Medrese-i Yusufiye (Cezaevi) Hizmetleri

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
وَ بِهِ نَسْتَعِينُ
اَلْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ

 

Aziz, Sıddık, Mübarek Ağabeylerimiz!

2 seneye yakındır Cenab-ı Hakkın izni ve inayetiyle sürdürmüş olduğumuz Cezaevi Hizmetlerine dair kısa bir malumat vermeyi, وَ اَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ ayetinin sırrıyla tahdis-i nimet suretinde ve bir şükr-ü manevi olarak borç biliyoruz.

Evvelen; Tüm Türkiye’de resmi kanalla tesbit etmiş olduğumuz 414 adet cezaevinin kütüphanelerine demirbaş olarak, bazı fedakâr nur talebesi ağabeylerin maddi katkılarıyla 127 takım külliyat gönderilmiştir. Bunlar en elzem yerler olarak tesbit edilmiş ve acip bir inkişafata medar olmuştur. Ayrıca direkt mahkûmlara ve dolayısıyla koğuşlarına da 50 takımdan fazla külliyat gönderilmiştir. Bu gönderilen külliyatlardan cezaevlerinde çalışan zevatta çok memnun kalmış ve gerek müdürler, gerek gardiyanlar hissiyat-ı memnunelerini dile getirmiştir. Mersin Başsavcılığından gönderilen kitaplar için teşekkür mektubu gelmiştir.

Sâniyen; Yine fedakâr bazı nur talebesi ağabeylerin katkılarıyla binlerce Meyve Risalesi, Küçük Sözler, Hastalar Risalesi, Gençlik Rehberi gibi mühim eserler de gerek mektuplarla, gerekse sair yollarla bu mahkûmlara ulaştırılmış; Mübarek ve Muazzez Üstadımızın Meyve Risalesinde “İnşâallah, bir zaman hapishaneleri tam bir ıslahhane yapmak için bahtiyar müdürler ve memurlar, o Nurları, mahpuslara, ekmek ve ilâç gibi tevzi edecekler.” müjdesi tahakkuk etmiştir.

Sâlisen; Halen 50 ildeki 68 farklı cezaevinden 222 mahkûmla doğrudan mektuplar vasıtasıyla görüşülmektedir. Açık cezaevinde yatanlarla telefon vasıtasıyla da görüşülüyor. Bu mahkûmlardan 715 mektup gelmiş ve mukabilinde tarafımızdan 737 adet mektup yazılmıştır. Ve el’an da mektuplar ve yazışmalar devam etmektedir. Bu mektupların muhteviyatı Risale-i Nur’lardan muhtelif meseleler olup, bazıları sorulara cevaplar, bazıları ise teselliye dair mektuplardır. Mahkûmlardan gelen mektuplar ise Risaleleri ilk okuduklarında duydukları samimî hissiyat, kalbî ve ruhî istifade ve istifazalarını dile getirmektedir. Bu sayede birçokları intibaha gelmiş, namaza başlamış ve hayatlarına yeni bir sayfa açmışlardır.

Râbian; Tahliye olan mahkûmlar telefonla bizleri aramakta; hem teşekküratını bildirmekte hem de bulundukları yerdeki hizmet mahallini bilmek istemektedir. Bizlerde onları dershanelerle irtibatlandırmaktayız.

Hâmisen; İstişareler sonucu nurlardan tesbit edilip bastırmış olduğumuz “EBEDİ HAPİSTEN KURTULMAK” broşürü ise çok inkişafata medar olmuştur. Mübarek ve Muazzez Üstadımızın mahkûmlara bir müjde, bir teselli olarak yazmış olduğu mektuplardan intihap edilen bu broşür sayesinde mahkûmlar bizlere ulaşmış ve şiddetle talep etmişlerdir.

Sâdisen; Bizlerin talebi, 50 farklı ildeki tüm ehli hizmet ağabeylerin bulundukları ildeki cezaevine sahip çıkması, orayla alakadar olması, mahkûmlarla yazışması ve onları kazanması. Çünkü bu sayılar gittikçe artmakta, her geçen gün farklı il ve cezaevlerinden mektup gelmekte, bizlerden talepte bulunmaktadır. Biz bunlara yetişememekteyiz. Bu kişiler nefs-i emmarenin zebunu olarak içerde yatmaktadırlar. Bizden istedikleri sadece şefkat ve elimizdeki nurlar hazinesinden istifade. Bunları görmezden gelmek ve bir tekmede bizlerin vurması, gerek bizlere, gerekse Risale-i Nurlar’dan aldığımız Şefkate muvafık gelmediğini bildirir müstecab olan duanızı bekleriz.

İşte bu hal gayet kuvvetli bir işaret-i gaybiyedir ki, biz istihdam olunuyoruz. Hem rıza dairesinde, hem inayet altında bize hizmet-i Kur’aniye yaptırılıyor.

اَلْحَمْدُ لِلّهِ هذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى

 

İstanbul Nur Talebeleri / NurNet.Org
17 Haziran 2011

Daha önce sitemize eklenen Medrese-i Yusufiye Mektuplarına ulaşmak için tıklayınız….

Köln’de Doğal Afetler Konulu Dinler Arası Toplantı Düzenlendi

10 yılı aşkındır Köln medresesi olarak üyesi olduğumuz, dinler arası sevgiyi, hoşgörüyü ve diyaloğu sağlamak amacı ile faaliyet gösteren İnterreligiöser-Runder-Tisch(İ.R.R.T) platformu tarafından, Köln’de bir toplantı daha düzenlendi. Konusunun ‘Doğal afetler ve dinlerin bakış açısı’ programa çeşitli müslüman, hristiyan ve budist cemaatleri katıldı.

Dershanemizin bulunduğu Mülheim semtindeki hemen hemen her dini kuruluşun üyesi bulunduğu bu platformun sözcülüğünü ise Dersahenemizin temsilcisi Rüstem Ülker yapmaktadır.

Program, sunucunun Japonya hakkında genel bilgi vermesi ile başladı. Ardından sırayla budist cemaati temsilcisi, hristiyan cemaatleri temsilcisi ve son olarak da müslümanlar adına cemaatimiz temsilcisi konuşma yaptı.

Konuşmasına:’Allah’ın neden bu musibetleri verdiğini biz hristiyanlar bilmiyoruz’ cümlesi ile başlayan hristiyan cemaatleri temsilcisi, ’kanser hastası olan birine, durumunun göründüğü gibi kötü olmadığına inandıramazsın’ dedi. Mantık ile bunun açıklayamayacağını savundu.

Ardından konuşma yapan İslam cemaatleri temsilcisi ise, musibetlerdeki ‘sınav-sabır’ yönüne dikkat çekti. Herşeyin zıddı ile bilindiğinin altını çizen Rüstem Ülker, ayetlerle süslediği konuşmasında, Risale-i Nur’da zikredilen üç kuvvetten yola çıkarak, bu kuvvetlerin sirat-i müstakim olarak kullanıldığı takdirde, insanların sebep olduğu musibetlerin(Japonya’daki santraller gibi) önlenebileceğine dikkat çekti. Musibetlerdeki hayır yönleri de zikrettikten sonra konuşmasını bitirdi.

Programa kısa bir ara verildi. Bu süre içerisinde her masada çeşitli dinlere mensup insanlar bir araya gelerek konu hakkında fikir beyan edip, soru sorma imkanı buldu.

Ardından tekrar birlikte çeşitli noktalar tesbit edildi ve temsilcilere sorular sorma fırsatı verildi.

Kendisinin ölüm döşeğindeki hastalara motivasyon ve destek verme amaçlı yardım ettiğini belirten bir hanıma,’siz bir hristiyan olarak, ölüm döşeğinde yatan hastanıza çektiği acıları dindirmek için ne tür konuşmalar yapıyorsunuz’ diye soruldu. Soruya net bir cevap bulamayan hanım ise, en sonunda bir şey söyleyemediğini belirtti..

Sonuç olarak şunu gözlemledik: İnsanlar, İslamiyetin inanç modeline şiddetle ihtiyaç duymaktadırlar. Bu yüzden:Hizmet,hizmet,hizmet…..

Selam ve dua ile
Hüseyin Tuğrul

www.NurNet.org

Onların geleceklerini de geçmişlerini de bilir..

Günün Ayet-i Kerime meali…

Bismillahirrahmanirrahim

O (Allah), onların geleceklerini de geçmişlerini de bilir. Kulların ilmi ise bunu asla kavrayamaz.”

[Tâ Hâ Suresi 20,110]

……….

Günün Hadis-i Şerif’i…

Bismillahirrahmanirrahim

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi Vessellem) buyurdu ki:

İnsanoğlu malım malım der. Halbuki adem oğlunun yiyip tükettiği, giyip eskittiği ve sağlığında tasadduk edip (Allah cc. rızası için harcamada bulunmak) gönderdiğinden başka kendisinin olan neyi var?( Gerisini ölümle terk eder ve insanlara bırakır).”

(Müslim, Zühd 3-4)

.…….

Risale-i Nur’dan;

Ey insan! Sen kendini, kendine mâlik sayma. Çünkü sen kendini idare edemezsin. O yük ağırdır; kendi başına muhafaza edemezsin, belâlardan sakınıp levazımatını yerine getiremezsin.

Öyleyse, beyhude ıztıraba düşüp azap çekme. Mülk başkasınındır. O Mâlik hem Kadîrdir, hem Rahîmdir.

Kudretine istinad et; rahmetini itham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, safâyı bul.

(21. Mektup’tan)

…….

Cevşen’den ;

54.

Ey ilmi her şeye ulasan,
Ey basarı her şeye nüfus eden,
Ey kudreti her şeye bali olan,
Ey nimetleri sayılamayan,
Ey mahlukatın gerçek şükrüne erişemediği,
Ey zihinlerin yüceliğini idrak edemediği,
Ey hayallerin hakikatına erişemediği,
Ey azamet ve kibriya örtüsü olan,
Ey heybet ve saltanat güzelliği olan,
Ey bekası izzetle izzetlenen,

 Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,
Senden başka İlah yok ki bize imdat etsin.
Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.

http://www.nurnet.org/

Kendi Dilinden Rus Esareti Sonrası (Şiir)

Camideki o gecede kararımı vermiştim
Kararımı verirken de şunları söylemiştim:

Ömrümü mağaralarda yalnız geçireceğim
İnsanların hayatına hiç ilişmeyeceğim

Madem en sonunda kabre ben yalnız gideceğim
Şimdiden bu yalnızlığı ihtiyar edeceğim

Fakat düşündüklerimi hayata geçirmedim
Muvakkaten bile olsa bunu unutuverdim

İki yıl galebe etti yine gaflet uykusu
Şeytanın kurmuş olduğu acımasız bir pusu

Birden Kuran’ın nuruyla fikirlerim değişti
Gavs-i Azam Şeyh Geylâni imdadıma yetişti

Esaretten kurtulunca İstanbul’a gelmiştim
Bir iki sene yine de o gaflete dalmıştım

Bir zamanlar İstanbul’da Eyüp Sultan Kabrinde
Kabirden dereye bakan yüksekçe bir yerinde

Tek başıma ve de mahzun afaka bakıyorum
Sanki ruhum çekiliyor ve vefat ediyorum

Dedim, acep kabristanın mezar yazıları mı?
Ki bana hayal veriyor çektim ben nazarımı

Pek çok uzaklara değil baktım o kabristana
Kalbime bir ilham geldi ihtar edildi bana

“Bu senin etrafındaki kabristanın içinde
Yüz kez İstanbul boşalmış hepsi yerin dibinde

Sen müstesna kalamazsın bir gün sen de gidersin
Hükümden kurtulamazsın bir mezara girersin”

Ben de kabristandan çıkıp gittim Eyüp Sultan’a
Bu çok dehşetli hayalim üzüntü verdi bana

Düşündüm ki üç cihetle dünyada misafirim
Yolumu düşünmeliyim burada yoktur yerim

Bu odada misafirim aynen İstanbul’da da
Burada olduğu gibi bu fani dünyada da

Nasıl ki bu odacıktan bir gün ayrılacağım
İstanbul ve dünyadan da mutlaka çıkacağım

İşte bu halette hüzün ve gam başıma çöktü
Gayet elemli bir durum benim belimi büktü

Çünkü sevdiğim dostlardan bir gün ayrılacağım
Şu İstanbul’dan ayrılıp menzile varacağım

Bunları düşünür iken gittim o kabristana
Kabristanları ziyaret ibret verir insana

Birden Kur’an-ı Hâkim’in gönül açan nuruyla
Gavs-i Azam Şeyh Geylâni Hazret’in irşadıyla

O hazin haleti ruhi bedenimi terk etti
Sürurlu bir vaziyete hemen inkılâp etti

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

www.NurNet.org

Dünyanız Nurlansın.

Exit mobile version