Dua Nedir? Niçin Yapılır? Dua ve Kulluk (Ubudiyet) Arasındaki İlişki Nedir?

Lügatte dua, “Allah’a yalvarma, birini çağırma, bir yere gönderme” mânâlarına gelir. Ubudiyyet ise, “Kulluk, kölelik, birine aşırı bağlılık” demektir.2 Dua, insan kalbinin Allah ile konuşması, Onun nimet ve yardımını istemesidir. İbadet insandan Allah’a doğru sonsuz bir konuşma yoludur. Namaz insanın Allah ile doğrudan alaka kurduğu bir ibadettir.

Dua, olağanüstü bir olay karşısında kulun Rabbine hitab etme düzeyine ulaşma­sıdır. 3

Allah’a ibadet etmek için yaratılmış olan insan kendini günah işlemekten her za­man koruyamaz. Bu açıdan zaman zaman Yaratan’ına yalvarmak, günahlarından tevbe ederek Ondan bağışlanmasını istemek durumundadır. 4

Dua, Müslümanın şahsiyetinin gelişmesini ve sağlam karekterli olmasını sağlayan bir ibadettir.5 Ben öyle sağlam bir imana sahibim ki, Sen’den başka kimsenin önünde eğilmem. Sen benim Allah’ımsın, beni Sen yarattın” duasını daha küçük yaştan itibaren kalb ve diliyle tekrarlayan Müslümanın karakterini sağlamlaştıran bu dua, onun Allah’tan başkası huzurunda eğilmesine izin vermez.

Dua, kulun Allah nazarındaki değerinin bir ölçüsüdür:

Ey Muhammed! De ki; Sizin duanız olmasa Rabbim size ne diye değer ver­sin.6 Bu hususu teyit eden bir diğer âyette şöyle buyurulur:

Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.7

Dua et­mekten kibirlenenler hakir olarak cehenneme gireceklerdir.” 8

Yüce Rabbimiz bizden her zaman dua etmemizi istemiş, samimiyetle yalvardı­ğımız takdirde kabul buyuracağını bize duyurmuştur. “Allah katında duadan daha değerli bir şey yoktur9 buyuran Hz. Peygamber (s.a.v.)Efendimiz de bunu vur­gulamıştır. Allah’a yapılan dua hiçbir zaman karşılıksız kalmayacaktır.10Aynı za­manda dua mü’minin silâhıdır.11

Kalitesi ve tekerrürüne göre ruh ve bedene tesir eden duanın, kutsiyet ve ahlâk duygusunu da aynı zamanda kuvvetlendirdiği bilinen bir gerçektir. Duanın doğur­duğu huzur tedavi için kuvvetli bir yardımcıdır.12

Dua ve ibadet insanı diğer canlı varlıklardan ayıran en büyük özelliktir. Dua, rız­kın genişlemesini, sağlığın artmasını, ömrün hareketli olmasını sağladığı gibi bazı felaketleri de önler.13

İnanmış insanın hayatında önemli bir yeri olan dua ancak yaşanarak bilinebilir, onun yazı ile anlatılması güçtür.

İnsanoğlu tarihin hiçbir döneminde dua etmek ihtiyacından uzak kalmamıştır. Duadan maksat, unutur gibi olduğumuz bir an Onun huzuruna yeniden çıkmak­tır.14

Kur’ân dışında üçü muharref olmakla beraber dört ilahi kitap, insanları Allah’a duaya dâvet etmiştir. Nitekim, iptidai kabile insanları bile duygularını birtakım dua ve dans şeklinde ifadeye çalışmışlardır.

Büyük İslâm mutasavvıflarının dualarında orjinal yalvarma örnekleri bulunmak­tadır. Rabia Hatun’un, “Ey Rabbim, eğer ben cehennem korkusu ile sana ibadet ediyorsam beni o cehenneminde yak” diye başlayan duasındaki samimiyeti iyi an­lamak ve yaşamak lâzımdır.15

Vird ve zikir de duanın başka şekillerdeki tezahürü olarak değerlendirilmeli­dir.16

Dua ve Ubudiyyet birbirinden ayrılması mümkün olmayan iki mühim mefhum­dur. Mücerret mânâda, isteklerimizi Allah’a duyurmanın en mükemmel aracı olan dua, kulun Ubudiyyet vazifesinin bir ifa vasıtasıdır. Ubudiyyet ise ibadetlerle yerine getirilir.

Dinlere göre farklılıklar gösteren ubudiyyet inanç ve tatbikatı, o din mensu­bunca kendi şartlarında ve kendine has kaidelerine göre yerine getirilir. Bunun dı­şında yine her dinde, ubudiyyetin muayyen şartlarını yerine getirmekle yetinmeyen züht ve takva ehli kişiler vardır.

İnsanlarda fırsaten mevcut olan ubudiyyet, onların kalb ve imanlarını kuvvet­lendiren, ahlâkî ve fikrî yapılarını yücelten bir olgunluk alametidir.17

İnsanın mesud ve bahtiyar hayat sürmesini sağlayan, ona insanlığın şerefini idrak ettiren Dua ve Ubudiyyet, kulun aczini itiraf ederek Halık’ına karşı kulluk vazifeleri­nin en doruk noktasındaki tezahürüdür.

Hayatını öncelikle imanın kurtarılmasına hasreden Bediüzzaman Said Nursî (1876-1960) hemen bütün eserlerinde, çok çeşitli imanî ve İslâmî problemler ya­nında hususiyle Dua ve Ubudiyyet mevzularına geniş yer vermiştir. Ona göre fert, Allah’a kul olduğunu idrak ettiği ölçüde nefsini birtakım sultaların esaretinden kurta­rabilir. Bu da dua ile başlar, ubudiyyetle kemale erer.

Bediüzzaman imanı kuvvetlendirmek ve İslâmı bütün cemiyete maletmek yo­lunda giriştiği mücadelede ömrü boyunca haddi aşmaktan, siyaseti, mücadelesinin mihveri haline getirmekten son derece tevakki etmiş, biricik kurtuluşun Kur’ân’a sımsıkı sarılmak olduğunu vurgulamıştır.

Said Nursî uzun yıllar hapislerde kalmasına rağmen Risale-i Nur telif ve neşrini inkıtaa uğratmamıştır. Van’ın Erek Dağı’nda birkaç talebesiyle münzeri hayatından (1923-25) sonra Onun asıl çileli ömrü başlamıştır.18 Hayatını gönüllerde iman ve Kur’ân hakikatlerini yerleştirmekle geçirmiş, millet ve memleket için canını vermek­ten çekinmemiştir.19 Kendisine zulmedenlere bile bedduada bulunmaması Onun bir başka özelliğini teşkil etmektedir.

Benim fıtratım zillet ve hakarete tahammül etmez” diyen Bediüzzaman’ın, ihlasla giriştiği ve ömrünün sonuna kadar aynı safiyette sürdürdüğü iman ve Kur’ân hizmeti ne yazık ki bazı kalem erbabınca anlaşılamamış, Onun mücadelesi bir siyasî ekole hizmet veya ayrı bir dinî cereyan gibi vasıflandırılarak neşriyat yapılmıştır.20

Bediüzzaman’ın yüz otuza ulaşan eserleri yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın her tarafında okunmaktadır. Risaleler Arapça, İngilizce, Almanca, Fransızca, Urdu­ca vb. dillere tercüme edilmiştir.21 Eserleri üzerinde akademik mahfillerde (mas­ter, doktora) araştırma ve incelemeler yapılmıştır. Son yıllarda Risale-i Nur Külliya­tı’nın fihrist, lügatçe, iyi bir kâğıt mizampaj ve basım tekniği ile yapılan neşirleri, onlardan daha büyük istifadeyi temin etmiştir. Bu çalışmalara Türkçe yönünden daha da ağırlık verilmesi22 çok teferruatlı görülen başlıkların (nokta, hülasa, zeyl, mesele, burhan, şule, şemme, risale, zerre, habbe, hubab, katre, takriz, telvih, nük­te, lemeât, söz vb.) asgariye indirilmesi ihmal edilmemesi gereken bir husus olarak mutalaa edilmelidir.

Asrın idrakine uygun bir üslup ve mantık dokusu içinde İslâmın günümüz insa­nına anlatılarak, iman boşluğunun evveliyetle doldurulması gerektiğine inanan Be­diüzzaman, bütün eserlerinde Kur’ân’ı esas almıştır. Onun eserlerine Kur’ân-ı Ke­rim’in mânevî bir tefsiri nazarıyla bakmak mümkündür. Dr. Muhammed İkbal ile aynı zamanlarda dünyaya gelmiş olan Said Nursî de Onun gibi Batı’nın aldatıcı ve parlak görünüşüne aldanmamış, Batı medeniyetinin iç yüzünü ortaya çıkarmanın lü­zumlu olduğunu müdafaa etmiştir.

İman hakikatlerini açıklamayı baş gaye edinen Risale-i Nur, mü’minlerin iman açısından yeniden yapılanmasında büyük rol oynamıştır. Sadece Türk tarihinde de­ğil, insanlık tarihinde de büyük inkılapların cereyan ettiği bir asırda, nerede ise bir yüzyıla yakın ömür süren Said Nursî, fikri hayatında zikzaklar çizmeyen bir âlimdir. Bu bakımdan Risale-i Nur, “Tasavvur değil, tasdiktir; teslim değil, imandır; marifet değil şahadettir; taklid değil, tahkikdir.23 Ona göre asrımız insanını en büyük derdi iman zaafıdır; bunun neticesi sathileşen İslâmî idraktir. Öyle bir nesil yetişmeli ki, bu nesil ehl-i dalalete boyun eğmesin, nasıl hareket edeceğini bilsin, dünyayı avucuna alsın, fakat kalbinde ona asla yer vermesin!

Risalenin telifinden günümüze takriben yetmiş kusur yıl geçmiş bulunuyor. Bu­gün, yazıldığı döneme nisbetle, ülkemizde ve dünyada okuyanı, merak edeni, araş­tıranı her geçen gün artış kaydediyor. Bu alakayı celbeden en büyük hususiyetler­den biri Müslümanların vazifelerini ehemmiyet derecesine göre sıralayamamaları, iman ve Kur’ân hakikatlerini neşretmeyi ikinci, hatta üçüncü derecede mutalaa et­meleridir.24

Ona göre bugün İslâm âleminin üç büyük düşmanına (cehalet, ihtilaf, fakirlik) karşı girişilecek mücadelede muvaffakiyet sağlanmadıkça İslâm dünyası kendinden bekleneni tam mânâsı ile veremeyecektir.25

Tarihi seyri içinde çok çeşitli mevzuları nakli ve akli delillerle izah eden Bediüz­zaman, evveliyetle insana değer vermiş, onun imanî ve fikrî yapısının kemalini sağ­lamak istemiştir.26 Bu bakımdan kul Hâlikine karşı aczini itiraf ederek Dua ve Ubudiyyet’e sımsıkı bir şekilde sarılmalıdır. Takriben 6000 küsur sayfaya bâliğ olan Risale-i Nur Külliyatı’nın hemen her yerinde alaka kurulduğu nisbette Dua ve Ubu­diyyet mevzularına temas edildiği görülecektir.

Biz bu tebliğimizde Dua ve Ubudiyyet’in tali derecede ele alındığı bölümlerden çok, doğrudan Dua ve Ubudiyyet’i mevzu edinen bölümleri tesbitle çeşitli açılardan tahlil etmeye çalışacağız.

Umumi olarak incelendiği zaman Risale-i Nur Külliyatı’nda Dua’nın, Mektubat, Sözler ve Mesnevi-i Nuriye’de, Ubudiyyet’in de, Sözler ve Lem’alar’da mufassal bir şekilde yer aldığı görülür.27 Teferruata girildiği takdirde Külliyat’daki dualar şu başlıklar altında toplanabilir:

1- Âlemin yaratılış sebebi.

2- Cenab-ı Hakkın dua etmemizi isteyişi.

3- Bediüzzaman’ın bazı duaları, beddua etmediği.

4- Bidatlardan sakınmanın dua ile olacağı.

5- Kâinatta her varlığın dua ettiği.

6- Duanın bereketi, usulü, mânevî ilaç oluşu, tesiri.

7- Duanın, halis bir iman neticesi oluşu.

8- Fiili ve kavli dua.

9- Hz. Yunus, Hz. Eyyub, Hz. Peygamber (a.s.m.), Hz. Ali ve Veysel Karani’­nin duaları.

10- İmanın duayı lüzumlu kıldığı.

11- Duanın menbaı ve hastalıklı insanın duası.

12- Yağmur duası ve neticelerinin görülmesi.

13- Umumi duaların kabul şartları.

14- İnsanın asli vazifesinin iman ve dua olduğu.

15- Her duanın kabul edilip edilmemesi.

16- Hastalık hali ve bunun duayı gerektirdiği.

Aynı şekilde ibadet ve ubudiyyet mefhumları Risale-i Nur Külliyatı’ndan araştı­rıldığı zaman belli başlı şu mevzuların yer aldığı görülür:

1- Allah’tan başka ibadet edilecek büyük yoktur.

2- Dünya-âhiret saadeti ibadetle kaimdir.

3- Kâinattaki bütün varlıklar Allah’a ibadet ederler.

4- Hastalık ve tefekkürün ibadetle alakası.

5- İbadetin ehemmiyeti ve faydaları.

6- İnsanların ve cinlerin Allah’a ibadet için yaratıldıkları.

7- İbadetin anlamı, şartları ve rekabet kabul etmeyişi.

8- Şahsî kemalâtın ibadetle elde edilebileceği, kalb, akıl ve hayal kuvvetlerini ibadetle meşgul etmek gerektiği.

9- Kur’ân okumanın başlıbaşına bir ibadet olduğu.

10- Bütün ibadetin fihristesinin namazda toplandığı.

11- Takvanın en mükemmel ibadeti teşkil ettiği.

12- Ubudiyyetin esasının insanın acz, fakr, kusur ve noksanını bilmek olduğu.

13- İbadetin tecrübe değil, teslimiyet gerektirdiği.

Dua ve ubudiyyetle alakalı mevzuları böylece ana hatlarıyla tespit ettikten sonra şimdi aynı mevzuların teferruatlı olarak Risale-i Nur Külliyatı’nda nasıl geçtiğini, izah ve yorumunun nasıl yapıldığını görmek için Sözler’e bakalım:

Bediüzzaman bu eserinde28dua mevzuunu tetkikle, “De ki: Eğer duanız ol­masa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?29 âyet-i kerimesi ile başlıyor ve hemen sözün başında “İmanın duayı bir vesile-i kati olarak iktiza ettiği, fıtrat-ı insa­niye onu şiddetle istediği gibi, Cenab-ı Hak “Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?” diye ferman ediyor cümleleriyle dikkatleri çektikten sonra, “bana dua edin, size cevap vereyim30 âyet-i kerimesi ile mevzuyu pekiştiriyor.

Malum olduğu üzere Onun eserleri her şeyden önce Kur’ân’ın bir tefsiri mahi­yetindedir ve mevzular iyi anlaşılsın diye temsil ve teşbihlere yer verilmiştir. “Risale-i Nur Külliyatı Kur’ân-ı Kerim’in cihanşumül bahçesinden derilen bir gül demetidir.31

Risale-i Nur Külliyatı’nda dikkatimizi çeken diğer bir husus, mevzuların, yeri geldikçe soru-cevap şeklinde izah edilmesi, yeri geldikçe de mücmelen yazılan bö­lümün mufassal olarak ele alınmasıdır. Nitekim Dua mevzuuna da Bediüzzaman aynı tarzda girmiş ve: “Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki âyet umumi­dir, her duaya cevap var‘ dersen, işte benim cevabım” sözleriyle mevzuu şöyle tevcih etmiştir:

Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var. Fakat kabul etmek, hem aynı matlubu vermek Cenab-ı Hakkın hikmetine tabidir. Hasta bir çocuk, hekime seslenerek ‘bana bak’ der. Hekim: ‘Ne istersin, cevap ver’ der. Çocuk: ‘Şu ilacı bana ver,’ der. Hekim, ya aynen çocuğun istediğini verir, yahut onun maslahatınabinaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalı­ğına zarar olduğunu bilir, hiç vermez. İşte Cenab-ı Hakim-i Mutlak, hazır nazır olduğu için abdin duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir.”32

Bediüzzaman’a göre dua bir ubudiyyettir. Ubudiyyet ise, semerat-ı uhrevidir. Dünyevî maksatlar ise o nevi dua ve ibadetin vakitleridir. Mevzuu biraz daha tavzih etmek için yine aynı eserinde şöyle diyor:

“Meselâ yağmur namazı ve duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vakti­dir, yoksa o ibadet ve dua yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyet ile olsa o dua, o ibadet hâlis olmadığından, kabule lâyık olmaz.

“Demek dua, bir sırr-ı ubudiyettir. Ubudiyyet ise, halisen livechillah olmalı, yalnız aczini izhar edip, dua ile Ona iltica etmeli; Rububiyetine karışmamalı. Ted­biri Ona bırakmalı, hikmetine itimat etmeli, rahmetini ittiham etmemeli.”

Bu izahlardan da gayet vazıh olarak anlaşılmaktadır ki, Bediüzzaman burada önce duayı açıklamakta, kulun vazifesini izah ettikten sonra dua-ubudiyyet alakasını belirtmektedir.

Yukarıda meali verilen âyeti tefsir sadedinde, “Bütün mevcudât, herbiri birer mahsus tesbih ve birer hususi ibadet, birer has secde ettikleri gibi, bütün kâinattan dergâh-ı ilâhiyeye giden bir duadır” ifadesiyle kâinatta her varlığın, kendine mahsus lisanıyla Cenab-ı Haktan talepte bulundukları, “fıtrî lisanlarıyla Cevâd-ı Mutlak’tan idame-i hayatları için bir nevi rızık hükmünde bazı metalibi istiyorlar” neticesine ulaşmaktadır. Ona göre, duanın dördüncü nevini teşkil eden dua, bizim duamızdır ve iki kısımdır:

1- Fiilî ve hâlî,

2- Kalbî ve kalî.

Meselâ eshaba teşebbüs dua-yı fiilidir. Esbabın ictimaı, müsebbibi icad etme için değil belki lisan-ı hal ile müsebbibi Cenab-ı Hak’tan istemek için bir vaziyet-i mar­ziye almaktır. Lisan ve kalbi ile dua etmek ise, eli yetişmediği bir kısım metalibi is­temektir.” Bu veciz açıklamadan sonra Bediüzzaman Sözler’deki dua mevzuunu şu cümleleriyle noktalamaktadır:

“İşte ey aciz insan! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvve­tin medarı olan bir vesileyi elden bırakma, ona yapış… Bir abd-i külli ve bir vekil-i umumi gibi ‘Ancak senden yardım isteriz33 de; kâinatın güzel bir takvimi ol.” Bu izahta, beş vakit namazda okuduğumuz Fatiha sûresindeki bir âyete atıf yapılarak mevzuun ehemmiyeti bir kere daha pekiştirilmiştir.

Risale-i Nur Külliyatı’nda Dua mevzuunu Mektubat eserinde şu şekilde ifade et­mektedir: “Mü’minin mü’mine en iyi duası nasıl olmalıdır?” Bu suale Bediüzzaman­’ın cevabı:

Esbab-ı kabul derecesinde olmalı. Çünkü bazı şerait dahilinde dua makbul olur. Ezcümle dua edileceği vakit istiğfar ile mânen temizlenmeli, sonra makbul bir dua olan salavât-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve ahirde yine salavat getirmeli­dir.34

Bir âyet-i kerimede şöyle buyurulur:

Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi Cehen­nem azabından koru.”35

Said Nursî, bu ve benzeri âyetlerle dua etmek, “Hem hulus ve huşu ile dua et­mek, her namazın sonunda bilhassa sabah namazından sonra, hususan mescidlerde, hususen leyali-i meşhurede, Ramazanda, Leyle-i Kadir’de dua etmek kabule karin olması Rahmet-i İlahiye’den kaviyyen me’muldür”36 sözleriyle, duanın adabını, makbuliyet şartlarını, vakitlerini, duaya istiğfar ile başlamak gerektiğini, kabul olması müjdelenen hususî anlarını, dua edilecek mahalleri, mübarek gecelerde dua etme­nin faziletini, âyet ve hadis-i şeriflerle dua etmenin bereketini mücmelen beyan et­mektedir.

Bediüzzaman, Sözler (23. söz, 1. mebhas, 5. nokta)’de izah ettiği “De ki: Eğer duanız olmasa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?37âyet-i kerimesini bu kere Mektubat (24. mektubun 1. zeyli)’ında beş nükte halinde açıklamaktadır:

1. Nükte: Dua bir sırr-ı azim-i ubudiyettir; ubudiyetin ruhu hükmündedir. Üç nevidir:

“1. İstidat lisanıyla dua; buna ictima-ı esbab bir nevi duadır, denir.

“2. İhtiyac-ı fıtrî lisanıyla dua; bütün zihayatların iktidar ve ihtiyarları dahilinde olmayan hacetleri için Halik-i Rahim’den bir nevi duadır.

“3. İhtiyaç dairesinde zîşuurların duasıdır ki bu da iki kısımdır. Halis kalbin lisa­nıyla ise, ekseriyet-u mutlaka iki makbuldur. İkinci kısım, meşhur duadır. Fiili ve kavlî diye ikiye munkasimdir; meselâ çift sürmek fiili bir duadır.

2. Nükte: Duanın tesiri azimdir. Hususan duâ külliyet kesbederek devam etse, netice vermesi galiptir. Halik-i Âlem istikbalde o Zât’ı (Hz. Muhammed), nev-i be­şer nâmına, o gelecek duayı kabul etmiş, kâinatı halk etmiş. İşte ey Müslüman! Senin rûz-ı mahşerde böyle bir şefiin var. Bu şefiin şefaatini kendine celbetmekiçin Onun sünnetine ittiba et!

3. Nükte: Dua-yı kavlî-i ihtiyarinin makbuliyeti iki cihetledir; ya aynı matlubu ile makbul olur veyahut daha evlası verilir. Meselâ birisi kendine bir erkek evlat is­ter, Cenab-ı Hak Hz. Meryem gibi bir kız evladını verir. ‘Duası kabul olunmadı’ denilmez; ‘daha evlâ bir sûrette kabul edildi’ denilir. Bazan kendi dünyasının sa­adeti için dua eder, duası ahiret için kabul olunur; ‘duası reddedildi denilmez’; belki ‘daha evlâ bir sûrette kabul edildi’ denilir. Biz Cenab-ı Hak’tan isteriz, O da hik­metine göre bizimle muamele eder. Meselâ hasta bal ister, tabib-i hâzık, sıtması için sulfata verir. Buna ‘Tabib beni dinlemedi’ denilmez. Belki ‘âh-u fîzarını dinledi, işitti, cevap da verdi, maksudun iyisini yerine getirdi’ denir.

4. Nükte: Duanın en güzel, en lâtif, en leziz, en hâzır meyvesi şudur: Dua eden adam bilir ki, birisi onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir. Onun kud­ret eli herşeye yetişir. Bir Kerim Zât var, ona bakar, ünsiyet verir. Bu kişi Onun huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah duyar, dünya kadar ağır yükü üzerinden atıp ‘Elhamdü lillah’38der.

5. Nükte: Dua ubudiyetin ruhudur ve halis bir imanın neticesidir; çünkü dua eden adam, duasıyla gösteriyor ki, bütün kâinata hükmeden birisi var, en küçük işlerime ıttılaı var. Nitekim, ‘Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, size cevap ve­reyim.’39Eğer vermek istemeseydi, istemek vermezdi. Burada mantıkî bir cümle ile mesele en veciz şekilde anlatılmıştır.”

Umumi hatlarıyla bu beş nüktede izah edilen Dua ve Ubudiyyet kavramlarının insicamlı ve mantıkî bir silsile takip ettiği görülmektedir. Burada mevzua evveliyetle duanın, ubudiyetin büyük bir sırrı olduğu izah edilerek girilmekte, duanın büyük bir tesiri bulunduğu, âlemin yaratılış sebebini de duada aramak lüzumu vurgulanmak­tadır.

Halk arasında bazılarının “Dua ettim ama kabul olunmadı vb” tarzdaki serzeniş­lerine en güzel ve muknî cevaplar burada40verilmekte, bazı misaller getirilerek mevzuu avamın da anlaması temin edilmektedir. Burada (3. nükte) ehemmiyetle üzerinde durulan husus, “Cenab-ı Hak’tan isteriz, O da hikmetine göre bizimle mu­amele eder” cümlesinde özetlenmekte, “Meselâ hasta bal ister, tabib-i hazık, sıtması için sulfato verir” izahı ile de mesele vuzuha kavuşturulmaktadır.

Bediüzzaman’a göre “Duanın en güzel, en leziz, en hayırlı meyvesi onun bir dinleyeninin” bulunmasıdır. Yine Ona göre dua halis bir imanın neticesidir. Halis bir iman duayı, dua da imanı zaruri kılar. Burada Bediüzzaman’ın “bütün ehl-i imanın mütemadiyen kemal-i hulus, iştiyak ve dua ile istedikleri saadet-i ebediye onlara verilmesin, O Rahim-i Mutlak bütün onların duasını, kabul etmesin”41tarzındaki tespitlerine hassaten dikkatlerinizi çekmek isterim. Gayet vazıh olarak anlaşılmakta­dır ki, mü’min tam bir olgunlukla, inkıtasız şekilde duaya mülazemette bulunacak, mutlak kabulünü de yalnız Hâlık-i Kerim’inden bekleyecektir.

Bediüzzaman bir başka eserinde,42 Dualar, tevhid ve ibadetin esrarına nu­munedir; dua eden kimse de, kalbimde dolaşan arzu ve isteklerimi, Cenab-ı Hak işitir deyip Kâdir olduğuna itikat etmelidir” cümlesiyle, Dua mevzuuna bir başka zaviyeden bakarak, tevhid ve ibadet sırlarına duanın bir numune teşkil ettiğine dik­katimizi çekmektedir. İstek ve arzularımızı Cenab-ı Hakka arzetmenin yegane yolu­nun dua olduğu bu açıklamanın akabinde yer almaktadır. Yine aynı eserinin bir başka yerinde43Bana dua edin size cevap vereyim44âyetinin tefsiri sade­dinde şu izahatı veriyor:

Bazı dualar icabete iktiran etmez diye iddiada bulunma. Çünkü dua bir ibadet­tir. İbadetin semeresi ahirette görülür. Dünyevî maksatlar ise, namaz vakitleri gibi, dualar ibadet için birer vakittirler, duaların semeresi değildirler. Keza, zâlim­lerin tasallutu ve belaların nuzulü bazı hususî dualara vakittir.

“Bazıları herhangi bir arzusuna iletir iletmez Cenab-ı Hak’tan müsbet bir tecel­liye hemen mazhar olmak ister. Eğer arzusunun isâf biraz gecikirse, “Dua ediyo­rum, ediyorum, emelime kavuşamıyorum vb.” şekilde serzenişte bulunur, hatta yakınlarına artık bundan sonra duayı bırakacağını bile söyler. Yukarıdaki satırlar böyle düşünenlere karşı Risale-i Nur’un mantıkî, ilmî, psikolojik ve muknî cevapla­rıdır. Bu tür sual ve cevapları mütalaa edenler, hem imanlarını şüpheden kurtarmış, hem de kalblerini mutmain kılmış olurlar.

Mesnevî-i Nuriye’nin bir başka yerinde (s. 200) Dua üç kısma ayrılmaktadır:

1- İnsanın lisanıyla yaptığı kavli dua.

2- Nebâtât, eşcârın, bilhassa bahar mevsiminde lisan-ı ihtiyaçla yaptıkları ihtiyaç dualar.

3- Tahavvül, tekemmül şe’ninde olan şeylerin, lisan-ı istidat ile hissedilen istidadî duaları herşey Cenab-ı Hakkı tesbih ettiği gibi lisanıyla, ihtiyacıyla, istidadıyla dahi Allah’a dua eder.

Daha önce yeri geldiğinde açıkladığımız üzere burada da kâinattaki bütün varlık­ların kendi lisanlarıyla Cenab-ı Hakka niyazda bulundukları, dua ettikleri izah edil­mekte, mevzu ile alakalı âyet-i kerimelere bazan atıf yapılmaksızın zımnen dikkatler oraya çekilmektedir.

Risale-i Nur Külliyatı bir bütün olarak mutalaa edildiğinde görülecektir ki çoğu zaman Dua ve Ubudiyyet mefhumları birlikte izah edilmiş, bu iki terimin birbiriyle olan alâkasına dikkat çekilmiştir.

Bediüzzaman Lem’alar (s. 136)’da Ubudiyyet hakkında şu satırları kaleme almış­tır:

Ubudiyyet bir emr-i ilahiye ve rıza-ı ilahiye bakar. Ubudiyyetin daisi emr-i ilâhi ve neticesi rıza-ı Hak’tır. Semerât-ı ve fevâidi uhreviyedir. Fakat ilel-i gaiye ol­mamak, hem kasten istenilmemek şartıyla dünyaya ait faydalar ve istenilmeden verilen semereler ubudiyete münafi olmaz.”

İslâm’da ubudiyet mühim bir yer işgal eder45ve Cenab-ı Hakka kulun yakın­lığının bir işareti sayılır. Kul ne kadar samimiyet ve ihlasla ubudiyete mülazemet ederse, o nisbette Kadir-i Mutlak’ın sevgilisi olur. Bu ehemmiyetli noktayı hemen bütün eserlerinde yeri geldikçe vurgulayan Said Nursî, burada da aynı ehemmiyeti bir kere daha izah ederek şöyle demektedir:

İşte bu sırrı anlamayanlar, Evrad-ı Kudsiye-i Nakşibendi’yi veya Cevşen-i Ke­bir’i o faydaların bazılarını maksud-ı bizzat niyet ederek okuyorlar. O faydaları göremiyorlar, göremiyecekler ve görmeye de hakları yoktur… Onlar niyet etse, ihlası bir derece bozulur. Belki ubudiyetten çıkar ve kıymetten düşer.46

Bediüzzaman’a göre “Ubudiyetin esası olan acz ve fakr, medar-ı necat ve ha­las yalnız ihlastır. İhlası kazanmak çok mühimdir. Bir zerre ihlaslı amel, batmanlarla halis olmayana müreccahtır.”47

Diyebiliriz ki, Onun hemen bütün eserlerinde üzerinde durduğu en mühim husus ihlas olmuştur. İhlassız hiçbir müsbet neticenin alınamayacağı da bir hakikattir. Ubudiyetin tam mânâsıyla ifasında da kulun ihlaslı davranışının büyük ehemmiyetini izah eden Said Nursî, Ubudiyette aslolan bir diğer temel faktörü de şöyle açıkla­maktadır:

“Ubudiyette ancak teslimiyet vardır, tecrübe yoktur; çünkü seyyid, abdini imtihan edebilir; keza insan Rabbini tecrübe edemez.”48

Yine Bediüzzaman’a göre “İbadet, dünya ve ahiret saadetlerine vesile olduğu gibi dünya ve ahiret işlerini tanzime sebeptir;  şahsî ve nev’î kemâlâta vasıtadır. Al­lah ile kul arasında pek yüksek bir nisbet ve şerefli bir rabıtadır.”49

Said Nursî ihlas sahibi bir kul Halikine ubudiyyetle yaklaşır ve Onun rızasını da yine bu yolla kazanabilir tesbitinden sonra:

Ey nefis! İnsan, şecere-i hilkatin meyvesi olduğundan dünyaya bakan bir mahluktur. Ubudiyyet ise, onun yüzünü fenadan bekaya, halktan Hakka, çevi­ren mebde ve münteha ortasında bir nokta-i ittisaldir.”50

Hayat ve kâinat arasındaki alakaya çeşitli zaviyelerden dikkat çeken Risaleler, adeta bu iki mefhumun birbirini tamamlayışlarına önem verilmesi zaruretini dile getirmekte, kavramın bu iki ubudiyyetle olan bağlantısına veciz bir şekilde dikkat çekmektedir.

Kâinatın neticesi hayat olduğu gibi, hayatın neticesi olan şükür ve ibadet dahi kâinatın sebeb-i hilkati ve neticesidir. Kâinatın Sani-i Hayy-ı Kayyûmu… zi­hayatlardan nimetlere karşı teşekkür ve evamir-i Rabbanisine karşı itaat ve ubu­diyyetle mukabele etmelerini ister.51

“Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar ve hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde eder…”52âye­tinin tefsiri hakkında Bediüzzaman Said Nursî şöyle diyor:

Kur’ân-ı Hakîm tasrih ediyor ki, arştan ferşe, yıldızlardan sineklere kadar herşey Cenab-ı Hakka ibadet, hamd ve tesbih eder. Fakat ibadetleri mazhar ol­dukları esma ve kabiliyetlerine göre çeşit çeşittir.”53

Enteresan ve calib-i dikkat bir dua numunesi de Hz. Eyub’undur (a.s.). Bediüz­zaman’ın kaleminde okuyalım:

Hz. Eyyub (a.s.) hastalığın azim mükâfatını düşünerek kemal-i sabırla taham­mül edip kalmış, sonra yaralarından tevellüd eden kurtlar kalb ve lisanına iliştikleri için: ‘Ya Rab! Zarar bana dokundu. Lisanen zikrime ve kalben ubudiyetime halel veriyor’54diye münacaat edip, Cenab-ı Hak hâlis ve safi, gararsız, o müna­câatı kabul etmiş.55

Said Nursî, Hz. Eyyub (a.s.) hakkındaki, Onun duasını ihtiva eden âyet-i kerimeyi kısaca beyan ettikten sonra sözü, cemiyetimizin içinde bulunduğu duruma getirerek şöyle bir neticeyi gözler önüne seriyor:

Hz. Eyyub’un (a.s.) zâhiri yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî, rûhi ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek Hz. Eyyub’tan daha ziya­de yaralı ve hastalıklı görüneceğiz; çünkü işlediğimiz herbir günah, kafamıza giren herbir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar.”56

Bu beliğ izahatla içtimaî bünyemizi neşterleyen Bediüzzaman’ın derman eylediği derin efkâr karşısında hissiz davranmak kâbil midir? Hangi mü’min bu muknî, içti­maî, ruhî ve mantıkî açıklamalardan nefsi bir ders çıkarmak lüzumundan kendini müstağni kılabilir?

Said Nursî’nin birçok âyet-i kerime ve hadis-i şeriflere mantıkî, ruhî, tatminkâr ve mukni yorumlar getirdiğini ifade etmiştik. Şimdi arzedeceğimiz “Senden başka ilah yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zul­medenlerden oldum”57 âyet-i kerimesi de bunlardan biridir. Balığın karnında ka­lan Hz. Yunus’un (a.s.) Cenab-ı Hakka karşı bu büyük münacatı aynı zamanda mü­him bir vesile-i icâbe-i duadır. O vaziyette esbab bilkülliye sükut etmiştir; çünkü o halde Ona necat verecek öyle bir zât lâzım ki, hükmü hem balığa, hem denize, hem geceye, hem cevv-i semaya geçebilsin.

Bediüzmaman bu âyet-i kerimeyi tefsirden sonra sözü yine cemiyetin içler acısı durumuna getirerek bir sosyolog edasıyla şu ibretamiz tabloyu dikkatimize sunuyor:

Hz. Yunus’un (a.s.) birinci vaziyetinden yüz derece daha müthiş bir vaziyet­teyiz. Gecemiz istikbaldir, istikbalimiz nazar-ı gafletle Onun gecesinden yüz de­rece daha karanlık ve dehşetlidir… Madem hakiki vaziyetimiz budur; biz de Hz. Yunus’a (a.s.) iktidaen, umum esbabtan yüzümüzü çevirip, doğrudan doğruya Müsebbibü’l-Esbab olan Rabbimize iltica ederek aynı duayı tekrarlamalıyız. Nasıl ki o münacatın neticesinde Hz. Yunus’a (a.s.) balık bir binek, bir denizaltı, deniz bir güzel sahra, gece mehtaplı bir lâtif sûret almış, biz dahi o münacatın sırrıyla bu duayı okumalıyız.58

Bir evvelki âyet-i kerimede olduğu gibi Üstad bu âyet-i kerimeyi de günümüz şartları muvacehesinde tefsir etmekte kıyamete kadar baki Kitab-ı Mübinimiz’in bu vasfını daha ispata çalışmaktadır.

Bu tür nakillere daha fazla yer vermemekle beraber Külliyat’tan parça parça da istifade edilebileceğini meraklı her insanın zihnini kurcalayan dinî birçok suale içti­maî, ruhî, mantıkî ve tatminkâr cevapları bu eserlerde bulabileceğini belirtmeliyiz. Onun ilmi dayanağı, insicamlı mantık örgüsü, problemleri idrakı, ufkunun genişliği, ifadelerinin berraklığı, ihatalı bakış açısı vb. Risale-i Nurlara aksetmiş hususiyetlerden bazılarıdır.

Sözlerimi Onun ibadetle alakalı şu veciz cümlesiyle59noktalamak isterim:

İbadetin ruhu ihlastır, ihlas ise, yapılan ibadetin, yalnız emredildiği için yapıl­masıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir fayda ibadete illet gösterilirse, o ibadet bâ­tıldır.

____________________

Doç. Dr. OSMAN CİLACI

Kaynakça;

1 Günümüz Dünya Dinleri, (1995).

2 Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Lugat, Ankara, 1971.

3 Dr. Toshihiko Izutsu, Kur’ân’da Allah ve İnsan, (Çev: S. Ateş) Ankara, 1975, s. 9.

4 en-Nevevi Muhyiddin, el-Ezkhar, Kahire, 1952; el-Makdisi Kitabu’l tevvabin, Beyrut, 1986.

5 Tahiru’l-Mevlevi Olgun, Müslümanlık’ta İbadet Tarihi, İstanbul, 1963, s. 79.

6 el-Furkan, 77. Buhari’nin belirttiğine göre (İman: 2) iman anlamına da gelen dua, bu âyete göre “…İma­nınız olmasaydı Rabbim size ne diye değer versin” şeklinde tefsir edilmiştir.

7 ez-Zâriyat, 56.

8 el-Mü’min, 60.

9 Tirmizi, Da’avât, hadis no: 3370.

10  “Bana dua ediniz, karşılığını vereyim…” (el-Mü’min, 60).

11 Keşfu’l-hafâ, I. 485.

12 Alexıs Carrel, dua, (Çev: M. Alper Yücetürk) İstanbul, 1962, s. 20.

13 Prof. Dr. M. Cemal Sofuoğlu, Açıklamalı Dua Kitabı, Ankara, 1992, s. 22.

14 Fenelon, Kızların Eğitimi, (Çev: B. Fırtına, İ. Öztürk) İstanbul, 1967, s. 74.

15 Cavit Sunar, Ana Hatlarıyla İslâm Tasavvufu Tarihi, Ankara, 1978, s. 17.

16 Osman Cilacı, İlahi Dinlerde Dualar, Konya, 1982, s. 24 vd.

17 Geniş bilgi için bkz. Prof. Dr. Suad Yıldırım, Kur’ân’da Uluhiyyet, İstanbul, 1987.

18 İsmail Kara, Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi, İstanbul, 1987, II, 314.

19 Eşref Edib, Bediüzzaman Said Nursî Hayatı, Eserleri, Mesleği, İstanbul, 1952; Necmettin Şahiner, Bi­linmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursî,İstanbul, 1979; Cemal Kutay, Bediüzzaman Said Nursî,İs­tanbul, 1980.

20 Bkz. Prof. Dr. Neşet Çağatay, Türkiye’de Gerici Eylemler, Ankara, 1972; Dr. Neda Armaner, İslâm Di­ni’nden ayrılan Cereyanlar, Nurculuk,Ankara, 1964.

21 Hüseyin Aşûr, İslâm Dünyasının 20. Asırda Yeniden Yapılanması ve Bediüzzaman Said Nursî, (Milletlerrası Sempozyumu), İstanbul, 1992, (Bildiriler).

22 21. Bizzat Bediüzzaman “Kader bana Türkçeyi az vermiş, hatta hiç vermemiş, dikkatinizle bana yardım edin” (Volkan, 24.3.1909, sy.83) sözleriyle bunun zaruretine işaret etmiş bulunmaktadır.

23 Bediüzzaman, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 239.

24 Ahmet Akgündüz, İslâm Dünyasında Kimlik Problemi ve Bediüzzaman Said Nursî, (Bildiriler) İstanbul, 1992,s. 92.

25 Geniş bilgi için bkz. Necmettin Şahiner, Said Nursî ve Nurculuk Hakkında Aydınlar Konuşuyor, İstan­bul, 1977.

26  “Hz. Mevlânâ benim zamanımda gelseydi Risale-i Nur’u, ben O’nun zamanında gelseydim Mesnevi’yi yazardım. O zaman hizmet Mesnevi tarzındaydı, şimdi ise Risale-i nur tarzındadır” (Bediüzzaman Said Nursî).

27 Teferruat için bkz. İsmail Mutlu, Risale-i Nur Külliyatı Fihrist ve İndeksi, İstanbul, 1994.

28 Sözler,23. sözün I. Mebhas, 5. noktası.

29 el-Furkan, 77.

30 el-Mü’min, 60.

31 Ali Ulvi Kurucu, Asâ-yı Mûsa, s. 256.

32 Sözler, s. 287.

33 el-Fatiha, 5.

34 Mektubat,23. Mektup, 1. sual, s. 270.

35 el-Bakara, 201.

36 Mektubat, 270.

37 el-Furkan, 77.

38 el-Fatiha, 2.

39 el-Mü’min, 60.

40 Mektubat, s. 291.

41 Mektubat, s. 291.

42 Mesnevi-i Nuriye,s. 74.

43 Mesnevi-i Nuriye,s. 190.

44 el-Mü’min, 60.

45 Bir âyet-i kerimede, “Ey insanlar! İbadet ediniz…” (el-Bakara, 21) buyurulur.

46 Lem’âlar,s. 136.

47 Lem’âlar, s. 137.

48 Mesnevi-i Nuriye,s. 126.

49 İşârâtü’l-İ’câz, s. 140.

50 Sözler, s. 327.

51 Lem’âlar, s. 325.

52 el-Hac, 18.

53 Sözler, s. 317.

54 el-Enbiya, 83.

55 Lem’âlar, s. 14.

56 Lem’âlar, s. 14.

57 el-Enbiya, 87.

58 Lem’âlar, s. 13.

59 İşârâtü’l-İ’câz,s. 142.

En Güzel Dualar (Risale-i Nur’dan Dualar)

RİSALE-İ NUR’DAN DUALAR

SÖZLER

Ey Rahmân ve Rahîm olan Allah’ım! “Bismillâhirrahmanirrahîm” hürmetine, rahîmiyetine yaraşır şekilde bize merhamet et, Rahmâniyetine yaraşır şekilde, bize “Bismillâhirrahmânirrahîm”in sırlarını anlamayı nasip eyle.” Âmin.

Sözler / On Dördüncü Lemanın İkinci Makamı / 20

* * *

“Allah’ım! “Bismillâhirrahmânirrahîm”in sırları hürmetine, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin zâta ve onun bütün âl ve ashâbına, Senin rahmetine ve onun hürmetine yaraşır şekilde salât ve selâm eyle. Bize de, Senden başka, hiçbir mahlûkunun merhametine ihtiyaç bırakmayacak bir şefkat ve rahmetle merhamet eyle.” Âmin.

Sözler / On Dördüncü Lemanın İkinci Makamı / 21

* * *

“Yâ Rab, kusurumuzu affet. Bizi Kendine kul kabul et. Emânetini kabzetmek zamanına kadar bizi emânette emîn kıl.” Âmin!

Sözler / Altıncı Söz / 33

* * *

Allah’ım, kalplerimizi imân ve Kur’ân nuruyla nurlandır.

Allah’ım, bizi Sana muhtaç olduğumuzun şuuruyla zenginleştir; Senden müstağnî durma fakirliğine düşürme. Kendi güç ve kuvvetimizden teberrî ediyor, Senin havl ve kuvvetine sığınıyoruz. Bizi Sana tevekkül edenlerden kıl. Bizi nefsimizin eline bırakma. Bizi, koruyuculuğunla muhâfaza eyle.

Bize ve erkek, kadın bütün müminlere merhamet et. Kulun, peygamberin, seçtiğin, dostun, mülkünün güzelliği, masnuâtının melîki ve sultanı, inâyetinin gözbebeği, hidâyetinin güneşi, hüccetinin lisânı, rahmetinin timsâli, mahlûkatının nuru, mevcudâtının şerefi, mahlûkatının çokluğu içinde birliğinin kandili, kâinat tılsımının keşşâfı, rubûbiyet saltanatının dellâlı, hoşnut olduğun şeylerin tebliğ edicisi, gizli isimlerinin tanıtıcısı, kullarının muallimi, âyetlerinin tercümânı, rubûbiyet güzelliğinin aynası, şuhud ve işhâdının medârı, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin habîbin ve resûlün olan Efendimiz Muhammed’e, onun bütün âl ve ashâbına, kardeşleri olan diğer peygamber ve resûllere, melâike-i mukarrebîne ve sâlih kullarına salât ve selâm eyle. Âmin. Sözler / Yedinci Söz / 37

* * *

Allahım, bizi saadet, selâmet, Kur’ân ve imân ehlinden eyle. Âmin.

Allahım, Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve ashâbına, indiği günden itibâren tâ kıyâmete kadar, onu okuyan her okuyucunun her kelimesini okuması esnâsında Allah’ın izniyle hava dalgalarının aynasına yansıyan bütün Kur’ân kelimelerinin bütün harfleri adedince salât ve selâm eyle. Bize, anne ve babamıza, erkek ve kadın bütün müminlere bu salavâtlar adedince merhamet et. Bunu rahmetinle yap, ey merhametlilerin en merhametlisi! Duâmızı kabul buyur. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.” Âmin.

Sözler / Sekizinci Söz / 43

* * *

Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem,

Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhî!  Amin! Bizi doğru yola ilet.” [Fatihâ Sûresi: 6.] Âmin!

Sözler / Dokuzuncu Söz / 50

* * *

Allahım, Seni nasıl tanımaları, Sana nasıl kullukta bulunmaları gerektiğini öğretmek için kullarına muallim, isimlerinin hazînelerini tanıtıcı, kâinat kitâbının âyetlerinin tercümânı, kulluğuyla rubûbiyet güzelliğinin aynası olarak gönderdiğin zâta, onun bütün âl ve ashâbına salât ve selâm eyle. Bize ve erkek, kadın bütün mü’minlere merhamet eyle. Amin. Bunu rahmetinle yap ey, merhamet edenlerin en merhametlisi!

Sözler / Dokuzuncu Söz / 51

* * *

Oh, evet yâ Rabbenâ! Ver; duâsını kabul et. Biz de istiyoruz

Sözler / Onuncu Söz / 71

* * *

Rahmân’ın dünya ve Cennetler dolusu salât ve selâmı onun üzerine olsun. Allahım! Kulun ve resûlün olan, iki cihanın efendisi, iki âlemin medâr-ı iftiharı, iki dünyanın hayat vesîlesi, dünya ve âhiret saadetinin sebebi, peygamberlik ve kulluk olmak üzere iki mânevî kanadın sahibi, ins ve cinnin peygamberi olan Habîbine, onun bütün âl ve ashâbına, kardeşleri olan diğer peygamber ve resûllere salât ve selâm eyle.” Âmin.

Sözler / Onuncu Söz / 72

* * *

Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inandım. Hiç şüphesiz öldükten sonra diriliş haktır, Cennet haktır, Cehennem haktır, şefaat haktır, Münker ve Nekîr melekleri haktır. Allah’ın kabirlerdeki ölüleri tekrar dirilteceğine İmân ettim. Allah’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh olmadığına ve Muhammed’in (a.s.m.) Allah’ın resûlü olduğuna şehâdet ederim.

Allahım! Senin rahmet ağacının en latîf, en şerif, en mükemmel ve en güzel meyvesi olan, âlemlere rahmet olarak ve Senin rahmet ağacının âhiret yurdu üzerine sarkan en süslü, en güzel, en parlak ve en yüce meyvelerine, yani Cennete ulaşmamıza vesîle olarak gönderdiğin zâta salât ve selâm eyle.

Allahım! Seçtiğin Peygamberinin hürmetine, bizi, anne ve babamızı Cehennem ateşinden koru. Bizi, anne ve babamızı iyilerle beraber Cennete koy. Duâmızı kabul buyur. Âmin!

Sözler / Onuncu Söz / 88

* * *

Yâ Rab!

Bunların ders ve tâlimlerinin hakkı ve hürmeti için, bize ve Risâle-i Nur talebelerine imân-ı ekmel ve hüsn-ü hâtime ver. Ve bizleri onların şefaatlerine mazhar eyle. Âmin.

Sözler / Onuncu Söz / 96

* * *

Sen her türlü noksan sıfatlardan münezzehsin; Seni gereği gibi tanıyamadık. [Duâ]

Sözler / On Birinci Söz / 115

* * *

Ebedî ve sermedî olan bir cemâlin seyirci müştâkı ve âyinedar âşıkı, elbette bâkî kalıp, ebede gidecektir. İşte Kur’ân şâkirdlerinin âkıbetleri böyledir. Cenâb-ı Hak, bizleri onlardan eylesin, Âmin.

Sözler / On Birinci Söz / 116

* * *

Allahım,

Risâlet semâsının güneşi, nübüvvet burcunun ayı olan yüce Peygambere (a.s.m.), onun hidâyet yıldızları olan Al ve Ashâbına salât ve selâm eyle. Bize, erkek ve kadın mü’minlere merhamet et. Amin, Âmin, Âmin.

Sözler / On Birinci Söz / 119

* * *

Allahım,

Senin rahmetine ve onun (a.s.m.) şânına yakışır şekilde, ona ve âline salât ve selâm eyle. Amin.

Sözler / On İkinci Söz / 125

* * *

Ey Kur’ân’ı indiren Allahım! Kur’ân ve Kur’ân’ı indirdiğin zâtın hakkı için kalblerimizi ve kabirlerimizi İmân ve Kur’ân nuruyla nurlandır. Duâmızı kabul buyur ey kendisinden yardım istenen Müsteân! Âmin!

Sözler / On Üçüncü Söz / 130

* * *

Cenâb-ı Hak bizi ve sizi, bu zamanın câzibedar fitnesinden kurtarsın ve muhâfaza eylesin. Âmin.

Sözler / On Üçüncü Söz / 135

* * *

“Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım. [Mü’minûn Sûresi: 97.]

Sözler / On Beşinci Söz / 167

* * *

Melekler, insanlar ve cinler adedince ona salât ve selâm eyle. [Duâ]

Sözler / On Beşinci Söz / 173

* * *

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesâba çekme. [Bakara Sûresi: 286.]

Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, duâ edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin. [Al-i İmrân Sûresi: 8.]

İsm-i Azamının mazharı olan Resûl-i Ekremine, onun âl ve ashâbına, kardeşleri olan diğer peygamberlere ve kendisine tâbî olanlara salât ve selâm eyle. Duâmızı kabul buyur ey merhametlilerin en merhametlisi. Amin!

Sözler / On Altıncı Söz / 184

* * *

Ey Hayy ve Kayyûm olan!

Hayy ve Kayyûm isimlerin hürmetine, bu perişan kalbe bir hayat ver, bu müşevveş akla doğru yolu göster. Âmin.

Sözler / On Yedinci Söz / 207

* * *

Yâ Rab! Pişmânım, utanıyorum, sayısız günahımdan ar ediyorum, zelîlim. İstikrarsız yaşamaktan göz yaşı döküyorum. Garibim, kimsesizim, yalnızım, zayıfım, güçsüzüm, hastayım, âcizim yaşlıyım, ihtiyârsızım. “El-amân!” diyorum, af diliyorum, dergâhından yardım istiyorum, ey Allah’ım!.

Sözler / On Sekizinci Söz / 213

* * *

Rahmân-ı Rahîm olan Allah’ın, Furkan-ı Hakîmi Arş-ı Azîmden üzerine indirdiği zât olan Efendimiz Muhammed’e (a.s.m.) ümmetinin iyilikleri adedince milyon salât ve milyon selâm olsun. Risâletini İncil, Tevrat ve Zebûr’un müjdelediği; nübüvvetini doğduğundan hemen önce ve doğumu ânında meydana gelen hârikulâde hallerin, cinnî hâtiflerin, insanlardan evliyâ ve kâhinlerin haber verdiği; işaretiyle ayın ikiye bölündüğü Efendimiz Muhammed’e (a.s.m.) ümmetinin alıp verdiği nefesler sayısınca milyon salât ve milyon selâm olsun.

Çağırmasıyla, ağaçların, yanına geldiği, duâsıyla yağmurun süratle yağdığı, bulutun sıcaktan korumak için başında gölge yaptığı, bir kilelik yiyeceğinden yüzlerce insanın doyduğu, parmakları arasından suyun üç defa Kevser gibi aktığı; Allah’ın kertenkeleyi, ceylanı, kuru hurma direğini, koyun paçasını, deveyi, dağı, taşı ve çakıl taşlarını onun için konuşturduğu; Mi’racın ve, “Göz ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı” [Necm Sûresi: 17.] âyetinin sahibi Efendimiz ve şefaatçimiz Muhammed’e, (a.s.m.) ilk indiği andan itibâren Kıyâmete kadar Kur’ân’ın, her okuyanın okuduğunda hava dalgalarının aynalarında Allah’ın izni ile temessül eden her kelimesindeki her harfi sayısınca salât ve selâm olsun. Bu salâvâtların her birisi hürmetine bizi bağışla, bize merhamet et, ey İlâhımız! Âmin.

Sözler / On Dokuzuncu Söz / 219

* * *

Allahım!

Kur’ân’ı, bizim için, onu yazan ve benzerleri için, her türlü hastalıktan şifâ, bize ve onlara hem dünyada, hem de âhirette dost, dünyada yoldaş, kabirde arkadaş, Kıyâmette şefaatçi, Sırat üzerinde nur, Cehenneme karşı perde ve örtü, Cennette arkadaş ve bütün hayırlara bizi sevk eden rehber ve önder kıl. Bunu fazlın, cömertliğin, keremin ve rahmetinle yap ey merhametlilerin en merhametlisi ve ey bütün cömertlerden daha cömert olan! Duâmızı kabul buyur.

Allahım!

Kendisine hakla bâtılı ayırt eden Kur’ân-ı Hakîmin indiği zâta, onun bütün âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle. Âmin, Âmin.

Sözler / On Dokuzuncu Söz / 222

* * *

Allahım!

Sevdiğin ve râzı olduğun şekilde Kur’ân’ın sırlarını anlamayı nasip eyle. Ona hizmet etmeye bizi muvaffak kıl. Âmin. Bunu rahmetinle yap ey merhamet edenlerin en merhametlisi!

Allahım!

Kur’ân-ı Hakîmin indiği zâtın kendisine, bütün âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle. Âmin.

Sözler / Yirminci Söz / 228

* * *

Allahım! bize Kur’ân’ın sırlarını anlamayı nasip et ve her an ve zamanda ona hizmet etmeye bizi muvaffak kıl.

Ey Rabbimiz, unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi bununla hesâba çekme. [Bakara Sûresi: 286.]

Allahım, ümmî peygamber, elçin, peygamberin ve kulun olan Efendimiz ve Dostumuz Muhammed’e, onun âline, Ashâbına, hanımlarına, nesline; peygamber ve resûllere, kendine mânen yaklaştırdığın meleklere, dostlarına ve sâlih insanlara salât, selâm bereket ve kerem ihsan eyle. Bu Kur’ân’ın sûreleri, âyetleri, harfleri, kelimeleri, mânâları, işaretleri, remizleri ve delâletleri adedince en üstün salât, en bol selâm, en büyük bereketler halinde olsun. Ey İlâhımız, ey Yaratıcımız, ey merhamet edenlerin en merhametlisi! Bu salâvâtlardan her birisi hürmetine bizi bağışla, bize merhamet et, bize lûtufta bulun. âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Âmin.

Sözler / Yirminci Söz / 242

* * *

Allah’ım! “Namaz dinin direğidir” [Tirmizî, İmân: 8; İbn-i Mâce, Fiten: 12; Müsned, 5:231, 237] buyuran Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma ve onun bütün âl ve ashâbına salât ü selâm eyle.

Sözler / Yirmi Birinci Söz / 247

* * *

Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım.

* Onların yanımda bulunmalarından da, yâ Rabbi, Sana sığınırım. [Mü’minûn Sûresi: 97-98.]

Sözler / Yirmi Birinci Söz / 248

* * *

Allah’ım! Senin vücûb-u vücuduna ve Vahdâniyetine delâlet, Senin Celâline, Cemâline ve Kemâline şehâdet eden; gördüğünü önce kendisi tasdik eden şâhid-i sâdık ve tahkik edici bürhan-ı nâtık, Peygamber ve resûllerin efendisi ve onların icmâ ve tasdik ve mucizelerinin sırrını taşıyan, evliyâ ve sıddîkların önderi ve onların da ittifak ve tahkik ve kerâmetlerinin sırrını kendinde bulunduran, apaçık mu’cizelerin, zâhir hârikaların, muhakkak, kesin ve kendisini doğrulayan delillerin sahibi; zâtında kıymetli hasletlerin, vazifesinde yüce huyların, şeriatında yüksek seciyelerin mâliki-ki, bütün bunlar, mükemmel ve kendisini hilâf-ı hakikat konuşmaktan tenzih ederler.

Kur’ân’ı indiren Allah’ın, indirilen Kur’ân’ın ve kendisine Kur’ân inen Zâtın icmâıyla, Rabbânî vahyin iniş yeri, âlem-i gayb ve melekûtu gezip dolaşan, ruhları müşâhede edip meleklerle arkadaşlık eden, şahıs, nev ve cinsiyle kâinattaki kemâlâtın fihristesi, yaratılış ağacının en nurlu meyvesi, hakkın kandili, hakikatin bürhanı, rahmetin timsâli, muhabbetin misâli, kâinat tılsımının keşşâfı, Rubûbiyet saltanatının dellâlı, şahsiyet-i mâneviyesinin ulviyetiyle kâinatın yaratılışından âlemin Yaratıcısının maksadı olduğunu gösteren, kanunlarının genişliği ve kuvvetiyle kâinatı düzene koyan Zâtın nizâmı ve kâinatın Yaratıcısının kanunu olduğunu gösteren Şeriatın sahibi, (Evet, kâinatı bu eksiksiz nizam ile tanzim eden Zâttır ki, bu Dini, bu en güzel ve mükemmel nizâmıyla ortaya koymuştur.) biz insanların efendisi ve biz mü’minlere İmân yolunu gösteren, Abdullah bin Abdulmuttalib’in oğlu Muhammed’e salât eyle. Ona yer ve gökler durdukça en üstün salâvâtlar ve en mükemmel selâmlar olsun. İşte, bu gördüğünü önce kendisi tasdik eden şâhid-i sâdık şahitlerin huzurunda, asırların ve ülkelerin arkasından, bütün kuvvetiyle gáyet ciddiyetle, nihayetsiz güveni kuvvet-i itminânıyla ve kemÂl-i imânıyla, yüksek bir ses ile şöyle nidâ edip bildiriyor: “Allah’tan başka hiçbir ilâh bulunmadığına şehâdet ederim. O tektir; hiçbir ortağı yoktur.”

Sözler / Yirmi İkinci Söz / 276

* * *

Allah’ım!

Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin zâta, onun bütün âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi, rahmetin hürmetine bize ve onun ümmetine merhamet eyle. Âmin.

Sözler / Yirmi İkinci Söz / 280

* * *

Allah İmân edenlerin dostu ve yardımcısıdır; onları inkâr karanlıklarından kurtarıp hidâyet nuruna kavuşturur. [Bakara Sûresi: 257.]

Sözler / Yirmi Üçüncü Söz / 282

* * *

İmân nurundan dolayı, Allah’a hamd olsun. [Duâ]

Sözler / Yirmi Üçüncü Söz / 283

* * *

Gönlüme genişlik ver, Rabbim. • İşimi kolaylaştır. • Dilimden tutukluğu çöz. • Tâ ki sözümü iyice anlasınlar. [Tâhâ Sûresi: 25-28.]

Allah’ım! Sırlar semâsının güneşi, nurların mazharı, Celâl dairesinin merkezi, Cemâl feleğinin kutbu olan, Ehâdiyete mensup Muhammed’in (a.s.m.) latîf zâtına salât eyle.

Allah’ım! Onun, Senin katındaki sırrı ve onun Sana olan mânevî yakınlığı hürmetine korkumu emniyete çevir, hatâlarımı sil, hüzün ve hırsımı gider, benim destekçim ol; beni benden alıp Kendine götür, yaklaştır; benliğimden geçmeyi bana nasip et, beni nefsime meftun ve hislerimle perdelenmiş kılma; bana her gizli sırrı aç.

Yâ Hayyü, yâ Kayyûm! Yâ Hayyü, yâ Kayyûm! Yâ Hayyü yâ Kayyûm! Bana merhamet et, arkadaşlarıma merhamet et, ehl-i İmân ve Kur’ân’a merhamet et. Duâmızı kabul buyur, ey merhamet edenlerin en merhametlisi ve ey kerem sahiplerinden daha çok kerem sahibi Allah’ım!

Duâları, “Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” sözleriyle sona erer. [Yûnus Sûresi: 10.] Amin!

Sözler / Yirmi Üçüncü Söz / 299

* * *

“Yâ Rabbenâ! Bize kuvvet ver ki, yeryüzünün herbir tarafında tâifemizin bayrağını dikmekle, saltanat-ı Rubûbiyetini lisânımızla ilân edelim; ve rûy-i arz mescidinin herbir köşesinde Sana ibâdet etmek için bize tevfîk ver ve meşhergâh-ı arzın her bir tarafında Senin Esmâ-i Hüsnânın nakışlarını, Senin bedî ve antika sanatlarını kendi lisânımızla teşhir etmek için bize bir revac ve seyahate iktidar ver” Amin!

Sözler / Yirmi Dördüncü Söz / 321

* * *

Allahım! Kâinatın zerreleri ve onlardan mürekkeb varlıkların adedince Muhammed’e rahmet eyle. Amin!

Sözler / Yirmi Dördüncü Söz / 325

* * *

Allah’ım, ona ve onun Ehl-i Beytine rahmet eyle. Amin!

Sözler / Yirmi Beşinci Söz / 377

* * *

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesâba çekme. [Bakara Sûresi: 286.] • Rabbim, gönlüme genişlik ver; • işimi kolaylaştır, • dilimdeki tutukluğu çöz, • tâ ki sözümü iyice anlasınlar. [Tâhâ Sûresi: 25-28.]

Allah’ım en efdal, en güzel, en büyük, en zâhir, en tâhir, en hoş, en iyi, en değerli, en azîz, en azîm, en şerefli, en yüksek, en pâk, en mübârek, en latîf salâvâtlarınla; en tam, en çok, en ziyâde, en yüksek, en yüce, en devamlı selâmını bir rahmet, bir rızâ, bir af, bir mağfiret olarak ihsan eyle. Bunlar, cömertlik ve kereminin bağış bulutlardan sağanak halinde artarak devam etsin, iyilik cömertliğinin nefis ve şerefli lütûflarıyla artarak büyüsün, ezeliyetinle mütenâsib olarak, hiç kesilmeden devam etsin, ebediyetine uygun olarak ardı arkası kesilmesin.

Bütün bunlar, kulun, habîbin, resûlün, yaratıklarının en hayırlısı, açık ve parıldayan nur, zâhir ve kesin bürhan, uçsuz bucaksız deryâ, her tarafı kaplayan ışık, parlak güzellik, üstün şeref, şanlı kemâl olan Efendimiz Muhammed’e olsun. Bu, Senin zâtının azametiyle ona getirdiğin salâvât şeklinde olsun. Aynı şekilde onun âl ve Ashâbına da rahmet et. Bu salâvât hürmetine günahlarımızı bağışla, gönlümüze ferahlık ver, kalplerimizi temizle, ruhlarımıza rahatlık ver, sırlarımızı temizle, fikir ve düşüncelerimizi arındır, sırlarımızdaki bulanıklığı sâfîleştir, hastalıklarımıza şifâ ver, kalplerimize vurulmuş kilitleri apaçık fethinin nuruyla aç. Amin!

Sözler / Yirmi Beşinci Söz / 408

* * *

Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, duâ edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin. [Al-i İmrân Sûresi: 8.]

• Duâları ise, şu sözlerle sona erer: “Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” [Yûnus Sûresi: 10.] Âmin, Âmin, Âmin.

Sözler / Yirmi Beşinci Söz / 409

* * *

Ey Rabbimiz!

Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, duâ edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin. [Âl-i İmrân Sûresi: 8.]

Duâları ise, şu sözlerle sona erer: “Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” [Yûnus Sûresi: 10.] Âmin, Âmin, Âmin.

Sözler / Yirmi Beşinci Söz / 409

* * *

Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdat etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et, kurtar ve bize necat ver . Âmin!

Sözler / Yirmi Beşinci Söz / 419

* * *

Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Sahabîlerine ezelden ebede kadar Allah’ın ilmindeki nesneler sayısınca salât ve selâm eyle. Âmin!

Sözler / Yirmi Altıncı Söz / 437

* * *

Allah’ım,

Güzel isimlerinin tecelliyâtı için câmi’ bir ayna olmasıyla sıfat ve isimlerinin güzelliklerine olan muhabbetinin nurları kendisinde temessül eden; masnuâtının en mükemmel ve en bedîi olması, kemalât-ı sanatının enmûzeci ve mehâsin-i nukuşunun fihristesi bulunmasıyla sanatına olan muhabbetinin şuâları kendisinde temerküz eden; mehâsin-i sanatının en yüksek dellâlı, hüsn-ü nukuşunun ilânı konusunda istihsan edicilerin en yücesi, sanatının kemâlâtını tavsifte en hârika zât olmasıyla kendisinde, sanatının istihsan edilmesine olan rağbet ve muhabbetinin letâifi tezâhür eden; Senin ihsanınla bütün mehâsin-i ahlâkı ve Senin lûtfunla bilcümle latîf vasıfları câmi’ olmasıyla kendisinde mahlûkatının mehâsin-i ahlâkına ve masnuâtının latîf evsâfına olan muhabbet ve istihsanının aksâmı toplanmış bulunan; Kur’ân’ında zikrettiğin ve sevdiğin bütün ihsan sahibi, sabırlı, mü’min, müttakî, tevbekâr ve Sana yönelmiş kimselere; Kur’ân’ında sevdiğin ve Seni sevmekle şereflendirdiğin bütün nev’lere üstün bir misdak ve mikyas olan, öyle ki, Seni sevenlerin imamı, Sence mahbub olanların efendisi ve dostlarının reisi olan zâta ve onun bütün âl ve Ashâb ve ihvânına salât ve selâm eyle. Âmin. Bunu rahmetinle yap, ey merhamet edenlerin en merhametlisi!

Sözler / Yirmi Yedinci Söz / 449

* * *

Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e ve âl ve Ashâbına rahmet eyle. Âmin!

Sözler / Yirmi Yedinci Söz / 454

* * *

Allah’ım, “Sahabîlerim yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız yolunuzu bulursunuz” [Keşfü’l-Hafâ, 1:132.] ve “Nesillerin en hayırlısı benim içinde bulunduğum nesildir” [Keşfü’l-Hafâ, 1:396.] diye buyuran Efendimiz Muhammed’e, Onun âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle. Âmin!

Sözler / Yirmi Yedinci Söz / 455

* * *

Allah’ım, “Sahabîlerime dil uzatmayınız. Biriniz Uhud Dağı kadar altını Allah yolunda harcasa, Sahabîlerimden birinin verdiği bir avuç kadar olmaz” (Allah’ın Resûlü doğru söyledi) [Müslim, Fedâil: 221; Tirmizî, Menâkıb: 58; İbn-i Mâce, Mukaddime: 11; Müsned, 3:11; Buhârî, Fedâilü Ashâbü’n-Nebî: 5.] buyuran Resûlün Muhammed’e salât ve selâm eyle. Âmin!

Sözler / Yirmi Yedinci Söz / 457

* * *

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesâba çekme. [Bakara Sûresi: 286.]

Allah’ım! Habîb oluşu ve duâsıyla Cennetin kapılarını açan ve o kapıları ona olan salâvâtlarıyla açmaları için ümmetini desteklediğin Habîbine rahmet eyle. Ona salât ve selâm olsun.

Allah’ım! O seçkin Habîbinin şefaatiyle bizleri iyilerle birlikte Cennete girdir. Âmin.

Sözler / Yirmi Sekizinci Söz / 463

* * *

Bunları boş yere yaratmadın, ey Rabbimiz! Seni bütün noksanlardan tenzih ederiz. Sen de bizi Cehennem ateşinin azabından koru. [Âl-i İmrân Sûresi: 191.] Âmin!

Sözler / Yirmi Sekizinci Söz / 464

* * *

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesâba çekme. [Bakara Sûresi: 286.]

Allah’ım, Efendimiz İbrâhim’e rahmet ettiğin gibi, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âline rahmet eyle. Şüphesiz Sen her türlü hamd ve övgüye lâyık Hamîd ve sonsuz büyüklük sahibi Mecîdsin. [Duâ] Âmin!

Sözler / Yirmi Dokuzuncu Söz / 493

* * *

Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, duâ edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin. [Al-i İmrân Sûresi: 8.]

Allahım, Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Ashâb ve kardeşlerine Senin için hoşnutluk ve onun için de hakkı edâ olacak bir rahmet ve selâm eyle. Bizi ve dinimizi selâmette kıl. Duâmızı kabul et ey âlemlerin Rabbi! Âmin!

Sözler / Otuzuncu Söz / 513

* * *

Cenâb-ı Hak bizleri, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın şefaatına mazhar etsin, Âmin.

Allah’ım, işaretiyle ayın ikiye bölündüğü, parmaklarından suyun Kevser gibi aktığı, Mi’racın ve “Gözü şaşmadı” [Necm Sûresi: 17] âyetinin sahibi Efendimiz Muhammed’e, Onun bütün âl ve Ashâbına dünyanın evvelinden mahşerin sonuna kadar rahmet eyle.

Ey Rabbimiz! Bu hizmetimizi kabul buyur. Herşeyi hakkıyla işiten de, herşeyi hakkıyla bilen de ancak Sensin [Bakara Sûresi: 127.]

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesâba çekme. [Bakara Sûresi: 286.]

Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi sapıklığa meylettirme. [Âl-i İmrân Sûresi: 8.]

Ey Rabbimiz! nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Muhakkak ki Senin her şeye gücün yeter. [Tahrîm Sûresi: 8.]

Sözler / Otuz Birinci Söz / 536

* * *

Ona ve âline yer ve gökler dolusu rahmet ve selâmlar olsun.

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. [Bakara Sûresi: 32.]

Allah’ım, işaretiyle ayın ikiye bölündüğü Zât hürmetine benim kalbimi ve sâdık Nur Talebelerinin kalplerini Kur’ân güneşi mukabilinde ay gibi yap. Âmin, Âmin.

Sözler / Otuz Birinci Söz / 540

* * *

Allah’ım, mahlûkatının çokluğu içerisinde birliğinin kandili, kâinatının sergisinde Vahdâniyetinin dellâlı olan Efendimiz Muhammed’e (a.s.m.), onun bütün âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle. [Duâ] Âmin!

Sözler / Otuz İkinci Söz / 548

* * *

Cenâb-ı Hak, bizi onlardan yapsın. Peygamberlerin Efendisi hürmetine duâmızı kabul etsin. Âmin!

Sözler / Otuz İkinci Söz / 572

* * *

Allah’ım, bize sevgini ve bizi Sana yaklaştıracak şeylerin sevgisini nasip eyle. Âmin!

Sözler / Otuz İkinci Söz / 584

* * *

Bütün mahlûkatına dünya ve âhirette şefkat ve merhametle ihsanda bulunmasından, onları rızıklandırmasından dolayı Allah’a hamd olsun. [Duâ]

Sözler / Otuz İkinci Söz / 585

* * *

Allah’ım! Bizi, dünyada Senin sevgin ve bizi Sana ve Senin emrettiğin gibi istikâmetli olmaya yaklaştıracak şeylerin sevgisiyle, âhirette ise rahmetin ve cemâlini bize göstermeğe rızıklandır. Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. [Bakara Sûresi: 32.]

Allah’ım, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Resûlüne, onun bütün âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle. Âmin.

Sözler / Otuz İkinci Söz / 593

* * *

Yâ Rab! Nasıl büyük bir sarayın kapısını çalan bir adam, açılmadığı vakit, o sarayın kapısını, diğer makbul bir zâtın sarayca me’nûs sadâsıyla çalar- tâ ona açılsın; öyle de, bîçare ben dahi Senin dergâh-ı rahmetini, mahbub abdin olan Üveysü’l-Karânî’nin nidâsıyla ve münâcâtıyla şöyle çalıyorum. O dergâhını ona açtığın gibi, rahmetinle bana da aç. Âmin!

Sözler / Otuz İkinci Söz / 594

* * *

Allah’ım! Sen benim Rabbimsin, ben ise Senin bir kulunum. • Sen herşeyi yaratan Hâlık’sın, ben ise Senin bir mahlûkunum. • Sen rızık veren Rezzâk’sın, ben ise Senin rızkınla beslenen bir merzûkunum. • Sen mülk sahibi Mâlik’sin, ben ise Senin kölen olan memlüküm. • Sen gerçek izzet sahibi olan Azîz’sin, ben ise âciz ve zelilim. • Sen hazîneleri bitmeyen zenginlik sahibi Ganî’sin, ben ise Senin ihsanına muhtaç fakr-ı mutlak içinde bir fakirim. • Sen gerçek hayat sahibi Hayy’sın; ben ise, Senin hayat verişin olmasa, bir ölüyüm. • Sen varlığı ebedî olan Bâkî’sin, ben ise gelip geçici bir fânîyim. • Sen sonsuz izzet ve şeref sahibi Kerîm’sin, ben ise zillet ve kötülükler içinde bocalayan bir leîmim. • Sen sonsuz ihsan sahibi Muhsin’sin, ben ise günah ve kötülük işleyen bir âsiyim. • Sen günahları bol bol bağışlayan Gafûr’sun, ben ise bir günahkârım. • Sen sonsuz azamet ve büyüklük sahibi Azîm’sin, ben ise küçük ve değersiz bir hakîrim. • Sen gerçek kudret ve kuvvet sahibi Kavî’sin, ben ise sınırsız acz içinde bir zaifim. • Sen bağış ve ihsanı veren Mu’tîsin, ben ise lûtuf ve ikramına muhtaç bir dilenciyim. • Sen her türlü zarar ve korkudan uzak Emîn’sin, ben ise maddî ve mânevî korkular içinde biriyim. • Sen cömertlik sahibi Cevâd’sın, ben ise Senin cömertliğine muhtaç bir miskinim. • Sen kullarının duâlarına cevap veren Mucîb’sin, ben ise ise Sana yalvaran duâcıyım. • Sen şifâ veren Şâfî’sin, ben ise türlü türlü dertlere mübtelâ bir hastayım.

Öyleyse ise Sen benim günahlarımı affet, hatâlarımı bağışla, hastalıklarıma şifâ ver, ey bütün kemâl sıfatlarla muttasıf olan Allah, ey her şeye bedel, her şeye yeten Kâfi, ey mahlûkatını besleyip büyüten ve mânilerini def ’ eden Rab, ey va’dini mutlaka yerine getiren Vâfi, ey kullarına pek şefkatli olan Rahîm, ey maddî ve mânevî hastalıklara şifa veren Şâfî, ey ikram ve ihsânı bol olan Kerîm, ey belâ ve musîbetleri def ’ edip âfiyet veren Muâfi! Benim bütün günahlarımı bağışla, her türlü hastalığa karşı bana âfiyet ver, beni ebediyen rızâna mazhar eyle.

Bunu rahmetinle ihsân eyle ey Erhame’r-Râhimîn.

Onların duâları, “âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun” sözleriyle sona erer. [Yûnus Sûresi: 10.] Âmin!

Sözler / Otuz İkinci Söz / 595

* * *

-Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesâba çekme. [Bakara Sûresi: 286.]

-Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi sapıklığa meylettirme. [Âl-i İmrân Sûresi: 8.]

-Ey Rabbimiz! Bu hizmetimizi kabul buyur. Herşeyi hakkıyla işiten de, herşeyi hakkıyla bilen de ancak Sensin. [Bakara Sûresi: 127.]

-Muhakkak ki tevbeleri çok kabul eden ve çok merhamet eden ancak Sensin. [Bakara Sûresi: 128.] Âmin!

Sözler / Otuz Üçüncü Söz / 630

* * *

Ey Rabbimiz! unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. [Bakara suresi 286] Amin!

Sözler / Otuz Üçüncü Söz / 630

* * *

Allah’ım, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin zâta, onun âl ve Sahabelerine salât ve selâm eyle. Âmin.

Sözler / Otuz Üçüncü Söz / 631

* * *

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun . [Yunus suresi 10.Ayetten iktibas]

Allah’ım, ‘Bizi doğru yola ilet. [Fatiha Suresi .6.] *Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerin ve onlara tabi onlara tâbi olan salih kullarının yoluna ilet, azabına uğrayanların ve sapıtmış olanların yoluna değil. [Fatiha Suresi :7.] Âmin.

Sözler / Lemeât / 680

* * *

Allah’ım, “Bizi doğru yola ilet.” [Fatiha suresi :6.] Âmin.

Sözler / Lemeât / 684

* * *

İsm-i âzâmın hakkına ve Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın hürmetine ve Resûl-i Ekrem Aleyhisselâmın şerefine, bu mecmuayı bastıranları ve mübarek yardımcılarını Cennetü’l-Firdevste saadet-i ebediyeye mazhar eyle. Âmîn.

Ve defter-i hasenâtlarına, Sözler mecmuasının herbir harfine mukabil bin hasene yazdır. Âmin.

Ve Nurların neşrinde sebat ve devam ve ihlâs ihsân eyle. Âmin.

Yâ Erhamerrâhimîn! Umum Risâle-i Nur Şâkirdlerini iki cihanda mes’ud eyle. Âmin.

İnsî ve cinnî şeytanların şerlerinden muhafaza eyle. Âmin. Ve bu âciz ve bîçare Said’in kusurâtını affeyle. Âmin.

Sözler / Duâ / 686

MEKTÛBAT

Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem,

Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhî! Amin!

Mektubat / Altıncı Mektup / 29

* * *

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.” [Bakara Sûresi: 2:32.]

Mektubat / On Sekizinci Mektub / 86

* * *

“Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, dua edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin.” [ Âl-i İmrân Sûresi: 3:8.] Amin!

Mektubat / On Sekizinci Mektub / 86

* * *

Allahım! Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Efendimize ve bütün âl ve ashabına salât et. Amin!

Mektubat / On Sekizinci Mektub / 86

* * *

“Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, dua edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin.” [Âl-i İmrân Sûresi: 3:8.] Amin!

Mektubat / On Sekizinci Mektub / 88

* * *

Allahım! Kâinatın tılsımını bizlere açan Efendimize ve âl ve ashabına, yer ve gökler devam ettikçe, mevcudatın adedince salât ve selâm et. Amin!

Mektubat / On Sekizinci Mektub / 88

* * *

Allahım, suyun damlaları adedince ona ve âline salât ve selâm et. Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 123

* * *

“Yâ Rabbi! Bu benim amcamdır ve babam hükmündedir. Bunlar da onun çocuklarıdır. Ben abâmla onların üzerlerini örttüğüm gibi, sen de onları örterek ateşten koru.” Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 134

* * *

Şimdi git, abdest al. Sonra iki rekât namaz kıl ve de ki:

“Allah’ım! Hâcetimi sana arz ediyor ve nebiyy-i rahmet olan Peygamberin Muhammed ile Sana teveccüh ediyorum. Yâ Muhammed! Gözümden perdeyi kaldırması için senin Rabbine seninle teveccüh ediyorum. Allahım, onu bana şefaatçi kıl.” [Sahîhü’l-Câmiü’s-Sagîr, hadîs no : 1290] Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 140

* * *

Allah’ım ona şifa ver. Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 141

* * *

“Allahım, onun yerden izini kes.” Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 142

* * *

“Yâ Rab, bu Senin habibinin amcasıdır. Onun yüzü hürmetine yağmur ver.”

“Allahım, İslâmiyeti Ömer ibni’l-Hattâb veya Amr ibni’l-Hişâm (Ebû Cehil) ile aziz eyle.”

“Allahım! Onu dinde fakîh kıl ve ona tefsir ilmini öğret.”

“Allahım! Onun malını ve evlâdını çoğalt. Ve ona ihsan ettiğin nimetlere bereket ver.” Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 144

* * *

“Allahım, onun duasını kabul eyle.”

“Allah yüzünü ak etsin. Allahım, onun tenini ve tüyünü mübarek kıl.” Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 145

* * *

“Senin ağzın bozulmasın.”

“Yâ Rab, soğuk ve sıcağın zahmetini ona gösterme.”

“Açlık elemini ona verme.”

“Allahım, onu nurlandır.” Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 146

* * *

“Yâ Rab! Nasıl mektubumu paraladı; Sen de onu ve onun mülkünü parça parça et.”

“Yâ Rab! Ona bir itini musallat et.” Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 147

* * *

“Allahım, Muhallim’i affetme.”

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 148

* * *

“Allahım! Dilediğin bir şeyle beni ondan kurtar.” Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 160

* * *

Zebur’da şöyle bir âyet var:

“Allahım! Fetretten sonra bize Sünneti ihyâ edecek olan zâtı gönder.” Amin! [Yusuf Nebhânî, Hüccetullah ale’l-Âlemîn, 104, 115.]

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 165

* * *

Allahım! Kur’ân’ı bize dünyada bir dost, kabirde ünsiyetli bir yoldaş, kıyamette bir şefaatçi, sırat üzerinde bir nur, Cehennem ateşine karşı bir siper ve örtü, Cennette bir refik, bütün hayırlara bir delil ve imam kıl.

Allahım! Kalblerimizi ve kabirlerimizi iman ve Kur’ân nuruyla nurlandır. Üzerine Kur’ân indirilen zâtın-Rahmân-ı Hannân’ın salât ve selâmı onun ve âlinin üzerine olsun-hakkı ve hürmeti için, bize Kur’ân’ın burhanlarını aydınlat. Âmin.

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 189

* * *

Allahım! Ona ve âline, ümmetinin hasenâtı adedin-ce salât ve selâm et. Amin!

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.” [Bakara Sûresi: 2:32.]

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 192

* * *

“Rabbinin nimetini yâd et.” [Duhâ Sûresi: 93:11.] Amin!

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 193

* * *

Rahmân-ı Rahîm olan Allah’ın, Furkan-ı Hakîmi Arş-ı Azîmden üzerine indirdiği zât olan Efendimiz Muhammed’e [a.s.m.] ümmetinin iyilikleri adedince milyon salât ve milyon selâm olsun.

Risâletini İncil, Tevrat ve Zebûr’un müjdelediği; nübüvvetini doğduğundan hemen önce ve doğumu ânında meydana gelen hârikulâde hallerin, cinnî hâtiflerin, insanlardan evliyâ ve kâhinlerin haber verdiği; işaretiyle ayın ikiye bölündüğü Efendimiz Muhammed’e [a.s.m.] ümmetinin alıp verdiği nefesler sayısınca milyon salât ve milyon selâm olsun.

Çağırmasıyla, ağaçların, yanına geldiği, duâsıyla yağmurun süratle yağdığı, bulutun sıcaktan korumak için başında gölge yaptığı, bir kilelik yiyeceğinden yüzlerce insanın doyduğu, parmakları arasından suyun üç defa Kevser gibi aktığı; Allah’ın kertenkeleyi, ceylanı, kuru hurma direğini, koyun paçasını, deveyi, dağı, taşı ve çakıl taşlarını onun için konuşturduğu; Mi’racın ve, “Göz ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı” [Necm Sûresi: 17.] âyetinin sahibi Efendimiz ve şefaatçimiz Muhammed’e, (a.s.m.) ilk indiği andan itibâren Kıyâmete kadar Kur’ân’ın, her okuyanın okuduğunda hava dalgalarının aynalarında Allah’ın izni ile temessül eden her kelimesindeki her harfi sayısınca salât ve selâm olsun. Bu salâvâtların herbirisi hürmetine bizi bağışla, bize merhamet et, ey İlâhımız! Âmin

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 199

* * *

Allahım! Kur’ân’ı, bizim için, onu yazan ve benzerleri için, her türlü hastalıktan şifâ, bize ve onlara hem dünyada, hem de âhirette dost, dünyada yoldaş, kabirde arkadaş, Kıyâmette şefaatçi, Sırat üzerinde nur, Cehenneme karşı perde ve örtü, Cennette arkadaş ve bütün hayırlara bizi sevk eden rehber ve önder kıl. Bunu fazlın, cömertliğin, keremin ve rahmetinle yap ey merhametlilerin en merhametlisi ve ey bütün cömertlerden daha cömert olan! Duâmızı kabul buyur. Allahım! Kendisine hakla bâtılı ayırt eden Kur’ân-ı Hakîmin indiği zâta, onun bütün âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle. Âmin, Âmin.

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 202

* * *

Ona ve âline yer ve gökler dolusu rahmet ve selâmlar olsun.

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. [Bakara Süresi: 32.]

Mektubat / On Dokuzuncu Mektup / 206

* * *

Onun adıyla. O her kusurdan münezzehtir. Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin.

“Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O birdir; Onun hiçbir şeriki yoktur. Mülk Ona ait, hamd Ona mahsustur. Hayatı veren de Odur, ölümü veren de Odur. O, kendisine asla ölüm ârız olmayan Hayy-ı Ezelîdir. Bütün hayır Onun elindedir. O herşeye hakkıyla kadirdir.

Herşeyin ve herkesin dönüşü de Onadır.” [Buharî, Ezân: 155; Teheccüd: 21; Umre: 12; Cihad: 133; Bed’ü’l-Halk: 11; Mağâzî: 29; Daavât: 18, 52; Rikâk: 11; I’tisâm: 3; Müslim, Zikir: 28, 30, 74, 75, 76; Vitir: 24; Cihad: 158; Edeb: 101; Tirmizî, Mevâkıt: 108; Hac: 104; Daavât: 35, 36; Nesâî, Sehiv: 83-86; Menâsik: 163, 170; Îmân: 12; İbni Mâce, Ticârât: 40; Menâsik: 84; Edeb: 58; Dua: 10, 14, 16; Ebû Dâvud, Menâsik: 56; Dârîmî, Salât: 88, 90; Menâsik: 34; İsti’zân: 53, 57; Muvatta’, Hac: 127, 243; Kur’an: 20, 22; Müsned, 1:47; 2:5; 3:320; 4:4; 5:191; el-Hâkim, el-Müstedrek, 1:538.]

Mektubat / Yirminci Mektup / 217

* * *

Allahım! Ona, âline ve ashabına, Cennetteki ehl-i Cennetin nefesleri sayısınca salât ve selâm et ve bereket ihsan et. Bizi, bu kitabın naşirini, arkadaşlarını, sahibi olan Said’i, anne ve babalarımızı, erkek ve kız kardeşlerimizi, onun sancağı altında saidler olarak haşret; bizi onun şefaatiyle rızıklandır; bizi, onun âl ve ashabıyla beraber, rahmetinle Cennete koy, ey Erhamürrâhimîn. Âmin, Âmin.

Mektubat / Yirminci Mektub / 244

* * *

“Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” [Bakara Sûresi: 2:286.]

“Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, dua edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin.” [Âl-i İmrân Sû-resi, 3:8.]

“Ey Rabbim, gönlüme genişlik ver. İşimi kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz-tâ ki sözümü iyice anlasınlar.” [Tâhâ Sûresi: 20:25-28.]

“Dualarımızı kabul et, ey Rabbimiz. Herşeyi hakkıyla işiten de, herşeyi hakkıyla bilen de ancak Sensin.” [Bakara Sûresi: 2:127.] “Tevbemizi kabul et. Muhakkak ki tevbeleri çok ka-bul eden ve rahmeti herşeyi kuşatan ancak Sensin.” [Bakara Sûresi: 2:128.]

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.” [Bakara Sûresi: 2:32.] Amin!

Mektubat / Yirminci Mektub / 245

* * *

Allahım! Efendimiz Muhammed’e ve bütün âl ve ashabına, kâinatın zerrâtı adedince salât ve selâm et. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

Ey Ehad ve Vâhid ve Samed olan, Ey Ondan başka hiçbir ilâh bulunmayan, Ey bir olan ve hiçbir şeriki bulunmayan, Ey bütün mülk Onun olan ve bütün hamd ona mahsus olan, Ey hayatı veren ve ölümü veren, Ey bütün hayır elinde bulunan, Ey herşeye hakkıyla kadir olan, Ey bütün mahlûkatın dönüşü Ona olan Allahım!

Bu kelimelerin hakkı için, bu risalenin naşirini, arkadaşlarını ve sahibi Said’i kâmil muvahhidlerden ve muhakkik sıddıklardan ve müttakî mü’minlerden eyle. Âmin.

Allahım! Ehadiyetinin sırrı hürmetine, bu kitabın naşirini tevhidin esrarına bir naşir, kalbini imanın envârına mazhar eyle ve lisanını Kur’ân’ın hakaikiyle intak et. Âmin, Âmin, Âmin.

Mektubat / Yirminci Mektub / 249

* * *

“Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın ‘Öf’ bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: ‘Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.’ Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır.” [İsrâ Sûresi: 17:23-25.]

Mektubat / Yirmi Birinci Mektup / 250

* * *

Allahım! “Cennet annelerin ayakları altındadır” [Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, 3642; el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:335; el-Elbânî, Sahîhu’l-Câmii’s-Sağîr ve Ziyâdetuhu, 1259, 1260] buyuran zâta ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm et.

Mektubat / Yirmi Birinci Mektub / 252

* * *

Allahım! “Mü’minler sağlam bir binanın taşları gibidir; birbirlerine kuvvet verirler.” Ve “Kanaat tükenmez bir hazinedir” [Süyûti, el-Fethü’l-Kebîr, 2:309] buyuran Efendimiz Muhammed’e ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm et. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Âmin!

Mektubat / Yirmi Ikinci Mektub / 265

* * *

Allahım, bizi ve gıybetini ettiğimiz zâtı mağfiret et. Âmin!

Mektubat / Yirmi Ikinci Mektub / 268

* * *

Ebedi olarak ve ömür dakikalarının aşireleri ve vücudunun zerreleri sayısınca Allah’ın selam, rahmet ve bereketi üzerinize olsun. Âmin! Allah kabul etsin. Âmin!

Mektubat / Yirmi Üçüncü Mektup / 269

* * *

Allahım, Senden kendim ve onun için dünyada ve âhirette af ve âfiyet istiyorum. [en-Nevevî, el-Ezkâr, 74; el-Hâkim, el-Müstedrek, 1:517.]

“Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver. Ve bizi Cehennem ateşinin azâbından koru.” [Bakara Sûresi: 2:201.] Âmin!

Mektubat / Yirmi Üçüncü Mektup / 270

* * *

“Müslüman olarak canımı al ve beni salih kullarına kat.” [Yusuf Sûresi: 12:101.]

Mektubat / Yirmi Üçüncü Mektup / 273

* * *

“Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” [Bakara Sûresi: 2:286.]

Mektubat / Yirmi Dördüncü Mektup / 287

* * *

Allahım! Efendimiz Muhammed’e ve âl ve ashabına Senin razı olacağın ve onun lâyık ve müstehak olduğu bir rahmetle salât ve selâm et. Âmin.

Mektubat / Yirmi Dördüncü Mektup / 288

* * *

Allahım! Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashabı-na, ezelden ebede kadar ilm-i İlâhîdeki mevcudatın adedince salât ve selâm et; bize ve dinimize selâmet ver. Âmin.

Mektubat / Yirmi Dördüncü Mektup / 292

* * *

Cenâb-ı Hak bu âdeti ebede kadar devam ettirsin. Ve Süleyman Efendi gibi Mevlid yazanlara Cenâb-ı Hak rahmet etsin, yerlerini Cennetü’l-Firdevs yapsın. Âmin.

Mektubat / Yirmi Dördüncü Mektup / 296

* * *

Yâ Rab! Habib-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hürmetine ve İsm-i Âzam hakkına, şu risaleyi neşredenlerin ve rüfekasının kalblerini envâr-ı imaniyeye mazhar ve kalemlerini esrar-ı Kur’âniyeye naşir eyle ve onlara sırat-ı müstakimde istikamet ver. Âmin.

Mektubat / Yirmi Dördüncü Mektup / 297

* * *

Allahım! “Benim ve benden evvelki peygamberlerin sözleri içinde en faziletlisi Lâ ilâhe illâllah’tır” buyuran zâta ve âl ve ashabına salât ve selâm et. [Muvatta’, Kur’ân: 32; Hac: 246; el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:153; el-Elbânî, Sahihu’l-Câmii’s-Sağîr, no. 1113] Amin!

Mektubat / Yirmi Altıncı Mektup / 321

* * *

Allahım! “Mü’minin mü’mine bağlılığı, parçaları birbirini tutan binâ gibidir.” [Buharî, Salât: 88; Edeb: 36; Mezâlim: 5; Müslim, Birr: 65; Tirmizî, Birr: 18; Nesâî, Zekât: 67; Müsned, 4:405, 409.] buyuran zâta ve âl ve ashabına salât ve selâm et. Amin!

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.” [Bakara Sûresi: 2:32.]

Ey kavmi içinde Nuh’un duasına icabet eden, ey düşmanlarına karşı İbrahim’e yardım eden, ey Yusuf ’u tekrar Yakub’a kavuşturan, ey Eyyüb’den zararı kaldıran, ey Zekeriya’nın duasına cevap veren, ey Yunus ibni Mettâ’nın tevbesini kabul eden Allahım! Bu müstecap duaların sahiplerinin hürmetine, beni, bu risalenin naşirini ve arkadaşlarını ins ve cin şeytanlarının şerlerinden muhafaza etmeni, düşmanlarımıza karşı bize nusret vermeni, bizi nefislerimize terk etmemeni, sıkıntılarımızı kaldırmanı ve kalblerimizin ve onların kalblerinin hastalıklarına şifa vermeni Senden istiyoruz. Âmin, Âmin, Âmin.

Mektubat / Yirmi Yedinci Mektup / 330

* * *

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” [Bakara Sûresi: 2:32.]

Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e ve onun Âl ve Ashabına Senin rızana ve onun hakkının ödenmesine vesile olacak bir salât ve selâm eyle. Amin!

Mektubat / Yirmi Sekizinci Mektup / 342

* * *

Allahım, bizi şükredenlerden eyle-rahmetinle, ey Erhamürrâhimîn. Amin!

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herzeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” [Bakara Sûresi: 2:32.]

Allahım! Şükredenlerin ve hamd edenlerin efendisi olan, Efendimiz Muhammed’e ve bütün Âl ve ashabına salât ve selâm et. Âmin.

“Onların duaları, ‘Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun’ sözleriyle sona erer.” [Yûnus Sûresi: 10:10.]

Mektubat / Yirmi Sekizinci Mektup / 351

* * *

Rabbimin bu ihsanından dolayı Allah’a hamd olsun.

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” [Bakara Sûresi: 2:32.]

Allahım! Efendimiz Muhammed’e ve Âl ve ashabına Senin razı olacağın ve onun lâyık ve müstehak olduğu bir rahmetle ve pek kesretli bir selâmetle salât ve selâm et. Âmin.

Mektubat / Yirmi Sekinzinci Mektub / 364

* * *

“Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” [Bakara Sûresi: 2:286.] Amin!

Mektubat / Yirmi Sekinzinci Mektub / 368

* * *

“Bizi doğru yola ilet-kendilerine nimet ve ihsanda bulunduklarının yoluna ilet.” [Fâtiha Sûresi: 1:6-7.]

Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektub / 384

* * *

Allahım! Efendimiz Muhammed’e ve Âl ve ashabına Senin razı olacağın ve onun lâyık ve müstehak olduğu bir rahmetle, Ramazan ayında okunan Kur’ân’ın harfleri adedince salât ve selâm et. Âmin.

“İzzet sahibi Rabbin, onların yakıştırdıklarından münezzehtir. Bütün peygamberlere selâm olsun. Hamd ise Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” [Sâffât Sûresi: 37:180-182.]

Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektub / 393

* * *

Ey Kur’ân’ı indiren Allahım! Kur’ân’ın hürmetine, Ay ve Güneş dönüp durdukça bize Kur’ân’ın esrarını tefhim et; kendisine Kur’ân’ı indirdiğin zâta ve bütün Âl ve ashabına salât ve selâm et. Âmin.

Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektub / 397

* * *

“Elhamdü lillâhi alâ nûri’l-îmâni ve’l-Kur’ân”

Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektub / 400

* * *

Allahım, erkek ve kadın mü’minleri mağfiret et. Amin!

Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektub / 402

* * *

“İzzet sahibi Rabbin, onların yakıştırdıklarından münezzehtir. Bütün peygamberlere selâm olsun. Hamd ise Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” [Sâffât Sûresi: 37:180-182.]

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” [Bakara Sûresi: 2:32.]

Allahım! Kadri pek yüce ve makamı pek büyük olan Habibin, Ümmî Peygamber, Efendimiz Muhammed’e ve Âline ve ashabına salât ve selâm et. Âmin.

Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektub / 414

* * *

Allahım! Tıpkı Âlemlerde İbrahim’e ve İbrahim’in Âline salât ettiğin gibi, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in Âline de salât et. Muhakkak ki Sen her türlü hamd ve övgüye nihayetsiz derecede lâyıksın ve şan ve şerefin her şeyden nihayetsiz derecede yüksektir. Amin!

Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektub / 425

* * *

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” [Bakara Sûresi: 2:32.]

Allahım! Tıpkı Âlemlerde İbrahim’e ve İbrahim’in Âline salât ettiğin gibi, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in Âline de salât et. Muhakkak ki Sen her türlü hamd ve övgüye nihayetsiz derecede lâyıksın ve şan ve şerefin her şeyden nihayetsiz derecede yüksektir. Amin!

Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektub / 427

* * *

Allah onları bol hayırlarla mükâfatlandırsın. Amin!

Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektub / 428

* * *

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” [Bakara Sûresi: 2:32.]

Allahım! Bütün asırların gavs-ı ekberi ve bütün çağların kutb-u âzamı olan Efendimiz Muhammed’e ve bütün Âl ve ashabına salât ve selâm et-o efendimiz ki, Miracında haşmet-i velâyeti ve makam-ı mahbubiyeti tezahür etmiştir ve bütün velâyetler onun Miracının gölgesinde münderiç bulunmaktadır. Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Amin!

Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektub / 441

* * *

“Yâ Rab! Beni kurtar, emân ve emniyet ver”

İsm-i Âzam olan o Esmâ Risâlesinin bereketiyle, beni teşettütten, perişâniyetten hıfzeyle yâ Rabbi!” Amin!

Mektubat / İşârât-ı Gaybiye Hakkında bir Takriz / 447

* * *

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onundan dolayı hesâba çekme. [Bakara Sûresi: 286.] Amin!

Mektubat / İşârât-ı Gaybiye Hakkında bir Takriz / 449

* * *

Her türlü hamd ve övgü, medih ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve selâm ise, Efendimiz Muhammed’in ve bütün Âl ve ashabının üzerine olsun. Amin!

Mektubat / Hakikat Çekirdekleri / 452

* * *

“subhaneke la kudrete lena inneke entel azizülhakim”

Mektubat / Hakikat Çekirdekleri / 453

* * *

Anne ve babadan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın”Öf’ bile deme, onları azarlama, onlara güzel söz söyle.

• Onlara merhamet ve tevâzu kanadını ger ve de ki: “Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.” [İsrâ Sûresi: 23-24.]

Mektubat / Fihristesi Mektubat / 484

* * *

Benim canımı Müslüman olarak al ve beni sâlihlere kat. [Yusuf Sûresi: 101.] Amin!

Mektubat / Fihristesi Mektubat / 486

* * *

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

• Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

• O Rahmân’dır; rahmeti bütün varlıkları kuşatır ve bütün yaratıklarının her türlü rızkını merhametle yetiştirir. O Rahim’dir yaratıklarına karşı pek şefkatli ve merhametlidir

• O hesap gününün sahibidir.

• Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz.

• Bizi doğru yola ilet.

• Kendilerine nîmet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tâbî olan sâlih kullarının yoluna ilet azâbına uğrayanların ve sapıtmış olanların yoluna değil.

Mektubat / Fihristesi Mektubat / 496

* * *

İsm-i Âzamın hakkına ve Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın hürmetine ve Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmınşerefıne, bu Mektûbât’ı bastıranları ve mübârek yardımcılarını ve Risâle-i Nur talebelerini Cennetü’l-Firdevste saadet-i ebediyeye mazhâr eyle. Âmin. Ve hizmet-i îmâniye ve Kur’âniyede dâimâ muvaffak eyle. Âmin. Ve defter-i hasenâtlarına, Mektûbât mecmuasının her bir harf ne mukâbil bin hasene yazdır. Âmin. Ve Nurların neşrinde sebat ve devam ve ihlâs ihsan eyle. Âmin.

Yâ Erhame’r-Râhimîn! Umum Risâle-i Nur şâkirtlerini iki cihanda mesud eyle. Âmin. İnsî ve cinnî şeytanların şerlerinden muhâfaza eyle. Âmin. Ve bu âciz ve bîçâre Said’in kusurâtını affeyle! Âmin.

Mektubat / Dua / 505

LEM’ALAR

Allahım! Tıpkı İbrahim’e ve İbrahim’in âline salât ettiğin gibi, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âline de salât et. Muhakkak ki Sen her türlü hamd ve övgüye nihayetsiz derecede lâyıksın ve şan ve şerefin herşeyden nihayetsiz derecede yüksektir. Amin!

Lemalar / Dördüncü Lem´a / 27

* * *

Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” [Bakara Sûresi: 2:286.] Amin!

Lemalar / Yedinci Lem´a / 41

* * *

Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” [Bakara Sûresi: 2:286.] Amin!

Lemalar / Yedinci Lem´a / 45

* * *

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. [Bakara Sûresi: 2:286.] Âmin!

Lemalar / Sekizinci Lem´a / 146

* * *

Allah’ım! Bize hakkı hak olarak göster ve ona ittiba etmekle bizi rızıklandır. Âmin!

Lemalar / Dokuzuncu Lem’a / 364

* * *

Allahım, bizi Sünnet-i Seniyyenin ittibâıyla rızıklandır.

“Ey Rabbimiz! Biz indirdiğin kitaba inandık ve peygambere uyduk. Sen de bizi, Senin birliğine ve peygamberinin doğruluğuna şahitlik edenlerle beraber yaz.” (Âl-i İmrân Sûresi: 3:53.] Âmin!

Lemalar / On Birinci Lem´a / 61

* * *

Allahım! “Şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzeresin” sırrına mazhar olarak en üstün meziyetleri kendisinde toplayan ve “Ümmetimin fesadı zamanında benim sünnetime yapışana yüz şehid ecri vardır” buyuran zâta salât et. Âmin! 

Lemalar / On Birinci Lem´a / 65

* * *

Allahım! Risalet semâsının güneşi ve nübüvvet feleğinin ayı olan zât ile, doğru yola erişenlerin hidayet yıldızları olan âl ve ashabına salât et. 

Ey göklerin ve yerin Rabbi olan Allahım!

Bu risalenin kâtibi ile arkadaşlarının kalblerini Kur’ân hakikatlerinin yıldızlarıyla süslendir. Âmin.

Lemalar / On İkinci Lem´a / 73

* * *

De ki: Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da, yâ Rabbi, Sana sığınırım.” [Mü’minûn Sûresi: 23:97-98.]

Lemalar / On Üçüncü Lem´a / 74

* * *

De ki: Sığınırım insanların Rabbine, insanların Mâlikine, insanların İlâhına. İnsanların kalbine sinsice vesvese verenin şerrinden. Cinden ve insanlardan olan şeytanların şerrinden. [Nâs Sûresi: 114:1-6.]

De ki: Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da, yâ Rabbi, Sana sığınırım. [Mü’minûn Sûresi: 23:97-98.] Âmin!

Lemalar / On Üçüncü Lem´a / 92

* * *

Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” (Bakara Sûresi: 2:286.] Âmin!

Lemalar / On Dördüncü Lem´a / 96

* * *

Allahım! Efendimiz Muhammed’e, onun tayyib ve tahir ve ebrar olan âline ve mücahid ve ikrama mazhar ve ahyar olan ashabına salât et. Âmin.

Lemalar / On Dördüncü Lem´a / 97

* * *

Ey Rahmân ve Rahîm olan Allahım! “Bismillâhirrahmânirrahîm”in hakkı için, rahîmiyetine yaraşır şekilde bize merhamet et ve Rahmâniyetine yaraşır şekilde, bize “Bismillâhirrahmânirrahîm”in sırlarını anlamayı temin et. Âmin!

Lemalar / On Dördüncü Lem´a / 104

* * *

Allahım! “Bismillâhirrahmânirrahîm”in hakkı için, âlemlere rahmet olarak gönderdiği zâta ve bütün âl ve ashabına, Senin rahmetine ve onun hürmetine yaraşır bir şekilde salât ve selâm et. Bize de, Senden gayrı, Senin mahlûkatından hiç kimsenin merhametine muhtaç olmayacağımız bir rahmetle merhamet et. Âmin!

Lemalar / On Dördüncü Lem´a / 105

* * *

“Allah’ım, mü’min erkekleri ve mü’min kadınları bağışla.” Âmin!

Lemalar / On Yedinci Lem’a / 123

* * *

Allah bizi de, sizi de sırat-ı müstakime eriştirsin. Âmin!

Lemalar / On Yedinci Lem’a / 124

* * *

Ey Rabb-i Rahîmim ve ey Hâlık-ı Kerîmim!

Ben şimdiden görüyorum ki, yakın bir zamanda, ben kefenimi giydim, tabutuma bindim, dostlarımla veda eyledim. Kabrime teveccüh edip giderken, Senin dergâh-ı rahmetinde, cenazemin lisan-ı haliyle, ruhumun lisan-ı kâliyle bağırarak derim: “El-aman, elaman! Ya Hannân! Yâ Mennân! Beni günahlarımın hacâletinden kurtar!”

“El-aman, el-aman! Yâ Hannân! Yâ Mennân! Beni günahlarımın ağır yüklerinden halâs eyle!” Âmin!

Lemalar / On Yedinci Lem’a / 133

* * *

“El-aman, el-aman! Ya Rahmân! Yâ Hannân! Yâ Mennân! Yâ Deyyân! Beni çirkin günahlarımın arkadaşlıklarından kurtar! Yerimi genişlettir!

İlâhî, Senin rahmetin melceimdir ve Rahmeten li’l-Âlemîn olan Habibin, Senin rahmetine yetişmek için vesilemdir. Senden şekvâ değil, belki nefsimi ve halimi Sana şekvâ ediyorum. 

“Ey Hâlık-ı Kerîmim ve ey Rabb-i Rahîmim!

Senin Said ismindeki mahlûkun ve masnuun ve abdin, hem âsi, hem âciz, hem gafil, hem cahil, hem alîl, hem zelîl, hem müsi’, hem müsin, hem şakî, hem seyyidinden kaçmış bir köle olduğu halde, kırk sene sonra nedamet edip Senin dergâhına avdet etmek istiyor. Senin rahmetine iltica ediyor. Hadsiz günah ve hatîatlarını itiraf ediyor. Evham ve türlü türlü illetlerle müptelâ olmuş, Sana tazarru ve niyaz eder.

Eğer kemal-i rahmetinle onu kabul etsen, mağfiret edip rahmet etsen, zaten o Senin şânındır. Çünkü Erhamürrâhimînsin. Eğer kabul etmezsen, Senin kapından başka hangi kapıya gideyim? Hangi kapı var? Senden başka Rab yok ki dergâhına gidilsin. Senden başka hak mâbud yoktur ki ona iltica edilsin.” Âmin!

Lemalar / On Yedinci Lem’a / 134

* * *

Allahım! İhlâs Sûresinin hakkı için, bizi ihlâs sahibi olan ve ihlâsa eriştirilen kullarından eyle. Âmin, Âmin.

Lemalar / Yirmi Birinci Lem’a / 170

* * *

“De ki: Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da, yâ Rabbi, Sana sığınırım.” [Mü’minûn Sûresi: 23:97-98.]

Ey muhafaza edici olan ve koruyucuların en hayırlısı olan Allahım! Beni ve arkadaşlarımı nefsin ve şeytanın şerrinden, insanların ve cinlerin şerrinden, ehl-i dalâlet ve tuğyanın şerrinden muhafaza et. Âmin, Âmin, Âmin.

Lemalar / Yirmi İkinci Lem´a / 179

* * *

Cenâb-ı Hak sizlere şifa versin, hastalıklarınızı keffâretü’z-zünub yapsın. Âmin, Âmin, Âmin.

Allahım! Kalblerin derman ve devâsı, bedenlerin âfiyet ve şifası, gözlerin nur ve ziyası olan Efendimiz Muhammed’e ve âl ve ashabına salât ve selâm et. Âmin!

Lemalar / Yirmi Beşinci Lem´a / 221

* * *

Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın ‘Öf’ bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: ‘Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.’” [İsrâ Sûresi: 17:23-24.] Âmin!

Lemalar / Yirmi Altıncı Lem´a / 236

* * *

“Yâ Rabbi, onları ıslah eyle” Âmin!

Lemalar / Yirmi Altıncı Lem´a / 258

* * *

Ey bütün dirilerden önce var olan gerçek hayat sahibi,

• Ey bütün dirilerden sonra baki kalacak gerçek hayat sahibi,

Ey hiçbir şeyin Kendisine benzemediği gerçek hayat sahibi,

• Ey hiçbir dirinin misli gibi olmadığı gerçek hayat sahibi,

Ey hiçbir diriye muhtaç olmayan gerçek hayat sahibi,

• Ey hiçbir dirinin Kendisine ortak olmadığı gerçek hayat sahibi,

Ey bütün dirileri ölüme mazhar eden gerçek hayat sahibi,

• Ey bütün dirileri rızıklandıran gerçek hayat sahibi,

Ey ölüleri dirilten gerçek hayat sahibi,

• Ey hiç ölmeyecek olan gerçek hayat sahibi, Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,

Senden başka ilah yok ki bize imdat etsin. Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar. Amin. [Cevşen’ül-Kebîr, 69. bend.]

Lemalar / Otuzuncu Lem´a / 332

* * *

Ona, Onun Al ve Ashabına ümmetinin iyilikleri sayısınca salât ve selâm olsun! Yâ Allah, yâ Rahman, yâ Rahim! Sen Ferd’sin, Hayy’sın, Kayyûm’sun, Hakem’sin, Adl’sin, Kuddüs’sün; Furkan-ı Hakîmin ve Habîb-i Ekremin hürmetine ve İsm-i Âzamın hakkı için Senden niyaz ediyoruz ki, bizi nefis ve şeytanın şerrinden, cin ve insanların şerrinden muhâfaza eyle! Âmin!

Lemalar / Otuzuncu Lem´a / 348

* * *

Yâ Rabbî ve yâ Rabbe’s-Semâvâti ve’l-Arâdîn! Yâ Hâlıkî ve yâ Hâlık-ı Küll-i Şey!

Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilâtıyla ve bütün mahlûkâtı bütün keyfiyâtıyla teshîr eden kudretinin ve irâdetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle! Ve matlûbumu bana musahhar kıl!

Kur’ân’a ve îmâna hizmet için, insanların kalblerini Risâle-i Nur’a musahhar yap! Ve bana ve ihvânıma, îmân-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver!

Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâma denizi ve Hazret-i İbrâhim Aleyhisselâma ateşi ve Hazret-i Dâvud Aleyhisselâma dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâma cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma şems ve kameri teshîr ettiğin gibi, Risâle-i Nur’ a kalbleri ve akılları musahhar kıl! 

Ve beni ve Risâle-i Nur talebelerini, nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azâbından ve Cehennem ateşinden muhâfaza eyle ve Cennetü’l- Firdevste mesut kıl! Âmin, Âmin, Âmin!

Lemalar / Münâcat / 363

* * *

De ki: “Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım.

• Onların yanımda bulunmalarından da, yâ Rabbi, Sana sığınırım. [Mü’minûn Sûresi: 97-98.] Âmin!

Lemalar / Fihrist / 373

* * *

İsm-i Âzamın hakkına ve Kur’ân-ı Mu’cızü’l-Beyânın hürmetine ve Resul-ı Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın, şerefine, Lem’alar mecmuasını bastıranları ve mübârek yardımcılarını ve Risâle-i Nur talebelerini Cennetü’l-Firdevste saâdet-i ebediyeye mazhar eyle! Âmin. Ve hizmet-i îmâniye ve Kur’âniyede dâimâ muvaffak eyle. Âmin. Ve defter-i hasenatlarına, Lem’alar mecmuasının herbir harfine mukâbil bin hasene yazdır! Âmin. Ve Nurların neşrinde sebat ve devam ve ihlâs ihsan eyle! Âmin. 

Yâ Erhame’r-Râhımîn! Umum Risâle-i Nur, şâkirdlerini iki cihanda mes’ud eyle! Âmin. İnsî ve cinnî, şeytanların şerlerinden muhâfaza eyle! Âmin. Ve bu âciz ve bîçâre Said’in kusûrâtını affeyle! Âmin.

Lemalar / Dua / 427

ŞUALAR

Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e (a.s.m.) ve Efendimiz Muhammed’in (a.s.m.) âline, bütün hastalıklar ve ilaçlar adedince salât eyle ve onu ve âlini çok çok mübarek kıl ve selâm et. Amin!

Şualar /İkinci Şuâ / 13

* * *

Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kadere ve hayrın da, şerrin de Allah Teâlâdan geldiğine, ölümden sonra dirilişin hak olduğuna İmân ettim. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed (Allah ona, âline, ashabına ihvânına salât ve selâm etsin, Âmin!) Allah’ın resulüdür.

Şualar /İkinci Şuâ / 40

* * *

Allahım, Göklerde dönen hiçbir yıldız ve hareket eden hiçbir seyyare, cevv-i semâda hiçbir tesbih edici bulut ve şimşek ve gök gürültüsü, yeryüzünü dolduran hayvanattan ve acaib-i masnuattan hiçbir fert, denizlerde hiçbir katre, balıklarından ve garaib-i mahlûkatından hiçbirisi, dağlarda hiçbir taş, hiçbir nebat ve iddihar edilmiş madeniyattan hiçbirisi, ağaçlarda hiçbir yaprak ve hiçbir müzeyyen çiçek ve meyve, hayvanatın cisimlerinde âlât ve muntazam cihazattan hiçbirisi, kalblerde hiçbir hatarat ve ilhamat ve münevver itikadat yoktur ki, külliyen Senin vücub-u vücuduna ve vahdâniyetine şahitler olmasın. 

Yerleri ve gökleri teshir eden kudretinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle ve matlubumu bana musahhar kıl. Kur’ân’a ve imana ve Risale-i Nur’a hizmet için, kullarının kalblerini ve ulvî ve süflî bütün ruhlu mahlûkatının kalplerini bana musahhar et, yâ Semî’, yâ Karîb, yâ Mücîbe’d-Daavât!

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Amin!

Şualar /İkinci Şuâ / 42

* * *

Ey su ile her şeyi canlandıran Zât-ı Akdes, Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim.

Şualar /Üçüncü Şuâ / 54

* * *

Yâ Rabbî ve yâ Rabbe’s-Semâvâti ve’l-Aradîn, yâ Halıkî ve yâ Halık-ı Külli Şey,

Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilâtıyla ve bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle ve matlubumu bana musahhar kıl. Kur’ân’a ve imana hizmet için, insanların kalplerini Risale-i Nur’a musahhar yap. Ve bana ve ihvanıma iman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver. Hazret-i Mûsa Aleyhisselâma denizi ve Hazret-i İbrahim’e Aleyhisselâma ateşi ve Hazret-i Dâvud Aleyhisselâma dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâma cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma şems ve kameri teshir ettiğin gibi, Risale-i Nur’a kalpleri ve akılları musahhar kıl.

Ve beni ve Risale-i Nur Talebelerini nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve cehennem ateşinden muhafaza eyle ve Cennetü’l-Firdevste mesut kıl. Âmin, Âmin, Âmin. 

Şualar /Üçüncü Şuâ / 57

* * *

Ey Rabbimiz! Unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. [Bakara Sûresi: 286.] Amin!

Şualar /Dördüncü Şuâ / 75

* * *

Allah’ım, İbrahim’e (a.s.) ve İbrahim’in (a.s.) nesline rahmet ettiğin gibi, Muhammed’e (a.s.m.) ve Muhammed’in (a.s.m.) nesline de rahmet et.” [Buhari, Enbiyâ: 10.] Amin!

Şualar /Altıncı Şuâ / 88

* * *

Ey mülkünden başka memleket bulunmayan Zât,

Ey kullarının senâlarıyla Onu övmekte âciz kaldıkları Zât,

Ey mahlûkatı Onun yüceliğini vasfedemeyen Zât,

Ey künhüne vehimler bile yetişemeyen Zât, [bu cümle Cevşen’in 54. ukdesinde yer almaktadır.]

Ey kemâli gözle idrak edilemeyen Zât,

Ey sıfât-ı kudsiyesine fehimler ulaşamayan Zât,

Ey kibriyâsına fikirler erişemeyen Zât,

Ey evsâf-ı cemâliyesini insanların vasfedemediği Zât,

Ey hüküm ve kazâsı kullar tarafından geri çevrilemeyen Zât,

Ey herbir şeyde âyetleri zâhir olan Zât,

Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden kurtar. Amin!

Şualar /Yedinci Şuâ / 97

* * *

Yâ Rabbi! Bismillâhirrahmânirrahîm hakkı için, yâ Allah, yâ Rahmân, yâ Rahîm!

Efendimiz Muhammed’e ve onun bütün âline ve ashabına, bütün Risale-i Nur hurufatının adedince, bu adedin dünya ve âhiretteki bütün ömrümüzün dakikalarının âşireleriyle darbı adedince, bütün bu adetlerin de benim ömrüm müddetince zerrât-ı vücudumun sayısıyla darbı adedince salât ve selâm et. Beni, Risale-i Nur’un neşrinde bana yardım edenleri, bu risalenin kâtibini, atalarımızı, üstadlarımızı, şeyhlerimizi, kız ve erkek kardeşlerimizi, Risale-i Nur’un sadık talebelerini ve bilhassa bu risaleyi yazan ve istinsah edenleri, bu salâvatlardan herbiri için bir sadaka ile mağfiret et, rahmetinle ey Erhamürrâhimîn! Âmin. 

Şualar /Yedinci Şuâ / 161

* * *

Yâ Rab!

Bunların ders ve talimlerinin hakkı ve hürmeti için bize ve Risale-i Nur talebelerine iman-ı ekmel ve hüsn-ü hâtime ver. Ve bizleri onların şefaatlerine mazhar eyle. Âmin.

Şualar /Dokuzuncu Şuâ / 170

* * *

“Evet ya Rabbenâ! İstediğini ver; biz de onun istediğini istiyoruz”

Şualar /On Birinci Şuâ / 193

* * *

Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler. ‘Bunları boş yere yaratmadın, ey Rabbimiz,’ derler. ‘Seni bütün noksanlardan tenzih ederiz. Sen de bizi Cehennem ateşinin azâbından koru. [Âl-i İmran Sûresi: 3:191.]

Cehennem azâbını bizden uzaklaştır. Onun azâbı dâimî bir helâktır. Gerçekten de orası ne kötü bir durak, ne kötü bir konaktır! [Furkan Sûresi: 25:64-65.]

Bizi cehennemden kurtar, Bizi cehennemden koru, Bizi cehennemden muhafaza eyle [cevşenü’l-kebir] Amin!

Şualar /On Birinci Şuâ / 209

* * *

Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdat etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et, kurtar ve bize necat ver . Amin!

Şualar /On Birinci Şuâ / 221

* * *

“Yâ Rabbi! Cebrail, Mikâil, İsrafil, Azrail hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cin ve insin şerlerinden muhafaza eyle!” Amin!

Şualar /On Birinci Şuâ / 231

* * *

Deki: Sığınırım sabahın Rabbine.

Yarattığı şeylerin şerrinden.

Karanlığı çöktüğünde gecenin şerrinden.

Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden.

Haset ettiğinde hasetçinin şerrinden. [Felâk Sûresi: 113:1-5.]

Şualar /On Birinci Şuâ / 238

* * *

Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, onların emsallerini çoğaltsın, bu vatana medar-ı şeref ve saadet yapsın ve onları da Cennetü’l-Firdevsde saadet-i ebediyeye mazhar eylesin. Âmin.

Şualar /On Üçüncü Şuâ / 263

* * *

Bizi kurtar. Bize merhamet et. Bizi muhafaza et. Amin! 

Şualar /On Üçüncü Şuâ / 264

* * *

“Yâ Rab aman ver!”

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. [Bakara Sûresi: 2:286.] Amin!

Şualar /On Üçüncü Şuâ / 265

* * *

Ey Rabbimiz, Nûrumuzu tamamla ve bizi bağışla. [Tahrîm Sûresi: 66:8.]

Bizi Bağışla. [Tahrîm Sûresi: 66:8.] Amin!

Şualar /On Üçüncü Şuâ / 271

* * *

Cenâb-ı Hak onları muvaffak ve başkalara da hüsn-ü misâl eylesin. Âmin.

Şualar /On Üçüncü Şuâ / 276

* * *

Cenâb-ı Hak sizlerden ebediyen razı olsun. Âmin.

Şualar /On Üçüncü Şuâ / 281

* * *

Cenâb-ı Hak bize ve Risale-i Nur’a taarruz edenlerin kalblerine iman, başlarına hakikati görecek akıl ihsan etsin. Bizi bu zindanlardan, onları da felâketlerden kurtarsın. Amin.

Şualar /On Üçüncü Şuâ / 288

* * *

Bizi bağışla. Muvaffak et. Amin!

Şualar /On Üçüncü Şuâ / 290

* * *

Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, Risale-i Nur’un bütün yazılan ve okunan harfleri adedince defter-i a’mâline hasenat yazdırsın. Âmin. Ve onların sayısınca onun ruhuna rahmetler yağdırsın. Âmin. Ve kabrindeKur’ân’ı, Risale-i Nur’u ona şirin ve enis arkadaş eylesin. Âmin. Ve Nur fabrikasına onun yerine on kahramanı ihsan edip çalıştırsın. Âmin, Âmin, Âmin.

“Yâ Rabbî! Bunları kıyamete kadar Risale-i Nur kisvesinde hakaik-i imaniye ve esrar-ı Kur’âniye ile kemÂl-i ferah ve sevinçle meşgul eyle. Âmin. İnşaallah.”

Şualar /On Üçüncü Şuâ / 291

* * *

Cenab-ı Hak, bize ve Risale-i Nur’a taarruz edenlerin kalblerine İmân ve başlarına hakikati görecek akıl ve göz ihsan etsin; bizi bu zindanlardan, onları da bu felâketlerden kurtarsın. Amin.

Şualar /On Üçüncü Şuâ / 301

* * *

Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım.

Şualar /On Dördüncü Şuâ / 324

* * *

Cenâb-ı Erhamürrâhimîn o mecmuaların herbir harfine mukabil onların defter-i hasenatlarına bin hasene yazdırsın. Âmin, Âmin, Âmin.

Şualar /On Dördüncü Şuâ / 419

* * *

“Eyvah, eyvah! El’aman, el’aman! Yâ Erhamerrâhimîn, medet! Bizi muhafaza eyle. Bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar. Kardeşlerimin kalblerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur” Amin!

Şualar /On Dördüncü Şuâ / 428

* * *

Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi daima sonsuza kadar üzerinize olsun. Allah her iki dünyada da selâmet ihsan etsin. Amin!

Şualar /On Dördüncü Şuâ / 434

* * *

Cenâb-ı Hak bu Ramazan-ı Şerifin Leyle-i Kadrini umumunuza bin aydan hayırlı eylesin, Âmin. Ve seksen sene bir ömr-ü makbul hükmünde hakkınızda kabul eylesin, Âmin.

Şualar /On Dördüncü Şuâ / 436

* * *

Ey Rabbimiz! Bizden evvelkilere yüklediğin gibi bize de ağır vazifeler ve musibetler verme.” [Bakara Sûresi: 2:286.] Amin!

Şualar /Beşinci Şuâ / 511

* * *

Ya Rab! ÂyetüI-Kübra hürmetine beni kurtar, eman ve emniyet ver. [Celcelütiye] Amin!

Şualar /On Beşinci Şuâ / 517

* * *

Bizi [doğru yola] ilet. [Fatiha Sûresi: 6.] Amin!

Şualar /On Beşinci Şuâ / 530

* * *

Duamızı kabul buyur. Amin!

Şualar /On Beşinci Şuâ / 535

* * *

Ya Erhamerrahimin, bu Resul-i Ekremin (a.s.m.) hürmetine, bizi, onun şefaatine mazhar ve sünnetinin ittibaına muvaffak ve dar-ı saadette onun Al ve Ashabına komşu eyle! Amin, amin, amin.

Allah’ım, okunan ve yazılan Kur’an’ın harfleri adedince ona, Aline ve Ashabına salat ve selam eyle. Amin.

Şualar /On Beşinci Şuâ / 548

* * *

Allah’ım, alemlere rahmet olarak gönderdiği zata salat ve selam eyle. Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

Şualar /On Beşinci Şuâ / 576

* * *

O gün Allah’ın, peygamberin maiyetinde bulunan müminleri utandırmayacağı gündür. O gün onların nûru önlerinden ve sağlarından koşarak Cennete yol gösterirken, onlar da ‘Ey Rabbimiz,’ derler. ‘Nûrumuzu tamamla ve bizi bağışla. [Tahrîm Sûresi: 66:8.] Amin!

Şualar /Birinci Şuâ / 607

* * *

“Yâ Rab, bu müthiş rüyayı hayra tebdil eyle” Amin!

Şualar /Birinci Şuâ / 611

* * *

“Yâ Rab, beni kurtar, emân ve emniyet ver” Amin!

Şualar /Sekizinci Şuâ / 642

* * *

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” [Bakara Sûresi: 2:286.] Amin!

Şualar /Sekizinci Şuâ / 644

MESNEVİ-İ NURİYE

“Yâ Rabbenâ! onun duasını kabul eyle. Biz de o duayı ediyoruz. Biz de onun talep ettiğini talep ediyoruz.”

Mesnevi-i Nuriye / Reşhalar / 27

* * *

Salat ve selam bu zat-ı nuraniye olsun ki, o zat, Rahnanü’r-Rahimden, Arş-ı Azamdan gelen Furkan-ı Hakimin kendisine indiği Efendimiz Muhammed’dir. İmmetinin hasenatı adedince milyonlar salat ve milyonlar selam üzerine olsun.

Risaleti Tevrat, İncil ve Zebur’da müjdelenen; nübüvveti irhasatla, cinlerin hatifleriyle, insanlık aleminin evliyalarıyla, beşer kahinleriyle müjdelenen; bir işaretiyle ay parçalanan Efendimiz Muhammed’e, ümmetinin nefesleri adedince milyonlar salat ve selam olsun. 

Davetine ağaçların koşup geldiği, duasıyla yağmurun hemen iniverdiği, sıcaktan korumak için bulutların ona gölge yaptığı, bir ölçek taamıyla yüzlerce insanın doyduğu, parmaklarının arasından üç defa kevser gibi suların çağladığı, onun hürmetine Allah’ın, kertenkeleyi, ceylanı, ağaç kütüğünü, zehirli keçinin kolunu, deveyi, dağı, taşı ve toprağı konuşturduğu, Miracın sahibi ve gözünün asla şaşmadığı o mucize-i kübrada rüyetullaha mazhar olan Efendimiz ve Şefiimiz Muhammed’e, Kur’an’ın bidayet-i nüzulünden zamanın nihayetine kadar onu okuyan herbir okuyucunun okuduğu herbir kelimenin temevvücat-ı havaiye aynalarında Rahman’ın izniyle temessül eden bütün kelimelerinin bütün harfleri adedince, milyonlar salat ve selam olsun. 

Bütün bu salavatlardan herbiri hürmetine bizi mağfiret et, ey İlahımız, bize merhamet et. Amin.

Mesnevi-i Nuriye / Reşhalar / 28

* * *

Allah’ım, bizi saadet ehlinden kıl, Said’ler zümresinde haşret ve Said’lerle beraber, Nebiyy-i Muhtarının şefaatiyle Cennete ithal et. Ona ve Âline de, Senin rahmetine ve onun hürmetine layık şekilde salat ve selam et. Âmin, amin, amin.

Mesnevi-i Nuriye / Lâsiyyemâlar / 43

* * *

“Yâ Rabbenâ! onun duasını kabul eyle. Biz de o duayı ediyoruz. Biz de onun talep ettiğini talep ediyoruz.”

Mesnevi-i Nuriye / Reşhalar / 27

* * *

Allah’ım, bizi saadet ehlinden kıl, Said’ler zümresinde haşret ve Said’lerle beraber, Nebiyy-i Muhtarının şefaatiyle Cennete ithal et. Ona ve Âline de, Senin rahmetine ve onun hürmetine layık şekilde salat ve selam et. Âmin, amin, amin.

Mesnevi-i Nuriye / Lâsiyyemâlar / 43

* * *

Allah’ım, Kur’an’ı akıllarımızın, kalblerimizin, ruhlarımızın nuru ve nefislerimizin de mürşidi yap. Âmin, amin, amin. 

Mesnevi-i Nuriye / Katre / 65

* * *

Feyâ Rabbî, yâ Hâlıkî, yâ Mâlikî! Seni çağırmakta hüccetim, hâcetimdir. Sana yaptığım dualarda uddetim fâkatimdir. Vesilem, fıkdan-ı hile ve fakrimdir. Hazinem aczimdir. Re’sülmâlim, emellerimdir. Şefîim, Habîbin (aleyhissalâtü vesselâm) ve rahmetindir. Af eyle, mağfiret eyle ve merhamet eyle, yâ Allah, yâ Rahmân, yâ Rahîm! Âmin.

Mesnevi-i Nuriye / Hubâb / 91

* * *

Ey arz ve semanın kayyumu olan Allah’ım! Seni ve Senin bütün masnuatını ve mahlukatını şahit tutarak ilan ederiz ki, Sen, kendisinden başka hiçbir hak mabud bulunmayan Allah’sın. Sen birsin, şerikin yoktur. Günahlarımızın affı için Sana dönüyor ve istiğfar ediyoruz. Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Muhammed’in, Senin kulun ve resulün olduğuna da şehadet ediyoruz. Allah’ım, onun hürmetine nasıl münasip ve Senin rahmetine nasıl layıksa, ona ve bütün al ve ashabına öylece salat ve selam et.

Mesnevi-i Nuriye / Zeylü´l Hubâb / 92

* * *

Ey Erhamü’r-Rahimin olan Allah’ım! Muhammed Aleyhissalatü Vesselamın ümmetine rahmet et ve onların kalblerini İmân ve Kur’an nuruyla nurlandır. Kur’an’ın burhanlarını izhar et ve İslam dinini yücelt. Âmin.

Mesnevi-i Nuriye / Zeylü´l Hubâb / 98

* * *

İlahi,

İki dünyanın hayatı elimden kaçsa ve bütün kainat düşman kesilip beni terk etse, benim yine gam çekmemem gerekir; çünkü Sen benim Rabbim ve Halıkım ve İlahımsın. Ve benim, nihayetsiz isyanımla ve sair şeref vesilelerine gayet derecede uzaklığımla beraber, Senin mahlukun ve masnuun olmam sebebiyle, bir taalluk ve intisap cihetim var. İşte, ben de, Senin mahlukunun lisanıyla Sana tazarru ve niyazda bulunuyorum, ey Halıkım, ey Rabbim, ey Razıkım ve ey Musavvirim!

Ey İlahım,

Esma-i Hüsnan hürmetine,

İsm-i Âzamın hürmetine,

Furkan-ı Hakimin hürmetine,

Habib-i Ekremin hürmetine,

Kelam-ı Kadimin hürmetine,

Arş-ı Âzamın hürmetine, milyonlar Kul hüvallahü ehad ile,

bana merhamet etmeni istiyorum, ya Allah, ya Rahman, ya Hannan, ya Mennan, ya Deyyan.

Beni bağışla, ya Gaffar, ya Settar, ya Tevvab, ya Vehhab.

Beni affet ya Vedud, ya Rauf, ya Afüvv, ya Gafur.

Bana lütufta bulun, ya Latif, ya Habir, ya Semi’, ya Basir.

Günahlarımı sil, ya Halim, ya Alim, ya Kerim, ya Rahim.

Bizi yolun doğrusuna ilet, ya Rab, ya Samed, ya Hadi.

Fazlınla bana cevadane ihsanlarda bulun, ya Bedi’, ya Baki, ya Adl, ya Hu.

Kalbimi ve kabrimi İmân ve Kur’an nuruyla nurlandır, ya Nur, ya Hak, ya Hayy, ya Kayyum, ya Malike’l-Mülk, ya ze’l-Celali ve’l-İkram, ya Evvel, ya Âhir, ya Zahir, ya Batın, ya Kavi, ya Kadir, ya Mevla, ya Gafir, ya Erhame’r-Rahimin.

Kur’an’daki İsm-i Âzamın hürmetine ve kitab-ı alemdeki sırr-ı azamın Muhammed Aleyhissalatü Vesselam hürmetine, güzel isimlerinden, bu sayfayı sanki kabrimin tavanı yapıp, bu esmayı da ruhuma şems-i hakikatten şualar saçan pencere haline getirecek şekilde, kalbime ve kalıbıma ve kabrimde ruhuma İsm-i Âzamın nurlarını saçan pencere açmanı istiyorum. İlahi, dilerim ki, ebedi bir lisanım olsun da, kıyamete kadar bu isimlerle nida etsin. İşte, ardımda baki kalan bu nakışları, benim fani ve zail lisanımın yerine bir naip olarak kabul eyle.

Allahım,

Efendimiz Muhammed’e öyle bir salat ve selam et ki, o salat ile bizi bütün korku ve afetlerden kurtar, bütün hacetlerimizi gider, bizi bütün günahlardan temizle, bütün günah ve hatalarımızı bağışla.

Ya Allah, ya Mücibe’d-Daavat! Hayatım boyunca ve öldükten sonra, her an bu dileklerimi kat kat fazlasıyla ver! Bir milyon salat ve selam, bir o kadarla çarpımından çıkan netice ve bunun da kat katı, Efendimiz Muhammed’e, Onun Âl, Ashab, Ensar ve tabilerine olsun! Bu salavatların herbirini, benim ömür günlerimdeki günahkar nefeslerim sayısınca çoğalt! Bu salavatların herbirisi hürmetine beni affeyle, bana merhamet et. Bunu rahmetinle ihsan eyle, ey Erhame’r-rahimin! Âmin! 

Mesnevi-i Nuriye / Tazarrû ve Niyaz / 112

* * *

“El-aman, el-aman! Ya Hannân! Yâ Mennân! Beni günahlarımın hacâletinden kurtar!”

“El-aman, el-aman! Yâ Hannân! Yâ Mennân! Beni günahlarımın ağır yüklerinden halâs eyle!”

“El-aman, el-aman! Ya Rahmân! Yâ Hannân! Yâ Mennân! Yâ Deyyân! Beni çirkin günahlarımın arkadaşlıklarından kurtar! Yerimi genişlettir! Amin!

Mesnevi-i Nuriye / Zühre / 142

* * *

Senden başka ilâh yoktur. Sen birsin. Senin hiçbir şerikin yoktur. Dünyada son, âhirette ve kabirde ilk söz: Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur; yine şehadet ederim ki Muhammed (s.a.v.) Allah’ın Resulüdür.

Mesnevi-i Nuriye / Zühre / 143

* * *

İlahi! Günahlar beni lal etti. İsyanımın çokluğu yüzünden mahcubum. Gafletin şiddeti ise sesimi kıstı. İşte, ben de, seyyidim ve senedim şeyh Abdülkadir Geylani’nin sesiyle Senin dergah-ı rahmetinin kapısını çalıyor ve onun, kapıcıya aşina nidasıyla Senin mağfiret kapında nida ediyorum:

• Ey rahmeti herşeyi kuşatan ve ey herşeyin melekütu elinde bulunan Zat, • Ey hiçbir şey kendisine zarar veya fayda veremeyen Zat, • Ey hiçbir şey Ona galebe edemeyen ve hiçbir şey Ondan kaçıp gizlenemeyen, • hiçbir şey Ona ağır gelmeyen ve hiçbir şeyin yardımına muhtaç olmayan, • hiçbir şey Onu bir başka işten alıkoyamayan, • hiçbir şey Ona benzemeyen, • ve hiçbir şey Onu hiçbir şeyden aciz bırakamayan Zat, Beni hiçbir şeyden hesaba çekmeyecek şekilde herşeyimi bağışla. • Ey herşeyi alnından tutup kudretine boyun eğdiren ve herşeyin anahtarları elinde bulunan Zat, • Ey herşeyden önce var olan Evvel, • herşeyden sonra baki kalan Âhir, • herşeyin fevkinde olan Zahir, • herşeyin dünuna nüfuz eden Batın, • kudret ve galebesi herşeyin fevkinde bulunan Kahir, Benim herşeyimi bağışla. şüphesiz Senin herşeye kudretin yeter. • Ey herşeyi her haliyle bilen Alim ve herşeyi kuşatan Muhit ve herşeyi hakkıyla gören Basir, • Ey herşey her an Onun nazar-ı şuhudunda olan şehid ve herşeyi görüp gözeten Rakib ve ilmi herşeyin bütün inceliklerine nüfuz eden

Latif ve herşeyden hakkıyla haberdar olan Habir, Beni hiçbir şeyden hesaba çekmeyecek şekilde, günah ve hata olarak her neyim varsa hepsini bağışla. Hiç şüphesiz, Senin herşeye kudretin yeter.

Allahım, Gafletten ve kötü arzularımdan Senin izzet-i celaline ve celal-i izzetine, Senin kudret-i saltanatına ve saltanat-ı kudretine sığınırım. 

Mesnevi-i Nuriye / Şemme / 170

* * *

Ey kurtuluş isteyenlerin tahassungahı olan Allahım,

Beni şeytani şehvetlerden kurtar; beşeriyetin kazuratından temizle; Nebin olan Muhammed’i (s.a.v.) sıddıkiyet muhabbetiyle bana sevdirmek suretiyle beni gaflet paslarından ve cehalet vehimlerinden ter temiz kıl-öyle ki, enaniyet fena bulsun ve Allah’ın minnet bahrinde Allah’ın nimetlerine gark olmuş, Allah’tan alıkoyan her meşgaleye karşı Allah’ın kılıcıyla mansur, Allah’ın inayetiyle mahzuz ve Allah’ın himayesiyle mahfuz olarak herşey Allah için, Allah ile, Allah’a ve Allah’tan olsun.

Ey Nurların Nuru, ey bütün sırların Âlimi, ey gecenin ve gündüzün Müdebbiri, ey Melik, ey Aziz, ey Kahhar, ey Rahim, ey Vedüd, ey Gaffar, ey gayb alemlerini her haliyle bilen, kalbleri ve gözleri dilediği gibi halden hale çeviren, ey ayıpları örten ve ey günahları bağışlayan, Günahlarımı bağışla; esbabın tazyikatına maruz ve bütün kapılar yüzüne kapanmış ve doğru yolda gidenlerin tarikine sülük etmek ona zorlaşmış ve bir kazanç elde edemeden ömrünü ve nefsini gaflet ve masiyet meydanlarında bad-ı hava harcamış olan kuluna merhamet et.

Ey dua edildiğinde cevap veren, ey hesapları sür’atle gören, ey Kerim, ey Vehhab, Hastalığı büyük ve şifası zor, çaresi zayıf ve belası kuvvetli olan ve Senden başka melce ve ümidi bulunmayan kuluna merhamet et.

İlahi, Derdimi, üzüntümü ve şikayetimi Sana arz ediyorum.

İlahi, Senin dergahında hüccetim, hacetimdir; azığım ise fakrım ve çaresizliğimdir.

İlahi, Senin cüd bahirlerinden bir katre bana yeter; Senin af nehirlerinden bir zerre bana kafi gelir, ey Vedüd, ey Vedüd, ey Vedüd, ey şan ve şerefi herşeyden yüce olan Arş-ı Mecid Sahibi, ey Mübdi’, ey Muid, ey herşeyi dilediği gibi yapan Fa’alün lima Yürid!

Arşının rükünlerini kaplayan nur-u veçhin hürmetine, bütün mahlükatını hükmüne ram ettiğin kudretin hürmetine ve herşeyi kuşatan rahmetin hürmetine Senden istiyorum. Senden başka ilah yoktur, ey Muğis, bize imdad et. Ve bütün ömrüm boyunca işlediğim bütün günahları ve lisanımın hatalarını rahmetinle bağışla, ey Erhamü’r-Rahimin. Âmin.

Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

Mesnevi-i Nuriye / Şemme / 171

* * *

Allah’ım! Bize hayatımızı saadetle ve şehadetle ve iyilikle ve müjde ile sona erdirmek nasip eyle. Amin, Âmin, amin.

Mesnevi-i Nuriye / Fihrist / 226

* * *

Yâ Rabbi! Peygamberlerin Efendisi Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve Âli ve bütün Ashâbı hürmetine şu noksan fihristi en güzel sûrette kabul eyle. Duâmızı kabul eyle. Hamd, Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

Mesnevi-i Nuriye / İtizar Fihristi / 227

İŞÂRÂTÜ’L-İ’CÂZ

Senden yardım dileriz. Allahım! Bize hakkı hak olarak göster ve ona uymayı nasip et; batılı da, batıl olarak göster ve ondan da sakınmayı nasip et. Amin.

İşaratül-İcaz / Besmele ve Fatiha Sûrelerinin Tefsiri / 28

* * *

Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerin ve onlara tabi olan salih kullarının yoluna ilet. [Fatiha Sûresi: 7.] Bize hidayet et. Amin!

İşaratül-İcaz / Besmele ve Fatiha Sûrelerinin Tefsiri / 30

* * *

Allahım! Bu sure hürmetine bizi sırat-ı müstakimde yürüyenlerden eyle. Amin.

İşaratül-İcaz / Besmele ve Fatiha Sûrelerinin Tefsiri / 34

* * *

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. [Bakara Sûresi: 32.]

Duaları şu sözlerle :”Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Alemlerin Rabbi olan Allaha Mahsustur. [Yunus Sûresi: 10.]

İşaratül-İcaz / Melakieye Îman ve İnsanın Yaratılışına Dair / 261

* * *

İsm-i Azamın hakkında, Kuranı Mucizül Beyanın hürmetine ve Resuli Ekrem Aleyhissalatü Vesselamın şerefine, bu İşaratül İcazı bastıranları ve mübarek yardımcılarını ve Risalei Nur Talebelerini Cennetül Firdevste saadeti ebediyeye mazhar eyle. Amin. Ve hizmeti imaniye ve Kuraniyede daima muvaffak eyle. Aimin. Ve defteri hasenatlarına bu İşaratül İcazın icazın her bir harfine mukabil bin hasene yazdır. Amin. Ve Nurların neşrinde sebat ve devam ve ihlas ihsan eyle. Amin. Amin. Amin.

Ya Erhamerrahimin. Umum Risalei Nur Şakirtlerini iki cihanda mesud eyle, Aimin. İnsi ve cinni şeytanların şerlerinden muhafaza eyle. Amin. Ve bu aciz ve biçare Said’in kusuratını affeyle. Amin. Amin. Amin. 

İşaratül-İcaz / Dua / 277

ASÂ-YI MÛSÂ

Cehennem azâbını bizden uzaklaştır. Onun azâbı dâimî bir helâktır. Gerçekten de orası ne kötü bir durak, ne kötü bir konaktır! [Furkan Sûresi: 25:64-65.] Âmin!

Asa-yı Musa / Birinci Kısım / 44

* * *

Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler. ‘Bunları boş yere yaratmadın, ey Rabbimiz,’ derler. ‘Seni bütün noksanlardan tenzih ederiz. Sen de bizi Cehennem ateşinin azâbından koru. [Âl-i İmran Sûresi: 3:191.]

Cehennem azâbını bizden uzaklaştır. Onun azâbı dâimî bir helâktır. Gerçekten de orası ne kötü bir durak, ne kötü bir konaktır! [Furkan Sûresi: 25:64-65.] Âmin!

Asa-yı Musa / Birinci Kısım / 45

* * *

Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdat etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et, kurtar ve bize necat ver. Âmin!

Asa-yı Musa / Birinci Kısım / 58

* * *

“Yâ Rabbi! Cebrail, Mikâil, İsrafil, Azrail hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cin ve insin şerlerinden muhafaza eyle!” Âmin! 

Asa-yı Musa / Birinci Kısım / 68

* * *

Allah’ım, mahlûkatının çokluğu içerisinde birliğinin kandili, kâinatının sergisinde Vahdâniyetinin dellâlı olan Efendimiz Muhammed’e (a.s.m.), onun bütün âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle. [Duâ] Âmin!

Asa-yı Musa / İkinci Kısım / 134

* * *

Ey su ile her şeyi canlandıran Zât-ı Akdes, Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim.

Asa-yı Musa / İkinci Kısım / 197

* * *

Yâ Rabbî ve yâ Rabbe’s-Semâvâti ve’l-Aradîn, yâ Halıkî ve yâ Halık-ı Külli Şey,

Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilâtıyla ve bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle ve matlubumu bana musahhar kıl. Âmin! 

Asa-yı Musa / İkinci Kısım / 199

* * *

Kur’ân’a ve imana hizmet için, insanların kalblerini Risale-i Nur’a musahhar yap. Ve bana ve ihvanıma iman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver. Hazret-i Mûsa Aleyhisselâma denizi ve Hazret-i İbrahimAleyhisselâma ateşi ve Hazret-i Dâvud Aleyhisselâma dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâma cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma şems ve kameri teshir ettiğin gibi, Risale-i Nur’a kalbleri ve akılları musahhar kıl.

Ve beni ve Risale-i Nur Talebelerini nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve cehennem ateşinden muhafaza eyle ve Cennetü’l-Firdevste mes’ut kıl. Âmin, Âmin, Âmin.

Asa-yı Musa / İkinci Kısım / 200

* * *

Yâ Rab! Bunların ders ve talimlerinin hakkı ve hürmeti için bize ve Risale-i Nur talebelerine iman-ı ekmel ve hüsn-ü hâtime ver. Ve bizleri onların şefaatlerine mazhar eyle. Âmin.

Asa-yı Musa / İkinci Kısım / 209

* * *

“Yâ Rab! Bizi ebedî haps-i münferidden kurtarıp, bâkî ve sermedî bir âlemin saadetine nâil edecek bir hakaık hazînesinin anahtarını Risâle-i Nur gibi nazîrsiz bir eseriyle bahşeden sevgili ve müşfik Üstâdımızı zâlimlerin ve düşmanların sû-i kasıtlarından muhafaza eyle; Kur’ân ve îman hizmetinde dâimâ muvaffak eyle. Ona sıhhat ve âfiyetler, uzun ömürler ihsan eyle” Âmin!

Asa-yı Musa / Îmanî ve Hakiki Güzel Mektuplar / 243

EMİRDAĞ LÂHİKASI

Ya Rabbi, onların imanını Risale-i Nur la kurtar! İdam-ı ebediden, sırr-ı Kur’ân la terhis tezkeresine çevir! Âmin!

Emirdağ Lâhikası / 30

* * *

Ya Rab! Ayatül-Kübra hürmetine beni musibetten kurtar, eman ve emniyet ver. Âmin!

Emirdağ Lâhikası / Denizli Tüccarı Aslı Burdur´lu Hafız Mustafa´ya Hitaptır / 46

* * *

Cenab-ı Hak, onların ve bizlerin hakkımızda bu Ramazan’daki Leyle-i Kadrimizi bin aydan hayırlı ve bin ay kadar medar-ı sevap eylesin, Ümmet-i Muhammediyeye saadet ve selamet versin. Amin.

Ya Rab! Ayetül-Kübra hürmetine beni musibetten kurtar, eman ve emniyet ver. Âmin!

Emirdağ Lâhikası / Denizli Tüccarı Aslı Burdur´lu Hafız Mustafa´ya Hitaptır / 47

* * *

Cenab-ı Hak, beni böyle hasaretlerden muhafaza eylesin, amin! Cenab-ı Erhamürrahimin, emsal-i kesiresiyle sizleri müşerref eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / İkramı İzhar Mektubunun Tetimmesi / 62

* * *

Cenab-ı Hak, onun emsalini o havalide çoğaltsın ve selamet versin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / İkramı İzhar Mektubunun Tetimmesi / 63

* * *

Cenab-ı Hak, rahmet ve keremiyle ve hıfz ve himayetiyle ve tevfik ve hidayetiyle, Risale-i Nur’un tab ve intişarına ve Kur’ân-ı Mucizül-Beyanın tevafuklu tab ına sizleri muvaffak eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektubun Lahikasının Zeyli / 82

* * *

Bizi ve anne babalarımızı, Risale-i Nur talebelerini ve onların anne babalarını cehennem ateşinden kurtar. Âmin!

Emirdağ Lâhikası / Afyon Emniyet Müdürüne Derim ki / 117

* * *

Cenab-ı Hak, onlardan razı olsun. Amin

Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin. Amin

Emirdağ Lâhikası / Dahiliye Vekili İle Bir Hasb-i Halden Bir Parçadır / 129

* * *

Cenab-ı Erhamürrahimin, sizlere, yazanlara ve yardım edenlere herbir harfine mukabil bin rahmet eylesin ve binler meyve-i Cennet ihsan etsin ve yüzer hasenat defter-i amalinizde yazdırsın. Amin. Amin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Dahiliye Vekili İle Bir Hasb-i Halden Bir Parçadır / 130

* * *

Cenab-ı Hak onlardan ve sizden ebeden razı olsun. Amin. Cenab-ı Hak tevfik versin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Dahiliye Vekili İle Bir Hasb-i Halden Bir Parçadır / 132

* * *

Medrese-i Nuriyenin eski ve yeni kahramanlarından Marangoz Ahmed in mektubu, üç dört cihetten beni mesrur ve minnettar eyledi. O medresenin baş talebesi namını verdiği Ahmed ise, hem şehid Hafız Ali nin vazifesini yaptığını, hem Süleyman gibi kıymetli kardeşiyle ve küçük kerimesiyle üç tane Asa-yı Musa yı yazmaları ve mübarek Hasan Dayının hafidi olması, beni meraktan kurtardı, hem çok memnun eyledi. Cenab-ı Hak ona şifa ve onlara muvaffakiyet ve saadet versin. Amin. Amin.

Atabeyli alil (kötürüm) Ali Osman ın yazdığı uzun mektubu ve Asa-yı Musa risalesi ve Nurların neşrinde cidden tesirli çalışması ve hizmet-i Nuriyede çok çalışkan Çilingir Ali ile ve dayısı Hasan ın ona yardım etmesi ve mübarek hülyaları ve tevafukları bizleri ferahlandırdı. Eğirdir kasabasını bana ziyade sevdirdi. Cenab-ı Erhamürrahimin onlardan razı olsun.

Emirdağ Lâhikası / Yeşil Salih ´e Yazılan Metuptur / 132

* * *

Tahiri nin, Denizli hapsinde, unutulmaz halisane hizmetiyle ve Nurlara sarsılmaz sadakatiyle ve yanılmaz zekavetiyle ve çekilmez bahadırlığıyla daire-i Nurda ehemmiyetli makamı için, bütün bu defaki mektubunu Lahikaya geçirdik. Başta Nurun şakirtlerinden validesi Zübeyde olarak, akrabasına ve rüfekasına selam ederim. Cenab-ı Hak onlardan ebeden razı olsun. Amin!

Emirdağ Lâhikası / Bir Derece Mahremdir / 140

* * *

Nis li Kureyşilerden Ahmed Kureyşi, muhterem pederiyle ve ammizadesi Ahmed ile Nurların has naşir ve talabelerinden olması, o havali şakirtlerinin namına Nurlar hakkında güzel manzum fıkraları Lahikaya girdi. Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin. Amin. Bu halimde bu alakadarlığınız, benim çok ağır sıkıntılarımı hafifleştirdi. Allah senden razı olsun. Amin

Emirdağ Lâhikası / Bir Derece Mahremdir / 141

* * *

Size yazdığım daha size yetişmeden, onun mektubunu, hem Şamlı Hafız ikinci sayfasında yazdığı vefat haberini aldığım merhum Muhacir Hafız Ahmed in (r.h.) dünyadan göçmesi, aynen Abdurrahman gibi beni çok sarstı, ağlattırdı, Biz Allah’ın kullarıyız ve yine Ona döneceğiz. [Bakara Sûresi: 156.] dedirtti. Binler rahmet onun ruhuna insin. Amin. Kabri de hanesi gibi Kur’ân ve Nur’un bir menzili olsun. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Bu Fıkra Bir Derece Mahremdir (Yalnız Haslara Mahsustur ) / 147

* * *

Cenab-ı Hak, Hicret in peder ve validesine ve akrabasına sabr-ı cemil ihsan edip, Hicret i onlara şefaatçi eylesin ve o merhumeyi de merhume hemşirem Hanım la Cennette mesrur eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Emirdağı Zabıtası İle Bir Hasb-i Haldir / 157

* * *

Bu kahraman Nazif kardeşimize ve gayet ciddi ve sebatkar ve tam alakadar İnebolu Nurcularına ve Ahmed-i Kureyşi ve rüfekalarına, hem bayramlarını, hem devamlı hizmetlerini, hem yüksek sadakatlerini, hem Zülfikar ın tab ve muvaffakiyetini, hem Salahaddin in Camiü l-Ezherle Medresetü z-Zehranın münasebetini temine çalışmasını ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin. Amin. Ve hizmetlerini tam makbul eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Emirdağı Zabıtası İle Bir Hasb-i Haldir / 159

* * *

Cenab-ı Hak, şifa-i acil ihsan eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Emirdağı Zabıtası İle Bir Hasb-i Haldir / 160

* * *

Kahraman Nazif in ve hakikaten Nazif ruhunda ve sadakatinde kendi arkadaşlarının makine ile ve sair cihette Nura hizmetleri, bu memleketi cidden minnettar edecek bir vaziyettedirler. Cenab-ı Hak, onları muvaffak eylesin. Amin. 

Nazif kardeşimizin hem İstanbul, hem İnebolu Nurcularının namına bayram ve yeni sene teberrükü hesabına gönderdiği maddi üç nevi teberrükü aldım. Onların umumu namına adetime muhalif olarak kabul ettim. Allah onlardan razı olsun, Amin.

Cenab-ı Hak, Zülfikar ın ve o iki mecmuanın harfleri adedince onların, İbrahim ve Mustafa ve İzzet ve refiklerinin ve yardımcılarının defter-i a maline hasenatlar yazsın ve her harfine mukabil yüz rahmet eylesin. Amin. 

Emirdağ Lâhikası / Emirdağı Zabıtası İle Bir Hasb-i Haldir / 163

* * *

Cenab-ı Hak, onun defter-i a maline Sava medrese-i Nuriyede okunan ve yazılan risalelerin harfleri adedince ruhuna rahmetler ve kabrine nurlar ihsan eylesin. Amin. Ve aynı sistemde tam hayrülhalef mahdumu Hafız Mehmed ve hafidi Ahmed Zeki yi onun vazifesinin idamesine muvaffak eylesin. Amin. Ve onların umumuna sabr-ı cemil ihsan eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / 176

* * *

“Ya Rab! Erzurum dan imdadıma yetişen bu iki zatın münakaşasını musalahaya tebdil et” Âmin!

Emirdağ Lâhikası / 179

* * *

Allah ın laneti zalimlerin ve münafıkların üzerine olsun.

Allah mübarek kılsın. Allah sizi muvaffak etsin. Allah sizi iki cihanda mesut etsin. Âmin!

Emirdağ Lâhikası / 180

* * *

Cenab-ı Hak, onun gibi çok fedakarları Nurlara kavuştursun.

Cenab-ı Hak o rahmet katreleri adedince ona ve onlara rahmet etsin. Amin.

Cenab-ı Hak ona binler rahmet eylesin ve akrabasına sabr-ı cemil ihsan etsin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / 185

* * *

Kardeşimiz ve Nurun kumandanlarından Isparta Hulusi si Refet Beyin mübarek masumunun dokuz yaşında iken bu derece Risale-i Nur dan Birinci Sözü yazması gösteriyor ki, o mübarek Hüsnü, Safranbolu nun on bir yaşındaki Hüsnü sü gibi dahi masumların küçücük bir kahramanı olmaya namzettir. Cenab-ı Hak onu Nurlara bağışlasın ve muvaffak eylesin Amin.

Emirdağ Lâhikası / 189

* * *

Münevvere ve Nazmiye, Abdülbaki ve Mehmed Celal in Nur hizmetinde noksan kalan vazifelerini inşaallah tekmil edecekler. Bizi ve Risale-i Nur u çok minnettar eden kahraman Burhan ın mektubunda yazılan hastaya Cenab-ı Hak şifa versin ve kardeşimiz Zekai nin vefat eden validesine çok rahmet eylesin. Amin.

Cenab-ı Hak muvaffak eylesin. Amin. Ve Tevfik e tevfik refik eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Küçük Bir Haşiye / 195

* * *

“Barekallah, Cenab-ı Hak sizleri muvaffak etsin” Amin!

Emirdağ Lâhikası / Küçük Bir Haşiye / 196

* * *

Cenab-ı Hak, onları muvaffak eylesin. Amin!

Emirdağ Lâhikası / Küçük Bir Haşiye / 199

* * *

Nur santralı kardeşimiz Hoca Sabri nin, eskiden beri onun gibi Nurcu refikasının ve mübarek mahdumu Nureddin in [Yaşar] küçük bir mektuplarını aldım. Cenab-ı Hak onlara sıhhat ve afiyet ve saadet ihsan eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Küçük Bir Haşiye / 200

* * *

“Ben onlara beddua değil, bilakis dua ediyorum ki: Ya Rabbi! Onlara iman-ı kamil ve hüsn-ü hatime ver ve Nurlardan müstefid yap.” Amin!

Emirdağ Lâhikası / Küçük Bir Haşiye / 204

* * *

Nurun ehemmiyetli bir kumandanı ve naşiri Refet Beyin Nur hizmeti için İstanbul a gitmesi çok iyi, çok güzeldir. Zaten oraya onun gibi bir Nurcu lazımdır. Cenab-ı Hak muvaffak eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Küçük Bir Haşiye / 207

* * *

Bizi koru, bize merhamet et. Âmin!

Emirdağ Lâhikası / Küçük Bir Haşiye / 208

* * *

Kastamonu nun Hüsrev i Mehmed Feyzi nin hiç sarsılmadan kemal-i iştiyakla Nurlara çalışması ve çalıştırılması ve okutmasını gösteren Nihad ın ve Abdurrahman İhsan ın mektupları gösterdiği gibi, oradan gelenler de aynı haberi veriyorlar. Tam şakirtliğini yapıyor, Allah muvaffak eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Küçük Bir Haşiye / 211

* * *

Allah razı olsun, amin. Ve mübarek bir kardeşimiz olan Kazım ın ruhuna Cenab-ı Hak binler rahmet eylesin ve kabrini pür-nur etsin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Küçük Bir Haşiye / 218

* * *

Nur kahramanlarından Refet kardeşimiz, kendi sisteminde gayet ehemmiyetli Abdül- ehad namında bir büyük hocayı, Risale-i Nur a tam bağlı bir kardeşi İstanbul da bulmuş. Cenab-ı Hak ikisini de daima muvaffak eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Küçük Bir Haşiye / 219

* * *

Isparta dan hacca giden ve benim bedelime dahi manen hac etmeyi vaad eden o mübarek kardeşlerimizi has şakirtler dairesinde bütün manevi kazançlarımıza hissedar etmeye karar verdik. Cenab-ı Hak, onları iki cihanda mes ut eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Dahiliye Vekili İle Bir Hasb-i Halden Bir Parçadır Hüve Nuktesi / 225

* * *

Alamescid imamı faal kardeşimiz İbrahim Edhem in kendi sisteminde tam Nurcu olarak bulduğu vaiz Ali Şentürk ün ve vaiz Osman Nuri nin samimi ve fedakarane ve Nur hizmetinde azimkarane mektuplarında arzu ettikleri tarzda has şakirtler dairesinde kabul olmuşlar. Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Dahiliye Vekili İle Bir Hasb-i Halden Bir Parçadır Hüve Nuktesi / 226

* * *

Üç mühim Nur merkezinde üç berber tam birbirine benzer bir tarzda Nura büyük hizmetleri, hem herbirisi çocuklarıyla Nura çalışmaları, beni mesrur eyledi. Berber Burhan, berber Hıfzı, berber Ali Osman, Nurun birer kıymetli kahramanlarıdır. Allah onları çoluk ve çocuklarıyla dünyada ve ahirette mes ut etsin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / Dahiliye Vekili İle Bir Hasb-i Halden Bir Parçadır Hüve Nuktesi / 235

* * *

Ve onları öyle sevk eden zatlara da Allah razı olsun ve kalblerindeki muradları ne ise Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin deriz. Âmin

Emirdağ Lâhikası / Dahiliye Vekili İle Bir Hasb-i Halden Bir Parçadır Hüve Nuktesi / 236

* * *

Hüsrev in kalemi Dördüncü Söze başlamasına bin barekallah deriz. Allah muvaffak eylesin, amin.

Emirdağ Lâhikası / Dahiliye Vekili İle Bir Hasb-i Halden Bir Parçadır Hüve Nuktesi / 237

* * *

Elimizde hak var. Hakkımızı kuvvetle ve başka suretle aramaya Cenab-ı Hak mecbur etmesin. Amin.

Emirdağ Lâhikası / 242

* * *

Cenab-ı Hak sizleri iki cihanda mes’ut eylesin. Âmin.

Emirdağ Lâhikası / Afyon Hapsinden Sonra Emirdağı´nda Yazılan Mektuplar / 256

* * *

Hem Medresetü’z-Zehra şakirtlerini, hususan mübarekler heyetini ve Isparta vilâyetini merhum Hâfız Mustafa’nın vefatıyla tâziye ve Hâfız Mustafa’yı tam vazifesini yapmasıyla yirmi senede ikinci bir Hâfız Ali olarak yirmi seneden beri usanmadan, sarsılmadan Nurların neşrine çalışmasını bütün ruh u canımızla tebrik, hem onu, hem Isparta vilâyetini, hem Medresetü’z-Zehrayı tebrik ediyoruz. Hakikaten bu merhum kahraman kardeşimiz, aynen Hâfız Ali gibi vazifesini bitirdi, âlem-i nura ve berzaha, Hâfız Ali ve Hasan Feyzî gibi kardeşlerinin yanına gitti. Cenab-ı Hak Risale-i Nur’un hurufatı adedince onun defter-i hasenatına hayırlar yazsın ve ruhuna rahmet eylesin. Âmin.

Emirdağ Lâhikası / Afyon Hapsinden Sonra Emirdağı´nda Yazılan Mektuplar / 260

* * *

REİSİCUMHUR,

Zatınızı tebrik ederiz. Cenab-ı Hak sizi İslâmiyet ve vatan ve millet hizmetinde muvaffak eylesin. Âmin!

Emirdağ Lâhikası / Reis-i Cumhur Celal Bayar Ve Heyet-i Vükelasına / 264

* * *

Cenab-ı Hakka hadsiz şükrolsun, mahkemede üç sene hapsedilen Asâ-yı Mûsâ risalesinden ve Sikke-i Gaybiye risalesinden beş nüshayı kemÂl-i sürur ile aldık. Cenab-ı Hak sizlerden ebediyen razı olsun. Âmin.

Emirdağ Lâhikası / Gizli Anlaşmanın Entrikası / 283

* * *

Mübarekler köyünden Ali ile Hacı Süleyman ve Dinar tarafından Abdurrahman ve Himmet ve daha evvel gelen ehemmiyetli bir Nurcu hemşehrisi yanıma geldiler. Cenab-ı Hakka çok şükürler ediyorum ki, Mübarekler köyünde (Kuleönü) eskisi gibi Nurlara şiddetli alâkalarını muhafaza ediyorlar. Ve onların sadakat ve ihlâslarının bir kerametidir ki, kendime mahsus on mecmua kitaplarımı lüzumuna binaen Ankara’ya gönderdiğim ve çok ehemmiyetli ve uzak yerlerden benden kitapları istedikleri aynı zamanda Kuleönü mübarekleri kendilerine mahsus Nur mecmualarını gönderdiğim miktarın aynı olarak Medresetü’z-Zehranın bir hediyesi olarak bana getirdiler. Hususan birinci Abdurrahman olan Büyük Mustafa’nın kendi el yazısı olan bütün Mektubat ve Lâhikayı içinde buldum. Cenab-ı Hak o kitapların harfleri adedince her birisine mukabil bin rahmet ihsan etsin. Âmin.

Emirdağ Lâhikası / Gizli Anlaşmanın Entrikası / 289

* * *

Nurdan bana çok lüzumu bulunan Medresetü’z-Zehranın fütuhatçı mahsulâtını ve kahraman Tahirî’nin merhume haremiyle ve merhume iki kerimesi namına gönderdiği mecmualarını ve iki hafta evvel merhum Hâfız Ali’nin bir hayrülhalefi Mustafa’nın tam zamanında tamam Mektubat’ını ve Nurun metin bir kumandanı Refet Beyin kendi kalemiyle yazdığı mübarek mecmuasını ve pek güzel ve mânidar rüyalı mektubunu aldım ve çok sevindim. Onların her bir harfine Cenab-ı Erhamürrahimîn sizin her birinize bin hasene ihsan etsin. Merhume Hatice ve merhume Hicret’in ve merhume Âişe’nin ruhlarına ve kabirlerine binler rahmet eylesin. Âmin.

Emirdağ Lâhikası / 299

* * *

Erhamürrahimîn olan Rabbimizden daimî niyazım, aziz, muhterem ve müşfik Üstadımdan ebediyen razı olsun ve bütün maksadını hasıl eylesin. Âmin.

Emirdağ Lâhikası / Heyet-i Sıhhiyeye / 374

* * *

“Allah’ım, erkek ve kadın bütün mü’minleri bağışla.” Âmin!

Emirdağ Lâhikası / 394

BARLA LÂHİKASI

Allahım! Efendimiz Muhammed’e ve âl ve ashabına Senin razı olacağın ve onun lâyık ve müstehak olduğu bir rahmetle ve pek kesretli bir selâmetle salât ve selâm et. Âmin.

Barla Lâhikası / Yedinci Risale Olan Yedinci Mesele / 18

* * *

Cenab-ı Hak bunların emsâlini ziyade etsin ve onları da muvaffak etsin ve tarik-i haktan ayırmasın. Âmîn.

Allahım, bizi ve bu ikisini ve kardeşlerimizden onların emsallerini, Kur’ân ve İmân hizmetinde, Senin muhabbet ve rızanı celb edecek şekilde muvaffak et-kendisine Kur’ân’ı indirdiğin o zat hürmetine ki, gece gündüz değiştikçe ve güneş ve ay döndükçe salât ve selâmın en üstünü onun üzerine olsun. Âmin!

Barla Lâhikası / Mukaddeme / 21

* * *

Hemen Cenab-ı Erhamürrâhimîn aziz Üstadımızı sıhhat ve âfiyette dâim ve ümmet-i Muhammed üzere kaim buyursun. Âmin, bihürmeti Seyyidi’l-Mürselîn.

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektup ve Zeyilleri / 24

* * *

Allah çok razı olsun. Âmin!

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektup ve Zeyilleri / 29

* * *

Allah’ım, bu dünyadan bizi ancak kelime-i şehadet ve imanla çıkar. Âmin!

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektup ve Zeyilleri / 33

* * *

Altın yaldızla yazılması lâzımgelen eser-i âlînizde, Resul-i Müctebâ Aleyhi Ekmelü’t-Tehâyâ Efendimiz Hazretlerine dil uzatan hâin-i bîdin olan mülhid hâinlerin kuruyası dillerini, inâyet-i İlâhî ve ruhaniyet-i Peygamberî ve şeriat kılıcıyla kesmeye muvaffak olduğunuz şu eser-i bergüzîdenizi Cenab-ı Hak ind-i İlâhîsinde ve nezd-i Peygamberîde kabul eylesin. Şefâat-i Nebeviyeye efendimi ve fakiri de nâil eyleyip, sancak-ı Muhammedî (a.s.m.) tahtında cümlemizi ihvanlarımızla beraber haşreylesin. Âmin.

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektubun Zeyli ve İkinci Kısmı / 39

* * *

Hal-i âlem müsait olsa da, hazine-i hassa-i Kur’ân’dan çıkararak tâbir-i âlinizce dellâllığını yaptığınız elmasları çok gözler görse! Görse de, sarhoşlar ayılsa, mütehayyirler kurtulsa, mü’minler sevinse, mülhidler, kâfirler, müşrikler imana, insafa, daire-i akla gelseler! Ve bu mes’ut ve ulvî neticeyi bizlere idrak ettirmesini eltaf-ı İlâhiyeden tazarru ve niyaz ediyorum. Âmin. Allah sizden ebeden razı olsun. Âmin!

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektubun Zeyli ve İkinci Kısmı / 42

* * *

Allah’ım, Risale-i Nurla şereflenen bu dürr-ü yektâ müellifi muhafaza eyle. Onun ve kalbi hakikatlarla dolu olan Sabri’nin kalbine neşe ve sürur ver. Âmin!

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektubun Zeyli ve İkinci Kısmı / 44

* * *

Bu eserler başlı başına, ayrı ayrı birer fâtihtir. İnşaallah, her cihetle feth ederek fâtih olacaktır. Cenab-ı Mevlâ âhirette cümlemizi sevabına nâil eyleyip şefaatine mazhar buyursun. Âmin.

Barla Lâhikası / İkinci Zeyl / 45

* * *

Cenab-ı Vâhibü’l-Atâyâdan dilerim ki, Nur bahçelerinin meyvelerinin hepsinden tatmaya arkadaşlarım gibi âcizlerini de muvaffak kılsın. Âmin!

Barla Lâhikası / İkinci Zeyl / 47

* * *

Cenab-ı Vâhibü’l-Atâyâdan dilerim ki, Nur bahçelerinin meyvelerinin hepsinden tatmaya arkadaşlarım gibi âcizlerini de muvaffak kılsın. Âmin! Hemen Cenab-ı Allah’tan dilerim, beni ve bütün kardeşlerimizi nefis ve cin ve ins ve şeytanların mekirlerinden muhafaza eylesin ve dalâlete sapanlardan eylemesin. Âmîn.

Barla Lâhikası / İkinci Zeyl / 49

* * *

Allah sizden çok razı olsun. Âmin! Nurlarla alâkadar olmak, Kur’ân’a hâdim olmak, Allah’a karşı haddini ve acz-i tam içinde bulunduğunu anlamak ve bütün mevcudiyetiyle kabul etmekle olur diye mütemadiyen mü’minleri bu kestirme, selâmetli ve saâdetli yola çağıran Üstadımızdan Allahü Zülcelâl Hazretleri ebeden razı olsun. Dünyevî, uhrevî bütün muradlarını hasıl etsin. Ümmet-i Muhammed’e bağışlasın. Âmin bihurmeti Seyyidi’l- Mürselîn.

Barla Lâhikası / İkinci Zeyl / 51

* * *

“Ya Rab! Bihakkı ismike’l azim ve bihakkı Kur’ani’l-Hakim ve bihakkı Habibike’l Ekrem, deryâ-yı nurun başkumandanı olan Üstadımı razı olduğun amel üzerine sâbit ve razı olacağı amelini teshil ve müyesser kıl. Âmin, bi hürmeti seyyidi’l-mürselîn.”

Barla Lâhikası / İkinci Zeyl / 55

* * *

Rabbim, Üstadımızı iki cihanda aziz ve gayelerine vâsıl eylesin. Âmin.

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Zeyli / 58

* * *

Sevgili Üstadım, Allah sizden ebeden razı olsun. Âmin!

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Zeyli / 61

* * *

…bu azîm, kudsî hizmetinizin mükâfatını Cenab-ı Hak size pek lâyık bir tarzda ihsan etsin. Dünya ve âhirette sizden ve bizim gibi âciz ve kusurlu hizmetçilerinden razı olsun. Âmin.

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Zeyli / 63

* * *

Cenab-ı Hakkın bize inkişaf-ı kalbî ihsan buyurması hususundaki dua-yı hayriyelerini istirham eylerim, sevgili Üstadım Efendim. Âmin!

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Zeyli / 66

* * *

“Cenab-ı Zülcelâl ve’l-Kemal Hazretleri, muhterem Zat-ı Üstadânelerini dünyalar durdukça Nur Risalelerini rehberlikte, delâlette ve nur dellâllığında ilâ-âhiri’d-deveran kaim buyursun” Âmin!

Barla Lâhikası / Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Zeyli / 67

* * *

Cenab-ı Hak sizden ebedî râzı olsun. Âmin!

Barla Lâhikası / 69

* * *

Rabbim yorgunluğunuza bedel bin ehl-i gazâ sevabı ihsan buyursun. Âmin.

Barla Lâhikası / 70

* * *

Sevgili Üstadım, “Cenab-ı Hak bu kıymetli eserleri kıyamete kadar mü’min kullarına yetiştirsin” duasıyla hatm-i kelâm eylerim, efendim. Âmin!

Barla Lâhikası / 72

* * *

Cenab-ı Hak gözlerimizin perdelerini kaldırsın, hakaiki hakkıyla bize göstersin. Âmin.

Barla Lâhikası / 75

* * *

Cenab-ı Hâlık-ı Lemyezel Hazretleri bu gibilere de tarik-i Hakkı nasîbedâr eylesin. Âmin, bihürmet-i seyyidi’l-mürselîn.

Barla Lâhikası / 76

* * *

Cenab-ı Hâlık ümmet-i Muhammed’in (a.s.m.) kalblerine ilham versin, ruhlarını nurlandırsın, saâdet-i dâreyn ihsan buyursun.

Barla Lâhikası / 77

* * *

Cenab-ı Hak, sizlere lâyık bir tarzda hayr-ı kesir ihsan eylesin. Âmin.

Barla Lâhikası / 78

* * *

Allahü Zülcelâl Hazretleri sizden ebeden razı olsun ve ümmet-i merhume-i Muhammediyeyi (a.s.m.) dalâletten kurtarmak ve şahrâh-ı Kur’ân’a delâlet eylemek hususundaki ihlâslı mücahede ve hizmetinizde dâim ve muvaffak buyursun. Âmin.

Barla Lâhikası / 83

* * *

Allah’ım, Mekkî, Medenî, Hâşimî ve Kureyşî olan Habîbinin hürmetine bizim arzumuzu ve Üstadımız Said Nursî’nin maksûdunu tahakkuk ettir. Âmin!

Barla Lâhikası / 84

* * *

Cenab-ı Hak sizi muvaffak etsin, fütur vermesin, şevkinizi artırsın. Âmin!

Barla Lâhikası / 87

* * *

Cenab-ı Hak, böyle Hüsrev’lerin adedini çoğaltsın ve daim arttırsın. Âmin.

Barla Lâhikası / 89

* * *

Cenab-ı Lemyezel Hazretleri siz Üstadımı, bu ve bunun emsâli âsâr-ı bergüzîde telifinde, envâr ve hakikatler neşir ve dellâllığında çok zamanlar daim ve kaim buyursun. Ve siz Üstadımı, sizi sevenlerin ve dellâllığında bulunduğunuz nidalarınızı işitmek ve dinlemek, okuyup yazmak, mucibince hareket ve amel etmek heves ve iştiyakında bulunan kardeşlerimin başından eksik buyurmasın. Âmin, bihürmeti seyyidi’l-Murselîn.

Barla Lâhikası / 91

* * *

Ey aziz Üstadım, Allah sizden ebeden razı olsun. Amin!

Barla Lâhikası / 92

* * *

Allahü Zülcelâl Hazretleri dünyevî ve uhrevî bütün matlup ve maksudunuzu ihsan, bilhassa ümmet-i merhume-i Muhammediye (a.s.m.) hakkındaki dualarınızı dergâh-ı ulûhiyetinde kabul buyursun. Hakikaten Kur’ân’a, imana hizmetten başka birşey düşünmeyen aziz ve muhterem Üstadımızı bu ümmete bağışlasın ve rıza-i İlâhîsine nâil buyursun. Âmin, bihurmeti’l-Kur’âni’l-Mübîn ve bihurmeti İmami’l-Mübîn.

Barla Lâhikası / 94

* * *

“Heman Rabbim, hakikî verese-i Enbiyayı teksir, dünyevî ve uhrevî âmâl ve makasıdına muvaffak buyursun” Amin!

Barla Lâhikası / 96

* * *

Cenab-ı Hak, Feyyâz-ı Mutlak ve Hallâk-ı Azîm mevcudat ve câmidat ve zerreler adedince sizden razı olsun. Âmin. Yarın mahşerde, herkesten evvel Resul-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem Efendimiz Hazretlerinin şefaatine mazhar ol, inşaallah. Âmin.

Barla Lâhikası / 100

* * *

Allahü Zülcelâl cümlesinden razı olsun ve neşr-i envâr-ı Kur’âniyede daimî muvaffakıyetlere mazhar buyursun. Amin!

Barla Lâhikası / 107

* * *

On Dördüncü Lem’anın Birinci Makamını teşkil eden iki mesele bence çok mühimdir. Bu dersin takrir ve tahririne vesile olan Refet Bey kardeşimizden Allah razı olsun. Amin!

Barla Lâhikası / 109

* * *

Âsâr-ı nurun bir zübdesi, hazâin-i nurun elmas anahtarı, resâil ve Mektubat’ın nurlu kapısı olan bu hayırlı telife sebep olanları da, müellifini de, Allahü Zülcelâl ve’l-Kemal Hazretleri saâdet-i dâreyne mazhar buyursun. Âmin.

Barla Lâhikası / 110

* * *

Cenab-ı Hak, sevgili Üstadımızı âfiyette dâim, ömürlerine bereket ve herbir umûrunda muvaffakiyet ihsan buyursun da, pek çok zamanlar başımızda tâc-ı zafer olarak taşıyalım ve hizmet-i Kur’ân’da çalışalım, yorulalım, yol alalım. Ve cümle mü’minîn de istifade etsin ve ehl-i bid’a ve mülhidlerin de başları yere gelsin. “O gençler mağaraya sığındıklarında, ‘Ey Rabbimiz,’ demişlerdi. ‘Bize yüce katından bir rahmet ver ve işimizde, Senin rızana erişmek için muvaffakiyet nasip et.” [Kehf Sûresi: 18:10.] Amin!

Barla Lâhikası / 112

* * *

Ey sevgili Üstadım, her hususta size yapılacak dua için kelimat bulamıyorum. Zât-ı Zülcemal, bu kadar güzelliklere, hazine-i rahmetinden binler güzellikleri size ihsan etmekle mukabele buyursun. Âmin.

Barla Lâhikası / 125

* * *

Cenab-ı Hak, hazine-i bînihayesinden emsâl-i sairesini ihsan buyursun. Âmin, bihurmeti Seyyidi’l-Murselîn.

Barla Lâhikası / 126

* * *

“Ya Rab! Sen Üstadımızdan hoşnud olacağı tarzda razı ol!” Amin!

Barla Lâhikası / 127

* * *

Hemen Cenab-ı Kibriya, şu enhâr-ı kevseri hayat-ı bâkiye harmanı olan mahşere kadar akıtsın… Âmin.

Barla Lâhikası / 128

* * *

Cenab-ı Hak o zatı şefâat-i Kur’ân’a mazhar etsin. Amin!

Barla Lâhikası / 132

* * *

Cenab-ı Hak beni de, sizi de tarik-i Haktan şaşırtmasın. Âmin.

Barla Lâhikası / 133

* * *

Ya Rab! Yanımızda elçiniz ve dergâhınızda elçimiz olan reisimize merhamet et ki, bize sirayet etsin. Allah’ım, Senin kulun ve resulün olan efendimiz Muhammed’e ve onun bütün âl ve ashabına salât eyle. Amin!

Barla Lâhikası / Mesail-i Müteferrika / 151

* * *

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek, bizi onunla hesaba çekme.” [Bakara Sûresi: 2:286.] Amin!

Barla Lâhikası / Mesail-i Müteferrika / 153

* * *

Cenab-ı Hak ona, o bana yazdığı Pencere Risalesinin hurufu adedince ruhuna rahmet, kalbine nur, aklına hakikat, malına bereket ihsan eylesin. Âmin, Âmin, Âmin.

Barla Lâhikası / Mesail-i Müteferrika / 159

* * *

Biraderzadem Halil Nâci’nin dünyevî musibeti, beni de cidden mahzun eyledi. Cenab-ı Hak onu da kurtarsın, size de sabır ve tahammül ihsân eylesin. Âmin.

Barla Lâhikası / Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi / 164

* * *

Cenab-ı Hakkın rahmetine sığınmalıyız ki, nîrân-ı muhrika yapmasın, envâr-ı müşrikaya çevirsin. Amin!

Barla Lâhikası / Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi / 165

* * *

Cenab-ı Hak sıhhat ve âfiyet versin. Mehmed Efendi bana yeniden bir levha yazması beni minnettar ediyor. Cenab-ı Hak yazdığı herbir harfe mukabil bin sevap ihsan eylesin. Âmin, Âmin.

Barla Lâhikası / Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi / 167

* * *

Cenab-ı Hak yeni hayatınızı mübarek eylesin ve refika-i hayatınızı hayat-ı ebediyenizde, Otuz İkinci Sözün Üçüncü Mevkıfının âhirlerindeki Üçüncü İşarette, refika-i hayata dair vaade ve sıfata mazhar eylesin, Âmin. Kardeşim, sen, Hüsrev, Âsım, nazarımda çok kıymettarsınız. Cenab-ı Hak sizleri ve sizin gibileri Kur’ân hizmetinde sâbit-kadem ve fedakâr ve kemal-i sadakatte dâim ve muvaffak eylesin. Âmin.

Barla Lâhikası / Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi / 173

* * *

Cenab-ı Hak bize ve size tarik-i Hakta hizmet-i Kur’âniyede sebat ve metânet versin. Âmin.

Barla Lâhikası / Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi / 174

* * *

Cenab-ı Hak muvaffak etsin. Amin!

Barla Lâhikası / Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi / 175

* * *

Bedreddin’in küçüklüğüyle beraber, büyük talebeler dairesine dahil etmişim. O, küçüklerin büyüğüdür. Ve inşaallah Cenab-ı Hak onun emsâlini çoğaltsın. Amin!

Barla Lâhikası / Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi / 176

* * *

Tenekeci Mehmed Efendinin hıfz-ı Kur’ân’a çalışmak niyeti çok mübarektir. Cenab-ı Hak onu muvaffak etsin. Amin!

Barla Lâhikası / Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi / 180

* * *

Cenab-ı Hak onu sizlere medar-ı tesellî ve ünsiyet ve evinize küçük bir melâike hükmüne getirsin. Amin!

Barla Lâhikası / Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi / 187

* * *

Cenâb-ı Haktan niyaz ediyorum ki, bundan sonra Cenâb-ı Hak bana o hizmete lâyık ihlâs ihsan etsin, ehl-i dünyaya tasannu ve riyâdan kurtarsın. Amin!

Barla Lâhikası / Onuncu Lem´a / 205

* * *

Allah affetsin. Amin!

Barla Lâhikası / Onuncu Lem´a / 206

KASTAMONU LÂHİKASI

Dünya ve ahiret hayatınızdaki dakikaların âşireleri adedince Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Amin!

Kastamonu Lâhikası / Manevi Bir İhtarla Bir İki İnce Meseleyi Size Yazıyorum / 25

* * *

Hüsrev’in çok şirin ve fevkalade yazdığı Hastalar Lem’ası ile Esmâ-i Sitte Lem’ası, benim nazarımda elmasla yaldızlı yazılan ve onlar kadar uzun iki mektub-u sadâkat-medâr hükmünde bana göründü, Risale-i Nur’a çok ehemmiyetli hizmetlerini gözyaşıyla hatırlattı. Ve Firdevsî hediyenizdeki risalelerin harfleri adedince, Cenab-ı Erhamürâhimîn sizlere rahmet, bereket, saadet ihsan eylesin. Amin. Allah’ım, İmân ve Kur’an hizmetinde onu muvaffak eyle. Amin!

Kastamonu Lâhikası / Âhirzamandan Haber Veren Mühim Bir Hadis / 31

* * *

“Yâ Rab, bana bir mürşid-i kâmil ihsan buyur” Amin!

Kastamonu Lâhikası / 37

* * *

Allah sizlerden ebedî razı olsun. Amin. Ve sizi, hizmet-i imaniye ve Kur’aniyede muvaffak eylesin, Âmin.

Kastamonu Lâhikası / Birden İhtar Edilen Bir Mesele / 47 

* * *

Bize, gönderdiğiniz Risale-i Nur’ların harfleriyle, bu Regaib Kandili, Miraç ve Kadir gecelerinin dakikalarındaki âşirelerin çarpımı adedince Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun, Cenab-ı Hak size bir o kadar sevap ve hasene ihsan etsin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Birden İhtar Edilen Bir Mesele / 56

* * *

Sizin bu defa nurlu hediyelerinizin her harfine mukabil Cenab-ı Erhamürrahimin defter-i âmâlinize bin hasene yazsın ve Âsım’ın ruhuna bin rahmet versin. Amin.

Kur’an-ı Mucizü’l-Beyânın ve Risale-i Nur’un hazinelerinin kerametli ve yaldızlı bir anahtarı olan kalem-i Hüsrevî, elhak, Mucizat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) gizli güzelliğini her göze gayet parlak ve güzel gösteriyor. Cenab-ı Hak bu kalemi, bu hizmette muvaffak ve dâim eylesin. Amin.

Mübarek heyetinin büyük bir kahramanı Büyük Ali’nin sisteminde Küçük Ali’nin Mucizat-ı Kur’aniyesi, Mucizat-ı Ahmediyenin tam mutabık bir bâki pırlanta tarzında mevki aldı. Erhamürrâhimîn, her harfine mukabil, yazana on sevap ihsan eylesin. Amin.

Mehmed Tahirî! Küçük Lûtfî’nin hayrü’l-halefi ve Atabey’in kahramanı, bu havaliye nurlu ve güzel hediyeleri çok kıymettardır. Rahmanür- Rahim, hazine-i rahmetinden ona ve pederine her hurufuna ve her kelimeye mukabil rahmet etsin. Amin.

Aydınlı Hasan Ulvi’nin kuvvetli kalemi inşaallah merhum Âsım’ın noksan bıraktığı vazife-i Nuriyeyi tekmil edecek ve o güzel kalemle Âsım’ın ve Lütfî’nin ruhlarını şâd edecek. Onun küçük hediyesi, ilerideki kıymettar hizmetlerini ihsas ederek büyük bir mevki aldı. Allah ondan razı olsun. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Birden İhtar Edilen Bir Mesele / 57

* * *

Cenab-ı Hak herbir gecesini sizin hakkınızda leyle-i Mirac ve leyle-i Berat ve Leyle-i Kadir kadar kıymettar eylesin, Âmin.

Kastamonu Lâhikası / Birden İhtar Edilen Bir Mesele / 58

* * *

İnşaallah o Gül fabrikasının kalemi, buraları da bir gülistana çevirecek. Cenab-ı Hak, o kalem sahibine, yazdığı her harf-i Kur’an’a mukabil, leyle-i Kadir’deki gibi otuz bin sevap ve rahmet ve hasene versin. Amin, Âmin, Âmin.

Kastamonu Lâhikası / Birden İhtar Edilen Bir Mesele / 61

* * *

Allah’ım! Bu Ramazan’da Leyle-i Kadrimizi bize ve sadık Risale-i Nur talebelerine bin aydan daha hayırlı kıl. Amin!

Kastamonu Lâhikası / Birden İhtar Edilen Bir Mesele / 62

* * *

Sizin bayramınızı, leyle-i Kadrinizi, Ramazan-ı Şerifte makbul dualarınızı bütün ruh u canımla tebrik ve tes’id ediyorum. Cenab-ı Hak, bu bayramın sürurunu, hakikî ve geniş ve umumî sürura mukaddeme ve vesile eylesin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Birden İhtar Edilen Bir Mesele / 70

* * *

Cenab-ı Hak, o kahramanlardan ebeden razı olsun, Âmin Cenab-ı Hak, onu ve onun gibi Risale-i Nur’a çalışan masumlara tevfik ve selamet ve saadet ihsan eylesin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Dört-Beş Kardeşlerime Ait Birer Kısacık Konuşacağım / 94

* * *

Cenab-ı Hak, onlardan ve o medresenin umum talebelerinden ve üstadlarından ebeden razı olsun. Amin!

Kastamonu Lâhikası / Dört-Beş Kardeşlerime Ait Birer Kısacık Konuşacağım / 96

* * *

“Yâ Rab, madem Isparta, Risale-i Nur’un bir Medresetü’z-Zehrâsıdır, sen oradaki fena memurları dahi ıslah eyle ve hüsn-ü âkıbet ver” Amin!

Kastamonu Lâhikası / Dört-Beş Kardeşlerime Ait Birer Kısacık Konuşacağım / 103

* * *

Cenab-ı Hak, ehl-i imanı ve Risale-i Nur şakirtlerini böylelerin şerrinden muhafaza eylesin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / 113

* * *

Cenab-ı Erhamürrâhimîn bu Ramazan-ı Mübarekenin hürmetine, Rahmeten lil-Âlemîn olan Resul-i Ekrem Aleyhassülâtü Vesselamın ümmetine rahmetiyle imdat eylesin. Amin. Âsâr-ı gadab-ı İlahî olan âfât ve dalâletlerden muhafaza eylesin. Amin. Ve Risale-i Nur şakirtlerini neşr-i envâr-ı Kur’aniyede muvaffak eylesin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / 116

* * *

Cenab-ı Hak bizi ve sizi, bu zamanın cazibedar fitnesinden kurtarsın ve muhafaza eylesin, amin.

Kastamonu Lâhikası / 119

* * *

Cenab-ı Hak, fazl ve keremiyle, bu hizmette halisane, muhlisâne bizi ve umum Risale-i Nur şakirtlerini daim muvaffak eylesin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / 122

* * *

Allahım, “Bizi doğru yola ilet [Fatiha Sûresi: 6]

• Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tabi olan salih kullarının yoluna ilet, gazabına uğrayanların ve sapıtmış olanların yoluna değil. Amin [Fatiha Sûresi: 7]

Kastamonu Lâhikası / Fatiha´nın Âhirinde İşaret Olunan Üç Yolun Beyanı / 124

* * *

Allah’ım, “Bizi doğru yola ilet.” [Fatiha Sûresi: 6]

Kastamonu Lâhikası / Hakiki Bütün Elem Dalâlette Bütün Lezzet İmandadır / 129

* * *

Bizi mükâfâtlandır, bize merhamet et, bizi bağışla, bize muvaffakiyet ihsan et ve bizi doğru yoldan ayırma. Bu leyle-i Kadri, hakkımızda bin aydan hayırlı kıl. Amin!

Kastamonu Lâhikası / 138

* * *

Cenab-ı Hak, ehl-i imanı ve Risale-i Nur şakirtlerini bu musibetlerin şerrinden muhafaza eylesin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Küçük Hüsrev Ve Feyzi´nin Bir İstihracıdır / 151

* * *

Cenab-ı Hak, o validemizi mağfiret eylesin, Âmin. Cenab-ı Hak sana, sabr-ı cemîl ihsan ve o merhumeyi de garik-i rahmet eylesin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Küçük Hüsrev Ve Feyzi´nin Bir İstihracıdır / 155

* * *

Cenab-ı Hak bizi de onların hayırlı dualarına hissedar eylesin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Risale-i Nur Şakirtleri Tarafından Sorulan Suale Cevaptır / 162

* * *

Kardeşimiz Kâtip Osman’ın mektubu, ayrı ayrı çok meraklarıma bir merhem oldu. Cenab-ı Hak, onun gibi Risale-i Nur’a binler şakirtleri o medrese-i nuranîde yetiştirsin. Amin. On üç sene evvel Barla’da, beş misli bereketle keramet derecesine çıkan tatlı lokmaları ve o lokmaları hediye eden, çok mübarek Hacı Hafız’ı sürurla hatırımıza getiren bu yeni gelen tatlı lokmaları, beş çeşit tatlı geldi. Herbir tanesine sizlere Cenab-ı Hak Cennette binler Cennet tatlıları versin, Âmin.

Cenab-ı Hak, merhumeyi mağfiret eylesin. Ve sana ve onun evlâtlarına sabr-ı cemil ihsan eylesin.

Kastamonu Lâhikası / Tahlil / 178

* * *

Cenab-ı Hak, onlara, yazdıkları herbir harfe mukabil bin hasene versin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Tahlil / 185

* * *

Cenab-ı Hak sizi bu hizmet-i Nuriyede daima muvaffak eylesin, Âmin. Ve sizden ebeden râzı olsun, Âmin.

Kastamonu Lâhikası / Tahlil / 188

* * *

Cenab-ı Hak, o kalemlerin siyah nur olan mürekkeplerini, hadis-i sahihin nassıyla, herbir dirhemini, yüz dirhem şehid kanı kıymetinde yevm-i haşir ve mizanda defter-i hasenatlarına ilâve eylesin. Amin.

Cenab-ı Hak, onun akaribine sabr-ı cemil ve ona mağfiret-i kâmile ihsan eylesin. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Tahlil / 189

* * *

Cenab-ı Hak, onları yazan o kalem sahiplerine, herbir harfine mukabil on rahmet eylesin, Âmin. Cenab-ı Hak, onlardan ve sizlerden ebeden razı olsun. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Tahlil / 190

* * *

Cenab-ı Hak sizlere, hazine-i rahmetinden onların hurufatı adedince defter-i âmâlinize haseneler yazsın. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Tahlil / 191

* * *

Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i imaniyede kuvvetli, metin, ciddi, sarsılmaz, fedakar arkadaşlarım ve seyahat-i berzahiye ve uhreviyede nuranî yoldaşlarım, Sizin, herbir dirhemi yüz dirhem şüheda kanı kadar kıymettar siyah nuru akıtan mübarek kalemlerinizin bu defaki kudsi hediyelerin herbir harfine mukabil, Cenab-ı Erhamürrâhimîn sizlere bin rahmet eylesin. Amin. Cenab-ı Hak sizlerden ebeden râzı olsun. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Tahlil / 198

* * *

İsm-i Azamın hakkına ve Mucizu’l-Beyanın hürmetine ve Resulu Ekrem Aleyhissalatü Vesselamın şerefine bu mecmuayı bastıranları ve mübarek yardımcılarını Cennetü’l-Firdevste saadeti ebediyeye mazhar eyle. Amin. Ve defter-i hasenatlarına Kastamonu Lahikasının herbir harfine mukabil bin hasane yazdır. Amin. Ve Nurların neşrinde sebat ve devam ve ihlas eyle. Amin. Ya Erhamerrahimin! Umum Risale-i Nur Şakirtlerini iki cihanda mes’ud eyle. Amin. İnsi ve cinni şereflerinden mehafaza eyle. Amin. Ve bu aciz ve biçare Saidin kusuratını affeyle. Amin.

Kastamonu Lâhikası / Dua / 209

SİKKE-İ TASDÎK-I GAYBÎ

Allahım, İsm-i Azamın ve Resul-i Ekremin (a.s.m.) hürmetine, alem-i İslamdaki insanlar arasında Risale-i Nur’un devamlı neşriyle bizim için Kur’an hizmetini kolaylaştır. Amin, amin, amin.

O gün Allah’ın, peygamberin maiyetinde bulunan müminleri utandırmayacağı gündür. O gün onların nûru önlerinden ve sağlarından koşarak Cennete yol gösterirken, onlar da ‘Ey Rabbimiz,’ derler. ‘Nûrumuzu tamamla ve bizi bağışla. [Tahrîm Sûresi: 66:8.]

Sikke-i Tasdik-i Gaybi / Birinci Şuâ / 81

* * *

“Yâ Rab, bu müthiş rüyayı hayra tebdil eyle”

Sikke-i Tasdik-i Gaybi / Birinci Şuâ / 85

* * *

“Yâ Rab, beni kurtar, emân ve emniyet ver”

Sikke-i Tasdik-i Gaybi / Sekizinci Şuâ / 116

* * *

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. [Bakara Sûresi: 2:286.]

Sikke-i Tasdik-i Gaybi / Sekizinci Şuâ / 119

* * *

Ey Halim olan Allah’ım! Senin yardımınla açıklığa kavuşan bir ilmin sırlarıyla bana bir kerem lutfet ey Celâl sahibi!

Sikke-i Tasdik-i Gaybi / Sekizinci Şuâ / 120

* * *

Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez. Doğrusunu Allah bilir. Hata ve günahlarımdan, yanılgı ve yanlışlıklarımdan dolayı Allah’tan mağfiret diliyorum. Risale-i Nur’un okunan, yazılan ve havada temessül eden harflerinin dünyada, berzahta ve ahiretteki dakikalarının aşireleriyle çarpımından çıkan netice kadar, İmân ve Kur’an nimetinden dolayı Allah’a hamd olsun.

Allah’ım, Hz. Muhammed’e, onun Âl ve Ashabına da o kadar salât ve selâm eyle. Bize ve Nur Talebelerine de o kadar rahmet eyle. Âmin. Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

Sikke-i Tasdik-i Gaybi / Sekizinci Şuâ / 122

Risaleara.com

Risale-i Nurlara Bandrol Konusunu Bekleyen Tehlike!

Bediüzzaman Said Nursi’nin müellifi olduğu Kur’an tefsirleri Risale-i Nur Külliyatının basımı ve dağıtımıyla ilgili bandrol sorununun çözümü için gerekli olan “Bakanlar Kurulu Kararı” çıktı.

Bakanlar Kurulu toplantısı beklenilmeden elden dolaştırılarak imzaları tamamlanan Bakanlar Kurulu Kararıyla ilgili olarak Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ”İlk imzayı ben attım” dedi.

Bülent Arınç, Risale-i Nurlara hürmeti ve vukufiyeti ile bilinen bir isim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Başbakan Davutoğlu’na kadar Türkiye’yi yöneten kadrolar, çağımızın en önemli Kur’an tefsirlerinden olan Risale-i Nur Külliyatının ehemmiyetini ve Bediüzzaman Hazretleri’nin hayatını vakfettiği iman ve Kur’an hizmetlerinin başta ülkemiz olmak üzere İslam dünyası açısından ifa ettiği değeri bilen isimler.

O nedenle başta Başbakan Davutoğlu olmak üzere kabine üyesi birçok ismin Bakanlar Kurulu Kararı’na imza atarken, Bülent Arınç’ın, ”Belki yıllar sonra Üstad Hazretlerinin o sözünün yerine geldiğini görmek hepimiz için bir mutluluktur” duygusuyla hareket ettiğine inanıyorum. O söz ne? Risale-i Nurların devlet eliyle basılıp dağıtılması.

Türkiye bu noktalara kolay gelmedi. İdam sehpalarını, mahkeme salonlarını, cezaevi zindanlarını hakeza davası uğruna ölümü hakir gören Bediüzzaman Said Nursi gibi dava adamlarının hizmetleri sayesinde geldi.

Ben cemiyetin iman selameti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehennem korkusu Cemiyetin, yirmi beş milyon( bugün 77 milyon) Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun

Demokrasi şehidimiz merhum Adnan Menderes’ten bu yana Risale-i Nurların bu millet için yararlı olduğuna inanan siyasi kadroların görevi ise onlara hizmet edecekleri uygun siyasi iklimi sağlamak oldu.

Risale-i Nur Külliyatı ve Bediüzzaman Hazretleri konusunda merhum Menderes’in de eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da hizmetleri oldu. Hepsinden Allah razı olsun.

Bakanlar Kurulu üyeleri tarafından imzalanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararına göre Diyanet İşleri Başkanlığı’na Risale-i Nurları basıp dağıtma görevi veriliyor. Ayrıca, Risale-i Nurların satışından elde edilecek gelirin bir bölümü eser sahibi olarak Bediüzzaman Said Nursi’nin tanıtımı faaliyetine ayrılacak. Diyanet, Bediüzzaman’ı anlatacak. Üstad Hazretleri’nin buna ihtiyacı yok. Bu Diyanete itibar sağlar. Ama Diyanet’le cemaatler arasında bir sinerji oluşması açısından da güzel bir faaliyet olur.

Bakanlar Kurulu Kararı’nda Risale-i Nur külliyatındaki eserler tek tek sıralanıyor. Ama kitap olarak değil. Örneğin, Birinci söz,ikinci Söz diye sözlerin her biri tek bir eser olarak belirtiliyor. Sonra Birinci Lema, İkinci Lema diye devam ediyor.

Bakanlar Kurulu Kararı’nın Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesiyle birlikte Diyanet İşleri Başkanlığına büyük görev düşüyor.

1-Diyanet İşleri Başkanlığı Risale-i Nurların aslına uygun olarak basımı ve dağıtımını gerçekleştirecek.

2-Bir kurul oluşturarak Risale-i Nurların aslına uygun olarak basımını denetleyecek. 

3-Şu anda Risale-i Nurların basımı ve dağıtımını yapan yayınevleri ve vakıflara Risale-i Nurları aslına uygun olarak basmak kaydıyla izin vermek.

Böylece Risale-i Nurların önünde ciddi bir tehlike olan, “Tahrifat” sorunun önüne geçilmiş olacak.

Ayrıca bir süredir ciddi sıkıntılara yol açan, ”Bandrol sorunu” çözüme kavuşmuş olacak.

Müspet hareketi kendilerine şiar edinen Nur Talebelerinin gayretleri sonucunda, sıkıntıya yol açma istidadı taşıyan “tahrifat” ve “bandrol sorunu” çözülürken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Risale-i Nurları basması ile Üstad Hazretlerinin hayattayken defaatle dile getirdiği bir hizmet yerine getirilmiş olacak.

Ancak bu noktada bir sıkıntı var.

Yaşadığı dönemde hayatı Bediüzzaman Hazretlerine zindan eden, Risale-i Nurları yasaklamak için elinden gelen gayreti esirgemeyen CHP, Risale-i Nurların Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılmasını ve aslına uygun olarak yayınlanmasını düzenleyen torba yasanın ilgili maddesini iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesine başvurdu.

Bediüzzaman’ın vücudunu ortadan kaldırmak için suikastler düzenleyen, yemeğine zehir kattıran, onu Kastamonu’ya, Barla’ya, Emirdağı’na sürgüne gönderen, hayatının büyük bir bölümünü cezaevlerinde, zindanlarda geçirmesine neden olan, zulmün her çeşidini layık gören Risale-i Nur külliyatına düşmanlığı kendisine şiar edinen CHP, Risale-i Nurları tahrif eden Fethullah Gülen grubuyla  girdiği ittifak neticesinde Risale-i Nurlarla ilgili yasal düzenlemeyi iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi’ne  müracaat etti.

CHP zihniyeti Beidüzzaman Hazretlerine hayatı zindan ettiği ve ona her türlü zulmü reva gördüğü gibi CHP’nin eseri 27 Mayısçılar da onun mezarına bile tahammül edemediler. Nebbaşlar gibi gece yarısı Şanlıurfa’daki Halilurrahman Dergahındaki mezarını parçalayarak, Said Nursi’nin naaşını kaçırdılar, bilinmez bir yere defnettiler.

CHP zihniyeti Bediüzzaman’ın hem dirisinden hem de ölüsünden korktu. Çok değerli olmakla birlikte hadi şahsı bir tarafa Halk Partisi zihniyeti asıl Bediüzzaman fikirlerinden korktu.

CHP’nin ebedi şefi İnönü’nün Bediüzzaman hakkında merhum Adnan Menderes ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, yaptığı hücumlardan, Said Nursi’ye rejim için tehdit olarak gören açıklamalarından örnekleri sıralamak istemiyorum. CHP’nin mevcut Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da aynı zihniyetin yolcusu olduğunu belirtmekle yetineceğim. Kılıçdaroğlu, 23 Ağustos 2005 tarihinde TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, ”Milli Eğitim Bakanlığınca orta öğrenim kurumlarına, ’Risale’ adlı bir ders konmuş mudur?” diye soruyordu.

Şimdi CHP’nin paralel yapıyla işbirliği içinde Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvuru, iptal kararıyla sonuçlanırsa ne olacak? Risale-i Nuru tahrif eden Paralel yapıyla Bediüzzaman’a zulmeden CHP’nin işbirliği sonucunda Risale-i Nurların basımı ve dağıtımı konusunda bir kaos durumu ortaya çıkacak.

CHP’nin yaptığı Risale-i Nurları özgürleştirecek tarihi bir adım değil. Dilerim Anayasa Mahkemesi iptal kararı vererek bu oyuna alet olmaz.

Abdulkadir Selvi

yenisafak.com.tr

Arjantinli Öğretmen Aquiles Leonardo’dan Türkiye’ye Mektup

İçtenlikle sizleri selamlıyorum.

Bir öğretmen ve aynı zamanda hümanist ve akademisyen birisi olarak felsefe, edebiyat ve tarih alanındaki serüvenimde Risale-i Nur’la,  Nur talebeleri sayesinde tanışmamı onlardan aldığım desteği çok ehemmiyetli görüyorum .

Seneler boyu bazı şüphelerime ve dertlerime cevap niteliğinde beni tatmin edecek devalar aradım. Şu anda devam etmekte olan çok dinlerlerle veya o dinlerin müntesibleriyle muhatap oldum, konuştum. Aslında çocukluğumda katolik olarak yetişmiştim. Ama beni tatmin etmediği için ergenlik döneminde katolik dininden uzaklaştım. Bir kaç sene evvel manevi kızım İslam dinini kabul edince bende de acaba bu din diğer şimdiye kadar bildiğim dinlere nisbeten beni daha da aydınlatır mı diye bir merak içimde tekrar yeşerdi.

Bir kaç ay oldu ki Risale-i Nur ismini manevi kızımın bana hediye ettiği ve neden bahsettiğini bilmediğim Hastalar Risalesi vesilesiyle duydum. Kitabı okudum fakat tam istifade edememiştim. Kızım bana Risale-i Nurların bir kitap külliyatı olduğunu, müellifinin Said Nursi olduğunu söyledi. Risale-i Nurların tercümelerinin tashihi hususunda benden yardım istedi. Ben de İslami bir bilgim olmamasına rağmen  edebi bilgi ve tecrübemle yardım ettim.

Kısa bir süre sonra bir Nur talebesini evimde misafir etmek fırsatı elime geçmişti. Bu kişi İslamın Nurunu meskenime taşımıştı. Genç birisi olmasına rağmen nezaketi, güven ve etkileyiciliği, tevazusu sühuletle mesajını insanlara ulaştırmasına vesile oluyordu. Evimde kaldığı sürede sıkı bir şekilde ve büyük bir şevkle çalışıyordu. Ben ona gerekli yerlerde dil bilgisinde ve metinlerin daha anlaşılır olmasında yardımcı oluyordum. Zamanla o bana Risale-i Nurdan aldığı izahlarla beyanda bulunuyor İslam’ın manevi büyük ilmine benim için kapılar açıyordu.  Bana rehberlik ediyordu, şimdi anlıyorum ki benim dini şüphelerimi izale edip beni tatmin ediyordu. Bu işle meşgul olurken bazen müellifdeki tesir beni kalbimin derinliklerinden etkiliyordu.

Kısa bir süre önce tashih etmek için yeni metinler elime geçti. Şimdi daha fazla bir İslami bilgi ve memuniyetle bunları yapmaya çalışacağım. Bunların yanısısıra metinlerde büyük bir nur ve bir berraklık var. Bana önceden hediye olarak gelen kitapların hemen hepsini okudum. Bunlar Hastalar Risalesi, 33 Pencere, Tabiat Risalesi, Ayet-ül Kübra ve Sözler Kitabı. Bir sonraki ziyaretinizde bunlar hakkında sohbet etmeyi çok arzuluyorum. Ve yeni tercümelerde beraber çalışmaya devam etmeyi İnşaallah bekliyorum. Bu şekilde İslama girmek için hazır olduğumu size bildireceğim. Manevi kızım ve siz kalbimi imanın nuru ile doldurdunuz ve Kuran tefsiri Risale-i Nur sayesinde İslamı en mükemmel ve açık bir şekilde anladım.

Ezcümle, Hastalar risalesi dördüncü ve beşinci devalar menfi olaylar karşısında şekva etmenin hikmetsizliğini ve bunun yerine Allah’ın bize vermiş olduğu hayırlar karşısında şükür ve memnuniyet gösterilmesi gerektinini idrak ettirdi. Said Nursi bunu duygusal bir dil ile değil akılcıl bir dil ile ifade ediyordu. (Bir filozof olmama rağmen şu cümleye çok kıymet veriyorum: “Kalbin çok hikmetli şeyleri vardır ki akıl onlardan bihaberdir.”)

Sözler kitabının birinci sözünde bir şüphemi izale eden bir sual ve cevap var.

Sual: Allah’ın bizden isteği nedir?

Cevap: Üç şeydir: zikir, şükür, tefekkür.

Allah kamil-i mutlak ve kadir-i külli şey olmasıyla birlikte niye herhangi bir şeye ihtiyacı olsun ki? gibi bir sual aklıma geliyordu. Mutlak bir mükemmeliyette eksik bir şey yok ki… bu şüphe beni huzursuz ediyordu.  Fakat aynı kitabı okumaya devam etmekle bu şüphem izale oldu. Ben hayatımda benden kişilik ve ilim noktasında aşağı olan çok kişilere hürmet  ve itaat etmişim. Var olmayı ona borçlu olduğum ve bütün güzel mutlu dakikalarımı bana ihsan eden bir zata karşı onu tanımamak, şükretmemek ve ona itaat etmemek benim için nasıl mümkün olabilir? Şimdi benim için o Zat ALLAH’dır.  Bu vesile ile Risale-i Nur’a ve Risale-i Nur ile benim hayatıma İslam’ı taşıyan kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.

69 yaşında olmakla birlikte sizlere çok teşekkür ediyorum. İhtiyacınız olduğunda sizin emrinizdeyim. Bir dahaki sefere sizinle buluşmayı bekliyorum. Bu şehrin ve evimin kapıları sizlere her zaman açıktır.

Muhabbetle

Aquiles Leonardo Price Toro

www.NurNet.Org

Peygamberlik Mesleği Öğretmenlik

Klasik tanımı ile Öğretmen, Eğitim ve öğretim sürecine önderlik ve rehberlik eden, öğretimin gerçekleşmesi için çalışan kişiye denir. Ancak bana göre öğretmenlik insanlara doğruyu ve yanlışı gösteren ve insanlara doğruyu tavsiye eden peygamberlik mesleğidir. İnsanları topluma yararlı bir insan mertebesine getiren öğretmenlerdir.

Peygamberimiz örnek yaşantısı ile en büyük öğretmen, Kuran-ı kerim en büyük ders kitabıdır. Kuran-ı kerimi diğer kitaplardan ayıran en önemli özelliği de 23 yıl gibi bir sürede tedricen(derece derece) inmesidir. Kuran-ı kerim bir ders kitabi, Hz. Muhammed (S.A.V) bir Öğretmen, Kuranın süreleri bir ünite, ayetler ders konusu olarak 23 yıl gibi bir sürede cahiliye dönemindeki Arap toplumuna eğitim verdi.

Bu eğitim ile tarihte eşi benzeri olmayan Asrı saadet toplumu meydana geldi. Yani Hz. Muhammed (S.A.V) toplumda kökleşmiş ve o dönemde ortadan kaldırılması hayal bile edilemeyen cahiliye adetlerini (Kan davası, içki, faiz, kız çocuklarını diri diri toprağa gömme vb.) o dönemin insanlarının damarlarına dokunmadan, kendisine has eğitim yöntemi ile söküp atılmasını sağladı.

Evet, biz öğretmenler olarak, peygamberimizin eğitim metodunu örnek alabilirsek toplumda yer bulmuş bir çok yanlışın ortadan kalkmasına ve ülkemizin dünyada önder bir ülke olmasını sağlayabiliriz. Bir milletin milli, ahlâki ve kültürel yönden güçlü ve medeniyet bakımından kalkınmış olması öğretmenlerinin üstün çalışmalarına bağlıdır. Öğretmen gelecek nesillerin mimarıdır. Mimar ne kadar iyi olursa kurulacak binada o kadar sağlam olur.

Öğretmenlikle ilgili yıllar önce okuduğum güzel ve ayrıca bizim için çok büyük dersler içeren bir hikayeyi aktarmak istiyorum.

Öğretmenin adı bayan Thompson du ve 5.sınıf öğrencilerinin önünde ayakta durduğu ilk gün onlara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, onlara baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Bu mümkün değildi, çünkü orada en önde, sırasına adeta çökmüş gibi oturan küçük bir öğrenci vardı.  Adı Teddy Stoddard. Bir önceki yıl, bayan Thompson,Teddy i gözlemiş, onun diğer çocuklarla oynayamadığını; giysilerinin kirli ve kendinin de hep banyo yapması gereken bir halde olduğunu görmüştü ve Teddy mutsuz da olabilirdi.

Çalıştığı okulda bayan Thompson, her öğrencinin geçmişteki kayıtlarını incelemekle de görevlendirilmişti ve Teddy nin bilgilerini en sona bırakmıştı. Onun dosyasını incelediğinde şaşırdı. Çünkü; birinci sınıf öğretmeni: Teddy zeki bir çocuk ve her an gülmeye hazır.

Ödevlerini düzenli olarak yapıyor ve çok iyi huylu…

Ve arkadaşları onunla olmaktan mutlu… diye yazmıştı.

İkinci sınıf öğretmeni: Mükemmel bir öğrenci, arkadaşları tarafından sevilen, fakat evde annesinin amansız hastalığı onu üzüyor ve  sanırım evdeki yaşamı çok zor.. diyordu.

Üçüncü sınıf öğretmeni: Annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Babası ona yeterince ilgi gösteremiyor ve eğer birşeyler yapılmazsa evdeki olumsuz yaşam onu etkileyecek.“ diye yazmıştı.

Dördüncü sınıf öğretmenine gelince: Teddy içine kapanık ve okula hiç ilgi göstermiyor, hiç arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor. demişti. Şimdi bayan Thompson sorunu çözmüştü ve kendinden utanıyordu. Öğrenciler ona güzel kağıtlara sarılmış süslü kurdelerele paketlenmiş yeni yıl hediyeleri getirdiğinde kendini daha da kötü hissetti. Çünkü Teddy nin armağanı kaba kahverengi bir kese kağıdına beceriksizce sarılmıştı. Bunu diğer öğrencilerin önünde açmak ona çok acı verdi. Bazıları, paketten çıkan sahte taşlardan yapılmış,  birkaç taşı düşmüş bileziği ve üçte biri dolu parfüm şişesini görünce gülmeye başladılar, fakat öğretmen, bileziğin ne kadar zarif olduğunu söyleyerek ve parfümden de birkaç damlayı bileğine damlatarak onların bu gülmelerini bastırdı. O gün okuldan sonra Teddy öğretmenin yanına gelerek; Bayan Thompson, bugün hep annem gibi koktunuz dedi.

Çocuklar gittikten sonra öğretmen yaklaşık bir saat kadar ağladı. O günden sonra da çocuklara okuma, yazma, matematik öğretmekten vaz geçerek onları eğitmeye başladı. Teddy ye özel bir ilgi gösterdi.

Onunla çalışırken zekasının tekrar canlandığını hissetti. Ona cesaret verdikçe çocuk gelişiyordu. Yılın sonuna dek, Teddy sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri olmuştu. Öğretmenin, hepinizi aynı derecede seviyorum yalanına karşın Teddy, onun en sevdiği öğrenci olmuştu.

Bir yıl sonra, kapısının altında bir not buldu, Teddy dendi. Tüm yaşantısındaki en iyi öğretmenin kendisi olduğunu yazıyordu. Ondan yeni bir not alana kadar 6 yıl geçti. Notunda liseyi bitirdiğini ve sınıfındaki üçüncü en iyi öğrenci olduğunu ve bayan Thompson un halâ hayatında gördüğü en iyi öğretmen olduğunu yazıyordu.

Dört yıl sonra, bir mektup daha aldı Teddy den. O arada zamanın onun için zor olduğunu çünkü üniversitede okuduğunu ve çok iyi dereceyle mezun olmak için çok çaba sarfetmesi gerektiğini yazıyordu. Ve bayan Thompson halâ onun hayatında tanıdığı en iyi öğretmendi. Daha sonra dört yıl daha geçti ve bir mektup daha geldi. Çok iyi bir dereceyle üniversiteden mezun olduğunu ama daha ileriye gitmek istediğini yazıyordu. Ve halâ bayan Thompson onun tanıdığı ve en çok sevdiği öğretmendi.

Bu kez mektubun altındaki imza biraz daha uzundu. Theodore F.Stoddard Tıp Doktoru. Bu hikaye burda bitmedi.

İlkbaharda bir mektup daha aldı bayan Thompson. Teddy hayatının kızıyla tanıştığını  ve evleneceğini yazmıştı. Babasının birkaç yıl önce öldüğünü, bayan Thompson un düğünde damadın anne ve babası için ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu. Tabii ki oturabilirdi. Tahmin edin ne oldu?

Bayan Thompson törene giderken özenle sakladığı birkaç taşı düşmüş olan o bileziği taktı, Teddy nin ona verdiği ve annesi gibi koktuğunu  söylediği parfümden sürmeyi de ihmal etmedi. Birbirlerini sevgiyle kucaklarlarken, Teddy, onun kulağına Bana inandığınız için çok teşekkürler bayan Thompson, kendimi önemli hissetmemi sağladığınız için ve beni böyle değiştirdiğiniz için de… diye fısıldadı.

Bayan Thompson gözünde yaşlarla ona karşılık verdi: Yanılıyorsun Teddy… Ben değil, sen bana öğrettin. Seninle karşılaşıncaya kadar  ben öğretmenliği bilmiyormuşum..!

Evet bütün Öğretmen arkadaşların Öğretmenler Gününü kutluyorum.

Hamit Derman

www.NurNet.org

Dünyanız Nurlansın.

Exit mobile version