Muhammed’in (a.s.m) Cenâb-ı Hakkın vücud ve vahdetine delil oluşu anlatılıyor. Bunun için evvelâ Resûl-i Ekremin (a.s.m.) doğruluğu, nübüvvet-i mutlakanın zarureti ispat ediliyor.


İşaret: 
Burada, burhanın suğrası olan nübüvvet-i mutlakanın insanlık için neden zarurî olduğu izah ve isbat ediliyor.


İşaret ve İrşad: 
Burada da, burhanın kübrası olan nübüvvet-i Muhammed’in (s.a.v.) sıdkının isbatı yapılıyor.


MUKADDEME: 
Resûl-i Ekremin (s.a.v.) doğruluğuna ve Peygamber oluşuna delil olan bazı hususların beş “meslek” halinde ispat olunacağı beyan edilmektedir.


Birinci Meslek: 
Resûl-i Ekremin (a.s.m.) güzel ahlâk ve seciyelerinin Onun nübüvve­tine nasıl delil olduğu izah ediliyor.


İkinci Meslek: 
Mazinin, yani Asr-ı Saadetten evvelki zamanın Resûl-i Ekremin (a.s.m.) sıdk-ı nübüvvetine nasıl delil olduğu anlatılmaktadır.


Üçüncü Meslek: 
Hâlin, yani Asr-ı Saadetteki icraatının nübüvvetinin hakkaniyetine nasıl delil olduğu anlatılmaktadır.


D
ördüncü Meslek: Burada da, istikbalin Resûl-i Ekremin (a.s.m.) doğruluk ve hak­lılığına nasıl delil olduğu izah edilmektedir.


Hatime: 
İslâm düşmanlarının Kur’ân-ı Kerim hakkında yaydıkları üç itiraza fevkalâde muknî cevaplar verilmektedir.


Be
şinci Meslek: Resûlullahın (a.s.m.) mu’cizeleri hakkında mühim bir ölçü zikredi­lerek bu ölçü dahilinde altı nevi mu’cize sıralanmaktadır.


Tenbih: 
Şakk-ı Kamer mu’cizesine yöneltilen bir itiraza cevap verilmektedir.


ÜÇÜNCÜ MAKSAT: 
Kur’ân’ın dört maksadından haşr-i cismaniye dairdir.


Mukaddeme: 
Haşr-i cismanî hakkındaki deliller on bir madde halinde hülâsa edil­mektedir.

Kaynak:SorularlaRisale

www.NurNet.org

Sözler Risalesi

Birinci Söz

Besmelenin anlam ve önemi. Çeşitli varlıkların dilinde besmele. Allah’ın adını anmak ve Onun adıyla hareket etmek neler kazandırır?

On Dördüncü Lem’a’nın İkinci Makamı
Bismillâhirrahmânirrâhîm’in binler esrarından altı sırrına dairdir.
Birinci Sır:
 Kâinat, yer ve insan simasında üç rububiyet sikkesi vardır.
İkinci Sır:
 Vahidiyet içinde ehadiyet cilvesini izah eder.
Üçüncü Sır:
 Kâinatı şenlendiren rahmettir.
Dördüncü Sır:
 Rahmaniyet içinde ehadiyet sikkesini gösteriyor.

Beşinci Sır: “Allah insanı Rahman sûretinde yaratmıştır” hadisinin izahı.
Altıncı Sır: Rahmetin kıymetini anlatır.


İkinci Söz

İnananların ve inkâr edenlerin bakış açıları arasında bir karşılaştırma. Cennet hayatını insan bu dünyada yaşamaya başlayabilir mi?


Üçüncü Söz

Allah’a kulluk görevlerini yerine getiren ve getirmeyenler arasında bir karşılaştırma. Tevekkülün tanımı ve kazandırdıkları.


Dördüncü Söz

Namaz kılan ve kılmayanların kazanç ve kayıpları arasında bir karşılaştırma. Bir saatlik ibadetle günün yirmi dört saatini ibadet haline getirmenin yolu.


Beşinci Söz

Dünya işleri namaza engel olabilir mi? Rızk için çalışmak ne zaman ibadet olur, ne zaman ibadete engel teşkil eder?


Altıncı Söz

“Allah mü’minlerden canlarını ve mallarını, karşılığında Cenneti onlara vermek suretiyle satın almıştır.” (Tevbe, 9/111) mealindeki âyetin bir açıklaması. Yetenek ve organlarımızın Allah için nasıl kullanılabileceğine dair pratik örnekler.


Yedinci Söz

Namaz kılmaya ve büyük günahlardan kaçınmaya dair. Sabır, tevekkül, şükür, kanaat nedir? Allah’tan korkmak nasıl olur?


Sekizinci Söz

“Fenalığı kendinden, iyiliği Allah’tan bil.”(Nisa, 4/79) mealindeki âyetin bir açıklaması. İnananların ve inanmayanların dünya hayatındaki kazanç ve kayıplarına dair bir karşılaştırma.


Dokuzuncu Söz

Namaz niçin günde beş vakit kılınır? Her vaktin ayrı ayrı açıklaması.

Birinci Nükte: Namazın anlamı. Namaz tesbihatındaki sözlerin namazla ilişkisi.

İkinci Nükte: İbadetin anlamı. Namaz içindeki sözlerin ve hareketlerin dile getirdiği mânâlar

Üçüncü Nükte: Bütün ibadetlerin özeti olarak namaz

Dördüncü Nükte: İnsanın, dünyanın ve kâinatın ömründe, beş namaz vaktinin karşılıkları ve bu vakitler arasındaki ilişkiler

Beşinci Nükte: Herbiri insan ve kâinat ömründe belirli devrelere işaret eden vakitlerde namaz kılan bir kul, bu hareketiyle hangi mânâları dile getirir?


Onuncu Söz

Öldükten sonra dirilme, âhiret âlemi, Cennet ve Cehennem. İçinde yaşadığımız dünyada, âhiretin varlığını gösteren deliller. Giriş Bölümünde temsilî bir hikâye yer alır ve bunu izleyen “Suret”ler ile bir sonraki bölümün “Hakikat”leri, bu temsildeki önemli unsurları açıklar.

Birinci Suret: Dünyada eseri görünen bir egemenliğin, başka bir dünyadaki ödül ve cezaya işareti.

İkinci Suret: Egemenlik sahibinin ikram arzusunun ödüllendirmeye, adaletinin ise zalimleri cezalandırmaya işareti ve “Mahkeme-i Kübrâ”ya delil teşkil edişi.

Üçüncü Suret: Varlıklarda görünen hikmet ve düzenin adalete, adaletin ise “Mahkeme-i Kübrâ”ya işareti.

Dördüncü Suret: Dünyada sergilenen eserlerin ortaya koyduğu cömertlik ve güzelliğin, daha geniş ve devamlı bir sergiye işareti.

Beşinci Suret: Her yerde eseri görünen bir şefkatin başka bir âleme işareti. Özellikle, Âhirzaman Peygamberinin bu konudaki duaları ve Allah’ın ona karşı olan şefkat ve sevgisi.

Altıncı Suret: Dünyanın her yanında görülen sürekli faaliyet ve değişikliklerin bir başka âleme işareti.

Yedinci Suret: İnsan hafızası ile Levh-i Mahfuz arasındaki ilişki. Dünyada olup bitenlerin kayda geçirilişi ve “Mahkeme-i Kübrâ”ya işareti.

Sekizinci Suret: Temsildeki Padişahtan gelen mesajda bir ödül ve ceza yerine dair vaadler ve bu vaadlere inanmayı gerektiren nedenler.

Dokuzuncu Suret: Temsildeki Padişahla teması bulunan bazı önemli kişilerin, Sekizinci Surette geçen vaadleri doğrulayan haberleri.

Onuncu Suret: Temsildeki ülkede herşeyin sürekli olarak yıkılıp yerine yenisinin yapılmakta oluşunun, bâki bir âleme işareti.

On Birinci Suret: Ortalıktaki faaliyetlerde eseri görünen hikmet, merhamet ve adaletin başka bir âleme işareti.

On İkinci Suret: Temsildeki Padişahın ordusundaki en yüksek rütbeli subaylara verilen görev ve donanımların ebedî bir âleme işareti. Padişahın en yüksek rütbeli yaverinin ondan getirdiği mesaj.

Mukaddime:

Birinci İşaret: Birinci bölümdeki hikâyede yer alan kahramanların açıklaması. Kâinatın, mutlak egemenlik sahibi bir Yaratıcıya işareti

İkinci İşaret: Temsilde en yüksek rütbeli yaver olarak işaret edilen Âhirzaman Peygamberinin görevleri ve doğruluğunun delilleri.

Üçüncü İşaret: Temsilde yüksek rütbeli subaylar olarak işaret edilen; insanların önemi ve âhiretin varlığına işareti.

Dördüncü İşaret: Temsildeki padişahın şu geçici memleketi çok özenle icad etmesi, ama bunun yerine daimi bir memleket icad etmemesinin o padişahın şanına yakışmayacağının izahı

Birinci Hakikat: Malikiyet ve egemenlik hakikatlerinin ve İlâhî isimlerden Rab isminin âhirete işareti.

İkinci Hakikat: Kerem, rahmet, izzet ve celâl hakikatleri ile Kerîm ve Rahîm isimlerinin âhirete işareti.

Üçüncü Hakikat: Hikmet ve adaletin dünyadaki delilleri ve Hakîm ve Âdil isimlerinin âhirete işareti.

Dördüncü Hakikat: Dünyada eserleri görünen cömertlik ve güzellik hakikatleri ile Cevad ve Cemîl isimlerinin âhirete işareti.

Beşinci Hakikat: Canlılar dünyasında eserlerini gösteren şefkat hakikatinin, Hz. Muhammed’in (a.s.m.) ve Mücîb ve Rahîm isimlerinin âhirete işareti.

Altıncı Hakikat: Dünyada sürüp giden ve sürekli olarak değişen faaliyetlerin ortaya koyduğu haşmet ve sürekliliğin ve Celîl ve Bâkî isimlerinin âhirete işareti.

Yedinci Hakikat: Tohum, çekirdek ve hafıza gibi varlıkların ortaya koyduğu bir “saklama ve koruma” fiilinin ve Hafîz ve Rakîb isimlerinin âhirete işareti.

Sekizinci Hakikat: Bir büyük ödül ve ceza gününe dair Kâinat Yaratıcısının peygamberlerle bildirdiği vaadlerin ve Cemîl ve Celîl isimlerinin âhirete işareti.

Dokuzuncu Hakikat: Canlılar dünyasında, özellikle kış ve bahar mevsimlerinde görünen “öldürme” ve “diriltme” fiillerinin ve Muhyî ve Mümît isimlerinin âhirete işareti.

Onuncu Hakikat: Varlıkların ve olayların, herşeyi kuşatan bir hikmet, inayet, rahmet ve adalete; bu hakikatlerin ve Hakîm, Kerîm, Âdil ve Rahîm isimlerinin âhirete işareti.

On Birinci Hakikat: İnsanın yaratılış, yetenek ve görevlerinin ve Hak isminin âhirete işareti.

On İkinci Hakikat: Peygamberimizin, Kur’ân’ın ve Bismillâhirrahmânirrahîm’in âhirete işareti.

Hatime: “Hepinizin yaratılması ve diriltilmesi, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir” meâlindeki âyetin açıklaması.

Onuncu Sözün Mühim Bir Zeyli ve Lâhikasının Birinci Parçası

Öldükten sonra dirilmeye ve âhirete îman, insanın hem şahsî, hem de cemiyet hayatının huzuru için ne kadar gereklidir? Bu hususu, öldükten sonra dirilmenin delilleriyle beraber açıklayan ve ispat eden önemli bir tefsirdir.

Mukaddime:

Birinci Nokta: Ahiret inancı, toplumsal ve ferdî hayatın saadetinin esasıdır.

Birincisi: İnsanlığın yarısını teşkil eden çocuklar için ahiret inancının faydası.

İkinci Delil: İhtiyarlar için ahiret inancının dünyevi faydalarını izah eder.

Üçüncü Delil: Gençler için faydasını izah eder.

Dördüncü Delil: Aile hayatı için faydasını izah eder.

İkinci Nokta: Haşre imanı, diğer iman hakikatlerinin ispatı ele alınıyor.

Zeylin İkinci Parçası

Hayat, imanın altı erkânına bakıp ispat ediyor.

Zeylin Üçüncü Parçası

“Korkunç bir ses onlara yetti” (Yâsin Sûresi, 36:29); “Kıyametin gerçekleşmesi ise göz açıp kapayıncaya kadar” (Nahl Sûresi, 16:77) âyetleri kıyametin kopmasının zamansız olacağını haber veriyor. Aklı bu hususta ikna etmek için örnekler veriliyor.

Birinci Mesele: Ruhların cesetlerine gelmesinin örneği dağılmış ordunun düdük sesiyle toplanması misaliyle ispatlanır.

İkinci Mesele: Cesetlerin yeniden diriltilmesinin örneği büyük bir şehrin karanlık bir gecede bir merkezden bir anda aydınlatılması ile ispatlanır.

Üçüncü Mesele: Cesetlerin yeniden diriltilmesiyle ilgili örneği baharda birden sayısız çiçek ve bitkilerin açılıp gelişmesiyle ispatlanır.

Dördüncü Mes’ele: Dünyanın ölümü ve Kıyamet kopması bir anda bir gezegen ve kuyruklu yıldızın çarpmasıyla izah edilir.

Zeylin Dördüncü Parçası

Kur’ân’ın, âhirete ait İlâhî fiilleri anlatırken, dünyada gözlenen fiillerle kalb ve zihinleri ikna etmesi.

Zeylin Beşinci Parçası

Ahirete imanda kuvvetli bir ümit ve teselli vardır.


On Birinci Söz

Namazın dile getirdiği anlamlar. Duygu ve yeteneklerin yaratılış amaçları. İnsan hayatının dokuz gayesi.


On İkinci Söz

Kur’ân ile din dışı felsefe arasında bir karşılaştırma ve Kur’ân’ın bütün kelâmlar üzerindeki yeri.

Birinci Esas: Kur’ân ve felsefenin evrene bakış açıları. “Mânâ-yı ismî” ve “mânâ-yı harfî” kavramlarının açıklaması.

İkinci Esas: Kur’ân ve felsefenin, bireylerin hayatı üzerindeki etkileri.

Üçüncü Esas: Kur’ân ve felsefenin toplum hayatı üzerindeki etkileri.

Dördüncü Esas: Vahiy ve ilhamın tanım ve karşılaştırması. “Ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa, Rabbinin kelimelerini yazmakla bitiremezdi” meâlindeki âyetin bir açıklaması


On Üçüncü Söz

Kur’ân, alışılagelmiş olaylardaki olağanüstülüğü nasıl ortaya çıkarıyor? Kur’ân’ın üslûbundan zevk almanın yolları.

İkinci Makam

Kabir, gençlik, tutuklulular ve kan dâvâsı ile ilgili bazı parçalar.

Meyve Risalesinden Altıncı Mesele: İlimlerin diliyle Allah’ı tanıma.

Hüve Nüktesi: Hava zerrelerindeki İlâhî ilim, irade ve kudret tecellîsi.


On Dördüncü Söz

Anlaşılmasında güçlük çekilen bazı âyet ve hadisler: Yer ve göklerin altı günde yaratılışı; yaş ve kuru herşeyin bir kitapta yazılmış olması; kırk bin başlı melek; Allah’ın birtek emirle herşeyi yaratması.

Hatime

Dünya hayatı ve ölüm.

On Dördüncü Sözün Zeyli

Deprem; İlâhî bir takdir olarak sebep ve sonuçları. Felâketlerdeki hikmetler. Tabiat kanunları ve İlâhî irade.


On Beşinci Söz

Uzaydaki canlılar, melekler, cin ve şeytanlar. “Dünya semâsını kandillerle süsledik ve onları şeytanlar için taş yaptık” meâlindeki âyetin açıklaması.

Birinci Basamak: Meleklerin varlığı ve yaratılış sebebi.

İkinci Basamak: Gökten yere inenler ve yerden göğe çıkanlar.

Üçüncü Basamak: İnsanın önemi ve yeryüzünün gökler kadar değer kazanmasının nedeni.

Dördüncü Basamak: Melekler ve şeytanlar arasındaki çarpışmalar.

Beşinci Basamak: Şeytanların melekler tarafından taşlanması.

Altıncı Basamak: Şeytanların taşlanmasında İlâhî egemenliğin haşmetine işaret eden yönler.

Yedinci Basamak: Şeytanların taşlanmasındaki üç mânâ.

On Beşinci Sözün Zeyli

Şeytan ve ona tabi olanların Kur’ân’a yönelik vesvesesine karşı verilmiş bir cevaptır.

Şeytanın İkinci Küçük Bir İtirazı

Şeytanın bir itirazı üzerine, Kur’ân’ın mu’cizelik esasının en mühimlerinden biri olan îcâz yönünü açıklar.


On Altıncı Söz

“Birşeyin olmasını dilediği zaman, Onun işi sadece ‘Ol!’ demektir; o da oluverir” meâlindeki âyetin açıklaması.

Birinci Şua: Allah’ın her yerde birden hazır bulunması ve herşeye herşeyden yakın bulunması; vahidiyet ve ehadiyet.

İkinci Şua: Varlıkların yaratılışındaki san’at, kudret ve kolaylık.

Üçüncü Şua: Herşey Ondan sonsuz derecede uzak iken, Allah’ın herşeye sonsuz derecede yakın olması.

Dördüncü Şua: Namazda ve hacda Allah’ın huzuruna çıkmak.

Küçük Bir Zeyl

Tabiat kanunlarının işleyişinde İlâhî iradenin tecellîsi. Yağmur ve rızık.


On Yedinci Söz

Dünyadaki ölüm ve ayrılıklar, herşeyi kuşatan bir rahmetle nasıl açıklanabilir?

On Yedinci Sözün İkinci Makamı

Tevekküle dair bir nazım.

Siyah Dutun Bir Meyvesi: Ölüm ve âhirete Kur’ân’ın ışığında bakış.

Kalbe Farisî olarak tahattur eden bir münacat: Dünyanın faniliğine dair bir nazım: önce gafletle bakış ve yakınma, sonra tevekkülle sükûna eriş.

Birinci Levha: Gaflet ehlinin dünyaya bakışı.

İkinci Levha: Hidayet ehlinin dünyaya bakışı.

Barla Yaylası, çam, katran, ardıç, karakavağın bir meyvesi: Farsça bir tefekkürname ve açıklaması.

Yıldızları konuşturan bir yıldızname: Göklerin ve yıldızların tasvirini şiirsel bir tarzda dile getirir.


On Sekizinci Söz

Birinci Nokta: Başarılarda insan nefsinin payı; gurur ve şükür.

İkinci Nokta: Çirkin görünen varlık ve olaylardaki güzellikler.

Üçüncü Nokta: Kâinattaki san’at eserlerinin seyircisi olarak insan; ve insanlık içinde Hz. Muhammed’in (a.s.m.) yeri

Firkatli Ve Gurbetli Bir Esarette, Fecir Vaktinde Ağlayan Bir Kalbin Ağlayan Ağlamalarıdır: Seher vaktinde tevbeye dair bir manzume.


On Dokuzuncu Söz

Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği.

Birinci Reşha: Rabbimizi bize anlatan üç büyük tanıtıcıdan biri olarak Hz. Muhammed (a.s.m.).

İkinci Reşha: Semavî kitapların verdiği haberler, irhasat ve mucizeler, ahlâk ve takvâsının ışığı altında Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği.

Üçüncü Reşha: Bütün varlıklara hitap eden ve kâinatın yaratılış sırrını açıklayan bir hatip olarak Hz. Muhammed (a.s.m.).

Dördüncü Reşha: Onun yaydığı ışıkla evrenin aldığı yeni şekil.

Beşinci Reşha: Onun yaydığı ışıkla varlıkların kazandığı değer.

Altıncı Reşha: Kulluk ve elçilik yönleriyle Hz. Muhammed (a.s.m.).

Yedinci Reşha: Onun akıl, kalb, ruh ve nefisler üzerindeki etkisi.

Sekizinci Reşha: Onun kötü âdet ve gelenekleri kaldırıp güzel ahlâkı yerleştirmekteki benzersiz başarısı.

Dokuzuncu Reşha: Onun görev başındaki cesareti.

Onuncu Reşha: Kıyamet ve âhiret gibi, gelecekteki çok önemli olaylara dair verdiği haberler.

On Birinci Reşha: Onun Kâinat Yaratıcısından getirdiği haberlerin doğruluğu ve önemi.

On İkinci Reşha: Onun, insanlığın en önemli ihtiyacı için ettiği dualar.

On Üçüncü Reşha: Onun, ebedî bir mutluluk ve Cennet için ettiği duaların kabulündeki kesinlik.

On Dördüncü Reşha: Kur’ân’ın tanımı; Kur’ân’daki tekrarların hikmeti; Kur’ân ile felsefenin varlıklara bakışındaki fark.


Yirminci Söz

Kur’ân ile ilgili bazı sorulara cevaplar ve Kur’ân’ın mucizelerinden bazı örnekler.

Birinci Makam

Kur’ân ile ilgili bazı itiraz ve vesveselere cevaplar.

Birinci Nükte: Küçük ve önemsiz görünen olaylarda büyük ve kapsamlı yasalara Kur’ân nasıl işaret ediyor? Meleklerin Âdem’e secdesi.

İkinci Nükte: İsrailoğullarının ineği kesmesine dair kıssadaki dersler.

Üçüncü Nükte: Taşlar hakkındaki âyetin verdiği dersler.

İkinci Makam

Peygamber mucizeleri hakkındaki âyetlerde geleceğe ve teknolojik gelişmelere dair işaretler.

Mukaddime: Tabiat kanunlarına uymak suretiyle, peygamber mucizelerine teknoloji yoluyla yaklaşabileceğine dair örnekler.

Bir nükte-i mühimme ve bir sırr-ı ehem: Bilim branşları ile İlâhî isimler arasındaki ilişki.

İki mühim suale karşı iki mühim cevap: Teknolojik gelişmelerin haberleri Kur’ân’da niçin açık bir şekilde yer almıyor? Kur’ân niçin kâfirleri de tasdike mecbur bırakacak bir şekilde bu haberleri vermiyor?


Yirmi Birinci Söz

Birinci Makam

“Hergün beş vakit namaz usanç veriyor” şeklindeki bir itiraza cevap.

Birinci İkaz: Usançlığa yol açan bir aldanma: “tevehhüm-ü ebediyet.”

İkinci İkaz: Kalbin günlük ihtiyaçlarını karşılamakta namazın rolü.

Üçüncü İkaz: Sabır nereye ve nasıl harcanmalı? Üç çeşit sabır.

Dördüncü İkaz: Kulluk görevlerine verilen ücretle dünyaya ait işlerin ücreti arasında bir karşılaştırma.

Beşinci İkaz: İnsanı oyalayarak kulluk görevlerinden uzaklaştıran nedenler. Dünya işleri nasıl ibadete çevrilir?

İkinci Makam

Vesvese; tanımı ve kurtuluş çareleri.

Birinci Vecih: Vesvesenin yol açtığı telâş ve ümitsizlikten korunmanın çaresi.

İkinci Vecih: Mânâların insan hayalinde aldığı şekiller ve bunların vesvese ile ilişkisi.

Üçüncü Vecih: Kavramlar arasındaki çağrışımlar ve vesvese ile ilişkisi.

Dördüncü Vecih: Dindeki aşırılığın yol açtığı vesvese.

Beşinci Vecih: İman ile ilgili konularda vesvese.


Yirmi İkinci Söz

Evrende Allah’ı tanıtan san’at eserleri; bunlardaki birlik tecellîlerini ve san’at inceliklerini çözmenin ve tahkikî bir imanı kazanmanın yolları.

Birinci Makam

Dünyada olup biten sıradan olayların ardındaki olağanüstülüklere dikkati çeken bir temsil.

Birinci Burhan: Ağaçların yaratılış ve yaşayışındaki olağanüstülük ve birlik tecellîsi.

İkinci Burhan: Tohumlardaki ve canlıların yaratılışındaki olağanüstülük ve birlik tecellîsi

Üçüncü Burhan: İnsan ve hayvanların yaratılış ve yaşayışındaki olağanüstülük ve birlik tecellîsi.

Dördüncü Burhan: Ağaçların çevre ile ilişkilerindeki olağanüstülük ve birlik tecellîsi.

Beşinci Burhan: Ağacın sonucu olan meyve ile evrenin sonucu olan insanın, üzerlerindeki san’atla bir San’atkâra işareti.

Altıncı Burhan: Bahar ve yaz mevsimindeki değişikliklerde görünen olağanüstülük ve birlik ve kudret tecellîsi.

Yedinci Burhan: Varlıklar arasındaki yardımlaşma ve dayanışmada görünen olağanüstülük ve birlik tecellîsi.

Sekizinci Burhan: Bütün varlıkların yaratılış ve işleyişinde rol alan hava, su, ışık, toprak gibi unsurların yerine getirdiği görevlerdeki olağanüstülük ve birlik tecellîsi.

Dokuzuncu Burhan: Bütün eserlerin sahibi ve san’atkârı olarak birtek zatı tanımanın kolaylığı.

Onuncu Burhan: Varlıkların gelip geçmesinde, onları değiştirenin değişmezliğini gösteren işaretler.

On Birinci Burhan: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) getirdiği haberlerin, evrendeki varlıklar tarafından doğrulanması.

On İkinci Burhan: Kâinat Yaratıcısı hakkında Kur’ân’ın verdiği haberler.

İkinci Makam

Evrendeki varlıkların, Allah’ın varlık ve birliğine işaretleri.

Birinci Lem’a: Allah’ı bir olarak tanımakta hakikî ve zahirî tevhidin farkları. Evrendeki olayların sebeplere bağlanmasındaki hikmetler.

İkinci Lem’a: Hayat üzerinde, Allah’ın varlık ve birliğini gösteren damga. Birşeyden herşeyin, herşeyden birşeyin yapılması.

Üçüncü Lem’a: Canlılar üzerinde Allah’ın varlık ve birliğine işaret eden damgalar.

Dördüncü Lem’a: “Hayat verme” fiili üzerinde, Allah’ın varlık ve birliğini gösteren damgalar. Herbir zerrede Allah’ın varlık ve birliğine açılan üç pencere. Zerrelerdeki “ehadiyet” ve “samediyet” damgaları.

Beşinci Lem’a: Allah’ın birliğine inanmanın kolaylığı.

Altıncı Lem’a: Bahar mevsiminde Allah’ın varlık, birlik ve kudretini gösteren damgalar ve âhirete işaretler.

Yedinci Lem’a: Varlıklar arasındaki yardımlaşmalarda Allah’ın varlık ve birliğini, hikmet ve rahmetini gösteren işaretler.

Sekizinci Lem’a: Varlıkların yaratılışında kullanılan temel unsurların birliğinde ve bir varlıkla bütün varlıklar arasındaki ilişkilerde Allah’ın varlık ve birliğine işaret eden deliller.

Dokuzuncu Lem’a: Türlerin yaratılışındaki benzerlik ve kolaylığın, Allah’ın varlık ve birliğine işareti.

Onuncu Lem’a: Ölüm üzerindeki birlik ve devamlılık damgası. Eserden fiile, fiilden isim, sıfat ve zâta geçiş.

On Birinci Lem’a: Allah’ın varlığının ve birliğinin şâhidi olarak Seyyidimiz Muhammedü’l-Emîn (a.s.m.).

On İkinci Lem’a: Allah’ın varlık ve birliğinin şahidi olarak Kur’ân.

Hâtime: Marifetullahın arşına çıkmak ve tevhidi ilan etmek.


Yirmi Üçüncü Söz

İnsan ve iman ilişkileri; insanın kuvvetli ve zayıf yönleri ve tekâmül yolları.

Birinci Mebhas

İmanın güzellikleri ve insana kazandırdıkları.

Birinci Nokta: İnsanın, Yaratıcısına mensup olmakla kazandığı değer. İnsanın yaratılışında, iman ışığında okunan mânâlar.

İkinci Nokta: İman ışığı altında geçmiş ve geleceğe bakış.

Üçüncü Nokta: İman ve tevekkülün verdiği kuvvet. Tevekkülün tanımı.

Dördüncü Nokta: İnsanın yaratılışındaki tekâmül amacı; âcizlik ve güçsüzlüğünden aldığı kuvvet.

Beşinci Nokta: Duanın gücü, anlamı, çeşitleri, cevaplandırılması ve kabulü.

İkinci Mebhas

İnsanın sonsuz yükseliş ve sonsuz alçalış sırları. “Ahsen-i takvim,” “âlâ-yı illiyyîn,” “esfel-i sâfilîn” kavramlarının açıklanması.

Birinci Nükte: İnsanın evrensel ihtiyaçları; iyilik ve kötülük yönündeki yeteneği; Allah’a kul olmakla kazandığı güç. “Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir” meâlindeki âyetin bir açıklaması.

İkinci Nükte: İnsanın dünyaya ve âhirete bakan yönleri; duygu ve yeteneklerinin ayrı ayrı kulluk görevleri.

Üçüncü Nükte: İnsan duygu ve yeteneklerini sadece dünya hayatına yöneltmekle ne kazanır, ne kaybeder? Dünya hayatından alınan lezzetlerin bir kulluk görevine dönüştürülmesi.

Dördüncü Nükte: İnsanın âcizliğiyle kazandığı güç; bütün varlıkların insana hizmetkâr olmasındaki sır.

Beşinci Nükte: İnsanı, yaratılmışların en üst mertebesine çıkaran tefekkür ve kulluk görevlerinin iki yönü.


Yirmi Dördüncü Söz

“En güzel isimler (Esmâ-i Hüsnâ) Allah’ındır” meâlindeki âyetin hakikatlerine dair bazı açıklamalar.

Birinci Dal: Farklı varlıklarda ve varlık âleminin değişik mertebelerinde, farklı isimlerin tecellîsi.

İkinci Dal: İlâhî isimlerin tecellîsinde mertebeler: herşeyi kapsayan umumî tecellî; topluluklara yönelik tecellî; fertlere yönelik tecellî.

Üçüncü Dal: Kıyamet alâmetleri gibi bazı konularda yanlış anlaşılan hadislerin doğru bir şekilde anlaşılabilmesini sağlayan On İki Asıl.

Birinci Asıl: Kıyamet alâmetlerinin üstü kapalı bir şekilde bildirilmesinin nedeni.

İkinci Asıl: Dinî meselelerde delil gerektiren ve gerektirmeyen konular.

Üçüncü Asıl: Bazı hurafelerin İslâma girişi.

Dördüncü Asıl: Hadise dair yorumların hadisle karıştırılmasından doğan sonuçlar.

Beşinci Asıl: Evliya ilhamının hadisle karıştırılmasından doğan sonuçlar.

Altıncı Asıl: Hadisteki temsil ve kinayelerin, kelimelerin gerçek anlamlarıyla karıştırılmasından doğan sonuçlar.

Yedinci Asıl: Hadisteki teşbih ve temsillerin, cahillerin eline düşmesiyle gerçek sanılması. “Yetmiş yılda Cehennemin dibine düşen taş” ve “öküz ile balık” hadisinin açıklaması.

Sekizinci Asıl: Kıyamet vaktinin ve bazı önemli kişilerin gizli bırakılmasının sebepleri. Mehdî, Süfyan, Deccal, Ye’cüc ve Me’cüce dair bazı açıklamalar.

Dokuzuncu Asıl: Dünyanın önemsizliğine ve bazı sûrelerin fazilet ve sevabına dair rivayetlerde mübalâğa olarak görülen hususların açıklaması.

Onuncu Asıl: Bazı işlerin fazilet ve sevabına, yahut kötülüğüne dair rivayetlerde mübalâğa olarak görülen hususların açıklaması.

On Birinci Asıl: Hadislerde, yorumlanmayı ve tabir edilmeyi gerektiren benzetmeler.

On İkinci Asıl: Kur’ân ve felsefenin bakış açılarındaki farklılık ve bu farklılığın doğurduğu sonuçlar.

Dördüncü Dal: Bütün varlıkların Allah’a secde ettiğine dair âyetin açıklaması. Varlıkların kendilerine özgü ibadetleri.

Beşinci Dal:

Birinci Meyve: Sevginin varlık âlemindeki yeri; sevgi ve korkunun yöneltilmesi gereken hedefler. Allah korkusu nedir, nasıl olur?

İkinci Meyve: İbadetin sebebi; niyetin önemi; bütün varlıkların ibadetini kendi ibadeti olarak Allah’a sunmanın yolu.

Üçüncü Meyve: Sünnetin önemi ve Sünnete uymanın sonuçları.

Dördüncü Meyve: Dinden uzaklaşma konusunda Müslümanlar ile ecnebîler arasındaki fark.

Beşinci Meyve: İnsanın çokluk ve birlik âlemlerine bakan yönleri.


Yirmi Beşinci Söz

Kur’ân’ın mucizeliğine dair.

Mukaddime

Kur’ân’ın üç ayrı tanımı.

Birinci Şule

Birinci Şua: Kur’ân’ın mucize derecesindeki ifade üstünlüğü.

Birinci Suret: Kur’ân’ın meydan okuyuşuna karşılık, onun benzerini kimsenin getirememesi.

İkinci Suret:

Birinci Nokta: Kur’ân’ın kelime ve cümlelerindeki düzen ve birbiriyle ilişkileri.

İkinci Nokta: Kur’ân’ın mânâsındaki üstünlük.

Üçüncü Nokta: Kur’ân’ın üslûbundaki benzersizlik ve olağanüstülük.

Dördüncü Nokta: Kur’ân’ın lâfzındaki olağanüstülük; tekrar tekrar okunmasına rağmen usandırmaması.

Beşinci Nokta: Kur’ân’ın, konuları açıklamasındaki olağanüstülük.

İkinci Şua: Kur’ân’ın kapsamlılığındaki olağanüstülük.

Birinci Lem’a: Kur’ân’ın lâfzındaki kapsamlılık; bir sözün pek çok anlamı içine alışı.

İkinci Lem’a: Kur’ân’ın mânâsındaki kapsamlılıkla birbirinden farklı pek çok topluluklara rehber oluşu.

Üçüncü Lem’a: Kur’ân’ın içerdiği bilimlerin kapsamlılığı.

Dördüncü Lem’a: Kur’ân’ın konuları ele alışındaki kapsamlılık.

Beşinci Lem’a: Kur’ân’ın üslûp ve özlü ifadesindeki kapsamlılık.

Birinci Işık: Bir âyette bir sûreyi, bir sûrede Kur’ân’ı ve kâinatı toplayan kapsamlılık.

İkinci Işık: Herkesin her ihtiyacına cevap veren kapsamlılık.

Üçüncü Işık: Kur’ân’ın mucize derecesindeki özlülüğü.

Dördüncü Işık: Kur’ân’ın, cüz’î olaylarda kapsamlı kanunları dile getiren özlülüğü.

Beşinci Işık: Kur’ân’ın gerek içerik, gerekse üslûp itibarıyla bütün üstünlükleri, hiçbir karışıklığa yol açmadan kendisinde toplayan kapsamlılığı.

Üçüncü Şua: Kur’ân’ın gaybdan verdiği haberler; her zaman gençliğini koruması ve herkese birden hitap etmesi.

Birinci Cilve: Kur’ân’ın gayba dair haberleri.

Birinci Şavk: Kur’ân’ın geçmişe dair haberleri.

İkinci Şavk: Kur’ân’ın geleceğe dair haberleri.

Üçüncü Şavk: Kur’ân’ın İlâhî hakikatlere, yaratılışa ve âhiret âlemine dair haberleri.

İkinci Cilve: Kur’ân’ın her çağda süregelen gençliği; hakikatlerinin ve kanunlarının eskimeyişi; Kur’ân medeniyeti ile beşer medeniyeti arasında bir karşılaştırma.

Üçüncü Cilve: Kur’ân’ın, her çağdaki insan tabakalarından herbirine aynı dersi ayrı ayrı vermesindeki olağanüstülük.

İkinci Şule

Birinci Nur: Kur’ân’ın bütünlüğü.

İkinci Nur: Kur’ân’ın, âyetleri özetlerken ve İlâhî isimlere dikkat çekerken ortaya koyduğu olağanüstülük.

Birinci Meziyet-i Cezalet: Kur’ân’ın, dünya üzerindeki eser ve fiillerde İlâhî hakikatleri gösterişi.

İkinci Nükte-i Belâgat: Kur’ân’ın İlâhî san’at eserlerini tasvir ederek İlâhî isimlerle özetlemesi.

Üçüncü Meziyet-i Cezalet: Kur’ân’ın İlâhî fiilleri ayrıntılandırması ve özetlemesi.

Dördüncü Meziyet-i Cezalet: Kur’ân’ın, yaratılmışlardaki düzeni, ardında İlâhî isimleri gösterecek bir şeffaflıkla ortaya koyması.

Beşinci Meziyet-i Cezalet: Kur’ân’ın, cüz’î veya sıradan olaylardaki İlâhî hakikatleri göstermesi ve tefekküre ufuk açması.

Altıncı Nükte-i Belâgat: Kur’ân’ın, varlık âleminde, çok geniş bir alanda cereyan eden olayları birlik içinde yahut kapsamlı bir kanun altında göstermesi.

Yedinci Sırr-ı Belâgat: Kur’ân’ın, sebeplerin arkasında İlâhî tasarrufları ve İlâhî isimlerin tecellîlerini göstermesi.

Sekizinci Meziyet-i Cezalet: Kur’ân’ın, âhirete ait İlâhî fiilleri anlatırken, dünyada gözlenen fiillerle kalb ve zihinleri ikna etmesi.

Dokuzuncu Nükte-i Belâgat: Kur’ân’ın, cüz’î olaylarda, İlâhî isimler vasıtasıyla, kapsamlı hakikatleri göstermesi.

Onuncu Nükte-i Belâgat: Kur’ân’ın, ümit ve korku arasındaki dengeyi korumasındaki olağanüstülük.

Üçüncü Nur: Kelâmın sahibi, muhatabı, amacı ve içeriği yönünde Kur’ân’ın üstünlüğü.

Üçüncü Şule

Birinci Ziya: Kur’ân’ın, varlık âleminin hakikatlerine ve İlâhî fiil, isim ve sıfatlara dair ifadelerindeki düzen, âhenk ve olağanüstülük.

İkinci Ziya: Kur’ân ile felsefenin dünyaya bakış açısı.

Üçüncü Ziya: Kur’ân’dan ders alan ilim ve kalem sahiplerinin eserleriyle Kur’ân’ın karşılaştırması

Hatime: Kur’ân’ın ve Hz. Muhammed’in (a.s.m.) birbirlerine karşı mucize oluşları.

Birinci Zeyl

Kur’ân’ın vech-i i’câzı ve Allah kelamı olduğunun delilleri.

Emirdağ Çiçeği

Kur’ân’daki tekrarlara edilen itirazlara cevap.

Bu Onuncu Meseleye Bir Hatime Olarak İki Haşiye

Birincisi: Kur’ânın hakikî tercümesi mümkün değil.

İkinci Haşiye: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) getirdiği nur, kâinatın, yokluk, vazifesizlik, anlamsızlık perdesini kaldırır.


Yirmi Altıncı Söz

Kader Risalesi

Birinci Mebhas: Kader; cüz’î irade; hayır ve şerrin yaratılması; insanın sorumluluğu.

İkinci Mebhas: Kader ve cüz’î iradenin birbirine uyumuna dair Yedi Vecih.

Birincisi: Hikmet ve adalet açısından cüz’î irade.

İkincisi: Cüz’î iradenin varlığı.

Üçüncüsü: İlâhî ilim, kader ve cüz’î irade.

Dördüncüsü: İlim ve malûm (bilgi ve bilinen); ezeliyetin tanımı.

Beşincisi: Kader, sebep ve müsebbep konusunda Cebriye, Mutezile ve Ehl-i Sünnet anlayışının farkları.

Altıncısı: Fiillerin yaratılışı ve kulun sorumluluğu.

Yedincisi: Kulun iradesi ile İlâhî irade arasındaki ilişki ve kulun sorumluluğu.

Üçüncü Mebhas: Varlık âleminde kader; Kitab-ı Mübîn ve İmam-ı Mübîn; bedihî kader ve nazarî kader; hürriyet ve kader.

Dördüncü Mebhas: Sıkıntı ve musibetlerin hayırlı yönleri ve İlâhî rahmetle uyumluluğu.

Hatime: Nefsin gururuna karşı Allah’ın birlik ve mutlak egemenliğini dile getiren ve mutluluğu Ona teslim olmakta gösteren Beş Fıkra.

Zeyl

Rahmân, Rahîm ve Hakîm isimlerine ulaştıran, Kur’ân’dan alınma “acz, fakr, şefkat ve tefekkür” yolu; bu yolun şartları ve tarikatten farkları.

Birinci Hatve: Nefsi temize çıkarmamak.

İkinci Hatve: Ölüm ve hizmette nefsi düşünmek, zevk ve arzularda unutmak.

Üçüncü Hatve: Kusuru kendinde görüp, eriştiği iyilikleri, kudret ve zenginliği Allah’tan bilmek.

Dördüncü Hatve: Benliği unutup, kendi varlığını, Allah’ın tecellîsine bir ayna olarak bilmek.

Hatime: “Acz, fakr, şefkat ve tefekkür” yolunun vahdet-i vücut ve vahdet-i şuhuddan farkı; herşeyde Allah’a bir yol bulmanın ve huzur-u daimîyi kazanmanın çaresi.


Yirmi Yedinci Söz

İçtihad (dinî konularda Kur’ân âyetlerinden ve Peygamberimizin hadislerinden hüküm çıkarmak) ile ilgili olarak tartışılan bazı meseleler. İçtihadın önündeki altı engel.

Birincisi: Bu zamanın şartları karşısında yeni içtihadların sakıncaları.

İkincisi: İçtihada konu teşkil eden nazariyattan önce, içtihad gerektirmeyen ve kesinlik ifade eden dinin temel konuları üzerinde yoğunlaşmanın gerekliliği.

Üçüncüsü: İçtihad yeteneğini geliştiren koşullar açısından, Peygamberimizin zamanı ile günümüz arasında bir karşılaştırma.

Dördüncüsü: İçtihadda hakim olması gereken bakış açısı: dünya mı, âhiret mi?

Beşincisi: “Arzî” ve “semavî” içtihad nedir? Bu zamanın içtihadını “arzî” yapan üç sebep.

Birincisi: Hükümlerde illet ve hikmetin farkı.

İkincisi: Bakış açısında âhiret mutluluğu yerine dünya mutluluğunun öncelik kazanmış olması.

Üçüncüsü: Zamanımızda bağımlılık derecesine varan bazı kötü alışkanlıkların, dinin bazı kesin yasaklarına yaklaşma tarzını etkilemesi.

Altıncısı: Doğruluk ve yalan açısından Peygamberimizin zamanı ile günümüzün karşılaştırması.

Hatime: Farklı mezheplerin varoluşundaki nedenler. Hakikat birden fazla olabilir mi?

Yirmi Yedinci Sözün Zeyli

Sahabenin (Peygamberimizle beraber bulunan ve bizzat ondan ders alan Müslümanlar) derecesine diğer insanlar niçin yetişemez?

Birinci hikmet: Peygamber sohbetinin etkisi.

İkinci sebep: Sahabe zamanında doğru ile yalanın birbirinden uzaklığı ve Sahabenin doğruluğu. İslâmın meydana getirdiği inkılâbın Sahabe zamanındaki tazeliği ve etkisi.

Üçüncü sebep: Nübüvvet ile velâyet, evliya makamı ile Sahabenin makamı arasındaki fark.

Birinci vecih: Sahabe zamanındaki sosyal çevrenin yetenekler üzerindeki etkisi.

İkinci vecih: Allah’a yakınlık ve “zahirden hakikate geçme” konusunda Sahabenin yolu ile tasavvuf arasındaki fark.

Üçüncü vecih: İslâmın başlangıcındaki hizmetleri yönünden Sahabenin üstünlüğü.

Sual: Peygamberimizi görmeden ona inananların imanı, onu görerek inanan Sahabenin imanından üstün olmaz mı?

İkinci sual: Dünya hayatının içinde bulunan Sahabe, dünyayı terk eden evliyadan nasıl üstün olabilir?

Üçüncü sual: Allah’tan başka herşeyi terk edenler, niçin Sahabeye yetişemiyor? Nefis ve diğer duyguların, insanı Allah’a yaklaştırmadaki rolü ve önemi.

Dördüncü sual: Sahabeye üstünlük iddiasının çıkış nedenleri.


Yirmi Sekizinci Söz

Cennet ile ilgili bazı soruların cevapları. Cennette maddî lezzetler ve nikâh lezzeti var mı? Yetenek ve düzeyleri çok farklı insanlar, Cennette nasıl bir arada bulunarak aynı lezzetlerden yararlanacak? Cennette bir kişiye dünya kadar yer verilecek mi?

Cennet Sözüne küçük bir zeyl

Cehennemin varlık sebebi.


Yirmi Dokuzuncu Söz

Ruhlar, melekler ve ölümden sonra dirilişe dair.

Mukaddime

Melekler ve ruhanî varlıkların kulluk görevleri ve çeşitleri hakkında genel açıklamalar.

Birinci maksat

Melekler hakkında.

Birinci esas: Varlık âleminde hayatın önemi. Madde dışı hayatın varlık âlemindeki yaygınlığı.

İkinci esas: Tabiat kanunları ile melekler arasındaki ilişkiler.

Üçüncü esas: Kur’ân’ın, Peygamberimizin ve daha önceki peygamberlerin, meleklerin varlığı hakkındaki ittifakı.

Dördüncü esas: Varlıkların zikir ve tesbihleriyle ilgili olarak meleklerin görevleri. “Kırk bin başından herbirinin kırk bin ağzında kırk bin tesbihat yapan melek” ile ilgili açıklama.

İkinci maksat

Kıyamet ve âhiret hakkında.

Mukaddime: Kıyamet ve âhiretin kanıtlanmasıyla ilgili üç soru: Kâinat tahrip edilecek mi? Tahripten sonra yeniden kurulacak mı? Bunları yapacak olanın, kâinatı yıkıp yapmaya gücü yeter mi?

Birinci esas: Ruhun ölümsüzlüğü hakkında.

Mukaddime: Ruhun ölümsüzlük için yaratılmış olduğuna ve ölülerin ruhlarının yok olmayıp korunduğuna dair deliller.

Birinci menba: Ruhun cesetten bağımsızlığı.

İkinci menba: Ruhun varlık ve ölümsüzlüğüne dair dış dünyadaki deliller.

Üçüncü menba: Bir kanun ve bir hakikat olarak ruhun varlığı ve ölümsüzlüğü.

Dördüncü menba: Varlıklardaki sürekli değişime rağmen kanunların değişmezliği; tabiat kanunlarından daha güçlü bir kanun olarak ruhun ölümsüzlüğü.

İkinci esas: Âhiretteki sonsuz mutluluğun delilleri.

Birinci medar: Kâinattaki düzenin sonsuz mutluluğa tanıklığı.

İkinci medar: Varlıkların yaratılışında gözlenen hikmet ve faydaların sonsuz mutluluğa tanıklığı.

Üçüncü medar: İnsanın yetenek ve duygularının sonsuz mutluluğa tanıklığı.

Dördüncü medar: Kâinattaki ölüm ve dirilişlerin kıyamet ve yeniden dirilişe tanıklığı.

Beşinci medar: İnsanın yaratılışındaki sonsuz mutluluk isteğinin, sonsuz mutluluğa tanıklığı.

Altıncı medar: Varlıklarda eserleri gözlenen rahmetin sonsuz mutluluğa tanıklığı.

Yedinci medar: Kâinatta görünen lütuf ve merhamet eserlerinin sonsuz mutluluğa tanıklığı

Sekizinci medar: Vicdanın sonsuz mutluluğa tanıklığı.

Dokuzuncu medar: Peygamberimizin sonsuz mutluluğa tanıklığı.

Onuncu medar: Kur’ân’ın sonsuz mutluluğa tanıklığı ve buna dair âyetlerden örnekler.

Üçüncü esas: Kıyamet ve âhireti vaad eden Kâinat Yaratıcısının kudret sıfatıyla ilgili üç özelliğin ve “Sizin yaratılışınız da, diriltilişiniz de tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir” (Lokman Sûresi, 31:28) meâlindeki âyetin açıklaması.

Birinci mesele: İlâhî kudretin zatî ve sınırsız oluşu.

İkinci mesele: Varlıkların içyüzünde büyük-küçük, az-çok gibi farkların olmayışı nedeniyle kudretin sınırsızlığı.

Üçüncü mesele: İlâhî kudret ile ilgili altı kanun: şeffafiyet, mukabele, muvazene, intizam, tecerrüt ve itaat.

Dördüncü esas: Kâinatın ölüm ve dirilişinin sebep ve delilleri.

Birinci mesele: Varlıklarda hükmeden tekâmül kanununun bir gereği olarak evrenin ölümü ve daha güzel bir şekilde tazelenmesi.

İkinci mesele: Semâvî dinlerin ve varlık âlemindeki değişimin, evrenin ölümüne tanıklığı

Üçüncü mesele: Âlemin yeniden dirilişi ve bu dünyada karışık halde bulunan iyilik ve kötülüklerin yeni âlemde birbirinden ayrılışı.

Dördüncü mesele: Evreni yeniden diriltmeye gücü yeten Yaratıcının, bunu yapacağına dair vaadleri ve bu vaadlerin doğruluğu.


Otuzuncu Söz

İnsandaki “Ene”nin (benlik) mahiyeti. Tahavvülât-ı zerrat olarak tabîr edilen atomların ve moleküllerin çeşitli maddelerin oluşumundaki görevleri.

Birinci Maksat

Ene’nin (benlik) mahiyeti

İkinci Maksat

Atomların ve moleküllerin çeşitli maddelerin oluşumundaki görevleri.


Otuz Birinci Söz

Peygamber Efendimizin Mi’rac mu’cizesinin hakikati, lüzumu ve tahakkuku.

Birinci Esas: Mi’racın sırr-ı lüzûmu

İkinci Esas: Mi’rac hakikatı.

Üçüncü Esas: Mi’racın hikmeti.

Dördüncü Esas: Mi’racın faydaları

On Dokuzuncu ve Otuz Birinci Sözlerin Zeyli

Şakk-ı Kamer Mu’cizesine dairdir.


Otuz İkinci Söz

Cenâb-ı Hakkın Vahdâniyetinin ispatı. Vahdet ve Ehâdiyet-i İlâhiyeye dâir gelen şüphe ve îtirazlara cevap. Ehl-î dalâlet ve ehl-i hidayetin dünya hayatına bakış açıları.

Birinci Mevkıf

Cenâb-ı Hakkın Vahdâniyetinin ispatı.

Birinci Mevkıfın küçük bir zeyli: “Üstlerindeki göğe bakmazlar mı, onu nasıl bina edip süsledik…” (Kaf Sûresi, 50:6) âyetinin tefsiri.

İkinci Mevkıf

Vahdet ve Ehâdiyet-i İlâhiyeye dâir gelen şüphe ve îtirazlara cevap.

Birinci Maksat: Tevhidin ispatı

İkinci Maksat: Bir tek zat sonsuz sayıdaki işleri nasıl yapabilir?

Hatime ve iki sorunun cevabı

Üçüncü Maksat: Ahsenü’l Hâlikîn ve Erhâmü’r-Rahimîn gibi ayetlerin açıklanması ve İlahî kemal hakkındaki bir soruya cevap.

Üçüncü Mevkıf

Ehl-î dalâlet ve ehl-i hidayetin dünya hayatına bakış açıları.


Otuz Üçüncü Söz

Herşeyde Cenâb-ı Hakka açılan bir pencere bulunduğunu otuz üç örnekle açıklar.


Lemeât

Nazma benzer şekilde kaleme alınmış, Risâle-i Nur Külliyatının çekirdeği hükmünde olan bir risale.


Konferans

1950’de Ankara Üniversitesinde profesörler, millet vekilleri, Pakistanlı misafirler ve muhtelif fakülte talebelerinin huzurunda, Fakülte Mescidinde gece yarısına kadar devam eden bir mecliste verilen ve büyük bir alâka ve ehemmiyetle dinlenmiş olan bir konferanstır.

 

Kaynak:SorularlaRisale

www.NurNet.org

Şualar Risalesi Hakkında . .

Şualar Risalesi Nedir ?

İkinci Şuâ

Allah’ın birliğini, “Ehad” ismini açıklar. İsm-i Azamın altı nüktesinin yedincisi
Birinci Makamın Birinci Meyvesi: Tevhid ve vahdette cemâl-i İlâhî ve kemâl-i Rabbanî tezahür eder. Vahdet olmazsa o hazine gizli kalır.
Tevhidin İkinci Meyvesi: Kâinatın zatına ve mahiyetine bakar. Vahdet sırrıyla, kâinatın kemâlâtı gerçekleşir ve varlıkların ulvî vazifeleri anlaşılır, bu âlemdeki İlâhî maksatlar ortaya çıkar.
Üçüncü Meyve: Şuurlu varlıklara, özellikle insana bakar. Vahdet sırrıyla insan, kâinattaki bütün varlıkların en mükemmeli ve Alemleri Yaratan’ın muhatabı ve dostu olabilir
İkinci Makam: Tevhid ve Vahdâniyeti iktiza eden; şirki ve ortaklığı kesinlikle kabul etmeyen deliller.
Birincisi: Bu kâinattaki sanatlar, Hakîm olan Allah’ın sınırsız sıfat, isim, kudret ve ilmiyle yapılıyor.
Vahdaniyetin İkinci Muktazisi: Tevhid ve hidayet yolunda sonsuz kolaylıklar, şirk yolunda ise sonsuz zorluklar olduğunu açıklar.
Tevhidin Üçüncü Muktazisi: Bir çekirdeği yaratanla kâinatı yaratan aynı Zattır. Çünkü çekirdek kâinatın küçük bir örneğidir.
Üçüncü Makam: Tevhidin üç küllî alâmetini özet olarak açıklar.
Birinci Alâmet ve Hüccet: Her şeyde vahdet var. Vahdet ise, bir vâhide işaret eder… birliği olan eser, birden meydana gelir.
İkinci Alâmet ve Hüccet: Zerrelerden kâinatın en geniş dairesine kadar her şeydeki mükemmel düzen ve ölçü, yalnız bir vahdetle olabilir, çeşitli eller karışsaydı bu düzen bozulurdu.
Sualin Birinci Şıkkı: “Kâinatı güzellikler ve adalet kuşatmıştır. Gözümüz önündeki bu kadar çirkinliklere, hastalıklara, musibetlere, ölümlere ne diyeceksin?”
Sualin İkinci Şıkkı: “Sonsuz bir merhamet ve servet sahibi olan Allah, neden cüz’î varlıkları ve şahısları musibete, şerre ve çirkinliğe müptelâ ediyor? Bu sualin cevabı çok evhamı izale eder.”
Üçüncü Alâmet ve Hüccet: “Mülk Onundur ve ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Ona mahsustur.” ifadesi ile işaret edilen tevhid delilleridir.
Hatime: Diğer iman esaslarına Tevhid sırrı içinde kısa işaretlerdir.
Uzunca bir Haşiye: “Korkunç bir ses onlara yetti.” Yâsin Sûresi, 36:29. “Kıyametin gerçekleşmesi ise göz açıp kapayıncaya kadar.” Nahl Sûresi, 16:77. âyetleri kıyametin kopmasının zamansız olacağını haber veriyor. Aklı bu hususta ikna etmek için örnekler veriliyor.
Birinci Mes’ele: Ruhların cesetlerine gelmesinin örneği dağılmış ordunun düdük sesiyle toplanması misaliyle ispatlanır.
İkinci Mes’ele: Cesetlerin yeniden diriltilmesinin örneği büyük bir şehrin karanlık bir gecede bir merkezden bir anda aydınlatılması ile ispatlanır.
Üçüncü Mes’ele: Cesetlerin yeniden diriltilmesiyle ilgili örneği baharda birden sayısız çiçek ve bitkilerin açılıp gelişmesiyle ispatlanır.
Amma Bir Dördüncü Mes’ele: Dünyanın ölümü ve Kıyamet kopması bir anda bir gezegen ve kuyruklu yıldızın çarpmasıyla izah edilir.
Tevhidî Bir Münâcât ve Mukaddimesi


Üçüncü Şuâ

Allah’ın varlığının zorunluluğunu; birliğini ve kudretinin büyüklüğünü açıklar ve ispat eder.
Münâcât: “Göklerin ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gündüzün değişmesinde, insanlara faydalı şeylerle denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, her türlü canlıyı yeryüzüne yaymasında, rüzgârları sevk etmesinde ve gökle yer arasında Allah’ın emrine boyun eğmiş bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için Allah’ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eden nice deliller vardır.” (Bakara Sûresi, 2:164.) âyetinin münâcât tarzında bir nevî geniş tefsiridir.


Dördüncü Şuâ

“Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.” (Âl-i İmrân Sûresi: 173.) âyetinin anlam, hikmet ve insan hayatındaki önemini açıklar
Birinci Mertebe-i Nuriye-i Hasbiye: Bekà aşkının, Bakî-i Zülkemâl’e imanda ve Onu bilmede olduğunu izah eder.
İkinci Mertebe-i Nuriye-i Hasbiye: Aciz insanın Allah’a iman etmekle, hadsiz kuvvet ve kudrete dayanabileceği açıklanır.
Üçüncü Mertebe-i Nuriye-i Hasbiye: Sınırsız Kudretin faaliyeti ve insanın önemi
Dördüncü Mertebe-i Nuriye-i Hasbiye: İman bağı ile her mü’min kâinattaki varlıklar sayısınca varlığa kavuşur.
Beşinci Mertebe-i Nuriye-i Hasbiye: İman gözüyle hayata bakış
Birinci Mesele: Hayatın mahiyeti ve hakikati
İkinci Mesele: Hayatın gerçek hukuku
Üçüncü Mesele: Hayatın fıtrî vazifeleri
Dördüncü Mesele: Hayatın gerçek zevki ve saadeti
Altıncı Mertebe-i Nuriye-i Hasbiye: Varlıkların durmayarak gelip gitmesi ve onlarda görülen güzelliklerin ebedi bir güzelliğe ayna olmasını üç bürhanla izah eder.


Altıncı Şuâ

Namazda teşehhüdde okunan “Ettahhiyâtü” duasının bir tefsiri olup, namazın, mü’minin bir nevî miracı olduğu gerçeğinin iki nüktesini açıklar


Yedinci Şuâ

Yaratıcısını kâinattan soran bir seyyahın gözlemlerini anlatan temsilî bir ifade ile birçok tabiat olayları ve varlıkların diliyle Allah’ı tanıtan Risâledir.
Âyetü’l-Kübra
Birinci Makamın Birinci Basamağında: Semavatın Allah’ın varlığına delâleti
İkinci Mertebesinde: Atmosfer ve içindekilerinin Allah’ın varlığına delâleti
Üçüncü Mertebesinde: Yer Küresi ve içindekilerinin Allah’ın varlığına delâleti
Dördüncü Mertebesinde: Deniz ve nehirlerin Allah’ın varlığına delâleti
Beşinci Mertebesinde: Dağların ve ovaların Allah’ın varlığına delâleti
Altıncı Mertebesinde: Ağaçların ve bitkilerin Allah’ın varlığına delâleti
Yedinci Mertebesinde: Hayvanların ve kuşların Allah’ın varlığına delâleti. Üç hakikatı var
Sekizinci Mertebesinde: Peygamberlerin Allah’ın varlığına delaleti
Dokuzuncu Mertebesinde: Alimlerin Allah’ın varlığına delaleti
Onuncu Mertebesinde: Kudsî mürşidlerin Allah’ın varlığına delaleti
On Birinci Mertebesinde: Meleklerin ve ruhî varlıkların Allah’ın varlığına delaleti
On Üçüncü Mertebesinde: Nurlu akılların ve selim nurâni kalplerin Allah’ın varlığına delâleti.
On Dördüncü ve On Beşinci Mertebesi: Vahiy hakikati gelecek şu beş hakikati netice veriyor:
Cenab-ı Hakk’ın beşerin akıl seviyesine göre hitap etmesi.
Cenab-ı Hakkın, yüce kelâmıyla Kendi Zâtını tarif etmesi.
İnsanların dualarına cevap vermesi Onun yaratıcılığının şe’nidir.
Kelâm sıfatı, ilim ve hayat sıfatının ayrılmaz bir gereğidir.
Yüce kelamıyla insanları uyarması ulûhiyetinin gereğidir.
Ve ilham ile vahyin arasındaki fark.
Birinci Makamın On Altıncı Mertebesinde: Fahr-i Âlem olan Muhammed’in (a.s.m.) Allah’ın varlığına delâleti
On Yedinci Mertebesinde: Kur’ân’ın vech-i i’câzı ve Allah kelâmı olduğunun delilleri.
On Sekizinci Mertebesinde: Kâinatın Allah’ın varlığına delâleti
On Dokuzuncu Mertebesinde: Allah’ın isim ve sıfatlarının Kendi varlığına delâleti
.

İhtar
İkinci Bab: Tevhid Delillerine Dairdir
Birinci Hakikat: Cenab-ı Allah’ın mutlak ulûhiyyetini açıklar.
İkinci Hakikat: Cenab-ı Hakkın mutlak Rububiyyetini açıklar.
Üçüncü Hakikat: Kemâlattır.
Dördüncü Hakikat: Hâkimiyettir. Beş kuşatıcı hakikatı içine alır.
Birincisi: Kibriya ve azamet hakikatidir.
İkinci Hakikat: Kâinatta tasarrufları görünen Rabbanî fiillerin nihayetsiz bir şekilde ortaya çıkmalarıdır.
Üçüncü Hakikat: Mevcudatın çok hızlı ve çoklukla yaratılmasına rağmen, son derece sanatlı ve intizamlı oluşu.
Birinci Sır: Bir şey zâtî ise, zıttı ona arız olamaz.
İkinci Sır: Nuraniyet, şeffafiyet sırrıyla az çok birdir.
Dördüncü Hakikat: Kâinatı Rububiyet cihetiyle inkısam kabul etmez bir kül olduğunun izahı
.

Beşinci Hakikat: Kainatın umumunda olan birlik hakikatın izahı dört kuşatıcı hakikatı içine alıyor.
Birinci Hakikat: Fettâhiyet hakikatidir.
İkinci Hakikat: Rahmâniyet hakikatidir.
Üçüncü Hakikat: Müdebbiriyet ve idare hakikatidir.
Dördüncü Hakikat: Rahîmiyet ve rezzâkıyet hakikatidir.

İhtar


Dokuzuncu Şuâ

Öldükten sonra dirilmeye ve âhirete îman, insanın hem şahsî, hem de cemiyet hayatının huzuru için ne kadar gereklidir? Bu hususu, öldükten sonra dirilmenin delilleriyle beraber açıklayan ve ispat eden önemli bir tefsirdir
Mukaddime
Birinci Nokta: Ahiret inancı, toplumsal ve ferdî hayatin saadetinin esasıdır.
Birincisi: İnsanlığın yarısını teşkil eden çocuklar için ahiret inancının faydası.
İkinci Delil: İhtiyarlar için ahiret inancının dünyevî faydalarını izah eder.
Üçüncü Delil: Gençler için faydasını izah eder.
Dördüncü Delil: Aile hayatı için faydasını izah eder.

İkinci Nokta: Haşre imanın, diğer iman hakikatlerinin ispatı ele alınıyor.


Onuncu Şuâ

On Beşinci Lem’adan buraya kadar olan risâlelerin fihristesidir. Burada yazılmamıştır.


On Birinci Şuâ

Denizli Hapsinin bir nevî müdafaası hükmündeki meyvesi olup, aynı zamanda îman, ibadet ve Tevhîde dair önemli meseleleri açıklar ve ispat eder
Meyve Risâlesi: On Bir Mes’eledir
Birincisi: Her gün 24 saatin bir saatini ahirete sarfetmeye vesile olan namaz ibadetinin önemi vurgulanıyor.
İkinci Mes’elenin Hülâsası: Ölümün karşısında takınılacak tavır.
Üçüncü Mes’ele: Eskişehir hapishanesinin penceresinden lise talebelerinin hâline ağlaması.
Dördüncü Mes’ele: Dünya savaşından daha önemli olan hakikat.
Beşinci Mes’ele: Gençliğin değerini bilip ona göre davranmak.
Altıncı Mes’ele: İlimlerin diliyle Allah’ı tanıma
Yedinci Mes’ele: Bize ahireti anlat diyen mahpuslara bir izah.
Sekizinci Mes’elenin bir Hülâsası: Ahiret inancının ferdî ve toplumsal hayata faydaları.
Birincisi: İnsanın mahiyeti ebediyetle fıtraten alakadardır.
İkinci meyvesi ve hayat-ı şahsiyeye bakan bir faydası: Âhirete imanla ölüm bir cennet kapısına dönüşür.
Hayat-ı şahsiyeye ait üçüncü bir faydası
Dördüncü bir faydası ki, insanın hayat-ı içtimaiyesine bakıyor
Birinci Nükte: Cehennemin varlığı hakkında bir değerlendirme.
İkinci Nükte: Cehennemin varlığının ve şiddetli azabının, rahmete ve adalete zıddiyeti yoktur.

Dokuzuncu Mesele: Cüz’î bir iman hakikatini inkâr etmek küfrü gerektirir. Çünkü iman bir bütündür.
Birinci Nokta: Cenab-ı Hakkın varlık delilleri aynı zamanda ahirete işaret ve delildir.
İkinci Nokta: Bütün peygamberler ve Kur’an’ın en esaslı unsuru Allah’a ve haşre imandır.
Üçüncü Nokta: Elhamdülillâh’ın mânâsını ifade eden bir cümle.

Onuncu Mes’ele: Emirdağ çiçeği
Kur’ân’daki tekrarlara ilgili edilen itirazlara cevap
Bu onuncu meseleye bir hatime olarak İki Haşiye
Birincisi: Kur’ânın hakikî tercümesi mümkün değil.
Hâtimeden ikinci haşiye: Muhammed (a.s.m.) ın getirdiği nur, kâinatın, yokluk, vazifesizlik, anlamsızlık perdesini kaldırır.
Hüsrev’in Üstadına yazdığı mektup

On Birinci Mes’ele: Meleklere iman rüknünün pek çok meyvelerinden küçücük bir meyvesine işaret.
Hatime: Felâk suresinin bir yönüyle izahı.
Bir ihtar: Her bir âyetin çok mânâları vardır.
Bu sureye ait bir nükte-i i’câziyenin haşiyesidir
On Birinci Meselenin haşiyesinin bir lâhikasıdır.


On İkinci Şuâ

Denizli Mahkemeleri müdafaalarından alınmış, Risâle-i Nur meslek ve meşrebiyle Nur cemaatinin mahiyetini açıklayan parçalardır.
İddianameye karşı itiraznamenin tetimmesidir
Bu gelen kısım çok ehemmiyetlidir
Bu defaki küçük müdafaatımda demiştim: Risale-i Nurdaki şefkat bizi siyasetten menetmiş.


On Üçüncü Şuâ

Bediüzzaman’ın talebelerine gönderdiği önemli mektuplardır.
Ed-Daî: Yıkılmış bir mezarım
Burada başı yazılmayan zelzele hadisesinin maba’di Hüsrev’in mektubunda
Güzel ve tam yerinde bir taziyename


On Dördüncü Şuâ

Bediüzzaman ve talebelerinin Afyon Mahkemesinde yaptığı müdafaalarla, o dönemde Bediüzzaman’ın talebelerine yazdığı mektuplardır.
Afyon Müddeiumumisi ve Mahkeme Reisi ve azalarına Denizli adliyesine sunulan dokuz esaslı dilekçe tekrar sunuluyor.
Afyon Mahkemesinin bizi itham etmesine karşı itiraznamenin tetimmesidir
Afyon hükûmet ve mahkemesine ve zabıtasına daha birkaç nokta maruzatım var
Ankara’nın altı makamatına ve Afyon Ağır Ceza Mahkemesine verilen müdafaanın itirazname tetimmesi ve lâhikasıdır
İddianamede benim hakkımda dört iddiaya cevap.
Lâhika
Afyon Mahkemesine, iddianameye karşı verilen itirazname tetimmesinin bir zeylidir
Son Sözüm
Heyet-i Vekiliye gönderilmiş bir istidadır. İçinde üç nokta belirtiliyor.
Ehl-i Vukufun insaflı hocalarından üç sualim var
Hata-Savab cetveli
Hatalar ve cevapları
Hata-Savab cetvelinin zeylidir
Temyiz Mahkemesi Riyasetine: Haşirdeki Mahkeme-i Kübraya bir arzuhaldir.
Risâle-i Nur’un hakkaniyetine bir nümune; Tenbih


Beşinci Şuâ

Âhirzamanla ilgili bazı hadis-i şerifler ve yorumları
Mukaddime: Âhirzamanla ilgili hadis-i şerifleri doğru yorumlamak için bazı prensipler.
İkinci Makam: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) Kıyamet alâmetleri ve şartları hususunda buyurdukları hadislerin yorumları


On Beşinci Şuâ ve El-Hüccetü’z-Zehra

El-Hüccetü’z-Zehra ismindeki Tevhid hakikatine dair bir Risâledir.
İki makamdır
El-Hüccetü’z-Zehra: İki makamdır
Birinci Makam: Üç kısımdır
Birinci Kelime: “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.” Bunun delili Âyetül Kübra Risalesindedir.
İkinci Kelime: “O birdir.” Bu delile kısa bir işaret.
Üçüncü Kelime: “Onun hiçbir şeriki yoktur.” Bu delile kısa bir işaret.
Dördüncü Kelime: “Mülk umumen Onundur.” Bundaki uzun hüccete kısa bir işaret.
Beşinci Kelime: “Hamd ve sena, medih ve minnet Ona mahsustur.” Geniş delile kısa işaret.
Altıncı Kelime “Hayatı veren ve hayatı rızık ile devam ettiren Odur.” Hüccetine kısa işaret
Yedinci Kelime: “Ölümü veren de Odur.” Hüccetine kısa işaret.
Sekizinci Kelime: “O, kendisine asla ölüm ârız olmayan Hayy-ı Ezelîdir.” Deliline kısa işaret.
Dokuzuncu Kelime: “Bütün hayır Onun elindedir.” Hüccetine kısa işaret.
Onuncu Kelime: “O herşeye hakkıyla kadirdir.” Hüccetine kısa işaret
On Birinci Kelime: “Dönüş Onadır.”ın kısa bir izahı

Fatiha-i Şerifenin bir muhtasar hülâsası
Birinci Kelime: “Hamd ve sena, medih ve minnet Ona mahsustur.”
İkinci Kelime: “Âlemlerin Rabbi”dir.
Üçüncü Kelime: “O Rahman’dır; rahmeti bütün varlıkları kuşatır ve bütün yarattıklarının her türlü rızkını merhametle yetiştirir.”
Dördüncü Kelime: “O hesap gününün sahibidir.”
Beşinci Kelime: “Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz.”
Altıncı Kelime: “Bizi doğru yola ilet.”
Yedinci Kelime: “Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tâbi olan sâlih kullarının yoluna ilet.”
Sekizinci Kelime: “Gazabına uğrayanların ve sapıtmış olanların yoluna değil.”
Dokuzuncu Kelime: “Âmin.” Buna kısa bir işaret.

Üçüncü Medrese-i Yusufiye’nin tek bir dersinin üçüncü kısmı
Mukaddime: “Ve Muhammed’in (a.s.m.) Allah’ın Resûlü olduğuna şehadet ederim.” ifadesinin diliyle, Hz.Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğini üç işaretle ispat ediyor.”
Birinci İşaret: Muhammed (a.s.m.) bu kâinat sahibinin Rububiyyetine karşı küllî bir ubudiyetle mukabele ediyor.
İkinci İşaret: Muhammed (a.s.m.) risaletine şehadet eder;
Birincisi: Peygamberimiz (a.s.m.) on bir hâlinden çıkan bir risalet delilidir.
İkinci şehadet: İmanın altı rüknü Muhammed (a.s.m.) risaletine şehadet eder.
Üçüncü küllî şehadet: Yani o zat güneş gibi kendi zatına delildir.
Dördüncü şehadet: Kur’an sayısız delilleriyle onun risaletine şehadet eder.
Beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci küllî şehadetler: Bin bir esmayı içine alan Cevşenü’l-Kebir’deki hakikatler onun risaletine şehadet eder.
Dokuzuncusu: Âl-i Resûlün, Evliyaların, Kutupların şehadeti.
Onuncusu: Sahabelerin şehadeti.
On Birincisi: Müctehid imamları, allâmeler, dâhi filozofların şehadetleri
On İkincisi: Keşfiyata dayananların, aktapların şehadeti.
On Üçüncü şehadet: Dört küllî ve kat’î hüccetlerden ibarettir.
On Dördüncü şehadet: Kâinatın şehadeti.
On Beşinci şehadet: Cenab-ı Hakkın Rububiyet fiillerinin şehadeti.

El-Hüccetü’z-Zehra’nın İkinci Makamı nur âyetinin penceresinden ehl-i dalalet ile eh-i hidayetin muvazenesi.
On beş delilden birincisi: Bütün varlıklardaki ölçülü düzgünlüktür.
İkinci delil: Bütün varlıklarda düzgün bir ölçü bulunmasıdır.
Üçüncü delil: Umumî ve kasdî hikmetler.
Dördüncü delil: Hususî inayetler yardımlar.
İhtar
Beşinci ve altıncı delil: Her şeyin şekilleri kaza ve kaderin düsturlarıyla biçilmiş dikilmiştir.
Yedinci, sekizinci delil: Muayyen eceller ve rızıklar.
Dokuzuncu, onuncu delil: Fennî sanatlar, süslü ihtimamlar
On birinci delil: Tam intizamla, kolaylıkla,canlı makinaların yaratılışı.
Bu Arabî fıkranın kısaca meali: Herşey onun iradesiyle olur

Kudrete dair Arabî fıkrası: Dokuz basamaklar hâlinde ele alınıyor.
El-Hutbetü’ş-Şamiye namındaki Arabî dersin tercümesinin mukaddimesidir


Birinci Şuâ

Kur’ân-ı Kerîm otuz üç âyetiyle Risale-i Nur’a manen ve cifren işaret ediyor. Bu Şua’da o âyetlerden yirmi dokuzunun mânâları verilerek, Risale-i Nur’un asrımızda Kur’ân’ın mânevî bir mûcizesi ve harika bir tefsiri olduğu açıklanıyor.
Birinci Sual: Okunan Kur’ân ve duaların sevapları sayısız insanlara bağışlanıyor. Bu sevaplar o insanlara nasıl ulaşıyor ve sevabın aynısı onların her birisine veriliyor mu?
İkinci Sual: Kur’ân Risale-i Nur hakkında ne diyor?
Birincisi (Risale-i Nur’a işaret eden birinci âyet): Nur Sûresi, 24:35.
Resaili’n-Nur’a İşaret Eden İkinci Âyet: Hud Sûresi, 11:112.
Üçüncü Âyet-i Meşhure: Ankebut Sûresi, 29:69.
Dördüncü Âyet-i Meşhure: Hicr Sûresi, 15:87.
Beşinci Âyet: En’âm Sûresi, 6:122.
Altıncı Âyet: Hadîd Sûresi, 57:28.
Yedinci Âyet: Yûnus Sûresi, 10:82.
Sekizinci Âyet: En’am Sûresi, 6:61.
Dokuzuncu Âyet: Bakara Sûresi, 2:256; Lokman Sûresi, 31:22.
Onuncu Âyet: Bakara Sûresi, 2:269.
On Birinci Âyet: Bakara Sûresi, 2:129.
On İkinci Âyet:Bakara Sûresi, 2:151.
On Üçüncü Âyet: Âl-i İmran Sûresi, 3:7.
On Dördüncü Âyet: Nisa Sûresi, 4:162.
On Beşinci Âyet: Nisa Sûresi, 4:174.
On Altıncı Âyet: Fussilet Sûresi, 41:44.
On Yedinci Âyet: Tevbe Sûresi, 9:129.
On Sekizinci Âyet: Mâide Sûresi, 5:56.
On Dokuzuncu Âyet: Tahrim Sûresi, 66:8.
Yirminci Âyet: İsra Sûresi, 17:82.
Yirmi Birinci Âyet veya Âyetler: Nahl Sûresi, 16:121. En’âm Sûresi, 6:161.
Yirmi İkinci Âyet ve Âyetler: Yûnus, Yusuf, Ra’d, Hicr, Şuarâ, Kasas ve Lokman sûrelerinin başlarındaki âyetler.
Yirmi Üçüncü Âyet: Kalem Sûresi, 68:32.
Yirmi Dördüncü Âyet veya Âyetler: Zümer Sûresi, 39:1.
Yirmi Beşinci Âyet: Fussilet Sûresi, 41:1-2.
Yirmi Altıncı Âyet: Hûd Sûresi, 11:105. Hûd Sûresi, 11:108.
Yirmi Yedinci Âyet: Saf Sûresi, 61:8.
Yirmi Sekizinci Âyet: Tevbe Sûresi, 9:32.
Yirmi Dokuzuncu Âyet: İbrahim Sûresi, 14:1.
Yirmi Dokuzuncu âyetin sehvine dair açıklama.


Sekizinci Şuâ

Hz.Ali’nin (r.a.) Risâle-i Nur’a dair kerâmetkârâne müjdelerinden üçüncüsünü açıklayan bir risaledir. Bu arada, Bediüzzaman, Risâle-i Nur’un kıymet ve önemini gösteren hakikatleri açıklamasının sebep ve hikmetlerini de burada belirtmektedir.
Üçüncü bir keramet-i Aleviye: Sekiz Remizdir


Yirmi Dokuzuncu Lem’adan İkinci Bab


Ed-Dâî 

Kaynak:SorularlaRisale

www.NurNet.org

Cevşen-ül Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî

Cevşen-ül Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî

Cevşen-ül Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî dahi kâinatı baştan başa nurlandırıyor, zulümat karanlıklarını dağıtıyor.. gafletleri, tabiatları parça parça ediyor. Ehl-i gaflet ve ehl-i dalaletin altında saklanmak istedikleri perdeleri yırtıyor gördüm. Kâinatı, enva’ıyla pamuk gibi hallaç ediyor, taraklar ile tarıyor müşahede ettim. Ehl-i dalaletin boğulduğu en son ve en geniş kâinat perdelerinin arkasında, envâr-ı tevhidi gösteriyor. [1]

Cevşen-ül Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî Bu 3 Eser bizleri tenevvür etmektedir. Neden ? çünkü bizler ümmiliğimizi kaybetmişiz mataryalist sistemin tezgahından geçerek tabiatperestlerin suyuyla sulanmışız. Okullar ise bu bahsettiğim zeminin bahçesidir. İlk torna tesviye tezhahı hemde.

Ümmi denildiğinde akla ilk gelen okuması yazması olmayan akla geliyor. Ama ümmi lugatta: “Anasından doğduğu gibi kalmış ve tahsil görmemiş, mekteb ve medresede okumamış kimse. Yazı yazmak bilmeyen. (Ümmi ile câhil arasında fark vardır. Ümmi yalnız okuyup yazmak bilmiyendir. Câhil ise, okuyup yazmak bilse de, bir şey bilmiyen kimsedir, her ümmi câhil değildir. ) * Anaya mensub olan. (Mefhar-i Âlem (A.S.M.) hiç bir mektebde, medresede ve hiçbir beşerden tahsil görmeden, ümmiliğiyle beraber, evvel, âhir ilimlerle mücehhez olması, Âlem-i İslâma, âlemlere ve dünyaya rahmet olması ve Onun bir misli ve benzeri bulunmaması, en büyük mu’cizelerden ve Hak Peygamber olduğuna dair en mühim delillerdendir. )” olarak geçmektedir.

Ümminin enfüsi manasına baktığımızda ise; fıtratı bozulmamış, fıtri olan manasına gelmektedir. Bizler okullarda ise fıtratımızı bozdurduk. Fıtrılik ise özdür, lübdür, kışır değildir. Fıtrata müdahale kışırdır. İnsanı özden alır uzaklaştırır mana aleminden maddeye, nurdan zulmete, nurdan nara.. götürür. Hasaret-i azime ise kışri bir hadisedir. Bizleri şuursuz, basiretsiz bir hale getirmektedir.

Peki ümmiyette dönmek nasıl olur?

Ümmiyete avdet ise; Cevşen-ül Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî ile olmaktadır. Öze lübbe dönüş ise; Cevşen-ül Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî ile olmaktadır. Okudukça nurları massederek, hakikatımızı nurlarla mezcederek fıtrata, öze, lübbe dönmektir. Kendini farklı olduğunu bilen farka geliyor farka gelen ise Furkan-ı Hakime Tabi oluyor. Nitekim: “Melikin atiyyelerini, ancak matiyyeleri taşıyabilir. ” Mesnevi-i Nuriye ( 77 ) “ve”.. hayat-ı bâkiyeye yardım eden azlara imdad etmek lâzım gelir. Lem’alar ( 122 )”

Kışırda kalsak ne olur?

.. şeytanlara mel’ab, evhama merkeb, ehval ve korkulara ma’rez ve dağlar kadar ağır yüklere matiyye olacaktır. Mesnevi-i Nuriye ( 77 ) “.. Yoksa o az dâîleri susturup, çoklara yardım etsen şeytana arkadaş olursun. Lem’alar ( 122 )”

kâinatı baştan başa nurlandıran Nurdan mahrum kalıp, zulümat karanlıklarını dağıtamayız.. gafletleri, tabiatları parça parça edemez gaflet ve dalaletin en koyusuna düçar oluruz. Ehl-i gaflet ve ehl-i dalaletin altında saklanmak istedikleri perdeleri haya, akıl, ruh, sır başta olmak üzere tüm letaifimize sararız. Tüm letaifimiz Kâinatı, enva’ıyla pamuk gibi hallaç olur, taraklar ile taranır bir hale inkılab eder.

Risale-i Nur Dairesinde Cevşen-ül Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî’nin ehemmiyeti azimdir. OKUMAK Kendine yatırım demektir. Ne kadar çok okursak o kadar kendine yatırım yaparız. Yatırımsız sermayesiz olursak “bu uzun yolda yayan ve aç kalmayasın.

Hem bizim efendimiz kerimdir; belki merhamet eder, ettiğin kusuru afveder. Seni de tayyareye bindirirler. Bir günde mahall-i ikametimize gideriz. Yoksa iki aylık bir çölde aç, yayan, yalnız gitmeye mecbur olursun. ” Acaba şu adam inad edip, o tek lirasını bir define anahtarı hükmünde olan bir bilete vermeyip, muvakkat bir lezzet için sefahete sarfetse; gayet akılsız, zararlı, bedbaht olduğunu, en akılsız adam dahi anlamaz mı?” Sözler ( 20 )

O halde bizler;

Cevşen-ül Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî ile özümüze dönmeliyiz.

Cevşen-ül Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî’den hissemiz azim olması temennisiyle…

Ezkar-ı Nuriye hakkında

Selam ve dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

 
[1] Kastamonu Lahikası ( 231 – 232 )

Kaynak: Risale Haber

 

www.NurNet.org

İdam-ı Ebedi nedir?

Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur’un On Üçüncü Sözünün İkinci Makamında kabrin üç sınıf insana göre üç farklı mahiyetinden bahseder.

Birinci sınıftakiler Allah’a ve ahirete inanıp hayatlarını ona göre tanzim ettikleri için kabir onlar için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır. Nasıl inandılarsa öyle bulacaklar.

İkinci sınıftakiler ise ahiretin varlığını tasdik eden fakat buna uygun bir hayat yaşamayıp zevk, sefa ve sapkınlık içinde bir hayat sürdükleri için bu kapı, ilk gruptakilerden farklı olarak cezalarını çekmek üzere gidecekleri bir ceza mahalline açılır. Burada şüphelerinin ve lakaytlıklarının yol açtığı ceza tamamlanana kadar azap çekerler. Öyle inandıkları için öyle muamele görecekler.

Üçüncü sınıftakilere gelince; burada Bediüzzaman’ın kullandığı bir ifadeyi benim gibi pek çok kişi de başta yanlış anlamış olabiliyor. Bediüzzaman üçüncü gruptakiler olarak iman etmeyenleri tarif ediyor ve bunlar için kabrin bir idam-ı ebedi kapısı olduğunu söylüyor. Hem kendisini hem sevdiklerini idam edecek bir darağacı olduğunu ifade ediyor. Bunlar da nasıl inandılarsa öyle bulacaklar diyor.

İlk bakışta, buradaki “idam-ı ebedi” ifadesi ile bu kişilerin öldüklerinde yok olacaklarının kast edildiği düşünülebilir. Nitekim ben de ilk okuduğumda öyle düşünmüştüm. Fakat bu cennet ve cehennemin ebedi olduğu, cehennemde azap görenlerin ölmeyecekleri ve yok olmayacakları şeklindeki bilgilerimizle çelişmektedir.

Peki, o zaman bu idam-ı ebedi ifadesini nasıl anlamamız gerekiyor?

İlk bakışta “ahirete inanmadığı için onun ahiret hayatı da olmayacak ve yok olacak” denmiş gibi görünse de burada kastedilen mana aslında bu değildir.

Ahirete inanmayan kişi için kabir hem kendisi hem sevdikleri için sonsuza kadar sürecek olan ayrılığın kapısıdır. Ahirete inanıp da günahkâr olan içinse bir süre ceza görse de sonunda sevdiklerine kavuşacağı bir dünyaya açılan kapıdır.

Yani burada idam-ı ebedîye gönderen bir darağacı benzetmesi, bu cezanın dönüşünün olmamasına işaret ediyor. İkinci gruptakilerin hapsi münferit cezaları ise eninde sonunda bitecek ve çıkışları olacak bir cezaya işaret ediyor. Her ikisi de inandıkları gibi muamele görmüş oluyorlar.

İnsan ne kadar uzun süreli bir ceza alırsa alsın, eğer ömrü bitmemişse bir gün mutlaka cezasını tamamlayıp sevdiklerinin yanına dönecektir. Ahirete inanan kişi de eğer cezayı hak edecek bir hayat yaşadıysa ahirette cezasını tamamladıktan sonra hapishaneden tahliye olacak ve cennetteki sevdiklerinin yanına gönderilecektir.

Fakat ahirete inanmayan kişi, ölümü dünyadaki tüm sevdiklerinden, “geri dönüşü olmayan bir ayrılık noktası” olarak gördüğünden, onun cezasının sonunda bir geri dönüş, bir tahliye günü olmayacaktır. Tıpkı idam edilen bir suçlu gibi tekrar sevdiklerinin arasına asla dönemeyecektir.

Günümüz dünyasındaki ceza sistemiyle açıklamaya devam edersek; Hapisteki adam her ne kadar suçlu olsa da bir taraftan onu içeri atan güçten umudunu kesmez. Her an çıkabilecek bir af ile affedilip sevdiklerine kavuşma ümidi vardır.

Fakat idam edilmiş olan kişinin artık bir af beklentisi yoktur. Öyle bir umudu da olamaz. Bu dünyadakilerle ve daha önemlisi af ve mağfiretle ilişkisi sonsuza kadar kesilmiştir.

Burada dönüp kendimize de bir bakmanın zamanıdır. Acaba biz kabir kapısını nasıl görüyoruz?

Hepimiz tabii ki birinci gruptakiler gibi saadeti ebediyeye açılan bir kapı olarak gördüğümüzü söyleyeceğiz. Fakat buna gerçekten inanıyor muyuz? Ya da inandığımızın gerektirdiği gibi bir hayat yaşıyor muyuz?

Bediüzzaman Hazretleri her üç grubu da tarif ederken, paragrafların sonunda ısrarla dile getirdiği gibi, nasıl inanıyorsak öyle bir âlemle karşılaşacağız.

Tabii nasıl inandığımızı tespit edecek olan zatın bizi bizden daha iyi bilen biri olduğunu, “böyle inanıyorum” demekle kandırılamayacağını da unutmayalım.

Muhiddin Yenigün