Avustralya Kıtasından “Selamlar ve Güzel Haberler..”

Muhterem Abiler

Avustralya kıtasından selam ve hürmetlerimizi arz ederiz.

Buradaki devam edegelen hizmetlerimizi hem paylaşmak hem de meşverete iştirak manasında Nur hizmetinin Avustralya haberlerini takdim etmek istiyoruz.

COĞRAFYA

Avustralya yaklaşık 20 milyon nüfusuyla 500 bin müslüman nüfüsuna sahip ve bunların yaklaşık 120 bini Türk nüfus.

Burası hem ülke, hem kıta hem de ada. Türkiye’den uçakla 23 saat süren bir mesafede. Yüzölçümü Türkiye’nin yaklaşık 7 katı. En yakın komşuları kuzeyde Endonezya ve güneyde de Antartika..

Türk toplumunun büyük çoğunluğu da Sydney ve Melburne şehirlerinde yerleşmiş durumdalar.

GENEL HİZMETLER

Yaklaşık 20 yılı aşkın hizmet çalışmaları Melbourne ve Sydney şehrine Türkiye’den göçmen olarak gelen 3-5 abinin şahsi fedakarlıkları ile başlamış olan dersler ve hizmetler hamdolsun bugün burada büyümüş ve yetişmiş kardeşlerimizle birlikte devam etmekte Elhamdulillah.

Bugün hizmetler Sydney, Melbourne ve Gold Coast (Avustralya’nin doğu sahilinde araları ortalama Bin kilometre olan) şehirlerinde yoğunlaşmaktadır.

Özellikle gelecek nesillere Risale-i Nurların ingilizce mütalaa ve taliminin önemine binaen Türkçe dersleri kadar ingilizce ders ve mütalaalarına burada ihtiyaç hissediliyor. Avustralya’da doğup büyüyen Müslüman Türk gençliği Türkçeyi iyi okuyup konuşamadıklarından bazen Türkce derslerinde de ingilizceye müracaat edilme ihitiyacını hissediyor abilerimiz. Bu özellik Nur Risalelerin orijinal Türkçesinden okumanın önemini ve dilimiz ile birlikte dinimizi korumada Risale-i Nurların ifa ettiği vazifeyi daha iyi takdir etmemize vesile oluyor. Elhamdulillah..

Bu konuda da cemaatimizden bir abimizin öncülüğünde yapılan fedakarca çalışmalar sonucunda Türkçe dersinin Avustralya Ulusal Müfredatına girmesi sağlanmıştır. Dolayısıyla Türk dilinin ihtiyaç olduğu bütün devlet ve özel okullarında Türk çocuklarının, hatta yabancıların dahi okullarında isterlerse Türkçe dersi eğitimi almaları garanti altına alınmış durumdadır. Böylece Risaleleri İngilizcenin yanı sıra orijinal dilinde (Türkçe) okuyabilecek bir nesil yetişecektir inşaallah.

DERSHANELER

Haftalık mutad derslerimiz Umumi, Gençler ve hanımlar gurupları olarak her üç şehirde devam ediyor. Ev dersleriyle birlikte Dershane olarak kullandığımız mekanlarda bir araya geliyoruz.

Melbourne’de, Roxburgh, Dallas, Shepparton ve Sunshine semtlerinde (4)

Sydney’de, Auburn semtinde (1)

ve Gold Coast’da Bond Üniversitesi kampüsündeki mescidinde (1) tane olmak uzere

6 dershane bulunmaktadır. Hem okuma hem de yaşam için masraflar burada ağır olmasından zannediyoruz buraya Türkiye’den talebe gelmesinde bazen maddi bazen de vize problemleriyle karsılaşılıyor. Bunu aşmak için imkanımızın yettiği nisbette talebe ve vakıf hizmetlerini bir araya getirebileceğimiz hem uluslararası talebelere yönelik hem de Türkiye’den veya diğer ehli hizmet ülkelerden dil veya yüksek lisans için gelecek talebelere hizmet zemini hazırlamak Avustralya’daki hizmetlerin ivme kazanması için çok büyük önem arz etmekte ve bu mevzu için siz abilerin himmet ve duasını beklemekteyiz.

Genel hizmetlerin seyri icerisinde de binlerce şükür ediyoruz ki geçen hafta Sydney’de Müslüman olan Avustralyali hemşire bacımız gibi yer yer ihtida haberleri ve Nurlar vasıtasıyla şuurlanan ve istifazeye mazhar olan farklı milletlerden müslümanların dahi dershanlerin, buradaki imani hizmetlere bir kuvve-i maneviye ve ehli imana bir nokta-i istinad olduğuna şahid oluyoruz elhamdulillah.

İNTERNET ve AKADEMİK HİZMETLER

Avustralya genelindeki hizmetlerin ingilizce olarak anlatıldığı bir sitemiz var,

www.risaleinstitue.org

Genel cemaati temsil eden resmi kuruluşumuzun internet sitesinin olması yabancılara kendimizi tanıtmak açısından ve hizmetimizi bilmeyip neler ile meşgul olduğumuzu merak edenler noktasından tanımayanlara önemli bir ilanat hizmeti görüyor.

Ayrıca güzel bir sitemiz daha ingilizce canlı yayın ve arşiv dersleriyle hizmet görmekte.

Üniversite seviyesindeki talebe ve doktora öğrencilerine yönelik yapılan dersleri internet ortamında hem canlı hem de arşivlenmis olarak takip etmek mümkün. Persembe aksamları Melbourne saati ile 7:30 pm de takip edebilirsiniz:

www.actualevidence.com (“hakiki delil” manasında).

Kanaatimizce şu an dünyada büyük bir boşluğu dolduran bu çalışmayı mümkün olduğu kadar paylaşıp ilan etmede fayda mulahaza ediyoruz. Buradaki dersler üniversite sunumları şeklinde takdim edilmekte ve Risalelerdeki imani konular, seminerler tarzında mütalaa edilmektedir. Burada büyümüş öğretim görevlisi veya yüksek lisans mezunu Nur Talebesi kardeşlerin fitri ingilizceleri ile takdim ediliyor ve ders sonrası forumlarda farklı ülklerden (Kanada’dan, Botswanaya, Malezya’dan Amerika’ya kadar) takip edenlerin soru ve sohbetleri de özel forumlarda devam ediyor. Bu forumlara İngilitere’den Prof Colin Turner de aramıza katılanlar içerisinde elhamdulillah.

Bununla birlikte su anda Queensland eyaletinde başlanmış bulunan ve ilk ve orta devlet okullarının müfredatlarına İslami derslerin devlet desteği ile oradaki Nur Talebeleri abi ve ablalarımıza ihale edilmesi de bizlere manevi bir bayram yaşatmakta. Bu sayede İslamiyeti duymamış bir çok yabancı talebe Risale-i Nurlar’ın hakikatlerinden kendi okullarında istifade etmeye vesile olacak bir program ile istikbalde neşv-u nema bulacak imani fidanlar için ab-ı hayat olacaktır diye düşünüyoruz inşaallah. Bu yeni gelişen ve kısa bir zaman sonra Brisbane şehrinden sonra eyalet çapındaki bütün devlet okullarında tatbik edilecek olan bu program için dualarınızı bekliyoruz.

KİTAP PROJEMİZ

Şu anda başladığımız projelerden bir tanesi bütün Avustralya’da ki üniversitelerin ve bütün 6 eyalet kütüphanelerine Risale-i Nurları dahil etmektir. Bu hizmeti çok önemli buluyoruz. Çünki insanlar Risale-i Nurları duyduktan sonra (özellikle gençler) en yakın kütüphanelerinde bu kitabı bulamamaları bizim açımızdan büyük eksiklik olarak karşımıza çıkıyor. En azından insanların referans olarak Risaleleri bulabilmelerini temin etmek bakımından bunu yurtdışındaki üniversitelerinde de tatbik edilmesini temenni ediyoruz. Bu konuda bilgi ve tecrübelerimizi paylaşabilirsek faydalı olabilir.

FİLİPİNLER GENÇLER KAMPI

Allah’ın izniyle bu Aralıkta (yani buranın yaz tatilinde) Üç şehirden toplanan yaklaşık 20 kişilik bir gurupla Filipinlere 12 günlük bir kamp program hazırlığındayız. Hem oradaki ingilizce konuşan halkı görüp, dershanlerde kalan genç Filipinli Nur talebeleriyle ve onların buraya kıyasen yokluk içerisindeki hizmet gayret ve şevkleriyle tanışmalarını istiyoruz. Bu konuda da Asya Pasifikte ciddi manada Avustralya ve Filipinler köprüsünü atmış ve inşaallah istikbale matuf talebe ve imkanları paylaşmak üzere güzel bir mananın gelişmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz.

Aslında bu gençlerin 2013 yılı ortalarında Türkiye’ye gidip mederese hizmetlerini yerinde görüp manevi atmosferi buraya taşımalarının önemini bildiğimizden arzu ediyoruz. Buradaki (ve diğer ülkedeki) hizmetlerin sihhatli bir zeminde büyüme kaydetmesi ve Türkiye’deki abilerimizle gençlerin tanışmaları ve irtibatları noktasından bunu fevkalade önemli buluyoruz. Bu konuda her yönüyle (program için irtibat edebileceğimiz kişi, dershaneler ve işin lojistik olarak bir heyetin hazırlanmasını ve sorumlu bir ismi tayin etme mevzusunu da) meşveretinizde görüşmenizi temenni ediyoruz.

Son olarak Asya Pasifik meşveretinde dile getirilen noktaların gözden geçirilmesiyle inşaallah bu bölgede bulunan Avustralya için önemli meseleleri gündeme getirmiş olacağınızı düşünüyoruz.

Umum ağabey ve kardeşlerimize hürmet ve selamlarımızı bildiriyoruz.

Avustralya Hizmetleri

Şevval orucunun sevabı konusunda sorulara cevaplar

Soru: İçinde bulunduğumuz Şevval ayı oruçları hakkında birazcık geniş bilgi verebilir misiniz? Bu altı günlük oruç, nasıl bir yorumla tüm seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaba vesile oluyor?

Efendimiz (sas) Hazretleri, 6 günlük Şevval orucunun bir sene nafile oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağını haber verdiği hadisinde şöyle buyuruyor: “Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki Şevval ayında da altı gün oruç tutarsa bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi sevaba layık olur!” (Müslim-Tirmizi)

Demek ki, bir aylık Ramazan orucundan sonra Şevval’de de altı gün oruç tutarak orucunu otuz altıya çıkaran kimse, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaba layık görülmektedir.

Hadisi yorumlayan alimler, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olmanın hesabını şöyle yapıyorlar: Ramazan boyunca otuz oruç tutan insan, her orucuna onar sevap alınca üç yüz sevap eder. Şevval ayında da altı gün oruç tutarsa buna da onardan altmış sevap alınca eder üç yüz altmış. Yani bir kameri sene… Dolayısıyla hadisin işaret ettiği (kameri) seneyi oruçlu geçirmiş gibi büyük bir sevaba layık olma hali gerçekleşmiş olur.

Aslında ibadetlerdeki sevap çokluğu konusunda esas olan husus, o ibadeti yapanın gönlünde taşıdığı halis bir niyetle ilgilidir. Bazen samimi bir niyetle yapılan öyle küçük iyilikler olur ki, yapanın gönlünde duyduğu safi niyet sebebiyle 360 gün değil, belki 360 senelik nafile ibadet sevabı bile kazanabilir. Halis niyet meselesidir bu. “İhlas ile kim ne isterse Rabb’imiz onu verebilir.” denmiştir.

Zerre kadar ihlaslı amel, batmanlarla ihlassız amelden üstündür!.. Amellerin niyetlere göre değer kazandığını vaktiyle verdiğim bir misalde şöyle ifade etmiştim: Uzun ve dümdüz bir çölün ortasında giden bir yolcu düşünmüş ki: Bu uzun yolda yaşlı bir adam ve çocuk bineğine binmek istese, üzerine basıp da yukarı çıkarak hayvanına binebileceği yüksek bir yer yoktur. Öyle ise şu tepedeki kayayı yuvarlayıp yolun kenarına getireyim de, yürümekte olan yaşlı ve çocuklar hayvanlarını taşın yanına çekip kayanın üzerine çıkarak bineğine kolayca binme imkânı bulsun, sevabı da bana olsun.

Adamın bu samimi niyeti sebebiyle Rabb’imiz ona beklediği sevabı vermiş. Ancak böyle güzel bir niyetle getirilen taşı yolun kenarında gören bir başka iyi niyetli yolcu da düşünmüş ki: Bu kayayı buraya getiren kimse ne kadar da yanlış bir iş yapmış. Hiç düşünmemiş ki, buradan gözleri görmeyenler geçer, gece karanlıkta fark edemeyenler taşa takılıp yere düşerler. Şu taşı buradan yuvarlayıp uzaklaştırayım da kimse takılıp yere düşmesin, sevabı da bana olsun… İşte bu adam da halis bir niyetle taşı buradan uzaklaştırdığından dolayı sevaba nail olmuş. Her ikisinde de niyet hâlis, yorum makul..

Biz de sâfi bir niyetle altı gün orucumuzu tutarsak, belki Rabb’imiz bu niyetimize, bu bağlılığımıza bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaplar ihsan edebilir. Rabb’imizin sınırsız rahmetine kimse sınır koyamaz, diye ümitlensek yanlış olmaz.

Bu altı gün orucunu arka arkaya tutmak mümkün olduğu gibi, aralıklarla ay boyunca tutmak da mümkündür.. Hatta pazartesi perşembe günleri de tutulabilir. Özellikle hanımların Ramazan içinde tutamadıkları borç oruçları varsa, önce o borç oruçları tutmak daha sonra fırsat olursa kalan nafileyi tutmak da uygun görülebilir. Şayet daha sonra vakit geçer de altı gün nafile oruca fırsat bulunamazsa muhtemeldir ki, borç olarak tutulan oruçlar da Şevval’de oruç tutma sevabını kazandırmış olabilir diye ümitlenmek de yanlış olmaz. “Ben kuluma bana karşı beslediği hüsnü zannıyla muamele ederim.” buyuran Rabb’imizden böyle yüce lütuf ve ikramları bekleyebiliriz.

Ahmed Şahin / Zaman Gazetesi

Kur’an dersi 5. sınıfta başlayacak

Ortaöğretim ve lise programında yer alan Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in Hayatı derslerinde hangi konuların nasıl işleneceğine dair genelge yayınlandı. Milli Eğitim Bakanlığı uzmanları tarafından tartışılan ders müfredatı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın onayından geçti.

SURELER EZBERLENECEK

Öğrenciler Kuran-ı Kerim dersiyle ilk olarak 5. sınıfta tanışacak ve ilk derste Kur’an-ı Kerim’in neden okunması gerektiği anlatılacak. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’i ile ilgili ünitede Kur’an kıssaları, duaları, kavramları hakkında bilgiler verilecek. İkinci ünitede ise Kur’an okumayı öğretilecek. Harfler, harflerin okunuşu, harekeler öğrencilere tek tek öğretilecek. Öğrenmelerini kolaylaştırmak için koro halinde seslendirmeleri sağlanacak. Öğrenciler Kur’an okumayı öğrendikleri zaman ilk olarak Bakara suresini okuyacak. Ayrıca Sübhaneke, Salli, Barik, İhlas ve Kevser duaları ezberlenecek.

6. sınıfta Kur’an-ı Kerim’i güzel okumanın önemi üzerinde durulacak. Öğrencilere tecvit, yani kurallarına göre güzel okuma dersi verilecek. Dua, zikir, tesbih ve secde kavramları hakkında bilgiler de bu dersin kapsamı içinde bulunacak. Öğrenciler 6. sınıfta Bakara ve Yasin surelerini okuyacak, Amentü, Felak, Nas gibi sureleri ezberleyecek.

Öğrenciler 7. sınıfa geldiklerinde Kur’an-ı Kerim’in İslam dinindeki yerini öğrenecek, verdiği mesajları anlamaya çalışacak. Kur’an okuma çalışmalarında da bir aşama daha ilerlenecek. Harfleri uzatma, harflere vurgu yapma gibi bilgiler verilecek. 7. sınıfta ezberlenecek dualar arasında Kafirun, Fil, Kureyş, Maun sureleri yer alacak. Öğrenciler anlamlarını da öğrendikleri bu sureleri koro halinde tekrar ederek ezberlemeye çalışacak.

8. sınıfta da yine Kur’an-ı Kerim’in mesajları üzerinde durulacak. Hz. Yakub, Hz. Yusuf gibi peygamberlerin kıssaları öğrenilecek. Furkan, Rahman, Cuma gibi ayetlerin okunacağı derste Asr, Kadir,ve Ayetül Kürsi sureleri anlamlarıyla birlikte ezberlenecek.

Kaynak: Bugün

 

Hoşgörü Nedir?

Hoşgörü ve bağışlama insanı yücelten büyük sıfatlardandır. Dünyada barışın en etkin rolü üstlenen hoşgörü, sevgi ve merhamettir. Peygamberimiz (a.s.v.) o kadar hoşgörü ve merhametliydi ki Müslümanlara en ağır hakareti yapanları bile affederdi. İnsanlıkta, ahlakta ve tüm yaşayışında örnek misal ve güzel rehber olmuştur.

 En yüce ahlaka sahip olan peygamberimizin hoşgörü hakkında bazı hadisleri şöyledir:

‘’Sana zulmedeni affet. Sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap, aleyhine de olsa hakkı söyle.’’ 1

İnsanlar kendi aralarında daima hoşgörülü ve bağışlayıcı olmalıdır. Çünkü: mü’minin şe’ni de zaten güler yüzlü ve hoşgörüdür. Kalp kırmaktan, insanlara zarar vermekten uzak kalmayı hem dini hem de ahlaki bir görev olduğunu bilir.

‘’Mü’min kişi, diğer mü’mine karşı duvar gibidir. Birbirlerini takviye eder.’’ 2

 Evet, mü’minler bir Şahs-i manevi gibi birbirlerine kenetlenerek kuvvette, düşüncede, maddi ve maneviyatta pek çok birlikleri taşıyarak büyük bir gücü ittifakla sağlar,  münafıkların şerlerinden öylece muhafazaya çalışırlar.

Bediüzzaman, bu konuya şöyle bir açıklık getirmiştir:

“Bu zaman, cemaat zamanıdır. Ferdî şahısların dehası ne kadar harika da olsalar, cemaatin, şahs-ı manevisinden gelen dehasına karşı mağlup düşebilir.” 3

Bediüzzaman, bu asırda yapılan bütün hücumlara karşı ancak cemaatin şahs-ı manevinin dayanabileceğini dikkatlere sunmaktadır.

Mü’minler arasında birlik ve beraberliğinin sağlanmasını manidar bir örnekle izah etmektedir:

 “Nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü tenkid etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalp ruhun ayıbını görmez. Belki birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine muavenet eder.”, “Hem nasıl ki bir fabrikanın çarkları birbiriyle rekabetkârâne uğraşmaz, birbirinin önüne tekaddüm edip tahakküm etmez, birbirinin kusurunu görerek tenkid edip, sa’ye şevkini kırıp atalete uğratmaz. Belki bütün istidatlarıyla birbirinin hareketini umûmî maksada tevcih etmek için yardım ederler; hakiki bir tesanüt, bir ittifakla gaye-i hilkatlerine yürürler.”demektedir. 4

Peygamberimizin (a.s.v.) bir başka hadis-i şeriflerinde insanlar arasında ki muaveneti şöyle buyurmaktadır:

’Kolaylaştırın, güçleştirmeyin, müjdeleyin, nefret ettirmeyin, birbirinizle iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin’’ 5

İslam dini, insanlar arasındaki kin ve düşmanlık duygularının kaldırılmasını, barış ve uzlaşıyı, güler yüzlü, hoşgörüyü, merhameti öne almaktadır. Kaba, kırıcı kin ve nefretten uzak olmayı emreder.

Bediüzzaman, İslâmiyet ile fıtrat kanunları arasındaki ilişkiyi de şöyle dile getirmektedir:

“Evet, Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın getirdiği şeriatın hakaiki, fıtratın kanunlarındaki muvazaneyi muhafaza etmiştir. İçtimaiyatın rabıtalarına lâzım gelen münasebetleri ihlâl etmemiştir. Zaman uzadıkça, aralarında ittisal (bağlılık) peyda olmuştur. Bundan anlaşılır ki; İslâmiyet, nev’-i beşer için fıtrî bir dindir ve içtimaiyatı tezelzülden (sarsıntıdan) vikaye eden (koruyan) yegâne bir âmildir.”6

Peygamberimiz (a.s.v.) hoşgörü hakkında başka bir hadıs-i şeriflerinde de şöyle demektedir:

Ey insanlar dikkat ediniz! Rabbiniz tektir. Arabın, arab olmayana, arab olmayanın arab’a, siyahın kırmızıya, kırmızının siyaha, takvadan öte, hiçbir üstünlüğü yoktur. Şüphesiz Allah’u Teala(c.c) katında en üstünüz, Allah’u Teala’dan en çok korkanınızdır.’’ 7

 Peygamber-i Zişan (a.s.v.) Cenab-i Allah’ın Vahid ve Ehad olduğuna, ulûhiyette insanların o’na ibadet etmelerini, kendi aralarında da maslahatta ve takvada üstün gayrette bulunmaları vurgu yapılmaktadır. Hiç kimse kendi güç ve kuvvetine dayanarak başkası üzerinde üstünlük tasarlayamaz. Çünkü üstünlük tasarlama hakkı yoktur. Allah nezdinde ancak üstünlük takvadadır.

Cenab-ı Allah  (c.c) “Biz insanları kavim kavim yarattık ki birbirlerini tanısınlar diye. Muhakkak Allah katında üstünlük takva iledir.” Buyuruyor.8

Ayet-i Kerimede, Cenab-ı Allah’ın buyrulduğu üzere: insanları kavim kavim yaratması, insanların birbirlerini tanımaları içindir. Yoksa kavimlerin, kabilelerin, aşiretlerin, cemaatlerin menfi hareketlerde bulunmaları ve kaba güçlerini birbirleri üzerinde tatbik etmeleri için değildir. Bu günkü menfi milliyetçilik ve unsuriyetçilik fikri dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de vardır. Oysa Türkiye’nin kültür zenginliğini gösteren değişik milletin teşekkül ettiği mozaiktir. Bu zenginliği kardeşlik bağları ile pekiştirerek bir şahs-ı manevi gibi kuvvette, düşüncede, maddi ve maneviyatta pek çok birlikleri taşıyarak büyük bir gücü sağlamaktır.

Maalesef, 1800 yıllarından başlayarak 1900 yıllarında azgınlaşan Fransız ve İngiliz devleti,  milletimizin arasına ırkçılık tohumları atarak bir yönde Kürtleri, diğer yönde Ermenileri, bir diğer yönde dindar vatandaşları kışkırtarak, isyanları organize ettirmekle, fitne ve fesadı sokmaya çalışmışlar. Bıraktıkları bu fitnelerin sancısını halen bu millet çekmektedir.

Cumhuriyete geçiş dönemlerinde de bu kez, Devlet halkın üzerinde kurduğu kaba güç, istibdat, tahakküm ve hâkimiyet, dindar Müslümanlara yapılan zulüm ve baskılar, milleti tamamen ayrışmalara ve Devlete karşı güvensizliğe itmiştir. Ayrıca, Devlettin Kürt halkı üzerinde yaptığı baskı, temel hak ve hürriyette ve sosyal paylaşımda adaletsizliği, vatandaşın kısmı isteklerini zamanında önemsememesi, özellikle 1980 darbesinde Kürt halkına yapılan zulüm ve baskıların bıraktığı yaraların izleri, birike birike bugün ki olumsuz hadiselere sebebiyet vermiştir.  Bu konuda yazarlarımız, aydınlarımız,  bürokratlarımız ve birçok sivil toplum kuruluşu temsilcileri çok yazı yazmışlar, çok konuşmuşlar… Netice-i kelam: Bu millet artık birlik istiyor, beraberlik istiyor, barış istiyor, aş ve iş istiyor. Kan dökülmesin diyor.

Bütün vurulanların üzerinde bir yürek ağlıyor!

O’da ana yüreği,

Bütün analar bizim,

Artık ağlamasın yüreklerimiz!

Bu millet, Devletten‘’ bir fecr-i sadık bekliyor.’’

Bizden de umman denizinden bir katre,’’anlayana sivrisinek az, anlamayana davul zurna az.’’ misali…

Gene de Dünyada barışın en etkin rolü üstlenen hoşgörü, sevgi, saygı ve merhamet şiarımız olsun.

Rüstem Garzanlı

Kamu Yöneticisi/Diyarbakır

29.08.2012

Kaynaklar

1 -Kütüb-i sitte)

2- Nesai kutub-ı sitte, 2.cilt.

3- Emirdağ lah. Say.70

4-Lem’alar, s: 222

5-Hz.said ebu bedre

6-İşaratü’l İ’caz, Say.125

7-Mesned-i Ahmet hanbel,5/411

8-Hucürat  suresi 13. Ayet

Amerika’da Risale Dersleriyle Hristiyanlıktan Vazgeçti

Bereketli Ramazan ayının üzerimizdeki tatlı esintisi devam ederken sizlerle Washington`tan yaşadığım bir hatıra etrafında bir kaç noktayı paylaşmak istiyorum. Bu hatıra, şu anda görev yaptığımız üniversitede Tıp okuyan bir kız öğrencinin hatırası, ismi Fatıma. Fatıma, Amerika`da doğmuş büyümüş, anne-babası Müslüman olup aslen Tunuslular. Fatıma`nın ailesi, her ne kadar Müslüman olarak bilinse de hakiki anlamda İslamı yaşamadıkları gibi Fatıma`ya da gerçek anlamda bir İslami eğitim vermemişler. Fatıma`nın yaşadığı bir bölgede görüşüp zaman harcayacağı bir İslami ortam da yok.

Fatıma liseye başladığında maneviyat boşluğunu iyice hissetmeye baslar. İslam hakkında neredeyse hiç bilgisi olmayan ancak maneviyata susamış biri olarak dindar Hıristiyan arkadaşlarına takılır. En yakın arkadaşı dindar bir Hristiyandır. Hatta arkadaşının ailesiyle çokça zaman harcar, ailede gördüğü kısmi dindarlığa sempati duymaya baslar. Fatıma, lise son sınıfta Hıristiyan olmaya karar verir. Konuyu ailesine açar. Çünkü Fatıma kendisindeki manevi boşluğu bu yolla kısmen dolduracağına inanıyordu. Fatıma`nın ailesinin tepkisi çok sert olur. Aile her ne kadar dindar olmasa da böyle bir şey kendi geleneklerinde büyük bir ayıp olacaktı.

Fatıma geçen yıl işte bu tereddüt ve bocalamalar içinde bulunduğumuz üniversitede Tıp okumak üzere kayıt oldu. Üniversitede gerek Müslüman öğrencilerle tanışması gerekse Hanim`in evde her hafta kız öğrenciler için düzenlediği Risale sohbetleriyle, Fatıma aradığını Allah`in lütfüyle buldu. Risale sohbetlerinin en müdavimlerinden oldu. Bir nevi kendini yeniden buldu. Yılsonunda örtünmeye karar verdi. Bununla yetinmedi, Tıp yerine üniversitede İslamı çalışmaya karar verdi. Ona göre İslamı kendi durumuna düşenlere anlatmak Tıp okumaktan daha önemliydi artık.

Bu kıta üzerinde ve başka kıtalarda Fatıma`nın hikâyesine benzer çok hikâyeler var. Fatıma`nın Müslüman bir aileden geldiğini düşünürsek, Müslüman olmayan ailelerde yetişen çocuklardaki maneviyat boşluğunu düşünmek çok zor olmaz. Evet, imansızlık içinde bocalayan, maneviyatça yoksul oluşuna bir çare arayan niceleri bir el bekliyor. Onların içinde bulunduğu elemi Üstadımız Şualarda açık bir şekilde ifade ediyor: “Zulümde, fıskta, kebâirde birer menhus lezzet-i şeytaniye bulunabilir. Fakat imansızlıkta hiç bir cihet-i lezzet yok. Elem içinde elemdir, zulmet içinde zulmettir, azap içinde azaptır.” Cenab-ı Hak onların içinde bulunduğu karanlığı aydınlatmaya bizleri vesile kılsın.

Bizler Fatıma`nın içinde bulunduğu durumu göz önünde bulundurarak, acaba daha farklı neler yapabiliriz diye düşündük, hem ailelere hem de öğrencilere, bayan erkek daha rahat hizmet edebileceğimiz bir yer nasıl bulabiliriz? Bunun için Risale-i Nurlara muhabbeti olan Üstad üzerine Batı`daki önemli yayınevlerinden üç kitap basan bir İlahiyat okulunun rektörüne, bize üniversite bölgesine yakın bir yerde bir kilisenin salonunu bize tahsis edebilirler mi diye başvurduk? Hamd olsun, bazı yazışmalar neticesinde, hem merkezi hem de çok da iyi bilinen bir kilise haftalık sohbetlerimizi yapmamız için bize bir yer tahsis etti. Yer dediğimiz kilisenin bahçesindeki bir ev. Onlar da orayı kamp yeri olarak kullanıyorlar. Evde ders için düşünülebilecek her şey var, ders salonundan tutun da mutfak ve yemek salonuna kadar. Ev iki katlı olduğu için bayan erkek ayrı katlarda aynı zamanda toplanabiliniyor. Kilise Beyaz Saray`a yakın olup Washington`daki üç büyük üniversiteye eşit mesafede. Hizmet potansiyeli açısından güzel bir muhitte. Kilise`nin başkanıyla tanıştığımız zaman, kendi kilisesinden bir profesörün Üstad üzerine yazdığı kitabı hediye ettik. Bu kitap vesilesiyle bize güvenmeleri daha kolay oldu. Ramazan`ın ilk haftasından itibaren Cumartesi günleri akşam 6`dan 10`a kadar kilisede toplandık. Gerek dünyanın farklı yerlerinden gelen öğrenciler, gerekse yerli halk ve ailelerin kendi imkanlarıyla getirdiği yiyeceklerle iftarımızı açtık. Teravihlerden sonra da İngilizce Risale sohbetlerimizi yaptık. (Duaya vesile olur düşüncesiyle ders salonumuzun resmini de ekledik.).

Bu mektubu Üstadımızın Mesnev-i Nuriye`de dünya`nın mahiyetini çok güzel ve ibret verici şekilde dile getirdiği sözleriyle noktalamak istiyorum: “İ’lem eyyühe’l-aziz! Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor, gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak, ihtiyarlık şafağı, kulakların üstünde tulû etmiştir. Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda tavattun etmeye niyet eden hastalıklar, ölümün keşif kollarıdır. Maahaza, ebedî ömrün önündedir. O ömr-ü bâkide göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fâni ömürde sa’y ve çalışmalarına bağlıdır. Senin o ömr-ü bâkiden hiç haberin yok. Ölüm sekeratı uyandırmadan evvel uyan!

Selam ve dua ile

Amerika

NurNetwork

Dünyanız Nurlansın.

Exit mobile version