Etiket arşivi: hapishane

İman-İrfan Okulu: Denizli Hapishanesi (Şiir)

Denizli hapishanesi tecrit ile başlıyor

Geçirdiği çok zor şartlar yine devam ediyor

 

Fakat bu cezaevinde kalan bütün mahkûmlar

Üstad ve talebelerle yakından tanışırlar

 

Onlar Risale-i Nur’u beraber okuyorlar

Böylelikle de bambaşka bir insan oluyorlar

 

Bu hapishaneler birer okul haline dönmüş

İlim – irfan bakımından herkese örnek olmuş

 

Risale-i Nur çemberi gittikçe genişliyor

Bu nurları okuyanlar her gün fazlalaşıyor

 

Gizli İslam düşmanları bunu fark ediyorlar

Risale-i Nur’dan ürküp telaşa düşüyorlar

 

Diyorlar ki: “Üstad gizli bir cemiyet kuruyor

Hükümetin aleyhine bir şeyler çeviriyor

 

İnkılâpları kökünden yıkmayı arzuluyor

Mustafa Kemal’e deccal, din düşmanıdır diyor”

 

Bu nedenle memurlardan bir komisyon kurulur

Risaleler ve Mektuplar müsadere edilir

 

Bu Komisyonun gayesi bunları tetkik etmek

Siyasi bir mevzu olup olmadığını bilmek

 

Bu mektup ve risaleler tetkike başlanıyor

O zaman Bediüzzaman buna karşı geliyor

 

“Bu vukufsuz ehli vukuf inceleme yapamaz

İnceleme yapsa bile bir şeyler anlayamaz

 

Ankara’dan ehli vukuf teşekkül ettirilsin

Avrupa’dan feylesoflar buraya getirilsin

 

Ağır cezaya razıyım eğer suç bulunursa

Her şey benim kabulümdür sonucu ne olursa”

Üstad’ın bu isteğini olumlu görüyorlar

Ankara’da bir komisyon anında kuruyorlar

 

Heyette yüksek âlimler profesörler vardı

Mektuplar ve Risaleler teker teker tarandı

 

Ehli Vukuf tarafından bir rapor hazırlanır

Raporun açıklanması Üstad’ı rahatlatır

 

“Bütün eserleri ilmi ve hepsi imanidır

Siyasi bir içerik yok Kuran’ın tefsiridir”

 

Üstad ta mahkemede bir müdafaa yapıyor

Şikâyetlerin ispatsız olduğu görülüyor

 

Mahkeme de ittifakla berat kararı verir

Risaleler serbest olur ve iade edilir

 

Üstad ve talebeleri dokuz ay yatıyorlar

Berat edildikten sonra tahliye oluyorlar

 

Üstad tahliye olmadan hapiste zehirlenir

Cezaevindeyken ölüm tehlikesi geçirir

 

Allah’ın inayetiyle ölümden kurtuluyor

Sonradan zehirlenmeler yine devam ediyor

 

Tarihte hiçbir kimseye yapılmayan zulümler

Üstad’a reva görülmüş işkence, ihanetler

 

Üstad ise dinsizlerin planını bozuyor

Ölümü hiçe sayarak hakikati söylüyor

 

Denizli hapsinde yazmış “Meyve Risalesi”ni

Sonra orda telif etmiş “Asayı Musa”sını

 

Hapisteki talebeler ile diğer mahkûmlar

Bu “Meyve Risalesi”ni defalarca yazmışlar

 

Hâlbuki hapishaneye kâğıt sokulmuyordu

Nurların yazılmasına izin verilmiyordu

 

Eserler hapishanede gizlice yazılmıştı

Hatta kibrit kutuları bile kullanılmıştı

 

Üstad ve talebeleri hapisten çıkıyorlar

Denizli halkı onları misafir ediyorlar

 

Daha sonra Şehir Palas Oteline yerleşir

Bir buçuk ay kadar kalır insanlarla kaynaşır

 

Berat kararına rağmen rahat bırakmıyorlar

Emirdağ’a gönderilip iskân ettiriyorlar

 

Ahmet TANYERİ – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

 

Amerika’dan mektubunuz var! (13.02.2012)

Aziz, sıddık ağabey ve kardeşlerimiz,

Evvela, Mevlid Kandilinizi tebrik eder, Âlem-i İslam’a saadet ve beşeriyete hidayete vesile olmasını rahmet-i İlahiyeden niyaz ederiz.

Saniyen, Amerika Birleşik Devletleri genelindeki cemaatimizin iştirakiyle bu senenin başında Connecticut eyaletinde çok feyizli ve istifadeli bir okuma programı yaptık. New York, New Jersey, Boston, Philedelphia, Washington D.C., Seattle ve Connecticut’tan gelen ağabeylerle bir araya geldik. Türkiye’den de Ali Ersun ağabey ve bir profesör abimizin bizzat iştirakiyle ve yine Türkiye’den skype vasıtasıyla basta Abdullah Yeğin ağabey olmak üzere Feyzi ağabey, İsmail ağabey, Nafiz ağabey gibi çok değerli bazı ağabeylerin katılımıyla son derece istifadeye medar dersler, müzakere ve mütalaalar oldu. Amerika’daki ehl-i hizmet olarak bir araya gelip kaynaşmak, akd-i uhuvvet etmek, birbirimizden kuvvet almak ve mabeynimizdeki samimi tesanüdü daha da pekiştirmek cihetlerinden bu okuma programı gayet verimli ve istifadeli oldu. Yaptığımız meşveretlerle de Amerika’da Risale-i Nurların neşir ve yayılması, yeni dershanelere olan ihtiyaç, Hıristiyanlarla görüşmeler, Connecticut’ta bir kilise binasının alınıp camiye dönüştürülmesi projesi gibi mevzuları uzun uzadıya görüştük, tartıştık.

(Bu ahirki cami meselesi ehemmiyetine binaen hikmet ve maslahatlarıyla birlikte ayrı bir mektupta bilahare tafsilen beyan edilecektir.)

Neticede bu mevzuları daha da derinlemesine müzakere etmek ve Nur talebeleri mabeynindeki şahs-ı maneviyi konuşturmak için mutad olarak bir şehrimizde buluşup düzenli bir şekilde meşveretler tertip etmeyi kararlaştırdık.

Salisen, Ankara ile beraber Adana ilimizin de son zamanlarda Amerika’daki hizmetlerle alakadar olması, vakıf göndermesi; hulasa, maddi-manevi destek vermesi buradaki ehl-i hizmet mabeyninde çok takdir edildi, hüsn-ü kabul gördü. Ankara elhak buradaki hizmetleri çok güzel idare ediyor, yakından takip edip ilgileniyor. Fakat Ali abinin de ifadesiyle ABD; 50 eyaleti, 300 milyondan ziyade nüfusu ve Türkiye’nin neredeyse 15 kati kadar yüzölçümüyle başlı başına bir kıta gibi. Ve maalesef şimdilik bu koca ülkenin sadece 4-5 şehrinde dershanemiz var. Onlar da kuzeydoğu Amerika’da bulunuyor. Bu da önümüzde kat etmemiz gereken daha ne kadar yol olduğunu, ulaşmamız gereken nice insanlar bulunduğunu gösteriyor. Buralara ne kadar himmet edilse, ehl-i hizmet gönderilse yine azdır. Şu anda bir iki talebe veya ehl-i hizmetin gelmesiyle dershanesinin açılmasını bekleyen sırada o kadar çok şehrimiz var ki…

Rabian, biz başkent Washington D.C’de kaldığımızdan dolayı size buradaki hizmetlerden kısaca bahsetmek istiyoruz. İnşaallah yakın bir zamanda diğer şehirlerimizdeki güzel hizmetlerden bahseden bir iki mektup daha göndereceğiz.

Birkaç hamiyetli kardeşimizin gayretiyle iki seneye yakındır Washington’da açılmış küçük bir dershanemiz var elhamdülillah. Bu sene Adana’dan bir vakıf abimizin gönderilmesiyle de dershane ve hizmet manası biraz daha oturmuş oldu. Dershanemizde su anda 5 kişi kalmaktayız. Kalanlardan birisi de Moses (Musa) isminde Amerikalı bir genç. Küçük yasta Müslüman olduktan sonra annesi ve kardeşi Samuel (İsmail) ile beraber İslamiyeti daha iyi öğrenmek için Mısır’a gidip 12 seneye yakın kalmış. Ana dili olan İngilizcenin yanı sıra Arapçayı da gayet iyi konuşuyor. Biraz da İspanyolca biliyor. Namaz derslerini biz genelde Türkçe yaptığımız için bu kardeşimiz de bazen İngilizce bazen Arapçasından takip ediyor. Türkçe öğrenmeye de çok hevesli.

Dershanemizde Pazar akşamları İngilizce derslerimiz oluyor. Derse master veya doktora yapan Türklerin yani sıra Amerikalı, Özbek, Moğol, Bangladeşli vs. gibi çeşitli milletlerden katılanlar oluyor. Amerikalı bir hapishane müdürü ve Moğol bir üniversite öğrencisi de Müslüman olmadıkları halde derse iştirak edenler arasında. İkisi de şu anda İslamiyeti araştırıyor ve ikisinin de Risale-i Nur’a çok muhabbetleri var. Cenab-ı Hak bir an önce hidayet nasip etsin. Âmin!

Şu anda Washington’da bir üniversitede eşiyle birlikte doktora yapan bir abimiz de her hafta beraberinde getirdiği birkaç kişiyle derse iştirak ediyor. Bu abimiz üniversitenin görevlendirmesiyle Müslüman öğrencilere ve İslamiyeti merak edenlere dini noktada rehberlik etmekle vazifelendirilmiş. Bu vesileyle üniversitede Allah’ın tevfikiyle çok güzel hizmetlerde istihdam olunuyor. Aynı zamanda üniversitenin kampüsünde Cuma namazları kıldırıyor. Risalelerden yaptığı alıntılar sayesinde hutbeleri cemaat tarafından pür-dikkat dinleniyor ve çok takdir ediliyor. Eşi de kız öğrenciler mabeyninde aynı hizmetleri daha büyük bir şevk ve gayretle ifa ediyor. Allah ikisinden de ebeden razı olsun.

Tyler isminde sonradan Müslüman olmuş Amerikalı bir kardeşimiz her Pazar 20 mil (yaklaşık 30 km) mesafeden gelip derse iştirak ediyor ve diyor: “Bu cemaatle namaz kılmak için bu yolu kat etmeye değer.

Babası papaz olup kendisi yeni Müslüman olmuş Curtis isminde bir kardeşimiz duymuş ki doğu Amerika’da Müslümanların sayısı daha çok ve faaliyetleri daha ziyade. İslamiyeti daha iyi anlamak için Batı Amerika’dan Washington D.C.’ye gelmeye karar vermiş. Cenab-ı Hakk’ın hikmetine bakın ki dershanede kalan bir kardeşimizin çalıştığı işyerinde o da işe başlamış. Bu tevafuk üzerine onu hemen Pazar derslerimize davet ettik.

Burada derse katılan herkesin ayrı bir hikâyesi var fakat kabiliyet-i makam kısa olduğundan şimdilik bunlarla iktifa ediyoruz.

Mevzubahis Washington D.C’deki hizmetler olunca biraz da bu bölge ve çevresinden bahsetmek istiyorum. Amerika’nın birçok eyaleti gibi bu başkent şehri ve civarı da oldukça kozmopolit bir yer; yani her milletten, her dinden, her kültürden değişik insanları bulabileceğiniz bir mekân. Azımsanmayacak derecede büyük bir Müslüman nüfusu da var. Buralarda değişik zamanlarda açılmış cami ve İslami kuruluşların cemaatleri ve üyeleri günden güne artıyor. Nurlardaki yüksek iman ve Kur’an hakikatlerini neşretmek hususunda en birinci hedefimizi bu camilere ve cemaatlere bu hakikatleri ulaştırmak olarak belirledik. Amerika’da doğup büyümüş veya uzun yıllardır burada kalmanın verdiği birikim ve tecrübeyle buranın insanını, kültürünü iyi bilen bu Müslümanlar inşallah Nurlardaki hakikatleri görüp onlara sımsıkı sarılırsa, Allah’ın izniyle hizmetlerin hızlı bir şekilde inkişafına vesile olur. Buralarda inkişaf edecek en ufak bir hizmet de, Amerika’nın çok kültürlü kozmopolit yapısından dolayı dünyanın en ücra köşelerine kadar hüsn-ü te’sir eder, azim netice ve semereler verir kanaatini taşıyoruz. Onun için burada yapılacak küçük bir hizmetin dahi çok büyük kıymeti var.

Cami hizmetleri mevzusu açılmışken, geçenlerde Connecticut’tan ziyaretimize gelen bir kardeşimiz bir vesileyle burada bir camide imamlık yapan Cemal Hoca ile tanışmış. Bu hocamız Diyarbakırlı, 12 yıldan fazladır buralarda ikamet ediyor. Ekseriyeti Pakistan ve Afganistanlı olan kalabalık bir cemaati var. Nurlardan da biraz haberdar. Onunla tanıştıktan sonra çok kısa bir süre içinde aramızda samimi bir muhabbet ortamı oluştu. Böyle az bir zamanda hocamızın bize olan ilgi ve alakasına çok şaşırdık doğrusu. Şimdi maddi manevi çok noktalarda ihtiyaçlarımızı gidermeye, elinden geldiği kadar bize muavenet etmeye çalışıyor. Hatta hocamla tanıştığımız aralar vakıf abimize hizmetlerde kullanması için bir araba bakıyorduk. Kendisi bu konuda da bize çok yardımcı oldu ve böylece bu meseleyi de suhuletle hallettik.

Cemal hocanın hapishanelere yönelik güzel de bir hizmeti var. Kısaca bahsedelim. Kendisine mektup gönderip talepte bulunan mahpuslara, içinde İngilizce Kur’an-ı Kerim, İslamiyet’i anlatan küçük kitapçıklar ve bir de takke ve seccadesiyle tam teşekküllü bir paket hazırlayıp fisebilillah gönderiyor. Bu şekilde hapislerde de İslamiyetin neşrine vesile oluyor. Şimdi o paketlerin içine bir de Risale-i Nur’dan küçük birer kitapçık koymaya başladık. Geçenlerde hocamıza verdiğimiz 20 civarında İngilizce Tabiat Risalesi ve 23. Söz hemen bitiverdi. Şimdi Connecticut’tan 50 tane daha 23. Söz postaya verildi. İnşaallah elimize geçer geçmez biz de hocamıza ulaştıracağız.

Mektubumuza hatime verirken cemaatimizden dua talep ediyoruz. Cenab-ı Hak bizlere bu Nurları an-karib’üz-zaman (en kısa sürede) layık ellere ulaştırmayı ve bu kudsi hizmet dairesinde sadakat, metanet, şevk ve ihlâsla istihdam olunmayı nasib etsin.

Umum Nur talebesi ağabey ve kardeşlerimize birer birer selam eder, makbul dualarını bekleriz.

  

13.02.2012

Washington D.C. Nur Talebeleri

www.NurNet.Org

Said Nursi’nin anlattığı hikaye bana ders oldu

Son Şahitler’den Kemal Taner, Bediüzzaman’la olan görüşmesini anlatıyor…

“Hapishaneye yanına görüşmeye gitmiştim. Namazı yeni kılmış, tesbih çekiyordu. Elini öptükten sonra kendilerine dedim ki:

‘Efendim, size birçok keramet gösterir, diyorlar. Halbuki ben sizden herhangi bir harikal hal ve veziyet görmedim. Eğer böyle birşey gösteriyorsanız, bana da gösterin, meselâ şu elinizdeki tesbih kendi kendine yürüsün.’

“Bediüzzaman tebessüm etti. Bana temsilî şu hikâyeyi anlattı:

“Bir adamın çok sevdiği, sevimli, sevgili bir tek oğlu varmış. Adam bu kıymetli yavrusuna, çok değerli bir hediye almak için, kuyumcu dükkânına götürmüş, Çok çeşitli elmas ve mücevherattan hangisini beğenir ve isterse oğluna alacakmış.

“Mücevherat dükkânında, kuyumcu adam, dükkânı süslemek için; tavana, çok çeşitli renklerde, kırmızı, yeşil, mavi, mor, pembe, sarı her renkte büyük balonlar asmış. Çocuk dükkâna girince mütemadiyen tavandaki balonlara bakarak, ‘Baba ben bu balonlardan isterim’ diye tutturmuş, başlamış ağlamaya. Adam, ‘Oğlum, ben sana çok pahalı ve kıymetli, elmas, mücevher alacağım’ diyormuş, Çocuk ise, ‘Ben balon isterim’ diye ağlayıp duruyormuş. Bu misali bana anlatan Bediüzzaman, sözlerine devamla:

Ben Kur’ân’ın elmas ve mücevherat dükkânının bekçisiyim, dellalıyım. Ben baloncu değilim. Benim dükkânımda, benim pazarımda, Kur’ân’ın ebedi ve ölümsüz elmasları var. Ben bunlarla meşgulüm. Ben Kur’ân nurunu ilân ediyorum, balonculuk yapmıyorum‘ dedi.

“Bediüzzaman’ın ne demek istediğini anlamıştım, yaptığım hareketten dolayı mahçup olmuştum.”

Necmettin Şahiner, Son Şahitler

Medrese-i Yusufiye’den (Hapishaneden) Mektup Var

“Yusuf (a.s.) daha yıllarca zindanda kaldı.” Yûsuf Sûresi, 12:42. âyetinin ihbarı ve sırrıyla, Yusuf Aleyhisselâm mahpusların pîridir; ve hapishane bir nevi medrese-i Yusufiye olur. (Meyve Risalesi)

Yukarda göründüğü üzere Bediüzzaman Hz.leri, hapishaneleri Medrese-i Yusufiye olarak isimlendirmiştir. Aşağıdaki paragrafta hapishanelerin bir medrese-i Yusufiye haline nasıl geldiğini, devrin şahitlerinden Osman Yüksel Serdengeçti yorumuyla okuyabilirsiniz.

O, mahkemelerden mahkemelere sürüklendi. Mahkûmken bile hükmediyordu. O, hapishanelerden hapishanelere atıldı. Hapishaneler, zindanlar onun sayesinde medrese-i Yusufiye oldu. Said Nur zindanları nur, gönülleri nur eyledi. Nice azılı katiller, nice nizam ve ırz düşmanları, bu iman âbidesinin karşısında eridiler, sanki yeniden yaratıldılar. Hepsi halim-selim mü’minler haline, hayırlı vatandaşlar haline geldiler. Sizin hangi mektepleriniz, hangi terbiye sistemleriniz bunu yapabildi, yapabilir? (Osman Yüksel Serdengeçti)

Kısacası, bu hizmetler Üstad dönemine kadar uzanır. Son zamanda hapishanede yaşanan güzel hadiseleri sizlere aktaracağız. Elimize çok güzel mektuplar geçti zamanla bunların bazılarını sitemizde de yayınlayacağız inşallah.

Öncelikle son dönemdeki hapishane hizmetlerinin nasıl başladığına değinmek isteriz. Hizmet Vakfı, istek üzerine bazı hapishanelere takvim gönderir. Hapishanelerdeki mahkûmlar takvimdeki Hizmet Vakfı’nın adresine mektup yazarak Kur’an-ı Kerim isterler. Hizmet Vakfı ise bunun yanında “acaba mahkûmlara Kur’an-ı Kerimi daha iyi anlayıp hayatlarında tatbik edebilmeleri için Kur’an’ın asrımıza bakan veçhesini tefsir eden Risale-i Nurları da mahpuslara nasıl ulaştırabiliriz?” gayesiyle RNK Neşriyata giderler.

Bundan sonra hummalı bir faaliyet başlayacaktır ve tam bu esnada da Denizli’den bir esnaf ağabey “ben hapishanelere Risale-i Nur dağıtmak istiyorum” deyince bu şevkle önce “Ebedi Hapisten Kurtulmak” broşürünü hazırlayan RNK Neşriyat, bu hazırlanan broşürlerle birlikte Türkiye’deki bütün hapishane kütüphanelerine Risale-i Nur gönderir.

Broşürü ileride sitemizde yayınlayacağız. Bu sefer, Risale-i Nurlardan   istifade eden mahpuslar, ellerine kâğıt kalem alıp, RNK Neşriyata mektup yazmaya başlarlar. Risale-i Nurdan istifadelerini, hayatlarında nasıl bir değişikliğe sebep olduğunu, nasıl halim-selim insanlar haline dönüştüklerini ve daha fazlasını gönderdikleri mektuplarda anlatacaklardır.

RNK Neşriyat, yüzlerce kişiden gelen bu mektuplara tek bir yerden muhatap olamayacaklarını anlayınca bu sefer Hamidiye Vakfına gidilir ve mesele anlatıldıktan sonra bizzat Hamidiye Vakfı’nın hapishanelerden gelen mektuplara muhatap olmalarını ve onlara cevap yazmalarını isterler. Şu an itibariyle Hamidiye Vakfı, talebeleriyle beraber bu hizmeti omuzlarına almış ve götürmektedirler, ancak onların da hedefi hapishaneler hangi illerdeyse o illerdeki Risale-i Nur talebelerinin bizzat mahpuslara muhatap olup bu noktada mahpuslara yardımcı olmalarıdır.

Mektupları, tanıtım broşürünü ve mektuplarla beraber gelen fotoğrafları yakında sitemizde bulabilirsiniz.

1. Mektup yayınlandı: http://www.nurnet.org/medres-i-yusufiye-hapishaneden-gelen-mektuplar-1/

www.NurNet.org

Medrese-i Yusufiyeden (Hapishaneden) Gelen Mektuplar 1

Daha önce duyurularda bildirdiğimiz üzere Hapishaneden gelen mektupları yayınlamaya başladık. RNK Neşriyata gelen mektuplardan birisi.

Selamun Aleyküm Kıymetli Serdar Arkadaşım. Rabbimizin Rahmeti, Bereketi, Nurları, Nimetleri ile Selamı Sizin ve Cümle Neşriyat ailesinin üzerine olsun İnşallah.

30 Mayıs tarihli mektubunuza şimdi yanıt yazma olanağı buldum. 2 Haziran itibariyle ilk ameliyatımı oldum. Şimdi tedavi amacı ile kapalı cezaevine geçici bir süre için getirildim.

Hamdolsun Hastalar Risalesini okuduktan sonra daha iyi oldum. Taşıdığım arkadaşla yaren oldum.

Elhamdülillah böyle bir musibeti yüce Rabbim bana nasip etmiş, ne kadar şükretsem azdır. Yeter ki Mevla kalplerimize hastalık vermesin.

Neşriyatta durumlar nasıl? Rabbim her daim yar ve yardımcınız olsun.

Mektubunuzu yoğun bakımdan çıktıktan sonra aldım. Varlığınız beşeri gücüme güç kattı. Cenab-ı yaradan sizlerden razı olsun.

Burada yaşantımızla örnek olmaya gayret gösteriyorum. Bana yollamış olduğunuz Hastalar Risalesi adlı büyük eseri hastanede hastalıkları ile ah eden benden daha çok ihtiyacı olduğuna inandığım bir kardeşe verdim. 3 gün aynı odayı paylaştım. Hastalar Risalesi ile kendi özünü buldu. Bu süre içerisinde kendisine elif-be’yi öğrettim. Orada kaldığımız süre içerisinde bizlerde bulunan hastalıkla şükür etmeyi öğrendim. Buna vesile olduğunuz için Rabbim hepinizden razı olsun. Sizler için dua etmekteyim. Sayenizde bir yaren daha kazandım. Bana, gittiği cezaevinden mektup yolladı. Orada onun konumunda olan bir arkadaşa rastlamış, onunda nasiplenmesi için risaleyi o arkadaşına hediye etmiş. Bana arkadaşındaki değişimleri uzun uzun yazmış. Böyle bir hayra vesile oldunuz. Rabbim hayrınızı kabul eylesin.

Ben sigara kullanmıyorum, cezaevinde sabit bir gelirle hayatımı idame ettiriyorum. Nesil yayınları aydan aya koli gönderiyor. Bende dağıtıyorum. Kimi camii vakfı seccade, tespih, takke yolluyor bende onları dağıtıp hizmet etmeye çalışıyorum. Çoğu yerden Kur’an talep ettim ama gelmedi. Serdar arkadaş her ay 50 lira arttırabilirim. Bunu neşriyata yollamak istiyorum. Allah yolunda yürüyen bir kardeşime faydalı olmak istiyorum. Yardımımı ulaştırabileceğim bir yer varsa bana bildirebilir misin? Uzun süredir cezaevindeyim. Kulun verdiği biter elbet rabbim bizleri yolunda yürüyenlerden eylesin. Mektuplarıma yanıt yazma özelliği gösterdiğinizden ötürü sizlere minnettarım.

Rabbim her işinizde yar ve yardımcınız olsun. Sizlerden razı olsun. Neşriyatta selamlarımı iletirsiniz. Hepiniz Allah’a emanet olunuz.

Sevgi ve Dua ile…

Kardeşiniz H.E.Ş.

(E-Tipi Kapalı Cezaevi…)

Bu mektup H.E.Ş.’nin 3. Mektubu olup 28.06.2010 tarihinde yazılmıştır.

Mektupların devamı gelecektir…

www.nurnet.org