Etiket arşivi: müslüman

İngiltere’de Ateistlerin Risale-i Nur’a Olan İlgisi (Hizmet Mektubu)

İngiltere’deki Nur hizmetleri, Türkiye’deki hizmetlerin küçük bir timsali nev’inden, yedisinden yetmişine hayat-ı içtimaiyenin her safhasında gün geçtikçe daha da genişleyerek ve kökleşerek dualarınız ve manevi himmetlerinizle devam ediyor.

HAFTANIN HER GÜNÜ RİSALE-İ NUR DERSİ VAR

Halihazırda İngiltere genelinde, beş’i Londra’da olmak üzere, yedi dershanemiz mevcut. Haftanın her günü Nur dersleri yapılmakla beraber her ayın ilk perşembesi dershane ehli kardeşler arasında her ay bir dershanede olacak şekilde hususi bir dersimiz de devam etmekte. Her dershanenin kendi hizmet bölgesindeki hizmetleri diğerleri ile paylaştığı ve Londra’nın umumuna müteallik mevzuların konuşulduğu bu ders, cemaat arasındaki uhuvvetin teminine hususi hizmet etmektedir Elhamdülillah. Yine hakeza salı günleri Leicester şehrinde yabancı kardeşlerin ağırlıklı olarak katıldığı İngilizce olarak yapılan dersimiz devam ediyor. Buna ek olarak pazar günü Croydon’da yapılan ders de Londra dışında devam eden diğer derslerden bir tanesi. Londra’dan kardeşler de müsait oldukça bu derslere iştirak etmeye gayret gösteriyorlar.

İSLAMİYETİ KEŞFETME GÜNÜ VE ATEİSTLERİN RİSALE-İ NUR İLGİSİ

Üniversite hizmetleri İngiltere hizmetinde bir nevi lokomotif vazifesi gören çok ayrı bir yere sahip. Buradaki vakıf ağabeylerimizin ve üniversite’ye giden kardeşlerin gayretleriyle her haftanın pazar günü üniversiteli gençlere ve yabancılara hitap edecek İngilizce bir ders konuldu. Kardeşlerin kendilerinin hazırlanıp yaptığı ve altı aydır fasılasız devam eden bu ders üniversite hizmetinin inkişafı noktasından çok semeredar oldu. Bu dersi takip ve deruhte eden kardeşler mabeyninde oluşturulan hizmet heyetleri müfritane bir irtibat ile ve iştirak-i emval ve teşrik-ul mesai düsturlarına riayet ederek faaliyetlerine devam ediyorlar. Neticesinde de Cenab-ı Hak bu gayretleri çok güzel hizmetlere vesile etti ve ediyor. Bir heyet Londra’daki üniversitelerde düzenlenen imani mevzularla ilgili konferansları takip ederken, diğer bir heyet bu konferansları diğer kardeşlere duyuruyor. Bir diğer heyet ise ilgili konferansların konuları üzerine kitapçıklar hazırlıyor. Daha sonra da bu konferanslara kardeşlerle birlikte katılınıyor ve konferans sonunda da hazırladığımız kitapçıklar katılımcılara dağıtılıyor. Şimdiye kadar tevhid üzerine ve kainattaki şer görünen şeylerin esasının hayır olması mevzusu üzerine kırkar sahifelik iki kitapçık ve Ramazan üzerine küçük bir broşür Risale-i Nur’daki muhtelif yerlerin toplanması suretiyle Türkiye’deki ağabeylerin de yardımları ile hazırlandı.

Yakın zamanda ‘İslamiyeti Keşfetme Günü’ adi altında düzenlenen bir faaliyete kardeşlerle birlikte iştirak ettik. Bize ayrılan masada Risale-i Nur’ların İngilizce tercümelerini ve yukarıda bahsi geçen kitapçıkları sergiledik. Çoğunluğu İslamiyeti merak eden gayr-i Müslim ve ateistlerden oluşan ziyaretçilerin Nurlara teveccühleri yalnız biz Nur Talebesi kardeşleri değil orada bulunan diğer Müslüman kardeşleri de şevke getirdi, onların da Risale-i Nur’a teveccühlerini arttırdı.

OKUMA PROGRAMLARI VE TALEBE HİZMETLERİ DEVAM EDİYOR

Yine üniversite hizmetleri bünyesinde bu Christmas tatili döneminde vakıf ağabeylerimizle birlikte Londra dışında bir mekânda yirmi kardeşle birlikte bir hafta süreyle okuma programı yaptık. Kardeşler arasındaki uhuvvet ve tesanüdün kuvvet bulmasına fevkalade hizmet eden bu programın daha sonra İngiltere genelinde hizmetlerin de inkişafına vesile olduğunu Cenab-ı Erhamurrahimine hamd-ü senalar ederek müşahede ettik. Baharda yapılacak benzeri bir programın hazırlıklarına şimdiden başlamış bulunuyoruz. Kış programına katılmak arzu eden ve Londra dışında yaşayan, evli genç esnaftan ağabeyler Londra içerisinde bir mekan ayarlayarak hanımlarını buraya toplamışlardı. Londra’daki ehli hizmet ablalarımızın da iştirakleriyle çok keyfiyetli bir okuma programının aynı dönemde hanımlar mabeyninde yapıldığını sonradan öğrendik. Yine aynı dönemde Londra’dan ayrılamayan esnaf ağabeyler üç-dört günlük bir okuma programını Londra’daki bir dershanede yaptılar.

Bunlara ilave olarak, bir süredir devam etmekte olan talebe hizmeti de semerelerini vermeye başladı Elhamdülillah. Geçen senelerde lise talebesi olarak ilgilenilen buranın vatandaşı kardeşler üniversite okumaya başladılar ve şimdi dershanelerde kalıyorlar. Talebe hizmetini bu kardeşlerimiz omuzlarına almış durumdalar ve ana dilleri olan İngilizce ile talebe hizmetini deruhte ediyorlar ve ufak kardeşlerinin imanlarını muhafaza etmek ve kuvvetlendirmek için uğraşıyorlar, bir taraftan da kendilerini Risale-i Nuru anlamak ve neşretmek noktalarından yetiştirmiş oluyorlar. Her hafta Cumartesi günü öğleden sonra dershane’ye gelen on’a yakin genç kardeş bir gece dershane kaldıktan sonra ertesi gün evlerine dağılıyorlar. Bu süre zarfında dershane ahvalini öğrenip Nur’lardan istifade ediyorlar.

“BEDİÜZZAMAN BENİM KAHRAMANIMDIR”

Yine başka bir dershanemizde uzun süredir Cumartesi günleri devam eden yabancılara matuf İngilizce dersimiz de İngiltere hizmetinin ayrı bir veçhesi. Geçenlerde katıldığımız bir konferansta tanıştığımız alim bir zat, ki kendisi konferansı düzenleyen heyetin azalarından birisiydi, Risale-i Nurları okuduğunu, çok istifade ettiğini, bu gün Türkiye İslami yaşantıyı hala muhafaza edebilmiş ise bunu Risale-i Nurlara borçlu olduğunu ve bu zamanda batılı zihniyete hitap edecek eserlerin yine bu eserler olacağını söylemesi üzerine bu ağabeyimizi yukarıda bahsettiğimiz İngilizce derse davet ettik. Ve kendisi de en kısa zamanda derse iştirak etmekten çok memnun olacağını bildirdi. Makam münasebeti ile hatırımıza geldi, geçenlerde katıldığımız başka bir konferansın sonunda da Müslümanlar namına konuşan zat ile tanıştık. Daha sonra hep beraber başka bir mekâna geçilip oturuldu. Konferansı düzenleyen üniversiteli genç Müslüman kardeşler de hep oradaydılar. Bu arada konuşmayı yapan zata Nur’lardan bahsettik ve bir kitap hediye ettik. Eseri gören zat `Ben Bediüzzamanı biliyorum. Bu zat benim kahramanımdır. Ben konferansta konuştuğum mevzular üzerine öğrendiğim çoğu hakikati bu zatın eserlerinden öğrendim. İnşallah gelecekte bu zat hak ettiği miktarınca buralarda daha iyi tanınacak` dedi. Bu sözler üzerine orada bulunan diğer gençlerin de Nur’lara merakı celb oldu. Elimizdeki eserler dağıtmaya kafi gelmeyince internetten eserlere ulaşabilecekleri adresleri verdik ve iletişim bilgilerini aldik.

Bu ve bunun gibi hizmetler Cenab-ı Hakkın tevfikiyle ve sizlerin duaları ve teveccühleriyle devam ediyor. Ve çoğu şer komitesinin şahs-ı manevisinin merkezi hükmünde olan bu memlekette Alem-i İslam aleyhinde kurulan planların akim kalmasında Sedd-i Zülkarneyn nevinden manevi bir sed vazifesi görüyor kanaatindeyiz.

Dualarınıza çok muhtaç

İngiltere Nur Talebeleri

www.NurNet.Org

Dindar İnsanların Dünyevileşmesi

Yıllarca dindar insanlar hep mücadele içinde oldular.Bu mücadele başta kendi inançlarını yaşamalarına engel olan şeytan ve nefisleri ile mücadele oldu. Rıza-ı İlahiyi kazanmak için çalıştılar.Bu fikriyat Üstad Bediüzzaman Hazretleri  yirmi birinci lema da :

“Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Cenâb-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir.”Sözlerini hayata geçiren bir mücadele oldu.

Evet Üstad Hazretlerinin sözlerini tasdik eden bir çok hizmetlerde bulundular. Hakkın hatırını halkın hatırından üstün tutular. Allah-u Teala de  bundan dolayı yüzlerini kara çıkarmadı. İhlaslı yaptıkları bu hizmetler çok güzel meyveler verdi.İnançlı nesiller yetişti.Fakat alan genişledikçe yaşam tarzlarında ülfet peyda etmeye başladı.

Bu genişleme ile birlikte artık mücadele ettikleri alanlar genişledi. Artık nefis ve şeytanın yerini başka tehlikeler almaya başladı. Bazı Müslümanlar bu tehlikeleri  fark etmeden yaşamaya başladılar. Daha önce kabul etmedikleri yanlışları sırf birilerine hoş  görünmek  ve o birilerini saflarına çekmek bahanesi ile kabul etmeye başladılar. Taviz üstüne taviz vermeye başladılar.Bununla da yetinmediler.

Ebu Müslim Horasanin deyimiyle “Onlar zararlarından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşmanlar dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dostlar düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”Sözlerine musaddak oldular.

Daha önce birlikte mücadele ettikleri kardeşlerini bir kenara ittiler. Neden uzaklaştırdılar? El cevap bunlar zaten kazanılmış.Onlara ihtiyacımız yok.Biz ortada olanları kazanalım diyerek can ciğer kardeşlerini küstürdüler.Kazanmayı umdukları kişileri kazanmaya çalışırken çok şey kaybettiler. Onları kendilerine benzetmeye çalışırken onlar bu kişilere benzemeye başladı ve artık kendileri de dünyevileşmeye başladı.

Daha önce ahiret ön planda iken artık dünya ön plana geçmeye başladı.Dünyevileşme hızlandı.Daha önce hizmet için araba hayali kurarken artık kendileri Lüks arabalara binmeye,Lüks binalarda oturmaya, marka elbiseler giymeye, en acısı tesettürü bile modaya uydurmaya başladılar. Tesettür modası adı altında tamamen yozlaşmış ve tesettürü içi boşaltılmış hale getirdiler. Kısacası itibarsızlaştırdılar. Bunun adına da  Çağdaş Müslümanlık verdiler. Sanki Müslüman daha önce çağdışıymış gibi!

Kısacası daha önce çok geniş bir bakış açıları varken artık çok dar ve bencil bir hayat yaşamaya başladılar.Daha önce biz derken artık ben demeye başladılar.Artık dindarlıkları maneviyattan çok şekilciliğe kaçmaya ve slogan dindarlığı olmaya başladı.Kısacası daha önce taşıdıkları misyondan ve gayeden uzaklaşmaya başladılar.

Bu yaşantı tarzı ile Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin : “Bir gaye-i hayal olmazsa, yahut nisyan basarsa, ya tenasi edilse; elbette zihinler enelere dönerler, etrafında gezerler. sözlerini tasdik etmeye başladılar.

Yavaş yavaş daha önce benimsedikleri insanların ahiretini kurtarma meselesi artık kendi nefislerini kurtarma davasına dönüşmüş ve benlik esasına dayalı bir İslami yaşam ortaya çıkmıştır.Artık birilerinin onları dünyevileştirmesi ve yozlaştırmasına gerek kalmadı.Müslümanlarda dünya sevgisi, kalbi ve hayâtı istilâ etmeştir. Dünyâ malını cebinden çıkarıp kalbine koymuş ve hayatının amacı hâline getirmiştir. Dindarlar kendi kendilerini gönüllü olarak yozlaştırmaya başladı ve bu yozlaşma devam da etmektedirler.Yozlaşmanın örneklerini görmek istersek sokaklara bakmamız yeter.

Hamit DERMAN

Belçika kendi imam-hatiplerini yetiştirecek

Belçika’da bir süredir gündemde olan din görevlilerin yurtdışından getirilmesi yerine burada yetiştirilmesi konusunda ilk somut karar alındı.

Belçika’da bir süredir gündemde olan din görevlilerin yurtdışından getirilmesi yerine burada yetiştirilmesi konusunda ilk somut karar alındı. 2014 eğitim yılında verilmeye başlanacak olan dört yıllık imam-hatip eğitimi için iki üniversite kapılarını açacak.

Flaman Eğitim Bakanı Pascal Smet, Belçika Müslüman Temsil Kurumu yetkilileri ve çeşitli eğitim kurumlarıyla bir araya gelmesinin ardından imam eğitiminin 2014 yılında başlayabilmesi için hazırlıkların başlatıldığını söyledi.

Konuyu değerlendiren Flaman Bölge Milletvekili Veli Yüksel “Bizim edindiğimiz bilgiye göre bu imam eğitimi için 100 bin Euro gibi bir bütçe ayrıldı. İki yüksek eğitim kurumu Katolik Leuven Üniversitesi ve Anvers Üniversitesi, akademik bir imam bölümü başlatmak için kolları sıvadı. Bu tabii ki çok önemli bir gelişmedir. 2003’te Flaman Parlamentosu kendi imamlarını yetiştirmek için bir önerge kabul etmişti. Bu hükümet kurulduğunda (Temmuz 2009) Flaman eğitim sistemi bünyesinde imamlar ve din dersi öğretmenleri için eğitimin mümkün kılınması hükümet programına alınmıştır. Sekiz yıl sonra ilk somut adımların atılması memnuniyet vericidir.” şeklinde konuştu.

Belçika Flaman Bölgesi İçişleri ve Uyum Bakanı Geert Bourgeois’nın yaptırdığı bir araştırmaya göre Flaman bölgesindeki imamların yeterli düzeyde Flamanca konuşmuyor ve yerel idare ile bağları bulunmuyor. Araştırma ile birlikte ‘imamlar’ konusu bir kez daha siyasi gündeme oturmuş oldu.

Belçika’da 300’den fazla camide görev yapan din adamının büyük çoğunluğu gurbetçilerle birlikte yurtdışından geldi. Bunların maaşları Fas, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden karşılanıyor. Bu imamlar dört veya beş yıllık görev süreleri dolduğunda tekrar ülkelerine dönüyor. Milletvekili Veli Yüksel, bunun ne yurt dışından gelen imamlar ne de Müslüman toplumu için sağlıklı olduğunun altını çizerek “Bu imamlarımız önce kendileri uyum sağlamada ve yerel dili öğrenmede zorluklarla karşılaşıyorlar. Belçika’da yaşayan ikinci ve üçüncü kuşak gençlerimizle diyalog kuramıyorlar. Tam uyum sağlamaya başlarken de memleketlerine geri dönüyorlar. Bu şekilde yapılan bütün yatırımlar boşa çıkıyor, bunun önlenmesi gerekiyor. Diğer bir nokta da imamlarımızın Belçika’daki kültürel, sosyal ve siyasi gerçeklere vakıf olmaları onların görevlerini daha iyi yapmalarını sağlayacaktır. Din görevlisinin cami dışındaki Müslümanlar ve diğer Belçikalılarla iletişim içerisinde olması gerekmektedir.” dedi.

CİHAN

Dindarlık, “dinî darlık” ve “bağnazlık” değildir!

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, son günlerde kamuoyu gündemini meşgul eden ‘dindarlık‘ tartışmaları ile ilgili sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan açıklamalar yaptı.

Görmez, “Dindarlık, başkasını aşağı, hor, hakir görmek değildir. Dindarlık, dinî darlık, bağnazlık, ötekini tanımamak hiç değildir.” diye yazdı. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Twitter’dan yaptığı açıklamada, dindarlık tanımlarına yer verdi. Görmez, “Dindarlık, Yaratıcı’ya saygılı, yaratıklara şefkatli ve merhametli olmaktır. Dindarlık; tevazudur, muhabbettir; husumet ve kibir değildir.” dedi.

Görmez’in, dindarlığı tanımladığı diğer tweetleri ise şöyle: “Dindarlık, herkesin iman, hikmet ve hakikat denizinden avuçlayıp içebildiğidir. Ummânın kendisi değildir. Dinin bizatihi kendisi hiç değildir. Dindarlık; Yaratıcı’ya, kendimize, bütün insanlara ve bütün evrene karşı dürüst, adil, ahlaklı ve samimi olmaktır. Dindarlık, başkasını aşağı, hor, hakir görmek değildir. Dindarlık, dinî darlık, bağnazlık, ötekini tanımamak hiç değildir. Dindarlığın en temel ilkesi, içtenlik ve samimiyettir. Sanal, görsel ve gösterişçi dindarlık, gerçek dindarlık değildir. Dindarlık, Yaratıcı’ya saygılı, yaratıklara şefkatli ve merhametli olmaktır. Dindarlık; tevazudur, muhabbettir; husumet ve kibir değildir.

Pınar Kaman /ANKARA / Zaman Gazetesi

Dubai’de 2011 yılı içinde 1.350 kişi müslüman oldu!

Birleşik Arap Emirlikleri’nin ticari merkezi Dubai’de 2011’de farklı milletlerden bin 350 kişinin İslamiyet’i seçtiği bildirildi.

Dubai merkezli Dar El Ber Derneği İslami Bilgi Merkezi Müdürü Yusuf El Said, ‘İslamiyeti seçen gayri müslimlerin İslam’daki toleranslı, şefkatli ve mantıklı öğretilerden etkilendiğini’ söyledi.

Merkezi her gün İslamiyet hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen yüzlerce kişinin ziyaret ettiği belirtildi. İnsanların İslam’ın öğretilerinin ne kadar toleranslı ve her zaman ve mekana uygun olduğunu anladıkça da bu sayının artmaya devam ettiği kaydedildi.

El Said, ‘Gayri müslimlerin yeni müslüman olan kişilerle tanıştığını ve bu şahısların nasıl İslamiyet’i seçtiğini kendi dillerinde duyduklarında daha da etkilendiklerini’ belirtti. Yetkili ayrıca kişinin mesajı kendi ana dilinde dinlemesi durumunda çok başarılı olunduğunu kaydetti.

Merkezde 16 farklı milletten insanın müslüman olduğu ve yıllık yüzde 80’lik oran ile Filipinliler’in ilk sırada geldiği öğrenildi. Üst sırada gelen diğer milletler Hintliler ve Çinliler oldu. Müslüman olan şahısların geldiği diğer ülkeler ise İngiltere, Amerika, Almanya, Fransa, İtalya, Romanya, Rusya ve Hollanda olarak kaydedildi.

Merkez müdürü, gayri müslimlerin ‘müslümanların birbirlerine karşı din, ırk, dil ve renk ayrımı yapmadan dürüst, adil ve nazik olmaları’ emrinden etkilendiklerini sözlerine ekledi.

Merkezin yakın zamanda ‘Nasıl İslam’a etkili şekilde davet edilir’ konulu eğitim semineri verdiği de belirtildi.

Cihan