İnsan başıboş bırakılmamıştır..

Günün Ayet-i Kerime meali…

Bismillahirrahmanirrahim

Kendilerinden sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki namazı zâyi ettiler, şehvetlerinin peşine düştüler.

İşte bunlar da azgınlıklarının cezasını bulacaklardır.

[Meryem Suresi 19,59]

……….

Günün Hadis-i Şerif’i…

Bismillahirrahmanirrahim

Bir adam: “Ey ALLAH’ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkanı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye sordu.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi Vessellem): “Evet vardır” dedi ve açıkladı:

“Onlara dua, onlar için ALLAH’tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-ı rahmi ifa etmek, anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak.

(Ebu Davud, Edep 129)

.…….

Risale-i Nur’dan;

İnsan, ipi boğazına sarılıp, istediği yerde otlamak için başıboş bırakılmamıştır.

Belki, bütün amellerinin sûretleri alınıp yazılır ve bütün fiillerinin neticeleri muhasebe için zaptedilir.

(Sözler’den)

…….

Cevşen’den ;

45.

Ey her şeye her şeyden daha yakın olar Karib,
Ey bütün mahlukatını gözetleyen Rakib,
Ey müminlerin sevgilisi olan Habib,
Ey kullarının dualarına cevap veren Mucib,
Ey kullarının bütün fiillerinin hesabını gören Hasib,
Ey bütün dertlere deva veren Tabib,
Ey her şeyi bütün incelikleriyle gören Basir,
Ey her şeyden haberdar olan Habir,
Ey her şeyi nuruyla aydınlatan Münir,
Ey kullarına gerekli her şeyi açıklayan Mübin,

Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,

Senden başka İlah yok ki bize imdat etsin.
Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.

www.NurNet.Org

Füze Kalkışı

Bazen hayatımızda yeni bir şeylere başlamak için bütün şartların yerine gelmesini, her şeyin en uygun halinde bulunmasını ya da başkalarının başlangıç kabul ettiği bir şeyden kuvvet almayı isteriz ve hatta bu şartlar olmazsa “başlangıcımıza” başlayamayacağımızı sanırız. Her şey tıpkı uzaya fırlatılan roketlerin kalkış anı gibi en uygun şartlarda olmalıdır; hava güneşli, nem optimum, katılan insanlar pür dikkat, işinin ehli veee kalkış için son 3 saniye.. 3.. 2..1.. ateş.. ve füzemiz ateşlenip semada süzülerek kendine çizilen rotada ilerler.. gibi hayallerle başlangıcımızı erteler dururuz çünkü o kalkış prosedürünün şartları bir türlü bir araya gelmez.. O şartlar yok mu, o şartlar.. Bi bir araya gelseler biz de füze gibi fırlayacağızdır ama işte.. Bir türlü nasip olmaz; hafta geçer, ay geçer, yıl geçer, bizim füze rampada; yani istekler ve yeni başlangıçlar kursağımızda kalakalır..

Oysa her yolculuk bir tek ufak adım ve hatta sadece bir niyetle “başlar”. Niyet varsa ve o niyeti vücuda çıkarmak için bir tek ufak adım atacak kuvveti –şimdiki tabirle, iç enerjiyi- Rabbimize istinad ile bulabiliyorsak yolculuğa başlamışız ya da başlayabiliriz demektir. İllaki füze kalkışına gerek yoktur..

Mesela bilgisayarla işlerimi bitirmeme 5 dakika kala yarın yapacağım çalışmanın başlığını atıp word ü kapatabilirim; ya da meşgalelerin sıkışık anından kopup 2 dakikada bir müslüman kardeşime 2-3 satırlık bir hal hatır mesajı atabilirim; otobüsten inmeden bir dahaki okumamı hangi konu üzerinde yapayım diye belirleyip, postiti o sayfaya aceleyle yapıştırıp kitabımı kapatabilirim.. Bir şeyi bitirirken yada şartlar en “olması gereken” durumda olmasa da yeni bir başlangıcın adımını atabilirim.. Bu ufak hareketler niyetlerimin varmak istediği gaye-i hayale göre yolculuğumun ilk adımları olabilirler.. Ufak adımlar olmakla birlikte niyetimin nihayetine giden yolculuğumun ilk habercileridirler. Bu mananın geldiği hakikat ise Fahr-i Kainat Efendimiz(ASM)’ın bir sünnetidir. Rasulullah(ASM) Kur’an’ı hatmedip bitirdiğinde Fatiha Suresini ve Bakara Suresinin başından ilk 5 ayetini de okuyor böylece yeni bir hatmin niyetini almış oluyor ve bize de bu manada büyük bir ders bırakıyordu.

“Nâs ve Fâtiha sureleri ile Bakara suresinin başından beş âyet okumak sünnettir. Bu konuda Übey b. Ka’b: “Resûlullah, Nas suresini okuduğu zaman, Fatiha suresine başlar, sonra Bakara suresinin başından “ve ülâike hümü’l-müflihûn”a kadar okur, hatim duasını yapar, daha sonra da kalkardı” (Suyûtî, ltkân, I, 313) demektedir.”

Öyleyse şu hayat güzeranında füze kalkışlarını beklemeden bir “La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyül aziym” çekerek her an yeni başlangıçlara Rabbimizin inayetiyle niyet ederek yolculuğa kaldığımız yerden devam edebiliriz.

“Herkese hayırlı yolculuklar” derken; “kaptanımız Muhammed(ASM) ve her ihtiyaç duyduğunuzda kalbimizin üstündeki dua tuşu ile bize inayet ve himayet edecek olan Rabb-i Rahimimimiz her yeni başlangıcımızda muinimiz olacaktır” hatırlatmasını da kalbin cebine koyalım.

Kim söylemiş bilmiyorum ama bir hakikate temas ettiği için kıymettar olan şu sözü inşallah idrak edelim:

“Her büyük yolculuk ufak bir adımla başlar”..

Nabi

www.NurNet.Org

Bediüzzaman’ın İlk Kez Yayınlanan Fotoğrafı

Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatından önemli anların ve belgelerin sergilendiği “Birinci Said Dönemi Sergisi“nde ilginç bilgiler de yer aldı.

Bunların arasında ilk kez yayınlanan bir fotoğraf dikkat çekti. Sultan Reşad’ın, 1911 Haziran’ında Üsküp’te bir üniversitenin temel atma törenini de içeren Rumeli seyahatine doğu illerini temsilen katılan Said Nursi’nin bu ziyarette Trabzon ve Erzurum heyeti ile birlikte çekilmiş bir fotoğrafı da yayınlandı.

Fotoğrafın nasıl bulunduğunu Risale Haber’e açıklayan Barla Platformu Koordinatörü Said Yüce, fotoğrafın Yolcu Belgeseli çalışmaları sırasında bulunduğunu ve kendilerine intikal ettirildiğini ve ilk kez sergilendiğini söyledi.

İşte o fotoğraf (yukardaki fotoğrafı biz sergide çekmiştik aşağıdaki fotoyu risalehaber’den aldık.):


Sultan Reşat ile Rumeli’ye giden içlerinde Bediüzzaman Said Nursi’nin de olduğu Trabzon ve Erzurum heyeti. (Bediüzzaman sağdan beşinci)

Kaynak: Risale Haber

Hayata Güzel Bakabilmek

‘’Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır’’diyor Bediüzzaman Hazretleri. Evet hayattan zevk almak için bu vecizeyi kendime düstur etmişimdir. Şu kısacık fani ömürde ,insan dünyaya hep güzel bir bakışla bakmalıdır.

Bir çok insan yaşadığı hayattan memnun olmaz. “Allah beni niye zengin yaratmadı?.. Neden beni  daha güzel veya yakışıklı yaratmadı?..” gibi soruları kendine sorar. Bu soruları sorarken hep kendinden üstün gördüğü ve üstün  kabul ettiği insanlara bakarak sorar. Bu durum  insanın bakış açısının yanlışlığını gösterir. Eğer bir kişi kendinden daha kötü durumda olanları görseydi belki bu yanlış düşüncelere kapılmazdı.

İnsanın bakış açısı onun mutlu veya mutsuz olmasında en büyük etkendir.İnsan dünyaya pembe bir gözlükle baksa pembe görür, siyah bir gözlükle baksa siyah görür.

Kişinin kalp  gözü de öyledir.İnsanının kalp gözü dünyaya pembe gözle bakarsa insan her şeyden zevk alır. Ama siyah bir gözle bakarsa insan hiçbir şeyden zevk almaz.Her şeyi yanlış ve karanlık görür.

Bakış açısıyla ilgili  Fransa da yapılan bir araştırmayı aktarmak istiyorum. Fransa’da, ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündüklerini incelemek üzere araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir.

Görevli, ilk işçiye yaklaşır ve sorar :

“Ne yapıyorsun?”

“Nesin sen, kör mü?” diye öfkeyle bağırır işçi.

Bu parçalanması imkansız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem sıcağında kan ter içinde kalıyorum.Bu çok ağır bir iş, ölümden beter.

Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır. Aynı soruyu sorar:

”Ne yapıyorsun?”

İşçi cevap verir: “Kayaları mimari plana uygun şekilde yerleştirilebilmeleri için, kullanılabilir şekle getirmeye çalışıyorum.Bu ağır ve bazen de monoton bir iş, ama karım ve çocuklarım için para gerekli. Sonuçta bir işim var. Daha kötü de olabilirdi.

Biraz cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler.

“ Ya sen ne yapıyorsun?” diye sorar.

Görmüyor musun?” der işçi kollarını gökyüzüne kaldırarak.“ Bir katedral yapıyorum.

Bu hikayenin enteresan tarafı her üç işçinin de aynı işi yapıyor olmalarıdır. Görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutumunuza bağlıdır.Evet yukarıdaki hikayedeki gibi her üç işçi de aynı işi yapmaktadırlar. Fakat her üç işçinin yaptıkları iş hakkındaki  düşünceleri  çok farklıdır. Bunun da nedeni üçünün de farklı bakış açısıdır.

Hayatta misafir olan bizler her zaman her şeyin güzel tarafına bakmalıyız. Bir gözümüz yoksa iki gözü olmayanı görüp şükretmeliyiz.Kısacası bardağın boş tarafını değil dolu tarafına bakmalıyız. Eksiklerimizi değil sahip olduklarımıza bakmalıyız. Böylece şu kısacık fani ömürden zevk almayı öğreniriz. Vesselam…

Hamit Derman

www.NurNet.Org

 

Dünyanız Nurlansın.

Exit mobile version